M 12/7/ 936 Montrö'den Anadolu karilerine: Necaşi içeriye girince neler düşündüm? Kararsız, mütereddit ve silik si- masının karşısında Habeşistan'ın niçin mağlüp olduğunu anladım! Karaâ 'ta cinayet Başı keserle delik de- şik edilen kadın ——— . ——— Ardiye tarifesi Tacirlerimizin dileği yerine getirildi.. — tontrö Boğazlar konferansına gi-| Şakir, karısını kıskançlık yüzün- 15 temmuzdan itibaren Aydın hat ıtında ardiye müddeti uzatılacak.. | | den arkadaşımız H.Nüzhet yazıyor Montrö, 5 (Hususi) — Şu insanlar ne acayiptir, bundan on ay evel İzmir'de ben rahat | rahat otururken birisi karşıma çıkıp ta sen bir müddet sonra Habeş imparatoru Haile Se- lase ile görüşeceksin! Demiş olsaydı hiç şüphe yok bu söz- leri söyliyen adamın deliliğine hükmeder, geçerdim! Öyleya, İzmir'de kendi ” âleminde - iş ve gücü ile meşgül bir ada* mın tâ Alrika'nın şark taraf- larındaki sarp dağlarda vatâ- nni inüdafaa ile- didişen bir | : impâratorla ne işi olabilirdi? Kim derdi ki ve yahud kim hatırına getirebilirdi ki ara- dan aylar geçecek, Habeş kuvvetleri, muhakemesi bize aid olmiyan sebeplerde layı mağlüp olacak, imparator vatanını terke mecbur - edile- cek ve nihayet uğurunda bo- ğuştuğu yurdunun son müda- faasını yapmak üzere milletler cemiyeti huzuruna çıkmak için Cenevre'ye geldiği zaman ben de çok başka sebeplerle ayni yere gelmiş bulunacak ve ken- disi ile görüp görüşecektim? Bu acayip tasavvur, fakat işte bugün bir hakikattir. Ce- nevre'ye ilk. geldiğimiz gün öğle yemeğini- Karlton ote- linde sevimli Hariciye Vekili- mizin etrafında ve samimi bir memleket havası içinde ye- meklerimizi yerken o da ya- nında Ras Nasibu olduğu halde taraçanın bir kenarında sfln'n ve melül kendi yeme- ğini yemekle meşguldü. Ona birkaç defa uzaktan bakmış, Mahiyeti ne olursa olsun ken- | di topraklarını müdafaa eder- ken kendisinden çok faik kuv- vetler karşısında mağlüp olan bu adama her insanın duy ması tabii olan bir merhamet hissi ile acımıştım. İkinci defa olarak ta kendisini - milletler cemiyeti asamblesinde tok, fa- kat monoton bir sesle nutku- nu okurken görecektim. , paratorla bir mülâkat yapmak — ihtimalini — hatırıma bile - getirmemiştim. Bu vazi- yette bulunan bir hükümdar- dan ne sorülabilirdi? Hislerini tırmalamadan ve yahut - izzeti nefsini yaralamadan kendisine nasıl bir sual tevcih etmek mümkündü? - Derdi başından çok aşkın, hâdiselerin ve talin bunalt- tığı bir adamın karşısına di- kilerek onu münasebetli mü- nasebetsiz bir sual yağmuru altında ezmek belki yeni usul bir gazeteciliktir, fakat her halde benim herşeyi insanlık Çerçevesi içinden görmek isti- yon karakterime uymıyan bir şeydir. Onun için bana “Negüs ya- vın Türk gazetecilerini kabul etmek - istiyor., dedikleri za- man bu hâdiseyi hiç te büyük bir sevinçle karşılamadım. Ne- caşi ile biz ne konuşabilirdik? Kğndi dünyasından başka bir dünya siyasetinin aktüaliteden uzaklaştırdığı, — ikinci, — hattâ Üçüncü perdeye attığı bu ada- n do- | | mın beyanatında Türk okur- | ları için ne gibi bir alâka mevcud olabilirdi. Herşeyi dece garabetinin ile ölçen bir Amerikan gaze- tecisi olsaydım, ona belki lâf olsun diye “Montrö konferansı hakkında ne düşünüyorsunuz?,, Şeklinde damdan düşme bir sual sormak kaprisine kapı- labilirdim. Habeş imparataru O halde? O halde bize teklif edilen bu kabul mera- siminde