FG ;-Hıq 80 Günde devrıalem 'an l'oHo ; Nevyork un zencilere mahsus kısmı, bütdn Amerika'dan ziyade : Nevyork'a çok süslü bir kadin demek mübaleğa teşkil etmez. Bu muazzam, bu yük. sek binalarda güzellik bulmi- yanlar hata ederler. * Broodvay harikalar harika. sıdır. Burada, akşamla bera- ber başdöndürücü bir zevk ve eğlence hayatı başlar. Herkes işten eğlenceye geçer. Doğs — Tusuü, çok güzel bir hayat tarzı. - Ve bu muhit gündüz kadar gece de ayni iyet içinde buluni nndiklnı cılibbühı:: bir muhiti daha vardır; Har- - leml! Burada cihanın hiçbir yerinde, Mısır, Cezair, Tunus, Fas ve Sahrayikebir, Arabis- tan gibi zencileri fazla yerle- — Tinde görülmiyen bir zenci sıcağı, bir zenci hayatı vardır. Harlem'de, her çeşid zen- ciye tesadüf mümkündür. Sahrayikebir'den, Gine'den, Afrika'dan yeni gelmiş zenci- |lere tesadüf edilir; Amerika- nın keşfi sıralarında gemiler dolusu getirilen ve iş hayvanı gibi telâkki edilen zencilerin ahfadı. -Yani Amerika zenci asilzadeleri- vardır. Yalınayak, yarı çıplak zencilere mahsus süflü yerler vardır. Fakat Ame- rikan hayatının her şeklini kabul etmiş bir zenci âlemi de vardır. Kısa etekli, kolları ve göğsü çıplak, alagarson saç kestirmiş zenci dilber — kızları -— cidden görülmeğe lâyıktır. Bu l dilberler, bunlara — benziyen zenci delikanlıların vaziyet ve harcketlerinde diğer Nevyorklu Amerika'lıların arasında ancak bir renk farkı vardır. Maamafih, Harlem bir ce- lıznııem ağzıdır; Harlem em- bir gürültü makinesidir; dıııııı kaynıyar, her zaman patlamağa hazır bulunan bir buhar kazanıdır. Harlem halkı, bütün Ame- rika'da nefretle karşılanan, me- deni Ve insani hakları tanin- mıyan zencilerden mürekkep- tir. Bu- zencilerin herbirinin izzeti nefisleri beyaz Nevyork- “ lular tarafından müteaddid de- — falar kırılmıştır. Bünlarin be- yazlara karşı müthiş ” bir kini, ayni zamanda beyaz kadınlara dâ fevkâlâde bir meyli vardır. İşte asıl bu mes'eledir ki Har- lem halkıle Nevyork halkı arâ- sındaki beyaz -İsiyah davasını, bu - aşılmaz uçurumu - husüle getirmiştir. görülecek bir yerdir. Harlem, Amerikâa'nın — ve Nevyork'un garib, batıl din cereyanlarının da kaynağıdır. dır; hergün de yeniden yeniye mezhepler, mabetler kurulmak- tadır. Ve bunların yüzde sek- seni acib ve garib dinler! Sudan ve Sahrayıkebir'in balta değmemiş ormanları mu- hitinde sakin zencilerin büyü- cülükleri, hurafeleri, garib dans- ları burada kolayca görmek mümkündür. Harlem'de beş senedenberi dey “Jop- yani-Lindey dansı yard.; ve görmeğe şayandır. Bu dans bilhassa alçak ta- vanlı, mustatil büyük bir sa- londa oynanır. Ortada gene mustatil şekilde bir kısımda orkestra ve dânsedecekler bu- lunur. Buraya - bir nevi ring demek de doğru olur. Seyirci- lerle, dansing müşterileri bu ringin etrafındn mevzi alırlar. Biz bu garib dansingi ziya- ret ettiğimiz zaman orkestra bir zombi, bir vals çalıyordu; dâha döğrusu bir vals - müs- veddesil Burada herkes körkütük sar- höş, kullânılan içki en keskin bir içkidir. Dansı tarif edemiyeceğim. Sadece harikulâde gürültü, baş döndürücü - bir salıntı ve bir sürü sarhoşun karma karışık hareketleri. Aman yarabbi, bu sivil kıyafetteki zenciler, sar- hoşlukla ve güya - danseder- lerken ne kadar mükemmel vasati Afrika, çöl zencisi olu- yorlar! — Sonu var — Dilekler: —Z Talebenin bindikleri vapur Şehrimiz kız lisesinden saat 15,30 daçıkan talebeden Kar- şıyaka'ya -gidenler, 15.40 ta konak iskelesinden kalkan va- püra: ve kırk dakika vapur beklemek mec- buriyetinde kalmaktadırlar. Liman işletme müdürü Haş- met Dülge'nin, talebeyi iske- lede ve ötede-beride vapur beklemek zahmetinden kurtar- masını ve 15,40 ta Konaktan hareket eden vapurun 15,50 de hareket ettirmesini dileriz. 