li hissiyatına — inaamasını Bulgar buatından dilerim. Edirne, 21 (A.A) — Bel- tad ve Sofyadan dönmekte n Başvekil İsmet İnönü ve lanlarındaki zevat gece — saat 2 yi 10 geçe Karaağaç istas- Onuna gelmiş ve 15 dakika ldıktan sonra İstanbula ha- teket etmiştir. Başvekil istasyonda Gene- l Kâzım Dirik ile refikası Üçüncü Uumumi — müfettiş Tahsin Uzer, Kolordu kuman: danı Korgeneral Salih, Gene- fal Kemal, başmüşavir Sabri, irne ve Kırklareli - valileri sınan ve Hasip, Edirne me- busu Şeref Aykut, hudud ku- Mandanı ve Edirne belediye Teisi Ferid, asker, jandarma, Polis müfrezeleri, askeri ban- do muzika, köy eğitmenleri ve havanın yağışlı olmasına Tağmen — kalabalık bir halk kütlesi tarafından candan kar: şılanmıştır. Çok beşuş bir çehre ile trenden inen Başvekilimiz ken- dilerini karşılamağa çıkanların ellerini sıktıktan sonra (yaşa ve varol) seslerile kendisini alkışlıyan halkın arasına karı- şarak herkese ayrı ayrı ilti- fatta bulunmuştur. Başvekil çok memnun gö- rünüyordu. Nitekim bu mem- nuniyetini Şşu sözlerle izah etti: — Seyahatimden çok mem- nunum, Yugoslavya; ziyaretim Münasebetile adeta bayram | yaptı. Belgradda ve Yugos- lavyanın her tarafında - içten gelen yüksek sevgi tezahürleri ile karşılandım. O derecede ki ) Cuzun müddet köyünden çıkmı- | yan ihtiyar köylüler bile geç- tiğim ve ziyaret ettiğim şehir ve kasabalara kadar gelmek | — suretile büyük zahmetlere kat. | — lanmışlardır. Çok memnunum. Bulgaristanda da öyle. Ma- İeste Kral çok yüksek bir alâ- || Ka ve samimiyet gösterdi. Başvekil bundan sonra yağ- LK SA C S - Halkevi köşesi Bugün saat 16 da Köycü- lük ve 16,30 da da Kitapsa- ray ve yayım komiteleri top- lantısı vardır. Bugün saat 18 de çocuk hastalıkları mütehassısı doktor Bay Ali Agâh Dinel tarafın- dan Halkevinde çocuk - velile- — rile okul öğretmenlerini alâ- kadar edecek (spor ve çocuk) mevzulu bir konferans verile- cektir. Halkevi herkese açıktır. Frimah -124. Nihayet işte onunla, bu açık denizlerde gene karşı karşıya kalmıştı.. Aliyi seviyordu. Fakat ona karşı içinde bir nevi hınç ve kin vardı. O, kalbini yıkmıştı. Bütün bahtiyarlığını, saadetini öldürmüştü. Hayatını zehireden ve onu bir.daha doğrulmıya- cak şekilde çiğneyip, yıkıp geçen ' fırtınadan, — intikamını almak istiyordu. Korsanlık tarihine, sevdiği Ç ci güzel en hhıımıııeıkeğı, nkaraya hareket etti. Başı | nci sahifede — | mur v vıııyclılc alâkadar oldu. rtına Ali üyük Korsan Büyük Korsan Romanı Yazan: M. Ayhan, Faik Şemseddin' Kâzım Dirikten Trakya hak- kında izahat aldı ve izahâtlen çok memnun oldu. Hele Ana- doluda bereketli yağmurların düştüğüne pek sevindi. Başvekil bundan sonra kâr- şılıyanlardan Korgeneral Salih ve Tahsin Uzer de refakatin- de olduğu ve halkın çok can- dan sevgi ve tezahürleri ara- sında İstanbula hareket etti. İstanbul, 21 (A.A.) — Baş- vekil İsmet İnönü ve Bayan İnönü ile Hariciye Vekili Dr. Bay Aras, bu sabah saat 7,50 de beraberlerinde, Korgeneral Salih olduğu halde maiyetleri erkânı ile birlikte