—. Düm K ae imi SrrRk e AEEE L EE A R D K ĞT e— — “ Yavüuz Yavuz, büyük cihangülere karşı daima içinde derin bir bağlılık vE sevgi duyuyordu. Kendisi de, ayni yoldan yürü. mek, şalilanatın hudutlarını şark ve gürbin en ölelerine kadar genişletmek — ve kılıcı önütde bütün tacıdarların eğildiğini gör mekc istiyordu. * hkskeaderi Kebiri, Ceng zi, Ti> mürlengi — işte bir ruh içinde, onlarıa ip ettikleri galer yollarını uzün uzadıya vetkik ederek tanımış ve sev mişti. T.murlengin Yıldırım Be yazıda oyıııdıç büyük oyunu da biliyordu. Yıldırım, nibayet kendi ecdadındandı. Bura rağ- men Timurlenge — hayrandı. ve çünkü Timurlenk de bir Türktü ve o itibarladır ki, Timurlengia torununu büyük bir yakınlıkla ve iltifatla kargıladı. Bediüzzaman, babası Hüseyi- vin Horasandan kovulup açıkta kalmasından sonra, Şah İsmaile iltica etmişti. Şah da, büyük 'Türk cihangirinin bu bafıdini icabında bir kuvvet olarak, bir koz olarak oynamak üzere hi- mayesine almıştı. Onu sarayda bulunduruyordu.. Refakatine bir gderviş de vermişti. Bu derviş, Bediüzzamana, Şah İsmailin ar- zularını ve davalarını telkine çalışıyordu. Alay şehre girdikten sonra, padişah, onu sağ tarafına a- mişü. Bu, favkalâde bir ilti- Öbrm ecdadımızın - kanını taşıyor. Dabi şebzade libası giymesi de ona lâyıktır, şan ve şerefi bunu icap ettirir. Yavuzun, bunları yaptırma- sada, hiçbi- gizli maksad, bir Fiya mevzuu bahsolamazdı. Çün kü ihtiyacı yoktu. Şimdi, tama: mile kuvvetli, hâkim ve mw zaâflerdi.. Salonun —divan — salonunda, padişaha emsalsiz bir taht ku- rulmuş, onun yanıma da, yük- sekliği daha az, fakat ancak şehzadelere veya gene küçük hükümdarlara mahsus olduğu anlaşılan bir taht daha konuk muştu. ANADOLU Günlük siyasal — gazete — Sabıb ve Başmuharır Haydar Rüşdü ÖKTEM Ümum! zeşriyat ve yazı işleri müdü 1 Hamdi Nözbet ÇANÇAN — İDAREHANESİ ee Yazan M. Ayhan —iit — Yavuz, asıl kabul resmini bu şekilde yaptı.. Gece, hususi bir divan kuruldu. Padişah bu« rada fikirlerini bildirdir Şehirde fazla oturulmıyacaktı, esasen şah ili kib et- mek lâzımdı, çünkü şah ismai- lin tek Gdurmıyacağı muhak- kaktı. Şehir halkı, bugün tam bir mutavaat ve süküt göster- mekle beraber, buna da itimad edilemezdi.. Padişah bütün hazinelerin, servetlerin tamamen İstanbula naklini emrediyordu. Ayni za- manda İranın meşbur - san'at: kârlarının da toplatılarak — İs- tanbula sevkini istemişli.. nında g nin İstanbuldaki tahribatı çok mötbiş olmuştu. Bu san'atkâr: lardan mükemmelen — istifada İrgil:z gazeteler Çemberlaynın nutku G Sultan Selim bütün hazineierin, servetle- rin tamamen İstanbula naklini emretmişti ANADOLU ELİi Jurnal 46 Mosku yazıyor: A Anşlustan sonra ve M. Lit- vinofun beyanatı edilebilirdi. . Tipriz ulema ve meşayihinden bir kısmını da alıp götürmek kararını ver- mişti. Padişah, kışı bu havalide ge- çirmek ve kat' bir tedip ve temizlemeden sonra İstanbula dönmek istiyordu. Onu ancâk bir nokta düşündürüyordu: Yeniçeriler. Çünkü bu kuvvetler İstanbul - dan çıkalı epeyce bimuştu ve onrlarda senelerdenberi, garip “Avrupada vaziyet bir derece ileri giderse harp başlar,, : mazlığında Almanya ve