Üi a — YABANCI MATBUAT: Bir Rumen gazetesine göre Rusya harb istiyormuş! Fransada bir hâdise: (/Sanki bugünün Arsen Lüpen'i olmuş.. İyi bir aileye mensubtur, fakat hırsızların en korkuncudur! —- .—— Asker diinde sivilin adı *başıbozuk, tur. Askerin, si- vile bu ismi vermesinde yer- den göğe kadar hakkı var- dır. Çünkü sivil, hayatta hür- İtalyaya nota vermesi ve lspanya işinde mü- dahale istemesi, hep b bundan ileri geliyormuş! Fransayı da fena | vazıyette bırakmış. çıkan - Üniversal | *Komünist manevra- ve sulhun kurtarılması., Bükreşte Bazetesi * ları adlı makalesinde ezcümle şöy- le diyor: Gerek İspanyadaki dahili hı.b gerekse Uzak Şarktaki | harbı, umumi Japon !m.> için tehlike teşkil etmek- | fedir. Bu tehlike nereden ge- liyor? Muhariplerden birisine Yardım etmek suretile umumi | bir harbe varmak gayesini la- kib edenler, milletleri ikiye Ayırmak - istemektedirler. Bu- Rün iki ideoloji çarpışmakta- dir. Komünizm ve antikomü- Dizm. Umumi harbin zuhurunda imin menfaati vardır? Fransa Hariciye Nazırı Del- 0s, iki ideolojinin çarpışmak- ta olduğunu tasdik etmiştir. Likin şu suali de irad etmiş- tir Bu sebeplerden dolayı Milletler biribirlerile çarpışa- Caklar mı? Müşarünileyh bu Süale menfi cevap vermiş ve b'l)'uk devletlerin İspanya iş- terine ademi müdahale siya- Setinde asrar etmek süretile Milletler Cemiyeti paktına ri- Ayet edildiğini ve bu hare- leri ile harbin tevsiine mu- efet edildiğini söylemiştir. Sovyet Hariciye Komiseri Litvinot ise; bu noktai nazara Etirak etmemiştir. Müşarünileyh Cenevredeki 'anatında, İspanyaya ademi Müdahalenin husule getirdiği M neticeler üzerinde ısrar Röstermiştir: Asilerin hariçten ldıkları kuvvet üzerine dahili « alkevi köşesi 1 — Halkevi, Halk dersa- Teleri ve kurslar komitesi ıhkhphnlııını 20/10/937 li perşembe günü yapmış Ve bu içtimanda 14 imza ile il ylığa verilip yönkürul tara- ı?dın kurslar komitesine tev- Edılen bir müracaatı tetkik #miştir. Bu istidada imza hibleri revelki — sene açılan okulu ütünleme kursların- çok istifade ettiklerini ve lise bütün- kahi da tıdın sonra da © kurslarının da açılması Biretile faydalandırılmalarını h“ etmişlerdir. Komite bu dileği çok ye- İ:dG bulmuş ve bunun tahak- ku için de yönkurula lâzım N müsbet neticeyi bildir- tir, O"Amek(eb tahsillerini ta- ah Plamak imkânını bulmadan .”'h atılmak — mecburiyetin- k; kalan gençlere bu imkân- l'h.( bahşetmek suretile mem- iş gençliğine pek büyük a Sardımda bulunan Halk- İdizin bu kıymetli yardı- N.ı lise kursları açmak sure- devam — ettireceğini ve “ üN yakında faaliyete geçece- 2 Memnuniyetle haber aldık. — Bugün saat 17 de yön: | loplııı(ııı vardır. saat "'hı td:bıyıî komitesi tısi vardır. | almaksızın gönderil, | da aktedilen | Şurasını ilâve edelim ki işbu notalar Fransanın muvafakatini r. Hal: buki Rusya ile Fransa arasın. âdemi tecavüz paktı mucibince — Fransanın evelden haberdar edilmesi lâ- Bm idi. L'Euröpa Nouvelle | bu hususta şöyle diyor: Sov- M. Litvinof harb mütemadiyen uzamıştır. | Buna binaen Sovyet komiseri ademi müdahale siyasetine itiraz ederek Milletler Cemi- yetinin veyahut İspanyanın is- tiklâlini temin etmek