Nâtık ha;y_van Küçükken alay ederler; arkamdan, budala bir. şeydim. Bunun için arkadaşlarım İrfan Hazar benimle — Küçük kaz, küçük kaz! Diye bağıcırlardı. Bir gön sımfta, ön sıradaki çocuklardan birile kavga ettim. Çocu: gea adı M faydı. Mustafa, yüzüme tiksinerek dik dik baktı; sonra, - Kaz! Diye baykırdı; ne olacak kaz! Bu haykırış dershaneyi çınlatmıştı. Bayılacak derecode utandım; ye- rin dibine geçiyordum. Artık kaz olmaktan vazgeçmiye karar vermiştim. Bir gün başhoca: aa huzuruna çıktım, ona yalvardım: — Efendim; Ali de, Mustafa da hep bana kaz diyorlar. Allab açkı na efendim, bir daha demesinler! Çok sıkılıyorum. Bocafendi bu sözlerime, gözlüklerinin altından kıs kıs — güldü. Ne cevab verecek diye dikkat ediyordum. — Oğlum; dedi, hepimiz kazız; yani hayvamz. Lâkin danız; nâtık hayvanlardanız. nâlık kazlar. Başlocamızın dersleri pek heybetli geçerdi. Ara sıra çocuk velileri de bu derslere gelirlerdi. İyi hatırlıyorum, scak bir çarşamba — sababı idi. Hocafendi “insanı kâmil,, mevzau üözerinde yüksek sesle dera yahud vüz veriyordu. Ben, daldırmış gitmişim.. Aklım derste değil, başka erlerde piya- saya çıkmıştı. Ansızın, hocanın gu suali kulaklarımda çınladı: Söyleniniz bakayım şimdi çocuklar! Ben neyim? Arkadaşlarım susuyordu. Şüphesiz yerilecek cevabı. bilmiyorlardı. Ben hemen yerimden fırladım. Tam bir saffet ve sıcaklıkla — bağıranak; . Kozsınız efendim! Hayvansımız efendim! Dedim. Zavallı bocam kürsünün üstünde yaprak gibi sallandı. Kıpkırmızı yüzü ateş püskürüyordu. Kalfaların bane yaklaştıklarını, ve küçük ku- laklarımın onlaaın parmakları arasında gittikçe küçüldüğünü, gunu titriyerek hissettim.. buruştu. Bana kar diyen arkadaşlarımı değil cezalandırmak, huzuruna — bile çağırmıyan ve aşağı yukarı hepimizin nâtık birer kaz ve hayvan - oldu. gumuzu söyliyen şime köpürmüştü! O aamavla: maallimim bana kızmıştı! Ne saati saatine u tutankamenin intikamı Henüz hatırlarda olsa ge- rektir ki, lord Karneron Tu- tankamen adlı Firavnın me- zarını 1922 senesinde açmıştır. Firavnın, mezarının açılma- sıncan memnun — kalmadığı söylenmiş ve mezarı açanları birer, birer intikamına maruz tuttuğu da sanılmıştır. Evvelâ lord Karneron, bir sinek ısırmasile esrarengiz su- rette ölmüştür. Az fasılalarla bu hafriyata iştirak edenlerin hepsi de eşrarengiz - şekiller altında ölmüşlerdir. Bunlardan sağ kalanlar sade iki kişidir. Bunların birisi Nev- york hafriyat cemiyeti azasın- dan Havart Karner, diğeri de Nevyork hafriyat müzesi mü- dürü Erbert Venilok'tur. Bu sonuncu, arkadaşlarının ölü: müne atfolunan sebeblerle alay etmekte iken geçenlerde ani olarak hastalanmış ve ölmüştür. | Yedi adlı kadın Merkezi Ayrupanın maruf kaplıca şehirlerinden birisinin büyük bir otelinin sön on senclik hesapları tetkik edil- miştir. Bu hesap tetkikinde Amelya isminde bir kadının bu otele her sene muntazaman ve zevci ile beraber geldiği, fakat bu on sene içinde tam yedi defa koca değiştirerek yedi muh- telif aile adı ile deftere kay- gdedildiği anlaşılmıştır. Buna da bir rekor adını veremez miyiz?. Buna ne şakası derler? Holivudda