ll Sayfa 6 Caril'fgen Yapraklar 'Düşman içinde genç Türk casusları! /-Eflâk köylerinden birinde.. Ah med'in gözleri genç kızları görünce parladı.. Ayaklarında her iki delikan- lının da — Eflâk'lıların giydir: dikleri poturlar, bellerinde ku: şaklar, — sırtlarında kenarları siyah şeritli çepkenler vardı. Her ikisinin de bıyıkları ter- lemişti. Ordugâhın ortasından yükselen ateşin etrafında, Avus- | turya'ya gönüllü giden Eflâk'lı genç delikanlılar sekerek, el- lerini kalçalarına koyarak ho- ra tepiyor, diğr bir grup ta uzun saplı sazlarla ve kemen: çeye benziyen yaylı - sazlarla oyun havası çalıyorlardı. Osmanlı devleti ile Avus- turya arasında şiddetli bir muharebenin hüküm sürdüğü ve Osmanlı ordusunun, ağır, ağır Avusturya — toprağında ilerlediği bir zamandı. Çok yıldızlı bir Arkadaki yeşil ormanların te- pesinden ay doğuyordu. İki delikanlı baş - başa ver- bir dibinde, Türkçe konuşuyorlardı. — Ahmed, bu iş te alni- mızin akı ile çıkabilsek bari! — Allah büyüktür — Velil, Elbette Sadrâzam paşa bize güvenmekte hata etmiştir. Am- ma, sonunda ölüm varmış, ne çıkar?. Allaha bir tatlı can borçluyuz. Can dediğin şey, İnsanın gövdesinde doksan sene mıhlanmış gibi durur da bir saniye içinde çıkar. Sanki burun ucunda sümük gibi bir şeydir kâfir.. Diğer genç güldü. İkisi de sustular.. Bunlar, Osmanlı ordusunu idare eden ( Serdar Ekrem ) Gazi Hasan paşanın Avusturya içine salıverdiği fedai casus- lardı. Serdar, yapacakları işi, katiyetle tâyin etmemişti.. gece idi, miş, kayanın — İnsanın karşısına öyle işler, öyle fırsatlar çıkar ki, bunları şimdiden kestirip at- mak doğru olamaz. Bizim size verebileceğimiz misaller şun- lardır: Meselâ, düşman ordusunun fevkalâde bir hareketini haber alırsanız, ne yapup-yapup ha- ber eriştireceksiniz. Meselâ, düşman içinde as- kerde bir zırıltı çıktı. Tam kaldırma- yeniçeri işi kazan ları için ne mümkünse yapar- # sınız. Meselâ, Avusturya kra- lıma kadar sokuldunuz. Göğ- | süne bir kurşun sıkmakta te- , reddüd etmiyeceksiniz. Anla- | dıniz ya evlâdlar, sonu ölüme ' giden bir vazifedir bul. Allah, Peygamber sizinle beraberdir. Sağ kalırsanız, devletin büyük mertebeleri - bile zindir. Ahmed'le Veli Osmanlı or- dusunun en yiğ delikanlıları i ur, çevik, zeki, atılgan, ölümden yılmaz olarak tanınmışlardı. Ordu onlara iki ahbap çavuşlar, derdi. Ahmed, biraz da kadına düşkündü. Veli, nldıkları gün, — Bana bak Ahmed -de- mişti- kadına gönül vermek yok hal.. Senin gönlün çöplük en si- en güzel ordudan — ay- oraya indirmeğe çalışırsın... Hiçbir iş yapmadan foyamız meydana çıkarsa, ne Allah bize acır, ne peygamber şefaat eder. İki genç, çar-çabuk, Eflâk, Buğdan taraflarına geçmişlerdi. Her ikisi de mükemmelen dil biliyorlardı. Tam ©o sırada Ayusturya imparatoru, Eflâk- tan da öllü asker mişti. Çünkü Osmanlı tehlikesi Eflâk için de variddi. Harman vaktiydi, bir köye gelmişlerdi. Dilber Eflâk kız- ları, başlarında bir nevi hotoz, sırtlarında etekleri geniş enta- önlerinde — önlükler, ayaklarında kalın ökçeli kun- duralar olduğu halde boydan- boya uzanan tarlalara doğru yayılıyorlardı.. Ahmed'in göz- lerinde parıl-paal, şıklar tit- riyordu... İki genç, bir yaban armudu ağacının altında oturmuşlardı. Burası, hududa yakındı. Veli Ahmed'e baktı: - Ulan -dedi- kaşın gözün, ağzın burnun gene oynamağa başladı.. Kadın görünce, ciğer görmüş kedi gibi yaltaklanı- yorsun, Ahmed, hem gülüyor, hem ıslık çalıyordu. Ne gülüyorsun be may- mun!.. Hem bizimki gibi iş alanlar, Karıya pek yüz