y l 13/4/931 Rüşvet davası neticelendi Zabıt kâtibi Bay Hakkı makhüm oldu Kadın: “ Bu memlekette çok şü- kür adalet var,, diye bağırdı Bay Veli ile karısı B.ıyın Emineden Sulhceza mahkeme- sindeki dövme — vak'asından “dolayı on lira rüşvet almak suçundan — meşhud suçlar ka- nununa göre, Asliye Birincice- za mahkemesine verilmiş olan Sulhceza mahkemesi zabıt kâ- tiplerinden Bay Hakkının mu- hakemesi, dün intaç ve karar | tefhim edilmiştir. Dün öğleden sonraki muha- keme celsesinde iki şahid din- lenmiştir. Bunlardan biri tü- tün ve müskirat bayii Bay Avni idi, Bayan Eminenin kendisine gelerek: — Benden keşif için para istediler. Ben de Müddeiumu- miliğe haber verdim. Rüşvet diye parayı verdim. Çünkü bana böyle söylemekliğimi tembih etmişlerdi. Demiştir. Kadıfın bu sözle- rini duydu diye mahkemeye haber verilen 166 numaralı polis memuru şahid Bay Ali Şen de: — Kadınla bayiin görüş- tüklerini gördüm, fakat ne gö- rüştüklerini anlıyamadım. Dedi, Ceza hâkimi Bay Ke- mal müddeiumumiye mütale- asını sordu. Müddeiumumi mu- avini Bay Cevad maznunun, Türk ceza kanununun 240 ıncı maddesi mucibince memuriyet vazifesini suüstimal suçundan tecziye edilmesini istedi. Hâ- kim az sonra kararı. tefhim etti ve maznun Bay Hakkı, Türk ceza kanununun 227 inci maddesi mucibince rüşvet su- çundan altı ay hapse ve elli lira ağır para cezasına mah- küm edildi, fakat alınan para on lira gibi küçük birşey ol- duğu için cezanın üçte biri indirildi, dört ay hapsine, 33 lira ağır para cezasına mah- küm oldu. Bay Hakkının, evelce de işlediği bir suçtan bir ay on- beş gün hapse mahküm ol- duğu ve cezasının o vakit te- cil edildiği anlaşıldığından bu Cezasının da son mahkümiyeti ile birlikte dildi. Tevkif edilen mahküm, Yüz lira para kefaleti verirse serbest bırakılacaktır. Çünkü karara temyizen itiraz - edile- bilecektir. Mahkeme salonunda bulu- han ve kendisinden on İira infazına hükme- | para ile bir halı rüşvet istendi- gini söyliyen Bayan Emine, mahkümiyet kararından sonra: — Bu memlekette adalet var. Allaha çok şükürl! Diye bağırarak - salondan çıktı. Bir orman memuru Ağu'ceza.(î;ı muhake- me ediliyor Torbalı kazasının Dağkızılca nahiyesi orman muhafaza me- muru bulunduğu sırada orman çap puslaları üzerinde tahri- fat yapmakla maznun Torbalı- Dağkızılca orman — muhafaza memuüru Bay Ahmed Fevzi, kömürcü Bay Ali, Bay Meh- med ve Bay Osmanın muhi? kemelerine dün şehrimiz Ağır: ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Bu celsede Mahmud oğlu Bay Hasan adında bir şahid dinlenmiş ve ne miktar kental için çap puslası kestirmişse ©o miktar kömür naklettirdiğini ve kendisine âid çap pusla- ları üzerinde tahrifat mevcut olmadığını ve mahkemedeki çap puslalarının kendisini aid olduğunu söylemiştir. Müddeiumumi muavini Bay Şevki Suner, iddiasını ser- detmiş ve: — Çap puslalırı üzerinde tahrifat vardır, maznunlardan Ahmed Fevzinin sahtekârlık suçundan tecziye edilmesini, diğerlerinin beraetlerini iste- rim. Demiştir. Bay Ahmed Fev- zi de puslalar üzerinde tah- rifat mevcud olmadığını, belki de bir yanlışlık olduğunu söy- lemiştir. Kararın tefhimi için muha- keme bııgunc kılımşlır Havada y yeni bir cihan rekoru Roma, 11 (A.A.) — İtalyan tayyerecisi Niclot yeni bir tek satıhlı askeri tayyare ile sa- atte 475 kilometre mesafe ka- tederek 100 kilometre sürat cihan rekorunu kırmıştır. Eski rekor 450 kilometre ile Fransız tayyarecisi Del | Mottede idi. Fırtına Ali -117- Mariya biraz sonra