e diğ- ... ANADOLU kxx-'. ,.X)(( İ Yazan. Aleksandr l)ma — Darranyan bir direğin arkasına saklanmış oldu-| ğundan Portos görülmediğini zannediyordu — Daha önümüzde on beş günümüz var; ehl On beş güne kadar birşey bulamazsam, ya- hut daha doğrusu birşey gelip besi bulamazsa, iyi bir katolik i olduğum için, bir tabanca kur- p şunu ile kendimi öldüremezsem de kardinalin dört muhafızı yahut sekiz İngilizle çarpışmak için bahane buluram; onlardan biri târafından öldürülünciye kâdar dövüşürüm ki, adetleri fazla olduüğu için bu da mü- hakkak vukubulur. — O halde benim kral uğrunda öldüğümü söyliyeceklerinden vazifemi se- fer masrafına girmeden yap- miş olurüm... Atos butu söylerken Portos da elleri arkasında olarak oda içinde dolaşıyor ve başını sak. hıyarak: — Ben de bu cüğım. Diyordu. Aramiz ise dalgın ve kayıtsız bir halde durarak Ti söylemiyordu. bu nühusetli haller se- arkadaşlar arasında hü- miyeti anlağılabilir.... ııinee. Hippolitu- birleri gibi, efendileri- fikirde — ola: ola. — tak kazanmış bulundüğü sükâtü Obali bu umum? sıkıntı ile bile — kırılimaz bir halda olmakla be- — gaber taş gibi yürekleri bile yumuşatâcak surette inliyordu. Söylediğimiz veçhile; Atos, tefer için İâzimgelen — şöyleri tedarik etmek hususunda bir yadım bile atmamağa yemin et Net — herini yerlere dikerek yolcuların bir para kesesi düşürüp düşüre mediklerini âraştırıyorlardı. Her gitikleri yerde dikkatle ayak izlerini takip ediyorlardı. Biribirlerine tesadüf ettikleri zamanlarda da - biribirlerinin yüzlerine şaşkın şaşkın baka- == *Birşey buldunuz. mu?, Banunla beraber, Portos bir fikir kurmuş ve bu fikrinin pe: şihe ciddi bir halde koyulmuş en evel harekete gölen de o olmuştu. ç Bu değerli Portos doğrusu iş adamıydı. Dartanyan bir gün ohu Sen Lü kilisesine giderken götmüş ve merakla peşini ta- kip etmişti; o, verdiği bir ka- tânı icrâya hazırlandığına de- lület eder bir sutette, biyikla- rını bükük bamtelini uzatarâk kiliseye girmişti. Dartanyan görünmemek için tedbirli davrandığı — cihetle, Portos — görülmediğine — emin bulusuyordu. Dartanyan da peşinden gir- di; Portos bir direğin yanma ginerek dayanmıştı; Dartanyan direğin tarafına saklar- dığı görünmüyordu. O gün ibadet günü olduğun- dan kılıın hıncahinç. — dot uydu. Portos adınları gözden geçir mek için bu fırsattan — istifade ediyordu. Musketonun dikkat- leri sayesinde kıyafetinin dışa- rıdan görünüşü içindeki ber- batlığı örtüyordu. Şapkasının havı biraz dör külmüş, sorgucunun rengi . bir Az solmuş, altın işleinenin par- laklığı biraz kararmış ve, dan- telleri azıcık yıpranmış olmakla beraber kilisenin loşluğu saye- sinde bunlar göze çarpmıyor ve Portos hâlâ cakalı Portos olarak görülüyordu. Dârtanyân Portosun dayan- makta balunduğu direğin en yakinindeki kürsüde — sarişın, sölgüaca çekreli olmakla be- raber siyâh başlığının altında hâlâ dimdik ve vakarlı — duran tam çağında bir güzel kadın görmüştü. Portosun gözleri gizli gizli bu hamıma bakıyor ve sonra da kilinenin — buşka Gta- raflarına bakınıyordu. Hanım ise, ara — sıra kizâr- yor, şimşek sür'ati gibi karar- sız bir halde Portosa bakıyor, ve Portosun gözleri kendi göz: lerine tesadüf ödince — öndişeli bir hâlde kilisenin başka tae- raflarına göz gezdiriyordu. Bu halin o hanıma karşı bir nevi tecavür olduğu aşikâr bu- lunduğu cihetle canı sıkılmakta olan siyah başlıklı hanım dı- daklarını kanatırcasına ısırıyor, burüunun ucunu kaşıyor, ve kürsüsünde rahat