— ve denaeti duyunca 'asabileşti ve düzme sultanla vezirine bir oyun hazırladı Ancak, bir iki yüz kişi dağ- İara kaçmak, ormanlara sığın mak suretile yaralı, bereli olarak kurtulmuşlardı. Asiler büyük bir gaf yapmışlardı. Kervan yok cuları: — Yapmayın, biz de sizdeniz. Dedikleri halde aldırış bile etmemişlerdi. Halbuki bu öldü- tülenler kâmilen Acem idiler, — İrandan gelip Türk topraklarına geçiyorlardı. K Bu hakikat anlaşılınca Sultan da, vezir de, etraf da heyecana düşmüşlerdi. Fakat bir şey ya- pılamazdı. İş işten geçmişti. < Asiler bol bol erzak, para ve Servet —edinmişlerdi. Nihayet İrana vardılar ve hududdan içeri girince: — Selâmet, diye bağırmışte — lar, artık her şey bitti. Halbuki onlar İrana vardık- ları zaman İranda ticaret kerva- nının uğradığı feci akıbet müd- hiş bir heyecan uyandırmıştı. Servetten, paradan sarfı nazar, bin kişi kılıçtan geçirilmişti. Maktullerin arasında meş hur alim ve şairlerinden Şeyh Ibrahim Sebisteri de vardı. Bü- yük âlimin öldürülmesi hâdisesi hakiki bir hikâye halinde ağız- dan ağıza dolaşıyordu: — Şeyh çok feci bir şekilde öldürülmüş.. Oğlu yanında imiş.. Evvelâ oğlunu bağlamışlar ve gözlerinin önünde parça parça etmişler.. Zavallı şeyh: — Ona kıymayın, dürünl. Diye yalvarmış amma dinli- yen olmamış bilâhare onu da öldürmüşler.. Halk sorüyordur — Bu haydutlar kim?.. Tam bir cevab veren yoktu. Ancak Şah İsmail hâdiseyi bü- tün tafsilâtile öğrenmeğe mu- vaffak olmuştu. Şah İsmail: — Onlar bana - gelecekler, sadakat Aarzedecekler, ben de kendilerine öyle bir- ziyatet -e receğim ki... Diyordu. Şah İsmail hiddet lenmişti. Onlar Türkiye dahilind. Şitlk namına ne kadar büyük hizmetler, fedakârlıklar ve ihti. lâller yapmış olurlarsa olsunlar, kendilerini muhakkak - cezalan- dırmak lâzımdı. Şah, ayni zar manda şöyle de düşünüyordu: beni ök Eğer onları tecziye etmezsem | .| Sulta: azıd bi bir nevi öit Cebdvi D | aralık Sultanın kafasındaki - kar himaye telâkki edecektir. Hal- buki benim bugünkü - vaziyetim Osmanlı hükümetile çok iyi geçinmeği icab ettiriyor. Niha> yet bu herifler haydutçasına ha: reket ederek bin İranlıyı ve İza mın bir çok büyüklerile alimle- ürdüler. Benim verece- ANADOLU gazete Sahib ve Başmuharrıri Haydar Rüşdü ÖKTEM Umuml peşriyat ve yazı işleri müdü: tüz Hamdi Nüzhet ÇANÇAR — İDAREHANESİ — - İzmir İkinci Beyler sokağa C. Balk Partisi binası içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telefon: 2776 - Posta katusu: 405 Abone şeraiti Yallığı 1400, altı aylığı 800, &ç aylığı 600 kuruştur Yabanca memleketler için eendlik #bone Gereti 2T Hradır ANADOLU — MATBAASINDA — PASILMIŞTIR Günlük siyasal ... Yazan M. Ayhan Hedikan ğim ceza tebaama da bir ders teşkil edecek ve icabında ne kadar — merhametsiz - olduğum daima gözlerinin önünde dura- caktır. Şah onlara bir ceza hazırla- mıştı. Fakat ne yapacaktı, belli edgildi. İran Şabı, kafasında hazırla. dığı müthiş plânı kimseye aç- mıyordu. Bu plânı, onun zali- mane zevklerini tatmin edecek mahiyette idi, Arasıra bunu dü- şünüyor ve külümsüyordu. Nihayet — Anadolu firarileri Tebrize vasıl -olmuşlardı. Şah, onların merasimle karşılanma- larını emreltti, Tebriz şehri, Şit mezhebinin bu kahramaa fedaileri için bü- yük