kamara- sına çekilmişti. Aşkın da ilk ve son hatırası, sarhoşluğa benziyen bir lezzet halinde içinde kalmıştı. — Artık -dedi- her şey bitti. Aliyi bir daha göremiyeceğim. Düşünüyordu: Hayatına yeni bir şekil, bir Macera vermek İlâzımdı. Ka- Yaya dönemezdi.. Buna imkân Yoktu. Çünkü o toprağa değil, 'Şlllfı âşıktı.. Birdenbire ye- idu.. Mariyanın Büyük Korsan Romanı Yazan: M. Ayhan, Faik Hdi mseddin — Bundan sonra -diye ba- Bardı- kendi milletimden başka herkes düşmanımdır. Bu deniz lerde bir felâket kasırgası ha- linde eseceğim. Herkese sal- dıracağım. Kimseye göz aç- mak hakkılu — vermiyeceğim. Mademki artık benim için ha- yatta bir şey kalmıyacaktı. Ru- humun bütün gayzını ve kinini, beni mesut edecek yerde 1s- tırablara atan insan oğlundan çıkaracağım. Mariya, bir istavroz çıkardı b yemm enı:_ Bi ANADOLU Cumhurıyetçıler, asîlere Târkıye bmk-l ağır zayiat verdirdiler "'?' fle Sinir ilâcı Evelki gün sahada idim.. Bizim Üçok, takım tertibinde gösterdiği şaheser hala yüzün- den, galip geleceğine mağlüp düştü. “Tribün,, dediğimiz el- kârı umumiyenin sinirleri, şa- ha kalkmıştı: — Bu ne iştir, -diyorlardı- bu ne çeşid takım? Şöyle bir baktım: Yüzler değişiyor. Kaşlar ça- tılmış, burun delikleri açılmış, çene kemikleri fırlamış, her çehre acayip bir şekil slmış.. Zaman zaman, hep beraber yükseltilen: — Aaaaah; töüüüh! Feryadları!.. Bazen de: — Haydi... Ver -avazeleri-.. ver... Sağa ver! Sahada fudbulcular deği, tribün oynuyor sanki.. Yerin- den fırlıyanlar, kendi dizi sa- narak yanındakinin dizine vu- ranlar, arkadaşının — nasırına basanlar. Hulâsa; 11-11 oyun- cu değil, yedi sekiz bin kişi- lik bir kafile.. Ve oyun da ne fudbol, ne birşey; sadece, sİDİT Oyunu... Bilmiyorum; galiba ben de hemşerilerimin — sinir muha- rebesine iştirak etmiştim.. Gö- züm sağımdaki, solumdaki ar- kadaşlarıma ilişti: — Eyvah -diye mırıldan- dim- çehrem, mutlaka, bana aid bir nesne olmaktan çıkıp gitmiştir! Derken, genç bir kız, elin- deki gazozu döktü ve mendili ile ıslanan elbisesini kurut- mağa çalıştı. Fakat tam bu sırada, bizimkiler kale önüne kadar gelmiş ve mükemmel bir fıcsatı kaçırmışlardı. Zavallı kız: — Aaaayyl Diye bağırdı. Bu - çığlığın- dan kendisi de utanmıştı. Mendili ile yüzünü kapadı ve bu kâfi değilmiş gibi mendili, çehresinde baştan aşağı bir dolaştırdı: Zavallı çehre!.. Birdenbire büsbütün değişti. Artık o çeh- re, deminki güzel, sevimli çehre değildi. Kırmızı boya- ları çenesine, saçları yanakla- rına inmişti. — Hey Allahim -dedim- bu sahada peynir, ekmek sa- tarlar da cordiale, boromure, validol neye satmazlar? Şu sahanın kenarında bir sinir ilâçları deposu açsalar fena mı olur ? Çimdik «« Aylar geçmişti. Zeliha ile evlenmişti. bu yeni çiftin evlenmesini bü- yük bir bayram halinde kut- lulamıştı. Ada kendiliğinden donatılmış, bir hafta, geceli gündüzlü eğlenceye düşmüştü. Kale muhafızı da bu eğlen- ceyi teşvik etmişti. Çünkü Fır- tına Aliyi çok seviyordu ve onun kahramanlığına karşı de- rin bir hayranlığı vardı. Tesadüf; o günlerde papazın kızı da, Rüzgâr Ahmedle se- vişmiş ve bir akşam, Rüzgâr Ahmed, yeni gelin ve güveyin evine gelerek şu haberi ver- mişti: — Kaptanım, papazın kızı ninemin evine geldi! Fırtına Ali, bir kahkaha at- — Başı | nci sahifede — Londra, 12 (Radyo) — İn- giltere kabinesi, bugün top- lanmış ve İspanya sularında müşkülâta tesadüf eden İngiliz posta ve tüccar vapurları için alınacak tedbirleri müzakere etmiştir. Son haberlere