ANADOLU 23 Şabat itilâlcilerin,Teruel şehrini tek- rar zaptettikleri söyleniyor (Teruel)i müdafaa eden cumhuriyetçi kuvvetlerden ,ırm yıl önce evinde şapka g'yen, yeni Türk harfini kulianan sanatkâr Bestekâr İsmail Zühtü nasıl yetişti, nasıl öldü? O, işgal yıllarında Izmirin hasretile o kadar kıv- randı ki, sinir buhranına kapıldı İ. Zühtüyü yaşatmalıyız! Röüportajı yapanı Hâ'lük Tanju İsmail Zühtüyü, ben bir çok defalar işitmiştim. Bizde, daha ikitekaiğ.nin ilk konuşulup münakaşasına başlandığı ve bil- hassa, alaturka musikinin bay- rak gibi kaldırılıp midafaa edil- diği ve seviddiği yıllarda, İzmi- rin sinesinden yükselmiş ve Türk ruhunu, Türk havısını da içinde taş yabilen bir Girb mu- #kisinin midafaasını yapmışt. Daha doğrusu bu tezi, bi.hassa eserlerinde yaşa!mağa muvaffak olmuştu.. İzmirde, son yetişenlerin ha- tıralarında ve bütün san'at mu- hitinde hatırası, çık temz ta- hassislerle yücselen bu değerli bestecâr, nedenss toplu - bir ilade ile yaşatılmamış ve ya- şatılmıyor.. Eski Sanayi mektebi ile Sıl tani, Darülmuallimin ve İttihad ve Terakk mekteplerinin yetiştir- diği güzideler, mütevelfa hoca- larına karşı, her muallimi kıs- kandırabilecek bir hürmet ve sevgi besledik'eri halde, bana ondan, bem kendi istedikleri gibi, hem de benim isted ğim şekilde bahsedemediler. Eser- © lerinden çoğunu ağız arında do- -. laştırdıkları halde, n külliyatını, ne de kendi el yle ve tam ola- râk mazbut bir esorini bulmak mümkün oldu. Şu kısa röportajı bile zor- Kukla çıkarabildim. Değerli ve g-nç musk. mualimi — Ferid, hatıra- sını yoklıyarak, bana, bug nkü musiki inkılâ> ve - telâkkisini, buginkü çocuğun ve gencin hançere terbiyesini görmeden hayata göz yuman İsmail Züh- tüden şöylece bahsetti: —VAaganeri çok severdi. Vaz- ner çalındığı zaman, bütü: asabiyeti harekete geçer ve en yakınlarını bie haşlamaktan çekinmezdi. Onda, sörmez bir iddia vardı. Facat en küçük bir gurur ve ihtirası yoktu. Osu Yyakından bilmiyenler — “İsmail Zühtü mağrurdu, - diyorlarsa; bu, bir kavrayış ve san'at.âr rubunu — seziş noksanlığından ileri geliyor. O, ne kadar iyi bir müz'svense ©o kadar da iyi bir insand. San'atın kucağ nda, dürüst, âlicenap, temiz bir hü- viyet taşıyordu. Fakat onun da bir hususiyeti yardı. Esasen hangi san'a kâr vardır ki, bir or jinalite taş ma- sınl. Oda biraz spritüeldi.. Hatta duyduğuma göre, bah- çede, evinde, yirmi sene evel şapka giyermiş. —Dilimizi - bu günkü Türk harfleri ile yaz- maktan da zevk alırmış. Hatıramda yanılmıyorsam, ilk derani Macar Tevfikten almış. İzmir Saaayi (San'atlar) mektebi bandosunda çalışarak - taşıd ği parlak cevheri gösterince, bu istidadın lâyık olduğu şekilde işlenmesi için onu mabeyni hu- mayun muzikasına — gönderm ş- ler. Hoca! yavaş yavaş bu genç talebe karşısında, hürmet, hayranlık ve takdirlerle durmağa baş amışlar.. Rahmetli bestekâr, tekn ği yapt ktan ve musiki hakkında esaslı bir zevk ve İsmail Zühtü ölmeden bir az önce kültüre sahip olduztan sonra İzmire geliyor, derhal, amatör- lerden mürekkep bir o:kestra kuruyor. Umumi harp yıllarının İzmirini hatırlıyanlar, o orkes- trayı da hatırlarlar. Çünkü soauna kadar, memlekette bir kıymet, bir var'ık olarak çalışmıştı. Rahr metl; san'atkârın oğlu Bay Hik- met Zühntü de, kendi eli ile babasına aid bazı hatıralarını “tesbit etmiştir. İsma | Züht iyü, şgal yıl arında gözüyoruz. Rah: metli Vasıf Çınarın riyaseti al- tında Ankarada bir - “İzmir yurdu, teşekkül etmisti. İsmail Zihtü buradan hiç avrılın 1z: —İzmiri görmeden gözlerimi yu- marsam, yanarım bahtıma! Derdi ve İzmirde ölmek, İz- miri bir defa daha, fakat kür- tulmuş olarak gördükten sonra ölmek iştiakı ile yanar, tutu- Şur, bukranlar geçirird. — İstir- dıda yakın zamanlarda bu iş- tiyak, İsmail Zühtünün ruhunda br soir buhran: şeklinde in- difa etti. Talih, ondan bunu esirgemed, fakat bu saadeti de çok sürmedi. Maarif V kâleti, Onun eserlerini tabetmeği <arar- laştırmıştı. 