oturamıyordu. Bunun farkına varan Portos, tekrar biyıklarını büküp bam- telini uzatarak, kürsünün ya- minda duran güzel bir. kadına işaretler yapıyordu. Kadın gü- zel olmakla beraber arka tara- hıdı dizlerinin altına- koymak - Türkiye - Ingiltere ticari Piçin getirdiği bir minderi tutan bir atâp çocak ile üzerinde âsilzâde arması İşlemeli düa kitabı kesesiti tutan bir. hi metçi kız dürmasından yüksek tabakaya mehsup bir hanitne- fendi olduğu anlaşılıyordu. Siyah başlıklı hanım Portö- sun bu bakışlarını ve işaretle- rini gözden kaçırmıyor ve ka: dife mnderli, küçük arap uşaklı ve hizmetçi kızın Hanımefen diye doğru olduğunu görü- yordu. n Bütün bu esnada Portos da- ha ileriye gidiyordu; gözlerini kırpması, parmaklarını dudak- larna koyması, küçük öldü- rücü gülümsemelerile kızdırmak istediği hassas kadını ölecek hâle getiriyordu... Bir arâlık kadın, dua - coş: kunluğu gibi, derin bir ah çe- kerek eli ile de göğsüne — vür- muştu ki, seşinin pek heye- canlı çıkmasından herkes - ve hatta kırmızi minderli hanıin bile başlarını çevirerek ona bakmışlardı. Portos kâyıtsız. durdü; bü figanın sebebini — bilmemekle beraber dayandığı direk kadar hissiz kalmıştı. Sot derece güzel olan kır- mizi minderli hanımefendi x- yah başlıklı rakibinin üzerinde büyük bir kıskançlık uyandır- mışti; önün siyah başlıkhı ha- nuadan çok güzel olduğunu gören Portos kendinden geç- mişti.. Oâün Mön, Kale ve Dover- de gördüğü, yüzü yara Hişanlı adam taralından Mayledi diye hitap edilen kadın olduğunu tânıyan Dartanyan ise şaşa- Tamıştı. Dartanyan kırmızı minderli han:mefendiyi gözden kaçırma- makla beraber Portosun pek hoşuna giden hareketlerini da takip eg ordu: Siyah başlıklı kadının galiba Sen Lö kilisesi civarıhda — bulünaân Üri . söka- ğgında sakin avukatın karısı ol- duğunu hemen - tanımıştı. Bununla beraber, — Şantelli hâdisesinden sonra kendisine kesesini açmamak hususutda inat göstermiş olaâan ba kadın- dan Portosun — intikam almak için bu hareketlerde bulundu- ğunu dâ ahlatmıştı. — Sonu var — ve mali konuşmaları (*Journal des Debats, Paris) gazetesinde Londra — mahreçli olarak yazılıyor: lagiliz - Türk müzakereci: lerinin etrafındaki Mmehafil, iki memleketi alâkâdar eden ticari ve mali konuşmaların faal bir merhaleye eriştiği fikrindedir. Murahhaslar gayretlerini, bil: hassa, — Türkiyenin İngiltereye olan ihracatımın azlığı dolayısile iyi işlemiyen, Türk . İngiliz küringine tevcih etmişlerdir. Diğer taraftan, bu meselenin haricinde, Ankara hükümetinin beş senelik plânının tatbikini kolaylaştırmağı istihdaf eden ticari kredilerin de — mevzuu müzakere olduğu malümdur. İs- timal edilecek mekanizma he« nüz tamamiyle - bilinmemekle beraber, icra edilecek işlerle teslim edileçek makineletin fi- mansımanının, ihracatçilar tarat fından verilen kredilerin tedi- yesini tekaffül edeh resini bir organizm vasitasiyle temin edi- Teceği tahmin olunmaktadır. Za- ten işbu organizm, Türkiyede sânayii madeniye fabrikalarının tesisinde de faal bir rol oyna- mıştır. Bununla beraber, herhangi bir itilâfın mutlak ve zaruri tes meli, Türkiyeye, bir taraftan İngiliz teslimatını ödemek ve diğer taraftan hükümetin resmi Uzuv tarafından — tekeflül edilen kredileri uzun veya kısa - bir vade ile tediye etmek imkânını vorecek olan, Ankara lehine bir İngiliz . Türk ticaret mu vazendesinin tesisidir. Bundan başka, müzakeratın bugünkü vazi: doğrudan doğr ziın mevzuu bahsedilemiyeceği telmih edilmekt edir. Borsa 28-3.938 üzüm — salışlam C. Alıcı K 5 K. S 344 M.).Taranto 13 16 50 DO4 F. Solari 13 14 25 134 Ş. Riza H. 12 50 15 50 İİ108 A.R.