H 19/1/937 İç Anadolu'da görülmemiş soğuklar var Sıvas'ta!28'kişi karlar altın- da kalarak öldüler Yolda bulunan birçok kamyonların âkıbetinden ha- ——— — — ber alınamıyor. Pekçok kasabalar kar altındadır İstanbul, 18 (Hususi) — İç Anadolu'nun — her - tarafında şimdiye kadar görülmemiş de- recede şiddetli soğuklar hü- Üm sürüyor. Son gelen ha- berlere göre, Kayseri, Erzin- can ve Sıvas taraflarında kar ve soğuk, tahammül edile- miyecek bir durumdadır, S- Vas'ta, 28 kişi Soğuktan don- muş bir halde bulunmuşlardır. İstanbul, 18 (Hususi) — İç | Anadolu'dan gelen haberler, birçok kasabaların karlar al- | tında bulunduğunu bildirmek- tedir. _Çımlıbel'de. kar yedi metre Yükselmiştir. Bu vaziyet, uzun senelerdenberi görülmemiştir. Ka MN İ e y aei ç Başbakanımız Dün Ankara'ya Hareket ettiler.. ll_lhınbul. 18 (Hususi muha- trimizden) — Burada bulun- makta olan Başbakanımız İs: met İaönü, tu sabah vilâyet arti merkezine giderek Vali ve Parti Başkanı Muhiddin pıtü.ıdığ'dın Parti ve vilâyet işleri hakkında izahat almıştır. Başbakanımız, Ankara'ya ha- reket etmiş ve istasyonda par- lak bir şekilde teşyi edilmiştir. . Yenı N Saylavlarımız Ankara. 18 JALA) — Boş”olan yetler - saylavlıkları için Pazar EÖLÜ yapılan seçimde C, H. Par- Büsi namzedleri Atıf Bayındır, İş- 'i”h'_nylıılıjını. İbrahim Dilan ı'..—ıı:ıclı saylavlığına, mütekai n © Mehmed Ali Kurdoğla Siird Saylavlığına ittifakla seçilmişlerdir, Hakkı Tarık Matbuat kanunu- Nun tadilini istedi.. , İStanbul, 18 (Hususi tnmuha- trimizden) — Giresun saylavı Ve Kurun gazetesi sahibi Hak- Tarık Us, matbuat kanu- Dünün bazı maddelerinin de- ğıqfırılım-ıi için Meclis riya- Petine bir kanun teklifinde bu- unmuştur. Teklifte, matbuat avalarında ehlivukuf raporu alınmasının usul ittihaz edil- Mesinin usulu itti ; möktedi ittihazını iste- SS aa ee ANADOLU Günlük si sa| gazet Sahip ve Başyarganı Haydar Rüşdü l;ııııııuıl Nettiyat ve yazı işleri müdürü: Hamdi Nüzhet Çanı çar İdarehanesi : İzmir İkinci Beyler y h C. Halk Partisi binası 7;.75:: Telgraf: temir — ANADOLU Telelon: 2776 -- Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ Yıllığa 2200, altı aylığı 200, üç aylığı 500 kuruştur. Yabancı memleketler için senelik «bone dereti 27 liradır He yerde 5 karuştur. Sünü geçmiş nüzhalar 25 kurnştur. F ae MATBAASINDA İŞTIR. — vilü, Karadeniz sahillerinde de müdhiş karlar vardır. Yollarda bulunan birçok kamyonlardan haber alınamamaktadır. Ingiltere'de askerlik mes'elesi raştık, Fakat bugünkü ahval, Orta Anadolu'nun muhtelif yerlerinde iki üç gün zarfında birçok- kimselerin soğuktan dondukları bildirilmektedir. bir tehlike anında herkes askerdir. Harbiye Nazırı ( Düf Eoper), mecburi hakkında ne diyor. Londra, 18 (Radyo) — İngiltere Harbiye Nazırı (Düf Koper) mecburi askerlik mes'elesi üzerine verdiği beyanatta; İngil- tere'nin, mutlak surette muntazam ve en son sistem silâhlarlağı mücehhez bir ordu bulyadurmak mecburiyetinde