Bu da olagan şeylerden: —— —— —— ir çift kadın gözü önün- de iğilen aslan!.. ençelerinin arasındaki eski bir papaz cambazı, salıverdi Lohdrada, her n binbir eğ- ince ve neşeye Bne olan bir ürkte, feci bir hâ- lise olmuştur: Cazbantın — gü- ülülü nağmeleri, faşlanların bomur- danmaları, çoluk İve çocuğun neşeli “kahkahaları — biri- birine — karışırken, Esürkin bir tarafın- da — bulunan düzerinde * papaz Davidsonun aslan- lam , levhası asılı büyük — kaleslerin birinden acı, acı feryatlar gelmeğe başlamıştır. Seyirciler bir an içinde çok korkunç bir man- zara karşısında kalmışlardır. Zaten seyirci ve oyuncular- dan bir kısmı da: — İmdad.. Asanlar cam- | bazı parçalıyorlar. Kafesten . Pkaçacaklar, imdadi. Sesleri -| de vaziyeti kâfi derecede izah etmiştir. Hakkındaki isnadlardan mü- teessir olarak papazlıktan vaz- geçen Davidson, bundan üç , ay evel cambazhane müdürüne _:Eııüııcııt etmiş ve amatör olarak çalışmak istemiş ve bu teklifi kabul edilmiştir. İşte bu tarihten itibaren sa- bık papaz ” ve lâhik Aslan cambazı her akşam bu kafeste « Aslanlara ruhani merasim ya- ı parak halkı eğlendirmeğe baş- >, lamıştır. vi — Facianın olduğu akşam, pa- ( paz İncili almak için rafa doğ- £ ru giderken Tred adlı büyük # Aslanın kuyruğuna basmıştır. ( Kuyruğunun acısı ile bir taar- * ruza uğradığını sanan Aslan V bir hamlede sabık papazı al- £ tına almış ve parçalamağa baş- a İamıştır. ı Kafesin içi kan dolmuş ve U bu gibi hâdiselerde vazife ı! görecek olan gardiyanlar ise iaslanın hiddet ve şiddetinin Ü önüne geçmekten âciz kalmış- | lardır. < Papaz için aslana bir ak- | şam yemeği olmak artık kat'i $ surette tahakkuk etmişti. Ve € seyircilerin dehşetinin azami |haddi bulduğu anda seyirci- ve a lm l L K 27 — Oh.. Seni ne kadar se- / viyorum, ne kadar seviyorum. £ Sensiz yaşamak - istemiyorum. (| Hep seni düşünüyorum. Seni l deceğimden, seni- elim- Üden kaçıracağımdan korku- Uyorum. Dedi. General, boğazını hain ve gizli bir el sıkıyormuş — gibi Osusuyur, hiçbir. şey — söylemi- | yordu. Bu hal Lidyanın gözünden kaçmadı, ve asabi bir halle: | — Söyle bana Viktor söyle, sen de beni seviyorsun değil ' Na nlnren nlann ne mani T W ler - içinden kürklü bir kadın yerinden fır- nahif ve siyah lamış ve eline bir cambaz kırbacı ve bir de cambazlara mahsus demir çubuk alarak kafesin içine girmiştir. Bu ânda azgin iki aslanın bulunduğu kafese girmek bir harika teşkil ediyordu. Genç kadın, vaziyetin fevkalâde ne- zaket ve vehametine rağmen kırbacı havada — şaklatmış, uzun çubukla da azgın aslana dişisinin bulunduğu köşeyi göstermiştir. Genç kızın bir anda aslan- ların birisinin pençeleri altın- da kalması çok mümkün ve hatta muhakkak idi. Fakat kız, gözlerini aslanın gözüne dikerek aslanı birkaç adım geriye sevketmiş ve yerde kanlar içinde yatan sabık pa- pazı kafesten dışarıya - atmış ve dört gardiyan mecruhu alarak hastaneye sevketmişler- dir. Genç kız da, adım adım fakat gözlerini aslanın gözle- rinden Aayırmıyarak — kalesin kapısına kadar gelmiş, kapıyı kapıyarak dışarı çıkmış, ora- cıkta düşüp bayılmıştır. .. Facia bu suretle hitam bul- muştur. Bu cesur genç kızın adı Rene Somerdir; kendisine sadece Rena derler. *Rivayete göre, bu kahramanca hare- ketine sebep te, sabık papazı sevmekte olması imiş! Nakleden: F.