Uçub gidenler İrfan Hazar ,'İ Hamiri: rabim bir yuvaya beozetirim; bağoında yidirip içirdiği, bin z palazlandırıp pırrr diye uçurdağu ipek yavrolarını ara sıra | önünden geçiririm. Askeri kıraathanenin eski mükellef köşeleri, ppaşanın; palavra kulübile nibayet bulan salonları, Gaf far zadettin ve tönünün sandalyeleri, masaları, bir “dile gelse, lar bize.. 1 Kimbilir kaç müzisyen, kaç Tiyariyeci, kaç felsefeci Fe kaç İyatçı-ilk “yemlerini oralarda toplamışlardı neler, neler — anlat. edebi- Nevzad metfumlardan, Türkçü ;—odhludeu. Ömer Seyfeddinden, Uşakilerden, İsmat! Zühtülerden, Vamf we Necatilerden, Tokadilen '*bu tarafa doğru Riaız. Resmi teşekkülle- | İi, iCirmaları olmıyan bu hususi ve - serâzad 'kümeler, zaman zaman kiki / cemiyetlere taş çıkartacak derecede tofekkür — varlığımıza müessir uşlardır. Her Tür kuahvesini bor görmiyelimi! Kalem çıraklığımızın ilk dersini, Yoça tecrübelerimizin en göz ka O Şimdi, yuvaya sadık kalan ve miyen anne kuşları düşünüyorüm! Ooları bepi amm ©o kahivclerde yaptık. Jan tek bir gün olsun ayrılmak is- z bilirsiniz.. Ağır ağır ürürler. Ağır ağır konuşurlar, Okomaktan ve ders vermekten benizleri Sararmmştır. Yuvalarında yerm bekliyen mini mini yavrular, onların baş- endişelerini teşkil eder, Yem bulmak! BHazan dört beş cildin içinden bir buğday tanesi dahi clde edememenin ne felâket olduğunu talı- (znin edersiniz.., Pirrer diya İzmirden uçub giden ve şimdi vatanın bangi köşelerinde Bulundukları malüm olmıyan yavrular! Yuvalarınız kardeşlerinizle gene İdoludur. Gene iskemleler, masalar, sıralar, ağaçlar, kürsüler, anne kuşlar İyerli yerindedir, Ancak siz yoksunuz; ey meçhul dallarda yeni — yuvalar İkuran ve ipek yavrular yapan küçük anueler, genç anneler! Anneanneniz Üzmir yalnız sizlerle mesuddar. İncil okunmuş mu, | okunmamış mı? Umumi harpte Fransızlara iyardım için Amerika ordu- osunda hizmet etmiş bir ada- (mın başından garip bir ma- cera geçmiştir, v Delikanlının harpte kullan- Udığı bavulu annesi kanıştırır İken bavulun bir gözünde kü- “çük bir incil görmüştür. Bu “incili kendisinin gönderdiğini hatırlıyan kadın, küçük bir îîı&iklız kitabın oğlu tarafın- “dan bir defa olsun açılmadı- ıfhıu anlamış ve oğluna: — — Oğlum, sen harpte bu “incili hiç okumadın mı?. — Diye sormuş. < — Okudum.. — — Hertarafını mı? D — Evet. — Bence sen bu kitabı aç- —madiın bile.. | — Bilâkis.. © — Şu halde yedinci sahi- fenin arasında şu 100 doları — neden görmedin? © Ve kadın bunu söylemekle Cüncilin yedinci sahifesindeki 100 dolarlık bir banknotu çı- karmış ve almıştır! Sabırtaşı meselesi | Eski masallarda âşıklara “sa- tbınuı. tavsiye edilirmiş! L' Bizce, masalların bu sabır Otaşına Piyer Lemuan adlı Şıdımııılı Madlen Jino is- — mindeki kadıncağız da vardır! inkü bu iki sabırlı kul, Pa- — risli olmalarına rağmen tam |— 56 sene nişanlı kalmışlar ve -— Bugün doğacak çocuklar.. — Bu poazar günü, güneşin ve zührenin nüfaza altında güzel ve eğlenceli bir gün olacaktır. Hisst ve kalbi işler için bugün çok fik bir gündür. — Vakat ban teşebbüslerde