di Temmpz 937 kani ANADOLU yn Pgiye anları “biyolojik, iye: üşterek vasıfları var- Bu bol insanı diğer yn hayvan (nevi) lerinden Ayırırız, vi iz ri) e ile bir insan ara- gik Talyaya göre bir çok kı: #yrılır. Bu farklar: akterleri are az ırk, siyah ırk... gibi. Irklar Arasında tamamile tuhi ve d Sok vasıf yalar daha var- *. Bunlarada (milliyet ve . - Japonluk, Alman, İtalyanlık.... gibi arasında bir mlara le (ırk) 5 > ilmi ve teknik © Ve seciyelerini gösterir Hloaksonluk meytik. lâ- tnlik,, ibi, vlan kadar saydığımız müşterek ve cemi rika Bunlar ancak in- işl kitle kalindeki vasıf- Pe ettirir. Bu vası! a e bi ve ilmi lâ mar Mar davaları ol- E bünyelerin (o menşei Peküla bilirsiniz ki biyol yolo- Pa zi (tenevvü) davası var- ebati ve kendi. sım vw ni. e nebatlara diğer anlara aynen ve tamamen fi Hi ii. aynı ananın yüzlere ân doğmuş bulunacaktır. iy Göle fen iy ğa a anların. sayı az si Yaca| Kond' e u Gi, Bein d müddeti bir hafta Menliğine o müracaat- iy KI i maddi v. nevi eakrktr, ir ii çe >kinmi R. B, al, yy (, li 1 m Zekâ ve hayat Ruhiyatçılar eyi şöyle tarif ederler. Yeni bir hayat kei a GA re n uygun bir şekilde tibak. edebilmek. Hayat, milletler önüne her- gün bi 5 mektedir. Hele her sahada inkılâb yaparak yepyeni yollara girmiş olan bir ei ferdleri ise her âdiseler, yeni işler sik aa or demektir. ble, tarihimizin her por a "j İi i. ET enn Bu sebe! G 04. yet için faydasız zararlı olabilir. Bir cemiyetten diğer cemiyete müesseselerin prensiplerini ve > şe killerini Üngör te olamaz. Öyle tekâmi > yolunda taklid) iş işe 4 demek- tir. Tekâmül, vet ve hızını zekâdan alır. Herhangi bir işte tekâmülün umumi şartları şunlardır: ) O işin milli tarihteki seyri. 2 işte en ileri gitmiş milletlerin nasıl sösalerdan geçtikleri, 30 N Milli tarihteki yri il işte enileri gitmiş lk” nasıl safhalardan ay Be en uygun cedebile: yüksek ze sine hamleler zekâdan gelir. Zekâ da hakiki hayat meselelerile karşıkarşıya gel- ayat sıtasile en kime İçindeki çocukların e Syeyaclarinı merkez edindirecek bir çalışma yeri yapabilmek. İşte asıl > budur. Gençle- rin zekâlarını, kendi hayatla- rından mütev celi işler ile kar- şılaştırmak. Bugün dünyada okulculuk, işte ii Eş devresinde ye lunuyor. Yeni terbiyenin, yat vasıtasile hayatı yükselt mek) prensibini tahakkuk et tirmek, şüphesiz ki büyük fe dakârlıklar Halbuki devrin- yor. çeleri en mene bile ayni “halde 3 Sg e beraber bu iş bette ei (bütçe) mese se ir vi ar (metot) senel her lerimizden istifade 2 “e ne Mis rol oynar. Türk milleti, Türk ta- rihi bugünkü eri esi bunu bekliyo: İş ve ilin yüksel- gelen > “birdir Na nesil- lerin e. Bema k için i hiçbir “1 dd İnme ya yay İN "LE ii a Baha Pars Devleti sgm temsil edilmiş va ve kendilerine “havas, namını münevverler | uzu *avam,, namını verdikleri | halka a ve yalnız onu, isti: eğer ettiler. yelleri. muazzam halk eks ln bu istismar etmek hak- kını evvelâ ke: ii müstesna yaradılış larında, daha sonra ei ekran ai etmiş olmasında buluyorlardı. u dedi a havassın münevver nkü ettiği Zi re Se muayyen