ğomuddln Bınlloglu çıkarsa çıksın beni seveceksin, değil mi? Dedi. Genç ve güzel kadın gene- ral Marsın gözlerinin içine baktı. Bu halde bu kadın ne kadar güzel ve yakıcı idi.. — Viktor, sende bir hal var, söyle ne oluyorsun? ne var?. Dedi. Mars, korkmuş, yanmış gibi geri çekildi. Bu kadın yıldı- nm miı idi? Kendisini yâka- cak mıydı ki, böyle korku- yordu? Maamafih Lidyaya şu eevahı verdi: Tatilde birkaç kuruş kazanmak is- tiyen yavrular nasil yandılar Zarar 60 bin liradır. Bir baba.oğlu ile beraber yandı. Lütfi kardeşini kurtardı, fakat kardeşi hastanede öldü. Hâdise, emsalsiz bir fecaat arz — Başı J inci sahifede — düğünden sabaha karşı hastanede ölmüşlerdir. Diğerlerinin de yara- ları çok ağır ve dedir. Depoda çolışın ve hiçbir. yer. hayatları tehlike infilâk de yanarık öldükleri anla- laşılanaclar on bir kiştlir. Bunlar, depo müdürü İtalyan tebaası Kaponi, depo netldür. ve kâtibi sih, a rle Ahmed oğla Hüs- Rifat T 14 yaşında Cem çob m Mahmed, çingene oğlu Mu - talı, Löfteci Kâzım ve oğlu San Yuğgodavya tebaasindan Toni, Mehmed, depo kavası Kobyalı Ali oğlu Mehmeddir. Dün akşalla kadar deponun içinden vücudları tamamen yanmış beş kafa iskeloti ile, çocağa sid oldukları belli kömür haline gel miş iki cesed çıkarılmıştır. Tabana — yayılmış” olan benzin, mazot ve gazlar elan yanmakta ol- duğundan henüz ana depoda araş- trmdlar yağılamamış ve diğer ce- sedler meydana çıkarılamamıştır. Depo civarındaki bir bağ, ağaç: lar ateşin tesirile kavrulmuş, B. Meftunun husust spor otomobili ile şirkelin kamyoneti tamamöü yanmış; bunlarım da benzin depo- ları patlamıştır. Yangın neticesinde husale ge- 4 Ağustos 937 etmektedir Szsökka Dün yangın yerinde tesbit e tiğimiz üç resim doğru - ilerledim. Topal aya- gımla koşarken birisi: — Allah; beni de kurtar.. Diye bağırdı. Yaklaştım. Bunu kollarından çektim. Et- leri yanmış, dökülüyor, avu- cuma yapışıyordu. Omuzumda kuyu başına kadar getirdim. Bu sırada biri daha: — Müslümansan beni de al, Dedi. Onu da ayni vaziyette kuyunun başına getirdim. Bu sırada alevler içinde birinin len zarar 50-60 bin liradır. Depo | koştuğunu gördüm. Bu patro- ve tanklar Magdaburger sigorta şir. ketine 4 bin , benkinlerle gazlar da Viktorya Dö Berlin şir- ketine 25 bin liraya sigottalıdır. Fehmi anlatıyor: Senelerdenberi gaz şirketin- de çalışan ve B. Ali Meftunla diğer iki kişiyi muhakkak bir ölümden kurtaran Fehmi vak'- ayı şöyle anlatıyor: — Gece olduğu halde bo- şaltılması lâzımgelen çok pet- rol vardı. B. Ali Meftun, bun: ların olduğu gibi depo edil. mesi ve ertesi günü boşaltıl- numuz B. Ali Meftundu. — Fehmi yaniyorüm. Diye bağırarak yere yuvar- landı. Etleri döküle döküle, alevler arasında havuz başına getirdim, Üçünün de üzerle- rine, kova ile sü döktüm. Hepsi de *acı acı haykırıyor- lardı. Sonra ben Bayraklıya koşarak bir tâksi buldum ve bu otomobille üçünü de has- taneye getirdim. Nasıl oldu, kim yâptı bu işi bilemiyo- rum.. . Müddeiumuminin ması için gümrük memuruna | beyanatı: söyledi. Fakat memur Tahsin: — Olmaz. Bunlar herhalde sarınçlara girecek, sonra ben mühürliyeceğim. Şimdi bu şe- kilde mühürlemem. Diye ısrar edince fazla amele