— 136 — Yazan: Aleksandr. Düma Delikanlının kalbi biraz hisli olmakla bu sessiz Ihracatımız 937 yılında Temir limanından lan ihracatın istatistikleri î&::::: Ticaret Odasınca hazir ' İktısad | Japon mağlübiyeti "ilmek çet ştam, | Acaba Avrupa sulhuna kederden müteessir olmuştu. Mayledi - öptürmek - için elini verdi; delikanlı en nazik bir tazyike tahammül edemiyecek _hı_ı bale geldi ki, bunu kadının ıl_.ılılııı değil, ancak gitme- sinden dölayı gösterdiği şük- rana İsnat ediyordu. " Onu deli gibi seviyor! Diye düşünerek odadan çıktı. Bu sefer Kitti onu bekleme odasında, koridorda ve hatta kapıda beklemiyordu. Dartan- yaân da merdiveni ve küçük ofiıyı kendisi bulmak — mecbu- K âtti yüzünü iki elile kapıya- rak ağlıyordu; ddikııılııııpı;ı- lişini duymuş, fakat başını kal dırmamıştı. Delikanlı onun yaâr nna gidip ellerinden tuttu; o daha ziyade ağlamağa başladı. myanın umduğu — gibi, :“— cenapları Kont dö Var- leden geldiğini zannettiği mek- Nbl alınca sevincinden deli gibi olduğundan bütün mese- leyi hizmetçi kıza anlatmış — ve sonra da emrinin iyi bir şekilk de yapılımış olmasınâ mükâfat olarak kıza bir kese dolusu al tın vermişti. Kitti odasına gelince keseyi, köşeye fırlatarak birkaç altın para halının üzerine dökük Müştü. Dartanyanın ricası Üzerine biçare kız başını kaldırınca yür zünde görülen korku alâmetle- rini görerek şaşaladı. Kız dua eder gibi ellerini biribirine ki- Hittemiş,; dakat bir kelima lemeğe bile cesaret yordu. Delikanlının kalbi biraz hisli olmakla bu sessiz kederden müteessir olmuştu; fakat bütün işlerinde, ve bususile bu işte #zim sahibi olduğu için evelce bazırlamış olduğu plânından hiç #üşmıyordu, Karar vermiş olduğu çok cür'etli işinden vazgeçmek hu- susunda Kittiye ufak bir ümit bile veremiyordu. Ancak yapacağı işin mabi- Yeli ne olduğunu, yani, hânım- tfendisinin şuhmeşrepliğine kar $1 intikam almaktan ibaret olb- duğunu ve M. Bonasyö hak- kında istediği malümatı alabil- tmek için bu rezaletin meydana Yayılmasile korkutmaktan başka Şara bulunmadığını izhar etti. Hanımefendinin çok ehemmi- yet verdiği ve fakat sebebi bi- linemiyen bir arzusu dolayısile l ve hatta hizmetçi kızın odasındaki bütün lâmbe- ların söndürülmesi — hakkında kat'iyyen verdiği emir bu plânı daha ziyade kolaylaştırmıştı. ı.l.." döı Varde sabah olmaz- evel gel ü gibi Ieiı:.ı ;id:cıııkî.ı ö aai '#z sonra hanımefendinin İZAL odasına geldiği işitildi. söye edemi- İamsak — 9,36 3 47| M07 15,59 K - Dartanyan hemen dolaba gir- kapatmaz çıngırak çalındı. Kitti hanımının yanına — gitti ve kapıyı açık birakmadı; - fa- kat aradaki bölme pek ince olduğu için iki kadının lâkir- dıları tamamile işitiliyordu. Mayledi neşesinden mestol- muştu; Kittiye Varde ile olan sahte mülâkatını en küçük taf silâtıma kadar tekrar ettirdi; mektubu nasıl aldığını ve nasıl cevap verdiğini, çehresinin ne hal kespettiğini ve melftun gör rünüp görünmediğini sordu. Çehresini iyi bir halde gös- termeğe son derece çalışan za> vallı Kitti bu