İtalya- e nin askeri müdahalelerinin ayni zamanda tezyidi ve diğer taral- tan nihayet kat'i surette müte- cavizler yanında yer alan Avus- turyanın en son teşebbüsü ile ğağim bahisleri Dabilf hasta'ıklar mdislanma mış Dr. M Şerki Uğar diyor ci | Difteri - Kuşpalazi -l | — Burun ve boğazdan ve bahu- sus bademciklerden herhangi bir şeki.de olursa olsun Difteri mikrubu girer ve kendine mah- | sus olan bu tehlikeli hastalığı vücuda getirmiş olur. Bundan başka cild sıyrıklarından ve göz tarikile de mikrobun dahil olması görülmüştür. Kuşpalazı mikrobu ekseriya diğer cera- hat yapan mikroplarla da be- rüber bulunabilir. Va bu ha talığın vukua gelmesinde çek âdet hüküm sürüyordu: Kış olunca İstanbula gelmek.. Padişah, her ne pahastna olursa olsun, bu itiyadı baltalamak arzusundaydı ve nihayet, aske- rin her keyfini dinlemek, ken- disi için kabul edilemiyecek birşeydi. O, yalmız kendi hâki- miyetini istiyordu. Yen'çeri kul- larının isteklerine boyun eğe- merzdi. — Arkası var — 'nin neşriyatı: İngilterenin yapacağı şudur: Si- Jâhlanmak ve gene silâhlanmak! bir anda ve devletlerin haku- kuna karşı yapılan bir tecavüz bahis mevzuu olduğu herhangi bir yerde harbci bir harekete iştirak etmek hususunda geniş olamaz. Esasen dün Başvekil böyle bir vaidde bulunmamıştır. Fa- kat bu kayıd hariç olmak üzere Büyük Britanyanın diğer dev- letler arasındaki — vaziyeti hak. kında hiçbir. şey şüpbeli bıra: kılmamıştır. hagiliz ordularile İngiliz dip lomasisi medeniyetin müşterek davası hesabına her sene ted- ricen hizmet etmişlerse, İngiliı menfaatlerinin müdafaasına hak- kiyle tahsis edilmiş olmazlâr ve başka şartlar altında hak- kiyle İngiliz kamoyunun yardı dımını taleb edemezler. Silâhlanmak ve gene silâhlanmak Deyli Meyl gazetesi yazıyor: *Enternosyonal vaziyet karşı- ölçüde bir vaid mahiyetinde || *Çemberlaynın Çekoslovakya bakkındaki — telmihleri birçok mahfellerde ümid edildiğinden daha iyidir. Çemberlayn, dip- lomat lisanı kullanmıştır. Fakat söylediği sözler tetkik edilecek olursa bunların Nazi Almanya: ya karşı bir ihtar mahiyetinde oldukları meydana çıkar., Yeni bağlar yetiştirilecek Birçok bağcılar, yeni bağ ye- tiştirmek için tarlalar hazırla- mışlardır. Fakat istedikleri mik- tarda Amerikan asma çubuğu bulamadıklarından vilâyet ziraat müdürlüğüne mürâcaat ederek bu çubuklardan — istemişlerdir. Ziraat müdürlüğü, Manisa asma çubuğu fidanlığı müdürlüğüne baş vurmuş, fidan istemiştir Borsa 29-3.938 üzüm — salışları Ç Alıcı KS KS 22 A.R.üzümcü 10 13 50 09 2 TonM.B.o.l10 S0 13 25 İbor F. Solari İ3 25 14 50 l177 Esnaf Ban. 11 S0 13 12: (İıs4 Ş. Rıza H. 12 50 14 75 f122 M.J.Taranto 12 75 16 50 75 Paterson — 15 25 16 73 Viter A AM 39 D. Arditi 12 50 13 895| 16 K. Taner 1250 13 29-3-938 - çekirdeksiz üzüm orta fiatleriz No. 11 S0 12 S0 M. Litvinof Jurnal dö Mosku garetesi, bu başlık altında yazdığı bir başmakalede — ezcümle di yor ki: Avuasturyanın — istiklâlini ga- ranti eden 11/7/936 anlaşması- nn Hitler tarafından ihlâli ile Almanyânin Avusturyayı ilhak etmesi, yalnız Fransada değil, fakat, Âvusturya meselesi ile alâkadar bulunmadığı ber