Ka — 7'._. Mosköva, 23 ( Radyo ) — 'lvxıı)ı gazetesi baş muhar Firi iken, bundan evvel keşto- igün (dün) başlanmıştır. Müddeiumumi M. (Visenko) (Karl Radek) hakkındaki it- innameyi okuduktan sonra, | Taznunun, Almanya nazırla: Tindan (Rodolfes) — ve sabık _'VYCI harbiye kamiseri Troç- İ ile muhaberede bulundu- Mu beyan etmiş ve mensub “ıdıığu şebekenin — muvalfakı- Yeti halinde Almanya'ya top- vereceğini vadeden * mu- Muhalif şebekenin en mühim *emanlarından olduğunu ilâ- Ve etmiştir. “Karl Radek'in mensub ol- g'__:tı_ı blok, Rusya dahilinde bir isyan tertib etmek- ve Rusya'ya kapitalizmi ':ıîlnık niyetinde bulunmakta İddia makamının, Karl Ra- "k hakkındaki — ittihamı çok Mühimdir. Tahkikata istinad eden it- B Hame, “muhalif — blokun tIsya'yı alt edecek derecede Plânlar hazırlamış olduğunu Ve Stalin'in öldürülmesi key- Yetinin, plânların birinci mad- 'esini teşkil ettiğini meydana mMmuştur. Büyük san'atkâr Nevres'i de kaybettik I—“ınbul 23 (Hususi muha- ”'mlzdr) — Meşhur san ıtkır l Nevres vefat etmiş ve Senazesi ihtifalle gömülmüştür. eynelmilel müba- ele ve ticaret işleri. iltere, ticaret işlerinde Mantik? şekil istiyor. aşington, 23 (Radyo) — elrre göre, M.” Ruzvelt M. Roçiman — mülâkatının dı h hırp borçları ile alâka- ı"l"îere. beynelmilel mü- ki ve ticaret işlerinin es- llr:. gibi mantıki bir şekle ğına taraftar görünmektedir. ANADOLU Gunlıık siyasal gazete ah ve başyazganı Hlydu Rüşdü ÖKTEM 'ÜMİ neşriyat ve yazı işleri "M-lıa: Hamdi Nürhet Çonçar 'dını.._ hı.ıı İkinci Beyler soko; * Halk Pımıı Binası ırınî & E,:lgxır — ANADOLU fom: 2776 « Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ | tağı 1200, lt aylığı 700, üç aylığı 500 kuruştur. memleketler için senelik ücreti 27 liradır T4 “24/V937 gemeaammamanmannn vummn Süyük dâvâ bir haf de sefirler ve ecnebi gazeteciler de vardı | | ya'nın Lol a İthamnamede; Sovyet Sokol Ni tnan anti komünizim blokuna — lunduğ ©u ahl olduğu anlaşılarak tev- — de bu ilir f olunan ( Karl Radek ) ve - bildirilmektedir. kadaşlarının muhakemesine | — Muhakeme, saa larca devam etmiştir. Bu büyük dâvânın bir halta içinde sona ereceği tah- & mıxıcdılıyor Antıkomunısflerm dâvâsı başladı Radek ve arkadaşlarının dâvâsı dün başladı ada bitecektir. Mahkeme- -! general a daha ( Kari Radek ) ve ykol Nikof lti kişinin tatha beki Bildirilü i hukuki vazıyet SRR K Muhakeme devam ederken, ecnebi devletler sefirleri, ec- nebi gazeteciler ve kesif bir Mütte- | eri' çok kte lır himle | halk kalabalığı dinlemekte idi. Leori Blum, bugün Liyon- da bir soylev verecek. Fransız Nazırları,Liyonda husus! ve siyasi vazıyetı konuşacaklar. .