bir inkişaf eN ispat ede- cek olan diplomayı halka musallat olmak için padişaha sadakat yemini ettikten sonra alabiliyo la rdi. ma alan gen havas zümresine bir aded daha r di ilâve, diyor. ve halka bir düşman daha kazandırıyordu. Sizler, halkın kymeli evlâdı olan sevgili çocuklarım, siz- ler, m almak hakkını kazandığınız bu anda halka hizmet etmek nz a iyesinile titriyorsunuz. Görülüyor ki zaman çok değişm Evelden Km mr edilmiyen faydaları istihsal için bir vasıta idi. Şimdi, e iğ edilen faydaları ibzal, isâr e e salâhiyet haline gelmiştir. Hepinizin gözlerinizde o bu heyecana ri olmakta büyük bir zevk e e Bi yorgunluklarla mahmul olan on bir senelik mesai İzi air kazanılmış bütün kıymetlerinizi nefsinizde sak- için değil onları unlara muhtaç olanlara neşretmek ve dağıtmak i a pe bu andaki kudsi heyecan- larınızı takdis mek kün değildir. Zekânızın liye ln ei olan kalbinizdeki milliyet aşkile büyük milletinizin arasına bir rehber, bir sarya pe arac ksınz. Kadınlık baysiyet ve vekarına inz n bu yüks z sıfatın size ye fır satlardan azami ri istifade etmek ii ki & girece- iniz muhitin ihtiyaçlarına göre hareket ediniz. Ruhunun karanlıklarına gömülüp kal alar ziya, aç mi- delere gıda, ihtiraslarla kavrulanlara ümid ve sükün, ka: yıdsızlara his ve heyecan veriniz, bu ez tebii bir merkezi olduğunuzu ve onun, etrafınızda devre başladığını göreceksiniz. Mekteblilik hayatınıza nihayet veren ve mektebcilik ha- yatınza bir mebde olan bugünü tes'id ii > bra ruhunuzd. e madi ve süz, şüphesiz, e meri sizin terakki olusa adımlarınızı takib ettiğini unutmayınız. Bizden dua ve bizi met, Allahtağ inayet, |L) İzmir Kız Muallim mektebindeki veda toplantısında söylen- miştir. t Edebiyat: işaf /m————— Gözlerin sahrasında Geniş, uçsuz, mii Dar sahra.. Muhteşem bir ay doğdu. Uzak bir serab, ufkun üş renkli tablosunda, rüzgâra tu- tulmuş dağınık bir fırça ibi, hurma dalları ile, ağır ağır sal- Mz silkiniyor. Dünyamıza mahsus olmıyan sesler geliyor. mlar, yavaş esi bir rüya katarı gibi kıvrılarak, serpi- m esib gidiyo Hurma darı şarkısı duyuluyor, ta ufuklarda Ay mesud bir insan kalbidir sal olduğunu söylüyo: işem. ve şuur altımızın büyük âleminde yaşıyan hayatın . güzelliğini söylüyor. Ayaklarım çıplak.. Gönlüm, akşam rüzgârında açılmış, be yaz, büyük bir gülü andırıyor. Emellerim, gözlerimin içinde taze bir nem gibi kabarmış; durmadan yürüyorum sahrada.. e girdiğim Ti yolda, kimbilir daha ne kadar zaman gide- ğim?. Tertemizim, bir rüya kadar halifim.. İşimi bu sahra ere mehtabına açıverdim, Kalbi ile başbaşa kalmış olanların saadet ve hazzı bir nur ya ğmuru gibi i çe ve sah- aya dökülüyor. Her lada iyor. v benden habersiz, lamıyacak ve sezmiyece kâinatın hududundan içeri giremez. diyemez. Gölge em, omazimin, batıralarımın derlenib toplanmasından doğan bir kesafet gibi, çarpıla çarpıla arkama düştü, yere küldü. Böyle bir sahraya ia artık gölgesini aramaz. Bana “beni sevme, Yürüyorum. Uçsuz, Kli Ea sahrayı andıran gözlerinin mg mehtabı seyrede ea idiyorum. Bu, bir ibadete