vi H | — 135 — ereoamA— — Ya: Aled Düma UNN Dartanyan ile Portos arkadaşları Atosun evine giderek onu kandırmağa çalışıyorlardı Bazen altınları görünc: alık- Taşmış olduğu cihetle, Aramisi görmek istiyen dilencinin kim olduğunu merak ederek Atosun evinden çıkınca doğru oraya gelmiş bulunan Dartanyanı ha- ber vermeğe unutmuştu. Halbuki Bazenin - geciktiğini gören Dartanyan teşrifatı bir tarala bırakarak kendi kendi- sini bildirmişti; içeriye girince dedi ki: — Aman Allahım! oğer Tur- dan gönderilen şey bu erik- lerae toplyan bahçıvana ben- den de selâm yollamanı rica ederim. Daima ihtiyatkâr olan —Ara- mis dedi ki: — 1 Yaniliyorsunuz, — azizim Dartanyan, bunlar yazdığım bir heceli kelimelerden mürekkep şirin bedeli olarak kitapçım- dan geldi. — Amanl doğru mu? O hal- de kitapçınız pek cömert bir adam alacak. Bazen söze karıştı: — Nasıl, efendim, bir şiir bu kadar pahalı — satılıyor. hal İnanilacak şey değill O halde boyuna yazıp M Vuatur ve M. Benserad kadar zengin ola« bilirsiniz.. — Bazen dostum, lâkırdı- mızı n. Bazen kabahatini anladı; e- lâm werterek dışarıya çıktı. Dar- mektuba dikkat ediniz de kay- bolmasın. Yüzü kıpkırmızı kesilen Ara- mis mektubu cebinin içine İtti ve göğsünü ilikledi. bugün tekrar birlikte yemek yimeğe başlıyabiliriz; yakında sizin de zengin olmanızı ümit ederim, gok memnun gö- rünerek dedi ki: —— iÇok yidiğimiz yok- Va — AMö a 20,2: SA7 Aâai YUT 25,59 | İlmsak — 8,86 3 4: '| kadar para etti, J ve gövdesi ansekiz İwa etmez. | koydu we kalanları da, kendi- sine tılsım wazilesi görmüş bu- lunan mahut mendilin bulun- duğu, sedef işlemeli kutuya attı. İki arkadaş Atosun evine gitmişlerdi; sokağa — çıkmamak için misakında hâlâ sabit bu- lunan Atos yemek hazırlığının kendine bırakılmasını istemiş we kendisinin bu husustaki me- haretini bilen D wtanyanla Ara- mis te bu mühim işi ona ha wvale ;ıgıckte müşkülât göster- memişti,. Portosu bulmağa gittiler ğ ve Back sokağının I:q:ınde. çok kederli bir halde bir katır ile Atı sürmekte olan Musketona tesadüf etmişlerdi. Dartanyan, sevinçle karışık bir taaccüple bağırdı: — Bak, Aramis, işte benim sarı atım, şu ata bak! — Ohl Korkunç hayvanil — Ben Parise bu atla gek dim, — Nasıl, efendim, bu atı tanıyor musunuz? Diye Musketon sordu. Ara. mis dedi ki: — Görülmem'ş bir — rengi var. Bu tonda bir at ömrümde görmedim. Dartanyan: — Görmediğinize eminim ve onu üç krona asatabildiğimin se- bebi -de 'buydu; bu donkişot © yoksa 'biçimi abanoz Fakat, Musketon, bu at elinize nasıl geçli? n — Rica ederim, ıfeı_dime okur, Herşey olduğu gibi dur- Erkat Sasa Vass || bir tehlikeye — maruz bulundur- SAI maktadır. İngiltere Uzak | Roma itilâfı — Başı T inci sahifede — Eğer Çip ile Sovyetlerin mü- vafakatini temin edebilirse İn | giltere, bu meseleyi — Milletler cemiyetinde mevzuu bahsedecek ve her devletin İtalyaya ve Ha- beşistana karşı hareket hattını tayin etmekte serbest bırakıl- masını, yani âçıkçası Milletler cemiyeti kararının geri alınma- sını talep edecektir. Bundan sonra bittabi fülen artık bir emrivaki olan İtalyan impara- torluğu hukükanda tasdik edil- miş olâcaklır. Buna mukabil — İngilterenin İtalyadan istihsal ettiği şeşler nelerden iharettir? İtilâf esasları diye bildirilen şeyleri şöyle biraz yakından tetkik sedince işte görülüyor ki orlada — hakikaten halledilmiş hemen hemen - hiç birşey yok- makta, mahiyeti asliyesini hafaza etmektedir. *İ Fikrimizce İngiltere ile İtalya Hrasında değişen yalnız birşey wardır. Bu da iki bükümet ara: sındaki havadır. Düne kadar iki hükümetin karşiliklı