Yavuz birşey yapmış olmak için “cenazesi mu- tantan kaldırılsın,, emrini vermişti , Yavuz, kata kara pişmand. Sinan paşaya sert sert ses'end: — Behey paşa, biz bunda kadıaskeri idam ederiz de z ağız açmazsınız! Deci, Sıaan paşa zaten, pa- hın tarizini bekliyordu: —— Hepimizin başı emriniz- dedir. Bize söz dişmez devlet- “Cevap yerinde kaçmıştı. Fa- t Yavuzu göne tatmia et- Ha : p Gerçi doğru söylüyorsun paşa ammal.... Evet, Yavuzda hiçbir zaman M kadar küvvetli bir nedamet ğmamıştı.. Şimdi, bütün kak di ile zavallı şairin masumiye- tine inanm ş bulunuyordu. Fa- e fayda; koca Cafer Çe- bi, çoktan ebediyeti boylamıştı.. Yavuz, birşey yapmış olmak, dini biraz aldatmak istedi: — — Coenazesi mutantan olarak İdırılsa baril.. — Sinan paşa, içinden: —— Ben öldükten sonra çeş- 1 kan ağlasın! — Diye mırıldandı. Paşa, haklı de.. Mutantan olmuş, olma- ış, ne ifade edebilirdi? Padişah, o geceyi sabaha ka- ar bulranlar içinde geçirdi.Sanki nlığın içinden mütemadiyen sesini duyuyordu: — Vicdaaını dinie ey haka- m rami.. Ben masumum!.. Bon masumuml. — Yavuz, ikide bir sıçriyor, kal- yor, abdest alıyor ve yasin şairin ruhuna gönde- çinde çözülmez bir düğüm Günler geçiyor, geceler or, bir türlü, onu hatırın- çıkaramıyordu.. İçi yanıp duruyor ve evham içinde: — Bir gün, muhakkak, br- bu yüzden bir felâket — Şehirde evvelâ buna ehem- miyet verilmiyor gibi idi. Fa- kat birdenbire, deniz rüzgârı başladı. Ateş büyüyor, alevler derece derece — daha yükseklere tırmanıyordu. Padi- A eski sarayda — oturuyordu. Ona, küçük bir yangından bah- di, fakat uzaktan uzağa ültülerin fazlalaştığını du- yunca pencereye doğru koştu. “Teleni İzmir — ANADOLU | Telelon: 2776 - Posta kutusu: 403 ANABULU BABİLMİŞTIR Yazan M. Ayhan — 132 — — Küçük değil, büyük bir yangn! Dedi. Pencereden hiç ayrıl: mıyordu. Dumanlar, alevler ar« tık oradan da gözükmeğe baş- lamıştı. Yavuz, endişeye düş- müştü ve o saniye içinde, bir- denbire, gene Cafer Çelebi ha- trına geldi. Yangın, — dairesini genişletmiş ve bütün İstanbul ayaklanmıştı. Devlet erkânı, kâmilen yangih yerine koşu- yorlardı. Sultan Beyazıd zamanında büyük bir zelzele geçirmiş olan şehir, şimdi de büyük bir yan- ginin kucağına düşmüştü. (Esa- sen o tarihtenberi, İstanbulda sık sık birçok yangınlar ol muştur.| Yavuz duramadı: — Zatışahanem de gidip gör: mek isteriml Yavuz, cevap bile bekleme- den yürüdü. Binek taşına atı çekildi, arkasında Sinan paşa ve en yakınları olduğu halde yaângın yerine koştu. Vaziyet tehlikeli idi. Rüzgâr, ahşap evlerden kopardığı yan- mış tahta parçalarını alıp daha ileriyo fırlatıyor ve bu suretle yangınlar, sokak sokak artı yordu.. Yavaz, gene duydu: — İşte, çekmeğe başladın.. Masum şairin günahını daha çok çekeceksin. Söndürme tedbirlerini bizzat padişah alıyordu: Yeniçeri 'ılrıdı, kâmilen bu- raya sevkedilmişti. Yangın gene sönmüyordua. Ateşin — kuvveti, koskoca şehri, yavaş