11 Ağustos cuma günü öğle vakti idi. Eserlerinin tash hni yapmak üzere İstan- bula g decekti ve pasaporttak büyük kahvehanede, —vapurun hareketini bekliyordu. Ferid Hilmi, sözünün bura- sında durdu, derin derin içini çekti, ağır ve melânkolk bir sesle: — İşte-dedi- oracıkta İsma l Zihtüyü kaybe! i<.. Br kalb sektesi aldı götürdü onu.: Te- sellimiz şudur: Sevdiği topraklarda, kadirşi- nas ellerde ve ismini tarihe bı- rakarak ölmüştü. Ferid Hümi ve ben, uzun müddet sustuk. Artık goramı- yordum. Güzide arkadaşım, ni- bayet, sözünü — tamamlamak istedi: —Yüz elliye yakın eseri vardır. Bun'arın bir kısmı, İzmiri, İzmi- rin hasretini, baharını, denizini terennüm eder. O, Abdülhak Hâmidi çok severdi, Nitekim Tezerini de besteledi. Bu süit, batırlıyanlar — bilirler ki, çok muvaffak bir eserd r. Eserlerinin farlasını piyano için yazar, sonra orkestra veya bando tevziatı yapardı. Piyano için marşı ka- rakteristik, Hamidiye — kruva- Zörü için yazdığı süit ve piyano sonalin unutulur şeyler değildir. Köprülü Fuadın: İssız gece göklerdeki yıldızlar azalmış. Balkandan inen kafileler yol- da mı kalmış. Mi ile başlıyan parçasını bilir misiniz?. Hâlâ ağızlarında dolaşan bu teksin canlı ve tatlı müz ki İsmail Züh ünündür. O zamınla:, Mehmed Köprülü ile Hamdullah Suphi ve arka- daşları, İsaail Zühtüyü İstan- bu a çağırmışlardı. Ne çare ki, İsma | Zühtü, oradan kırik ve meyus olarak döadü. Çünkü o po yphonie 'üzerinde ısrar gös: terıyordu. İzmirdeki çalışma ve eserle- rini, talebesi ile beriber yaşa- tırdı. O tarihlerde bir İznir tiyatrosu vardı. Burada İzmr revüsü uavarlı eserinin Oynan- dğı gece, Üüstad, tasavvurun fevkinde takdir ve alk ş'ara karşlanmışt. Hiç unutmam o gecei.. Sonra, onur difşer bir husus yst, bü ün melod lernde gözüken halk moliileridir. Ke- maleddin. Kâmınit — (Tüskün duas.) ismindek. tekstinin mi- zği de onundur. O 1da: Susuz, toprak 0 a Kuru, çıplak dağ arda Bevti ile Nerde senin yeçil yardaa, M srammdaki sesler ve ruüh, tamamen bizimdir, Türkün ma: ldır. Gerçi, İsmail Zühü, mo- dern musikiye — yet. şememekle beraber, bazı eserlerinde ora- ya da yükseldiğini — gösteri iştir. O, “musiki iddialı — ola. bildikçe musikidir, yoksa iy gi, kötüsü düşünülemez, derdi, Ferid Hilmi ile olan bu ko- nuşmamız, — Burnavada — onun evnde geçiyordu. Ferid Hilmi piyanoda, onâ aid bazı Parça- ları çaldı. ve teşekkür - ederek ayrıldım.. .“. Ertesi gün Macar Tevfiğe gitm'ştim; Üstat beni, elleri tit- riyerek. ve her. Zaman yap iğı gibi, gözlerini silerek karşıladı. Söylediklerini — Kita kısa not ediyorum: — İsmail Zöhtü Halk mo- tiflerinden istifdde etm 4, san'at otuz bin k ş nin muhasara edildiği bildirilmektedir Hatayda yaşıyan Türk Ale- vilerinin etnolojisi Maraş saylavı Prof:sör B. Hcsın Reşid Tanku'un müh m bir ko:Feransı Adana, 22 (A.A.) — Part bınasında memlek tin münevver gençliğile tarih ve etnoğralya mevzuu üzerinde zengi) bir ko- nuşma yapmış olan Maraş say- lavı profesör Hasan Reşi: Taa- kut, bugin de Adana kız ens- titüsü — konfera: salonunda önemli bir konferans vermiştir. Konferansın mevzuu * Ezi