göre, İngiliz vapurları, neticeye kadar Fran- | sız sularına — çekilmeleri emir almışlardır. Madrid, 12 (Radyo) — müdafaa — meclisi; son tebliğde, ihtilâlcilerin bü- tün taarruzlarına rağmen mi- lislerin işgal etmiş — oldukları yerlerde bulundukları bildiril- için mektedir. Aynı tebliğe göre, | ihtilâlciler, Aragona cephe- sinde dağılmışlar ve birçok kamyanlar bırakarak - kaçmış- lardır. Şimal cephesinde düşman taarruzu tevakkuf halindedir. Burada. yalnız tüfek muhare- besi devam ediyor. cheluttınlc 12 (Radyo)— Madridden alınan son haber- lere göre, cumhuriyet ordula- rından 16 bin kişilik bir kuv- vet, 42 tank ve birçok mit- ralyözlerle taarruz etmişler ve ihtilâlcilerle büyük bir mey- dan muharebesi vermişlerdir. Bu muharebede, tarafeynden beş bin kişiden fazla yaralı ve birçok ta maktul düşmüştür. Sen Jan Doloz, 12 (Radyo) — Bilbao cephesinde yeni mu- barebeler başlamıştır. Top ses- leri, gelmekte ve harp devam eylemektedir. İhtilâlciler, Baskların mev- zilerine hayli yaklaşmışlardır. Berlin, 12 (Radyo) — İs- panya “denizlerinde bulunan Alman harp gemilerine iltihak eylemek üzere bugün iki AL- man tahtelbahiri, Vilhelm Sha- fenden hareket etmişlerdir. Madrid, 11 (A.A.) — Ha- vâs Aıınsmm hususi muhabiri bildiriyor: Asiler dün Madrid cephe- sinde bilhassa öğleden sonra Casa Del Campodan mukabil taarruza geçmişlerdir. Muhare- be bütün Madrid cephesinde bilhassa eski mezarlığın etra- fında Casa Del Campo as- keri hastane, Carabanchel ve Casa Del Campoya hâkim olan Garabita tepesinde bü- tün şiddetile devam etmek- tedir. Cumhuriyet — tayyareleri asi mevzilerini — müessir — surette bombardıman etmektedir. Man- zanaros ovasına hâkim sırtla- rın sathı mailindefbulunan bir çok evler topçu ateşile tahrip edilmiştir. — Yapma Ahmed!... ne olacak? — Bilmem, sana danışmıya geldim. Sen benim hem kar- deşim, hem de kaptanımsın! — İslâm oluyor mu? — Hemen hocayı getirin, diyor... — Yaman iş be bu, Ahmedi. Dur - Zelihayı yollıyayım da kızı alsın, buraya getirsin! Ve biraz sonra, Zeliha, iki uşak ve iki kadınla Rüzgâr Ahmedin, ada kenarında otu- Sonu ran ninesinin evine giderek | | geçen gemiyi basıyor, papazın kızını aldı, getirdi.. Rüzgâr Ahmed, gülüyordu. Ali ile başbaşa kalmıştı.. — Kaptanım -dedi- misin ne düşünüyorum? bilir Milli ! neşrettiği Cumhuriyetçiler dün Puente De Los Francesez civarında ilerliyerek asi hatlarını yardık- tan sonra üniversite mahallesi ile Casa Del Campo arasında muvasala yollarını kesmişlerdir. İğtinam edilen harp malze- mesi meyanında geçen Şubat- ta Alman ve İtalyanlar tara- findan verilen otomatik silâh- lar da vardır. Barselon 12, (A.A.) — Mi- lisler Huese civarında mükim bir mevzi işgal etmişlerdir. Aragon cephesinde asilerin | bütün mukabil taarruzları aka- mete uğramıştır. Cordeve, 11 (AA.) — Ha- vas Ajansı muhabiri cepheden bildiriyor: Hükümet ordusu bir taraf- tan Fünte Ovojunaya üç ki- lometre kadar yaklaşmış, bir taraftan Penerroyanın üç ki- lometre — yakınine gelmiştir. Hükümetçiler bir — tevakkuf devresinden sonra dün tekrar taarruza geçerek — düsmanın muannidane — mukavemetine rağmen Punteovejunaya hâkim olaıı sırtları -şgıl etmişlerdir. At yarışları Çifte bahis 1375 kuruş kazandırdı Yarış ve ıslah encümeninin ba- har at yarışlarının ikinci — haf- tası güzel bir havada geçti. Kızılçullu alanında kesif bir kalabalık koşuları heyecan ve alâka ile takip etti. Vali Bay Fazlı Güleç te halk arasında bulunmuş, koşularla alâkadar