ANADOLU Talebe yurd- larına alınanlar. ——— ... g— İmtihanlarda kaza- Fırtına Ali B'Üyulî Korsan Romanı sazkmümüe Manisa'da ANADOLU: Bayram, tasavvurun fev .3. Ml'iyı bütün gururu ile tükürür gibi yüzünü bu- 'du : — Beni korkutamazsın, bi- Üi şimdi daha gülünç ol .—-- Çik diyorum defol, şim- bağırır ve baba mı çağı- Büm, Şaşı Pandeli, Mariya'ya bir tsha baktı ye kapıyı açtı, ka- kayboldu. mıiyı, o .ç:khklın sonra Onüzuna aldığı — şalları — altı. B"FI. dolgun omuzları ve ::ı'n göğüsleri — göründü.. adımlarla gene sedirine Wl Düşündü ve mınl- — Çok incittim. Fakat küs- mıştı arlık.. Kendisini ç ileceğimi zannetmesi bu- L sebeb oldu. Benim kalbim ğ—-ximb'ıliı daha kaç - yıl Öyle boş, sahipsiz ve hâ- kalacak.. ş—ıul!iyı yatağına — uzanırken Pandel'i de - tayfaların z sert adımlarla ge- hc'.ıdl Tayfalar, onun çatık d indan ve asık — suratın- herşeyi anlamışlardı. Mariya galiba herifin ağzı- Payını vermiş. — Galiba değil, yüzde yüz.. Stahak mendebural D: Kendini birşey- sanıyor. b'n etsin reise, yoksa birgün Hnu bacağından yakalar, yavrusu gibi denize atar- İ andeli çok hiddetli, çok Çörus ye ömütsiz idi. Denize . Firtına başlıyordu. Dal- ühfınlık denizin — sat- 4 gittikçe kabarıyor ve Bemiyi daha şiddetle kucak- P N > İlrit, bu akşam epice £ çürük tekne yutacak! mırıldandı. Geminin r gitti. Kollarını « On dakika hiç sulara baktı. He çabuk - kabarmıştı. büyük dalgaların ara- .0 âdeta bir ceviz kabuğu sallanmıya başlamıştı. Yü- geriye döndü. esir kızın yere kadar geldi. gürültüleri de başla- w"üthiı tarrakalar, boş 'dan acı akislerle par- hi VP geçiyordu. Bu sırada wumlek çaktı. Gökyüzü tuş dört-beş yerinden çatla- Ve siyah F ff!ğ F fiT fe f bu- muazzam, lğ!- 8 Z E ğ B 5 8 5 5 , denize doğru ateş- nİı»ı"ımıüılerdi. Pandeli, bu korkunç Sahip ve başyazgam yllaydar Rüşdü ÖKTEM Abnt heştiyat ve yazı işleri Ka çİnir İkinci Beyler soka; ı_ı"'_'; partisi binasi ıçııfı'ıe Tüngğtef: İzmir — ANADOLU 2776 -Posta kutusu 405 r.,hABONE ŞERAİTİ 1200, altı aylığı 700, üç "H.:’ı"' 500 kuruştur memleketler için senelik ._""'n ücreti 27 liradır yerde 5 kuruştur. i - k_.“.___llımdi Nüzhet Çançar —- ! Yazan: M, Ayhan, Faik Şemseddin! geceden, bu yarılıp - çatlıyan göklerden, bu kudurmuş gibi şahlanmıya başlıyan denizler- de. sanki çok uzaklarda imiş gibi, tamamen kendi içini dinliyor, vereceği kararı dü- şünüyordu. Arkasından hıçkırıklar ge- liyordu. Esir Türk kızı ağlı- yor ve yalvarıyordu: — Bana acıyın. Ben zavallı bir kızım. Allahın betbaht bir kulu olmağa müstahak deği- lim. Kimselere en küçük bir fenalığım dokunmadı. Baba- mın da, nişanlımın da adı iyilikle anılır.. Saşı Pandeli başını çevirip ona baktı: Dizüstü çökmüş, yüzünü kapamış, başını halatlara da- yamıştı. — Yalvarıtım, bana acıyın, beni kurtarın.. Babamın neler vereceğini bilmezsiniz. size Pandeli dişlerinin arasından murıldandı: — Acımakl.. Hımm, böyle birşey artık benim yüreğimde yer bulmıyacaktır. Fakat men- faatim iktiza ettirirse.. Her halde Şaşı Pandeli'nin kafasından birşeyler geçtiği muhakkaktı: Genç kızı kurtaramaz mi idi? İntikam almak için kuvvetlen- mek lâzımgeliyordu. Bel ki de bu kızıkurtarırsa babası onun- la birleşebilir. ve.. Şaşı: Pandeli bir plân ha- zırlıyordu. Etrafına baktı. Tay- falardan kimse görünmiyordu. Kızın yanına sokuldu: — Beni dinle -Dedi- ağla- mayı kes. Babanın adını tck- rar tasrih et bakayım: — Duman Reis. — Nişanlının? — Fırtına Ali. Midilli'de kime sorsan gösterirler.. Kale yanında oturur.. — Seni kurtaracağım. Fa- kat her ihtimale karşı ben gemiyi şimdi yalnız - terkede- ceğim. Sahil çok yakın.. Ba- banı ve nişanlını bularak ha- rekete geçeceğim.. — Beni şimdi götürsen! — Ol&maz. Yalmz ve ser- bestçe hareket — etmekliğim lâzım. Babanın serveti ve kuv- veti hakkındaki sözlerin inşal- lah yalan değildir. Yalansa sen de esir pazarlarında so- luğu alırsın. — Hayır, yalan yorum, göreceksin.. Genç kız canlanmıştı. Kor- san etrafını tekrar tetkik etti: — Yavaş konuş — Sonu yarın — söylemi- nanları yazıyoruz. Parti namına İzmir talebe yurdlarına alınacak meccani talebenin kadrosu genişletilmiş ve yurda girmek istiyenler arasında bir müsabaka imti- hanı yapılmıştı. Kültür direk- törile lise öğretmenleri ve ilk okul müfettişlerinden teşekkül eden bir heyet imtihan kâğpt- larını tetkik etmiştir. Kazanan talebenin adlarını aşağıya ya- zıyoruz: Erkekler Lisenin beşinci - sımıfına gi- recekler: Tahir Hüsnü, İzzettin Osruno Nuri; Zoki Ali Hay- dar,Behçet Özgür. Orta mektep birinci sınıfına girecekler: Kemal Arif, Uli Halil, Mustafa Kemal Süley- man, Namık Diler, Ali Yağ- dan Söleyman oğulu, Hasan Sabri Arkan, Nuri Cemal, Ramazan Hüseyin, Hüseyin Bürhan Osman Genç, Mustafa Mehmed, Şemsi Yücel, Ali Özkan, Cafer, Ali Fikri. Kızlar Lise ikinci devre - birinci sınık Şivekâr İbrahim, Nezihe Ahmed, Rükiye Hasan, Ne- zahet İzzet, Nilufer Bürhan, Melâhat — Zeynel, Memnune Osman, Lise ikinci devre ikinci ve üçüncü sınıflar: Münevver Fahir, Rukiye Mus- tafa, Fehime Nevzat, Nebahat Ahmed Nedim, Refika Zihni, Neriman Ramazan. Orta mektep birinci sınıf Fevziye Gölalan, Sabiha Gül, Zerrin Arkan, Salihe Sa- lih, Lâika — Karatop, Nigür Yörük, İsmet Hüseyin, Jale Gökçe. Bu talebeden yirmisi Türk Maarif cemiyetinin- Göztepe'- deki talebe yurduna, yirmi beşi de Kültür lisesinin yatılı kısmına alınacaklardır. (Naot: Kimlerin hangi yurda alınacakları - Partinin Beyler sokağındaki merkezinden so- rulacaktır.) Yurda alınacak bu benin sınıflarınmı — geçtiklerine dair mektep idarelerinden bir vesika ile muhtaç olduklarını bildiren mahalle mümessilin- tale- den alınmış ve belediyece tasdik edilmiş bir şehadet- nameyi yurd - idarelerine ver- meleri lâzımdır. Bu iki bel- geyi vermiyenler yurda alın- mıyacaklardır. Erkek talebe yurduna evelki senelerde alınan ve bu yıl sınıflarını muvaffakıyetle ge- çen talebe; bu kadrodan ha- riçtir. Şu vaziyete göre Par- tinin talebe yurtlarına imti- hanla meccanen aldığı talebe, geçen seneki kadronun hemen iki e yakını Evelki gün Menemen'da bayram, hâl mezbahanın açılması törenleri münasebetile halk arasında muhtelif eğlenceler yapıl- mıştır. Bu meyanda köylülerimiz de milli kıyafetlerile * rakıslar yapmışlardır, Yukarıda bu rakıslardan birini görüyöruz. kinde parlak oldu. Manisa canlı, neş'eli bir gün geçirdi. Tarhala köylüleri de oynadılar. (CAtatürk taçsız reisimiz, Başvekilimizdir. Eğer yüz yıllarca âtıl oturan baş. İsmet İnönü saraysız lar yılda İsmet İnönü'nün bir hattalık çalışmasını gösterselerdi; dağımız bağ, ayranımız yağ olurdu.,, Manisa, (Hususi) — Dün- denberi Cumuriyet bayramı- nın kutlulanması büyük bir beyecanla devam ediyor. Şehrin her taralı çiçek ve bayrakla süslü: Gece heryer ışıl, ışıl.. Dün sabahleyin saat sekizde Manisa sporcularının Cumuriyet Halk Partisine in- tisapları töreni yapıldı. Halk evi salonunu dolduran genç- lere ilbay ve parti Başkanı- mız doöktor Lütfü Kırdar par- tinin ümdelerini ve gençliğe düşen vazifeleri anlattı, çok alkışlandı. Gençler adına verilen ce- vapta, sporcuların zaten par- tili oldukları ve partinin altı okunun işaret ettiği gayelere vyarmak için çalışacaklarını, buna sadık kalacaklarını ve gençliğin büyük hâmisi yüce Önder'e olan sarsılmaz bağlı- Tıklarını - tekrarlıyarak- — andiç- tiler. Saat 9 da ilbaylık maka- mında resmi kabul yapıldı. 9,15 te ilbay Lütfü Kırdar ve Tümgeneral Ali Riza Cumu- riyet meydanında bir alay as- keri kıt'aları, mekteplileri ve bütün teşekküllerle C. H. P. ocaklılarını ayrı ayrı gezerek bayramlarını kutluladılar. İlbayımız cemiyetlerden son- ra orada toplanmış bulunan kadınlı, erkekli binlerce halk kütlesinin önünden geçerken *Bayramınız kutlu olsun arka- daşlar,, diyerek ayrıca onlarla da Bunu, dinç sırat ile bayramlaşmıştır. askerlerimizin, ilkmekteplerin, — cemiyetlerin, C. H. P. ecaklarının ve milli kıyafette eski ve arabalı bin- lerce köylülerimizin geçişi ta- kip ediyor., Alkış tufanı orta- lığı çınlatıyor. Kömür Io cası Saat 14 te belediyenin yıl- lardanberi -beklenen kömür loncasının açılma törenindeyiz. Şarbay yaptıkları işin bir hiç sayılabileceğini, ileride sayın ilbayın büyük — himmetlerile Manisa'mızın çok daha güzel eserlerle dolacağına inandık- Manisa'da bayram intibalarından daha fazla çalışacaklarını söyledi. Hbay, memlekette daha çok larını ve bu güvenle eserlerin görülmesi dileğile kordelâyı kesti. Ne iyi bir te- sadüf.. Daha sigaralar dağıtı- lirken karşıdan develerin çan sesleri işitildi, yol ver, gele beraber... Arka, arkaya dizilmiş kömür yüklü develer lonca'dan içeri girdiler. Şarbay hemen bu kömürleri belediye adına satın aldı ve fukaraya dağıtılmasını emetti. Diğer bir eser daha Yürüyoruz çarşıya doğru... Manisa çaşısının tam ortasında yepıyeni bir bahçe. İlbayımız Cumuriyet bayramımızın -bu- gününde bir eserin daha açıl- dığını söylüyor ve kırmızı be- yaz kurdelâyı kesiyor. Giriyoruz — içeri.. Kırmızı, sarı, mor, renk-renk çiçekler.. Ortada - fışkıran bir havuz... Evelden at ve arabaların geç- tiği bu yerlerde şimdi rahat, rahat oturuyoruz. İlbay; etraftaki- çocuklara birer birer. soruyor: — Cumuriyet marşını bilir- misiniz? Bilmiyen olur mu cumuriyet marşı? Hep-bir ağızdan söylüyor- lar, halk söylüyor, genci, ih- tiyarı söylüyor. Küçüklere çi- kolata dağıtıliyor ve ayrılıyo- ruz. bahçeden... * Saat 15 te Manisa'nın: is- tirdadında — şehrin kapısında şehid düşen kardeşlerimizin mezarları başındayız. Bando ölüm havasını çali- yor ağırlık vermiyor bu merd, vakur bir kahramanlar meza- rının başında, onu hürmet ve gururla dinliyoruz, Sant 16. Halkevi salonun: da doktör Necdet'i dinliyo- ruz, Salon dolu, ses yok. îçli hatip bağırıyor : Atatürk taç- sız. reisimiz, İsmet İnönü sa- raysız Başvekilimizdir. Eğer yüz yıllarca âtıl oturan başlar, yılda İsmet İnönü'nün bir haf- talık çalışmasını gösterselerdi; Bergama harabele. rinde bir gezi Cuma günü Bergama'ya git: tik. Büyük bir himmetin çok yerinde bir eseri olan Berga- ma müzesinin açılma törenin- de bulunduk. Sanra yeni açı- lan yeni yolun: resmini yapmak üzere yukamya, eski Bergamos'un büyük akropeli- sine çıktık. Akropolda, büyük mabedi: gezdik. Onbeş bin kişilik an fitiyiri gezdik. -Berğamos'un eski tarihlerde dillere destan olan Büyük ağorasile emsalsiz hamamlarını, jimnasyümlerim, Roma konsülünün sarayım, be- reket mabedini, Jüpiter'in kem karısı ve hem de kız kardeşi olan esatiri kadının aşk ve füsun yuvasını ziyardt ettik. Yerlerde kırık sütünlar, par- çalanmış mermerler serilip ya- tıyordu. Bu milyonlarca ton: luk eserler, o eski devrih pe- rişan darlığım söyliyorlardı.. Bu serengün olimüuş met- merlere baktıkça insanın göz- leri kamaşıyor, eski Berğamos. medeniyetinin. ihtişamı canla. nır gibi oluyordu.. Sanki: bu. kırık. taşlar dile gelenek - bi> zimle konuşmak. istiyorlardı. kalblerin muhakkak: duyduğu: bir terennüm karşısında aldü- şiden fazlaridik. Herkes, hepi> miz, bir şey hatırlarmıya kamı- mızın içinden geliyor Hissini. veren lirik bir terennümü din- lemiye çalışıyorduk.. Tuhaf değil mi?: Baküs'ün. yıkılmış büyük mabedi karşı: sında bulunduğumuz - zaman, herkes başkalaşmıştı. Eski Ba- küs'ün. testileri. kim Bilir kaç. asır evel kırılıp parçalanmıştı;. Fakat o küşehâlâ efsanevüirliin neş'e ve şetaret hatınası taşır yordu. Mabedi gezerken.sanki: semalardan biner: melek inmiş herkese birer maşraba Şarap: sunmuştu. t * .. Yeni Bergama müzesi: eski Bergama medeniyetinin eser- leri:hn vücuda getirilmi: mettar bir demet olarak hepi:: varlıktır. Bergama akropolüne yapılan yeni yol da, geçmiş yüksek medeniyetlere — karşı Cumuriyet Türkiye'sinin. ver- diği ehemmiyete bir sembol olacaktır. Zakkumoğlu dağımız - bağı, ayranımız: yağ olurdu. Saat 17; Şehir- kulübünün: geniş bahçesindeyiz. Soma'nın Tarhala: köylüleri: kendi ayunlarını gösterecekler. Kadınlı ve erkekli. büyük bir kalabalıkla- — oynanırmış, — bu. oyunlar. Köyün öğretmeni söylüyon. Bu oyunu öğrenmek. için. üç. yıl çıraklık etmek şarttır. Esas, oyun; altıyüz beyittif. Birbirine: benziyen onsekiz-bestesi, oniki de figürü vardır. ğ Geçen yıl Anadolu: sütun- larında uzun bir yazı yazan, İzmir Kız öğretmen. okulu di- rektörü Mustafa Rahmi Bala. ban bu oyunun, orta- devir tiyatro — ihtiyacını — karşılıyan: eserlerden olduğunu. söylemiştir. Kör âşıkın bestelediği tür- küler başladı, cura inledi. Çift; — Lütfen çeviriniz —