çok garip ve feci bir netice alması çok mümkün bir hâdise olmuştur. Maruf dansözlerden Mat Burdin dans ederken etekleri birdenbire — tutuşmuş, fakat sahne memurlarının gayretile sön dürülmüştür. an garib ve anlaşılı hocam, niçin benim (siz karzsınız; hayvansınız) deyi- masını pek iyi bilmediğim (aâtk) kelimesini, kaz ve hayvan kelimelerinin önüne koyarak süylemediğim n mi muhterem mahlüklarız bizler.. Hâdise üzerine tahkikat ya- pılmış ve 60 yaşında bir adamın -seyirciler - sırasından yakılmış bir kibrit atmak su- retile bu hâdiseyi çıkardığı anlaşılmıştır. Bu hareketin de şaka olduğu söylenmektedir. Vah, vah Haberiniz olsunl. Birleşik Amerikada bir hafta talâk hâdısesi olmadan geçmiş! Ne yazık? Yahut ne fevkal- âde hall Maamail, hâdisenin nazarı dikkati celbe lâyık ol- duğuna şüphe caiz değildir. Çünkü Amerikada hususi ta- lâk şehirleri vardır; buralarda en esassız sebeplerle, en ga- rip bahanelerle pek çok ta- lâklar vukuagelmektedir. En garip bir doello Fransanın Puatye şehri üni- versitesi talebesinden iki genç aralarındaki ihtilâfı doello ile halle karar vermişler ve şahit- lerini de seçmişlerdir. Doelloda kullanılan - silâh nedir. biliyor musunuz? — İki teneke kırmızı yağlı boya ve iki de uzun saplı fırçal. Kendi tenekesindeki kırmızı yağlı boyayı en evel hasmına sürmeğe ve bitirmeğe muvaf- fak olan bu doelloyu kazan- mıştır. Çıplaklık aleyhine hareket | İngilterede papazlar tara- fından açılmış olan çıplaklıkla mücadele devam etmektedir. Çıplaklar da, papazlar aley- bine bütün gayretlerile çalış- maktadırlar. Papazların gay: reti, sahnelerdeki çıplaklığı nisbeten azaltmıştır. İtalya ve Yunanistanda da çıplaklarla mücadele devam etmektedir. Bakalım galebe hangi tarafta kalacak? "TT AABERLERİ at yarışları KA eZ Pazar günü sona erdi Sonbahar at yarışlarının so- nuncusu dün Buca koşu ala- nında — yapılmıştır. Oldukça kalabalık bir halk kütlesi, yarışları zevk ve heyecanla takib etmiştir. Bilhassa Han- dikap koşusu sürperizlerle do- lu geçmiştir. Koşuların şöyledir: Birinci koşu: Üç ve dört yaşındaki İngiliz at ve kısrak- lara mahsustu. Mesafesi 1600 metre olan bu koşuda birinci İsmailin Ülkeri, İkinci Salih Temelin Mahmuresi geledi. İkinci koşu: Üç ve daha yukarı yaşta haliskan İngiliz at ve kısraklarına mahsus o- lup mesafesi 1800 metre idi. Salih Temelin girgini birinci, | yüzbaşı Burhan Işığın Bekârı | ikinci geldi. Üçüncü koşu: Dört ve daha yukarı yaştaki yerli yarımkan Arab ve haliskan Arab at ve kısraklara mahsustu. Mesafesi 3000 metre olan bu koşuda birinciliği — yüzbaşı — Halidin Mesudu, ikinciliği Bayram Pa- laskanın Necibi aldı. Dördüncü koşu: Üç ve daha yukarı yaştaki haliskan İngiliz at ve kısraklarına mahsustu. Koşunun mesafesi 2600 metre idi. Asım Çırpanın Dandisi | birinci Salıh Temelin Girgini ikinci oldu. Beşinci koşu: Dört ve daha | yukarı yaştaki haliskan arap at ve kısraklara mahsustu. 