Faşist meclisi açılı İtalya'da 18 den 65 yaşı- na kadar herkes asker Meclis, Milâno mül;katım, Bay Mussoli. kni'nin raporunu ve İtalya-Almanya me- sat birliğini tasvip etmiştir. Faşist meclisi | Roma, 2 (Radyo) — 'Faşist konseyi dün gece saat 22 de toplanmıştır. Bay Mussolini, askeri hazır- lıklar hakkında harbiye Bakanı sıfatile izahat vermiştir. Faşist konseyi - silâhlanma üzerindeki Bay Mussolini'nin Metalibatını tamamen kabul ve tasdik etmiştir. Bay Mussolini'nin raporuna göre, İtılyı bütün menabiine istinad ederek silâhlanma faa- liyetini azami hadde çıkara- taktır. Askerlik 18 yaşından 65 Yaşına kadar devam edecektir. Harb zamanında bütün İtal- Yan'lar Başkumandanlığın em- Tinde olacaktır. Rapor, aynı Zamanda fen erbabını silâh- lanma faaliyetinde yer almıya 'et etmektedir. ibtidai mad- leler için de âzami mesai Barfına karar verilmiştir. - Kont Ciyano'nun İtalya ha- Tici siyaseti hakkındaki rapo- Tu da aynen kabul ve tasdik tdilmiş ve faşist konseyi Ge- Heral Franko'ya her cihetten itimad beyan etmiş, Franko- Run zaferini istediğini - bildir- Biştir. Bu kararın Duçe tara- indan İtalyan milletine teb- İiği kararlaştır. _[lılyıı * Alman teşriki me- Büsi, İngiliz - İtalyan — uzlaş- Bası, Milâno'da Bay Tevfik R'fîlü Aras ve Kont Ciyano "'f'ikıt ve mukarreratı tasdik miştir. Fîıııiıt konseyi mareşal Graç- '“_"Ye bir tebrik telgrafı gön- lmesini tasvipten ve bir- hatiplerin nutuklarından ;:.l meclise saat 3 te niha- verilmi Konsey 3 Martta saat 22 de tekrar toplanacaktır. Paris, 2 (Radyo) — Faşist- ler meclisinin silâhlanma hak- kında verdiği kararlar, Fransa ile İngiltere'nin Aaskeri ha- zırlıklarına bir mukabeledir. İtalya hükümeti, silâhlanma programını tamamen - tatbik edebilmek için umum vergi- lere yüzde 33 derecesinde bir zam yapacaktır. Bay Eden Harp olacağına ihtimal vermiyor.. Londra, 2 (Radyo) — Avam kamarasında bir takrire cevap veren B. Eden: — Taç giyme merasimine Necaşinin daveti, sadece bir hukuk mes'elesidir. Bu davete siyasi bir mahiyet atfetmek hatadır. Bir harp tehlikesine inan- miyorüum. İngiltere hükümeti harbin önüne geçmek için her türlü tedbirleri hazırlamış ve hazırlamaktadır. Demiştir. Düello yapmıya- caklar.. Belgrad, 2 (Radyo) — Şe- ref mahkemesi, İtalya müs- temleke Nazırı B. Leoaner ile Mareşal Debono arasındaki ihtilâfı tetkik etmiş ve düello yapılmaması hakkında karar vermiştir. Mes'elenin halledil. diği sanılmaktadır. Ticaret muahedesi Prag, 2 (Radyo) — Fransız Ticaret Bakanı Bay Pol Bas- nit dün akşam Prag'a gelmiş: tir. Bugün yeni ticaret mua- hedesini imza edecektir. Fırtına Ali Büyük Kaorsan Romanı Yazan: M. -86. Ç.ı Şu halde ne diye açtın h Mademki — başlarsın, .m"llluan al.. ).î:ü artık yan-yana gidi- ç, ” gibi idi. Zeliha, Petro'ya bakmıyor, ufka doğru Süneşin kan kırmızı, muh- :' Yüzünü seyrediyordu.. ir insan, genç olur, x'lllr da ne olür? Lı_Ne mi olur? xb*':l bu suali tekrarlamakla kıp-kırmızı - olmuştu. h olarak kafasının içinde ilcam çakmış gibi idi, ezAeEmiz han, Faik Şemseddin — Sakınl. Diye mırıldandı. — Sustunuz Sultanım, gö- rüyurum ki anladınız. — Hayır, anlamadım, an- lamak ta istememl. — Af buyurun öyle ise.. Siz emretmiştiniz de kulunuz söylemek istemiştim. Mademki siz, benim gibi bir zavallının derdini -dinlemek - istemiyor: sunuz.. — Fakat senin söyliyeceğin şeyi, hiç hatırlamamıştım. Sahte Mustafa, küstahlığını Aarttırmıştı: Bir rüya Gece, rüyamda bir Süriye'li ile konuştum. Sırtında bir de- mir gömlek vardı. Ayakları çıplaktı. Konuşmağa başladık: — Doğru söyle -dedim- dünyada en çok kimden kor- karsın? — Türk'ten! — En çek kime sür görünürsün? — Türk'el — Bu tezadın sabebi nedir? — Sebebi basit: Ben ne kadar cesur görünürsem gö- rüneyim, o beni bilir, ben de onu.. Zannetmem ki suratın burası, ensende şunun şurası- dır, diyerek - kaldırıp - tokatı bassın bana! Ona güvendiğim içindir ki, ara-sıra, kafa tutu- yor yibi birşey yapıyorum.. — Peki amma, şu demir gömlek te ne olacak? — Ben de farkında deği- lim. Yıllarca gömleksiz, don- suz, pabuçsuz dolaştım. Bâak- tım ki, herkes birer gömlek giyiyor, ben de şunu giyive- reyim, dedim. — Hurma yaprağından yap- malıydın gömleğil. karşı ce- — İslâmın şartı kaçtır ya Seydil!.. — Beştir.. — Onlar geçti Hacil, İslâ- min şartı beşti amma, biz ona bir tane daha ilâve ettik: — Nedir 07.. — Haddini bilmek; dili kır sa tutmak... — Buna riayet etmiyetlere Cenabıhak ne ceza veriyor? — Bu altıncı şart bizim tarafımızdan vazedildiği için, cezası da Cenabıhakka değil, doğrudan doğruya bize aiddir. Korkma, cehenneme gönder- meyiz. Tarihe göndeririz ada- mı.. ÂAdı, sanı tarihte kalır.. Rüya değil mi bu ya, meğer, zavallı Suri'yeli benim misa- firim imiş.. Ben bü sözü sar- fedince, afalladı, melül melül yüzüme baktı: — A canım -dedi. sen mi- safire böyle mi — muamele edersin? Güldüm: — Yâ Seydi -dedim- bizim dilde nankörlüğü ifade için şöyle bir darbımesel rardır: “Zeytini yir, çekirdeğini ev sahibinin gözüne atar,, Biz de size yıllarca hem ekmek, hem de emek verdik, Umumi harbde arkamızdan vurdunuz, ses — çıkarmadık. Şimdi de bizim toprağımıza ve bizim milletimize aid bir Otto Avusturya'ya dönecek mi? Bir Alman gazetesi bu- na silâh kuvvetile mâni olunacağını yazıyor. Berlin, 2 (A.A) — Gior- nale - diİ'talia'nın — Avusturya- da saltanatın iadesi aley- hinde yazdığı makaleyi tefsir eden Der Angriff gazetesi Habsburg'lar meseleşinin hal- ledilimniş olduğunu yazmaktadır. Der Angrilin zannettiğine göre, bu makale B. Mussoli- ninin büyük faşist meclisinin toplantısında İtalya'nın harici siyasetini ne suretle tarif ede- ceği bakkında bazı izahatı ihtiva eylemektedir. Bu gazete İtalya siyasetinin istikametini itibarile — manalı iki noktaya — işaret göstermesi âddettiği ediyor: 1 — Büyük İtalyan manev- raları bu sene Bronnerde de- ğil Sicilya'da yapılacaktır. 2 — İtalya Pantelleria ada- sını tahkim etmektedir. Der Angrif Avrupa efkârı u .umi- yesinin ekseriyeti Habsburg ların avdetine muhalif oldu- ğgunu kaydettikten sonra diyor ki: — Avusturya hükümetinin reisi kim olursa olsun Otto- nun — gayri kanuni. — şekilde Avusturya'ya girmek için ya- pacağı muhtemel bir teşebbüse, karşı silâh kuvvetile mukabele etmek * mecburiyetinde — kala- caktır. 