Türkleri, idi. Şidde'li alâka uyandıran bu koaferansa Vali, kumandan, beediye reisi, 32 Orta ve İkmektep müdür ve muallimleri, her seviyede vatan- daşlardan kesif br. dinleyc: kütlesi iştirak et'i. Protesör Tankut, Kamâlist | Türkiyenin bütün dünyaca hay: ret ve hürmetle karşılanan bu günkü — varlığını izah ettikten sonra dem ştir ki: —Bi bu üstün ve aydın varlığa erdiren enerjinin bir kay- nağı vardır. O kaynak şudur: Devlet idaresi için konulan esasların Türkün sosyal ve fizik bünyesine uygun olması. Büyük Şef'a dehası bu kaynağı keşfe- der etmez şimdi altı ok ile sembo.ize ettiğimiz parti umde- leri tebellür etti. Bu umdeler- den milliyet, İâyisite ve halk- çılık bugünkü konuşma mevzur umuzun esasıdır. Profesör, konferansının bu kısmında Etnik ve sosyal ve poltik camiaları bir ilim tarifi olarak izıh ettikten sonra de- m'ştir ki: — Türk'ye hudutları çindeki mili birlik 1âyste ile gerçek benliğine kavuşmuş bulunuyor. Cumhur yettenberi v edani me- selelerin umumi ve günlük ha- yatta bir esas teşkil edemedi- ğini, hatta konuşmı Mmevzu'a olmaktan bile uzaklaştığ nı şü - ran ve ift harla görüvoruz. H - kımızın gösterdiği bu tecâmül Türk ırkının ve camiasın n iyiye ve doğruya karş duvduğu me- vil ve mahabbetia yüksek de- tecesin Ö çneğe kâf dir. Böyle olunca yurdun bu cenub bö- gesinde ve yut dışında Hatay Lölgisnde yaşyar Türk alev- lerinin ve etnoğrakısiri br ilim mevzıu olarak tatbik edebiliriz. P ofesör Tankut burada ken- dilerine ilmt bir vukufla Eti Türkü adı vermeğe başlam:ş olan Alevileri: 1 — Antropoloji 2 — Tarih 3 — Etnoğrafva ve vicdani- LAR A ZCIN VAA LAÇAM MN e) muhitinde değer ve mevki ni suiüs'imal etmemiş bir talebem di, Bence İsmail Zihtü, kolay yetişilir bir irtifa değildir. Allah rahmet eylesin.. İik solfej der- sini ben vermiştim ona... * .. Son dak'kada işittim: Halkevi, büyük İsmail Zühtünün bütün sserlerini bir kül halinde neş- redecekmiş Bu hareketi, yalnız bir kadirşinaslık değil, bır va- zifenin yerine getirilmesi bakı. mından çok güzel buldum. Br mkânı bulunsa da, onun ölümü akşamında, bir konser verilse ve burâda yalnız onun eserleri çalınsa ve terennüm edilse... Ne iyi olurdu, ne güzel o'urdu. yat b.kımlarından tetkik ve zah etmş ve onların her ba- kımdan Türk olduklarını 4p | ey-emiştir. Lüyük Bir dkkat ve emek mahsilü olduğu ilk bakışta gö- rilen bu etüd Lüyük alimler n fikirlerine eski ve yeni memba- ların en kuüvvetlilerine istinad edyordu. — Dinley cilerin son haddin: bulan a âka ve heye- canı çine ha ip sözunü şu hu- iâsa he btird: —Aalaşılıyor. ki alevilik bir vicdan duygasu olarak çok es- kidir. Ve aleviler ister Sey- hands, ister Hatayda o sun hem gövde yapıs hem tarih hem inanç bakımından aşikâr olarak Türktürler. Kamâlist Türkiyede eta k ve sosyolojk millet tesi- sinin mefhumu Türk tarih, ve Türk dil tezlerile aydınlanmış ve hudutlanmış bulunuyor. Vi da ! inançlara gelince, onlar yeni Türk rejiminin İlay.s tesi içirde ışığa ve hak kate daya- nan realitesini kazandı. Hara- feleri gömdüğümüz çuku'lara zıddiyetlerin İaşesi de dok: durduk. Şmdi Türk.er için bir tek n zam vardır. Br bir n sev- mek ve hepimizin vicdanını do duran bir tek kütle söz vardır: Atatürk.. Yunanlılar Filisti.. takimını yendiler Atina, 21 (AA.) — Dünya futbol şamp yonluk müsabaka- larında tasf.