olmuştur. Müşterek ve - çifte bahislerde oynıyanlar — çoktu. Çifte bahiste Ayhan ve Benli- boz adlarındaki atlar, kendi- leri üzerine oyniyanlara 1375 şer kuruş kazandırdı. İlk koşu yarım — kan İngiliz erkek ve dişi taylara mahsus, 340 lira ikramiyeli ve 100 metre mesafeli idi. Şimşek birinci, Malkap ikinci ve Şen- gün üçüncü geldiler. İkinci koşuya halis kan İn- giliz at ve kısrakları girdi. Bu koşunun ikramiyesi 320 lira, mesafesi 1400 metre idi. Nö- vis birinci, Restoaka ikinci ve Okyay üçüncü geldi. Yerli yarım kan İnhiliz at ve kısraklara mahsus üçüncü koşunun ikramiyesi 340 - lira, mesafesi 1600 metre idi. 9 at ve kısrak koştu. Ayhan birinci, Bıyburt ikinci ve Alemdar üçüncü geldi. Halis kan İngiliz at ve kıs- raklara mahsus beşinci koşu- — Ya ne yapacaksın? — Denizde... Denizlere açı- lacağım, orada güveyi girece- ğim.. Kahrımı çeken denizdir. Zevkim ve saadetim de orada başlasın.. — Olur Ahmed, nasıl ister- sen.. Doğrusunu istersen, ben böyle bir şey düşünememiştim. Yoksa aynı şeyi, senden evel ben de yapardım.. Fakat sana tavsiyem, pek uzaklara açılma! Çünkü bazı Yunan korsanları, Girid, Rodos, Malta taraflarını altüst ediyorlarmış.. — Gelen sahil köylerini yakıyorlarmış. Rüzgâr Ahmed, omuzlarını silkti: — Ne çıkar Fırtına... böyle şeyler vız gelir.. Bana Fırtına Ali biraz düşündü. P hatırlı istı: — a İ let yarışları Pazar günü Urlıt yolunda yapıldı Kâzım Türkiye Bisiklet Federılyo'tî nu tarafından tertip edilen ve | yedi hafta devam edecek olan bisiklet seri yarışlarının birin- cisi Pazar günü Urla şosesi üze- rinde yapılmıştır. Sabah saat 9 | da başlıyan ilk 30kilometrelik koşuya 10 bisiklet iştirak et- miştir. Bölge bisiklet mukave- met birinci ve milli takımdan Bay Kâzım bu koşulara mü- | sabaka harici - olarak ı;mılq ettirilmiştir. Koşu başlangıcıı dan nihayetine kadar zevkli olmuş ve büyük bir ! intizam ile bitirilmiştir, Knnm koşu esnasında ırkıdışiınnı rekor tesis ettirebilmek -i kendilerini daima teşvik ve teşci ederek son kilometreye kadar yanlarından ayrılmamış- tır. Son kilometrede aşarak gene birinciliği elden bırak- mamıştır. 7 Koşu nihayetinde en iyi puvan alana 120 liralık bir bisiklet hediye :dılcakq olan bu koşuların birincisinde alınan neticeler şunlardır: 55 dakika, birinci yı (Üçok) 57 dakikada, ikinci ve üçüncü Cahid ve Murad (Do- ğanspor), dördüncü (Üçok) beşinci Doğanspordan Sılçıhıddın. ılkıııcıOhHmP::'İ . Yaşar, 8 inci Ahmettir. İki koşucu, makinelerine arız sakatlık yüzünden koşuyu rıda bırakmışlardır. Cönaamn OSMEN Ka nun mesafesi 2000 metre, il miyesi 450 lira idi. Bir ve bir at koştı önener rinci, Tomru ikinci geldi. Son koşu yerli yarım kan Arab ve halis kan Arab at ve kısraklara amahsustu. 170 kra ikramiyesi bulunan bu kı şunun mesafesi 2400 — meti idi. Benliboz - birinci, Öncü ikinci ve Necib ııçuucu geldi. Önümüzdeki pazar günü üçüncü hafta at yarışları pılacaktır. — Hayata bak, Rüzgâr Ah med, dedi, ben evlendim. de bir hırstiyan kızı ile ete- niyorsun.. Fakat Şaşı Pandeli ile Mariya açıkta kaldı. Kor: karım ki, Şaşı, Mmygg | ele geçiremiyecek.. V ğına bayran oldum” doğnıııı keferenin... Zelihayı onun eli den kurtardıktan sonra do ruca Adaya getirmiş, ond sonra da beni aramağa çık- mış... Gidiş, hâlâ o gü Dur, ben hocayı çığıdı;ı:ılş y şu işi bitirelim.". Biraz sonra hoca gelmiş papazın kizı, artık Müslümar olmuştu.. Nikâhı ertesi bırakmışlardı. Ve ertesi al kına gecesi yapılacak, gün yeni çift, denize açılar lardı..