gerek benim naktai nazarımca, gerek yazılarımı okumak külfetine katlananlar- ca ancak bir tek çare olabi- lirdi; O da son zamanlarda ismi bütün dünyada velvele uyandırmış, zavallı sergüzeşti bütün dünya milletleri için yeni bir ders vesilesi teşkil etmiş olan bir adamı biraz daha yakından görmek ve ta- nımak cazibesi.. İşte iki otomobil Türk ga- zetecilerini Cenevre'den Karl- ton oteline götürürken ben an- cak bu hissin tesiri altında idim. Otelde bizi Habeşistan'ın sabık Ankara sefiri doktor “Margüs, — delâlet ediyordu. Nitekim bize bu mülâkatı ha- zırlıyan ve Necâaşiyi bizi gör- mek arzusunu — göstermiye set len de o idi. Bütün dünya lisanlarının karma karışık bir halde ko- nuşulduğu bu otelin yan sa- lonlarından birisinde kapı açı- hp ta doktor Margüs : — Sa majeste Habeşistan imparatoru!. Diye hükümdarının vurudu- nu haber verdiği zaman ken- dimi bir lâhza bir trajedinin son perdesini seyretmiye gel- miş bir seyirci vaziyetinde buldum. İçeriye bir gölge girdi. Ay- lardan beri gazetelerde res- mini göre göre bütün teferru- atını bellediğimiz bir adamın küçülmüş, silik bir gölgesi. Önünde hürmetle eğilirken çökük yanaklarına, içeri bat- mıiş gözlerine, ince sivri saka- lına bakıyorum. Bur bizim ha- yalimizdeki Necaşiye benze- miyor. Buraya tahtının dava- sını gördürmiye gelmiş olan bu adamda mükedder, lakat Dün sabah saat beşte Ka- rataş'ta Yenitürkiye sokağın- daki yanık kilisede çok feci bir cinayet olmuştur. İşsiz ge- zen Pirezrinli Hüseyin oğlu 35 yaşlarında Şakir, geçimsiz- lik ve kıskançlık yüzünden ka- rısı Emine'yi uykuda iken ke- serle başını muhtelif yerlerin- “den yaralamak suretile öldür- müştür. Vak'a hakkında aldığımız | tafsilâtı aşağıya yazıyoruz : Emine, 32 yaşında Herman İspirer tütün mağazasında ça- hşan bir işçi kadındır. Kocası Şakir, beş sene evel gece bekçiliğinden çıkanlmış ve o vakittenberi işsiz — gezmiştir. Bu ailenin en büyüğü 15 ya- şında olmak üzere üçü kız ve biri erkek dört çocuğu vardır. 15 yaşındaki Halime de ana sı ile beraber lütün mağaza- sında çalışmaktadır. Aile halkı, Emine ile kızi Halime'nin mağazada çalışarak kazandık- ları cüz'i para ile geçinmek- tedirler. Katil Şakir'in sıgara ve kahve parası da gene ça- lışan karısı ile kızı tarafından kendisine verilmekte idi. Bundan üç ay evvel, katil Şakir, oturduğu kilise binası- nın bir tarafındaki kulübede den vahşiyane şekilde öldürdü ! | | Şakir adında diğer bir gen- | cin, karısile görüşmekte oldu- ğunu görmüş ve karısımı - kıs- kanarak bıçakla bu genci bi- leğinden yaralamıştır. Vaktile EDOMLURE . KA TUT AAT D T azim sahibi bir insandan zi: yade kararsız, mütereddid, si- lik bir şahsiyet manzarası var, Tahminden fazla kısa vücuda ince ve çizmeli bacaklarının üstünde sallanır gibi duruyor. Bu kararsız, mütereddid ve silik simaya bakarken Habe- şistan — imparatorluğunun — on aydanberi hâdiselerin keyfine, şu veya bu nüfuzun kaprisine neden dolayı kurban olduğu- nu, bugün bile vak'aların üs- tüne olmak kudretini neden göste- remediğini daha iyi anlar gibi oluyorum. O şimdi bir gün evel asam- blede dinlediğimiz ana dili ile ve ayni monoton - sesle bir şeyler söyliyor, doktor Mar- güs bunlarığ tercüme ediyor, arkadaşlardan birisi mukabele ve teşekkür ediyor. Ben bun- ları dinlemiyorum bile.. Din- leyipte ne ögrenecektim? Ben kendime asıl lâzım