r. Ve, kumlar, yavaş yavaş, bir rüya katarı gibi kıvrıla il serpilerek esib El Ta ebediyen hiçbirşey de, istemese de bu Bana, “beni sevme,, O; benden habersiz, benim a anlamıyacak ve sezmiyecek olan ese kâinatın o hududundan diyemez. içeri ei bu gözlerin uçsuz, İneği sız sahrasını aşamıyacağımı bilmiyor değilim. Fakat cezbe dolu bir ibadet halinde sadece ŞA Yy , Şer 1937 Mezunlarına ul (Danışma kurulu (A N m 1 e) yazı harflerini değiştirmek ge- regiyor, değiştirdi ve o Lâtin harflerinin ilk öğretmeni de kendisi oldu. e b iamek alanın- da ağır üklenmiş oi hiç Ki ilkokul ii ni ir. itmiş yet» ileğe “deha ak değildir. Fakat şi ço” ayrı bir dünyave meç- hal 4 kavelerin fk kay- nağı Deri ve ks nle er, öğ dar istıraplı be işle yönle takdir eder- “İlkokul grisi ia ve eğitim işine başlami önce, eline — aim yerin sosyetedeki medeni seviyesini öğrenmek kaygısile: — Sonu 6 ıncı sahifede — Görüşler: A Zaman zaman duyuluyor: > ue bir genç sireni enini tahkir etmiş, did ni, isyan etmiş. Mevzii ka- > yi vel vakıalar karşı- sın daima o genç eli muahaze edildiği işitiliyor. Bu gibi muahazeler, görüş ve ra kudretinin zafına delâlet Bir pedağog “ a NAM gördüğünüz nn hatayı, ter- terbiye eden evvelâ siz kendi ei arayınız, di- pedağog, z 6 mal mek meselesidir , diye tarif re > a bir terbiyeci de “ço- cuğu, retele” teneffüs ede- ine ve orjinalitesinin iz- hanına müsaid tesirlere maruz ğinden yapmağa lacak o muhitini demektedir. Eski devrin okulunda ter- biye, bilinmiye si mma Orada -yalnı eden mutlak beni Fe Muallim ii tanımak lüzu- munu o duyma; bile.. Ona kendi istediği si ve ören bir cenderede sıkar gibi p. çimlerdi. n için çocukla öğret- men arasında sonsuz bir uç mecbur ka- hazırlayınız, > rum doğmuştu. Öğretmen ta- lebesini anlamaz, çocuk da öğretmeni bir düşman telâkki ederdi. Bugünkü okul, yalnız bilgi mıyor. Bilg ollarında insana niha) Tet 04 vasıta vazifelerini a Fakat haya- ruhi A yüke 7 Hikâye j Türkistanlı Mustafa İZ Aytekin Kültür Okulun kapısında, iki kor luyla sm dei kapı ka» nadını, hiç kımıldatmadan ba” Bir kimisi ismen girer onu rüklemeğe çalışırlar, kasketinin dimdik asıla Sinirleri > mazdı, yapmayın da demezdi. O da onla zi gülerdi ve e kollarından çıkmak imi çocukların. şlarında, kısa boylu, md kei çıkık, şiş yanaklı, yumuk sözlü idi. Bir gözü öyle fena ağrıyordu ki a ikide bir gözünü ko- gibi çok zaman elile ka- pardı. Emir e ii üzünün yarısını ö: Fakir bir davar ei Anası ölmüş, bi oğul bu şi sonra pe kal- onu 6 ıncı sahifade— vermekle ire se Ese say- deruni disiplin, cesaret, makul DİSİPLİN bir çalışma tarzı gibi itiyatları aşılıyamaz. lee için, okul, çocuğa tabii ve içtimai bakım: dan hayatı ei gözüklü taşıyor. Bu gayeye varmak için de okulun ferdi ve müşterek teşebbüs ve gir mu- hiti olmasını, vazife v liyet mihveri önün) kendi kendine | işliyen, deruni inzi- bata kavuşmuş milli bir cemi- sabır, yaratıcı bir müfekkireye ihtiyaç yi ri ve | ona göre hareket ir terbiyeci CM taşıyan ele avi onlar öğretmenlik san'atımı, hekiki Ger san'atkârıdırlar da ondan GC. Kırhan ği