1923 senesinde Habs- burg Macaristana girmeğe te- şebbüs ettiği .zaman amiral Horti de bu şekilde hareket etmiştir. Ottonun belediye reisleri tarafından federal reisi intihap ettirilmesi hakkındaki plânın tatbiki bile Avusturya- nın hayatını tehlikeye koyacak bir tesadüf oyunu mahiyetin- dedir. Güzel rüya sona ermiştir. Roma, 2(A.A) — Giornale d'ltalya gazetesi -Avusturya- da krallığın iadesi hakkında neşrettiği bir ba$makalesinde DRE LOTADLE N ARE C aNe işi hallediyoruz. diye demir gömlekler giyip aklınız sıra birşeyler karıştırmak — istiyor- sunuz. Adamoğlu, velinimetine karşı şükranını böyle mi ifade eder? Suriye'li fena halde bozül- muştu. -Uyandım, birde bak- tım ki, hizmetçi oda kapısının aralığından gazeteleri - bırakı- yor. İlk sahifede gene hep Hatay! Suriyeli'nin korktuğu - şey başına gelecek galibal.. Allah bayırlısını ihsan eylesin okur- lanım! Çimdik — İnsan kalbi, midesinden evel gelir Sultanım.. — Olabilir... Olabilir.. Zeliha, ciddiyetini muhafaza edemedi, bir kahkaha attı.. Mustafa'nın söyliyeceği şeyi anlamakla beraber bunun ken- disine taallük edebileceğini hiç hatırlamamıştı. — Darıldınızmı Sultanım!. ayaklarınızı öpeyim alfedin.. Saflığıma verin.. — Bana, bunların taallüku yok. Fakat ağanızın kızına böyle bir şey açmaklığın doğru değil.. Zeliha gene sabredemedi, güldü: — Demek ki Mustafa, âşık- sın bal — Evet, hem de delice.. — Galiba gene onun için- dir ki, şarkı söylemiye başla- yınca bülbül gibi ötüyorsun: — Bu sözlerinle beni bah- tiyar ettin Sultanım.. Fakat dedim ya, ben dünyanın en bedbaht genciyim.. — Bak Mustafa, sana bir şey söyliyeyim: Bir uşağın, ağanın kızına kendi gönül işlerini açması ayıp bir şeydir. Fakat ben sormuş, izin vermiş bulundum. Seni dinliyebilirim. Hattâ eğer sevdiğin kızı tanıyorsam, sana yardım da ederdim. Fakat bu konuşmamız zinhar kimse ta- rafından duyulmamalıdır. Ara- mızda böyle bir mübahasenin geçtiğini işitirlerse, hakkında çok fena olur. — Evet Sultanım, - zaten benim de söyliyecek bir şe- yim kalmadı. — Ya, demek ki bu kadar- ezcümle diyor ki: — Ayusturya'da — krallığın iadesi mes'elesi, bugünün me- selesi değildir. Bu mes'ele çok tehlikeli olabilir. İtalyan'ın Habsburg'ların ye- niden tahta getirilmesini ter- viç eylemekte olduğunu iddia için hiçbir diplomatik vesika hiçbir salâhiyettar devlet ada- mı beyanatı ve hattâ hiçbir gazete makalesi gösterilemez. Eğer Fransa sarih sebepler tahtı tesirinde yalnız krallığın iadesinden Avusturya istiklâ- lini garanti edebileceğine her- kesi inandırmak - istiyorsa da İtalya bana mukabil bu iade mes'elesinin bilâkis — Avustur- ya'nın istiklâlini tehlikeye dahi koyabileceğini bildirmektedir. Paris, Berlin-Roma mihverini kırmak istiyor. Fakat bu plân muvaffak olmamıştır. ve bu mihver tam manasile sağlam olarak durmaktadır. İngiltere Almanya'ya müstemleke vermek niyetinde değildir Londra, 3 (Radyo) — Avam kamarasının dünkü toplantı- sında harici siyaset müzakere edilmiş ve birçok hatipler söz söylemiştir. En nihayet söz alan Hariciye Nazırı Bay Eden, İngiltere'nin harici siya- setini uzun uzadıya teşrih et- miş ve sözü İspanya hâdisa- tına çevirerek — şunları söyle- miştir: — Ademi müdahale komi- Projemizin aynen kabulünü komite. den istedik. —— ——/ .