1 | H Sayfa 4 sak Şarkın bir sırrı aponyada ir Başvekil her zaman tehlikededi skeri gizli cemiyet erkânı, nları her zaman öldürebilir!. ]apon kabinesi Japonyanın Çine karşı daha H aal bir sirayet takibğetmesi | izerine İngiliz gazeteleri Ja İ — Donya hakkında sahifeler do- | üsu neşriyat yapmaktadırlar. Çin-Japon meselesinin her noktası izah edildikten başka, bir çok ta teferruata ait ma- dümat verilmektedir. Bunlar arasında Japon Baş- | vekilleri ve Nazırları hakkında verilen şu malümat cidden Dazarı dikkati caliptir: | Şu muhakkaktır ki bir Ja- pon başvekili, hayatından en “Daz emin olan bir Japon de- mektir! -| Malüm olduğu üzere Japon: yıdı gizli ve askeri bir ce- nıycı vardır, bu cemiyet çok |kuvvetlidir; ne hükümet ne de < 'dn yarı mabud telâkki edil- ımehr olan Japon imparatoru Übu cemiyete söz geçirmeğe Mmuvallak olamamışlar ve ola- * |miyacaklardır. | İ İ d t ——t bit nn dr eee RfRE Kİ Cemiyet, müfrit vatanper- iverlik esasına müsteniddir ve Japon kara, deniz ve hava kuvvetlerine istinad etmekte- şdir. Bunun için Japon kabi- nelerinin siyasetini sıkı bir kon- trol altında bulundurmakta ve siyasetini beğenmedikleri kabincleri hemen istifaya ic- bar etmektedir. Birçok kabineler, bu cemi- “yetin bir işareti üzerine iktidar mevkiinden çekilmişlerdir. Fa- kat bazı kabineler, kendi si- yaset ve içtihatlarının bu gizli | ve gn)n mes'ul cemiyet içtihat ve siyasetinden doğru oldu- ğunu iddia ederek mevkü ik- tidardan uzaklaşmamaktadırlar. İşte bu andan itibaren bu inadı gösteren Başvekil veya Nazır kendisini ölmüş sayabi- lir! Bu sebeple Tokyoda Baş- vekil veya Nazırların katli sık sık vukua gelen cinayetler- dendir! Meselâ bundan 16 sene evel Japon Başvekili olan Ha- ra, askeri cemiyetin siyasetine muhalefet gösterdiği için kat- lolunmuştur. Bundan bir kaç sene evel de Japon Başvekili ihtiyar İnokai de, gizli askeri cemiyete mensup genç bir küçük zabit tarafından baş- vekâlet binasında güpegün- düz katledilmiştir. Bu katil, bir kaç sene sonra, cinayeti vatani bir gaye ile işlemiş addedilerek — affedil- miştir. Maliye Nazırı Yamagita da 1930 Londra deniz mukave- lesini kabul ettiği için ayni cemiyet tarafından - katlettiril- miştir. Amiral Kisuki Okada kabinesi de silâhlı, mitralyözlü kıt'alar tarafından mubasara edilerek iktidar mevkinden iskat edilmiştir. Bu eski deniz kurdu iktidar mevkiine geçlikten ve askeri cemiyetin siyasetine muhalif bir siyaset takibine başladık- tan sonra: — Biliyorum.. Beni ihtiyar- lamış lüzumsuz bir köpek gibi öldüreceklerdir. Gizli Cihangir — 28 — herhalde kaçmağı prensip it- | tihaz etmiş bulunuyorum. Bu prensipten hiçbir. zaman ay- rilmiş değilim. Asabi cümle- min sağlamlığını siz şu anda fennet ve tibben tesbit ede- bilirsiniz. — Belki bazen ve hatta bir defa kendinizde ipnotizma tecrübesi yaptırdınız m? — Hiçbir vakit ve hiçbir zaman bir ipnotizmacının sefil oyuncağı olmak istemedim ve istemem! Profesör Ros, bu sözlerin ne derece hakikat olduğunu çanlamak istiyormuş gibi ge- Nakleden: F.ğımuddln Bonllogiu neralin yüzüne baktı: — Bir sualim daha var general!. Bu kadının üzerinizde olan hüküm ve nüfuzunun de- recesini tayin edebilir misiniz? — Bu sualinizden birşey anlıyamadım muhterem - pro- fesörl — Demek istiyorum ki, bu kadının uıuıuıııî: olan nüfu- zu ne derecededir? Bu kadı- biın herhangi bir arzusunu yerine getirtecek kadar size hükmü var mıdır? Daha doğ- rusu, bu kadına körükörüne tâbi olacak derecede mi âşık- sınız? yıpılııı di[meleıdeı bir !