ademi muvat- yet ihtimalleri çoktur. Bugün doğacak çocuklar sem- ve munis olacaklardır. Mu- “ |nüs tabiadleri sayesinde hayatla- rında dalmi kolaylık ve yardım busene evlenmeğe muvaffak olmuşlardır! Bu iki nişanlının macerası cidden tuhaftır. Bay damat nişan olduktan sonra 1871 Fransız - Alman harbine iştirak etmiş, harpte yaralanmıştır. Bu yaranın icabı olarak bir ayağı da kesilmiştir! Gelinin ailesi, tek bacaklı damada taraftar olmamışlar, iki nişanlının nikâhlanmasına mani olmuşlardır. O zamandan bu zamana kadar ne damat, ne de gelin kalplerini başkasınağvermemişler fakat yarım asırdan fazla müd- det binbir müşkülâtla karşı- laşmışlardır. Nihayet busene, her müşkül halledilmiş ve ni- kâhları kıyılmıştır. Amma... Bay damad 96, Bayan gelin de 70 yaşına basmışlardır. Ne kadar doğru... Gönül kocar mı hiç?. Paris ve Londranın nüfusul Paris ve Londra isimlerini duyunca milyonlardan bahse- deceksiniz; fakat biz size di- yeceğiz ki, Paris ve Londrada ancak... 23 nüfus vardır. Hayretten küçük — dilinizi yutmadığınıza, fakat bizim coğ- rafya malümatımızın - sılır ol- duğuna hükmettiğinize eminiz. Bununla beraber, karar ver- meden bizi dinleyiniz, rica ederiz: Bahrimuhitiatlaside iki kü- çük adacık vardır ki, bunların mecmu nüfusu 23 dür. Ve bu iki adacığın ismi de Paris ve Londradır! Okyanusların derinliği! Okyanusun en derin yeri 9000 metre sanılmaktadır. Fa- kat son olarak Okyanuslarda derinlik tetkikatı yapmakta olan fen heyeti Maryan ada- ları yakınında 9,636, Tutga Kermarikde 9,427, yeni Po- meranyada 9,140 metre de- rinlik tesbit etmiştir. Niçin hastalanıyoruz? Durup dururken hastalanı- rz; çok defalar, bu hastalık- Sivrisinlek | mücadelesi | ——0 eee Ehemmiyetle devam ediyor. Sivrisinek mücadelesine de- vam edilmektedir. Belediye zabıta memurlarından ayrılan muhtelif kollar, beraberlerinde arabalarla mazot taşımak su- retile ev, cev dolaşarak su ve helâ çukurlarına, sokaklardaki su birikintilerine mazot dök- mektedirler. Bu sene sivrisinek mücadelesine büyük ehemmiyet verildiği için iyi neticeler alı- nacağı tahmin olunuyor. Salmalar Köyde oturmıyanlar da verecek Köylerde oturmıyan, fakat arazisi ve evi olduğu için sal- malarda kendilerinden para istenmiş olanlar vilâyete mü- racaat ve şikâyette bulunmuş- lardı. Vilâyet, bu mesele ile alâ- kadar olmuş ve salmaların, bu gibi şahıslara da teşmili doğru olmiyacağı mütaleasın- da bulunarak bunların yalnız bekçi parası vermeleri muva- fik olacağını ileri sürmüş, va- ziyeti Dahiliye Vekâletine bil - dirmişti. Hatta bu mesele yü- zünden Şürayı Devlete bile müracaat edilmişti. Dahiliye Vekâletinden vari- datı az olan köylerdeki sal- malarda köylülerin veraset ve yol vergileri yekünunun yarısı nisbetinde mükellef tutulma- ları ve bu salmaların, köyde oturmıyan ve fakat arazi ve emlâki olanlara da aid oldu- ğu bildirilmiş olduğu için ih- tilâflı olan mesele de halle- dilmiştir. Muhasebei . hususiye Resim sergisinden tablo alacak Halkevi salonunda açılmış olan resim sergisi büyük mu- vaffakıyetle devam etmektedir. Mektepler