tutarak çalışmağa devam ettik. Son varilleri ben havuza boşalttım, musluğu açtım. İşte tam bu sırada müthiş bir gü- rültü duydum.. Bundan sonra ne oldu bilemiyorum. Fakat 30-40 metre kadar havalan- dığımı zannediyorum. Çünkü koca deponun üzerinden uça: rak karşıki bağın içine düştüm. Beni buraya fırlatanın kim ve ne olduğunu bilmiyorum. Alevler durmadan büyüyor- dua. Derhal kalktım ve depoya Hiçbir şeyim yok, dedi, tayyare meydanında küçük bir kaza geçirdim. — Düştün mü? — Hayır, hayırl. - İnerken yere tosladım. Bu kadarcık bir hâdise. — Bir tarafını vardün, acıt: tın mı? — Hayırl General kadına tekrar bak- tı, Lidya her zamanki Lidya- dan başka birşey değildi. — İçeri geçelim mi? — Buraya sade beş dakika için geldim. Taim saat beşte fakir çocüklara yardım cemi- yetinin bir içtimar var. Ben biliyorsun ki, bu cemiyetin reisiyim. — İçtimat — muavenet nazırı da bu içtimada hazır bulunacaktır. İçtimadan sonra tekrar bürgva geleceğim. Facia hakkında İzmir Cum- huriyet — müddeiumumisi — B. Asım Tuncay - gazetemize şu beyanatta bulunmuştur: — Büyük yangında yedi kişi yaralanmış ve bunlardan çok ağır vaziyette bulunan ikisi, hastanede ölmüştür. Yan- gin yerinde yapılan — araştır- mada kül olmuş cesedler gö- rülmüştür. Bunların cesed ol- dukları, yalnız kafa tasların- dan anlaşılıyor. Fakat kim- lere ait olduklarını teşhise imkân yoktur. Depodaki me- vadı müşteilenin ihtirak ka- biliyeti azaltıldıktan sonra en- kaz tamamen kaldırılacak ve araştırma — yapılacak, — henüz meydanda görülmiyen cesed- 1 Mars, genç kadının gitme- sine müsaade vermeği düşün- dü. Hiç hoşa gitmiyen bir vaziyetten kurtulmak için bu, çok güzel bir fırsattı. Fakat aynı zamanda profesör Rozun beklediğini düşündü. Bu ıstı- rablı vaziyete nihayet vermek lüzumunu hissediyordu. Lid- | yanın mücrim olup olmadığı bir an evel anlaşılmalı idi. Bu sır; en kısa bir zamanda hal- ledilmeli idi. Bunun için: — Lidya, dedi, bugün bana her zamandan hem de çok fazla güzel görünüyorsun.. — Sâde büğün mü sana güzel görünüyorum. — Bilâkis, her zaman! Fa- kat bugün seni canım çok çekti; gel, yanıma gell. Ve genç kadını ellerinden tüttü. | | Ben seni | Lidya; ler, belki bu araştırma sonun: da bulunacaktır. Facia, haki- katen yürekler - sızlatıcı şekil: dedir. l.. İttaiyemizin fedakârlığı Dün gecedenberi vak'a ma- hallinde kalan İtfaiye küman- danı B. İbrahim, yanğının söndürülmesi için ne gibi ted- birler alındığını ve İtfaiyenin nasıl çalıştığını bir muharriri- mize anlatmıştır. B. İbrâhim diyor ki: * — Biz geldiğimiz zaman depo alevler içinde idi. Ateşin buraya yakın diğer üç depoya sirayet etmemesi için derhal tedbir aldık, yangının mevzit kalmasına çalıştık. Tenekeler patladıkça hava- ya sıçrıyarak civarda yangın çıkarıyor, tanklardan boşanan benzinler alev selleri hâlinde yayıl yordu. Neferlerimizin üzer- lerine su sıkarak ateşin yanına sokulabiliyorduk. — Mücadele çok çetin oldu, sabaha kâdar uğraştık. Saat dokuzda ateş yalnız deponun iç kısinmda kaldı. İşte görüyorsunuz, hâlâ çalışıyoruz. İçin için yangın devam ediyor. Şimdiye kadar üç kuyudan 600 ton sü aldık, her taraf su içinde olduğu halde hâraretten düvarlara temas edilemiyor. Neferleri- mizden beş kişinin elleri, ayak- ları ve yüzleri hafif surette yanmıştır.,, * ** Küçük Lütfinin an. lattıkları: Yangın — yerinin — sabahki manzarası çok acıklı idi. Fa: cia kurbanlarının ana, baba ve kardeşleri orada toplan- mışlar, artık ebediyen kay- Ademi mü- dahale davası .