ıne l şülecektir. ST Na ARACMAYI. zi ei a say SAD 8e Hırsızlık Keçetilerde Hayrettinpaşa sokağında Hüseyin oğlu Ce- mal, Davi oğlu Yosef Gabayın duvar kenarında bıraktığı bir karpuzunu çaldığından yaka- lanmıştır. Yaralamak Birinci Aziziye mahallesin- de Osman oğlu Abdurrah- man, Abdülkadir. karısı Feri- denin başına tencere atmak suretile yaraladığından yaka- lanmıştır. Sopa ile Çorakkapıda Şeyh mahalle- sinde Enis oğlu Sabri, para meselesinden Veli oğlu Salihi başından — sopa vurarak yaraladığından yakalanmıştır. Kadin yüzünden Sinekli caddesinde İsmail oğlu Mehmed, bir kadin yü- zünden Bekir oğlu Mehmed Aliyi çakı ile yaraladığından yakalanmıştır. Kızı dövmüş Karantinada Gönül soka- ğında Ziya kızı Vedia, Osman kızı. 16 yaşlarında Türkâni dövdüğünden yakalanmıştır. Hakaret Alsancakta Mesudiye cad- desinde Hasan kızı Fatma, Hüseyin kızı Fatma Akbaşa hakaret ettiğinden yakalan- mıştır. ile Sarhoşluk Değirmendağı — caddesinde Cevat oğlu Feyzi sarhoş ol- duğu görülerek yakalanmıştır. aa ea Kot ö DA AYAY NY Demiştir. Vakıa, ihtiyar de- niz kordu henüz hayattadır! Fakat Başvekâletten'iskat edi- linciye kadar da başına gel- miyen kalmamıştır. Başvekiller bu tehlikeyi bil- dikleri için çok büyük tahaf- fuz çareleri ittihaz etmişlerdir. Başvekâlet dairesi, evvelâ ha- kiki bir müstahkem mevki ha- lindedir. Dairede kâfi miktarda silâh, mitralyöz vardır; pence- reler icabında birer istihkâm ağzı gibi kullanılacak şekilde yapılmıştır. Bundan başka dairenin iç taksimatı çok esrarlıdır; oda- ların mevkiüni bulmak güçtür ve icabında aodaların. irtibat yolları baştanbaşa ve bir düğmeye dokunmak ile deği- şebilir, başvekâlet dairesinden müteaddid sıçan yollarile kaç- mak veya buralardan imdad almak imkânı vardır! Başvekâlet namına kuvvetli bir sivil muhalaza teşkilâtı vardır. Dahiliye Nazırının da ayrıca ve bütün kabine erkânı- nı himaye ve muhafaza için bir sivil bölüğü vardır. — Hakikat şudur: Bu dını çok, pek çok ıevıyorum Bu muhabbet bana belki bir çok çılgınlıklar yaptırabilirdi. Fakat herşeyin bir haddi ol- mak lâzımdır. Ve muhterem profesör, bu kadının bana bütün Mmevcudiyetimi vakfet- tiğim vatanıma karşı hiyanet teklif edeceğini ve beni vata- nıma fenalık edecek süfli bir dereceye düşüreceğini — hiçbir zaman aklınıza bile getirme- melisiniz!. — Bu izahat güzel.. Fakat ben şu hnsuslara kati surette emin olmak isterim. Bu ka: dında bazı şahıslar üzerinde nafiz olacak bir irade ve ruh kuvveti var mdir? Bu kuüvvet sayesinde, istediği kimseler- den arzu ve şuurları hilâfına haber ılıbl!