suallerin bepsine boğuk sesle cevap verdiği hak de hanımı, pek gururlu bir ne- şe ile mütehass's olduğundan, bu ses intizamsızlığının farkına varamamıştı. Kont ile buluşma saati laştığından kadın kendi sındaki bütün lâmbaları dürmüş ve Kittiye kendi oda- sına gitmesini ve Varde gelir gelmez içeriye getirmesini em- retmişti, Kitti çok bekletilmedi; dola» bın anahtar deliğinden bütün apartmanın kapkaranlık kesik diğini gören Dartanyan, Kitti daha orta kapıyı kapatırken zaodanından fırlamıştı. — Bu ses nedir? diye May- ledi içerden sordu. — Ben, Kont dö Vardel di- ye delikanlı fısıldar gibi cevap verdi. — Ohi Allahim, — Allahıml kendi tayin etmiş olduğu saati bile beklemiyor. Diye Kitti mırıldandı. Ma- dam titrek sesle cevap verdi: yak- oda> sön ee ae verae e m ae A N TARİEE ITT K TTT IRE İA —Pek âlâ, niçin içeriye gek miyor? Kont, koat, sii bekle- diğimi biliyorsunuz. Bu davet üzerine, delikanlı Kittiyi - yavaşçacık - bir- t iterek hanımefendisinin - odasır na -daldı. İnsanın ruhunu rencide ede- bilen heyecanla keder varsa- o da kendisine ait olmyan — bir isimle kendisine ibzal edilen ve sevilen rakibine ait olduğu- nu bilen mubabbet teyitlerini dinliyen âşıkın - heyeçanı - ile kederidir. Dartanyan öyle bir vaziyeto düşmüştü ki, bundan müteessir olacağını hesaba katmamıştı; kıskançlık kalbini kemirmeğe başlamış ve bu anda yanıba- şındaki odada ağlamakta olan zavallı Kitti kadar sabretmek mecburiyetinde kalmıştı, Hanaimefendi onun elini ken- di elleri içinde nazik nazik S- karak en tatlı sesile diyorduki: — Evet, kont, evet; biribiri- mize tesadüf ettikçe — bakışları: nızin ve - lâkırdılarınızın - ifade ettiği aşka düşmüş olmakla me- sudum. Ben de szi seviyorum. Ab, size bir yadigâr vermekl - ime müsaade etmelisiniz ki, gıni düşünmenize sebep olsun; beni unutsanız bile bu yüzüğü saklayınız. Bunu söylerken parmağından çıkardığı yüzüğü Dartanyanın parmağına taktı. Taşı âlâ gök- yakut ve etralı elmaslarla çev. rilmişti. Bunun delikanlıda basıl et tiği ilk tesir çıkanp geri ver- mek olmuştu, fakat Mayledi dedi ki: — Hayır, hayır; bu yüzüğü aşkımın batırası olarak sakla. — Soanu var — Adalet yerini buldu Nazillideki hâdise Jandarma kurşunlarile iki haydud öldü Soygundan dönen haydudlar, halka da ateş açlılar, zabıtaya da... Nazilli, (Hususi) — Zabıta ile müsademe neticesinde yarâlı olarak ele geçirildiğini dün bi dirdiğim şerir, hastanede öl- müştür. Bu haydudun muhtelif soygunculak vak'aları ve son hâdise hakkında şu mulassal malümatı elde ettim: Abdullah Nazillinin Pertekli köyündendir. Vaktile eşkıyalık suçile 20 sene ağır hapse mab- küm olmuş, yaşının küçüklüğü, den cezası on seneye indiri miş, mahkümiyetini doldururken aftan istifade ile hapishaneden knıştır. isi ayai zaman; riı asker bclbdır.y Abdııl'lıl:: Bekir Yıldırım isminde bir de arkadaşı vardır ki, bu da katil suçile Üç sene hapis yatmıştır. Abdullah, bu arkadaşile bir- likte geçen Çarşamba günü Na liye gelmiş Hamzalı köyünde ihtiyar bir kadın ile kocasını silâhla tehdid etmiş ve parala: rim almıştır. Hâdise gece ya- rısı cereyan etmiş zavallı ihti- yarlar uykularından uyandırı!. | mış, boğazları sıkılarak paraları alınmıştır. Haydutlar, kadının muhtelif altınlarını ve kiymetli eşyasını , kaçıyorlar. aldıktan sonra kocası Mustalayı dövüyorlar, onun da üç yüz elli lirasını meydana çıkarlıyorlar ve paraları alıp kaçıyorlar. İki şerir firar ederlerken ib> tiyar kadın da İeryada başlıyor. Bunun üzerine bütü> köy ayak: laay ve haydutların peşine dü.iy;;r. Fıkhı.l'hır ikisi de hak kın üzerine ateş açarak köyden Vak'adan haberdar edilen Nazilli zabıtası bu serserilerin peşine düşüyor. — Nazilliye iki kilometre mesafede bir bahçede saklı oldukları haber alınıyor ve bahçe derhal sarılarak ya- kalanmaları için tertibat alınır yor. Bahçede — kıstıklarını sezen Abdullah ve Bekir, bu defa jandarmaların üzerine de ateş açiyorlar ve on beş dakika de- yam eden bir müsademeden sonraâ yaralı olarak yakalanıyor lar. Bunlardan Bekir hastaneye kaldırılırken, Abdullah hastane- de bir gece kaldıktan sonra ölüyorlar. Haydutların çaldıkları altınlar ve paralardan bir kısmı bulün- muş ve sahiplerine verilmiştir. YAY neticeden memnun olmamak mümkün değildir. Çünkü, 937 yılında İzmir Himanından yapı- lan ibracatta,- 936 yılına D ran 15,420,333 lira bir f vardır. 936 da yapılan ihraca. tın kıiymeli 38,022,451 lira idi. 937 de ise bu yekün 53,640,784 liraya yükselmiştir. Bü neticeden memnun - ol makla beraber hayret te duyu- labilir. Zira, hatırlardadır ki, 937 yılında başlıca ihraç nıddılı- rimizden olan üzüm, incirin ibe raç ticareti vaziyeti pek iyi git memişti. Bu iki mahsulün -re- koltelerinin noksanlığı ile be: ihracatı da güç olmuştu. ı;i:::ll Alman kli%iıı'ı de işle memişti. Nitekim 937 üzün racatımız bir yıl evelkine nar zaran düşük geçti. 936 da 9,721,484 liralık üzüm ihraca- tına mukabil 937 de vaki ihra» cat 6,269,740 Jira tuttu. Görür lüyor ki, aradaki fark büyüktür, İncire gelince, 936 yılı ihracatı 3,987,866 liza iken 937 ihrar catı 3,253,856 liraya inmiştir. Üzüm, incirdeki bu noksan- lığa rağmen 937 yi umum ihracatıma 936 yılı — ihracatın dan 15 milyon küsur Hiralık bir farkla yüksekliği nedendir? İstatistik tetkik edilince gö ryülüyor ki, üzüm, inciı;ı; nok- sanlı; kapayan ve 937 umum 'ıhııı.: yekünunu kabartan mah: sul tütündür. Geçen yıl yape lan ihracat 29,961,707 liralık- tır. Halbuki bir yıl evel ihracat 12,756,539 lira idi, Aradaki fark 17,305,168 lira: dır. Gerçi bu ihra; dilen tü nlerin hepsi 937 mahsulü de- " gildir. İçerisinde 936 mabsu- lü de vardır. Hatta işlenmemiş olarak gönderilenleri de bulun- maktadır. Fakat netice 937 yılı lehi nedir. Tütünden başka — zeytinyağır nin da 937 ihracatı 936 ya na- zıran fazladır: 263,991 diralık 936 yilı ihracatına mukabil 937 dr vaki ihracat 1;456,361 lirayı bulmuştur. 