bulunduğunu | söylemiş ve beyanatına şu sözleri ilâve eylemiştir: — Umumi harpte, mecburi askerliği tatbik için aylarca uğ-) böyle bir tcehhüre aslâ müte- hammil değildir. Biz, bir tehlike anında bütün İngiltere ve müstemlekelerde derhal meeburi askerliği tatbik edeceğiz. Bu husus için otomatik hareket etmemiz mukarrerdir. Belgrad, 17 (AA) — M. Stoyadinoviç ve Macek ara- sında yapılan mülâkat belki de Hırvat mes'elesinin halli için kat'i bir adıma başlangıç olacaktır. Bu mülâkat Belgrad siyasi mahfellerinde tarihi hâ- -dise olarak tavsif edilmekte- M. Stayadinoviç dir. Bu mahfeller M. Macekin malüm olan rağmen M. sitilâfgirizliğine Stoyadineviç'in | maharetine! ve ikna kuvvetine büyük umudlar dırlar. Gazeteler Hırvat muhalefet şefi ile hükümet İpartisi baş- kanı arasında bu — temasın ehemmiyetini kayıt ile iktifa ediyorlar. Köylü koalisyonunun noktai bağlamakta: nazarı aşağıdaki şartlarda hu- lâsa edilmektedir: Çoktanberi beklenen mülâkat Yugoslavyada, Hirvat 'işi halledilmek üzere. M. Stoyadinoviç ile Hırvat partisi lideri Ronn, kasabasında birleşerek konuştular M. Macek'in bu istekleri M. Stoyadinoviç'e bildirilmiş ve başbakanın da böyle bir pro- gramın — derhal — tatbikattaki zorluklar ve lüzumu olan ha- zırlıklar için derpiş ettiği hal şekillerini kendisine izah etmiş olması muhtemeldir. Belgrad, 17 (A.A) — Baş- bakan Stoyadinoviç ile Hırvat lideri Macek arasında siyasi mahafilin çoktanberi bekle- mekte olduğu mülâkat bugün öğle üzeri Hırvatistan ve Slo- venya vilâyetleri hududunda Ronn kasabasında vukua gel- miş ve saat 16 ya kadar de- vam etmiştir. Pek yakında bu mesele et- rafında bir tebliğ neşredilmesi beklenmektedir. Istanbul Tramvay şirketi müdürü öldü İstanbul 18 (Hususi) — Vi- yana'da tedavide bulunan İs- tanbul tramvay şirketi müdü- rü M. Hanses ölmüştür. Tren kazası Üç kişi öldü.. İstanbul, 18 (Hususi muha- birimizden) — Mamure istas- yonunda bir tren kazası ol- muştur. İki tren çarpışmış ve üç kişi ölmüştür. Sabiha Gökçen Alayına ilti- Kanunuesasinin tadili, bir İhak ediyor.. h:ıyul:üı hükümeti teşkili, dev- le_tın şekli mes'elesini kat'i bir surette hal için serbest İstanbul, 18 (Hususi muha- birimizden) — Kadın tayyare- cimiz Sabiha Gökçen, vazife ve gizli reyle seçilmiş mücs- | aldığı tayyare alayına iltihak | ıiıler mecisinin içtimaa da- etmek üzere bugün, Eskişe- ANADOLU rak, denilebilir ki aldatarak, ha- Arada - Sırada Şu radyoyu . . . Dinleyiniz.. Yazan; A. İ. Önbeş yıl önce gazeteler şöyle yazıyorlardı: Öyle birşey icad edilmiş ki, onu odanıza koyacak, düğme- sini açtıktan sonra dünyada olup biten bütün şeyleri, mu- siki konserlerini işideceksiniz. Bir düğmeye basmak sizi bü- tün dünva ile karşı karşıya bırakacaktır. İnsan oğlu bu icadile, insan sesine hâkim olacak, onu is tediği yerlere kadar götürecek, iki insan arasında ancak ba- gırarak beş yüz metreden işi- dilebilen ses bu defa on bin İşte üç çifte yirmi bin kilometre