23 Ekim 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

23 Ekim 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 /10/ 936 Yazan: Jan Kokto Efsanevi Rodos heykelinin iki ayağı yerinde şimdi Roma'nın sembolü var! Mısır'in ilk ha- Vası geliyor! Günlerimiz sa- Yi Akropol ne idar güzel olur- M'olsun, bizi tah- id edilmiş saat- hıdan bir dakikâ le fazla alıkoya- | Maz. Ege'nin ma- Viköpüklü dalga- t arasından Ra- '08'a atlıyoruz. Rados'un meş- kur ve maruf bü Jük heykeli, haki- | fen mevcud mu di? Belki de bBbir Masaldır; fakatne “lursa - olsun biz deFilcas Fog gibi ürumuzu — bu Tuazzam heykelin bacakları ara- findan geçiyor. farzediyoruz. R*dos'a bugün Roma'nın el- hası diyorlar, dün Atina'nın Pcisiydi, yarın da Mısır'ın ı’Öcq:_ıi olacak! Eski Yunan, Roma impara- b"luğu, Bizans, Ehlisalib, Sen şövalyeleri, Türk'ler; Hi- Bokrat, Hömer, Tiber, Sezar, ozüıt. Çiçeron, Kanunt Sü- man; İşte Rados, bunların P gelib geçtikleri bir yer! o“e bir yer ki Babil kulesine h"leın Bir Yahudi çocuğu p ada bize, -Yavan da olsa- Tansızca hitab etti! Fakat..: Rados'tan itibaren N'nıpı ile Şark haddi fasılına ::hiı addolunabiliriz. Bura- ça itibaren sokaklar, dıvarlar ka bir manzara arzetmeğe lar, Bilhassa şark sokaklarında, Pilarına birer küçük leğen ;dış berber dükkânları, ön- he salkım salkım ve çeşid &d kunduralar asılmış kun- Mücı dükkanları... Ve her [“u(ândı Mussolini'nin — bir nil K,E'Hanevi mi, değil mi? Bil- Yorum; fakat muazzam Ra: H:dı'ıeykelinîn ayaklarının is- İN, T ettiği yerlerde, limanın Ç Ve solunda şimdi başka h. *ombol var: Ayak - yerle- 9 birisinde Romolüs'le Re- ' ün Roma dişi kurdundan :ekkeb heykelleri - bulunu- ," Diğerinde de. “Av ada, '& dönmüş bronz bir cey- eykeli- var! Şehrin etra- ec'ıivn' kuleler, kalın d hâlâ duruyor. Şehir, faş yığınının içinde mah- h Ythire girenler de ancak ANADOLU Günlük siyasal gazete Hı*—m,, ve bağı l%zdar Rüşdü V Oi neşriyat ve vazı işleri Öüdürü: Hamdi Nüzhet — K Bti Bit İkinci Beyler sokağı t 27 'osta kutusu 405 | ÖBONE ŞERAİTİ , | 21200, altı aylığı 700, üç aylığı 500 kuruştur. 6 , memleketler için senelik | Ha P ücreti 27 liradır | ** yerde 5 kuruştür ı - Nitçmiş nüshalar 25 kuruştur. ADOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIR. eski zaman müstahkem — şato- | larının kapılarının bir aynin- den girebiliyorlar. Yüksekten bir İtalyan askeri Pasparto'ya, — Fotografını kılıfına sok! Diye bağırdı. Halbuki, Pasparto ne müs- tahkem bir mevki yanında idi, ne de müstahkem bir mevki fotografı çekmek istiyordu. O, ihtiyar bir müslümanın, Bizans devrinden kalma bir kuyunun mermer bileziğine dayanmış, sigarasını dumanlatmasına hay- ran olmuş, resmini çekmek istemiştil Rodos'ta bir itikat vardır; bu efsane tarihe de geçmiştir; Rodos çeşmesinden su içen, gene Rodos'a gelmiye mec- burdur! , Bu cfsaneyi, şu dört saatlık ikametten sonra Rodos bir daha ömrümde zi- yaret etmiyeceğime emin ol- duğüm için burada tekrarlı- yorum? İskenderiye: Doğrusü... Mısır'a İskende: riye limanından ve bilhassa Sen Antuvan semtinden gir- mek kadar çirkin birşey yok- tur. Bereket ki eski İskende- riye henüz yakındır. Nevha:- gerler, ve siyah baş örtülerini burunları üzerinde altın bir iğne ile tutturmuş - kadınlar baki, fakat bu örtü, git - gide şeffaflaşmaktadır, Mısır'a, Nöel gecesi girmiş bulunuyoruz. Sokaklar kırmızı şekerden — mamul — mabutlar, eşekler, vazolar, güvercinler var; Misir. çocükları, bunlara çokadüşkünl Pasparto, burada da Fran- sizce konuşan ve,.. Paris ma- mulâtı () satan bir Musa