defa- sında ileri sürülen ve bu su- retle Hitleri bu işe aşağı yu- karı teşvik eylemiş olan İngik tere de dahi endişeler uyan: dırmıştır. Yalnız Macaristan ve Yugoslavya gibi Almanyanın yeni komşuları arasında değil, fakat ayni zamanda bütün Bak kân antantı devletlerinde de ciddi endişe başlamıştır. Po: lonya da, pek muhtemel olarak, garp komşusunun bu kuvvet- lenmesinden büyük bir memnu- niyet duymamış olsa gerektir. Mussoliniye gelince, h ssiyatını gu aşağıdaki cümle ile çok iyi ifade etmiştir: “Herhangi bir hoşa gitmiyen hâdiseye karşı koyamıyacak va- ziyette isen, bu hâdisenin hiç aolmazsa — senin muvafakatinle hatta senin yardımınla vukua | gelmesine çalış,. | Avusturyanın Almanya tara- fından ilhakı, pok muhakkak ki, | Çekoslovakya için dâaha evel de mevcut olan tehlikeyi fazlalaş- | tırmıştır. Çekoslovakyaya karşı | yapılacak br tecavüzün hakiki manasını — anlıyabilmek — için, Fransa ve Sovyetler birliği ta- rafından Çekoslovakya lehine alinm ş taahhütleri de unutmar | mak - icab eder. Alman ordu- larımın Avusturyaya girdiği gün Göring tarafından Çekoslovak- üya verilen teminat ile hç || kimse kendisini müsterih adde- demez. Çekoslovakyanın sefer berliğe kalkınmasına mani ol- manın Alman menfaatleri ikti- zasından olduğu bir gürde ve- rilen bu şifahi teminat, her hal- de, Hitlerin ihlâl ettiği 11/7/936 Avusturya - Almanya anlaşma- sından daha az bir kıymeti ve — Kumbaradan para çalmak bir kıt daha fazlalaşmıştır. Bu ştıtlar içinde, Sovyet diş işlir halk komiseri Litvinofun beyanatının lüzumlu mah yetini kabul etmemek imkânsızdır. Ltvinof, bir,kere daha, belki de soa delfa olarak, bütün sulh- sever - memleketlerin — ve en başta büyük devletlerin, hâdi- selerin inkişalına mütevekkil bir surette intizarı terk ile müs bet bir hareket plânı vücude getirmeleri lüzumunu ileri sür- roller oynıyabilirler. Likin ne olursa olsun, Ddteri mikrobu- nun yalnız başına husule getir- diği hastalık tab'osu pek acı- natak ve müthiş bir şekildedir. Hastalığın sirayeti en çok im- sandan insana bulaşmak süre- tile zuhura gelmektedir. Ve böyle bir hastalığı geçiren in- sanların burun ve ağızlarında bu mikrop haftalarca ve aylarca kuvvetini kaybetmez, hatta ba- zan da yıllarca kaldığı müşr- müştür. hede edilmiştir. Onun içn si- Yanın, belki de geç kalınmış | rayet ya hastalarla temasta bu- olacaktır. Filhakika Avrupada | Junmak suretile veya bu mik- tecavüz © dereceyi bulmuştur ki, bundan bir derece ileride evrensel bir harp başlar, - İleri bir adim daha atılırsa, tetkik etmek ve görüşmelerde bulun- mak zamanı geçmiş olacaktır. ©O zaman toplar ve bombardı- man tayyarelerinin motörleri söze başlıyacaktır. Harekâtı hiçbir. zaman söz- lerinden başka tecelli etmemiş olan Sovyet devleti, kendi sö- zünü söylemiş ve herhalde, ilerdeki — hâdiseler hakkında Hcsuliyett Üzcrleden — atmnştırı Bu mesuliyet artık, kendi ha- yati menisatlerini umumi harp- den evelkinden daha ziyade tehdit eden tehlikenin gittikçe büyümekte olmasını gördükleri ve tehlikeye karşı kollektil ha- reketten başka mücadele çaresi olmadığını bildirdikleri halde, gene tereddüde devam eden