—— Akim kalmış bir vaziyette Löndra, 3 (Radyo) — Lön- dra ademi müdahale tâli komi- tesi Perşembe günü tekrar toplanacaktır. Maamafih son dakikada bu içtimaım başka bir güne taliki d& mümkündür. Ademi müdabale davası şim: dilik akim kalmış demektir. Yeni'bir. üzlâşkâ! elde edil- mesi de mümkün görünme- mektedir. İngiltere - İtalya Münasebetleri inkişaf ediyor Londra, 3 (Radyo) — Bay Gırandi bay Muüussolininin ce- vabi mektubunü İagiliz baâşve- kıli bay Çamberlayne vermiş- ' tr. Bu mektup, Loüdra siyasi mehafilinde derin bir - tesir husüle getirmiştir. İki devlet araşsındaki iyi münasebetler tahminin fevkinde süratle in- kişaf etmektedir. Teeyyüd etmiyen haberler Londra, 2 (ALA.) — Mil- letler cemiyetinin gelecek içti- ma devresinde İspanya hükü- metinin Almanya ve İtalyaya karşı zecri - tedbirler tatbik edilmesini istiyeceği hakkında gazetelerde çıkan — haberler henüz teeyyüd etmemiştir. Bununla beraber iyi haber alan mahfiller teknik sahada duçar olduğu Mmüşkülâta rağ- men ademi müdahale komi- tesinin — İspanya — meselesini tedkik edecek vaziyette bu- lunduğuna- Londrada kanaat getirilmiş olduğunu söylemek- tedirler. Filhakika ademi müdahale komitesinde bütün alâkadar devletler temsil edilmektedir: ler. Halbuki Milletler cemiye- tinde vaziyet böyle değildir. Figaro gazetesi İspanya hakkında ne yazıyor? Paris, 3 (A.A.) — İspanya işleri hakkında Figaro gaze- tesi şöyle yazıyor: "“Ecnebi devletlerden hiçbiri İspanyadan menfaat bekleme- diği zaman ve İngiltere ile Fransa muvasala hatlarını teh- dit edebilecek müzakere ve pazarlıklara girişmiyeceklerini müttefikan — bildirdikleri gün İspanyada dahili harb niha- yet bulacaktır. İşte © zaman herkes fikrini açıkça söyle* meğe mecbur olacaktir. Japon mektep gemisi bu gün İstanbüla geliyar İstanbul, 3 (Hususi) — Ja pon mektep gemileri yarın (bugün) limanımıza gelecektir. Bunun için bir merasim prog- — Sonu 6 ıncı sahifede— | vamı hazırlanmıştır. — Sana ne oldu bugün Viktor? Sana, içtimada hazır bulunmak mecburiyetimi an- lattım. Nazır orada bekliyor. — İstediği kadar beklesin. bekliyecek kadar sabır ve kudrete malik deği- lim, Lidyal Bu defa Lidya Marsa korku ile bakarak: — Viktor... Viktor! Diyebildi. Fakat general Lidyayı odaya çekti. Mars susuyor ve çok ciddi görünü- yordu. Odada: — Lidya.. Seni burada çok zaman tutacak değilim. General Lidyayi omuzlarin- dân tuttü ve karyolaya - itti. generale — bitkin bir hâlle baktı ve zerrece muka- vemet göstermedi. General; Lidyanin önünde diz çöktü ve dudaklarını öp- meğe başladı. Lidya her iste- rik kadın gibi çok çabuk ben- liğinden geçti, © da generali öpmeğe başladı. Bir aralık, kapıdan hafif bir darbenin #esi- geldi. Gö- neral bu yarı facia ve yarı komedideki Yolünü hatırladı. Genç kâdının yüzünü profe- sörün tayin ettiği istikamete çevirdi ve: — Dünkü radyo hâdisesi üzerinde ne fikrin vâar? Diye sordu. Lidya, bu suali duymamış gibi göründü. General tekrar etti: — Bâana söyle, bü husustâ gaP an