mesafelerc kadar gidecekti. Her insanın dolaşamadığı bu dünya etra- finda ses dolacaktı. İnsanın sevinci, kederi, aşkı, ıztırabı yalvarması, kandırması hava gibi dünyayı sarsacaktı. Dö- nen dünya ile birlikte o da dört tarafa yayılacaktı kurduğu tekniği ile kendini hayvan- dan ayıran insan, ki tekniği ile gidemediği yerlere arzula- rını göndermiş olacaktı. Sesi; zaman, mesale ve mekânın üstüne çıkacaktı. İlk devir ilâh- larının bir türlü işidilemiyen sesleri yerine, bu asır insanı- nın gerçekten sesi küçük bir kutu içinde toplanacak, ziya gibi etrafı saracaktı. Bu ne saadetle| dolu ümidi, tahayyü- lü bile heyecan veriyordu. Önbeş yıl sonra, herşeyi kendisine borçlu olduğumuz ilim, ufak bir para karşılığın- da evlerimize bu esrarlı ku- tuyu koydu. Gece evlerimiz, dünyanın musikisi, hareketi havadisi, haberi ile dolmağa başladı. Nevyork'un konferansı odamızda verilmeğe başlandı, Yirmi dört bin kilometre uzak- lardaki bir hâdise haberini yirmi dört saat içinde almağa muvaflak oluyoruz. Ruzvelt'in nutkunü — yanındakilerle ayni zamanda ayni dakikalar içinde işitiyoruz. Peşte'nin Çigan mu- sikisinin kıvrak - dalgalarının gönlümüzü yelpazelendirdiğini duyüyoruz. Dünyanın ağzı ve kalbi, dar, küçük bir delikten yirmi dört saat size hitap edi- İyor. Beklediğimiz geldi. Arzumu: hakikat oldu. Fakat hayalin on beş yıl önce içinizde do- ğgurduğu © heyecanlı ümitler ne oldu?. İlk defa derin bir tahassüs, biran için hazla dolu saatlar, günler.. Dinlemek, din- lemek.. Sonra giyildikçe toz- lanan, eskimeğe - başlıyan bir elbise gibi onun da kıymetin: den düştüğünü görmek... Bügün yalnız sesi değil, (Şekli), söyleyeni de görmek istiyoruz. Bekliyoruz.. Onu da yarın göreceğiz. Fakat ondan sonra gene başka şeyler isti- yeceğiz. Görüyoruz. ki hayat, bir merdiven gibidir. Bunda bas: tığımız her basamak dünün, basacağımız her basamak ta yarının gayesini teşkil ediyor. Her iki şey karşısında ilkönce heyecan, arkasından itiyad, sonra tabülik çekiyor, sıcak ve soğukluğunu kaybeden bir cisim gibi onun karşısında hiç birşey duymıyoruz. Daima ve daima değişmek ve değişiklik | karşısında kalmak; işte arzu | ve faaliyetimizin hareket nok- tası, Daima kendimizi avuta- İstanbul'da tanınmış edebi- yatçı ve profesörlerin de ön- ayak oldukları bir “Edebiyat gecesi,, tertib edildi. Bu gece için, az çok, birşeyler söy- lendi. Edebiyaf münakaşaları- nı en çok istismar eden mes- lekdaş röportajcılar, mal bul- muş mağribiler gibi, yeniden tazelenen bu yağlı, ballı nes- nenin birer. kenarından yaka- ladılar. Her ne olursa olsun, o ge- cenin bütün bu münakaşalı, beğenilmiş veya beğenilmemiş âlemi içinde, hakikat olarak sadece birşey ortaya çıktı: Divan edebiyatı, mezardan kalktı, kefenini yırttı ve pro- fesörler, doçentler, ona yum- ruk sıkıb diş gıcırdatan yeni neslin iddialıları — karşısında açıkça söylediler: — Divan edebiyatı, Türk edebiyatının geçirdiği tekâmül safhalarından biridir! Yani