istiyen devletlerin müdahalesini - iste- miştir. İşte iki zt telâkki.. Sovyet Rusya İtalyaya ver- diği şiddetli notalar ile, mü- | sellâh bir müdahale zemini hazırlıyabilmek için İtalya ile ihtilâf çıkarmak istedi. Fakat | bu notaların neticesi boş çıktı. yet zimamdarları kendi mak- satlarını Fransaya - bildirmek- ten sakınmışlardır. Bu tarzı hareket nezaket kaidelerine uymaktan çok uzaktır. Fransa ile, Fransız - Sovyet paktının akdinden sonra yaptığı bütün teşebbüslerden Sovyet diplo- masisini haberdar etmeği hiç bir zaman ihmal etmemiştir. Sovyet notasının diğer fena bir ciheti de Fransayı düşü- nülmiyen bir vaziyete sok- muştur: Sovyetlerin diğer bir | teşebbüsü de Valânsiadaki ko- münist İspanyanın Cenevre- deki dele; atasile Millet- ler Cemiyetinin Ispanya işle- rine müdahalesini istemek ol- muştur. Fakat bu da redde- dilmiştir. Fransa ile İngilterenin İtalya ve Almanya ile anlaşarak İs- panyaya karşı takib ettikleri ademi müdahale siyaseti, Sov- yet manevralarına karşı en muvafık bir siyasettir. Enteresan bir dava ——— Beş sene bir arada yaşamışlar Kız diyor ki: “Bu adam beni 14 yaşında kirletti Bir kız, beş sene bir erkek- le bir arada karı koca gibi yaşadıktan ve bir de çocuk doğurduktan sonra erkek aley- hine kızlığını kirletme davası açabilir mi, açamaz mı ve bu dava dirlenebir mi, dinlene- mez mi? Adliye, işte böyle bir mü- racaat karşısındadır. Halkapınarda Kuruçay ma- hallesinde oturan Yusuf kızı Fatma adında (19) yaşında bir kadın, müddeiumumiliğe bir dava arzuhalı vermiş, beş sene evel kendisini alan ve bir ara- da yaşayan Yusuf oğlu Ah:- met aleyhine dava açmıştır. Yapılan tahkikat; beş yıl evel | Fatmanın henüz- 14 yaşında bulunduğu sırada anası ve babası tarafından para muka- bilinde ve mahalle nikâhile Ahmade verildiğini tesbit et- miştir. Aradan iki yıl gemiş, bu müddet — zarfında Ahmedle Fatmanın bir arada yaşama larının mahsülü bir çocuk doğ- muştur. Çocuk erkektir. Fakat iki sene sonra bir hâdise ol- muş, bu âilenin hayatına yeni bir kadın daha karışmıştır. Bu kadın, Ahmedin yeni ka- rısıdır. Fatma, genç ve güzelce | olduğu için - kocasının kendi- 16 da | sini tercih edeceği hakkındaki vaidlerine kanmış ve yeni ge- len kadınla ortak hayatı yaşa:- ve iğfal etti..,, mağa razı olmuştur. Fakat (evdeki pazar çarşıya uymaz) darbı meseline — tevfikan bir müddet sonra ortaklar arasın- da kıskançlıktan mütevellid kavgalar ve münakaşalar alıp yürümüştür. Fatma, tahammül edilmez bir şekil alan bu hayattan usanmış, ana ve babasına baş- vurarak Ahmedden ayrılmış, kendi evine dönmüştür. Ahmed diyor ki: — İki karılı kocalar çoktur. Ben de iki karı kullanabilirim. Buna kanun da müsaade et- mektedir. Fatma ise: — Artık Ahmedi istemem. Beş sene evel beni aile yu- ! . vamdan aldı, o vakit 14 ya- şında idim, beni evleneceğin- den bahisle kirletti, davacıyım. Kız, bunu - söylerken Ah- medle aralarında nikâh mua- melesi yapılmadığını ve bu hâdisede babasile — anasının mzası olmadığını da ilâve et- mektedir. Halbuki tahkikat yapılırken dinlenen şahitler, mahalle ni- kâhı esnasında şerbet içtikle- rini bile söylemektedirler. On dört yaşında bir kızı iğfal ederek