W——w—r——w——î’ ” % 9 Kinunusani Llam bancı bir yıldızla mukavele ak- tedildiği zaman bu mukavelenin' akıbeti hakkında en küçük bir kanaat yoktur. Ve, Avrupalı bir yıldızın Amerika film âlemine intikali Amerikâya milyonlarca Frank ve Dolara mal olmuştur. Gene ne garibtir ki, onda do- kuz hayal sukutu elde edilmiştir. Nasıl, ki bin bir tantana ve gürültü ile Amerikaya getirilen Jermen Osey, sonunda mihman: darsız, Jan Kipurasız, dönmeğe mecbur kalmıştır. Simon Simone, iki senelik büyük mesaiden son ra henüz mevkiini bulmuş, Ketti Gollian birinci sınıf yıldız ola- mamıştır. Fakat... Danyel Dariyö, böyle değildir; o, Avrupadan Ameri- kaya muazzam bir şeref ve za- Herle gelmiştir. ve onu gören film mütehassısları ittfakla: “Bu güzel kız bir. harikadır! Ve bu kızı çirkinleştirecek hiç bir hâdise melhuz değildir!, Demişledir. Danyel — Dariyö, —mesleğine çok merbuttar. Kocası ve Hanri Semaristi Dekman ile sahneleri, #por Yerlerini, müzik ve estetik etüt mahallerini gezer, tetkikat- ta bulunur, Danyel Dariyö yekünu milyon dolara baliğ olan beş senelik konturatosu, mucibince senede iki film çevirmeğe mecburdur. Danyel Daryo, böylece çalış- makla beraber bir taraftan da Iıı;ıiıl“ öğrenmekte ve- Ameri- lehcesini M erfarm ü elde etmeğe çalış- " Amerikan lehçesi cidden Tiptir! Meselâ, Kaliforniyada yel Dariyöye Danh-yel Dahriyö, kocası Dekuana da Day-Kven demek icap eder. Danyel Dariyö- film çevirmeğe ladığı sırada henüz on dört #aşında ve mektebe devam et- '“k_h_ydiı Danyel Dariyö, "Balo, Mi için tecrübesiz bir kız is- İ hakkındaki ilânı gör: ve bu ilân üzerine sinema- Şöhretini hişbir hâdisenin sön üremiye. ceğini söylenen bir. yildız: Danyel Dariyö Kirpikleri takma değil! Şapkayı da sevm'yor. £ Beş senede 10 film çevirip mil- yonlarla dolar alacak. B D. Dariyö On dört yaşında ilk defa rol almıştı AN Danyel Dariyönün dramatik filmlerinden “Mayerling. - filmi henüz Avrupada rağbettedir. Dönyel ve kocası birahaneleri sevmezler, fakat balolara ikisi de düşkündürler. Danyel Daryönun makyajı çok basit ve kolaydır. Çünkü kirpik- leri kendisinindir, saçları kendi- sine en ziyade yaraşan bir va- sıtadır. Danyel şapka sevmez, fakat bu onun için bir derttir; çünkü: — Maalesef kocam da şap- kaya mec üptur! Demektedir. “Sehhar kadın,, R. Taylor ve J. Crovford filimi çeviriyorlar Bu film tarihi bir filmdr. Her tarihi film gibi bir az sı- kıcıdır. 1829 da General Jach- *on cemahiri müttehideye reis olarak seçilmiştir. Fakat ittihada yaklaşmak istemiyen hüzümet mümessillerile aralarındaki ge- çen mücadeleler Jachsonun ye- gâne meşgalesini teşkil etmek- tedir. Mevzu itibarile bilhassa © taraf halkını alâkâdar eden bu filmi bizler de severek sey- redebilirdik. Ş Ancak vaz'ı sahne tekniğindeki ademi muvaffakıyet eseri — cazi- besiz bir hale koymuştur. Bu filmde rol alan Joon Crovford şık tuvaletler ve gü- zeller içinde hakiki bir. Ameri- kan yıldızı olduğunu isbat et- mektedir. James Stewart, Ro- bert Taylor, Franchot Tone ve Melvya Donglas - gibi değerli ve güzel artistler az veya çok Crowfordun âşıkları sırasında- dırlar. John Barrymore, Beulah Bondi gibi büyük artistleri de bu âşıklara ilâve etmelidir. Fi- limde tarihi parçı senato- nun Jachsonu Teis seçmesine ve reisin verdiği Nutka dair nok: talara ehemmiyet — verilmiştir. Crowvlordla, — Taylor arasında geçen nefis bir sahne cidden muvaffakıyetlidir. Fakat bütün bunlara rağmen film tam bir alâkasızlık içinde geçiyor. Filmin diğer eşhasile olduğu kadar kahramanıle de yürüyemiyoruz. Aşk sahnelerinin bir az daha heyecanlı olması, değerli artist- lerin yanında rol alanların gü- decekleri hedef olmalıydı. Elhamrada Sezar Borjiya Elhamra Sezar Borjiyayı oy- nuyor.. Bu romanı Türk okuyu- cuların çoğu hatırlar: Aşk, ma: cera, cesaret, kuvvet, heyecan, enerji gibi herkesi alâkadar edebilecek şekilde zengin bir mevzudur. Bu film, muhakkak ki büyük zorluklarla başarılmış- tır. Meydan muharebeleri, sün- gü hücumları ve Sezarın zafer- leri, gayet enteressandır. Fakat Sezar, bu zafe den biraz Sonra zaptettiği şehri elinden kâçırı- . Filmdeki maskeli balo - ile onu takib eden kiliç düeclosu DU $ ESRARI Çok güzel, mevzuu da enteressandır Corç Fiç Moris tarafından sahneye konan bu filmin baş- hca rollerinden birisi Vilyam Povel — tarafından — oynanmıştır. Vilyam - Povel, Jan Harlovun ölümile en ziyade ıstırap duymuş bir artisttir. Bu film ilk hamlede muvaf- Hakıyet kazanmış filmlerdendir. Mevzu şudür: Gizli istihbarat memurları ara- sında bir rekabet. Bu memur: lardan birisi Lehli, diğeri Rustur. Lehli — milliyetperverler, elle- rinde bir rehine bulundurmak fikrile Çarviçi kaçırmışlar ve Çara tokliflerde bulanmuşlardır. Baron Volenski ( Vılyam Po- | >el) bu teklifi Sen Petresburga Vilgam Povel ve Luis Rainer filmde götürmeğe memur edilmiştir. Baron maktubu Mari Antuvana aid bir şamdan içine saklamış ve bir dostu tarafından da Rus prensesine verilmek üzere alın- mıştir. Fakat bu aralık Kontes Maravna |( Luiz Rener )) Rus y Şamdanların sahi diğer bir şamdana koymuş, fa- kat huduttan geçerken bu şam- danı çaldırmıştır. İşte iki rakip ajan burada boy ölçüşmeğe başlamışlardır. Çalınan şamdanı ve içindeki mektubu elde etmek için ta Peşteye kadar koşmuşlardır. Bu radan Parise, Paristen Londraya gitm şlerdir. Film güzel, heyecanlıdır. Luz Rainer, Vilyam Povel rollerinde tamamile muvaffak olmuşlardır. v Fransa AÂyan ve mebusan meclisleri Paris, 8 (Radyo ) — Fransa âyan ve mebusan meclisleri, önümüzdeki Salı günü toplana- cak ve senelik içtima devresine başlıyacaklardır. Parlâmento, 93 yaşlarında en ihtiyar mebus B. Damekor tara- fından açılacaktır. Parlâmento, açılış nutkundan sonra tatil ediletcek ve reis in- tihabatı için gelecek hafta tek- rar toplanacaktır. Âyan meclisi riyasetine, şim- diki reis B. Dejanenenin tekrar seçilmesi muhakkak nazarile ba- kılmaktadır. ——— ——— da çok heyecanlıdır. Bu düeilo, bütün bir sarayı aküst ediyor.. Tarihin bu meşhur simi oaun hayatını, bu - filmdi bir vuzub ve isabetle görüyo- buz... Sahi'e 9 AMDANIN( HiKÂYE Tz - INCEKİZ Onu bize getirdikleri zaman, dayısı birakıp giderken: — İsmi Eminedir —amma.. Biz ona köyde ,İncekiz, der- dik! Demeği de unutmamıştı. Bu isim hepimizin hoşuna gitti. Artık İncekiz yukarı, | cekiz aşağı.. Bu ulak yi kızı bütün ev halkına âdeta bir | meşgale oldu. Kimi saçlarını kesiyor, kimi yeni süslü entariler giydiriyor, kimi de onun çok hoşuna giden parlak ayakkabılar alıyordu. İncekiz bizi ve ahbablarımızı öyle sardı ki.. Gelenler - ufak ufak hediyeler de gelirmeğe başladılar. Bir iki hafta