Semplon ekspresile Belgrada yaptıkları seyahatten şehrimize dönmüş- lerdir. Yol üzerinde istasyon- larda Başvekili alkışlamak için toplanan — halkın — tezahüratı dolayısile 15 dakika kadar ge- ciken tren Sirkeci — garını ve civarını dolduran halkın alkışları arasında istasyona var- mıştır. Milli Müdafaa Vekili Gene- ral Kâzım Özalp ile İstanbul valisi Üstündağ, ordu müfet- tisleri, OÖrgeneral — Fahrettin Altay ve Kâzım Orbay, harb akademisi kumandanı Korge- neral Ali Fuad, donanma ko- mutanı Amiral Şükür Okan, vilâyet, belediye erkânı, C, H. Partisi, vilâyet, kaza, nahiye ve ocak mümessilleri, matbu- at erkânı, Yugoslavya general konsolosu — ve konsolosane memurları, muhtelif müessese- ler direktörleri Başvekil ve Hariciye Vekilini kaşılamıştır. Asker ve polis - kıt'alarile bir bando muzıka selâm res- mini ifa etmiştir. Başvekilimiz (yaşa!) sesleri ve falkışları ara- sında istasyondan çıkmış ve kendisini alkışlıyan halk ara- sına girerek hatırlarını sor- muştur. Bu ara tezahürat ve alkışlar görülmemiş bir dere- ceye varmıştır. Bavekil ve re- fakatlerindekiler — Perapalasa gitmişlerdir. Başbakanımız Ankaraya hareket ettiler İstanbul, 21 (Husust muha- birimizden) — Yugoslavya ve Bulgaristan seyahatlerinden dö- nen Başvekilimiz general İsmet İnönü ile Hariciye Vekili Bay Rüşdü Aras ve maiyetleri, bu- gün Edirneden Semplon eks- presile İstanbula — gelmişler, Sirkeci istasyonunda şimdiye kadar görülmemiş derecede parlak tezahürat ve merasimle karşılanmışlardır. Merasimde selirler ve bir çok - saylavlar istiyordu. Ondan sonra ölse de gam yimiyecekti.. Mavi gözlerinin bütün dik- kati ile ğıvşı gemiye baktı: — Evet «dedi- Marko ya- pılmamış, ta kendisi!. Zaten geminin manevrasından belli.. Mesafeler, dakikalarla mu- vazi olarak kısalıyordu. Geminin ta dibine düşen bir dalga, koskoca gemiyi sal- lamış ve o da sendelemişti.. Bir an için düşündü: unla karşı karşıya dö- vüşebilir” miyim? Vapıırlar Bizim körfez vapurlarına bir al oldu.. Nereden nereye gi- deceklerini bilmiyorlar. Yolcu- lar meçhulât içinde, onlar da merhumenin acısından yaptık- larının farkında değiller.. Sabahleyin saat sekizde Kar- şıyakadtn kalkan bir vapur, uzaktan AÂlsancak - iskelesine bir düdük selâmi veriyor ve doğruca Pasapori... Bittabi Pa- saporta gelince, vapurun Ko- nağa da uğrıyacağına hükme- dersiniz değil mi?.. Hayır, vapur burada bütün yolcularını Kordona döküyor.. Kazara, Alsançak veya hükü- met civarına gidecek olup ta bu vapura binmiş bulunanlar varsa, yayı. olarak veya oto- büse atlıyarak ikinci bir ge- zinti faslına çıkıyorlar.. Beş dakika sonra diğer bir vapur kalkıyor.. Evvelâ Alsan- cağa uğruyor. Güzel ve tabit.. Sonra tekrar yola düşüyor, Mendirekten içeriye giriyor. Ne tahmin edersiniz: Pasaport iskelesine uğraya- cak değil mi?. Hayır, iskeleyi beş metre solda bırakarak ve düdük ça- larak, doğru konağal.. Ben, gerek birincisine, gerek ikincisine, yani biribirine sür- prizler yapan bu sekizci va- purlara bakıyor, bakıyor da, her ne hikmet ve sebebe isti- nad ccerse etsin, birşey anla- miyorum doğrusu... Daha geçenlerde de başka birşey vardı: Sekiz vapurlarından biri sizi alır ve Alsancak iskelesinde yüzüstü bırakırdı.. Kime kul olacağız, hangi vapurun, hangi tarifenin yol- cusu olacağız yahu?.. * .. Evelki akşam, bir dostum, hafif bir içki neşesi içinde: — Yahu -dedi- ne olurdu, şu vapurlarda birer büfe yap- salar... hazır. bulunmuşlardır. 