—— — z * Başı | inci sahifede « düşünce beslemektedirler, Şam gazeteleri vataniler ta: rafından direktif alarak efkârı umumiyenin doğru görüşünü yanlış cebheye sevketmek eme: lindedirler, Bu gazeteler şöyle bir neşı riyat yapmaktadırlar; Paris'te bulunan Sadullah Cabiri; İskenderun'u — kaybet tik fakat hakkımızı kaybetme- dik. Hakkımızı her ne baha- sına olursa olsun elde edece- ğiz. Suriye'de yakın bir gün- de mecbüri askerliği tesis ediyoruz. Demiştir. ÜĞ Elubuka gazetesi; Haleb- deki Arab'ların Berut ve Şa- ma hicret etmekte olduklarını yazmaktadır. Mevkuf Türk'lerin muhake- henüz — başlanmadı, Bunda da maksad açıktır. Hiçbir. kabahati olmıyan bu bu Türkleri mahküm edecek bir maddei kanuniye buluna« mıyacağından hiçolmazsa mu- hakemenin talikile mevkufiyet müddetlerini uzatmaktır. B. Vanzeland Brüksel'e dönüyor Belgrad, 2 (Radyo) — Pa- ris'te bulunan Belçika başve- kili Bay Vanzeland, yarın Brüksel'e dönecektir. Başveki- lin avdetini müteakıp, kabine- de bazı tadilât yapılacak ve 15 gün sonra, eski hariciye nazırlarından Bay İmas, ad- liye nazırlığına getirilecektir. mesine tesinin verdiği kararları ehem- miyetsiz. görmek - doğru de- ğildir. Bize Avrupa'da büyük bir felâkete sebebiyet verme- mek için İspanya işlerine mü- dahale etmek istemedik. Bay Eden, yeni Lokarnodan da bahsetmiş ve bu hususta alâkadar devletlerle İngiltere: nin temasta bulunduğunu be- yan eylemiştir. Bay Eden, Almanya'nın is- tediği müstemlekelerden de söz söylemiş ve İngiltere'nin, hiçbir müstemleke vermek ni- yetinde olmadığını ve uluslar sosyetesi paktına istinad eyle- mekte bulunduğunu ilâve ey- lemiştir. Bay Eden, İngiltere'nin si- lâhlanma programından bah- sederken demiştir. ki: — Bütün dünya, İngiltere- nin silâhlanma programını hüs- nü suretle telâkki etmiştir. Biz, dünya sulhünü kurtarmak için silâhlanmak lüzumunu hissettik. Başka hiçbir emelimiz yoktur. mış öyle mi, çok güzel! — Bu kadar değildi amma, he yapayım, sussam daha iyi olur. —HAyır, söyliyebilirsin. Ben de senin derdine, ıstırabına ortak olurum.. Çünkü sen iyi yürekli bir delikanlısın.. — Eksik olma Sultanım, eksik olma! Fakat böyle bir aşkı içimde taşımakla hata iş- lediğimi bir daha anlıyorum. — Şu halde o kız seni sev- miyor demek? — Hangi kız? — Hangi kız. olacak, sev- diğin kız.. Mademki o seni istemiyor. Sen de - unutuver onul. Hatırına bile getirme!. Seni sevmiyen için azap çeke- rek derdli olacağına keyfine bak! Sahte Mustafa: Amele partisi Galebe çalarsa Londra, 2 (Radyo) — Ame- le partisinin Londra belediye intihabatında galebesi tahak- kük ettiği takdirde İngiliz bankasında, maden ocakları- nın, kara ve deniz nakliyat şirketlerinin devletleştirilmesi- ne teşebbüs edilecektir. Umumi grev ken. diliğinden suya düştü Nevyork, 2 (Radyo) — En büyük dört çelik fabrikası, amelenin metalibatını kabul etmiştir. Bunlar arasında Üni- ted Stad Korporeyşin, Nasyo- nal Korporeyşin vardır. Bu müesseseler haftada 40 saatlik mesaiyi kabul ve ücret- lere de bir miktar zam taah- hüd etmişlerdir. Bu sayede 1 Nisanda yapılacak umumi gre- vin önüne geçilmiştir. — Bu kız sensin Zelihal.. Sensin! Diye bağırmamak için kem dini zor tuttu. Fırtına Ali'nin nişanlısı ve sevdiği Zeliha'yı şimdi daha yakından görü- yordu. Gözleri Türk ve Şark güzelliğinin derin esrarı içinde ne kadar manalı idi? İnce, keskin kaşları bazan hafif bir inhina ile oynuyor ve ipek başlığının kenarından — taşan saçları, lüleler halinde yanak- larına vuruyor, yanakları mat çehresinin içinde hafif bir penbelikle göze çarpıyordu. — Unut Mustafa, unut! İs- tersen babama söyle, seni ev- lendirsin. — Başkasını istemem Sul tanım.. Onu da unutamam. — Demek ki bu kadar vur- gunsun! - Sonu var - -