ver- mezler.. Burnumuza dört şerap, dudaklarımıza da bir nefis kadın göğsü dayadılar mı, bize her şeyi söyletirler.. Ahmed kaşlarını çattı: — Ben, Dilimi ısırıp dibin- den koparmasını da bilirim.. aptal, Bu defa Veli de güldü.. İle- riden iki kız geliyordu.. Baş- larına, yahan çiçekleri takmış- gö iste- riler ve lardı. civarda kimsecikler yoktu. Uzaktan uzağa, şarkı söyle- dikleri" dayuluyordu. Ahmed, birdenbire; — Veli - dedi - hemen ar- kamızı yola çevirelim.. Sen şu sazı çal, ben de ayni şarkıyı söyliyeyim.. Haydi, haydi taş gibi oturmal. a Veli dayanamadı, sazı aldı.. Sanki anları hiç görmemiş gibiydiler. Ahmed; gür ile başladı Romence bir şarkı söylemiye: Bahar geldi aliz, bahar; Bak dağlarda çiçek var! Çoban görmesin bizi! Açalım kalbimizi. Güneş dağda yükseldi: Sevişecek gün geldi.. İki genç kız, köylü olmakla beraber, kendi ellerile çalışan topraklarda iş işliyen kızlara da benzemiyorlardı. Birdenbire durdular, sesin geldiği tarafa baktılar. İçlerinden biri; — Bak -dedi- Aliz diyor, senin adını söylüyor. Hem de ne güzel ne güzel te- rennüm! Diğeri yutkundu. Sadece: — Evet -diyebildi- çok gü- zell. ç Sanki bu se-, lemişti. sesi ses, onu büyü- — Pöamamii ana & İzmir'de Kaç kulüb tesis etmeli? Avukat Nuri Sıdkı Arkadaşımız avukat Nuri Sıdkı söyliyor İzmir merkezinde iki, Kar- şıyakada'da bir, yani şehirde cem'an üç kulüb teşkilinin memleket için faydalı ve ha- yırlı olacağı hakkındaki neşri- yatımız üzerine selâhiyettar ze- vatla temaslarımıza devam ettik. Altay'lı avakat Nuri Sıdkı arkadaşımız da diyor ki: — Alltay, Göztepe, Altınordu filân yok, 1 numaralı, iki, üç, dört numaralı olmak ve Kar- şıyaka, Buca, Burnava'yı da şamil olmak üzere dört yeni kulüb tesis edilmelidir. Yani mevcud dokuz kulüb, dörde inmelidir. Yoksa iki kulüb kâfi değildir. O takdirde şehir içinde rekabet teminine imkân yoktur. Hiç şüphesiz buna başarmak ta partinin elindedir. Çünkü kulübler hakkında ka- nun bakımından başka türlü harekete imkân yoktur. Ma: demki kulübler partinin hima- yesindedirler ve — partimize mensubdurlar. Kendilerine parti | büyüklerinin verecekleri emri hiç şüphesiz kabul ederler. Sonra şunu da ilâve edeyim: Her kulübe mansub bir ida- reci reis, bir umumi kaptan verilmelidir. Bu idareciyi bit- tabi parti tâyin eder ve mes- uliyet onun uhdesinde olur. Bu şekil, belki de profesyo- nelliğe gidecektir. Biliyorsnuz- ki fudbol, artık spordan çıkmış temaşadan bir şube halini almıştır. Sporda, teniste, de- nizcilikte, atletizmde kalmış gibidir. Ben fudbolda profes- yönelliğe taraftrrım. Arkadaşımıza sorduk: — Burnava ve Buca kulüb- leri için ne düşünüyorsunuz? — Burnava ve Buca da İz- mir'deki her hangi numaralı bir kulübe bağlanmalıdır. — Yeni kulüblerin semtleri itibarile fikriniz? fpaşa bir, Alsancak iki, Tılkıhk üç, Karşıyaka 4.. Yani ben, sizin ileri sürdüğ; nüz gibi üç kulübün teşekkü- lünü az görüyorum.. Şehrin hakiki ihtiyacına ce- vap vermek için muhakkak, Karşıyaka ile beraber dört kulüb teşkil etmeliyiz. Paris'de tenis şampiyonluağu Paris, 8 (A.A) — Fransa elmilel tenis şampiyonluğu eri çift erkek Marcel-Ber- nard. 6/4, 6/4, 9/7, 3/6, 1/6 Bernard - Destremeul'a galip gelmiştir. Mahtelit, M Becimer, Bor: tora Mis Yorke Lesusure 6/3, 7/5. gelip, gelmiştir: Çift kadın: Madam Bocgner ile Matmazel Meufeld 6/2, 7/ 6/'9 Madam Gorodnit ve ko mise Yorke'e galebe çalmış- Tardır. — Spor hareketleri Dünkü maç, hava yağ- murlu olduğu halde çok heyecanlı geçti Göztepe, çok güzel ve sistamatik bir