440 2311937 İ n Türkiye-!talya BŞ ea — Başı inci sahifede — Roma, 22 (A.A) — Hayas &âjansı bildiriyor: Henüz resmi bir mahiyet almamış olmakla beraber Rüş- dü Aras ile Kont Ciyano'nun karşılaşmaları pek yakın ad. dedilmektedir. Bu karşılaşma- hın üç dört gün sonra İtal- ya'nın şimalinde bir şehirde vukubulacağı söylenmektedir. Diplamatik mesaji İtalya'nın Montrö — mukavelenamelerine iştirakini temine ve - İtalyan siyasetine karşı Türk şüphe- lerinin giderilmesine matuftur. Giornal D” İtalia gazetesinde bir makale neşreden Virginio Gayada, Roma ve Ankara ara- sındaki anlaşmazlıkların mes- üliyetini - “Tahrikâtçı ecnebi propagandasına , — yüklemek- tedir. Muharrir nasıl bugün İtalya İspanya toprakları hakkında bir taarruz fikri beslemiyorsa Türkiye hakkında da - hiçbir taarruz niyeti beslememiş ol- düğunu yazarak diyor ki: Eğer Türkiye anlaşmak ar- zusu izhar ederse İtalya da bu arzuyu memnuniyetle kar- şılar. İtalya Afrika'da meşgul- ken Avrupa devletlerile işbir- liğinden bulunmaktan imtina ettiği bir sırada imza edilmiş olan Montrö mukavelenamesini mevzuubahs eden M. Virgi- nio Gayada diyorki: İtalyan'ın Montrö mukavele- namesinin Türkiye hakkındaki ahkâmına itiraz etmesine hiç- bir sebep yoktur. Bugün vaziyet değişmiştir. Milletler cemiyeti artık zama- nı geçmiştir. Bu yakınlaşma İngiliz ve Fransız siyasetleri- nin Türkiye üzerinde yaptık- ları iddia edilen tesire karşı bir İtalyan mukabelesi telâkki edilebilir. Roma, 23 (Radyo) — Ce- nevre müzakereleri sona er- dikten sonra Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras, Cenevre'den doğrusa Milâno- ya geçecek ve orada buluna- cak olan İtalya hariciye na- zırı kont Çiyano'ya mülâki olacaktır. Türkiye'nin Roma sefiri Hü- ,seyin Rağıp, Tevfik Rüştü Aras'a refakat ctmek üzere bu akşam Cenevre'ye hareket etmiştir. İstanbul, 23 (Hususi muha- birimizden) — Son zamanlarda Türkiye-İtalya siyasetinde gö- rülen müsaid inkişaf siyasi ve mühim müzakerelere yol aça- cak “derecededir. Cenevre'de bulunmakta olan Hariciye Ve- kilimiz Dr. Tevfik Rüşdü Aras, Ce>evre'den dönüşünde İtal- -64. Allah büyüktür!. Çok yorgun- sun delikanlı... Petro'nun vücudunun her tarahı tutulmuş gibi idi. Bütün emikleri sızlıyordu. — Çok - dedi - Pek çok! — Şöyle, yüzünü ateşe çe vir. Ben sana kuru çamaşırla biraz yiyecek getireyim evlât. Misafir umduğunu değil, bul- duğünu yir. Deniz baba zen- - gin olsaydı seni başka türlü Wı ıınını, ne yapayım.. İ 8 ıdın deniz hem de » Başı 7 inci sahifede Beyrot, 23 (Hususi) — Beyrut Amerikan kollejinin Suriye'li ve Arab talebesi, grev yapmışlar ve Türk — konsalos Türkiye aleyhine hanesine bir protesto göndermiş lerdir. Konsoloshane, polis muha- fazası altına alınmıştır. Paris, 23 (Radyo) — Ankara. dan haber veril, Mareşal Fevzi Çakmak'ın da i ile İsmet İnö- gında toplanan Ve- cak müs'elesi c nü'nün