demek istediler ki: —Bu edebiyat da millidir! Nitekim — Hammami zade İhsan, az kalsın, sevincinden ağbyormuş.. Ertesi gün, bu id- tarize başladı amma, divan edebiyatının ayak sesleri ara- sında sesi gürültüye gitti. Ye- niler, eskilere ve divancılara baka' baka: — Putları taşa tutacağız! Diyorlar. Eskilerise ak saç- h başlarını sallıya sallıya; — Sizi yumurcaklar, sizil Cevabını veriyorlar., Gerçi edebiyat ve san'at, heriki ta- rafa da iltifatta pek cesur de- ğil amma, — divan edebiyatı zoru zoruna mezarda kalmak- tan kurtulmuştnr, ona baka- hm.. Bu kurtuluş şey bayramı, evvelki gece İzmir'de de tes- id edildi. İddiasız, gürültüsüz, neş'eli bir bayram gecesi gibi idi.. Korkmayın, İstanbul'da- kine benzemedi. Bazılarının dedikleri gibi, “ Eski devrin kavuğunu, samur kürkünü. çu- buğunu da alarak orta oyu: nuna benzetilmiş,, — bir gece değildi ol.. Bir edebiyat gece- si de hiç değildi. O, bir ye- mek ziyafetin (Kültür lisesinin açılmış olması mekteb — müdürü Haydar'ın verdiği ziy-fetin) dumanı üs- tünde tüten bir edebiyat zi- yafetine istihalesi idi,. programı — varı yat yolunda ilerliyoruz. Tıpkı eline yeni bir oyuncak geçen gçocuğun eski oyuncağını at- , ne iddiası, ) Kültürcülerin zizafeti İzmirpalasta x. Nedim'in ru Kayık iskelede amâ Gidelim servi revanım İzmirpalastaki ziyafetten bir inliba Zİdialı gençlerden Ahmed Muhib, münasehetile | Ne |lcüneş Sit T akşamiz, 00 1T Sayfa 3 hu söylüyo Yürü Sâdâbade 1 İzmirpalas salonu birdenbir | bütün konforundan sıyrılaral bize lâle devrinden kalan b şiir ve edebiyat köşesi göründü. Salonun üstündeki büyük ampul, Sâdabada sar- kan olgun ve yuvarlak bir ayı andırıyor ve bu arada, m nn köşesinden — bir zat dim'i okuyordu: llyd erişia biüisi şevki ecdid olsun dı Seyri Sâdübadı #sen bir kerre iyd olsun da pi Küşe küşe mihrler mehler olsun da Seyri Sâdâbadı sen bir kerre olsun da Onda seyret kim we fırsatlar gi cünâ Gör ne dilcülar ne mehruler fhular Tıfk nazım sevdiğim bir iki gü sabret Seyri Sâdübadı sen bir kerre olsun da gör Bunu okuyan, İzmir'in ta nınmış - bir. edebiyatçısı B hayalhanelerde Sâdâbad ya- şıyordu. Çilte kayıklar Gök- su'dan ağırağır ilerliyor, uzak- tan uzağa bir ney, bir rubab sesi duyülüyordn. Nedim'in ruhu salona gelmişti san e gene, sanki, masa bir zi- yafet masası değil, bir spirs tizm masası idi. Sağ taraftı divan edebiyatını — ve onun yolcularını hatmetmiş olınlll' sol tarafta; yirminci asırcılar ve masanın orlasında da m! tezile erbabı diye gösterdik. leri bizler.. Nedim'in ruhu, bu defa mir'e yeni düşen kevkebi'nin ağzında terennüme başladı: Aşka düştüm canü dil müftü eh nan oldu heb Sabrü takat masrafı — çâki giriban oldu heb Açmış oldüm sinesin bir ker ârâmü sükı Sineden bilmem ne halettir girizan oldu hep Sonu 6 ıncı sahifede TAKVİM Rumi 1352 Arabi 13: 2ci kânun 06 Zilkade 06 | İkinci kânun 9 195 7 SALI Evkat Ezan Vasnt Evkat Ezan V: Uo löğle — 7,16 12,24 yataı inci 9, SA4 imsak