müna- mebetinde —emniyetsizlik hissi hâkim — bulunuyordu. Bugün o bava değişmiş yerine karşılıklı bir itimat kaim olmuştur, — İngiltere olsun İtalya olsun buna zaruret duyuyorlardı. “Çün kü İngilterenin Uzak Şarkta bü- yük ve hayati menfaatleri var- dır. Japon müdahalesi Çindeki bu İngiliz menfaatlerini büyük âşlerile daha yakından ve daha faal bir surette mesgul olabil- bu hususta birşey Söylemeyi- viz; bizim düşesin kocası tara> fından bize karşı oynanan (deh- şetli br hile sebebilel — Ne gibi bir hile, Mus- keton? — Yüksek bir madam, dü- şes dö.. - Tarafından yı(dfı görüyordük; fakat, affedersiniz, elendim bana ketum — olmamı emretmişti. Hamm bize yadi- ür olarak vereceği güzel bir spanya atı ile bir Endülüs ka- tırımı kabul ıiıııııiıoo'ı.?'ıb ııılı gösterdi ki ikisi de içimli şeylerdi; kocası bu meseleyi duymuş; bize gönderilen o iki güzel hayvanı yolda çevirmiş ve onların yerine bu iki müthiş hayvanı göndermiş.. — TZannederim 'ki siz de ge ri yolluyorsunuz? w — Öyle, efendim! vadedi- lenler yerine böyle miskin şey- leri kabul etmiyeceğimizi âlâ bilirsiniz. — Hayır, asla; Portosu be- nim sarı atımın üzerinde gör- meği ne kadar isterdim; bu bana Parise gelirken ne biçim göründüğüm hakkında bir fikir verecektir. Fakat seni yolundan alıkoymıyalım — Müsketon; — git, efendinin emirlerini yap. evde mi? — Evet, efendim, fakat çok öfkeli dedi ve sonra, “Dilihi, Diyerek Gran OÖgüsten rihte mına doğru atları sürdü; bu Banada iki arkadaş ta taliğiz Portosun evine gidip kapısını çalmışlardı. Sonu var — ESALĞÜYAAAA AD Mussolini Almanyanın Roma sefirile konuştu Roma, 18 (Radyo) — İtalyan Başvekili Mussolini, bu sabah Almanyanın yeği sefiri ( Von Makenzeni kabul etmiş vefuzun müddet konuşmuştur. mek için Akdenizde kolları ser- best kalmak mecburiyetinde idi. İtalyaya gelmce son anşlus bâ- disesine kadar Roma-Berl n mih- werine çok sıkı bir surette mer- but olan bu hükümet, Alman orduları Brenner hudutlarına dayanınca waziyeti çok başka bir zaviyeden görmek zarure- tini duymağa başlamıştır. M. Hitlerin, İtalyan Başvekiline ver- diği teminat ne kadar çiddi olursa olsun Brenner tepelerin - den Akdenizin cilveli ve çekici sahillerini seyretmeğe başlamış olan Almanların . Akdeniz hasr retine daha uzun müddet ta> hammül edemiyecekleri de mu- hakkaktır. İtalya bunu şimdiden düşünmeğe ve Avrupayı ken: zararına ikiye bölecek olan Al- mman tehlikesine karşı kendisini sigorta etmeğe meci a İşte iki hükümeti daha itilâf kâr hareket etmeğe ve araların” daki ciddi ihtilâfları “şimdilik bir tarafa ve Âtiye bırakarak bugün için daha uysal bulun: mağa sevkeden haleti rahiyenin hakiki sebepleri bunlardır. Ve ancak bunlar olabilir. Maamalih şurası da muhak- kaktır iki sebepleri me olursa olsun İngiltere ile İtalya arâ- sındaki hâvanın düzelmesi dünya /sulhu için çok büyük bir kâ- zançtır. Bugün için bu da kâ- fidir, Türkiye- Ameri- ka ticareti Amerika ile yeni bir ticaret anlaşması yapıyoruz. Memleket lehine iyineticeler vereceğine Şşüphe bulunmıyan bu aniaşmaya meden lüzum gö- tülmüştür? h Amerika ile olan ticari mü- nasebatımızın daima p: bir durumda bulunduğu dü ise böyle bir anlaşmaya lüzum olmadığı, Amerikaya sattığımız mal mukabilinde bu memleket- ten pek az mal aldığımız için mevcut durumu bozmamak icap edeceği gibi bir düşünceye yer werilebilir. O balde, hükümeti yeni bir anlaşmaya sevkeden saik nedir? Buna ilişmeden evel izah ede- lim: Amerika bizden çok mal alan ve bize az mal satan birsdev- lettir. Daima pasif kaldığı için bize bu memleketten gelecek mala gümrük kapılarımız