23 Ni- sanda Ankara sergi evinde açılacak beynelmilel kömür sergisini açacak olan Başba- kanımız, akşam — trenile An- karaya hareket etmiş, Hay- darpaşa istasyonunda meresimle teşyi olunmuştur. Başbaka: nımız, gazetecilere beyanatında demiştir ki: — Yugoslavya ve Bulgaris- tan seyahatlerimden çok mem- nunum. Yugoslavyada içten gelen sevgi tezahürlerile karşılaştım. Bulgaristanda da öyle. hareti fazlası fazlasına bulu- yordu.. Ona hiç olmazsa, ha- yatta ancak bir defa bağrında sıktığı kadının, bir kahraman olduğunu anlatacaktı.. Sonra: — Acaba elim varacak ve fırsat bulursam, onun kalbine veya gırtlağına hançerimi veya kılıcımı saplıyabilecek miyim? Düşündü.. Birdenbire ken- dini toporladı: — Mariya, aklını başına topla!.. Bundan daha tabii ne var?. Sevdiğin erkek, senin en büyük düşmanındı. Her ci- hetçe düşman.. Sen onu vur- mazsan o seni öldürecektir.. Artık, her iki gemidekilerin gölgeleri görükmeğe başladı. »Mariya, bunlar arasında elle- rini kalçalarına dayamış, hey- “tesadüf, aynı gideceğim. Kahpeyi saçların- 'Halkevınde Hamid ihtifal — Başı | inci sayfada — hakkında mühim bir konferans verildi, konferans: bir saatten fazla sürdü. Hâmidin dehası, kudreti anlatıldı. Çok alâkalı olan bu konferansı müteakıb Karşıyaka Ortaokulu Türkçe öğretmeni Bay Sabaheddin Arıç tara- fından Hâmidin (Finten) inden bir parça okundu ve alkışlandı. Programa göre, öğretmen Bay İrfan Hazar tarafından okunan, gene Hâmidin mü- him eserlerinden (Tarık) tan bir parça çok fakdir edildi. Bunu lise 'İ(urkçı— öğretmeni Bay Alâeddin Canevirin oku- duğu (Tezer)den ve — İstiklâl ilkokulu başöğretmeni Bay Arslanın okuduğu(Makber)den bir parça takib etti. Şairiâzam — Abdülhak Hi- midin eserlerinden - seçilerek okunan bu şaheserlerdeki ve- ciz ve şahlanan ifade, dinle- yicileri ürpertmiş ve heyecan içinde bırakmıştır. Daha son- ra gene Kız Lisesi direktörü şair Bay Necmeddin Halil Onan, ihtifalde bulunanların ricasile büyük şairin eserlerin- den, bilhassa (Eşber) den en mühim ve muhtelif parçalar okumuş, alkışlanmıştır. Bu suretle ihtifal geç vakit sona ermiştir. İzmir - Halkevi — başkanlığı tarafından Bayan Lüsyen Hâ- — Yani -dedim- şöyle, ak- şamları kâdeh kadeh çekiştir: sek.. Deniz ve mehtap safası yapsak değil mi?. — Ya, yal... — İdare bunu düşünmüş: tür mutlak.. Fakat o takdirde vapurda bir karakolla bir de ötel kısmı, birkaç banyo dai- resi inşa etmek İâzımgelir ve belki de, çoluk çocukla daire kapısına dayanıp: — Nerede bizim babaları- mız, oğul veya ağabeylerimiz. Diye bığırır düşüncesile vaz geçmi Çimdik ve İstanbul, 21 (Hususi