olan dersi almış, Habeşistan felâketi mu- ammasının — anahtârını — bul- müştum. a Bir milletin istikbali gibi büyük davalar kendi büyük- lükleri nisbetinde azim sahibi, karar sahibi, derin görüşlü ie- raat adamlarının - başarabile- ceği şeylerdir. Bu davalar eğer kendilerine lâyık şahsiyeti bu- lamazlarsa daha peşinden kay- bolmak felâketine maruzdur- lar. Habeş davasının niçin kaybolduğunu merak edenler Necaşi'yi yakından görmeden hiçbir hüküm vermemelidirler. Hamdi Nüzket çıkmak, onlara- hâkim , Katil Şakir deli diye şifa yurduna kon- düğü ve tedavi altına alındı- | gı söylenen Şakiri, karısı Emi- ne hastane başhekimine pek çok yalvarmak — süretile — şifa yurdundan çıkartmıştır. O va- | kittenberi ara sıra karısını döğmek ve boğmağa teşebbüs etmek gibi bazı vak'alar ek- sik olmamıştır. Hattâ F ğ bir aydanberi üç defa Kara- taş Şehit Fahreddin polis ka- rakoluna müracaat ederek ko- casının kendisini öldürmek is- tediğini, hayatının tehlikede olduğunu söyliyerek kendisini korumak için polisin tedbir almasinı istemiştir. Son zamanda aile arasın- daki geçimsizlik çok şiddetli ve tabhammül edilmez bir şe- kil almıştı. Bu geçimsi en mühim sebebi, Şakir'in, karısının namusundan şüphe- ye düşerek bu mes'eleyi ken- di kafasında ve hayalinde bü- yütmesi ve mütemadiyen dü- şünmesidir. Evelki gece, karısı Emine- nin Mmağazada çalışarak ka- zandığı paradan bir kısmile kendisine bir entari dikmiş olmasını bahane ederek : — Bana bir frenk gömleği bile yapmadın, halbuki ken- din giyiniyorsun. Diye kav- gaya başlamış ve kadın her vakit Olduğu gibi kocasının bu sözlerine ehemmiyet ver- memiştir. Ağız kavgası büyü- müş, fakat gece yarısına doğ- ru karırkoca uyumak - üzere yataklarına yatmışlardır. Bir aralık, Emine kocasile birlikte yattığı - karyoladan kalkarak çocuklarının yanına, yer yata- ğina yatmış ve uyumuştur. Saat iki raddelerinde civar komşular, Şakir'in kulübesin: den gürültüler ve feryatlar gel- diğini duyarak uyanmışlar ve gidip bakmışlardır. Gördükleri manzara tüyler ürpertici bir şekilde idi. Şakir, bir müddet uyumağa çalışmış, fakat üyu- | mamış, kıskançlığın sevkile eli- ne geçirdiği bir keseri karısi Emine'nin başına mütcaddit defalar vurmak suretile dişle- rini kırmış ve başını dört ye- M O LA S İzmir - Alyon ve Bandırma batlarında olduğu gibi Aydın hattındaki istasyonlarda da 24 saatlik ardiye tarifesi yerine, müstahsil ve tüccarımızı ko- ruyacak hususi — tarilenin tat- biki için yapılan teşebbüsler müsbet bir şekilde neticelen- miştir. Tüccarımızı ve müstah- silimizi ehemmiyetle alâkadar eden bu mes'ele hakkındaki şikâyetleri ehemmiyetle nazarı gikkate alan devlet demiryol- ları umum müdürlüğü Aydın hattı istasyonlarında ardiye müddetini uzatmışlır. 15 tem- muzdan itibaren t Bergama'da AÂsri cezaevi yapılacaktır. Vali Güleç, Bergama- | dan şehrimize dönmüştür. | — Bergama'da Adliye Vekâleti tarafından asri bir cezaevi in- | şa ettirileceğinden vali Fazlı Güleç, bu seyahatinde bera- berinde bulunan sıhhat mü- dürü doktor Cevdet Saracoğlu ve mühendislerle cezaevinin inşa edileceği arsayı tefrik ettirmiştir. Hazırlanacak olan plân, Adliye Vekâletine gön- derilecek ve inşaat plânı, ar- sanın vaziyetine göre Vekâlet tarafından hazırlatılacaktır. Bu cezacvi, Adliye Vekâletince bazı kazalarda inşasına karar verilen (Mahalli cezaevleri) ti- pinin