içinde odası toplar, ufak bebekler, oyuncaklarla doldu. Kapının önünde İncekizi oy- narken görenler eğer konuşma- sını düymasalar onun on beş gün evel köyden geldiğini im- kânı yok anlıyamazlar; — öyle şirin bir şey oldu. İncekiz bir az yola gelince, ben onu arâda sırada okula da götürmeğe başladım. Bazı gün- ler bir iş için çocukları eve gönderince, muhakkak İncekızı da alıp öyle gelirlerdi. Şehrin gürültüsü.. Güzel el biseler. Oyuncaklar.. Okul ço- cukları, iyi bakım İncekizi - iki üç ay İçinde geliştirmiş, serp- tirmişti. Âdeta bir iki yaş bü: yümüş gibi görünüyordu. Güzel yı'iıüııdc memnun bir gülüş, evin içinde dolaşıp duruyordu. Yalnız ara sıra, pazar günleri odun getiren köylüleri kapımnın “önünde seyre çıkıyor. Onlara uzun uzün bakarak - dalıyordu. Biz bunu çocuk köyde geçir: diği sıkıntıları düşünüyor, şim- diki halinden çek —memnun, köylülere acıyarak bakıyor diye tefsir ediyorduk. Bir pazar günü evde benimle İncekizdan başka kimse kalmamıştı. Ben biriken işlerimi yapıyordum. İncekız da sobanın kenarında kediye mavi boncuk diziyordu. Bir aralık başımı işimden kaldırınca İncer kızı odada göremedim.. Belki bir iş için dışarıya çıkmışt. diye düşündüm. İşime daldım. Aradan epey Zaman geçti. İnce" kız meydanlarda yok. Acaba ne oldu, diye merak — ettim. Yerimden kalktım.. — Odadan çıktım.. Sofanın penceresinden bahçeye baktım. İacekiz - bu soğuk havada bahçede.. Hem de ne kıyafette... Eteklerini top- lamış, şalvar < Me- rakım epey yapm ş. Yavas yavaş vançeye indim. Yazan H, Sözen gee nümkün mertebe gürültü et etmeden — İncekiza — yaklaş O yaptığı şeye © kadar duy- mıştı ki, benim geldiğ mi madi bile.. — Etrafında taşlar... Ulak, havuz.gbi bir şey. — Bir kaç taştan ufak bir yığın.. cekız nü komşunun perdesine — uy & c sesile durmadan: — Keh... Keh karakız keh kehi Diye sesleniyor Ayağımın ulak bir gürül tüsü onu oyunundan ayırdı. Ar- tık saklanamazdım. — İncekıza yaklaştım. Ürkütmemeğe gayret ederek elimi omuzuna koydum. — Neler oynuyorsan İncekız? Dedim. Cevab vermiyor; önüne kıyordu. Elinden — tuttum.. yığınımı gösterdim — Bu nedir? Dedim. O gayet sesle: — Bizim pınar.. Demesin mi? O zaman yet gözümün önünde bi bütün muammalardan kur rak vuzuhlaştı, fakat bunu daha iyi belirtmek için tekrar: — Öyle keh keh karakız, Diye kimi çağırıyordun İnce kız?, Diye sordum. Bu sefer hiç çekinmeden — Bizim köydeki keçiyi! Dedi.. Artık anlamıştım. Da yüssla — İncekizi - sicak - sobanin başından ayırarak bu soğuk ha- vada bahçede oyniyacak kadar yakıyordu. Süslü elbise, bol oyunca! yayla çocuğuna köy pınarın kara keçisini unutturamam ştı. * ba- Taş yavaş' bir .. Bu oyundan bir. hafta sonr. Yörük köyünde incekızla pınar başında kara keçiyi beraberce otlattık. H. Sözen Halkevi köşesi gaA KAT UDU Halkevi haftalık aile toplant'larınabaş!'ıyor 1 — Halkevi geçen sene ol duğu gibi bu sene de — haflalık aile toplantılarına başlıyacaklır Maksadımız, mavcud ahenk ve samiyet çevresi içinde görüşüp tanışmak ve eğlenmektir. İlk toplantımıza bugün Pazar Saat beşte Dbaş'ıyacağız. Timiz bu toplantılara Tine evelce verilmiş olan davetiyelerle geleceklerdir. aile toplaatıları her halta t rarlanacağından t mi Bu Ğ evimizi bütün Üye ailelerim'ze açıktır. 2 — 9/ /933paza ginü saakı ÜS de evkr geei Vup aaus vardir.