Bize göre Fransız'lar nÖ Dün basta bir dostumu ziyarete gitmiştim. Mumcu kahvesi yokuşun- da fakir denecek kadar mütevazi bir Türk evi... Beni mangalla ısınmış küçük bir odaya aldılar, Etrafıma bakınırken eamlı dolab içinde gelişi güzel sıralanmış kitab yığınlarına gözüm ilişti. — Yabancı evlerde bile kitab karıştırınak hususunda bir tecessüsüm vardır. lerinden Tâlettayin birini çekip aldım: Fransıscadan tercüme edilmiş (Demirhane müdürü)!.. Bu sırada hasta sahibi içeri girdi. Ve aramızda şöyle bir muhavere — Okumağa çok meraklısınız. — Çok!., — Hep roman mı okursunuz?.. — Aklımın erdiği ilmi eserlere de merakım vardır. Edebiyatı te- O verim. Fakat en çok okuduğum şey, romandır. — Yerli romanları mı?.. — Fransızca'dan tercümeler daha çok hoşama gidiyor. Zaten başka dilden ne kilab var ki?.. Hakkı vardı. Onun kafasında yer eden ba bedbaht Fikri, ben de —en sene eveline kadar taşımıştım. Benim de ilk okuduğum eser, Victor Hugo'nun (93 ihtilâli) idi!.. Kapıdan çıkarken, bizi Framsa'ya bağlıyan sebebleri ve şimdi Fran- — saya arkamızı çevirten aksülâmelleri daha kuvvetle anlamış oluyordum. — Hakikat halde, Avrapa'ya ilk hayretle bakışımız da hep b Fransız görüşünün, Fransız dilinin ve Fransız edebiyatımın tesiri olmuştu. " Almanya'nın bütün ilim ve sanayi şubelerinde kazandığı o hariku- “Tüde üstünlüğüne rağmen, Fransa'ya iyi, güzel ve yüksek nazarile baka baka gözlerimiz şaşı olmuştu. Fakat bilhassa kafalarımızı dalâlete sürük. — liyen âmiller arasında tanzimatçıların rolünü, papaz mekteblerinin tesi- rini de unutmamak lâzımdır. Biz Fransa'yı (Hukuku beşer beyanmasi) nde yazılı olan o yüksek ve felsefi manadaki — idealizması içinde sevmişlik. Ve ona inandığımız “geneler ve asırlar içinde birçok şeyler kaybettik. O ise, bizi warıb ke- — mirmekte ve bizden toprak ve imtiyar koparmakta diğerlerinden geri — kalmamağa çalışıyordu. Aklımız başına geldiği zaman, dost ve medont Fransa'nın, sırtından geçindiği milletlerin kanile karmı şişmiş bir (Vampir), bir (Mürabahacı) kıyafetile karşımızda sırıttığını gürdnk. Bence (Hatay) mes'elesi, Fransı — kaşlarından biridir. 1 şimdiye kadar vurduğumuz mihâk Fransa'nın bize yaramaz fos bir maden parçası eydana vurduktan sonra daha serbest kozumuzu paylaşahi! Hırsızların şahı k Yugoslavya'da Krizova'da — Terez Voşiç isminde 82 ya- şında bir kadın hırsızlık töh- meti ile tevkif edilmiştir. Ya- pilan tahkikatta bu kadının yetmiş senedenberi umumi — pazarlarda hırsızlık ve yanke- - sicilik yaptığı anlaşılmış ve — kendisi de bu yüzden şimdiye — kadar hiç tevkif edilmediğini — ve 100,000 dinarlık bir servet temin ettiğini söylemiştir. İhtiyar kadın: — Bu defa yakalanmama, — sebep, Parmaklarımın eski has- —ıııiyelini kaybetmesidir. De. — Miştir. E B .. Bir merak Peşte posta müdürü umu- misi posta Mmüvezzilerinin ba- | caklarına bir Podometr koy- | muştur. Bu aletler sayesinde ( bir müvezzin bir günde kaç — kilometre dolaştığı tesbit edi- Bu münasebetle Fransız ga- , zeteleri Fransa'da kır posta- " larında çalışan ve şimdi teka- “üde sevkedilmiş olan Po is- — minde posta müvezziinin 38 — senelik hizmeti zamanında 453 — Bbin kilometre mesafe kat'etti- — ğini yazmaktadırlar. —— Aksırmak yasak — Danimarka'da grip çok art- — miştir. Hükümet; bu vaziyet — karşısında endişeye düşmüştür — ve bunun için de bazı tedbir: “ler ittihaz etmiştir.. Umuma mahsus yerlerde aksırmayı ya- — sak etmiştir. — Aksırmayı yasak etmek... “Fakat insanlar ekseriya - ihti- *yınıı olarak ıkıınrlır, bu bir düşünmüş, aksıracakların