ev- lâdı bulabiliyor! Bü Musa evlâdı, bize Mi- sır'daki alışeveriş tarzını öğ- retli: Etikete yazılmış bir fiat, istenilen fiatı, verib malı alan bir müşteri burada makbul değildir! Mücadele etmek, fi- atı yüz kere değiştirmek, mal- ları tekrar yerlerine koymak, omuz silkmek, müşterinin git- mesine meydan vermek, sonra tekrar çağırmak, kötü bir malı iyi diye sürmek; müşteri git- tikten sonra arkasından kuş- mak burada en esaslı ticaret şartlarıdır. ANADOLU ? Statüko yıkılmış, müva- L NU Düşmanlık Hayatta, İnsan, Hayvan, eşya, canlı, cansız birçok şey- ler arasında aşağıdan yukarıya, kıymetsizlikten kıymete, taştan cevhere, yokluktan — varlığa doğru sinsi veya açık bir düş- manlık mütemadiyen kin ve gayz püskürmektedir. Fakirin zengine karşı duy- düğü - kıskançlıkta, gizli bir düşmanlık vardır. Bir çirkin, bir güzele mut- laka diş gıcırdatır. Her ihtiyar, genci daima çekiştirir, tezyif eder. Bir fakirane kıyafet, bir lüks tuvalete tükürmek ihtiyacı için- de paramparça olur. Bir dilsiz, bir şaklabam tır- naklarile parçalamak ister. Kendini matah sanan bir zavallı, kendinden yüksek olanı Ççarmıha germiye çalışır. Sokakta gördüğünüz Deve, | öotomobil geçerken hiddetin- den küplere biner ve eski saltanatını öldüren bu mede- niyet marifetine birkaç çifte savurmak ister. Mütetabbib bir dişçi, sokak- tan geçen diş hekimine ba- karken dişlerini gıcırdatır. — Şunu yakalasam da diş- lefini söksem! Diye homurdanır. tara Şarbon hastalığı aşilar. Hülâsa, tam bir düşmanlık hayatın her tarafında kendili- ğinden hâkimdir. Hizmetçi ile ekmeğini yidiği hanıma bakar-bakar, — Şunun yetine ben geç- semi! Diye söylenir. Benim kafam bile, her gün mide hesabına yazı yazarken gırtlağımı hiddetle seyir eder; — Âh mendebur seni, şu deliğin kapansa da kurtulsam! Der, Ne olacak hayat bu! Çimdik HBA Yurddaş! İyi günlerin, refah zamanla- rinın tanışığı çoktur. Felâket çanı duyduğun zaman yanı ba- şında kimseyi bulamazsın. Ö zaman bütün insanlığa yardımın! uzatan Kızılaydır. Halkevimiz Ve ressamlarımız.. Halkevimiz salonlarında ama- tör, heveskâr, profesyonel res- samlar için daimi bir gâleri açmak ve bu suretle san'at- kârlarımızın tanınmalarını te- min etmek teşebbüsünde bu- lunulmuş ve bu teşebbüse sa- yın san'atkârlarımız da iştirak etmeğe başlamışlardır. Bilhas- sa Aamatörler ve heveskârlar için ayrı ayrı yerler temin edilmiştir. Bu suretle tablosunu teşhir veya satmak maksadile müra- caat edecek heveskâr, amatör ve profesyonel ressamlarımızın tablolarını Halkevimize mak- buz mukabilinde ve istedikleri zaman almak üzere vermeleri rica olunur. Heveskârların çalışmasına, ders almalarına mahsus hu- susi atelye açılmıştır. Gümrükler başmüdürü Başmüdürlüğe bağlı olan gümrük idarelerini teftiş et- mek için on gün evel Bod- rum'a gitmiş olan Gümrükler başmüdürü Seyfi Aydın tef- tişlerini bitirerek Konya va- purile b .'jt_' uşlu Nalbant imkânını bulsa bay- | zene kuracaklarmış. —Başı T inci sayfada— Berlin, 22 (Radyo) — Dün akşam Von Nörat tarafından Kont Ciyano şerefine büyük bir ziyalet verilmiştir. Bu ziya- fete Nazi rüesasının hepsi ve İtalya'nın Berlin, Almanya'nın Roma sefirleri de iştirak et- mişlerdir. Von Nörat beyanatında şun- ları söylemiştir: — İki devletin menafii na- mına anlaşmak Üzere Müza- kerata başlamış bulunuyoruz. Bu da sulhun lehine ve Av- rupa'nın ihyasına matuf bir harekettir. Bütün müzakerele- rimizin temelini, soğuk müsa- vatı ve ademi tahakküm teş- kil etmektedir. Paris, 22 (Radyo)—Entran- sijan gazetesi Berlin mülâka- tından bahsederek: İtalya ile Almanya'nın uz- laşabileceğini zannetmek doğru yakınlaşma olsa bile Fransa caktır. Berlin, 22 (Radyo) — Bugün saat İl de, Kont Ciyano ile Fon Nörat arasında hariciye dairesinde müzakerata devam edilmiştir. Saat 13 de general Göring tarafından Kont Ciya- no'ya bir ziyafet verilmiş ve yemekten sonra beraber hava bakanlığına gitmişlerdir. Akşam İtalyan sefarethane- sinde büyük bir balo - verile- | cektir, Yarın sabah, general Göring Kont Ciyano'yu tayyare karar- gâhlarına götürecektir. Berlin, 21 (A.A) — Havas muhübirine göre, İtalyan mat- buatının günlerdenberi devam eden neşriyatına mukabil Al- man gazeteleri, fikir serdine ancak yeni başlamıştır. Bu va- ziyet muammalıdır. Ve bina- enaleyh arada anlaşma olduğu haberlerine derhal inanılma- malıdır. Alman mahafili ke- tüm davranmaktadır ve bu te- masın ancak bir noktai nazar anlaşmasına matuf olduğunu tebarüz ettirmektedirler. Gene bu mahafile göre on- ları birleştiren şeyi, Avrupa"- nn bu iki memleket hakkın- daki bedhahlığı ve hakların: tanımamakla inad etmesidir. Budapeşte, 21 ( AA ) — Peşter Loyd gazetesi mülhem olduğu sanılan bir makalesin- de, dost iki memleket müza- kerelerinin Macaristan'da em- niyet hissi ile takibedildiğini, bu ziyaretin sulhe ve yapıcı bir iş birliğine yarıyacağı, ka- naatinde — bulunduğunu yaz- makltadırlar. Berlin, 21 (A.A) — Alman ajansı bildiriyor : İtalya hariciye nazırı Kont Ciyano, 20 bin Hitlerci gen- cin tezahürüne iştirak etmiş- tir. Gençlik şefi ile misafir ve maiyeti alkışla karşılanmış, ve Kont Ciyano, mıntaka gençlik OYAN A AMAD LA KU le gönderilir. | vizme karşı değildir. Buna - tağmen bir | yaretle dost bir gençlik bulun- için bunun neticeleri elim ola- | şefinin bir nutkundan sonra kürsüye gelerek, gençliği, “Şe- refli bir ulusun yeni nesli, sıfatı ile selâmlamıştır. Kont, Faşist gençliğine kardeşliğine kardeşliğini kaydettiği Alman gençliğinin mükemmeliyetine takdirlerini bildirmiştir. Bunu, gençlik şefinin nut- ku takip etmiş ve mumaileyh, Koönt Ciyanö'nun şahsında, bir devlet adamı ve Mussolini'nin yakın bir arkadaşını değil, gençliği için yeni metotlar bu- lan bir ulusun mümessilini se- lâmladığını, iki memleketin kendi üsullerile genç nesli daha mağrur, daha serbest ve bahtiyar yetiştirdikleri, is- tikbalde bu gençliğin daha fazla dost olması için sık sık ziyaretler yapacakları, bolşe: mücadele Tâzım- geldiğini söylemiş ve Alman- ya'da, İtalyan gençliğine ha- düğünün M. Mussolini'ye ib- Tâğını rica etmiştir. M. 'Stalin'in riyase- tinde sık sık toplan- tılar oluyor. —Başı T inci sahifede— Londra 22 (Radyo) — Resmi veya siyasi mâhafile göre dün ak- şam Ruslar tarafından Alikanet ve Valansiya ve Barselon limanlarına mühim miktarda silüh ve mühim- mat ihraç edilmiştir. Rus vapurla- yından başka vapurlar da mühim: mat getirmişlerdir. İspanya - işlerine ademi müda- hale komitesi reisi Lord Plimut ba kususta elde ettiği malümatı M. Baldvin ve M. Eden'in nazar dikkatine arzetmiştir. M. Baldvin, kabine erkânına ant bir içtima ihtimalile Londra- dan uzaklaşmamalarımı - rica etmiş- tir, Bu tedbir, siyasi mabafilde heyecan uyandırmıştır. Berlin 22 ( AA y— ajansı bildiriyor: Alman hükümeti Londra'daki işgüderi vasıtasile ademi müdahale komitesine verdiği bir notada Mad- rid hükümetinin ittihamlarına ce- yab vermiş ve bu ittihamları pro- testo etmiştir. Almanya ayni “zamanda esaslı belgelere dayanarak ademi müda- bale mukavelesine karşı - Sövyet bükümeti tarafından yapılan bir- gök mühalefetleri zikretmiştir. Londra 22 (Radyo) — İtalya: Alman | nn Londra sefiri ile Almanya'nın Londra maslahatgüzarı arasındaki mülâkat ve Lord Plimut'u ziyaret, İspanya işleri ademi müdahale ko- milesinin akameline meydan ver- memeğe matuf tur. Moskova'dan alınan bir habe- ve göre, başta Stalin olmak üzere Rus idare rücsası hergün içtimalar yaparak İspanya — işlerile meşgul olmaktadırlar. Doktor Ziya Gökşin Kulak, Burun, Boğaz mütehassısı Merkez hastanesi kulak şefi İkinci Beyler sokağı ha- mam karşısı No. 41 * Muayenehane Tele, : 3686 Ew “ ; 2505 Hergün 3-6 a kadar has- talarını kabul eder. Öğretmenler, öğrenci babaları AHMED ETiMAN Kitap Evi Liselerle orta ve ilk okul kitaplarının satış yeridir. Ahmet Etiman kitap evi Kısa bir zamanda dürüstlüğü ile sayın müşterilerinin alâkalarını kazanarak (İzmir)e yaraşır bir şekilde genişletilmiştir. Külhtür Bakanlığının kitapları ile çıkan eserleri günü gününe takip eder ve bütün müşterilerine sunar. mir'in yegâne kitap ve kırtasiye deposudur. Hariçten siparişler sür'at. Ahmed Etiman Kitap Evi İz- İzmir Hükümet caddesi No. 58 - 60 Telefon (2535) Şehir adamı Hep şehir de yaşıyoruz. Gö- rüşlerimiz daima bir hududun içinde, duygularımız her za- man bir telkinin tesiri altın- dadır. Yaşadığımız hayat; ka: ideler, mecburiyetler, âdetler, görenekler ve çerçivelerle sa- Çrilidır. Kendi kendimize veya bir- birimize şöhretler, meziyetler atfederek birbirimizi tatyib edi- yoruz. Yâni kendi kendimizi aldatıyoruz. — Halbuki; şehir adamı, ancak cemiyetin duru- cu bir safrasıdır. Bu safra, cemiyet hareket ettikçe fira verir, Ve nihayet sıfıra mün- cer olur. Fakat yüzde yüz fira veren cemiyetlerde, bence fazla bir ağırlık ilade etmezler. Cemi- yetlere verdiğimiz kıymetlerin ne kadar boş ve solda sıfır olduğunu anlamak — için biraz tarih okumak ve kâinata bak- mak kâfidir. .. Şehir adamına göre, dağ ve deniz uşağının muhakkak ayrı görüşleri var. Dikkat edil- diği zaman, yalnız kendi ken- dilerinin olan insanlarda bir istiklâl ruhu, bir san'atkâr gö- rüşü, bir yaradıcılık kabiliyeti ve bariz bir orijinalite sezeriz. Fakat çok defalar karşımız- daki adamın derinliğini, en- ginliğini göremeyiz, anlıyama- yız. Bu; onun kusuru değil kendi körlüğümüzdür. Çünkü biz şehir adamları, birşeyi görmek için mutlaka öküz gibi dürtülmeğe muhtacız. Kuvvetli bir. tabloyu sey- rederken: — Ne doğru görüş! deriz. Çünkü ressamın gördüğüne biz de bakmıştık. Fakat biz dikkat edememiş, görememiş- tik. San'atkâr görememiş ol- duğumuz şeyi bize tablosunda gösterdi. Ve işte o zaman gö- zümüz açıldı; hep beraber man- zarayı görüyor ve anlıyoruz. . .. Şehir adamı, biraz da gözleri bağlı dolap beygirine benzer. Zavallı dolap beygiri;... Ku- yunun etrafında mahdud bir daire içinde dolaşırken uzun bir yol aldığını zanneder. Çün- kü gözleri kapalıdır. Sırtına da paldımı giyip dolabın sırığına koşulmuştur. Şehir adamı da öyle de- ğil mi? O da bir daire, bir hudud, bir çerçeve içinde ha- reket etmeğe mecbur değil midir? Şimdi müsaade birşey soracağım: Bir ticarethanenin defterlerini karalamakla uğraşan kâtibin, veya bir gazeteyi her gün dol- durmakla vakit geçiren gaze- tecinin şu dolap beygirinden farkları nedir? Ben, bunlarla dolap beygiri arasında bir fark göremiyorum. Yalnız, şehir adamı ile dağ ve deniz adamında, cemiyetin in- sanı ile enginin insanında bir fark değil, birçok farklar gö- rüyorum. dileyerek Zakkum oğlu Kiralık Ev | — Köprü tramvay durak yerin- | de 681 numaralı ev kiralıktır. | Evde her türlütesisat ve konfur mevcuttur. Görmek için Köprü

Bu sayıdan diğer sayfalar: