NO mııazı ı Sinemalarda görülenler: İktısadi kal. Blrlncı Fransova kınmamıza bir bakış 67. " Çe BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA F. Şemsed'd' Benlmglıı Ağır şartlarla birinci Fransova'nın Fran- sa'ya dönmesi kararlaştırıldı.. Şarlken hayatta hiçbir ka- dını sevmemişti; hemen her hafta iki metres değişti Fransova'nın — mahpes yaptığı bu gizli teftiş Şarlken'e gösterdi ki bukadar sevilen, şiir. ve eğlenceye düşkün bir hükümdarla boy ölçüşmek doğru değildir! .. İmparatorun adamı Porteki- zin dul kraliçesine: — Madam, Fransa kraliçesi, daha doğrusu firari bir dükün karısı olmak istiyor musunuz?. Diye sordu. Bütün - İspanyol - kadınları gibi Elconora'da, görmediği halde birinci Fransova'nın âşık- larındandı. Ve şimdiye kadar da korkunç kardeşinin arzu- ları baricine çıkmamış ve ken- disini Burbon'un nişanlısı sa- hiyordu. Fakat bu suale hemen esir kralın zevcesi olmak is- tediği cevabını verdi. Burbon bu soön ümitten mahrum — kalınca, kudurmuş bir halde Şariken'e koştu ve: r, dedi. Size hizmet için bütün arazimi, mevkilerimi kaybettim. Bir ümidim kal- mıştı! Sizin sıhriyet kesbede- rek şeref ve mevki kazanmak! Dona Eleonora'yı bana vadet- miştiniz, şimdi sözünüzü geri mi alıyorsunuz?, — Dük! Vakıa size kaybet- tiğiniz — araziyi | ve mevkileri tekrar v k mevki ve vazi- Fakat... , Hemşireme sizi zorla sevdirmek kudretim maalesef yoktur! yetteyim. Müzakerelerin daha mülâ yim bir şekilde başladığı bir sırada, Fransova'nın zabitle- rinden birisi menzilden men- zile at de; ğgiştirerek hududa doğru hareket etti. Kral artık. esirlikten - bık: mıştı. Bir zenci kiyafetine gi- rerek, yüzünü boyayarak bir gece firara karar vermişti. Bu Hirar için herşey lanmıştı hazır- Herşey mükemmel Sürette gizli tutuluyordu. Fa- kat saray adamlarından birisi bu'haberi almış, hemen' bir ata atlıyarak Toledo'ya koş- Muştu, Şarlken bu haber üzerine birinci Fransova'nın İspanya- nın firarı en müşkül mahpes- lerinden birisine nakline karar verdi. Fransova bu aralık yeniden hashıındı yahyordu. Validei unun - esaretten. kür- için Şarlken'e arazi terkine bile razı bildirdi. Fakat bu fedakârlığın hükü- met ve parlamento tarafından kabulü için kralın Fransa'da huzuru şarttı! İmparator buna — müsaade vermek için küçük - veliahdın, Ve Fransa'nın ekâbirinden oniki işinin kralın yerine rehin ve- Tilmesini istedil Bu yeni rehin- :’ spanya'ya adım atmazdan vel krah serbest birakımya- Saklardı! :î“:t:[ kral b_u ıııuk.ıı.ğe_vi dınca, hiddetlendi ve: hi Çb.. şl:y“î?() İ—IıJ(' Irutııuıkl;ı Znı b' en e [(ll'f“lv(l'" yok mu?, olduğunu | laştıktan altı gün sonra | ve mahpus, hasta kral - tara- Diye bağırdı. karar- esir mukavelesi Madrid fından imzalandı. - Beri taraf- tan da Dona Eleonora - ile giyabi olarak. nişanlandı. Tarih 20 Kânunusaniydi Şimdi kral daha sıkı bir mu- hafaza a'tında idi. Kendisini ne gece ve ne de gündüz biran bile yalnız bırakmiıyorlardı Maamafih birkaç gün sonra kral Madrid'e indi; İspanyol- lar hastalarıni -İyi etsin