açık- tır, tahdide tabi değildir. Diğer memleket malları için yaptığı- mz tahdidat ve takyidattan Amerika meaşeli mallar azade- ir. Fakat, ötedenberi devam ede- gelen bu vaziyetin 937 yılı is- tatistikleri tetkik edilince değiş- tiği, bize karşı pasif bi_ı du- rumda olan bu memleketin ık— tif vaziyet aldığı ıâıülıîışli_ıı: Araştırılınca bu vaziyetin iki sebepten ileri geldiği anlaşıl- mıştır 1 — 937 yılında, Amerika. dan yapılan ithalât hep Ame- rika menşelidir, dakat çoktur. Bittabi Amerika menşeli oldu- gu için hepsi tahdide ve tak- yide tabi tutulmadan memle- kete sokulmuştür. Halbuki sene sonunda yekünu kabartan mab ların hepsi Amerika emtiası değildir. JAmerikadan yapılan ithalât serbest olduğu için bu memleketle ticari münasebeti olan memleketler mallarını eve velâ Amerikaya satmışlar ve- soradan Amerika menşeli yapa” rak memleketimize ibracatta bu- lunmuşlardır. 2 — Başka memleketlere yap- tığımız ihracat transit ez- lerinde hedelini değiştirerek Amerikaya çevrilmiştir.Halbuki bzim Amerika ile olan ticari münasebetimizde lehimize kay- dettiğimiz — netice, doğrudan doğruya Amerikaya yaptığımız ihracatta idi. İşte hükümeti, yeni bir anlaş- maya sevkeden saik. Yeni anlaşmanın, Amerika ile olan ticari münasebetimizi eski dutümüna — sokacağına — şüphe edilmemelidir, çünkü yukarıda arzedilen mabzurlar göz önüne alınarak hazırlandığı — mubak- kaktır. Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu, memleket mahsulleri- nin istihlâk ve istihsalini arttır- mak maksadile seri eserler neş- rine başlamıştır. Bunlardan ilb- ki, portakal ve Timonculuğa aiddir. Bol resimlerle ıı'ıılgı- miş ve renkli bir kapak - içine alınmış olan bu eserde, porta> kalcilik hakkında kıymetli mü- lümat vardir. Limanlar U. Müdürü İktısad Vekâleti Limanlar U. IMüdürü B. Müfid dün Aıılıı_ şehrimize gelmiştir. Bugün İzmir vapurile Tatanbula gidecektir. Anşlustan sonra Macaris- tanın vaziyeti. Yazan: Maksim Bofor Lötanın Peşte muhabiri Orta Avrupanın sahne oldu- gu ve bin senelik bir — tarihe nihbayet veren hâdise, Macaris- tanda, zihinler üzerinde çok muhtelif reaksiyollar yaptı. Şim- diden bu tezahürlerin Jbir b- lânçosunu yapmak, yeni vazi- yetin bu memleketin politikası üzerinde icra edeceği muhte- mel tesirler dolayımiyle, fayda- sız. olmiyacaktır. Senelerdenberi, fakat bilhassa birkaç aydanberi burada Anş- lusa önüne geçilmez bir keyfi- yet nazarile bakılıyordu. Müs- takil Avusturyanın büyük hami- lerinin emrivaki karşısında sü- küt etmeleri ve bunların başın- da İtalyanın hâdiseyi — alkışla: ması burada birçokları için acı bir inkisar teşkil etti. Ben burada, başka türlü yapamıya: cağı için, ilk önce Almanyayı tebrike acele eden resmi gö- rüşten değil, fakat diplomasinin işe karışmadığı dostane konuş- mâlar arasında izhar edilen his- lerden bahsediyorum. Evvelâ harici tehlikeden do- gan endişeleri gözden — geçire- lim. Burada birçok nüanslar farkedilir. Evvelâ Yahudileri ba: his haricinde bırakalım. Yahu- dilerin, Alman dalgalarını Paş- tenin üç saat yakınına kadar gelirken, bir yandan da kendi etraflarında Yahudi kininin git- gide daha şiddet kesbetmesini nasıl bir gözle seyrettikleri tah- min edilebilir. Diğerleri, yani Yahudi olmıyanlar da tehlikeyi hissediyorlar. Gerçi, Başvekil B. Daranyi memleket - istiklâli- nin tehdid altında olmadığını söylemiştir. Fakat bu beyânat da gizli tahminlere veya umu- mi bir endişeye cevap teşkil etmez mi? Bir sene evel, Al- man Führerinin büyük hayranı olan müfrit sağ cenah mümes- sillerinden birile yapmış oldur güm — bir konuşmayı