yavaş bir hamama benzetmi Bir aralık, hiddet ve evham içinde büyüyen gözlerini sad- mâzama dikti: —Paşal.. Paşal -diye inledi.. Bu nedir, bu felâket nedir bilir misia? Sinan paşa sustu. Yavuz devam etti: — Calerin baş yere tükenen nefesi ateş haline ge'mişle bu yangını çıkarmış.. Korkuyorum. içindeki sesi EİMDİKL ER . Bazı isim meseleleri Bazı isimler ki, bugün, kondukları © çok eski zamanlar zarfındaki ııüııı:'ıılınıd'ıİnnlırııhlu:ı uzaktadırlar. Hatta insan bu ismin ne ile münasebeti oldi yor. Meselâ bizim “Kemeraltı. nesli bile duraklıyarak: —Yahu, şu “Kemeraltı.., ismi nereden çıkmıştı acaba? Diye düşüneceğiz. Karşıyakanın Bostanlısında bostandan, Bay- raklıda bayraktan haber ve nişan var mıdır bilmem. Şu güzelim parka, “Bahribaba parkı, adını takıvarmiş olmak, bir hayli gaf lettir. Burada vaktile adı hurafelere karışan bir ölü varmış, diye güzelim şehir parkına “Bahribaba, yıtakmış, geçmişiz. Bu mem- lekette, derviş ve hocalardan mülhem olarak isimlendirilen nice ları, yolları, mevki, bağ ve bahçeleri vardır. ileştirilmek iktiza eden ne şahsiyetler dururken babanın külâhı, dedenin sarıği ortalığı kaplamış.. Bizim Beyler sokağında vaktile İzmirin zenginleri oturduğu için buraya Beyler sokağı denilmiş. Bugün de onu “Baylar so- kağı, na tahvil etseler su kaldırır. Çünkü her üç sokakta dok- tor baylarımız oturuyor. Kulakları çınlasın, eski zenginlerin ser- veti kadar servetleri vardır. Binaenaleyh “Bay, dırlar. Fakat har nasılsa aralarına sıkışmış olan bizleri hazfetmek şartile.. Bizde mağaza isimlerinde de böyle aksaklıklar doludur. Meselâ “Doğruluk mağazası, diye bir isim duyarsınız. H J- buki doğruluk, mübareğin yanına yaklaşmamıştır. *Şık mağaza, ! derler. Allah için, şıklık içeriye adım atsa, feryadı basıp soluğu | baba, dede me; Bir tarafta isimi € dışarıda alır, Daha öteye gitmeğe ne hacet? Meselâ bizim soy adlarımızın çoğu ile, bizim aramızdaki mürasebeti düşününüz bir kere: Fareden korkan adam, soyadı olarak “Aslaner, “Kaplaner, diye soyadı alıyor, değil mi? ANANOLU Son İngiliz - italyan; Korkuyorum ki, bu yangın, sa- raylarımı saracak, tahtımı kıp- kırmızı korlarla çevirecek ve beni dipdiri yakip kül edecek. Anlıyor musun paşal. Sen de duydün mu ey Piri? Bak rüz- gâr artıyor. Caferin ateşi, kal- binden yükselen ahı gibi, gök- lere — çıkayor, — çatıları — yakıp kavuruyor. Padişahin evhamı - gittikçe büyüyordu. Fakat bereket ver: sin, rüzgâr yavaş yavaş kuvve- tini kesıhiş ve biraz sonra büs- bütün çekilip gitmişti. Bu sa- yede, evvelâ yangının — başka yerlere yayılması - tehlikesinin büyük bir kısmı ortadan kalk- mişti. Saniyen halk ve asker çok çalışıyordu: — Devam edecek — Borsa 29.4-938 üzüm — satışları c W 3ik & 41 Alyoti bir. 15 — 15 75 174 M. ). Tara. 14 — 1725 91 Esnai Ban. 14 15 14 50 16 66 K. Taner 16 17 62 Ş. Rıza H. 15 50 49 Y. L Talât 15 11 Paterson 16 16 9 İstiklâl Zeylinyağı satışları Kilo Alıa K. S. K. S 20000 Y. İ. Talât 31 31 Piyasa Hiatlari 29-4-938 çekirdeksiz üzüm orta fintleri: " No, 7 14 00 Mal yok KAE DÖN 9 15 00 10 16 00 &155350 <4 d Zahira satışlam Ç Cinsi K: Git Si 55 Ton Buğday 6 — 6 25 321 Auğday 6 6 25 2 Vag. Arpa 4 817 220 Ton Bakla 43125 4 375 11 ,, P. çekir. 