53 Yemeğe başlamışlardı: — Oh, oh, talihime tavuk bi kızartması! Ben zaten anadan, babadan nasipliyim.. — Buyurun afiyetle yüzbaşı! — Muharebe çok fena gi- diyor Rizan. Harb, milyor- larca insan doğrayor. Hiçb asırda bu kadar insan harcan- diğini mıı Kây Yıııı:oıbııw% paral.. Top yok, mühimmat yok, iaşe berbad.. — Şehirler ne halde? — Hırsızlık, ferman- oku- yor memlekette!.. Yeni tipler, yeni ticaret dalavereleri mey- dana çıktı. Tavuğun — şurası gayet nefis imiş, bir parçasını sana vereyim. Bereket versin tavukları da muharebeye sok- madılar. Kapı çalındı gene.. — Haydi Rizan. git açl.. Zan- "İDEYEd sabire , | Kahvehanede mwm K-ııy-hv-ıw* karşısında> Zeki'nin kahvesin- de AliMürteza;, Abdi. oğlu İbrahim;; Cüler> oğlu: Niyazi Kemer'de Sürmeli ıuhı. da Hüseyin oğlu Celâl ve İkis çeşmelikte Hasan oğlu Ali'de birer tabanca bulunarak zabı- taca müsadere edilmiş, hakla- rında takibata başlanmıştır. Dişlerini dökmüş Yeni müzayede bedestenin- de Avram oğlu Yosef bir iş mes'elesinden Ahmed oğlu 14 yaşlarında Hilmi'yi - dövmek suretile dişlerinin dökülmesin. sebebiyet verdiğinden zabıtaca tutulmuştur. Sebebsiz dövmek Mezarlık . aşında Mehmed oğlu Osman sebebsiz Nec- meddin oğlu Saim'i dövdü- ğünden tutulmuştur. Yaralamak Keçeciler caddesinde Ha- san oğlu Hüseyin Avni sarhoş- luk saikasile Cafer oğlu Mü> nir'i bıçakla sırtından yarala- dığından zabıtaca tutulmuştur. İşçi kızı kaçırmış Kemeraltı mevkiinde Süley- manoviç üzüm — mağazasında çalışan Ahmed oğlu İbrahim, ayni yerde çalışan Fahriye kızı 16 yaşında Yaşar'ı kaçır- dığından zabıtaca — yakalan- mıştır. Dövmek Karşıyaka'da Fahreddinpaşa caddesinde Conyan kızı Mar- ya, ayni evde oturan Froci- kam oğlu Alda'yı dövdüğün- den zabıtaca tutulmuştur. Alış-veriş mes'elesi Gaziler caddesinde Şakir oğlu Elmas, bir alış«veriş mes- elesinden Müstafa oğlu Aliyi dövmüş ve yakalanmıştır. Otobüs - Araba çarpıştı ANADOLU Müâh kemeler de kemeler de Sabire, çocuğunu kas- den öldürmemiş - |Torbalı hükümet doktoru, doğum esna.- ikelesi | oA da nefes alamıyarak öldüğünü söylüyor Torbalı'da doğurduğu ço- cuğu öldürmekle maznun Sa- bire'nin muhakemesine dün şehrimiz ağırceza mahkeme- sinde devam edilmiştir. Bu celsede Torbalı hükümet dok- toru Ali Nusret, şahit sıfatile dinlenmiş ve vak'a hakkında şu malümatı vermiştir: — Doğumdan sonra çocu- ğun ölümünü bize haber ver- diler, gidip cesedini müayene ettim ve çocuğun doğduktan sonra ölmüş veya öldürülmüş olduğu kanaatını edinemedim. Çünkü çocuğun ciğerleri hava almamış vaziyette idi. Sonra tahkikat yapıldı, bu tahkikat safhasını iyice öğrendim. Sabire evde yalnız bulunu> yormuş. Doğum' yaklaşınca istimdad istemiş, fakat kom- şusu bekâr bir şahıs olduğun- dan cesaret edip- Sabire'nin evine gidememiş. Sabire, ya- kında bulunan bir. komşusu: nun evine kadar giderek su istemiş. Bunu, — komşusunun kapusundaki kan lekelerinden tesbit ettiler. Bu vaziyet gös- teriyor ki, kadın evde yalnızdı, vazıhaml| esnasında çocuğun başını iki tarafa kıvırmış ve çocuk — ioğmuşsa da bu yüz- den