oyun oynamasına rağmen mağlüp oldu Pazar günü, şampiyona maç larının en heyecanlı günlerin- | den biri idi ne yazık ki Cu artesi akşal gınur bil, ve bu suretle maçlar Alsan stadyumundan Halk sahasına nakledildi. Havanın bozuklu- ğuna ve hafif yağan yağ yen saha kenarları klılarından oldukça dol- mMuştu. Bu şerait tahtında günün ve mühim kar- olan Al yapıldı ve hura spor şampiyonanın en şılaşmalarından biri tay-Göztepe maçı Altay takımı oyunu 3 zandı. Bu mühim K. S. K. tan Esad idi sahaya çı kımları oy düğün sesi çıkmadığını gördük. den müteessir olduk. bu maç her iki takım için mühimdi. Bu mühim oyunun idaresi ikinci sınıf bir hake- min eline verilemezdi. Nitekim hakem bu güzel oyunu en he- yecanlı safhalarında yanlış gö- rüşlerile kesiyordu ve öyuncu: ları kısmen sinirlendiriyordu. Oyun Göztepe'nin kan ve düd a davet ede dü- Ve cid- seri akı nile başladı. Altay'ın kalesine | kadar sokulan Göztepe akın- | cıları sayı çıkarmağa muvaffak olamadılar. Üç dakika kadar devam eden bu hücumlardan sonrâ Altay oyunu açtı. Ve solaçık Hakkı Göztepe kale- sine kadar sokularak topu or- taladı. Top İlyas'ın ayağına düştü. Fırsatı hüsnüislimal eden bu oyuncu vole bir vuruşla Altay'a ilk sayıyı kazandırdı. Bu sayıdan sonra Göztepe harekete geldi. Ve Altay ka- lesini tehdide başladı. "Nitekim 7 inci dakikada hakemin Altay aleyhine verdiği penaltıyı gole tahvil ederek oyunun müsava- tını temin etti. Altay'lılar elde ettil tajı kaybettiklerini gö kuvvetlerile Göztepe kalesine doğru yüklendiler 18 ve 22 inci dakikalarda gene İlyas'ın ve Hakkı' leri avan- ince var lar. Fakat 27 inci dakikada hakem ikinci defa olarak Al. tay aleyhine penaltı verdi, Göztepe de oyunun son sayı- sını lehine kaydetti. Devre bu suretle 3-2 Altay lehine nihayete erdi. İkinci devrenin ilk dakika- Isrı birbiri üzerine tevali cden Göztepe'nin akınları ile baş- ladı. Altay ancak 10 uncu da- kikada bu tazyikten kurtula- bildi ve mukabil hücuma geçti, Oyun birdenbire” tam — hızını aldı. Altay elde ettiği galibi- yeti dördüncü golle yaranti altına almak istiyor, Göztepe ise hiçolmazsa beraberliği te- mine çalışıyordu. Fakat her iki takım da emellerine — nail olamadılar ve geçerek oyunu Aıl:ıy düvre » avitür takımı Çünkü | | galib geldi. n ayaklarından ikinci | ve üçüncü sayılarını kazandı- | Bu oyunda Göztepe takımı tam enerji ile normal bir oyun fakat akınlarında Altay takımı ise gelmesine Bw“ı assA s oynadı, sızdı, rağmen bozuk idi. tarafı hiç — tutu- 'nün muha- cim hattına geçmesi her oyun: da iyi vaziyette çalışan muha- | cimleri bozduğu gibi müdafaa .2 ke- | oyunun hakemi | - | Fakat Esad'ın ağzından | hattını da zaâfa uğrattı. Takımda en fazla muvaffak olanlar başta kaleci Hilmi'dir, orta müdafi ve sol haf müda- faanın direkleri idi. Muhacim hattında solaçık Hakkı sağiç İlyas en iyi oyunların- dan birini oynadıl! Bu maçtan evvel Altınordu Burnava takıml oyun — nel Burnava takımı Altınordu'nun 4 üncü ile ar. gölüne ofsayt diye | iliraz etti ve sahadan çekildi. | | | | Demirspor | ları arası | ancak Göztepe - Altınordu takımı da hükmen Buca maçı İz- hâkimiyeti altına geçti ve oyunu İzmirspor tâ- İzmirspor - mirsporun | kımı 4—0 kazandı. müsabakası takım Günün birinci da daha Demirspor takımı yediği bi göle mukabil 10 gol attı ve oyune 10—1 kazandı. B. Takımların maçlarından Altay maçı yapıldı. Fakat Göztepe takımı en saatte sahaya mediğinden — Altay ile oyunu kannrı Istanbul macları AĞi Bölme l Fener Galatasaray'ı Güneş Beşiktaş'ı