diyeb- yolu üzerine sıraladılar. Bu sıkı muhafaza tertibatı Fransova'nın izzeti nefsine ağır geldi: — Madantki sözüme itimad yoktur, bü mukaveleye ne lüzum vardı?. Dedi. Nihayet 13 Şubatta impa: rator Şarlken en büyük dost: luk tezahürlerile Fransova'yı ziyarete geldi. Kardeşim, dedi. Sizi görmek cidden bahtiyarlıktır! Kral, canı dişleri arasına gelmiş gibi cebri bir tebes- sümle mukabele etti. Ve ni- şanlısını görmek arzusunu gös- terdi. Şariken bu fırsattan istifade ederek hain Dük dö Borbon için — eyaletlerinin kendisine iadesini ve 20,000 lira senelik verilmesini rica etti. Fransova, bu teklifi de ka- bul etti. Biber kader esmer ve bu kadar da şayanı dikkat cana yakın olan Eleomor, İs- panya saraylarının uzun ve karışık bir reveransından sonra ç mek için Fran- sova'nın elini tuttu. Bir senedenberi mahbus bu- lunan bir erkek için her kadın güzel demektir. Fransova: — Size öpmek üzere elimi değil, dudaklarımı vereceğim! Dedi. Ve, Elconorn, Fransız usulü kınca kucakladı. belinden İlleska - şatosunun ve üzere ve ça Sonra, genç prensi kavrayarak, dans salonuna götürdü. Eleonor, nişanlısı Fransova'ya mükemmel bir garb raksı oynadı. Bu kadının bacakları kısa fakat vücudu- nun Üst kısmı daha iri idi. Vakıa, çok güzel deği kat sıcak kanlı ve sevii . Kral, — veliahtı. nişanlı: bırakmağı düşündü, çünkü, izdivaç merasimi ancak mu- kavelenin imzasından ve ra- hiplerin serbest kalmasından sonra yapılacaktı. Küçük - veli- ahd, kraliçenin himayesi al- tında sıkıntı çekmiyecekti! Kral: — Doğrüsü,-dedi. - Bugün hayatımın en mes'ud günüdür! Kraliçe de, güzel krala min- net ve şükranla bakarak: — Monsinyor, bu teveccü- ü teşekkürünü — nasıl ni »bilmeyorum! Diye Epice ve kulak kulağa gö- | rüştüler? Birinci Fransova, esmer İspanyol kadınını teshir edıyurdu Eleonora kral Fran- sova'ya; ebedi sadakat, daimi bir aşk ve vefa, mutlak bir merbutiyet vadetti. —Sonu var— | icaba Buş İı ci salufeds — başında da kaydettiğimiz gi leyişten yürüyuşe geçişidir. ilk plân, progra mağı) yeri: İşin icaplarını, — (Sistem, , ilatisan ııınlık ve arağırk Bunlar oto- kopuk duran bütün çihazla bağlamaktı ze etmeki n Lür yarı dikkatle baktığı bir harı Açık gazarın, açık Kupimin son en kürüyoruz. Bir akat bu adi Cuncurlarıni yek bötleri | tamamile müabettir, urası da şükrana şa- yasdır ki, par. dan, sermayenin pıwı sıra gehcrk siyasi tav lerin nelere mal olabileceği anlamış ve acısını tatmış bir milletiz. Bu plânlı çalışmanın yeni kurulacak cephesi de, hiç şüp- hesiz, teşkilâtlanma olacaktır. Birleşmiş ellerin, — birleşmiş kuvvet ve enerjilerin başara- cağı iş elbette ki daha müs- bet olur. Ferdi sayi ve ferdi teşebbüsü inkâr etmiyoruz. Fakat hakikat olan nokta şudur : Büyük işleri başarmak için, ferdi kudretin kâfi derecesini bulmasını beklemek, Türkiye gibi sür'atle kalkınmağa muh- bir memlekete- kat'iyyen n olmiyan - birşeydir. Bir ferdin olgunlaşmasını, ferdin istihsal, istihlâk ve hayat şart- larının - yükselip * gelişmesini, toplu bir çalışma sisteminden