M 321937 Hatş_genlikleri Aydın ve Bergama'da Hatay Sâdâbâd 've “Harâ. kurtuluş bayramı nasıl geçti. bâd,, () babında Dün Aydın bir'bayram 'da- ha yaşadı. Bü- tün evler, dük- kân, — mağaza kahveler, husu- Si müesseseler doönatıldı. Ak- şam elektrikle ayıdınlatıldı. Gündüz — saat 15 de Halkevi- nin tertib etti- ği ulusal Ha- tay mitingi ve tezabhüratı ya- pildi. Mitinge ve Aydıtı'lılar şimdiye kadar gö- rülmemiş bir alâka ile iştirak Bergama'da tezahürat ettiler. Hatibler, Hatay'ın ta- rihi dâvâsı, kazanılan büyük zafer hakkında söylevler ver- diler. Bu zaferi yaratan ve Köylü bir Kızı kaçırmak iste- diler.. Kızın babası ve köy- lüler yetişerek kız. cağızı kurtardılar.. Bayındır'ın Kurüdere - kö- Yünde bir kız kaçırma vak'ası #lnüştür. Salih kızı Naciye, desti ile su almak üzere köy Çeşmesine gitmişti. O sırada Kluburgız köyünden Hamid Oğlu Mehmed ve Mehmed oğlu san, çeşme başına gelerek destiye su doldurmakla meş- #ul olan kızın kollarına girmek | Ve sürüklemek suretile, Naci- Ye'yi köy kenarına kadar gö- türmüşlerdir. Kızın feryadına Yetişen babası ve köylüler ge- Tince Mehmed ve Hasan, Na- Siye'yi bırakıp — kaçmışlardır. | andarmalar yetişerek müteca- Vizleri yakalamış ve adliyeye Vermi; Aydın'da tezahürat tezahüre | yapanları tazim ve saygile an- dılar. Halkın müttebid arzu ve teklifile Atatürk'e,"Başba- — man Küâna, Partiye, Hariciye Veki- limize ve Ha- tay erkinlik ku- rumona tez m, şükran ve teb- rtik telleri çe kildi. Bergama'da: Pazar günü öğleden sonra Bergamada Ha- tayın kurtoluş ve istiklâli do- layısile bir mi- ting yapılmıştır. Yapılan bir programa göre önce İstiklâl meydanında top- lanılmış ve Halkevi bandosu önde olduğu halde Cumhuri- yet meydanına — gelinmiştir. hemen bütün —Bergama'lılar bu mitinge iştirak — etmiş, ge- niş meydan dolup taşmıştır. Bando bir istiklâl marşı çal- mış ve sonra - nutuklar - baş- lamıştır. Üniversite tıp talebesinden Bergama'lı Naşid'in çok heye- canlı ve çok veciz nutku şid- detle alkışlanmıştır. Yüksek makamlara çekile- cek talgraflar okunmuş — ve kabul olunmuştur. Bandonun çaldığı milli ha- valar içinde herkes huzur ve sükün ile dağılmıştır. Gece, Halkevinde Hatay kurtuluşu şerefine bir çaylı dans verilmiş ve çok samimi bir âile gecesi yaşatılmıştır. Amerika'da Grevcilerle zabıta arasın da kanlı çarpışmalar.. Belgrad, 2 (Radyo) — vas ajansımn bildirdiğine gö- re, Amerika'daki — otomobil fabrikalarının grev ilân etmiş olan amelesi ile zabıta ara- sında kanlı çarpışmalar — ol- muştür. Fırtına Âli ——— -71-. îı_! olur ne olmaz, her ted- İti almalısınız. Bu kahpe, de- :'îde bile harp vermeğe kalksa *lki başımıza bir yığın kor- 'a “gelecek.. — Gelsin, zararı yok.. B Fakat o, herşeyden evel İT tuzak kurmıya çalışacak- Miş.. — Yani tam kancık işi! — Öylel.. Hile, dolap, da- ıc':ı.pııı ve: her şeyi kul- k sizi yakalıyacakmış.. Osman reis o kadar hid- a ""'NİIı ki, birdenbire Pet- Üyük Korsan Yazan: M. Ayhan, Faik omanı üaü idi! — Bana bak, delikanlı, söylediklerinin doğru olduğu- na yemin et! Petro, bu ihtar ve hareket- ten mütcessir olmuş gibi bir tavır takındı? — Yemin mi, dedin ağa, kuranıkerime de el basmıya hazırım.. Buna ne hacet, ben balık gibi denizlerden çıkagel- miş, allahın emri ile kurtul- muş bir adamım. Sadece tesa- düfen duyduğumu, tesadüfen karşılaştığım size - belki de allahın bir muradı ile - anla- ti “ANADOLU Geçenlerde arkadaşımız Or- han Rahmi Gökça, İzmirpalas salonlarında verilen 'bir 'ziya- fetin —intibalarım — anlatırken, burada,. Neditn'in birçok eser- lerininde okuünduğunu yazmiış. “Sülon Sâüdâbad'ı hatırldtıyor- dü. 'Hayalharemizde Çifte ka- yıklar ilerliyorduilh..., diyordu. İstanbul'lu bir yazetede ça- Hşan bir arkadaş, bu — yazıyı “İzmir münevverlerine selâm, başlıklı bir yazı ile karşıladı ve “Harikulâde nefis, bir yazı olarak 'gösterdi. Ayni gazetede — çalışan ve “Serden geçti,, İmzasını — kul- lanan bir arkadaş'ta, güya bir muhabirin, mensup bulunduğu İstanbul gazetesine bu mealde bir telgraf çektiğim yazarak: — Bay mühabir — -Diyor- eğer Nedim'in birkaç şiiri okunmakla İzmirpalas salonu Sâdâbâd'e dönerse Ziya pa- şünin parçalarini 'okumakla da ortalık (Harâbâd)e döner.. Bu yazıyı okuyundca “Serden geçti,min hakikateh “Sör,, dön, yani “Kafa,,dan geçtiğine hük- medesim geldi. Bizim bildiğimiz -Herkesin de bildiği gibi- bir *Harabat,, vardır, bir de “Tahribi hara- bat,!. “Sâdâbâd,, mürekkeh bir isimdir. Serden geçti, bu kelimenin — sonunda “Dal,, » görünce, yazısında bir kafiye fantazisi yapmak istemiş ve Ziya paşanın koskoca,mânüsı malüm ve-âşikâr olan “Hara- bat,, w, bir fçirpıda — “Harâ: bâd,,a çevirerek yepyeni - bir kelime doğurmaştur. Öyle bir kelime ki, Küğatta yeri yok, iştikaka sığımaz ve saire.. Bu- nuüh içindir ki, meslekdaşımın o satırları, mühakkak ve muüt- laka, amma tam bir samimi- yetle “Kafayı,, bir yana bıra- kıp hakikaten “Serden geçti,, ği zaman yazdığına kanaat ettim. Aman bay muharrir, aman dostum aman, ben - insaflı adâmım amma, eloğlu, — Allah, allah, Harabât'ın bile ne isminin, ne mânâsının farkında değil galiba ki, ba- şını gözünü yarmış. Derse, hâlih nice olur? Evet, Sâdâbâd'a “Harâbâd,, gibi hakikaten Harabat makulesin- den bir kelime ile tarife kal- karken, dikkat et te, bari “Sâdâbâd'ıda, “Harabat,, ı da berbad eyleme! Sonrası da var: 1 — Karşı köşede arkada: Hatay'ın yeni ana yasası yakında hazırlanacaktır Hariciye Vekâleti genel sekteteri Naman Rifat Menemencioğlu tekrar Cenevre'ye gidecek İstanbul, 2 (Hususi) — Ha- tay'a ilk seferi yapacak olan vapurümuzün, kurban bayra- muttin ikindi günü -buradan hareketi müuhtemtldir.. Türk vapürunun İskende- run'da büyük merasimle kar- şılanacağı baber verilmektedir. İstanbul, 2 (Hususi) — Si- riye Başvekilinin riyasetinde bir heyet -Paris'e gitmiştir. Bu deyet, Sancak mes'elesi- nin balline Fransa'nın selâ- hiyettar Tolmadığımı — bildire- cekmiş! İstanbül, 2(Hususi) — Nu- man Rifat, büu ayın yirmibe- şinde, bir 'heyetimizle Birlikte Sancak mes'elesi için 'Cenev- re'ye gidecektir. Cehevre, 2 (Radyo) — Bu ayın yirmibeşinde, Türk-Fran- sız murahhaslarile İsveç hari- ciye nazırı M. Sandler bir Memurin Kanunu —t 0 e— Yakında müzake. re edilecek.. Ankara, 2 (Hususi) — Ka- mutaya verilmiş olan yeni me- murin kanununut müzükeresi- ne yakında başlanacaktır. Bu kanun lâyihasına göre, “Orta mekteb mezunü bulunamadığı takdirde, ilk tmekteb mezun- ları da imtihanla memuriyete alınabileceklerdir. Bündah baş- ka memurlar, ancak altı aylık maaşları hisbetinde borç ya- pabileceklerdir. Bulgaristan'da | Hükümet aleyhine beyan- hame dağılanların muhakemesi Belgrad, 2 (Radyo) — Sof- ya'dan haber verildiğine göre, Köse İvanof kabinesi aleyhine beyannameler tevzi etmekten suçlu Çanköf partisi mensup- larının muhakemelerine, bugün Solya cinayet mahkemesinde başlanmıştır. şın yazısını da okumadın mi? 2 — Hangi muhabir, hangi gazeteye bunu telgrafla miş? A birader, bu yazı, yal- nız. “ANADÖOLÜ,, da çıkan bir röportajdı. Görüyorsun ya kuzum; bu marifetleri kendi aramızda iş- lemesek daha iyi olur. Çimdik ver- ruma bakmayın ağal, Osman reis hafifçe kızardı: Bu sözlerdeki akıl uyarlığa ve mantığa katşı ne diyebi- lirdi? Mustafa denilen bu Türk genci, zenbille gökten düş- müş gibi, Çandarlı'ya gider- ken - talihin sevkile buraya çıkmıştı.. Gemi kaza geçirmeseydi, © belki de şimdi Çandarlı'ya varmış, karâyâ çıkmış ve kö- yünün yolunu tutmüş olataktı. Şu takdirde, onun, sadete in- sanlık ve Türtklük hesabına söylediği bu sözler karşısında, ona itimat etmemek ve onu in- citmek için sebep te yoktü. Petro hafifçe doöğrüldü: — Yanlış mı düşünüyoram ağal.. Denizden çıktim, tertes mizim çok şükür.. Üstelik ab- dest te alır ve müshala &l basarım. Ben bir deniz yolcu- sayum. Tesadüfen düymuşum, tesadüfen sizinle karşılaşımşım, tesadüfen — anlatıyorüm, bu, bu kadar.. İnanmak ta sizin, inanmamakta.. Ö adhet, sizin bileceğiniz şey.. Benim vazi- fem, firsat bulmüşken - söyle- mektir. Midilli'ye uğrâyup ta bunu senin kulağına kadar düyüramasaydım. içime — dert olurdu. Allaha şükür, müslü- manıh ağal, Osman reis, Petro'yu otmuz> larından öokşadı: — Küsura bakma - dedi - oğul.. Kızıwetmişim de.. İnsan değil miyiz, ne olacak, hepi- miz de hata işleriz. Deniz baba, bite çÇay yap.. — Peki ağam, hemen şimdi! Petto, muvaffakıyeti perçim- liyor demekti. Osman reisin ——— toplantı yaparak, Sancak'ın ana yasasını tanzim edecek- lerdir. Türkiye Hariciye vekâleti umumi kâtibi Numan Rifat Menemencioğlu'nun hâfta burüya gelmesi mektedir. Sancak'ın ana yasası tahzim edilirken “hişbir. 'müşkülâtla karşılaşılmıyacağı “ve 'Frânst- nin Tistenilen Şşeyleri kübul edeceği ve bu işin 'derkal bi- tirileceği kuvvetle tatımin vedil- mektedir. Paris, 2 (Radyo) — Hari- ciye vekili M. İvon 'Delbos, bugün Kedoörsey'de Türkiye- nin Paris elçisi 'Süad Davat'ı kabul elmiş ve Sandak mes'e- lesini görüşmüştür. M. Delbos, yarın da,( bu gece) Pari&'e gelecek olanKo- lcnel Danzig mes'elesi etrafın- da görüşecektir. elecek eklen- — Müsteşarlar —— ».0 » nni — Vekillere Vekâlet edebileceklerdir Ankara, 2 (Hususi) — Teş- kilâtı esasiye kantınunun, Ve- killere vekâlet kısmımdada de- gişiklik yapılacaktır. Yeni şek- ler göre, siyasi Mmüsteşarlıklar ihdas edilecek ve bunlar — ve- killere de Vekâlet edebile- ceklerdir. Yeni büdçe Maliye Vekâletinde hazırlanıyor.. Ankara, 2 (Hüasüsi) — 'Ma- liye Vekâleti, yeni büdçeyi hüzirlamakla meşguldür. Ha- ber verildiğine göre, yeni se- ne büdçemez, geçen senekin- den 15 milyon Hira fazladir. Ve bu fazlahk, artmakta olan varidatla kapanmaktadır. Balkan antantı Neler konuşulacak İstanbal, 2 (Hüsusi) — On beş şubatta Atinâ'da toplâna- cak olan Balkah antantı Hari- ciye Nazırları konseyinde, Yu- göslav - Bulgat Muahedesi ile Akdeniz misakı ve Balkan er- kânı Harbiyei umumiye reis- lerinin Bükreş toplantılarında vermiş oldukları kararlar üze- rinde görüşülecektir. artık şüphelenmesi imkânı ta- mamen azalmış demekti.. — Paran var mı evlât! — Var ağal, Birkaç kürüş biriktirmiş, kemerime koymüş- tum. Allah acıdı da önlar da belimde kurtuldu.. Fakir küşun yuvasını allah yapar. Ösmüân reis memnun ob muştu: ğ Tam islâm çocuk, diye mı- rıldandı, hep allaha güveniyor. — Çok iyi söyliyorsun Mus- tafa, allah, nelere kadir değil- dir. İster köyüne git ve sonra dön, istersen hiç gitme, Mi- dilli'de kal, benim yanımdasın evlât.. Elverir ki sen çalışacak ol ve iyi ol — Çok şükür ağa, çalış- mıya kolüm, küdretim yeter, artar. Ben toprak üstünde bir | nevi öksüzüm. Bir Adeserme çarpanlar Yerinde yeller esen saltanat.. Habsburg saltanatı, Avri: pa'nın merkezinde - asırlarca istipdadını yürütmüş ve cihan siyaseti üzerinde hâkim ols muştur, İstipdat ve saltanat denil: diği zaman, Romanof'lardan daha ziyade Habsburg hane: dânı akla gelirdi. : Ürümi harb, müselsel Te: lâketler ve skandallar geçiren bu Kanedanı çamurlara düşür: müştür. Habsburg hanedanınin Bu elim vaziyeti yirii senedir'de. vam etmekte Ve “skandalların arkâsı kesilmemektedir. Simdi Viyâna'da Bosnasa- rây'da katledilen 've bu yüz- den umumi Harbin çıkmasına sebep olan Arşidük Fransuva Ferditatd'ın g#ayri meşrü oğ- lunün gürültülü bir dâvâsı gö- rültmektedir. * Bu gayri tmeşrü oğul 1888 de Prag'da Leopold'ün Han isminde bir Kadından doğ- müş Ve idoğüşü - ile beraber Habsburg sarayında skandal- lâr ve Tirtinalar — yaratmıştır. Avusturya imparâtoru —Fran- süva Jözef, Arşidük Frarisuva Ferdinand'ı üzün müddet sa- raydan çıkmağa — menetmiş, beri taraftan da Arşidük'ün pişi Kart Haa'ın annesi Leo- pold'ün Han'a ayda 3000 gü- müş kuron bir para vermiştir. Arâdan zamtian geçmiş, Âr- şidük Bosnasaray'da inahtd Premçip'in kurşünile — »ölmüş Habsburg sarayı da ba piçin mütişimi kesiniştir. Bu çotuk büyük güçlükler- le hayatımı ikazanmük - için ça Irşmağa başlamış, nihayet gö- nüllü olarak Avusturya ordu- sunda dört sene hizmet et- miştir. Habsburg — hanedâni yıkıl- dıktan sonra, bu piç babası- nn mirasından hisse istemiş, kendisine bir dahâ Avustur- ya'ya dörtmemek şartile 50 bin kuron verilmiş, — hayatta hiçşbir işe yaramıyan — bu piç, geçen sene gene — Viyana'ya döntmüş — ve miras dâvâsına tekrar teşebbüs etmiştir. Fransuva Ferdinand Kurt Han,”ayakları tutmaz bir ha de ve bir dilenciden çok da- ha sefil bir hayat geçirmekte ve dâvâsının neticesini - bek- lemektedir. Ne idi o eski saltanat, o eski hasşmet, ve debdebe, o eski ceberut ve nohvet? nedir bugünkü sefalet, rezalet?.. P. B. var köyde kaldı.. Başka ne bir kimsem var, ne bir dikili ağa- cım, ne bir şeyim.. Fakat top- rağın oğlüyüm, Muhammedin inindenim, allahın -kuluyum. Kötülük bilmem, yalan bilmem, riyakârlık bilmem, kimsenin malında gözüm yoktur. Fukara çocuğuyum amına, yüreğim de temiz, kanım da.. Elimden ge- lirse, yiğitlerin yanında kalmak isterim.. — Kal öyle ise evlât, kall — Kalırım ağal, Denizcilik olmazsa çiftçilik, çobanlık, her şey yapanm. Elverir ki içim rahat olsun. Namusumla çalı- şabak değil miyim?. Elbette allah mükâfatımı verir. — Mektep, medrese gör dün mü oğlum?