Başka killer Heye rafında uzun müddet müzakerelerde bulunmuştu öylendiğine göre, Vekiller he- yeti, mühim kararlar vermiş bu kararları, Atatürk'ün tasvibine arzeylemiştir. İstanbul, 23 (Hususi muha- birimizden ) — Cenevre'den gelen haberlere göre Sancak mes'elesi için Fransız'ların bir hal çaresi bulmak hususunda itilâfgirizlik göstermeleri sebe- bile dahil bulunduğumuz Mil: letler Cemiyetinden çekilme- miz muhtemeldir. / Milletler Cemiyetine dahil bulunan devletlerin, herhalde bir hal çaresi bulmak için te- şebbüslerde bulundukları alı- nan haberlerden anlaşılmak- tadır. İstanbul, 23 (Hususi) — De- veran eden bir şayiaya göre, Sancak ihtilâfının Lahey ada- let divanına verilmesi ve ce- vap gelinciye kadar konseyde görüşülmemesi — muhtemeldir. Maamafih, alâkadarlar bu ha- beri teyid etmemişlerdir. M. Sandler, ihlilâfı_n halli için mütemadiyen çalışmakta- dır. Rüştü Aras da Ankara ile daimi temas halindedir. Cenevre, 23 ( Radyo ) — Sancak mes'elesi üzerine bu- gün M. Delbos, M, Sandler ve Numan Menemenci oğlu arasında bir mülâkat yapıl- miştir. Bundan sonra M. Eden, Dr. Tevfik Rüşdü Aras ve M. Sandler toplanmışlardır. Cenevre, 22 (A.A) — Ana- dolu Ajansının hususi muha- biri bildiriyor: Suriye millicilerinden mü- rekkep kalabalık bir heyet | buraya gelmiştir. Heyctin San- (Z v ve ÖTT YGDR SAĞT MNM ya'dan geçecek ve İtalya hü- kümet erkânile mühim görüş- meler yapacaktır. Bu ziyaretten sonra İtalya dışbakanı Kont Ciyano'nun da Ankara'yı ziyaret edeceği kuv- vetle söyleniyor. Fırtına Ali Büyük Korsan Romanı Yazan: M. Ayhan, Faik Şemseddin! a e ni | —— Öyledir evlât.. Yıllarca i denizlerde gezdim. Şimdi de yıllardanberi denizin karşısında yapa-yalnız otururum. Deniz- lere bakarım, denizcilerle uğ- raşırım.. Allah beni buradan ayırmasın. Zamânı geliyor da insan oğullarına faydam oluyor. İhtiyar bunları söyledikten sonra yukarıya çıktı. Petro yal- nız kalınca etrafına bakındı: — Öyle bir tehlike atlat- tım kil. Az kalsın Mariya'nın uğrunda cehennemi — boylıya- caktım. Bu kurtuluş ta hayıra ANADOLU Başbakanımız İsmet İn mes'elesi hakkında Atatürk'le ko- nuşmak üzere İstanbula geliyor. eak mes'elesi hnkkındı Mil- letler cemiyeti baş kitabetine bir muhtıra vereceği bildiri- liyor. Heyet azasından bir kısmı şapkalı ve sivil kıyafette, di- ğer kısmı da memleket kıya- feti olarak entarilidir. Bu he- yetin başında Dürzü Şekip Arslan - bulunmaktadır. Roma, 22 (A.A) — Roma, Sancak hakkındaki Fransız, Türk anlaşmazlığını alâka ile takip etmektedir. Tribüna ga- zetesi diyor ki: * Türk - İtalyan münasebet- lerinin salâhı biraz da İtalya tarafından Türkiye'nin İsken- derun dâvasına karşı beslediği sempatiden doğmuştur. - İtal- yan - Yunan ve İtalyan - Yu: .