ölmüştür. Kadının bu ha- reketi, çocuğu çabuk — doğur- mak ve ıstıraptan kurtulmak maksadile yaptığı ' kanaatin- deyim, Bence kasd yoktur. Maznun Sabire'nin akli va- ziyetinin tesbiti için müşahede raporu henüz mahkemeye gel- memiş- olduğundan bu. rapo- run istenmesine karar — veril- miş ve muhakemenin devamı başka bir güne bırakılmıştır. Motör cinayeti davası Cemal ve Halil adında iki tüccarla Receb kaptanı para- larına tamah - ederek öldür- mekle maznun Osman kaptan ve Çipinoz- Ahmed'in muha- kemelerine - dün - Ağırcezada devam edilmiştir. Rize'de bulunan bir şahidin istinabe suretile ifadesinin alın- ması Rize Ağırceza mahkeme- sine yazılmıştı. Henüz ifade Şoför ve arabacı yakalandı| alınıb gelmediği için muha- Alsancak'ta İzzet oğlu Şük- Tü'nün yük- arabasile şoför İhsan'ın idaresindeki - otobüs birbirine çarpmışlardır. Kaza- nın dikkatsizlik yüzünden ol- duğu anlaşıldığından arabacı ve şoför tutulmuşlardır. kü ona, buraya gelmesi - için haber salmıştım. Asker ka- çakları için bazı şeyler söy- liyeceğim. Ha; unutuyordum, muhtarın kızı ne yapıyor? — İyi, çok iyi.. — Ben o kızcağızı beğen- dim. — Herkes beğenir ve sever onu yüzbaşı! Fatma, bulun- maz bir kızdır. Ben de zaten hergün ve gecemi onunla ge- çiriyorum. — Lâkırdıya tutulduk gene, Ne yapalım, benim çenem bol. Şu kapıyı aç Allahaşkına kı zım.. Yıİnıı muhtar - değil, Fat ma da gelmişti. Muhtar yüz- başıyı - kandilli bir temenna ile selâmladı. — Gel bakalım — muhtar! keme başka bir güne bırakıl- mıştır. Karısının katili Tepecik'de karısı Hamide'yi bıçakla öldüren marangoz Meh- med'in muhakemesine dün Ağır cezada devam edilmiştir. le mi? — Evet yüzbaşı bey, be- nim kız hoca hanımdan ay- rılmaz. —- Çokir.; çokviyil Yüzbaşı yemekten kalkınca muhtarı bir kenera çekti, ko- nuşmağa başladı. Bu sırada da Fatma Rizan'ın yanına gelmişti: — Hoca hanım! — Ne var Fatma'cık? — Bana — öyle geliyor ki yüzbaşı seni almıya geldi. — Yok canım, zannetmem, Çunku başka iş için geldiğini iyice biliyorum. Hem- bana şimdiye kadar birşey açmadı. — Ben öyle anlıyorum, gö- receksin Fatma'nın tahmini boşa çık- mamıştı. Gecenin dokuzunda gebenı karakola | gidiyordu. Dünkü celsede — müddeiu- mumi tarafından iddia serde- dilecekti. Fakat müddeiumumi muavini Şevki Suner, suçun taammüden — işlenib işlenme- diğini tesbit noktasından tah- kikatın genişletilmesini — iste- miş ve Adli kısım reis vekili Salim'le komiser Fikri'nin şa- hid sıfatile dinlenmeleri lüzu- munu bildirmiştir. Mahkemece, bu şahitlerin celplerine karar verilerek muhakeme talik edil- miştir. Denizli 'de: parti ve Halk- evi hareketleri.. Deniz'li, (Hususi) — Parti kamun ocaklarının senelik kon- greleri bitmek üzeredir. Kongrelerde ileri sürülen fikirleri, yapılan tekliflere ve dileklere bakılınca bu senek, çalışmaların daha canlı ve verimli olacağı göze çarpıyor. İntihab - dairelerinde - parti işlerile alâkadar olmak üzere memleketimize gelen saylav- larımız Necib Ali Küçüka, Yu- suf Başkaya ve Hamdi Berk- man kazalar dahilinde bir se- yahata çıkmışlar ve dün avdet etmişlerdir. Denizli'de Halkevi faaliyeti Denizli Halkevi bu sene geçen yıllara nisbeten daha canlı bir şekilde çalışmakta- dır. Bilhassa âr şubesile tem- sil kolunun faaliyetleri takdire değer. Halkevi başkanı Esad Kaymakcı halkı daha fazla alâkadar eden bu şubelerin faaliyetleri üzerinde çok hassas davranmaktadır. Cuma