6 65 Ken. Pala. 250 — 490 187 B. Pamuk — 32 una kavramakta izharı aczedi- arın, öbürgün, hatta bugünün Çimdik arlaşması. Paris, Londra ve Roma anlaşma- sına bir başlangıçtır. İtalyan basını anlaşmasının imzalanm sevinmekte ve anlaşın; sıra ve Babeşstana aid olan kısımlarına busisi bir ehemm- yet atfeder görünmektedir. İtak- yan gazeteleri bilhassa bu an- laşmanın iki büyük imparator: luğun müsaviliğini kabal etmesi keyfiyeti üzerinde durmaktadır- lar. Bunlar halkı tatmin için kullanılan ve politika adamla- tının kulak asmaları icab et- miyen sözlerdir. İtalyan imparatorluğu 3 mil- yon 200 bin kilometre karedir. Togliz imparatorluğu ise on misli daha geniştir. Birincisi anavatan hariç 13 milyon, ana- vatanla birlikte 56 ilâ 57 mik yon nüfusa maliktir; ikincisinin anavatan hariç 350 milyondan fazla ve anavatanla birlikte 400 milyona yakın nüfus sahibidir. Gi ibi, biraz tafsilâta şer. sen, mesele bu- rada değildir. Büyük Britanya, İtalyayı büyük bir devlet telâk« etmekte ve onun imparator" luğunu — tanımaktadır. Hepsi bundan ibarettir ve muhakkak ki bu da ehemmiyetli birşeydir. Kalyada, diğsr taraftan, İngiliz münakale yollarını tehdid et- 'e imparator: âhlanmamayı teahhüt etmektedir. Bu da a? ehemm'yetli değildir. İki devletin vaziyeti Daima tekrarladığımız gibi iki imparatorluk - ve bunlara Fransayı ilâve edebiliriz - biri- birine md değil, bilâkis itmam edici menfaatlere - sahiptirler. Başlangıçta dava neydı? İtalya için, iki kapısı İngik terenin muhafazasında olan Ak denizden girip çıkma hürriyetini temin etmek ve bilhassa met- ropolle Habeşi: arasında münakale serbest s'ne sahip ol mak. İngiltere için de mühim olan Mısırla - civarı arap ülke- lerinin masuniyetini temin et- mek ve Misir Südaninin sü kaynaklarında tadilât yapılarak harabiye uğratılmasına — mani k, ayni zamanda İtalya ile ol Sicilya hizasında denizyolunu ka- tabileceği — için Akdenizde r:giliı gemilerinin — seyrüseler serbestisini temin etmek, bir de Gibraltar boğazının İspanya ve İspanyol Fası sabillerinde tesis edilebilecek İtalyan üsleri ile kuşatı!masına veya kiymetten düşürülmesine müsüade etme- mekti. Neler elde ettiler? Her iki — taraf ta arzularını tamamen elde etmişlerdir. Esa- sen başka türlü olamazdı, çün kü, dediğimiz gibi menfaatleri bunu icap ettirir. İtalya ne elde ediyor? 1 — Habeşistanda — İtalyan hâkimiyetinin yakında - çünkü milletler cemiyetini hesaba kat» mak İâzımdır - tanılacaktır. 2 — Yeni İtalyan imparator- luğunun şah damarı olan Sü- veyş kanalından münakale 1885 anlaşması mucibince her zaman, yani harp zamanında bile ser. best olacaktır. lagiltere ne elde ediyor? 