—— laşma arzumuza rığmen Suri- ye'nin tamamiyetini koruyan teklifimizden hiçbir zaman ileri geçmedik. Bu devrede uyuşulacağa benzemiyor. Pari Suvar, Cemiyetin karar vermesini meşkük görüyor. Ve mes'elenin bir daha talik edi- leceğini yazıyor. Tan muhabiri Sandler ile diğer diplomatların çalıştıkları ve ehemmiyetli konuşmaları yazarak bu içtimada hiçbir ni- hai karara varılmaması - ihti- malinden ve bu takdirde kon- seyde aleni münakaşaların ber- taraf edilmesinin derpiş lüzu- mundan bahsediyor. Cenevre, 23-( Radyo ) — Cenevre'de en mühim ve teh- Jikeli mes'ele, Sancak mes'e- goslav münasebetlerinin de sa- | Jesidir. Türk murahhasları son lâha doğru gittikleri söylen- mektedir. Bu ise son haîynn, İngiliz anlaşması havası içinde Türkiye'de umumi bir Akdeniz paktının yapılmasını ümidini uyandırabilir. Cenevre, 22 (A.A) — Ana- dolu Ajansının hususi muha- biri bildiriyor: Sabahki Paris gazeteleri Tür- kiye heyetinin talep ve iddia- larına ve buradaki tavir ve vaziyetine karşı mülâyim gö- rünmektedirler, Paris, 22 (A.A) Ana- dolu Ajansının husust muha- biri bildiriyor: Lö Jur dünkü konuşmaların neticesiz kaldığını ve Milletler cemiyetinin daha bir imtihan geçireceğini yazarak “Kim baş eğecek, Türkiye mi, Fransa mı, Cenevre mi?,, diyor. Sen Brin Jurnal'da cemi- yetten çekilip çekilmiyeceği- mizi sorarak Rusya ve İngil- tere ile dostluğumuzdan bah- sediyor ve bundan dolayı bu- na ihtimal vermiyerek diyor ki: Milletler cemiyeti kararı ile Ancak suriye'ye karşı son ta- ahhüdümüzden — sıyrılabiliriz. Türk'ler Suriye'ce şayanı ka- bul garantilerle iktifa. etmez- lerse anlaşma imkânsızdır. Akşam gazeteleri konuşma- ların umulan neticeyi — verme- iddialarile mes'eleyi mühlik bir safhaya — sokmuşlardır. Fransız gazetelerine göre, An kara, Roma ve Berlin siyase- tine uygun bir hattı hareket takibeder görünmektedir. M. Litvinof, — bir tavassut teşebbüsünde — bulunmuştur . Küçük itilâf ve Balkan itilâfı murahhasları da. ayni *şekilde çalışmaktadırlar. Bu akşam, - verilecek olan bir ziyafette M. Delbas ve M. Viyeno bulunacak ve bu'ziya- fete Dr. Tevfik Rüşdü Aras, Numan Menemencioğlu ve M. Sandler de davet edilecektir. Bu ziyafette iyi bir uzlaşma elde edileceği tahmin edilmek- tedir. M. Delbos ve M. Viyeno yarın Liyon'a gitmek arzusunu göstermişlerdir. Bu müfarekat ancak bir gün devam ede- cektir. Cenevre 22 (A.A) — Ana- dolu Ajansının hususi muha- biri bildiriyor: Bugün gene muhtelif heye- ti murahhasalır arasında me- selemiz hakkında hususi te- maslar devam etmiştir. Dr, Aras bu sabah Ameri- ka elçisini kabul etmiştir. Mes'elemiz konseyin ruzna- mesinin sonlarındadır. Salıdan diğini yazıyorlar. Entransijen | evvel konuşulacağı — tahmin diyor ki: Türk'ler gerilememede çok azmetmiş görünüyorlar. İstik- Tâl tezini kuvvetle muhafaza ediyorlar. Biz Fran'sızlar an- geminin içindekilerden ben- den başka sağ kalan kalmadı. Şimdi, ağzı burnu yerinde bir yalan uydurmak, bu ihti- yar denizciyi kandırmak, hattâ ondan mümkünse malümat al- mak Jlâzımdı. Evvelâ onun merhametini tahrik etmek ge- rekti.. Vücudu yavaş - yavaş ısını- ordu. Bu sırada merdiven- erden ayak sesi geliyordu. Deniz baba, elinde bir yiye- cek tabağı, koltuğunun altında birkaç çamaşır, bir elinde de çaydanlık olduğu halde geldi. — Haydi bakahm evlât.. Evvelâ yaş çamaşırları çıkar, sonra karnını doyur, sonra da şu çaydan iç.. Ben de şöyle sahile kadar bir çıkayım, belki ııkıdı_şlınndıı bımuu bulu- tahmin olunamaz. Esasen hayli çetin müzakereleri — istilzam eden bu mes'elede herhangi bir şekli halle varabilmek için hususi temasların, daha birkaç — Arkadaşlarımdan mı? Ne gezer babalık, ne gezer? Sana başımıza geleni anlatsam deli olursun.. Ben yalnız denizin değil, gâvur kılıcının altından kurtuldum da öyle geldim.. Deniz baba, hayretle Pet- ro'ya baktı: — Anlamadım.. — Anlamazsın tabii.. Mü- saade et giyineyim, bir sıcak çay içeyim de.. — Peki, haydi beş on da- kika kadar ben seni yalnız bırakayım da - çamaşırlarını çıkar... Deniz baba gene yu a çıktı. Petro, çaîçabıılz ::lrı?;ı deki ıslâk elbiseyi çıkardı ve kemerinden gümüş bir Türk parası da almağı unutmadı. Deniz babanın getirdiği çama- rları, şalvarı ve -kaltanı onu, de” Sancak gün devamına ibtiyaç görü- lüyor. Konsey bugünkü içtimaında muhtelif mesaili cariyeyi gö- Tüşmüştür. Amerika'ya Borçlu devletler SAZ gel Amerika, para yeri- re silâh mı istiyecek? Levis Âyan meclisinde Ame- rika'ya harp borçlarını vermi- yen memleketlerin - silâh gön- dermek suretile borçlarını öde- melerini teklif etmiştir. M. Levis demiştir ki: — Borçlu devletler bir yan- dan harp gemileri ve tayyare- ler inşa etmekte, bir yandan da borçlarını vermiyeceklerini söylemektedirler. Almanya 'İspanyol Fası'na Asker gönderiyor.. Paris, (Radyo) — Eko dö Pari gazetesi, birkaç bin Al- man'ın İspanya Fası'na çıkmak üzere hazırlandığını yazıyor. Ecnebi —mahfellerden gelen haberler de bunu teyit ede- cek mahiyettedir. Gazete di- yor ki: Alman kuvvetleri yoldadır ve herşeyden evel bu kuvvet- lerin İspanya Fası'na çıkmala: rına mani olmak lâzımdır. Çünkü, oraya çıktıktan sonra Almanları. Şimali Afrika'dan atmak için büyük bir harp lâzimgelecektir. Vaziyet çok ciddidir, Övre gazetesinde Madam Taleni de, büyük ehemmiyet atfını iste- mektedir. Eden'in nutku Ve Alman gazetelerinin mütaleaları.. Londra, 23 (AA) — M. Eden'in görüşlerine tercüman olan Yakshire Post gazetesi Eden'in nutkunun Alman mat- buatındaki akislerini mütalca etmekte ve Almanya'nın ihti- raslarını muvakkaten — teskin için kendisine müsaadekâr dav- ranılması fikrini kat'i surette bertaraf eylemektedir. tına, ayağına geçirince vücudu daha çabuk isinivermişti. Evvelâ bir tas çay içti, sonra yemeğe saldırdı. Karm epice acıkmıştı. — İyi iş görebilmek için sağlam ve sıcak bir mide lâzımdı.. Bu arada; — Deniz babal Diye yukarıya