ıyor ıııııydu? Bu MAHKEMELERDE Türkçe bildiği halde Boşnakça söylemiş Ağırceza mahkemesı, bunun se- bebini alâkadarlardan soruyor Kemalpaşa kazasının Halil- beyli köyünde hemşiresi Ari- Teyi kaçıran Mustafayı çifte tüfeğile öldüren Boşnak Mus- tafanın — muhâkemesine dün şehrimiz Ağırceza mahkeme- sinde devam edilmiştir. Bundan evelki celsede Ayşe isminde dokuz yaşında bir mekteb talebesi dinlenmiş ve bu ço- Türkçe — bildiği halde kendisini: — Türkçe olursan ananı, caklar. Diye tehdit ettiklerini, onun için Boşnakcadan başka dil bilmediğini söyliyerek gerek jandarmada, gerek müddei- umumilikte iladesinin boşnak- cadan tercüme suretile muh- tar B. Arif tarafından alındığını söylemişti. Mahkeme, bu nok- taya çok ehemmiyet vermiş ve dünkü celsede köy muh- tarı B. Arili ikinci defa din- lemiştir. B. Arif ifadesinde: — Küçük Ayşenin tercü- manlığını ben yaptım, çünkü Türkçe kelimelerden bazısını iyi bilmiyordu. Onun için ifa- desini kısmen Türkçe, kısmen de Boşnakça verdi. Boşnakça söylediği sezleri Ben tercüme ettim. Kendisine (Türkçe söy: lersen ananı, babanı kesecek- ler.) diye bir tehditte bulun- madım. Demiştir. Dinlenen müdafaa şahitleri de köy kahvesinde oturürken bir kadın sesi düy- duklarını, fakat bu sesin kime aid olduğunu anlıyamadıklarını söylemişlerdir. Muhakeme, — şahid küçük Ayşenin Türkçe bildiği halde ifadesinin Boşnakçadan ter- cüme suretile ne şekilde alın- mış olduğunun — Kemalpaşa Müddeiumumiliğinden — sorul- masına karar verilerek başka bir güne bırakılmıştır. Tepccık pazarı cinayeti cuk, ifade — verecek babanı asa- Bürhaneddin hasta olduğunu söyledi Tepecik pazarında bakkal Hasan oğlu Hüseyini öldür- mekle maznun sabıkalı Bür- haneddin ile kendisini cina- yete teşvik etmekle maznun metresi Nazifenin muhakeme- lerine dün şehrimiz Ağırceza mahkemesinde devam edil- miştir. noktanın behcmel'ııl halli lâzımdır, general! Bu sözlere sadece general Mars değil, emniyeti umumiye direktörü de hayret etti. Her ikisi de profesör Rosu dikkat- le dinlemeğe başladılar, Pro- fesör sözüne devam ederek: — Lidya hakkında bana söyledikleriniz bende bu kuv- vetli kanaati husule getirmiştir. Tarif ettiğiniz isterik hal çok şayanı dikkattir. Bu kadının bu halde iken karşısındakinin düşünceleri üzerinde müşterek bir tesir ikamesi çok müm- kündür. Sonra esarlı, bulun- ması güç bir ilâç kullandığını da söylediniz. Bu ilâcı bir Hindli doktordan almış ve bittikçe de Hindistandan ge- tirmektedir, değil mi? Gene- Geçen celsede müddeiumu- mi, mütalcasını dermeyan et- miş, Bürhanın Türk ceza ka- nununun 448 inci maddesi mucibince on beş sene hapse mahküm edilmesini, Nazifenin suçu sabit olmadığından be- raetine karar verilmesini iste- Bu celsede maznunlar yapacaklardı. Fakat maznun Bürhaneddin kanında 4 4 4 bulunduğunu, hasta olduğunu, Tepecik em- razı zühreviye hastalığını gösteren mişti. müdafaalarını hastanesinde bir çok raporlar bulunduğunu - söyle- miş ve bu raporların celbe- dilmesini, kendisinin tedavi altına alınmasını — istemiştir. Mahkeme, maznun Bürhancd- dinin Memleket hastanesinde tedavi altına aldırılmasım ve diğer maznun Nazifenin de 25 lira para kefaletile salıve- rilmesine karar vermiş, muha- kemeyi başka bir güne bırak- mıştır. Beraet ettiler Bn. Melâhat ve Seher adın- da iki artiste sarkıntılık etmek suçundan meşhud cürümler ka- nununa göre mahkemeye veri- len B. Fuat Coşkun ve Lütfi Yazıcıoğlunun — muhakemeleri neticelenmiş, suç işledikleri an- laşılmadığından — beraetlerine karar veıılı-ım.ıı Hâdue nasılmış? 