bir dağdağa ve merasım içinde çalkalanıyordu. Şaha haber geldi: — Sultan ve vezirleri Şah Hazretlerine ubudiyet arz na ka- bul olunmak istirhamında bulu- nuyorlar, Şah: — Getirin, dedi, muhterem misafirlerimizin arzlarını. memau- niyetle karşıladığımı da - tebliğ edin. Askerlerini kendi tabur- larımıza taksim ediniz. Kendi kardeşleri arasında misafir ol- sunlar, yesinler, içsinler, devle- timize dua etsinler. Askerlere bahşiş te verilsin, Bir 'üz sonra Şabın iredesi 'ile Şey ankulu bak'yetüssüyulu İran taburları arasında taksim edilir- ken yeni Sulfanla Vezirleri de Şahın huzuruna çıkmış bulunu: yorlardı. Şah mültefit bir çehre ile elini uzatlı ve öptürdü — Memnun oldum. Kahra- manlıklarınızı ve — mezheb miz hakkındaki yararlıklarınızı bünun mükâfatını göreceksiniz. Dedi. Düzme sultanla Veziri sevinçten abdallaşmışlardı. — Şahımızın ikbali için kü- çük bir hizmette bulunduk. Bizi tebani şahaneniz olarak kabul buyuracağınızdan emin idik. Bu suretle İranın şevket ve satveti artacak ve şu Osmanlı hükümeti denilen nesnede çarçabuk müs- tahak olduğu akıbete kavuşa- caktır. Şah gülümsedi.. İsmail Safavinin gözleri bir vuğa dikildi. Bu kavut, ortağa denilen bir kavuktu. Onu ancak sultanlar ve sultan iradesile kah- raman göziler giyerlerdi. Şah İsmail: — Misafirimisiniz, dedi, uzak- lardan geliyorsunuz. Size sarar yımda daireler tahsis ediyorum. İstirahat ediniz, bilâhare görü- şürüz. Ve bunu müteakıp gene elini uzatarak onlara öptürdü. Bu mu- haverelerin cereyanı esnasında Şahın gözlerinde, etvarında ve sözlerinde çok ince bir istihza vardı ki kimse sezmemişti. Üç gün sonra idi. Tebriz c> varında Şahın geniş ve zengin bahçelerinde bir iaaliyet görü- lüyordu. Yeşil ağaçların diple- rine sedirler kurulüyor, — kalın Acem halıları seriliyor, meydan- lıklara büyük meşaleler dikili- yordu. Şah o gün emretmiştir — Misafirlerimi izaz için bir zyafet tertib ediniz, zıyafette balline yakın bir yerde iki bü- yük kazan hazırlayınız ve içlerine su doldurub altlarını ateşleyiniz. Emrin ancak ilk kısmı anla- şılmışti. Sonraki cihetleri çok mübhemdi, İzahat istemek ise tehlikeli bir hareket olurdu. Şah: —Ordumuz da bu akşam mi- safirlerile beraber o civardaki sahrada eğlensin, yesin, içsin.. Emrini verdi. Tibriz bahçeleri içinde akşama doğru kıyamet kopmağa başla- mıştı. Askerler kafa tütsülüyor- lardı. Sağdan, soldan sazlar, şarkılar, ziler, defler, neyler yükselyordu. Akşam karanlığı basmıştı ki Şah İsmail de tahta kurulmuş, sağına düzme Sultanı, soluna da Uydurma veziri oturtmuştu. Ör- tadaki altın sini içinde o devrin mükemmel bir işret sofrası ha- zırlanmıştı. — Meş'aleler — kırmızı alevlerle bu gürültülü, neş'eli bahçenin derinliklerine bol bol işık veriyorlardı. Bir az ileride Şahın saz heyeti durmadan ça- hyor, güzel acem rekkaseleri yarı çıplak bir vazyette göz süzerek, gerdan — kırarak, el çır- pıp diz vurarak, bazan — yöğ titreterek, bazan göbek kıvıra- rak oynıyorlardı. Şahin sofrasın- daki altın taslar da mütemadi- yen dolup boşalıyordu. Gecenin saat on biri olmuştu, artık kafalar hantulelerinin ep ce almışlardı. Bahçe ve civarındaki sahra, sızmak derecesine gelen bir sashoşluk havası içindeydi... Sonu var — ea ae drimR