üzümcü 11 50 12 75 108 K. Taner 12 75 || 61 M. Beşikçi 11 27 Pâterson — 13 22 D. Arditi 12 25 22 K.O.M. Ali 13 50 9 ). Taranto 13 25 9 P. Klark 12 75 2 Şınlak O. 16 1047 — Yekün 245616,5 Eski Yekün 246663,5 Urmum yekün Piyasa Hatları 28-3.-938 çekirdeksiz üzüm orta fiatlari: No. 2, 1130 ü 8 1250 " .Ş K 10 14 50 e W 14 Zahire satışları Cinsi KS K. 8. $0 Susam 15 50 98 Kent Palamut 475 36 Ton P.çekirdeği 2 60 36 B. Pamuk 33 50 41 50 İnebolu davası — Başı 1 inci sühifede — Süvarinin müdafaasında esas şu dört nokta teşkil ediyordu: 1 — Gemihin iddia olündu- ğu gibi fazla yüklü olmadığı Ve istifik muhtazaâam bulunduğu; 2 — Batış nbıpkdıdııı bi- rinin ve &n mühimisin geminin eskiliği olduğu; 3 — Facia esnasında zabi: tan ve gemide panik tevlid ettiği ve daha ge- miyi kurtarmak imkâaları mev- cüdken — satdallara — atlıyarak kâçtıkları bu vaziyetin İstikbal vapuru süvarisinin ifadesile an- laşıldığı; 4 — Son dakikaya kadar geminin kaptan mevkiinde bu- lunan ve kurtarma çareleri dü- şünen, Mehmed Ali kaptanın masüm oldüğü, vâpuru karaya oturtimamakla çök yetinde ha- reket ettiği, Süvarinin müdafaasından son- ra, suçlulardan üçüncü kaptan Ramih ile birinci ve ikitci çark- çıların avukatı B. Nuri Fettah, müekkillerinin müdafaasını yap- tı bunu müteakip idarenin ve diğet —mazautiların avakâtlari müdafaalarına geçtiler. Ancak, Mehmed Ali kaptanın vekili Bay Baha Nasuh gelmemişti. Muhakeme, onun da dinlenmesi için 2 Mayısa talik edildi. . .. . Halkevi köşesi 1 — 2 Nisan 938 cumartesi akşamı Kitapsarây ve Yayın ko- lamuz tarafından tertip edilen ve davetiyeleri dağıtilmiş olan gece eğlentisi tehir edilmiştir. 2 — Evimiz gezi komitesi 10 Nisan pazâr günü Yeniköye bir kir gezintisi tettip etmiştir. Gezintiye iştirak etmek iştiyen arkadaşların nihayet 7 Nisan tarihine kadar Halkövi sekte« terliğine müracaatları. 3 — 30/3/938 çarşamba gü nü sâat 10,30 da ressat Bay Celâl Uzel tarâfından - vetilen seti konferâağsın beşincisi olan (On döküzüncü Aasırda Fransız yapılmış san'atı) —mevzulu — könferansi Vardır. — FayJalı yağmurlar ir. ve civarına M daydalı yağmurlar yağ' maktadır. Müstahsil, çok men nundut. Yağmurun tesirile hava biraz soğumuştur. Faydalı yağ- murların Dütün Ege mintakasr na düştüğü #evinçle öğrenik Miştir, 14 75 | Onuncu katta Bu katta imüthiş kalabalık var, Hatta biz *mahşer kurulu- Üyor galiba, şeklinde bile dü- şündük; yanlışmış... Elsadim; bürada dâalkavuklar mukim.. Kendinden bir derece büyük mevkide olanların her lâhna: — Ayni isabet, imahzı ke- râmet. Diyen, dünyada ikeh yazöte- lerin tenkit ettiği zevata gi- derek: — Amatı efeadim; böyle bir püçavraya cevap vermek zalı- ulyaları için tenetzüldür. Diye kuyrak sallamakla öm- rünü geçiren bütün pespüyöler hep bürada.. Her milletten âe kâdat dü.çok Yarabbi.: İzzeti nefissiz. yâşamış olan bu her- gele gürühü kâmilen ayakkabı tabamı şekline girmişler. Hör üç dakikada bir bop bir ağız. daân: — Bizde haya yok, bizde namus yok, bizden âşağısı dört kilometre derinliğindeki —arte- ziyen kuyusudur. Diye bar, bur bağitıyotlar.. Ve sonra, bunlar da bir çir- kâbın içihde yüzüyorlar. Kemal Kâmilin kolutdan tut- beakr — Haydi Kemal — buradân kaçalım; dedim, dünyada iken çok melânetlerini gördüğümüz bu alçâk maküleden belki bu- rada da bir zatar gelir... Ve derhâl firlayip, çıktık... On birinci