seslendi. İh- İhtiyar derhal geldi.. — Meraktayım be evlât!. Şu senin işi anlat bakalım. Deniz baba da ocağın kar- şısına oturdu. ve çubuğunu yaktı. Petro, hiç istifini boz- maksızın; — Sorma - diye başladı - ben, bundan tam beş sene evel bir Cezayir gemisine Çan- d.ulıdın çırak yazıldım. İyi vardı. Müsli ptan |bir kaptarnımı | betinde azaltmaları emredil- Vüğüşten, SA VA A) —H, | gene bu mevzua | Odunun Kıymeti babında! Almanya toprakları, 60 kü; sür milyon Alman'ın tabil ve sınaj ihtiyaçlarına karşı kâfi derecede hasistir; bunun için: dir ki Alman'lar müstemleke istemekte bu kadar ısrar gös- termektedirler; — ve,.. Umumi harpte — çektikleri — sıkıntılara bir daha uğramamak için bü- tün kabiliyetleri ile çalışmak- tadırlar! İşte bunlar arasında yeni bir çalışma eseri daha; Esas itibarile nazilerin malı olan Alman gazetelerine, kâ- ğıd sarfiyatımı yüzde 10 nis- miştir. Bu emrin sebebi nedir bi- liyor musunuz?. Kâğıt imaline hasredilen odun miktarını azalt- mak ve... bu odunların men- sucat elyafı ve gıda madde- leri istihsalinde kullanılmasını temin etmektir! Evet, hayret etmeyiniz; odun: dan gıda maddeleri ye men- sucat için kullanılan elyaf, dedim! Almanca Vierjahres Plan mecmuasına göre 100 kilo odundan 60 kilo ham şeker ve 25 kilo da bira mayası 20 gıda maddesi elde etmek mümkündür. Diğer bir şekle göre de mensucat işlerinde kulhnılıcık lli maddeler elde edilmektedir. Alman'lar, odundan şeker istihbsali sayesiride pançar zer- ine hasredilmiş olan , geniş araziye ekmek vazifesini gö- recek hububat vesaire ekecek- lerdir! Bunlar hakikate en yakın hayaller olsa bile, ben şöyle duşunmek(cn kendimi alama- dım: Odundan mamul şeker acaba Alman huşunetine nasıl tesir yapacaktır?. B-F. İhtilâs davası İhtilâs — suretile zimmetine | 150 lira geçirmekle maznun denizyolları işletme acentası memurlarından Dursun'un mu- hakemesi dün şehrimiz ağır ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Bu celsede hesab- lerin mahkemece ehli vukuf tarafından tetkik - ettirilmesi ve bir rapor alınması karar- laştırılmıştır. Muhakeme bu tetkikat için başka güne bır rakılmrştır. Silâh mühayeası Bükreş, 23 (Radyo) — Ha- riciye müsteşarı M. Badolesko Prağ'da Çekeslovakya hükü- metile silâh mübayeası üzerine bir uzlaşma imzalamıştır. man, namuslu bir adam. Pa- ramızı hiç aksatmazdı. Büyük, zengin veferlerde de bahşişi- mizi de bol bol verirdi.. — Vardır böyleleri evlât!. — Sık-sık, Mısır, Rum, Ve- nedik limanlarına da uğriyor- duk. İkide bir, yolda gâvar korsanlarına çatıyorduk. Far- kına vardık ki, bu.- sularda, Yunan'lı korsanlar çoğalmıya başlamış.. Bundan az evel evvelâ Girid'e, sonra da Pi- re'ye uğradık. Meğer, bizim Türk korsanları ile Yunan kor- sanları, kapışmıya da başla- mışlar.. Deniz baba; — Doğru - dedi -daha ge- çenlerde Midilli'den bir ağa- nin kızıni kaçırdılar, — —