1 — Bari radyo istasyonu Arap — mühitlerinde — İngltere aleyhdarı neşriyatı hesecektir. 2 — Mavi Nlin kaynağı olan Tsana gölü sularının tevzündeki haklar yeniden tanılmaktadır. | sa zamanda en az yarıya indi- | tilecektir. 4 — İtalya, Londra anlaşmasına girecektir. $ — İtalya, İspanyadıki gö nüllülerini harp devam ettikçe tedricen ve harp biter bitmez tamımen çekmeğe amadedir. 6 — İtalya, İspanyada, Bak car adalarında ve İspanyol Fa- sında hiçbir siyasi, iktısadi mül ki imtiyaz veya avantaj isteme- meği taahhüd etmektedir. İki tarafın Akdeniz veya Kı- zildeniz — statükoyu tek - taraflı veya gizli bir şekilde ihlâl ede- cek hareketlerde bulunmamayı kabul - ettiklerini de ilâve et meliyiz. Iki mesele: İşin esasında İngiltere iki geçid ve münakale — meselesi vardı. Süveyş meselesi ve Gib- ratlar meselesi. İtalya için me- sele tekti. İmparatorluğun tae- nınması, Çünkü radyo propagandası- nın kesilmesi veya Libyadaki askeri küvvetlerin azaltılması hiç ehemmiyeti olmiyan şey- lerdir. Bugün propaganda kesi- lebilir ve Libyadaki kuvvetler geri alınabilir. Yarın propagan- dalar tekrar — başlıyabilir. Ve Libyaya yeni tümenler gönde- rile! Bunun gibi İngiltere de Süveyş kanalını açık bulun- durmayı taahhüt etmekle bü: yük bir taahhüitte bulunmuş değildir. Ne zaman istese ka: nalı gene kapayabilir. Buna mukabil Habeşistanda: ki İtalyan imparatorluğu bir / kere tasdik — — S0 bu kararı değ'ştirmek mümkün değildir; İtalyanlar da bir kere *İspanyada, Balear adalarında, Ril'de hiçbir. siyasi, iktısadi, mülki i z veya avantaj is- tememeyi, —taahhüt — ettikten sonra «ki etmişlerdir.. sözlerin- den dönmelerine imkân olme yacaktır. Bunu, İngilterenin mü- zaheretiyle bi; general Fran- ko red edecektir. Bu anlaşma- dan sonra, — İtalyanın şu — vej bu şekilde İspaüyada veya panyaya tâbi arazide meselâ İngilterenin vaziyetine üstün bir vaziyet elde etmesi tasavvur edilemez. Bu itibarla Roma anlaşması enternasyonal bir ehemmiyet almaktadır. İtalyanın kâbul et- tiğini Almanyanın da ergeç kabul — edeceğine inamlabilir. Esasen B. Çemberlayanın hedef- lerinden biridir; İngiltere devlet adamı bu süretle, yarınki - İs- yayı, müfrit ve ânormal bir r.uîyuı veya Alman nüfuzun- dan kurtarmayı gözetmektedir. İtalyanın İspanyayı - torkedece- gini bilmek, Fransaya, İspan- yayla anlaşmak için cazib bir Üç duk 'ç imparatorluk; Hakikatte İngiliz - İtalyan an- laşması, şu süretle bhulâsa edi- lebilecek üç taraflı bir anlaşma yolunda atılmış bir adımdır: İngiltere, Fransa — ve İtalya üç Akdeniz devletidir. Akde- nizin ve onu okyanuslara bağ- Uyan iki — kapısının — serbest bulunmaları her — üçünün de menfaatleri icabıdır. Gene üç devletin menfaati bir sılâhlan: ma yarışına girişmemektir. Üçü de İspanyanın süküna — kavüş- masını, ne Sövyetlerin, ne de Almanların hâkimiyeti altına girtmemesini