muha- birimizden ) — Sofyadan bu- raya gelen haberlere göre, Bulgar gazeteleri, Türkiye Baş- bakamı General İsmet İnönü- nün Sofya seyahatinin fevkal- âde mühim olduğunu ve çok mühim neticeler vereceğini ya- zıyorlar. İstanbul, 21 (Hususi) — Başbakanımız İsmet İnönü, Ankaraya hareketinden evel gazetecileri kabul ederek ken- dilerile konuştu. Ve bilâhare Yedek Subay okulunu teftiş etti. duran birini gördü. Bütün ka: ni yüzüne hücum etti. Kalbi, tasavvur edilmez bir heyacanla çırpınır, sızlar gibi oldu.. -Ol Diye mınldandı. Garib bir saniye içinde, Fırtına Ali de, düşman gemisi içindeki gölgeler arasında Ma- riyayı aramış ve onu derhal seçmeğe muvaffak olmuştu: — Ol... Mariyal.. Her nedense, kalbinde kü- çük bir titreme hissetmişti: — Fakat -diye mırıldandı- Rüzgâr Ahmed gibi en sevdi- ğim bir kahramanı öldürdüğü için onu affetmiyeceğim, kaç- masına da imkân bırakmıya- cağım. Sular yarılsa dibine geçmeğe kalksa ben de ge- mimi batırıp onun peşinden yapıldı mide bir taziyet telgrafi gön- derilmişti. Bu: telgrafa aşağı- daki cevap gelmiştir: Bayan Şehime Yunus Halkevi başkanı İzmir “Bu büyük matem içinde ancak ulu milletin gösterdiği asil alâkadan teselli bulabili- yorum. Size ve Halkevi arka- daşlarımıza pekçok teşekkür ederim. Lüsyen Abdülhak Hâmid, Turgutlu, 21 (Anadolu) — Bugün Halkevimizde, ölümila bütün memlekette derin' tees: sürler uyandıran büyük Abdül- hâk Hâmid için bir toplantı yapılmıştır. Edebiyatımızın. bu en yük- tek şahsiyetinin batıratını ta- zim ve tâziz için onun haâyatı anlatılmış, eserlerinden muhte- lif parçalar okunmuş ve mem- leket gençleri ateşin hitabeler irad etmişlerdir. Sefaret — müsteşarları Silâh ticareti yapmışlar.. Bağdat, 21 (AA) — Baş- vekil Bay Süleyman, Irak par- lâmentosunda şu beyanatta bulunmuştur: — İrakın Paris ve Berlin- deki elçilik müsteşarları İspan- yaya yapılan silâh ticaretine iştirak eylediklerinden dolayı azledilmişlerdir. Bu iki memur Iraka avdetleri üzerine alâka- dar mahkeme tarafından mu- hakeme edileceklerdir. lrak Hariciye Nazırı Pazar günü Ankaraya geliyor. İstanbul, 21 (Hususi muha- birimizden) Pazar günü Irak Hariciye Nazırı B. Naci, Bağdattan Ankaraya gelecek merasimle istikbal edilecektir. Ankarapalasta misafir edile- cek olan komşu ve dost Ha- riciye Nazırı şerefine Hariciye Vekilimiz. Bay Rüşdü Aras tarafından bir ziyafet verile- cektir. Uydurma bir haber Moskova, 21 (A.A.) — Tas Ajansı Berlinden verilen ve Moskovada Bay Stalinin ha- yatına karşı suikasd teşebbü- sü keşfedilib tiyatroda hükü- met İocasının altında bomba- lar bulunduğunu bildiren ha- berleri kat'i surette yalanla- maktadır. Milâno fuarı Milâno, 21 (Radyo) — Mi- lâno fuarına tehacüm - fevka- lâdedir. Şimdiye kadar fuarı 1,225,000 kişi ziyaret etmiştir. Bugün de Brezilya bahriye heyeti fuarı ziyaret etmiştir. dan tutup hançerimi kalbine saplıyacağım... Gemiler, suları biçak gibi yararak ve iki taraflarından birer köpük dalgası savurarak | artık, son hesaplaşmayı yap- mak üzere biribirine