birincisi olacaktır. Ber- gama cezaevi, sıhhat ve ihti- yaç nazarıdikkate — alınarak modern bir şekilde inşa edi- lecektir. retile zavallı kadıni öldürmüş- tür. Katil, cinayeti işledikten sonra giyinmiş ve polisi bek- lemeğe başlamıştır. Komşuları, polise haber ve- rerek katili yakalamışlardır. Şakirin kızı Halime, vak'ayı şöyle anlatıyor: — Uykuda idim, ayağımı biri dürttü, kalktım, annem can çekişirken ayağı bana isa- het etmiş ve beni uyandır- mıştı. Cançekişmekte — olan anneme, babam keserle vuru- yordu. “Baba ne yapıyorsun? Yazık değil mi?,, diye bağır- dım, keserle üzerime hücum ederek: — Seni de şimdi onun gibi yaparım. Dedi, ben dışarı kaçtım. Tahkikata el koyan müd- dci umumi muavini Orhan Köni, şahitleri dinlemiş ve katil Şükir, dün - tevkif edile- rek hapishaneye gönderilmiştir. Halime, yüzü kan içinde bu- lunan anasının cesedi önünde sıcak göz yaşları dökmüştür. Katil Şakir, ellerine takılan kelepçeyi halkın görmeme- mesi için şapkasile örtmüş ve cezaevine o suretle götürül- müştür. Tahkikata göre Emine; na- imuslu bir kadındır ve herkes tarafından iyi tanınmıştır. Şa- kir; hareketine mani olmak istiyen kızı Halime'yi de ko- lundan hafifçe yaralamıştır. , PURER T ENADATR LA NY rinden delik-deşik etmek su- A ERİ SD RÜR Ai LA * L SÜRA DN lanacak olan yeni tarifeye göre kuru sebze ve meyvalar - içi 15 günlük, diğer mahsullerle hububat için 30 günlük ar | diye müddeti kabul edilmiştir. Bu müddet içinde istasyon- lardan kaldırılacak mahsuller | için ardiye müddeti alınmıya- | cak, bu müddetler geçirilir | ve mal istasyonlardan — çekil- mezse ardiye ücreti alınacaktır, İzmir'in iktısadiyatı için çok- mühim olan bu yeni tarife, bütün güccar ve müstahsili- | mizi memnun edecek — mabi- yettedir. Kd Yaz tatili 7 Adliye yaz tatili 20 teme| muzda başlıyarak 5 eylülde sona erecektir. Buseneki yaz| tatilinden istilade edecek olan P mahkemelerle nöbetçi mahke-) me ve hükimlerin emri Adliye| vekâletinden şehrimiz müddes iumumiliğine — gelmiştir. emre göre Ağırceza mahke-| mesi ve Asliye ikinci ce bakimliği nöbetçidir. İhtisat hakimi Atıf, gelerek Cezi mahkemesinde işine başlayın: ca kaçakçılık muhakemelerini) rüyet edecektir. İkinci hukuk mahkemesi betçi mahkeme olarak Ticaret ve Hukuk - davalarını rüyet edecektir. Ticaret ve Birin hukuk mahkemeleri, yaz tatili esnasında — tatilden — istifade edeceklerdir. Sulh ceza hak mi Kemal, nöbetçi hakim olas| rak vazife görecek, Sulh cezi hakimi Naci, tatilden istilade| edecektir. Ahkâmı şahsiye h Adem ve Ahkâmı adiye haki- mi Kâmil Kaya nöbetçi kimdirler. Hakim Cevdet tilden müstefit olacaktır. .. Adliyede kütüphat Adliye dairesinde mevcut kütüphanedeki eserler, gayr muntazam bir halde bulum yordu. Müddeiumumi bu eserlerin tasnifini mı görmüş ve bunun için t başlanmıştır. Müddeiumı kütüphanesi, pek çok larımızın — bulunduğu bir kütüphane halini a! Yeni muallimlerin Şehrimiz kız muallim mek tebinden busene 60 kız, me zun olarak muallimlik hakkıl iktisap etmiştir. Busene - ki muallim mektebinde nıfta kalan talebe hiç yoktu ve randman, çok yüksektii Çocuk esirgeme kurı vapur gezintisi t edivor .. İzmir Çocuk Esirgeme rumu tarafından bu ay nunda bir deniz seyahatı tibi tasavvur - edilmekted Seyahat Pire ve Girid'e yi lacaktır. Bazı vapur a rile vapur kiralamak ( habereye girişilmiştir. — — x