Ğİi B. Tataresko yakında Varşovayı ziyaret edecektir Varşovı, 11 (Radyo) — Ro manya Başvekili B. Tatareskonun yakında Varşovayı ziyaret ede- ceği haber verilmektedir. Rusyada intihabat Moskova, 11 (Radyo) — Sov- yet R syanın her taralında inti- habat gününün yaklaşması mü- n>sebet le nümay şlez yapılmakta, mitingler tertib ed lmektedir. Staln, işçilere ve geliğe hita- ben ilu beyanname neşredil- miştir. Dünya sürat rekoru kırıldı Roma, 11 (Radyo) — Koro Yevişe ismindeki İtalyan askeri pilotu, $24 kilometre ile dünya sürat rekorunu kırmıştır. Bugün, üçok ve ÂAlsancak karşılaşıyorlar. Bundan evel de_Ateş ve Doğan- spor maçları vardır ———LL>. Bu günkü maçlar saat 11 de Yamanlarspor - Demirspor takım- Tarının — karşılaşmasile — başlıya- caktır. Bu maçı; saat 13 te Ateşspor - Doğanspor - karşılaş- ması takib edecektir. Bu iki ta- kımımızın puvantaj üzerindeki vaziyetleri itibarile maç, çok alâkalıdır. Doğansporun 3 müsabakada 2 galibiyet, bir mağlüb yeti var- dir.- Ateşspor - ise, 2 galibtir, 2 mağlübtur. Şu hale göre, pu- vantaj başındaki takımları takib eden bu iki takımın bu gün karşı karşıya gelmesi epice alâ- kalı olacaktır. Müsabaka günün ve likin en mühim karşılaşması olan Üçok- Alsancak — maçi saat 13 te ve Yamanlardan bay Esadın idaresi altında başlıyacaktır. Bu iki ta- kım, şimdiye kadar rakip takım” larla yaptıkları bütün musaba- kaları kazanmışlar ve İzmir şam- piyonası için biribirini “adıta: adimi takip etmişlerdir. Kuvvetleri mü- savi görünen bu iki takımın bu- günkü oyunları için fikir yürüt- mek müşküldür. Çünkü her iki takımın ayri ayrı oyun Sistem- leri vardır. Binaenaleyb iki ta- kımdan her hangisi muhasımına oyununu kabul ettirirse galibiyeti alabilir.. Maamalih buna enerji ile teknik hususiyetini ilâve et- meği de unutmamalıdır. Bugün oynıyacak olan takımlarımızın poantaj vaziyetleri şöyledir. Kulüpler Alsancak 4 4 Üçok 3 Ateş 4 D. ipor 3 Demirspor 4 Yamanlar 4 3 2 2 Oyun Galip Beraber Maplüp Gol Amı Yedi Puan 20 4 12 23 4 41i 16 7 3 40 414 Hükmen mağlüp Halk sahasında ayai kulüplerin B. takımları saat 10 dan itiba- ren karşılaşacaktır. Birinci maç Üçok * Alsancak arasında yapıla- cak ve bu oyunu sıra ile Ateş - Doğanspor, Yamanlar - Demirspor müsabakaları takip edecektir. Millf küme maçlarına bu hafta başlanacaktır Bükreş takımından sonra Çek- Aerin ksparta — takırmı Türkiyeye getirilecek” ve Anka- rada üç İkincikânunda Ankara ve İstanbul takımlarile karşı aşa- caktır. 16 ve 18 İkincikânunda da Finift Viyana takımı, Ankara ve İstanbul — tamımları - ile iki mühim müsabaka yapacaktır. Bu müsabakalar için Türk spor kurumu, şimdiden (aaliyete geç- miştir. Viyana ve Sparta takımlarının İzmire gönderilmeleri ve İzmir muhtelit takımile maçlar yapma- ları da düşünülüyor. Yukarıdaki mühim müsabaka- lar için spor kulüplerile muta- bik. kalınmıştır. İstanbul, 11 (Hususi muha- birimizden ) — Türkiye Spor Kurumu, iki yıl arka — arkaya mıntaka şampiyonu olacak takı- mın milii kümeye terfi ettiril- mesini kararlaştırmıştır. İstanbul, 11 (Hususi mühabi- rimizden) — 1 Marta Ankarada Avasturyalı fudbol hocalarının — Başı T inci sahifede — l meşhur idaresinde bir (Antrenör kursu) açılacaktır. culara aylık ve: telif