talebesinden başka sergiyi ziyaret edenler pek çoktur. Memnuniyetle haber aldı- ğamıza göre, İzmir muhasebei hususiye müdürlüğü, ressam- larımıza bir teşvik olmak üzere sergideki resimlerden bir kıs- mını satın alacaktır. İtalya-Avusturya Viyana, 1 (Radyo) — Avus- turya gazetelerine göre ma- yısın ortalarına doğru, Avus- turya ile İtalya arasında yeni ticaret ve iktısadi mukavele- lerin müzakerelerine başlana- caktır. Bu münasebetle Avus- turya Ticaret Nazım ve bir heyet Venediğe gidecek ve müzakereleri idare edecektir. GEYİTTAR NSK TMEEL TI M TAS CAT M LAR AD yoruz. Doktorlar bile, hastalarının hastalıklarını doğrudan doğ- ruya ne gibi bir sebep ve tesirle geldiğini tayin edemer- ler. Fakat Amerikalı doktor Morgel, Monsori parkından bir avuç çamur almış ve bunu teleskopla muayene edince, her hastalığa aid olmak üzere 60 milyon faal halde mikrop bul- İ SRERĞE d ANADOLU e a L ——— ——— — —— —Z Çocuklar ve;bayram rülmektedir. Menemenin Ulucak köyünde Karaaliyi bıçakla yaralıyarak öldürmekle maznun Abdullah ve kardeşi Salih ile oğlu Ha- lilin muhakemelerine gün şehrimiz Ağırceza mah- kemesinde başlanmıstır. Vak'a geçen Kurban bayramının bi- rinci günü olmuştu ve dava evrakına göre, cinayetin sebe- bi anlaşılamamıştır. Maznunlardan Salih ve Ab- dullah, cinayette hiçbir alâkâ- ları bulunmadığım söylemişler, Halil ise, vak'a günü eve doğru giderken birkaç el si- lâh atıldığını, evine girince Körali ve Seyfeddinin kendisine küfür ve tabanca ile hücum ettiklerini söylemiş ve: — Ben de bu bıçakla Aliyi vurdum. Demiştir. Dinlenen âmme hukuku şahitlerinden Ayşe de- mistir. ki: — Vak'a günü bayramdı, ben köyün ihtiyarlarından ol- duğum için kadın erkek bir çok kimseler gelir, elimi öper- ler. Akşam üzeri Karaali ile | Seyfeddin de — geldiler, bay- ramlaştık ve evimden çıktılar. Biraz sonra iki silâh sesi işit- tim, kapının önüne çıkarak baktım. Abdullah ile Salih, Kareaaliyi yere yatırmışlar, bı- çaklıyorlardı. Halil de ayakta duruyordu. Diğer şahitler ise Abdullah ile Salihin Karaaliyi yere ya- tırdıklarını, Salihin, Karaalinin başını bastırdığını, Abdullahın da - biçakladığımı söylediler. Bazı şahitler gelmemişti, mu: evelki | Acıpayamın Dedesil köyünde müsamere Memlekette, çocuk haftası tezahüratı, müsamereler, eğlence- ler devam etmektedir. Bu meyanda Alaşehirde de hararetli tezahürat — olmuştur. Fotograflarda üstte Alaşehirde yavrular eğlenirken, aşağıda da veren çocuklar gö- MAHKEMELERDE Ulucak köyü cinayeti- nin sebebi Biri başından tutmuş, öteki de bıçaklamış.. hakeme bu şahitlerin celpleri 'Vali Bay Fazlı Güleç ———an .0 . a— Tetkik seyahatinden dün akşam dondü.. Küçük Menderes havzasın- daki muhtelif kazalarda mü- him tetkikler yapan valimiz Bay Fazlı Güleç, dün akşam şehrimize dönmüştür. Varşovada Musevi aleyhtarlığı Varşova, 1 (Radyo) — Mu- sevi aleyhtarları, — Musevice gazetelerden birinin idareha- nesine taarruz etmişler, makine ve tevzi dairelerine bomba atmışlardır. Zabıta mütecaviz- lerin bir kısmını yakalıyarak tevkif etmiştir. Gazete idarehanesi tahrib edilmiş bir haldedir. B. Leon Blum İvon Delbosla konuştu Paris, 1 (A.A.) — Başvekil Blum ve Hariciye Nazın Del- bos İspanya hâdiseleri ve bil- hassa Bilbaonun vaziyeti etra: fında uzun uzadıya görüşmüş: lerdir. Öyle zannediliyor ki bu gö: rüşmelere sebeb Pariste bir heyeti murahhasanın başında olarak bulunmakta olan Va: lans hükümeti Hariciye Nazırı Delvayonun Fransız hükümeti nezdindeki teşebbüsleridir. için başka güne bırakıldı. 