937 ylında, üzüm, incir, tü tün, pı’lııd hulâsası, pın:k. miyankökü ve zeytinyağından memlekete giren para 46496000 Jiradır. Un ihracat yekânunu tamamlamak için geri kalan 7,444,764 hicalık ihracat ta hu- bubat, — maden wvesmir ihraç maddelerine aiddir. Bu —mad: deler de bir evelki yıla —mazar ran 937 de fazlaca ibraç edik miştir. 936 ihracatı 4,925, A61 ira değerinde idi. Bu fazlalık ta üzüm, incirden başka bazı maddelerin ihracat eksikliğini kapatmaktadır. 937 İzmir limanı ihracatının 53 milyon küsur bin liralık de- gerini yalnız 936 yılı ile değil daha evelki yıllar ihracat de- geri ile de mukayese etsek üs- tün bulacağız. Bütün Ege mn takasından 936 da yapılan ihe racat 41,5 milyon, 935 de 39,5 milyon, 934 de 34,6 milyon, 933 de 37,3 milyon, 932 de 44,2 milyon, 931 de 50.6 milyon dira idi. 930dan itibaren, aşağıya doğru yıllarda yapılan ihracat yüksekti. 71 milyon liradan başlıyarak 99 milyon liraya kar dar vârmıştı. — * 937 de elde ettiğimiz neti- ceyi, ancak 930 dan aşağı yıl larla mukayese edersek noksan bulabiliriz. Nejad Bögürtlen hizmet eder mi? Yazan: Piyer Dominik Çin harp — Japonyanın aleyhine bir cereyan alıyor. Şüphesiz ki, Sarı Nehir şima- linde Pekinin fethi nisbeten kolay olmuştu. Diğer taraftan Mavi Nehir vadisinde, Şanghay düşmüş ve şiddetli bir muha- rebeden sonra Nankin alınmıştı. Fakat bütün bunlar birşey de- gildi. Asıl mesele, iş bundan sonra başlamıştı. Evvelâ şimaldeki Japon mev- zilerini Mogolistandan ve Kan- sudan gelecek hücumlara karşı muhafaza etmek lâzımdır. Son- ra da Mavi Nehir üzerindeki Japon mevzilerini Mavi ve Sarı nehirler arasında yerleşmiş Çia- Here ve cenuptan - ilerliyen Çin ordularına karşı korumak icab eder, Bunun ifade ettiği mana şudur ki Japon kuvvetleri en az 4000 kilometrelik bir saha üzerinde harbetmek mecburi- yetindedirler. Asıl Çinin — 18 vilâyet — 4 milyon kilometre kare mesa- haya (Fransanın yedi mişli) ve 300 ilâ 350 milyon nüfusa ma- lik olduğunu düşünelim. İşte Japonya böyle bir örümcek ağına düşmüştür. Tibet, Çia Türkistanaı, Çin, Rusya hariç olmak üzere hemen ÂAvrupa kıt'ası kadar büyüktür ve nüfusu da hemen gene Avrupamıaki kadardır, Birkaç I;eıı:nlıiı kişilik, hatta isterseniz bir milyon kişilik bir ordunun Lizbondan Rigaya ve Brestden İstanbula kadar bütün fethe kalkış- Üstelik halisinin asır- lardanberi bir birlik teşkil etti- ğgni ve bir çeyrek asırdanberi de milliyet şuurile işlermekte Avrupa kıt'asını tığını tasavvur ediniz. bu koca kıt'a olduğunu da hatırlayınız. Muhakkak ki daba seri bir net'ce alacaklarını umuyorlardı. törün siyasi hasımları Çinde Japonyanın mutlak eko- nomik nüfuzunu kabul edecek- lerdi. Bu mükemmel bir iş olâcaktı. Japonya bir hamlede kendine 11,080,000 kilometre —mesaha- sında 320 ilâ 350 milyon nüfuslu bir sömürge elde etmiş olacak, bu suretle dünyanın en muaz- zam devleti haline gelecekti. Çang - Kay *Şek iktidarı mw hafaza ettiği takdirde, Japonya Pekin ve Nankinde mahalli hükümetler kurmayı — düşünü: yordu. Bunların — biri Çinin meşru hükümeti haline gelecek ve Çang- Kay - Şek bir âsi mahiyetine girecekti, Bu projelerin tahakkuku için Çang- Kay- Şekin amana