3500 metre mesafesi olan bu koşuda Fevzi Karaosmanoğlu- nun öncüsü birinci, Bayram Palaskanın Necibi ikinci geldi. ' Genç uçmanlarımız İnönü kampından z döndüler.. İnönü, kampındaki kurslara İzmirden iştirak eden Türkkuşu uçmanlarından on dördü, evelki gün şehrimize dönmüşlerdir. İnönü kampında büyük mu- vaffakıyetler gösteren genç uç- manlara imtihan vererek C brövesi almışlardır. C brövesi almış olanlardan on uçman, paraşüt atlama ta- limleri yapmak üzere İnönünde kalmışlardır. Bunlar ayni za- manda A brövesi de alacak- lardır, Busene tekrar derslere de- vam edecek olan uçmanlar, gelecek sene Ankara motörlü tayyare kampına gideceklerdir. teknik neticeleri Bugün TAYYARE 1 - rebesinde Seans saatleri: Cumartesi ve Pozar günleri: Hergün: Margarita 2 9 da Beyaz Melek 3,65 ve 7,30 da 12,30 da Çekoslovakya i'eji ' v mümessilleri geldi ga: Memleketimizden mühim miktarda tütün alacaklar. Muhtelif müesseseler gezildi Memleketimizden mühim miktarda tütün mübayaa edecek olan Çekoslovakya rejisinin mümessilleri, Pazar günü İzmir vapurile İstanbuldan şehrimize gelmişlerdir. Dün, muhtelif tütün müesseseleri ile temasa geçen Çek murahhasları, bu seneki rekolte ve tütün stoku, fiatler hak- kında malümat almışlar, görüşmelerde bulunmuşlardır. Söylen- diğine göre, Çekler memleketimizden 1,200,000 kilo tütün satın alacaklardır. Tütün Bu yılki tütün rekoltesi, 35 milyon kilo tahmin piyasası edilmek- tedir. Tütünlerin mühim bir kısmı henüz balya haline getiril- memiş bulunduğundan, bu sene piyasanın geç kalacağı ve 20 Teşrinisaniden evel açılamıyacağı söylenmektedir. Ecnebi tütün kumpanyaları müdür ve yüksek memurları, alınacak tütünleri tesbit için Ege mıntakasında tetkik seya- hatlerine başlamış bulunmaktadırlar. Tepecikte feci bir cinayet oldu Habib, tabancasını Vehbiye çe- virmiş Ve ânide ateş etmiştir Pazar günü akşamı, Tepe- cikte bir cinayet olmuş, Ha- bib isminde bir genç bıçakla yaralanarak öldürülmüştür. Bu feci cinayet şöyle olmuştur: Vehbi, Mehmed, Abidin, Abdurrahman ve Hamdi isim- lerinde beş arkadaş, Tepe- cikte Kâğıdhane caddesinde Hamdinin kahvekanesinde otururlarken, — bunların arka- daşı olan Habib oraya gel- miş- ve bir iskemle çekerek o da bir kenara oturmuştur. Habib, sarhoş olduğundan bir müddet oturduktan sonra oradakilerle gevezeliğe başla- mış ve cebinden tabancasını çıkararak: — Demin polisler benim üzerimi aradılar, fakat ben tabancamı öyle bir yerime sakladım ki, bulamadılar. Demiştir. Bunları söylerken, elindeki tabancası ile oyna- makta devam eden Habib; bir aralık namluyu Vehbinin üzerine doğru çevirmiş ve birdenbire tetiği çekerek ta- bancayı ateşlemiştir. Kurşun, Vehbinin pantolo- nunu delmiş, etini sıyırarak geçmiştir. Bu esnada gürültü- den herkes dışarı fırlamış; Vehbi tabancanın ikinci defa olarak ateş edilmek üzere kendisine doğru ve çevrildi- ğini görünce yerinden — sıçra- mış ve belinden bıçağını çe- kerek Habibin üstüne atıl- miştır. Mücadele birkaç dakika sürmüş, Vehbi; Habibin ta- bancayı ateşlemesine meydan bırakmadan bıçağını kafasına ve ikinci defa olarak da kal- bine saplamıştır. Habib, al- dığı yaraların - tesirile birkaç dakika sonra kahvehanede ölmüş, katil de yakalanmıştır. Katil Vehbi, polislerin mu- hafazası altında Kemer kara- koluna sevkedilirken