bekliyebiliriz. — Matlüp olan topluluğun — refahıdır. Yoksa, ferdleri kendi işleri ve talileri ile baş-başa bırakırsak, an- cak kuvvetli ve sermayeli olan ferd yaşar, geriye kalan refa: hın ebedi hasretini çeker. Asrımızın ifadesi ve genç rejimlerin müşterek vasfı, aşa- ği yukarı bu noktada birle- şiyor. Türk köylüsünün, Türk çift- n teşkilâtlanması demek, evelâ ihracatçı ile olan müna- sebetinin normal ve mütleva> zin bir şekil alması demektir. Halbuki teşkilâtlanma, daha bol, daha ucuz istıhsal, standardizasyon icabında dış piyasa ile doğrudan da, taç uyg ayni ve ruya münasebet için bütün anahtarları da clinde taşıya- caktır. İlk fayda, müstahsilin ezilmemesi olacaktır. Bu da devletin en esaslı prensiple- rinden biridir. Köylü ve çiftçi dediğimiz unsur, bu cemiye- tin eli kolu, ayağı, göğsü, ci- ğeri ve herşeyidir. Biz herşe yi ondan bekliyoruz. Fakat istemek için, cvelâ vermek lâ- zımdır. Tariş, bu teşkilâtlan- manın ana direği vazifesini mükemmelen görebilir. Adım adım, bu davayı da başardı- ğımız gün iktsadi yeni bir cihazı da umumi ahenğe ve işletmeğe — başlamış oluruz, Orhan Rahmi Gökçe Kendir istihsalâtı Adana ziraat müdürlüğün- den şehrimiz Ticaret odasına gelen bir mektupta kendir istihsalatı ve elyafının sanayi- deki rolü hakkında mufassal malümat istenmiştir. Küçük artistler bugün sahne haya- tında çok büyük rol oynıyorlar. “ Sahne çocuk mektebı öi bıle vardır. Yalnız bunla- rın sağlıklarından ve ahlâklarından endişe ediliyor Sinema aleminin çacuk yıl- dızları Ceki Koğı unutülur mu, Sinema sevimli 'wıvlı hiç?: a'eninde olduğu gibi bugün"sahne hayatında da küçüklerin büyük — ve çok 1 hoş bir yeri- vardır! ; L Birçok fen ada mini mini çocukları rini iddia etmişler ve : — Söon pcrdcr'ın indiği za- bu mini mini artistlerin y T yaşında o'an bütün çocuklar eh faydali bir uyku 've istira: man, Çocuklar sahneye hazırlanmak için makiyaj yapar ve sahnede öpüşürlerken.. Vagnerin “Nurenberg şan- tajcısı,, eseri operada sahneye konduğu zaman, küçüklerden mürekkep bir kısım sanat'kâr- larda sahneye çıkmıştı. Oyun, bilha sahnelerile kalâde güzel detle alkışlanmıştı. nuncu fev- ve Şid- Fakat so- iherken, sa bu olmuş perde bir kısım. seyircilerin: — Nev kadar yazıkl:Bu mini minileri bu ıztıtaba katlandır- | mak ne kadarfena! demekten | kendilerini o çocuklarık sah- nede rol almalarını fena gö- renler bu jtirazlarını üç nok- taya istinad ettirmişlerdi: Sihhi vaziyet, kolislerin tehlikeli mu- hiti ve ahlâk ... Fakat bugün büyük - tiyat- roların. heman hepsinin de mini minilerden mürekkep bi rer artist gurubu vardır. Hattâ, muzik heveslerin - bile. alamamışlardı! zaman Bu mini minilerin rolü sa- de koralarda yer almak de- ir. Bunların ferdi şekiller- de oynayacakları — roller vardır. Hattâ, bazı tiyatro mü- ellifleri, baş rolleri bu mini minilere verecek eserler vücu- da getirmektedirler. Paris'te Şatele dans mek- tebinde, opera talimhanesinde ve kardinal Lemuan sokağın- da “Sahne Çocuk mektebi, dershanelerinde bir sürü kız