düşü- rülmesi lâzımdı. Halbuki düşü- rülemedi. İagiltere Çine yardım etmiyecek — sanılırken — Hong. (Kong yoluyla ona silâh ve <ephane vermekte devam etti, Sovyetlerin —âlıl kalacağı sanı- lırkan, bu devlet kendi men- iki Mogolistan ve Mançuri hariç olmak üzere asıl Japonlar çok Daha ilk mağlü- biyetlerden, Pekin, Şanghay ve Nankini kaybettikten sonra Şan- Kay-Şekin iktidarı kaybedece- ğini sanmıştı. O zaman dikta- iktidarı ellerine alacaklar ve Japonya ile anlaşarak Mançuriyi, iç Me göolistanı, belki de“S'ng Kiangı ona terkedecekler ve — şimali faatlerini anladı, Çin komünist- lerine Çang- Kay- Şekle birleş. melerini emretti, Mogolistan ve Sin Kiang yoluyla Çine yardımlarda bulundu. Çin ordusu böylece ciddi bir mukavemet gösterecek hale gelmiştir. Diğer tarattan sivil çeteler Japon mevzilerinin geri- lerinde zaptedilmiş Çin şehirle- rinde taciz muharebeleri yap- maktadır. Japonlar demiryolu hattından voya Mavi nehir sa- billerinden — birkaç kilometre mesafede kendilerini emniyette hissetmiyorlar. Yalnız — kalan her Japon katledilmekte, her sevkıyat kafilesi ancak kuvvetli kıt'aların himaye: sevkedi- lebilmektedir. Mavi ve Sarı nehirler arasındaki — mıntaka Japonların elinde değildir. He- nüz hakiki Japon mağlübiye. tinden bahsedilmek mevsimsiz olsa bile, son uğradıkları dar- beler — vabimdir, — uğradığları kanlı akametler Japonları yeni bir meli ve askeri gayrete sevkedecektir. Japonya buna muktedir. mi- dir? Askeri bakımdan eibet, Nazari olarak Japonya her s- nıftan 400.000 kişi, yani mib yonlarca kişiyi selerber ede- bilir. Fakat bu milyonları teç- hiz etmek, silâhlamak, — besle- smek Jâzımdır ki, mal mesele burada meydana çıkar. Japonyanın vaziyeti vahimdir. Japonya sulh zamanında bile, orduşunu büyük devletler hiza- sında tutmak için pek büyük güçlükler çekiyordu. Halbuki © zaman yalnız 400.000 kişilik bir ordusu vard. Bugünse ayni Japonya o zamankinin iki veya üç misli kuvveti harp halinde bulundurmak, yani sulh zama: nındakinden beş altı misli fazla para sarfetmek — mecburiyetin- dedir. Bu gaüyret uzun zaman de- vam ettirilemez. Bir taraftan hayat pahalılaşır, iş ücretleri inerken, bir taraltan da — halk kitleleri arasında hoşnudsuzluk artmaktadır. Şamdiden polisin müdahale- sini icab ettiren hareketler gö- rülmüştür. Şüphesiz ki bunlar, devam edecekir. Japon halkı, bugün Çindeki harbin adi lehlerine — inkişaf etmediğini, Çinin her gün birez daha - si- lâhlandığını, Japonyanın -acele sulb yapmadığı takdirde- ha bi Fakat zaferden emin, sonuna kadar beklemeğe muktedir, bu — Sonu 8 inci sahifede — ANADOLU Günlük - siyatal gazete ve Başmuharriri Haydar Rüşdü ÖKTEM Umumi veşriyat ve yazı işleri müdik Y Hamdi Nüzbet ÇANÇAzk -— İDAREHANESİ hmir İkinci Beyler sokağı CEBk Hertisi binas içinde Telgral: İsmiz — ANADULU Tekelom: 2776 « Pürte uti 403 Abone şeruiti Yaklığa DACU, ll aydlaşa HO0 kuruştur Yekancı — memleketler için — senelik ekleze Kereli T7 Diredar ANALULU MALLAASINDA — | LAMI MIŞAK l SÜNE SAa0 KM