katta Dinleri siyasetlere ve şahsi menfaatlere âlet ittihaz eden- lerin makarri on birinci kattır. Kemal Kâmille içeriye girdiği- miz zaman eski âyan azasından ve maslüblardan biri ateşten bir kuyunun içine tepetaklak beline kadar girmiş, havaya mütemadiyen çifte atar — vaz- iyette gördük, Sesimizi işitince: —Allah kahretsin; sen han: gi Hoca, Papaz veya Hahamsın, ne çabuk geldin. Diye fııyıdı başladı. Meğer buraya her yehi gelen ruh, tepetakla gömülü bulduğu rubu kuyunun içine atâar va kendisi o vaziyete geçermiş. O da bizi öyle yapmağa gelen bir ruh sandığı için bağırıyordu. On ikinci kattg Kadı belluğu burâda.. Bütün mürteşiler toplanmış.. Hepsi birden “geniş bit kat. ran deryasında — kayaıyorları Katranın içinden başlarını çıkar mak istiyenleri zebaniler np- kınla vuruyorlar. Hamdolsün; dünyadaki eş, dost arâasından hiçbirisine rast gelmedik. Ön üçüncü katta Katran deryasının yanıbaşın- dâh Buğular içinde ilerl'ye ilet- liye on üçüncü kata geçebil- dik. Burâda hırsızlar ceza gör mekte imişler, Sabık ve lâhik polis müdürleri B. Fevzi ile B. Salâheddini hırsızların - bâşina zebani tayin etmişler; herifleri Müttasıl iz'aç ettirip —duruyor lardı. Ansızın divâsâ bir kertem kele peyda oldu. Hırsızlardat birisine dehşetli bir şekilde sarıldı, diğer hırsızlar korkudah feryada başladılar. Kertenkele bu hıtsızı erittik ten sonra bir bâşkasına sab dırdı. Bunlar mütemadiyen ket- tenkele tarafından eritilir, mü- teakıbet gene dirilirletmiş. Ö Asîeoöln Hocnnnn i hiret ... aa 5 Kt UP lAVrIL. KU%ThRI - $7 On dördüncü katta Bürâsi cehennem — değil; dü- ğün evi.. İçetiye girat, girmez çalgıcı- Tarın, fahişelerin, sarhoşların ver yansın Allah zevk içinda yüzr- düklerini gördük. Hüy, câanin âltinda değildir, canâ yapışıktır. Nitekiti biz de gâyri ihtiyari sofranin başina çöküvermişiz. Utana, sıkila bü- zülürkon önümüze İki kadeh sürdüler. Bir ses mütemâdiyen: — Allah aşkina Sikilmâyın, burası kendi eviniz gibir. Diyordu. Büşum şöyle kâldı- rayıta da ötrafıma bakayım de- dim; Allah, Allah.. Bütün gyyaşini kiralh — bir arada kupâımış. Çalgıcılar mute tasıl çalıyorlar. Kanvat Fethi burada da deste büşı.. Kürşe mizda ben diyeyim 50 bin, siz deyiniz 550 bin yosma kintıp duruyorlar. Kömal Kâmil şaşkınlıkla s0: rüyör: — Acaba tamdık vat im?. Gülerek cevap veriyorum; — A Kemültiğim; butada tahidik yoksa acabâ netede vârdır. Ve vaziyetten cesaret alarak gözlerimi ötrafa gezdiriyorum. — Sonu vür — SEZ GAMDEIDZAŞE D LA LARMET. Gi Mareşal Göring Salzburgda mühim bir söylev verecek.. Ve LARMRLAA şal Göring, bugün vet edecaği ve oı b söylev vöreceği Wru' | Fransada grev mamakta işrar ediyorlar. — Büğüb, Başvekil Leon Bır mun riyasetinde toplanan Da« lâdiye, Vensa Oriyol ve Serol grevlere nihâayet verilmesi için patronlarla âmele ürasındâ üz- laşma çarelerini IIIIM Şuşnig Huşusi bir mahkeme. ye verilerek muhake, me olunacak Londra, 28 (Râdyo)— Avus: türya sabık Başvekili doktör Şüşbig, yakıtda Lâypzigde şekkül edecek olan hususi mahkemeye sevkedilerek mu: keme olunacaktır. Alâkadar ma: hafil, bu Mmuhakemeye M ehemmiyet vermektedir. Bu haber, Londrada fena tesir bırakmıştır. Bir İngiliz tayyares denize düşmüş ve ha_vbolmuştıır Londra, 28 (Râdyo) — açıklarında — yapılmakla olııl İngiliz deniz tayyare münevra: Jarı estamada, bir tayyara des hize Edüşmüş ve ıçıı—dekılerlı beraber kaybolmuştur. Tayın Bergâmâ Ortaokul Frafs zcâ yardımcı öğretmenliğine B. Je zef Edizel tayin edhlmiştr.