ve erkek -“fakat bilhassa kız! çocuk sahne dersleri alarak yetişmektedirler. de | hat devresindedirler. Küçük yaşta- çocuklar, muayyen bir sıhhi rejim ve muayyen - isti- rahat usülleri ile Şaşamazlarsa teşekküle maruz kalırlar, bunların yüzde sekseni - için umumi zafiyet ve verem mu- hakkaktır. Demişlerdir. Maruf sahne harriri Sui artist ve mu- Gikri de : Sahnede eğlenmek için rol aşa yapılmaz. Yorucu bir mesai sarfedilir. Demişti. Fen adamları bil- hassa bu esasa istinad etmek- tedirler. , Beri taraftan ahlâkçılar da çocukların sahneye alınmasına itiraz etmişlerdir. Büyük şe- hirlerde, bi sahnelerin ko- lisleri, hakikt bır “Perde ar- kası, hayatına sahne olurlar. Bü hâyat, küçük çocukların maneviyatına menfi tesirler ya- Fakat bu itirazlara rağmen çocuk artistler gün geçtikçe artmakta sahnede fazla yer tutmaktadırlar. Bugün Macaristan, İngiltere ve Rusya'da hakiki çacuk sahne mektepleri konser- vatuvarlar vardır. Bu mücsse selerin bir çoğunda çocuklara sahne — derslerinden — başka, diğer çocukların mekteblerde aldıkları derslerin heman hep- side verilmektedir. , Bu ve daha ve müesseselerde, diğer | leme , mekteblerden farklı bir ter- | biye € vardır: Çocuklar Iııış yden evel kendi, kendi- detini idazeye Tülişümlüri Çai cukların arasındaki ilttilâflara gene çocuklardan mürekkeb bir bakem heyeti karışir, ih- tilâflar hakkında bu heyet karar verir. Vakıa, öğretmen bu heyet erkânındandır, fakat salâhiyeti ancak bir müşahid derecesindedir! Birgün, çocuk artistler tara- fından oynanmış “küçük kral,, piyesinde baş rolü yapan iki küçük artist çok * alkışlanmış ve sahneye birçok — çiçek de- metl'eri atılmıştır. Bu demetler | arasına da en kiymetli şeker- kutuları - konmuş şekerlemelerin - paylaşma- | sında iki küçük artist arasında ihtilâf çıkmıştır! Her ilâ küçük te bütün al- kışların, — binaenaleyh - bütün bonbonların — kendisine —ait olduğunu iddia etmiştir, Ha- kem heyeti bu ihtilâfı hal için çok müşkilât çekmiş, hediye bonbonları üçe-ayırmıştır. Bu üç parti hediye üzsrine kura çekilmiş ve birisini bir artiste ikincisi diğer bir artiste ve... Üçüneüsünü de hakem heye- tine tahsis ederek işin içinden çıkmıştır. Bereket ki, hakem heyeti Nasreddin hoca bir ceviz için yap- 1 yapmamamış yani boş kutuları müsavi miktarda kav- gacılnra bonbonları da ken: disine hasretmemiş.. — F. $. . p. . Denizli'de Çir- . . y kin Bir Hâdise. Denizli, (Hüsusi) — Burada" çirkin bir hâdise oldu: İstanbul, tiyatro heyeti, bir müddettenberi burada oyun vermekte ve meserret otelinde bulunmaktadır. Evelki gün sa- bahleyin, otel müsteciri olan zât, artistlerden Türkân'ın oda- sına girerek tecavüzde bulun: mak istemiştir. Türkân bunun üzerine feryat etmiş, diğer ar- kadaşları yetişmişler ve müs- teciri dövmüşlerdir. Otel müs- teciri nihayet firara mecbur kalmıştır. ve.; bu kavga eden iki çocuğa Bu akşam Kemeraltında İt- tihad, Güzelyalı'da Güzelyalı, Irgatpazarında Asri, İkiçeşme- * lik'te İkiçeşmelik ve Alsan- cak'ta Jozef Jülyen eczaneleri açıktır.