itibarile kuvvetli gel seremoni yendiler İstanbul, 8 (Hususi muha- birimizden) — Dün ( Pazar günü ) Fener ve Galatasaray, Gül Beşiktaş — takımları arasında futbol müsabakaları yapılmıştır. Bu hafta, lik maç- larının en mühim ve heyecanlı müsabakaları vardı. Fener ve Galatasaray takımları arasın- daki maç, çok çetin olmuş ve Fener takımı oyuncuları, çok güzel oynıyarak bire karşı 4 gol alip gelmişlerdir. Saha, fevkalâde kalabalıktı. Bundan sonra Güneş ve Be- şiktaş takımları arasındaki mü- sabaka yapılmış ve GunM ta- kımı iki £ şın bir go galip gelmiştir. | Yugoslavya münaka lât nazırı Prag'da Prag, 8 (A.A) — Yugos: lavya münakalât nazırı Meh- med Spore resmi bir ziyarette bulunmak miştir. Çekoslovakya - hariciye na- Kroltü'vi Çelibi: lovakya şimendiferleri nazırı M. Bcchync kendisini ıslaswn- zırı Kâmil | pan üzere buraya gel- | Arab âlemi ve bîz *Başı | inci sahifede - Kahire, 8 (A.A) — Anadolu Ajansının hususi muhabiri bil- riyor: Şimdi siyasi hayattan çekil- miş olan Suriye'li bir devlet adamı Şekip Arslan'ın bir Ka- hire gazetesine yaptığı beyanatı mevzuubahsederek demiştir ki: Şekip Arslan'ın kullandığı lisandan hayrete düştüra. Hu- susile ki d çenlerde Türk- leri ve Türkiy 'yi daha geçen- lerde medhü ediyordu. Her halde düşüncelerindi hiç de araştırmak ısnmıd ğim bir sebepten ileri gelmiş ola- cak. Ankara hükümetinin San- cak mes'elesindeki fikirleri (Ki Şekip Arslan anlaşılmaz diye tavsif ediyor) bence tamamile anlaşılacak mahiyettedir. Çün- kü Sancak halkı kat'iyen Türk- tür. Bu itiraz kabul etmez. Türkiye'nin hariçte otran Türk- lerin * maruz kaldıkları fena muamelelere asla protestoda bulunulmamış ve bunu ancak İske n ve Antakya'da otu- ran Türk'ler 'hakkında yapmış olduğuna dair Şekip Arslan'ın ileri sürdüğü iddiaya gelince, bu hakkında Türk bu mevzu etra- fındaki neşriyatını göstermek kâfidir. Şekip Arslan halk arasında mübadele yapılmasını erviç ediyor. Bu kabili tatbik değildir. Tecrübe bunu gös- termiştir. Başkalarına pek pa- halıya mal olan bu hatayı tekrarlamak akıl kârı değildir. Türkiye'de oturan ekalliyet- lerin mütemadiyen bir tazyik siyasetine maruz bulundukla: rını söylemek ise red ve cer- hedilmesi icabeden bethahane bir iddiadır. Sancak bugün halledilmiş bulunuyor. Biz Su- riye'liler için takip olunacak tek bir siyaset vardır. Türk kardeşlerimizle fevkalâde iyi geçinmek ve bize zarardan başk birşey getirmiyecek olan pro- pagandalara âlet olmaktan vaz geçmek. Berut, 8 (A.A) — Milletler cemiyeti müşahitleri Sancak- tan buraya gelmişlerdir. Fran: sız fevkalâde komiserini ziya: ret edecekler ve sonra di Suriye reisicumhurile görüş mek Şam'a gidecel lerdir. Bu ziyaretleri müteakip tek rar İskenderun'a döneceklerdir İhtilâlcilerin Mala ga'ya girdikleri söyleniyor.. - Başı 3 ncü sahifede dan bildirildiğine göre, Frar ko kıtaatı Malaga'nın kapıli bugü hazırlanmal! zna mes'ele matbuatının mes'elesi üzere bulunmakta ve girmiye rında şehire tadırlar. Âsi donanmaya mensup C: narias Balcares ve Almiran müsellâh oli iki balıkçı gemisi limanın a zında bulunmakta ve şeb şiddetli bir topçu ateşine tı maktadır. Belgrad, 8 (Radyo) — ' dan alınan haberler, h bin'en elim ve en - kanlı si | halarının devam ettiği şekl 1 Almarnya'nin, İspan dedir. harbına mücs Je ederek nt kruvazörlerile | temadiyen kuvvetler gönd mesi Almanya'da hiç te karşılanmamaktadır. Alınan haberlere göre şi diye kadar Hitlet'in” şabsl daima hürmet göstermiş ol | Alman'lar, bazı şehirlerde mes'ele yüzünden aleyhte !