Tepecik eczanesinin önünden geçiril- miş bu sırada kapının önünde duran B. Hayrettine de sal- dırarak bir yumruk atmıştır. Bu hâdise üzerinde derhal cürmü meşhut yapılmış ve ayrıca zabıt tutulmuştur. Yapılan tahkikata göre, ci- nayetin sebebi, Vehbi ile mak- tul Habibin aralarının öteden- beri açık bulunmasıdır. Ha- biple Vehbi sık sık kavga ederler, gene dostlarının de- lâletile barışırlarmış. Ancak maktul Habibin kahvehanede tabancasını kasten mi ateşle- diği, yoksa bir kaza neticesin- demi ateş aldığı belli de- gildir. Yumruklama hâdisesine ge- reddin arasında bundan evel bir münakaşa geçmiş, katil karakola götürülürken onu ka- pıda görünce üzerine saldıra- lince, Vehbi ile eczacı B.Hay- 28 Eylâl 9$! Miraç gecesi Miracı nenevinin önün deki cumartesi günü akş$ yani pazar gecesi olaca sayın ulusa bildiririm. zmir müftü R. Çelebioj Gelecek fuar içi hazırlıklar 938 Enternasyonal fuarı zırlıklarına başlanmıştır. | mite son toplantısında fü reklâm işleri için vaki müracaatları tetkik etmişt Türkofis müdüt Ankaraya gitti İktısad Vekâletince mü celen Ankaraya davet Türkofis müdürü B. Ce Ziya, Pazar günü ekspr Ankaraya gitmiştir. Bir Türk müesses Üzüm, Ceviz ve fınd istiyor Danziğde iş yapan bir T firması, şehrimiz ticaret © sına müracaat ederek İzi den 10 bin kilo kuru üz ceviz ve fındık almak - ist ğini bildirmiş, maruf tacirli adreslerini istemiştir. Londra piyasasında iş pan bir Tı'ırî firması da m leketimizden üzüm ve (l satın almak üzere temaslâ bulunulmasını istediğini dirmiştir. Büyük vinç gelö Liman işletme idaresi, mil -tahliye — işlerinde kü nılmak Üüzere — Almanyı büyük bir vinç getirtmiştif: Vinç; motörle mütehâf olup, tekerlekler üzerinde tendiği yere sevkedilebile' tedir. Liman idaresi, kullal elverişli görülürse bu vi den birkaç tane daha tecek ve limanda ma rıhtımdan mal yükleme ve * şaltma işleri bu vinçlerle rülecektir. Hapishane müdü Yeni memuriyettn? gidiyor.. Muğla hapishanesi mü* lüğüne tayin edilen İzmir pishanesi müdürü Bay yet, bugün Muğlaya gidece#| İzmir hapishanesi müdürlü$'| B. İbrahim tayin edilmişt Müddetumumi?| Pazar günü geldi« Bir &ylık mezuniyetini bulda geçiren müddeidi Bay Asım Tuncay, Pazar şehrimize gelmiş ve düf zilesine başlamıştır. CEÖM K MA e rak bir yumruk atmıştır. Vehbi, dün cürmüme& mahkemesinde muhakem€” miş tahkikatın genişleü için muhakeme ayın on ©* zuna bırakılu iştir. Sinemasında mevsimin en büyük muvaffakıyetini teşhir edecek — 2 büyük film birden BEYAZ MELEK 100 Sene evel çarlık Rusyasile Osmanlı - İngiliz - Fransız orduları arasında cereyan eden KIRIM mub'| Üsküdar sırtlarındaki hastanede büyük bir şefkatle insani vazilesini ifa eden hasta b FLORANS ın hayatımı, aşkını, fedakârlığını gösterir hakiki bir vak'ai tarihiye Baş rolde: KAY FRANCİS MARGARITA Geçen sene Şahane Melodi filiminde yüksek kabiliyet ve liyakatını gördüğünüz GRACE MOORE Tarafından temsil edilmiş musiki, aşk, gençlik filmi Paramount Jurnalda son hâdisat ve Miki Artist Fiatler: 30 - 40 - 50 kuruştuv Cumartesi Talebe seana vardır fiat 15 kuruştur — 5,15 — Beyaa Melekle başlar