yaklaşı- yorlardı. Fırtına Ali: — Heeey, heyl.. -diye ba- ğirdi- dayanın!. Bunu, Alinin tayfalarının naraları takib etti. Ali, her za- manki gibi meydan okuyordu. Mariyanın korsanları da nara: larla mukabele etmiş ve gemi- nin sancak tarafında toplan- mışlardı. Mariya, her zaman harbe girerken, kamarasında bir da- kika aua eder, istavroz çıka- rırdı.. Alinin de bir sure oku: mak âdeti idi.. Bir heyet, vilâyete, müracaat etti., Dün İzmirdeki dokuma tez-. gâhları sahipleri. namına, üç. kişilik bir heyet vali Bay Fazlı, Güleci ziyaret ederek tezgâh-. ları için lâzım olan ipliği bu:. lamadıklarını, mecburen çalı:. şamadıklarını — bildirmişler, ve . iplik bulabilmeleri için kendi-. lerine kolaylık gösterilmesini ; rica etmişlerdir. İplik- buhram, , elân dövam etmektedir. Haber aldığımıza göre, dün, Adana fabrikalarından gelen, Bir miktar iplik, piyasada- der-. — hal satılmış, tezgâh sahibles — | rinden bir. kısmı kendilerine | lâzim olan ipliği bulamamış- lardır. Buhrana çare bulmak - için vilâyet bu mesele üzerinde ehemmiyetle tetkiklere başla. —| mıştır. t İngilterede İ Yeni vergiler tarhedildi İ Londra, 21 ( Radyo ) — — | Avam kamarasında B. Çem- berlayn beyanatta bulunarak: — Silâhlanmak zarureti önün- de yeni bazı vergi ve resim- ler ihdası mecburiyeti basıl olmuştur. Rantler üzerine 5 şilin, milli müdafaa için de ikinci bir vergi konmuştur. Bu vergiler senede 15,000,000 sterlin -derecesinde irad temin edecektir, demiştir. Londra, 21 (A.A.) — Maliye Bakanı Çemberlayn dün avam kamarasında 1936-37 senesi tahsilâtı hakkında ilk defa beyanatta bulunmuştur. Maliye Bakanının izahatına göre 1937. 1938 senesi hasılâtı 847,950 bin İngiliz lirasına ve masraf da 862,848,000 İngiliz lirasına baliğ olacaktır. Binaenaleyh ortada 14,898,000 İngiliz lira- lik bir açık vardırr. . Çemberlayn bu açığı kspa- — mak için kazanç vergisinin arttırılmasını — teklif — etmişlir. Bu 13 milyon liralık bir vari- dat temin edecektir. Çemberlayn keza iki bin lirayı aşan kazançlar üzerinden de önümüzdeki sene zarfında hususi bir vergi tahsilini Ieklîl:r etmiştir. 4 Bu yeni vergiye milli mü- dalaa vergisi namı verilecek- . tir. Mezkür vergi şirketlerden kârları yüzde altıyı ve tüccar. — lardan da yüzde ıekı%geçu*l & takdirde alınacaktır. Nasyonalistler tev- kif edildi Viyana, 21 (Radyo) — Bıy Hitlerin doğum yildönümü — münasebetile zabıta nümayiş yapmak istiyen 90 Nasyonal sosyalisti tevkif etmiştir. 4 Meoriya derhal kamarasına indi.. Tayfalar da durduk! yerde birer istavroz çıkardılar. Ali, gözlerini kapamış ve çar- çabuk bir sure okumuştu.. Gözlerini açtığı vakit, Ma- riyayı gene kendi yerinde, de yalın kilici ile durur gördü: — Mariyal -diye bağı gene görüştük.. B Mariya, boğuk bir sesle c vap verdi: — Gene konuştuk Alı' kat bu son olacak! — Kabul Mariya!. Kabull.. Bu son konuşmamızdır.. sen, ya ben!. Fakat bana hrsa bu denizde yalnız Fırtı Alinin bayrağı dalgalanacı Hazırol!.. Mariya bu hâkim, bu vetli ses karşısında cevap memişti, —Sonu var