2151937 Hin Beşiktaş - Genç- lerbirliği 2-2 Oyun çok zevkli geçti İstanbul, 1 (Hususi) — Be- şiktaş - Gençlerbirliği, bugün 2-2 berabere neticelenen bir oyun verdiler. Hakem İzmir- den eski Altınordulu Bay Mus- tafa idi. Oyunu gayet güzel idare etti ve delalarca alkış- landı. İlk devrede Gençlerbirliği, Beşiktaşın enerjik — oyununa karşı daha fazla bir enerji ile ve zaman zaman üstünlükle mukabele etti, bir gol çıkardı. Devre 1-0 bitti, İkinci devrede Beşiktaş iki gol attıktan sonra Hakkıyı müdafaaya almak gibi bir hata gösterdi. Bundan istifade eden Gençlerbirliği bir gol daha çıkarak berabeliği temin etti. Turgutluda 19 Mayıs bayramı- na hazırlık Turgutlu, 1 (Hususi muha- birimizden) — 19 Mayıs Spor bayramı aynı zamanda müta- rekenin kara günlerinde Büyük Şefimiz Kamâl Atatürkün Sam- suna ayak bastığı ilk gün ol duğundan bu iki bayramın lâ- yık olduğu ehemmiyetle kut- lulanması ve büyük ve parlak tezahüratı ihtiva edecek prog- ramın esasları şimdiden hazır- lanmağa başlamıştır. Bilhassa gençlik spor bay- ramı olan 19 Mayıs bayramı- na halkın da geniş mikyasta iştirakini temin için Partimizce büyük tertibat alınmıştır. —— Eski yeni Belgradhların en çok acıdık- ları şey, şehirde eski hiç bir hatıra kalmamış — olmasıdır. (Kaleden başkal) Şimdi bura şehircilerininin harap ve pek te değeri olmıyan bir tekkeye nasıl sarıldıklarını görseniz, şu Hacıbayram caddesindeki ca- miün bile nasıl bir hazne ol- duğunu anlarsınız. Şehirler yenileşirken, eskiyi iki türlü korumak lâzım: Biri maddeten yıkmamak! Üskü- darda Sinanın bir eserine ya- pıldığı gibi... İkinci manen yıkmımıiî Bursada Muradiye kapısındaki Lâtin harfli kireç kabir gibi... Bu kireç parçası acaba hâlâ orada mıdır? Onun için İstanbul, Bursa ve hatta bütün Türkiye şehir- lerinde san'atkarlarla mühen- disler birlikte çalışmalıdırlar. San'atın kontrolunu tesis et- miyen belediyeler, keşki on parasız kalıp bir çivi çakamaz hale gelseler! Bir gün, İstanbul ve Bursa, ve bu iki şehri içine alan eş- siz Marmara bölgesi ile bir- Ekte, dünya seyyahlarının akın merkezi olacaktır. Eğer çimen: to imarı tarih ve sanat eser- lerini ve onlara çerçevelik eden peyizajları tahrib etmezsel Hakikati, insanları ve on- ların hayatını da pitoresk ser- mayesi içine alarak bizi şark miskinliğine hapsetmek isti- yen Piyerloti ile, Karacaah- med servisini veya Bursa Mu- radiyesini iptidailik zanneden beton mühendisi arasında ara- yıp bulacağız. (Bu tabir - ile mühendisleri değil, pek — ileri memleketler müstesna olmak üzere, her tarafta az çok hü- küm süren bir zihniyeti kas- deudoyrim!) - Fatay ———