kirletme suçun- dan açılan dava, şimdi Ağır- ceza mahkemesindedir. Baka- hm mahkeme bu meseleyi nasıl bir karara bağlıyacak? riyetini dilediği şekilde kulla- nır, canı tarhana istemez de sabahleyin sirke içer. odada yatmaz da yorganını, şiltesini omuzlayıp - tarasada veya bahçede yatar. Mağaza- sını isterse açar, isterse âçmaz. | mal onundur, keyif onundur. Günü gününe uymaz, Halbuki asker, intiza- mın, disiplinin timsalidir. Kıya fetinden çalışmasına ve haya- Can onundur, tının her safhasına kadar bu | böyledir. Fakat askerin “başıbozuk, dediği sıfat ve ahval, son za- manlarda “başıboş, namı al- tında bazı askeri vasıtalara da sirayet etti: Şu meçhul tahtelbahir, hem | başıbozuktur, hem de başıboş.. Çünkü nereden girip nereden çıktığı meçhul - olduğu — gibi, hiçbir kimse ona tesahüb et- çıkarsalar; hiçbir devlet, bu marifetler nesnesi tahtelbahir- lere: — On paraya benimdir! Demiyecek.. Bu kâfi değil- miş gibi, şimdi de başıbozuk ve başıboş bir kruvazör mey- dana çıkmış. Akdenizde bir Fransız vapurunu - yakalamış, sonra salıvermiş... Dün bu haberi bizim gaze- tede okurken, diğer sütunlar- dan birinde, başıbaş keçilerin etrafa saldırdıkları hakkında bir şikâyetname de gördüm.. Gayri ihtiyari güldüm: Şu inatçı, haşarı ve arsız keçilerle 6 başıboş tahtelba- | bir ve kruvazörler arasında | ne fark vardır sanki? Bir vakitler - Karantinada pansiyonerdim. Evin duvarları alçaktı. Diğer komşu evlerin keza... Akşamları eve çıktığım vakit, ev sahibleri; konukomşu: — Allahaşkınal. — -derlerdi- şu- keçileri yazınız. Bunları başıboş salıveriyorlar. Ne çi- çek kalıyor, ne kiremidi. Filhakika o tarihlerde Ka- rantinanın muayyen bir kısım yeri, âdeta başıBoş keçilerin istilâsı altında yaka silken bir yer olmuştu.. Çocuklar, ihti- yarlar, genç kızlar, keçi — taş- layıb kovalamakla iştigal eder- lerdi.. Şimı il Akdeniz de veya başıboş gemilerin saldırmaları ile dalgalanıyor.. Burada keçilerin yerini tu- tan, serseri tahtelbahirler, mın- takadan mintakaya geçerek, bugün şu vapuru, ertesi gün filân gemiyi yakalayıb, batırıb dolaşıyorlar. Nyon konferansı ne karar vermiş olursa olsun, bu çelikten keçiler gene ayni denizin içinde, ayni - suların altındadırlar. Onlardan birini göz göre göre yakalıyabilecek olana; bütün insanlık: — Aşkolsun Mehmed ağa! Diyecek. Fakat bu cümle, takdir makamında mı, yoksa ıbdıllığını doyma, şeklinde mi kullanılacak; orası meçhul!. Çimdik Kızılayın eli, ağlıyanın göz yaşını siler. Her Türk, dert ortağı Kızıl- ayın uyeııdıı Yıkılan yurda Kızılay koşar. Gece | | tım veben yeni Arsen Lüpenim! miyor. Mülkiyetini münakasaya | Roş yeni bir çete kurmuş 1930 | senesi Şubatına kadar düzine- | için bitişik odaya geçmesin- Şair imiş de.. Namuşlu ve iyi bir aileye mensub e bir bahriye za hıııx.iıı oğlu Fransis Raş, 1925 de fen ve Lâtini- yat bakalorasını vermiş, — istikbale doğru metin adım- larla ilerlem e ğ e başlamıştı. Fakat henüz yir- mi yaşında iken soygunculuğa baş- lamış, Pariste bi- rinci, yedinci ve sekizinci dai- relerde yirmi kadar ev ve otel soymuştur. Roş, yakası zabı- tanın eline düştüğü — vakit, omuz silkerek: — Bütün bunları ben yap- Demiştir. Cezasını - bitirdikten sonra lerle hırsızlıklar yapmıştır. Ve bu tarihte zabıtanın eline düş- müş, fakat 4 Temmuz günü, istintak hâkimi tarafından - is- tintak edilirken, hâkimin bir an den istifade etmiş ve kaçmıştır. Yeni Arsen Lüpen, bundan yirmi gün sonra soymak üzere olduğu evin kapıcısı tarafın- dan polise tutturulmuştur. Bundan birkaç ay sonra, Eylülde Arsen Lüpen Anika Le Mol adlı bir kızla evlen- miştir. Arsen Lüpen şairdir. Hez. liyat vâdisinde manzumeleri vardır. Hatta mevkuf iken is- tintak hâkimine: * Hırsıza ne bakıyorsun, asıl kan döken caniler cezasız h]ıyoı! mev- 'Tevkif edilen Şair, prens ve Arsen Lüpen zuu Üzerinde bir dermiştir! Bu kıt'ayı, “Mahpusların ve- reme mahküm oldukları, hak- kında bir sone takip etmiştir. 1930 Senesinde Roş beş sene hapse ve 6 sene de za- bıta nezareti altına konmağa mahküm edilmiştir. Roş ha- pishanede birçok hezliyat yaz- mıştır. Beş sene. mahkümiyetini bi- tiren Roş 1936 da gene ya- kayı ele vermiş, fakat hapis- hane — otomobilinden — firara muvaffak olmuştur. Bu defa da, prens olduğunu iddia et- miş gardiyanlarınmı bu suretle aldatabilmiştir. Roş, müstear isim kullan- mak İlüzumunu hissetmeden birkaç ay serbest yaşamış, maamafih gene yakalanmıştır. Bu adamın tehlikeli bir hırsız olduğu anlaşılmış, ikametgâ- hında gayet mahirane yapılmış aletleri elde edilmiştir. Şair, prens ve Arsen Lüpen olan Roşun bu defa esaslı bir mahkümiyete ve belki de nefiy cezasına tâbi tutulacağı tah- min edılmektedır n kıt'a gön Lehli Kontes a— —— Berlinde balta ile idam edilen iki kadının suç ortağı mı? Bir müddet evel, en güzel ve büyük ailelerinden birisine mensub olan Kontes Vilopols- kanın casus olduğu iddiasile Berlinde tevkif edildiğini ve bu hâdisenin Lehistanda bü- yük bir heyecan'uyandırdığım haber vermiştik. Dün gelen Fransızca “Paris- Sair,, gazetesi, büyük bir alâ- ka uyandıran bu hâdise hak- kında aşağıdaki malümatı ver- mektedir. “Yirmi altı yaşlarında genç ve güzel bir kadın olan Kon- tes Vilopolska, Paris sergisini ziyaret etmek üzere Varşova- dan hareket etmiş ve Berline geldiği sırada, Alman siyasi polisi tarafından tevkif edil- miştir. Alman resmi makam- ları Kontesin üzerinde şüpheli evrak bulduklarını ileri süre- rek onu casuslukla itham et- mişlerdir. Berlinin resmi mehafilinde söylendiğine göre, — Kontes Vilopolskanın, 1935 te Ber- linde balta ile idam - edilen iki kadın caâsusun suç ortağı olması ihtimali mevcuddur. Berlin siyasi polisi mevzuu bahs iki kadın casusun ida- mından evel bunların ortak- larını ararken, işin içinde bir de asil Lehli kadının bulun- duğunu öğrenmiş, fakat kim oluğunu — meydana çıkarama- mMıştı. Leh resmi makamları Alman sefareti vasıtasile bu hâdise hakkında malümat istemişler ve kontesin Üüzerinde gayet mühim bazı evrak bulunduğu için tevkif edildiğini, ve tah- kikatın ilerlediği cevabını al- mışlardır. Bu hâdisenin çok büyük akisler uyandıracağına ve bel- ki de Lehistanla Almanya ara- sında siyasi bir gerginlik do- guracağına muhakkak nazarile bakılmaktadır. Ali Mahir Pş. Saray Nazırı oldu Kahire, 21 (Radyo)—Sabık Başvekil Ali Mahir Paşa, Saray Nazırlığına tayin edilmiştir.