ıye maçında Yuna- nstan Filistin takımını 2-1 yen- miştir. Yunan - Mıcar karşıla;mas: 26 Martta Budapeştede yapua- caktır. İtalyan tayyarecileri R - maya döndüler.. Roma, 22 (Radyo) — Riyo dö Jıneroys giden Mussolininin oğlu ile diğer iki İt lyan tayya- recisi, bugön dönmüşler ve si- yah gömlekliler tarafından teza- hüratın karş lanmışlardır. Alman kadınları Ziraatte mecburi vazife alccaklar Berlin, 22 (Radyo) — Mare- şal Gözing, Alman kadınlarının, ziraâtte mecburi şekilde vazife almaları için bir emirname neş- retmiştir. Mireşal Göring; dört senelik kalkınma programını — tatbike memur olduğundan, bu emir namesinin de.hal infazını iste- mektedir. Bükreş sefirimiz İs. tanbula hareket etti Bükreş, 22 (Radyo) — Tür kiye sefiri B. Hamdullah Suphi, bugün İstanbula hareket et- miştir. Otomobil kazası Büyük Gazi bulvarında Uşaklı şoför Halil oğlu Ali Karpat, idaresindeki otomobil. yoldan geçen Ahmed oğlu Rifata çarp: tırarak ayağından hafif surette yaralanma: sebebiyet verdi. ğgnden yakalanmış, adliyeye ve- rilmiştir Barselon, 22 (Rıdyo) — İh- tilâ clere mensup tayyareler, bugün Va'ğnsyayı bombardı- man için iki defa hare<ete geç mişlerse de dafı toplarla ateş açtidığından, muvaffak olama- m şlardır. Salamankı, 22 (Radyo) — General Vaera ve Geneal Arandanın orduları, bugün Te- ruel şehr ni zaptetmiş'erdir. Şehre, (vve â General Vale- ranın küvveltleri grmiştir. Tervedi müdafıa eden otuz bin cumburiyelçinin, ihti âlciler tarafından muhasara edildiği ve bunlardan bin kşinin teslim olduğu bildiriliyor. Son haberler, ihtilâleilerin, Tervelin zaptında binlerce esir aldıkarını ve sayısz müh mmat e de ettiklerini bild rme<tedir. İhtilâ'c ler, ilerlemexte devam edi yoriar, İhtilâlci İspanyanın her tara finda büyük şenlikler oluyor. Teruelin Mahon — meydanına Franko bayrağı büyük merasim ile çekilm ştır. Paris, 22 (Radyo) — Cum- huriyetçi İspanya karargâhının neşrettiği resmi bir - tebliğde, Teruel şehrinio cumhuriyetçiler- den tahliye edildiğini - bildir- miştir. Salamanca, 22 ( Radyo ) — Generai Fransonun, Teruel şeh rine hareket ettiğ. söyleniyor. İtalyan Gravur sergisinde teşhir olunan eserler Ankara, 21 (A.A.) — Bugün şergievinde bir İtalyan sergisi açımıştır. Tanınmış 54 İtâlyan san'a!kâr nın seçilmiş eserlerinin teşhir. edlmekte olduğu bu sergin n açılış merasiminde Ma- arif Vekili Salfet Arıkan ile Dahiiiye Vekili ve Partı Genel sekreteri Şikrü Kaya, Adliye Vekilı Şükrü Saracoğlu, Hari« ;ıyc Vekâlet —Genel sekreteri uman Menemenc oğlu ile şeh- rimzde bulunmakta o ân bi ve orta elçiler, refikaları ciye ve Mıuar f Ve âeti ile el Çlikler ileri gelenleri ve müte buat mümessilleri hazır bulun: muşlardır. İtalya biyük elçisi M. Karlo Galli bu münasebetle söylediği bir nutukta; serginin tertibin. deki maksadı izah ederek açık mas! hususunda cumhuriyet hü- kümetinden gördüğü müzahe- rete ve yapı makta Olan meras rak etmek suretile gös- terdikleri alâkadan dolayı ve- killere, kordiplomatiğe ve di- ğger davetlilere teşekkür eyle- miştir. Maarif Vekili Saffet Arıkan verdiği cevapta değerli İtalyan san'atkârlarının eserlerini top- lamakta olan böyle bir serginin açılışına iştirak etmekten dolayı duyduğa memnuniyet ve cum- huriyet hükümetinin — sergiye karşı olan yakın alâkasını ifade eylemiş'ir. Nutukları - müteakıp — İtalya büyük elçisinin ricumı Üzerine Maarif Vekili Salfet Arıkan kordelâları kesmek suretile ser. ginin açılışını yapmıştır. Hazır bulunmakta - olanların büyük bir alâka ile gezmiş o dukları bu sergide değerli İtak yan san'atkârlarının İtalyan şe- hirlerile abidelerini ve tabit güzelliklerini yaşattıkları 180 parça eser teşhir edilmektedir. Serginin gezilmesinden sonra davetliler büfede izaz edilmiş. lerdir.