ve hiçbir şeye karar vermeden bir ham hayalden öbür. ham hayale geçen devletlere aid bulunmaktadır. (Tas-A.A.) Zabıta robu taşıyan ihsanlarla beraber bulunmak yolile bulaşmaktadır. Şurası gözönüne alınmalıdır k, bu mikrobu hamil bulunanlarda hastalık zuhur etmediği halde, diğerlerine bulaştırarak haşta- lığı bütün dehşetile tevlit ettiği daima görülen vak'alardandır. Bundan başka hastanın ktap- ları, eşya ve çamaşırları ve yyecekleri de en büyük siras yet yollarıdır. Bu hastalığa iki yaşından oa iki yaşına kadar alan!ar daha yiyalş aşihetmiktire ler. Büyüklerde de hâstalik hü- süle gelebilir. Boğar, bürün nezlelerinde, bademek ilt bap- larında Kuşpaları hastalığı daha kolaylıkla tavazzu eder ve has« talığın daha çabuk zuhuruna sebep olabilir. —- Arkası vaer- Bunları ne yapacaktı? Keçecilerde palancılar çarşı- sında Beşir oğlu Ali, hurdavatgı İsakın dükkânından 20 kilo tunç — parç'sı ve 40 kilo paçavrasçalk dığından yakalanmıştır. İkiçeşmelikte Yusufdede cad- | desinde Bursalı Mehmet - oğla Sait Uslu, Giritli Cemal oğlu oğlu Hasan ve Şevketin evle rine girmiş, İş bankasma ait kumbarâdan 50-60 lira çalmış- tır. Sait tutulmuştur. Hırsızlık Karşıyakada Nadir sokağında Ahmet kızı Ba. Eminenin 11 | yaşındaki kızı Şadan, Bohor || kızı Bohora ve Hasankın Hüs- #iyenin aileevlerinden| 30 lira çalarak annesine verdiği zabr taya şikâyet edilmiş, çalınan Alsancakta Hayat sokağında 21 numaralı evde oturan İzmirli Hüseyin kızı Bn. Zehcanın evin- den kapı kapalı olduğu halde kocasına ait 40 lira kıymetinde bir palto ile 20 lira kıymetinde Bmir İkinci Beyler sokalı CEalk Fartisi binas içinde Telçraf: İzmiz — ANADOLU Tekelonı 2776 . Posta kutasu: 408 sında İngiltere için yapılacak tek brşey vardır: Silâhlanmak ve gene silâhlanmak. , j Abone şeraiti Deyli Harald yazıyor: $ Yallığı 1400, Glu aylığı 000 “Çemberlaynın nutkunda can : j kuruştur sıkan nokta, bu nutkun herşeyi 3.9375 Yidede mremleketler için seseik (| tamamile olduğu yerde birak- 3 M.D. Ynre ebere tereti 27 İiradın masıdır. Herkes bilir ki hurşeyf 35 Fasulya 3 ANALULU MATBAASINDA olduğu yerde bırakmak - işleri |İ2284 KentPalamut260 500 BASILMIŞTIR ileri götürmez. . 33 Ton P.çekirdeği - 2 Niyüz Kroniki yazıyor: bir palto çalınmıştır. Hırsızlığın karşı tarafta bir odada oturan || Şerife adında bir kadın tara- fından yapıldığından şüpheye ehemmiyeti haiz bulunmaktadır. Maamafih, halen genişlemiş Almanyanın komşuları, endişe- lerinde yalnız değillerdir. De- hda Güzelyalı, İrgatposarında Aari; İkiçeşmelikte — İkiçeşmelik; — Alaaa nebilir ki, Hitler Hegemonya- | düşülmüş, — tahkikata başlan- Başdurakta — Sıhlat; Katantiner sının kendi - istiklâli ve her- | auştır. dâ B. Epekk —Kemecde Kauci, halde serbest ekonomik ve kül. Kız kaçırma | Eçşrefpaşada B_'"'J'.'_ Pazar: Kemeraltında B. Habil, Ke, İrgatpacasında Cumanovası nahiyesinin Bul- gürca köyünde İsmail kızı Dön- | dü Akyol, Hüseyin oğlu İsmail Emir tarafından kaçırılmışt r, türel inkişafı için az çok bir | tehdit teşkil ettiğini anlamıyan bir tek memleket yoktur. Bu evrensel endişe, İspanya anlaş- Hilâi, Karataşta| ülerde Yea — Tüdküğ