günü Halkevinde say- lavımız. Necib Ali Küçüka tarafından bir konferans ve âr şubesinin musiki kolunun kur- sunda yetişen talebeler tara- fından da bir konser - verile- cektir. Alman ataşesi Siyah gömleklilerin Manevralarında bulundu.. Roma, 12 (Radyo) — manya - ataşemiliteri miralay Fon Riteller, siyah gömlekli- lerin manevralarında hazır bu- lunmuştur. General Ruso ta- rafından kendisine bir ziyafet verilmiştir. Kapıdan çıkarken; — Sabahleyin saat yedide gelip seni alacağım. Talihi- mize burada bir araba da bulunuyormuş. Ben de araba ile giderim. Hayvanı getirirler. Allahaısmarladık! Dedi ve cevab beklemeden karanlığa daldı. Bu yüzbaşı, hakikaten garip bir adamdı, Askerlik onda canlanmıştı” Odaya döndüğü vakit Fat- ma dikkatle ona baktı: — Hakkın varmış Fatmacık! — Gördün mü hoca hanım, hei tatil geldi, hem de tar salısın, yaslısın diye bırakmak istemezler senil Rizan pencereyi açtı. Boş, uzak gökler bu akşam bir yıldız yağmuru içinde idi. De- niz morla - karışık - siyah bir Bu ukşamkı' program İstanbul radyosu Haberler, 13,10 — 14 Hafif musiki plâk, 18,30-Dans musikisi, 19,30 Spor müsahebesi (Eşref Şefik tarafından), 20 Türk musiki heyeti, 20,30 Rebia Riza ve * arkadaşları halk musikisi; 21 Stüdyo orkestrası, 22 Plâkla sololar, 22,30 Ajans, Borsa haberleri. Fransa Yugoslavya'dan Buğday alıyor... Belgrad, 12 (Radyo)— Yur goslavya - Fransa Ticaret mu- ahedesi müzakereleri iyi bir safhadadır. Fransa, Yugoslav- ya'dan 20 bin vagon Buğday satın almak istemiş ise de, bu seneki istihsalât az olduğun” dan ancak beş bin vagoa Buğday verilebileçeği bildiril- miştir, Buğdaylar, deniz yolile Fransa'ya sevkedilecektir. M sır <2ti alınması hususunda da H nlaşma yapılacaktır. Ke- e ve mevaşii hayvanat ih- sacı mes'eleleri şimdilik görü- 'memiştir. İtalyan - Japon Görüşmeleri ... İtalyan Mançuko'yu, Japonya'da Habeşis- tan'ın ilhakını tanıyacak. Moskova, 12 ( Radyo ) — neşrettikleri haberlere - görc, Kont - Ciyano'nun. teşebbüsü üzerine İtalya ile Japonya arâ> sında görüşmelere başlanmış: tır. Görüşmeler — neticesinde İtalya'nın Mançuko'yu ve Jas* ponya'nın da Habeşistan'ın ilhakmı* tanıyacakfârı - tahmin olunmaktadır. Çalışan kazanır Çal, (Hususi): — İlçemizin jandarma bölük: kumandanlır ğgına tayin edilen yüzbaşı Hu lüsi, buraya geleli pekâz za> man gcçtığı halde memleketin asayişini tamamen temin ettiği gibi. herhangi surette haksız. muamelelere sed çekmiş, gayri” muntazam olan telefon- şebe" kesi ıslah edilmiştir. İki katlı 14 odalı mükemmel - bir jant darma binası da - yaptırmıştır. Tetkik seyahatinde - bulunan meb'uslarımız da bu faaliyeti görmüş ve - kumandanımızın halka karşı olan hüsnü mua- melesini de takdir ve tebrikle karşılamışlardır. yatmış gibi enginle sahil ara- sında sessizce duruyordu. — Yaprak bile kımıldamı- yor hoca hanım, bir ağırlık var havada! — İçimdeki kurşun ağırlığı gibi.. Fatma sustu. Her sözü, hassas bir sazın tellerinden geçen rüzgâr gibi mırıltıları iniltiler uyandırıyordu. — Uyuyalım hocâ hanım! — Senbilirsin Fatma'cık. liyen bir ihtiyar tevekkel vt lr'lıâı'ıııi!ı:l.îult:dî. Bekir'i armyordu Sabahleyin erkenden hazır” |P lanmıştı. Kapının önünde bif araba durmuştu. Başını pet” 13 /11/ 936 lli 12,30 Halk musikisi, 13,50- —— ' Gazetelerin Paris'ten alarak Fatma o gece, türbeleri bek || * F.>e D | ' hu ü & h sükunu ile onun sayıklamala” || 3 Y b