ağız- larına mendil tutmalarını mec- buri kılmıştır. Bunu - ihmal edenler ceza vereceklerdir. Örümcek ve oburluk İngiliz tabüyünundan Con Lükhok büyüklüğüne nisbetle en obur hayvanın örümcek olduğunu tesbit etmiştir. Ayni âlimin hesabına göre, bir insan kendi büyüklüğüne ve örümcek hesabına göre yi- yecek olsa her gün 13 koyun, 11 domuz, 2 sığır, takriben 4500 kilo unlu madde yimesi lâzımgelecektir. Bereket ki örümceğe ben- zememişiz. Yoksa insanlar az zamanda — biribirini yimeğe mecbur kalacaklardı. İç ticaret umum müdürü geliyor Haber aldığımıza göre İk- tısat Vekâleti iç ticaret umum müdürü mümtaz birkaç güne kadar şehiimize gelecektir. Umum müdür şehrimizde bazı iktısadi tetkiklerde — buluna- caktır. Bugün doğacak çocuklar.. Bugün, merihin ve uranusun müşterek tesiri, telâşlı bir hayat yaratacaktır. Bugün birçok karışık ve tera işler olacak ve buna ben- zer günlerin — başlangıeını / teşkil edecektir. Bugün doğacak — çocukların bedbaht — olacakları — sanılmama- hdır; bügün — doğacak — çocuklar azimkârlık gösterebilecekler fakat eksşantrik olmaktan — kurtulamıya- caklardır. Aralarından ender ola. ANADOLU YEHİRMABERLERİ Karşıyaka- Ikıncı kordonun —— Yorader feci vazıyetı.. lılara müjde! İki modem vVe seri Vapur inşa ettiriliyor. Döviz mes'elesi yakında hal ve mu- kaveleimza edilecek. Konak - Karşıyaka arasında işlemek üzere şehrimiz liman işletme müdürlüğü tarafından yaptırılacak iki seri yolcu va- purunun Sivan Halter İngiliz vapur inşaat şirketine yaptı- rılması muvafık — görülmüştür. Beşyüz yolcu taşıyacak — olan bu seri vapurlar, İzmir'in mü- him bir ihtiyacına cevab ve- recektir. Ayni şirket, Akay iş- letme idaresinin yaptıracağı vapurları da inşa edecektir. İzmir liman işletme müdürlü- ğünün inşa ettireceği vapurlar 250 şer bin lira kıymetinde olacaktır. Bu vapurların veri- lecek paraları için dövizin na- sıl temin edileceği tetkik olun- maktadır. Sivan Halter şirketi direktörlüğünden şehrimizdeki alâkadarlara gelen bir mek- tupta döviz mes'elesinin ya- kında halledileceği ve Konak Karşıyaka arasında - işliyecek vapurların inşasına başlana- cağı bildirilmiştir. Bunun için yakında mukavele imza edile- cektir. Kültürpark'ta Bir paraşüt kulesi yapılacak Kültürparkta inşasına baş- lanan paraşut kulesi kazıkları- nın çakılmasına devam - cedil- mektedir. Son günlerde yağan yağmurlardan açılan çukurlar su ile dolmuş ve bu yüzden dün çalışılamamıştır. Bugün itfaiyenin * tulumbası ile bu sular alınacak ve kazıkların çatılmasına başlanacaktır. Yapılacak olan paraşut ku- lesinin içinde bir beton mer- diven ve bir de asansör - bu- lunacaktır. İstiyenler asansörle veya merdivenle kuleye çıka- bileceklerdir. Kulenin üç bal- konu ve dört kabinesi ola- caktır. Araba tekerlek. leri genişletilecek.. Nafıa Vekâleti Belediyenin teklifini kabul ediyor.. Belediye, şehirde olduğu gibi, hariçteki — arabaların te- kerleklerinin de 7,5 santim genişliğine — çıkartılması — için Nafıa Vekâletine — müracaat etmiş ve bu suretle hem şo- selerin ve hem de şehir da- hilindeki yolların muhafaza edi- lebileceğini bildirmiştir. Nafia Vekâleti, Belediyenin bu teklifini kabul — etmiştir. Haber aldığımıza göre, Vekâ- let, vilâyet kanalile bütün ka- zalara birer tamim göndere- cek ve araba tekerleklerinin genişletilmesi için lâzımgelen tedbirlerin alınmasını bildire- cektir. Belediye de yakın bir za- manda şehirde işliyen bütün arabaların tekerleklerinin ge- nişletilmesini — ve bu suretle hınket etmıyenlerııı ırıbı ğ f F Tamır ışınden dogan ıhtılaf — Devlet Şürasına aksetti. İkinci Kordonun tamiri veya tamamen bozulmuş olduğuna göre yeniden inşaası mes'elesi İzmir'in ve İzmirlilerin beolli başlı, mühim derdlerinden bi- ridir. İkinci kordonun feci va- ziyetinden İzmir'de — şikâyet etmiyen hiç kimse yoktur. Belediye ile liman işletme idaresi arasında ikinci kordo- nun tamiri ve yükseltilmesi yüzünden çıkan — ihtilâf, iki daire arasında cereyan eden muhabere neticesinde halledi- lememiş ve son olarak Devlet Şürasına dava açılmıştır. Devlet Şürasınca verilecek karar sonunda ikinci kordonun bu iki daireden hangisi tara- fından yapılacağı anlaşılacak ve bu karar tatbik olunacaktır. Mefsuh rıhtim şirketi, vak- tile birinci ve ikinci kordon- ların tamiri işlerini bizzat ya- albuki liman işletme ü kordonları devral- dıktan sonra tamirat mes'ele- sinden — belediye ile işletme idaresi arasında ihtilâf başgös- termiştir. Liman işletme ida- resi, birinci kordonu geçen- lerde 160,000 lira sarfederek baştan-başa parke döşettiği halde ikinci kordonun tami- ratı işinin belediyeye aid ol- duğunu ileri sürmüştür. İzmir'liler, bu mühim ihti- lâfın biran evvel halledilmesi- ni ve ikinci kordonun tamir edilerek orada da birinci kor- donda olduğu gibi rahat ra- hat gidib gelmenin teminini istemektedirler. 1000 liralık mücevherat çalan adam.. Bandırma'lı terzi Saim, çaldığı mücevhe- ratı satarken şehrimizde yakalandı. Zabıta, Bandırma'lı Ahmed oğlu Saim adında mühim bir hırsız yakalamıştır. Saim; Aras- ta'da, Kuyumcular çarşısında mücevherat satmak üzere bazı dükkân sahiplerine müracaat ettiği görülmüş ve üzerinde fazla mücevherat bulunması Sşüpheyi — celbettiğinden istic- *vab altına alınmış, isticvab- ta satmak üzere bulunduğu mücevheratın — hırsızlık — malı olduğu meydana çıkmıştır. 20 yaşlarında bulunan Saim, çok şık giyinmektedir. Ve çok iyi bir terzi olduğunu söylemek- tedir. , Tahkikat sonunda bundan dört gün evel Bandırma'nın Aydıncık nıhıycsındc İbrahim oğlu Ahmed'in evine girib evdeki konsolun gözünden bin lira değerinde mücevherat çal- Beş yıllık Z fuar programı ——— oe Fuarın yeni plânı hazırlanmıştır.. Enternasyonal fuar plânı ha- zırlanmıştır. Yeni plâna göre fuar sahası, baştan-başa beton ve asfalt yollarla döşenecek, şimdiki parteller kaldırılacak- tır. Fuarin umumi antresinin sağ tarafında daimi sergi sa- rayı yaptırılacaktır. Sol taraf- taki bazı pavyonlarla Sümer Bank pavyonu ve fuar gazi- nosu önündeki pavyonlar da yıktırılmaktadır. Sol - tarafta zengin bir Turizm pavyonu inşa edilecektir. Ege mıntaka- sının muhtelif yerlerindeki ha- rabelerin maketleri burada teş- hir olunacaktır. Plâna göre buseneki ışık külesi - kaldırılacak antreden gazinoya kadar uzun ve güzel bir partel bulunacaktır. Fuar sahası, yer yer küçük orman kümelerile bezenecektir. Beş yıllık fuar programı da hı ıünlerdo [lundınım; olı- dığı — anlaşılmıştır. Üzerinde 600 lira kıymetinde 42 dizi- lik inci, 150 liralık bir altın kordon, 100 liralık elmas taş- h altın bilezik, 25 liralık el- mas taşlı altın kadın saati ve elmas taşlı iki yüzük ile al- tından köstek püskülleri ve daha bazı eşya bulunmuştur. Saim demiştir ki: — Ben terziyim, parasızdım mücevheratını çaldığım Ahmet komşumdur. Kendisi zengindi. Mücevheratını nerede sakla- dığını biliyordum. Bir gece eve girdim, bunları çaldım. Mücevheratının - çalındığından kendisinin haberi olmadığına eminim. Çünkü, ikirüç ayda bir mücevheratının yerinde olmadığına bakar. Onun için mücevheratının çalınmış oldu- ğunu sizden haber alacaktır. Şehrimiz emniyet