—— Paris, 23 (Radyo) — Fıınsız başbakanı M. Leon Blum re- fakatinde devlet nazırı Şotan, harbiye nazırı Daladie ve devlet nazırı Bulfer ile Blum'un malı olan (Populer) gazetesi başmu- harriri Rozenfeld ile diğer birçok gazeteciler, ket etmiştir. Liyon'a hare M. Leon Blum, yarın (bugün) yapılacak olan partiler töre- ninde hazır bulunacaktır. Fransız Başbakanı, Liyon Belediye reisi ve Fransız parlânentosu Başkam M. Heryo'nun ziyafe- tinde hazır bulunduktan sonra mühim bir söylev verecektir. Fransız Nazırları akşam üzeri hususi bir toplantı yaparak siyasal vaziyeti konuşacaklardır. Romanya, Çekoslovakya. ölenler çoktur h glll Bükreş, 22 (A. A) — Dış işleri Bakanlığı müsteşarı M. Badelesko Prağ'daki mali an- laşmalar müzakerelerini iyi bir surette neticelendirdikten son- ra buraya dönmüştür. M. Tataresko bu ay sonla: rına doğru bu anlaşmaları im- za için Prag'a gitmesi muhte- meldir. 'Bu anlaşmalara Ro- manya ile Çekoslovakya ara- sında mevcut teslihat , konto- ratolarının tatbik tarzı ile alâ- kadardır. Bükreş, 23 (A. A) — Dış Bakanlığı müsteşarı M. Badü- lesko Çekoslovakya ile yaptığı müzakerelerde — Romanya'nın sılâhlanmasını temin yolunda esas itibarile bir anlaşmıya varmıştır. Bu anlaşma ile ge- rek yeni silâh satın alımması ve gerek eski silâh borçları- nin ödenmesi işlerinin hal ve tesviye edildiği bildirilmektedir. Çekoslovakya-Romanya as- keri endüstrisinin teessüs ve inkişafında yardım edecektir. Romanya Başbakanı Tata- resko'nbn bu yeni anlaşmayı imza etmek üzere Prag'a gi- deceği bildiriliyor. Tuna buzları Nehirde gemiler dolaşamıyor. Paris, 22 (A.A) — Tuna nehri üzerinde yüzmekte olan buz kitleleri Seyrisefere mani olmaktadır. Gemi faaliyeti na kadı LA AMR 4 Rlspean a rögrll Grip&en Seeeriklii b e labyee M.Tataresko, Çekos-/İngiltere'de vazi- lovakya'ya gidecek..|yet vahim görülüyor| şunu söylüyorum: Londra, 23 (Radyo) — Grip istilâsı şiddetli bir şekilde de- vam etmektedir. Bütün İngiltere ve Gal'de vaziyet vehamet kesbetmiştir, ölenler çoktur. Şikago'da grev Grevciler köprüleri Açık bıraktılar.. Şikago, 23 ( Radyo ) — Elektrikçiler sendikası bir grev ilân etmiştir. Bu yüzden şeh- rin 50 köprüsünden kırkı açık bırakılmıştır. Bu sebeple şeh- rin irtibat ve muvasalası ke- silmiştir. Grevciler ücretlerinin artı- rılmasını istemektedirler. Sendika ile belediye reisi arasında huüsüle gelen bir iti- lâf üzerine grevin nihayet bul- duğu bildirilmektedir. Lehistan Silâhlanıyor. Fransa ikrazatıda bu işe sarfedilecek. Varşova, 22 (ALA) — Ba- kanlar meclisi milli müdafaa tahsisatı hakkında bir kanun kabul etmiştir. Bu kanuna göre 1937 den 1940 a kadar milli müdafan için bir milyar zloti tahsis edilecektir. İlk seneye ait sarfiyat Fransa'da yapılan istikrazdan” ve Fransa'nın ay- rıca temin edeceği mütemmim kredilerden ayrılacaktır. Son üç sene için 400 mil- istikrazlar der- me edi- | yo, Baş Şehirden Akisler Trsk İ liklem | Kütüphane, türbedara — Baş | benziyen hâfızı kütüp.. Habeşistan'da adedi onbine |Bir kitap dile gelıp bir sarhoş v sarhoş ve bir genç kız“için"neler?söyledi? varan bir muharip kütlesi, hâ- lâ ve hâlâ ellerinde kılıç ve tüfek, çete harbı vere vere, motörze edilmiş İta'yan kuv- | vetlerine, ödların ileri sürdük- | l lara ve zirh'i otomo billere meydan okumağa çeli- Bu nevin'dane mücadel: nin bir mlet hay iye- v- vatans>- b verliği bakımnıdan müâ 1ası şüp> hesiz.ki yüksek ve kıyınetlidir. Ne çare-ki, bu yığının baş $, bir ferd iç'n n. kadar müha ; malük Cemyet ve mle.ıır için ise miyet, daha çok büyüktür. Ferd vardır ki, başı, bozük- tur. Zaten sivile atfedilen inti- zamsızlık ve kargoşalığa “Başı bozuk, ismi verilmesi de bun- dan doğmaktadır. Baş, ferdin en kıymetli ser- mayesidir. Satdet, bu başın sıhhat, kuvvet ve meziyetine bağlıdır. İnsan vardır ki, boy- nunun üstünde yedi delikli bir nesne taşır, dakat bu nesne, bizim — söylediğimiz mânada bir baş değildir. Her hayva- nın taşıdığı baştan başka bir başa sahip olmak lâzımdır. Akılsız başın çektiğini, tarih- ler istiap etmemiştir. Balık, baştan kokar! Gemilerin felâketi, baştan kara ettikleri vakit vakidir. Başsız dolaşan ferdle başsız kalan milletler, tıpkı birbirine) benzerler,. Nasıl ki ferde isti- kamet ve her iyi şeyi veren baş ise, milletleri yapan ve yaratan da kuvvetli, büyük başlardır. Şimdi Habeşistan'ın vahşi, sert topraklarında, ümidsiz, muzlarip bir surette boğuşan insan yığınlarını düşünüyor da Başsız kalan zavallılar! *H Göçmen köyleri Heyet Kuşada. sından döndü.. Kuşadası kazasında muvak- katen iskân edilmiş olan Bul- garistan ve Romanya'lı göç: menleri iskân için inşa edile- cek yeni köylerin yerlerini tes- bit etmek için tetkikata giden Sıhhat ve İçtimai muavenet müdürü Doktor Cevdet -Sa- racoğlu'nun riyasetindeki hey- et, şehrimize dönmüştür. Kuşadası'nda iskân edilen göçmenlerin - vaziyetleri, çok iyi bulunmuştur. Heyet, yarın |- torbalı kazasına giderek orada inşa edilecek göçmen köyle- rinin yerlerini tesbit edecektir. Elektrik, su saatleri Ege mıntakası ölçü Ve ayar Başmütettişli- ğince kontrol edilecek.. Bazı kimscelerin, Elektrik, su ve Havagazı saatlerinin bozuk- loğundan şikâyet ettikleri ve bu şikâyetlerini alâkadar şir- kete yaptıkları bildirilmektedir. Halbuki, bu gibi şikâyetler doğrudan doğruya Ege min: takası ölçü ve' ayar Başmütet- tişliğine yapılmalıdır. Bu tak- dirde müfettişlik, bir memur gönderecek ve bilâ ücret sa- atı koöntrol ettirecek, bir bo- zukluk gördüğü takdirde, alâ- kadar şirket hakkında takibat Millt Kütüphane binası Ne zaman önünden geçsem | veya her ne vakit oraya gir- sem, bu mütevazi çatı altında laş gürbet, içinde * yaşayan bir ruhun derin, esrarlı ıstıra- bını sezerim. Tesadüf; karşı hapishane duruyor. Hapishane ve külüphanel... Anlıyorum: Bunlardan birinin içindeki- ler, talihin, hatanın, istemiye istemiye nizama aykırı gitme- nin veya istiyerek, bilerek iç- timai bir günaha — girmenin bütün bir cemiyet alâkasından tecrid ettiği biçarelerdir. Fakat şu kitabların — suçu nedir, bunlar kimi - vurdular, bunlar hangi bahçenin, evin dıvarından — girdiler, bunlar hangi borçlarımı inkâr ettiler, bangi kasayı soydular, hangi vazifelerinde vatandaştan rüş- vet aldılar?.. Ne yaptılar ki bunlar, haftada biriki gün on- ları ancak birkaç kişi, birkaç mekteb - talebesinden başka kimsetikler ziyaret etmiyor! Ben, mahkümları da kendim gibi düşümen insanlardamım. Onlar, sık sık rüyama girerler. Karanlıklar basınca, ağır ağır xilitlenen demir kapıların ar- kasındaki çehreleri düşünmek- ten kendimi alamam: Dıvar, malüm dıvardr. D.- vardaki birkaç satır, birkaç izde gene ayni salır, ayni izdir. Arkadaşlar, gene o arkadaş- lardır, pencere ayni pencere, parmaklık — ayni parmaklık!.. Aralıktan görünen gök parça- sındaki yıldız bile ayni yerinde durmaktadır. Bu tedrici ve manevi bir ölümün ta kendi- sidir.. Ve burası, hürriyetin gö- müldüğü korkunç bir mezar- dır. Burada nesiller muayyen zamanlarını geçirmekte ve bu- rada adalet, cemiyet ve nizam namına bir bekçi gibi dur- maktadır.. Geceleri, hapisha- nenin esrarlı, karanlık, sessiz ve gamlı köşelerinden neler duyulur, bilmiyorum.. Fakat onu anlamak kolaydır: Hürriyetin hırıltısı, yalnızlık, kimsesizlik, — alâkasızlık, her sevilen şeyden mahrumiyet, yeknesaklık ve zavallılık.. köşede de Her mahküâm, gece gündüz | dıvarların ötesinde kalan hür- | riyeti ve hayatı düşünür, arar. Karanlıkların bastığı saatlerde nöbetçilerin boydan boya akis- ler . yapan ayak sesleri, bu derin ve hüzünlü esrarın için- de yegâne hayat işareti elırık dııyulur. ağır ağır konuşur ve istirabla- rını - fısıldarlar. Bu baş başa, göz göze geçen konuşmanın tesellisi de cılız ve küçüktür. Ayni saatlerde, öyle sanı- yorum ki, kütüphanenin do- lapları ve banların - içindeki- lerde yapraklarını birer birer açarak kendi aralarında, ken- dilerine ad ıstırabı konuşurlar. — Niçin bizimle alâkadar olmıyorlar? Biz ki, insan oğ- hmun en iyi, en temiz, en vefalı, en samimi arkadaşıyız. Kaç ay var ki, bize hiçbir el dokunmadı.. İlh.. Kitabların - şikâyetindeki ve kendi kendilerine ağlaşmasın- daki acıklı vaziyeti kim inkâr edebilir? Geceleri, meselâ, bir sarhoş milli kütüphanenin — dıvarına , dayanınca, dolaplardan birii den bir eserin ruhu söylemiye başlıyor: — Bizim dıvarlarımıza sar- - hoş olunca — sürtünürler. Şu - dışarıdaki adam gelseydi ve ben ona herşeyi anlatsaydım böyle kaldırımların -üstünde yuvarlanmazdı. Genç bir kız, ayni sokak- tan bir kahkaha atınca, diğer bir dolabtan başka bir kitab ses veriyor: — Bu kız, bundan bir se- ne evvel beni ellerine almış ve okumak istemişti. Sonra, — Ciddi imiş, neme lâzım, Deyib beni derhal yerime iade etti. Benim ciddi olan ruhumdan sanki — ne fenalık | gördü ki?. Ben ona, hayatın bam-başka bir ışığını verecek- tim. Asrın genç kadını ve kı: zı, beni hiç istemiyor. Kitabların şikâyetindeki sert — — hakikat bukadar değildir: En çok okunan, romandır, Macera romanı, aşk romanı!.. Kenarda hakiki felsefe, içtimaiyat, $ tarih, dil şu ve bu eserleri satın alın- dığı gibi durmaktadır. Dün kütübhanenin /kapısın: dan geçerken içeriye baktım: — Sonu 6 ıncı sahifede — TAKVİM Rumi 1352 | Arabi 1355 2ci kânan İl Zilkade 11 İkinci Izdııun ; 24 ; PAZAR Evkat Fzan Vasat Evkat Ezan V: AU — Sayfa $ H — edebiyat, — Ğ Güneş 205 7,19akşami2,60 IT4AS) T 12326 yeta — 1,35 1