23/7/937 günlü ve 7259 sa- yıh gazetenizin 4 üncü sahife- sinde zabıta havadisleri me- yanında “sarhoşluk,, serlevha- sile güya Sahil Park gazino- sunda sarhoşlukla hanendelere sarkıntılık edildiği yazılmıştır. Böyle bir hâdise olmamış- tır. Yalnız arzu edilen bir şar- kının okunması - teklif edil- miştir. Keyfiyetin tashihen yazılma- sını saygılarımızla rica ederiz. Hayati oğlu Fuat Coşkun Lütfi Anadolu — Bize bu haberi veren, doğrudan doğruya za- bıtadır. B. Kasım 12 numaralı Kemalpaşa ta- rım satış kooperatili direktör- lüğüne B. Kasım Tez tayin edilmiş ve vazifesine başla- mıştır. ral, siz Hindistanı - biliyor musunuz?. Hindistana hiç se- yahat ettiniz mi? — Hayır, Hindistan üzerine büyük bir malümat ve mü- şahedem yoktur. — Pekâlâ, Lidya Hindis- tana gitti mi? — Evet profesörüm, Lidya bir dela Hindistana gitmiştir. — Orada ne kadar kaldı? — Epece uzun bir zaman! — Zihaimi kurcalıyan bir mesele daha var: Dün sizi hususi evinize davet ettiği zaman isterik bir nöbet içinde olduğunu söylediniz, değil mi?| — Eveti, — Eh baylar, artık tama- mile eminim! Bayan Lidya başkalarının şuur ve düşünce- lerine müşterek şekilde hâkim olan fevkattabia — insanlardan Bugunkü program İstanbul radyosu Gündüz: Saat 12,380—M Halk - türküleri, havadisler, plâkla hafif musiki, Akşam: Saat 18,30 Plâkla dans musikisi 19,30 Konfrans (Deniz banyoları ve faydaları hakkında) 20 (B. Cemal Kü. mil ve arkadaşları tarafından) Türk musikisi ve halk türkü- leri, 20,30 B. Ömer Rıza ta- rafından arapca söylev. 20,45 (Bn. Belma ve arka- daşları tarafından) Halk tür- küleri ve Türk musikisi, saat ayarı, 21,15 Stüdya orkestrası, 22,15 Ajans ve borsa haber- leri, 22,30 Seçilmiş opera ve operet parçaları. Belgrad radyosu Saat 21,45 te Türkçe neş- riyat. Halkın dilekleri Susuzluk derdi Evlerimize akmata olan Os- manağa suları takriben iki aya yakın bir zamandanberi büsbütün — kesilmiştir. Daha evel gece yarısına doğru bir miktar akmakta, — sabahları kesilmekte ve bu suretle de- polarımızda teraküm eden bir miktar su ile 24 saat idarei maslahat imkânı hasıl olmakta idi. Şimdiki halde su buhranı geçirmekteyiz. — Alâkadarlara vaki müracaatlarımızda su yol- larında bozukluk olmayıp şehrin alt kısımlarındaki hanelerde fazla su sarfiyatından bu vazi- yetin ileri geldiği ifade edik miştir. Binaenaleyh boşa akan bu sulardan istifade mümkün de- ğil midir? Gece hayatı sükünet bul- duktan sonra her vakit akan kısımlar muvakkaten, birkaç saat için kapatılacak olursa bizler de susuzluk çekmek- ten kurtuluruz. Aynı zamanda sıhhat ve menafii umumiyeye de hizmet edilmiş olur. Aksi takdirde, muvakkaten olsun, sokağımıza Halkapınar suyundan bir çeşme konub ması da mümkündür. Nazarı dikkati celbederiz. Cedit M. Hacı Osman Sk. No. 3 de İstanbul sabık Vali ve Şehremini Ali Haydar validesi Zübeyde Cedit M. Hacı Osman Sk. No. 9 da Emekli Yüzbaşı mütekaid O. N. Karagöz biridir. Bunda yüzde yüz emi- nim. Generalim, bu kadın sizin dünkü düşüncelerinize, başka defalar olduğu gibi hâkim ve sahib olmuştur. Si- zin hiç haberiniz, hiç taksiri- niz olmamak şartile! General Mars, bu kati ka- rar Üzerine: — İmkânı yok, dedi, bu söylediğiniz şey imkânsızdır ve iltiradır. — Generalim, ben de bu ithamda bulunduğum için çok müteessirim, Fakat ne çare ki, hakikat ancak bundan - iba- rettir. İşin daba feci ciheti var: Lidyanın kocası bahriye nazırı da bu töhmette - sizin kadar ve belki de daha tazla hissedardır. — Sonu Var —