hatırlıyo- rum. Ona birdenbire; “Alman- yanın komşunuz - olması hoşu: nuza gider mi?,, Diye sormuş- tum. Hiç tereddüd- etmeden “Hayır, cevabını verdi, fakat buna karşı koymak için kimse birşey yapmıyacaktır. Alman dinanizmi Karadenize kadar her şeyi silip süpürecektir. Bu iti- barla onunla anlaşmamız bizim için ehveni şer olur., — İstiklâl tabirinin çok elâstiki bir ma- nası vardır, ve, birkaç gün önce liberallerin gazetesi Esti Kurisin işartet ettiği gibi, bir memleketin — istiklâlini — tehdid etmek için birçök şekiller var- dır. *“Ekonomik hulül, bunlar- dan biri ve en tesirlisidir. Bu cenubi şarki Avrupası davletle- rinin birçoğunda bu hulülün vücudu hissedilmektedir. Avusturyayla birleştikten son- ra Macaristanın harici ticaret tablosunda © 50 den fazla bir mevkie sahip olan Almanya, ona fiat şartlarını fdikte etmek iktidarını haiz olmıyacak mıdır? Ve'bu derece kudretli bir dos- tun hafiften tazyikine tebes- sümden başka ne — suretle mu a Almanyanın komşunuz olması ho- şunuza gider_mı'?. “Hayır,, aristanda Yahudi meselesi. kabele edilebilir? — İktısadi ba- kımdan Macaristan ve onunla beraber ameşhur mihverin şar- kında kalan birçok devletler, İtalya, ikinci plânda kaldığı ve kırıntılarla iktifa Çettiği için, “Almanyanın arzusuna tâbidirler. Ön asır müddetle Almanlaş- mağa kaârşı ve istiklâli uğrunda mücadele etmiş olan Macar milleti için bu, bir vaziyettir. imparatorluğunun dağılması Macaristandâ yarım milyona yakın Almaân bırak- mıştır. Senelerce müddet pro- paganda vasıtasile mükemmelen işlenmiş olan bu Almanlar bu- gün yukardan almakta ve git gide endişe verici tavırlar ta- kınmaktadırlar. Bu Alman azlığı, Almanya- ya, kaleyi içenden fethetmek için bir vasıta rolünü görüyor: Hükümet tehlikenin farkındadır. Macaristanın “ Alzas-Loren, in- den biri olan Burgealand nasıl olsa şimdiden kaybedilmiştir. 13 Mart günü, mülrit sağ par- tileri taratından yağdırılmış olan beyannameler, bu - vilâyetin ia- desini nezaketle Almanyadan istiyorlardı. Bu vilâyet halkının ekseriyeti Alman olduğuna göre bu ha- reket imantiksiz fakat ac. bir inkisarın ifadesi olmak bakr mından ehemmiyetliydi. —Aklı başında Macarlar, bilâkis, garbi Macaristanın Almanca konuşan birkaç şehrimin de plebisit is. temediklerini görmekle kendi- lerini bahtiyar hissedeceklerdir. <Bu inkisara —mukabil yeni ümidler belirmeğe başlamıştır. Macaristan gözlerini Çekaslo- v_ııl;y-yl: verilmiş olan şimal vilâyetlerine çevirmiştir. öz Macarların — kayıdsız (ğlıkrSı Mıuıîılııı ilhakını istemekle iktifa etmiyerek Çekoslovakya nn Slovak unsurlarının iktısadi sebepler dolayısile, Macaristana bağlanmağı arzu ettiklerini söy. liyen Macarlar az değildir. y Bununla beraber, müfrid sağ — demagojisi memlekette seri te- rakkiler yapmaktadır. ve Anş- luş bu hareketi hızlandırmıştır. Programlar henüz müphem ve Führer maemzedleri — birçoktur. Bu da harektin Zaafına sebe- biyet vermektedir. *Fakat bu. lıktır. Ve bu kalabalık içinden bir isim daha sarahatle belirir gibidir. Bugün —hükümetin takibatı binbaşı Szalsiye bir nevi kur- ban manzarası vermekte ve iı?bıııııı îr::ırmıkudıı_ Sralsi. nin memleketinde şimdiki di b_.ıı, iktidar mevküne geçme: ıım?en birkaç yıl önce Hitlerin sahip olduğu itibardan fazlar dir. Szalsi Katoliktir, kiliseden ke'ndııiui h maye etmesini iste- miş, fakat red cevabı almış; bununla beraber — devirle - ka- naatler de değişebilir, Yahudi olmıyan hal<, yıhudi düşmanlığı propagandıs — ve çılgınca vaidlerle' nasyonal sos- lizme doğra — sevkedilmekte d. Bu yahudi düşnanlığ, * , — Sonu S irci sahif:1, —