isterler. -Nihayet deniz 3 — Lobyadaki kuvvetler ke | bu devletler üç islâm impara- Sağlık bahisleri Dahili hastalıklar mütekasam ae Dr. M. Şerki Uğaz diyoe ci Şişmanlık tiK Bu hale uğryan insanlar, tetkik edilecek olursa fazla ye- mek yirler, çok uyku uyurlar, gçok defa da tembel olurlar, Ne olursa olsun şişmanlıktan, vü- cudda fazla yağ örgülerinin bi- rikmesinden, uzviyetin yükünü fazlalaştırmaktan — korkmalıdır. Çünkü bu sağlam bir vücutte aranılacak ve istenilecek bir şey değildir. Yalnız şurasinı da göz öaünde bulundurmalıdır ki, vücudu büsbütün yağsız bırak- mak ta doğru değildir. Çünkü bir hastalık veya açlık zama. nında uzviyet gıda alamadığı anlarda sarfedecek tabit — bir miktarda yağın vücutte bulun ması da İâzımdır. Anormal şiş- manlığın endojen veya ekzojen sebepler altında husule — geldi- gine göre korunma yapılmalı- dır. Maamafih bol ekmek, yağlı yemekler, şekerli yemekler ve tatlılar, bol patates yiyenlerin şişmanlamalarındâ büyük âmil- dirler. Bununla beraber şarap ve bira ve bunun gibi içkilerin de çok tesiri olduğu müşahede edilmektedir. Bu gibi anormal şişman olan kimselerde şişman- Eğin sebebi ekzöjen ise vücut yağlarının sarfiyatını ziyadeleş- tirmek İâzımdır. Bunun için beden kasılarının faaliyete ge- tirilmesi icab eder. Bu fanliyete başlamakla berâber uzviyete ge da ithalâtı da tenkis edilmek zartti bir keyfiyettir. Bu suretle vücut makinesinde depo halinde iddihar edilen yağ- lar bu yapılacak bedeni hare- ketlerle tahallül ve ihtiraka seyk- edilerek yağın mevcudunu sarf- etmek kabildir. Bundan başka az su içmek suretile de bir ta- raftan uzviyetteki suyu azalfmak diğer taraftan da terleme kür- leri yapmak yağ örgülerinin azalması için büyük bir tenbih yapabilir. Şu hale göre fazla gıda ak madan doğan şişmanlıkta esâs besinleri mühim bir şekilde azaltımak suretile vücut makine- sini normal bir hale sevketmek imkânı bulunmaktadır. Tabii bu kürleri yaparken bir müte- hassıs döktor - tarafından kont- rol altında bulunmak — mecburi ve zaruri bir haldir. Çünkü tayin edilen gıdaların vücude idbali Tâzımgelen — kısımlarını muntazam bir şekilde almaları uzviyetin — bozulmaması — için ehemmiyetli bir meseledir. -Arkası var- torluğunu teşkil ederler. Bu itibarla imparatorluğunda in- kişaf edebilecek garb aleyhtarı bir islâmi harekete karşı müş- tereken müteyakkız — davran- mak ta menfaatleri icabıdır. Daha ileri gideceğim. Üç devletin. müşterek menfaatleri yalnız Kızıldeniz. ve Akdenize münhasır değildir, Hind okya- nusuna ve uzak şarka da şa- mildir. Uzak şark yolunda: Piza, Venedik ve Cenova gibi büyük deniz cumhuriyetle- rinin varisi olan İtalya yalnız Akdenizde ve Anlantikte dağil, fakat Somaliye sahip olduğu Hind okyanusunda da büyük bir deniz ticaret devleti olmağa namzeddir. Hind okyanusunda İngiltere ve Fransanın yanında onlarla müsavi haklar dairesinde yer — Sonu 8 inci sahifede —