müdürlüğü bu mübim hırsızlık vak'ası hakkında Bursa Emniyet mü- dürlüğünden malümat istemiş ve mücevhberleri çalınan Ah- medin — haberdar edilmesini bildirmiştir. Üzüm kongresi İktısad Vekâleti üzüm nümuneleri istetti. İktısad Vekâletinden şehri- miz ticaret odasına gelen bir tahriratta Ankara'da toplana- cak olan üzüm kongresi için şehrimiz ihracat - tacirlerinin dış ülkelere yapmakta olduk- ları üzüm tiplerinden nümune- ler istenmiştir. Oda, bu nümuneleri ihra- catçılardan istiyerek ihzarata başlamıştır. Üzüm — kongresinde üzüm tipleri en esaslı bir mev- zu teşkil edecektir. Zira, her ihracatçının Üüzüm tipi ayrı, ayrıdır ve numara üzerine de- gildir. Haber aldığımıza göre, üzüm kongresi için şehrimiz - ticaret odası bir rapor hazırlamağa başlamıştır. Ticaret odası genel sekre- teri doktor Mehmed Ali Eten bu ııpoıu Iıımıleıı koıııreyı ı;ıp——vr'mw—ın U lon D n 21/1/937 Ü. Bu da İstiklâl marşı hakkında Dün, bu sütunları dolduran ve (K.Ö) imzasını taşıyan ağır başlı ve güzel bir yazı, bayrağı selâmlamak terbiyesinin bazı- larımız arasındaki hazin nok- sanlığına işaret ediyor ve bu hususta, münevverin günahını tebarüz ettiriyordu. Milli ve umumi terbiye ve vazife bakımından, bayrak mes- elesine ilâve edilecek birşey daha vardır: İstiklâl marşını bilmemek.. Bir vakitler, Milli marşımız olmadığı için, garpla temasa gelen münevverler gülünç va- ziyete düşerlermiş.. Hattâ, ri- vayete bakılırsa, “Milli marş, diye, karşısındakilerin Türk- çe'yi bilmemelerinden istifade ederek ezan okuyan ve “Hamsi koydum tavaya,, şarkı müsved- desini terennüm mecburiye- tinde kalan vatandaşlar bile olmuş. Milli marşla ezan ve papazın kızının şarkısı arasın- daki münasebetsizliğin şu feci izdivacına rağmen, “Yokluk, karşısında boyun bükülebilirdi. Fakat bizim şimdi hem İstiklâl marşımız, hem de Cumhuriyet marşımız vardır. Çok şükür uğraşa uğraşa, Cumhuriyet marşını köylere kadar götürdük, dağlara kadar çıkardık. Köylünün yarısı ol- sun bu marşı öğrenmiştir. Fakat şehirde oturan, bütün bir inkilâbın içinde yuğrulup çalışan ve yetişen münevver nesil, baştan-başa İstiklâl mar- şını biliyor mu?. Hiç zannet- mem, Meselâ bir gün etibba oda- sında veya baroda - İstiklâl marşını söylemek lâzımgelse, kaç ses yükselebilecektir? Bu yazıyı okürken kendi kendimize olsun hakikatı itiraf edersek ne mutlu? Halbuki Marseyez başlayınca, Doyçland duyulunca, bir milletin ağzı da harekete geliyor. Bizde münevver bile İstiklâl marşını bilmiyor. Nerede kal- dı ki, onu halka öğretsin. Milli dâvâ ve terbiyelerde, ayni he- yecan ve ifade ile tek bir marşı, hem de İstiklâl marşım, Cumhuriyet marşını söyleme- nin ne büyük ruhi bir kuvvet unsuru olduğunu hâlâ anlıya- mamışızdır. Türk münevveri, dünkü ce- miyette muzırdı. Bugünkü ce- miyette de âtıl ve lâkayıt!. Hakikatı itiraftan zarar et- meyiz, diye düşünerek bu sa- tırları karalamak cesaretini gös- terdik. Saime Sadi Şelıır meclisinin Şubat devresi. Şehir meclisinin Şubat dev- resi öon gün sonra başlıya- caktır. Şehir meclisi azalarına gönderilecek davetiyeler ha- zırlanmaktadır. Umumhanede yangın Dün akşam Tepecik'te Sür- meli sokağında Zeliha Zehra- nın kira ile tuttuğu 54 numa- ralı umumhanenin üçüncü ka- tından yangın çıkmıştır. Yan- gin, burada oturan sermaye Bedriye'nin odasından çıkmış, yatak, yorgan ve kanape min- derleri yanmıya - başlamıştır. Etfaiye derhal yetişerek yan- gini söndürmüştür. Tahkikata göre yangının sebebi dikkat- sizliktir. Bu yangın yüzünden, bütün umumhanelerde bulu- nanlar büyük bir korku geçir-