mıntakalarda — antrenörlük yapaalarına müsaade edilecek- tir. Bu antrenörler, Tü:k futbol- cularını yetiştireceklerdir. Ayrı: ca bakem kursları da açıla- caktır. Lord Sesil Sulh Nobel mükâ. fatını aldı Oslo, 11 (Radyo) — Nobel sulh mükâfatı, Lord (Sesil) e ve- rilmiiştir. Lord (Sesil), bizzat buraya gelmediğinden, mükâlat, İngiliz sefiri vasıtasile gönderilmiştir. Rus sefiri Bir daha Berline dönmiyecek Berlin, 11 (Radyo) — Rusya: nın bura maslahatgüzarı, Rus selirinin, bir daha Berline dön- miyeceğini, Alman hariciye ne- zaretine bildirmiştir. Dabili hastalıklar mütebasasınız Dr. M. Şevki Vaktinden evel ihtiyarlamağa karşı savaş ai 2 ea İnsanın tabil hayatı, sağlam bir takım kuvvet ve kudretlere istinad eder. Eğer bu kudret ve kuvvetlerini " beyhude ; yere vaktinden evel Uğur diyor ki: ğer sarfederse vü- cudü yavaş yavaş düşer ve ih- tiyarlık hâdisesini olur. Her insanda cismani ve ruhi büyüme yordamı ve istidadı vardır. Sağlam insanlarda bu yordam çalışma kuvvetine uy- gundur. Gençlikte her ikisi de olgun ve büyüktür. İhtiyarlıkta ise, her ikisi de müsavi derecede düşer ve bu muvazene bozulmaz. İhtiyarlığıa c'smani ve ruhi faaliyet kuvveti daha azdır. Lâkin ihtiyarlıkta yapılacak istirahat ve bakım çalışma duygusunu arttırabilir; bu duygu çalışma kuüvveti için çok defa kâfi gelmektedir. Ça Dşma kuvvetinin yalnız gençler» de varlığı yanlışlığına düşme- melidir. Bu kuvvet ve duygu ihtiyar- larda da vardır. İhtiyarlık çe lışmıyan bir makine değildir. Kendisinde mevcut kuvvet ve kudreti kadar çalışabileceğini gözönüne getirmek İâzımdır. Hakikatte sağlam bir ihtiyarlık görmek mümkün olmuyor, çünkü vücud makinesi yıllarca enerji- sini sarf ve istihlâk etmektedir. -Arkası var- I Nöbetçi eczahaneler ' Bu gece Kemeraltında Hilâl, Karataşta Halif, Keçecilerde Yeni İzmir, Irgat pazarında Asır eczahane- leri nöbetçidirler. Yarın akşam Kemeraltında Şifa, Güzelya- hda Güzelyalı, Tilkilikte M. Faik, İkiçeşmelikte İkiçeşmelik, Alsan: cakta Jozef Jülyen eczahaneleri nöbetçidirler. tevlid etmiş Rumi - 1353 | Arabi - 1356 Teşrinisani 29 Şeral B Kânunuevel Tarzan: Balta değmemiş ormanlarda.. 34 — Dündnn mabad — 1 — Daha yüksek ikinci te- peye bir ip attılar, iki erkek ve bir kadın bu ip sayesinde tepeye çıktı. Maymun — için bu bir iş demek değildi. Sivilli te- peye çıktığı vakt hemen Do- riksin yanına koştu. Tarzan bu- ben de bulunacağım. Ziyalfet ma-| na dikkat etti ve müteessir oldu. 2 — Hemen yola koyuldular. Tarzanın zihnini çok — karışık şeyler meşgul ediyordu. Bu bal- ta ve insan ayağı değmemiş (r- manlarda rehberlik eden Tar- zandı. Diğerleri " buraları hiç bilmiyorlardı. Tarzan ayni za- manda arkadaşlarının y yeceğini de temin ediyordu. 3 — Bir akşam yeni bir te- 5 peye vardılar. Buradan denizi de gördüler. Sâhil ve deniz çok genişti. Fakat sahilde bir gemi ve pek çok muharib vardı. Üç beyaz, kendilerini — gizlemeğe mecbur kaldılar. Çünkü karşı- dakiler kimlerdi; bilmiyorladı. 4 — Tarzan arkadaşlarına de- * — Bunların kim oldukla rını görmek ve anlamak — için ben gideceğim., Korku içinde kâlan Doriski; “— Eğer bünlar düşman iseler, sana saldıracık- lar,, dedi, Tarzan: “— Ne ehem- miyeti var., Dedi ve. ileriledi. — Sonu var —