9 Birinci Fransova BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA “Adanmış toprak,, addediliyordu.. Başvekil, ayni müşkül vazi- yetten parlâmento önünde de kurtulamıyordu. Netice itiba- rile. kral ve parlâmento ken- disinden tam şekilde memnun olamıyordu. Parlâmento, kralın Milân'ı istirdad için asker ve top ha- zrlamak üzere istediği 20,000 altına mukabil, bir nasihat vermekle iktifa etti. Üniversi- tede işe alâka gösterdi; baş- vekile gelen talebe murahhas- ları, artık çok olmuşlardı. Bu- nun için, çok hiddetlenen Düp- rat: — Siz hususi işlerinizle meş- gül olmalısınız, mühim ve bü- yük işlere karışmayınız. Haydi derslerinizin başına! Demekten kendisini alamadı. Büyük tüccar ve zengin halk ta: — Bu Lombardiya ovaları- nâ mütemadiyen asker ve para dökmekte ne mana vardır?. Sabık kral da bu işe başvur- muş ve boyunun ölçüsünü al- mıştır. Diye itiraz ettiler. Fakat, vücutları yara izleri içinde bulunan sabık muharip- ler de: — Sir, örümcekler silâhla- rımız üzerine ağ kuruyorlar! Diye şikâyet ediyorlar, harb istiyorlardı. Servetini kaybetmiş asılzade- ler de, bu İtalya macerasından birçok şeyler umuyorlardı. Genç ve maceraperestlerin hayalinde İtalya yaşamakta idi. Saç ve sakallarına kır düşmüş şövalyeler, gençlere İtalya'da hayatın ne kadar güzel ve ko- lay olduğunu anlatmakla biti- remiyorlardı. İtalyan kadınla- rının güzellik ve uysallığından bahsediyorlardı. Ayni zamanda İtalya âdet ve ahlâkının gizli kısınından da bahsederek, göl- geler arasında - sallanan han- çerleri, karanlıklarda kullanı- lan entrika ve zehirleri de söylüyorlardı. . Kralın hususi bürosunun bir kısınında yirmi kadar memur saat onbire kadar çalışıyordu. Bunlardan beşi, gizli müzake- veler, * muhaberelerle meşgul oluyorlar; diğer beşi de casus- ların raporlarını tetkik ediyar- lar ve şifrelerin halline uğra- şıyorlardı. Günün — işleri — bitirildikten sonra, başvekil, validei kraliye dönerek: - Madam.. Dedi. Kilyum Bııdc cenapları Papa hazretleri tarafından anlatılmıştır! Vaid- lerine rağmen, hürmetlü papa onuncu Leon hazretleri Sfor- ça'yı takviye için 1500 atlı gönderecektir. Bu haberi im- paratora götürmekte olan sâi tutulmuştur. Madam: — Ah.. Dedi. Bizim murah- haslarımız İsviçre'lilerin impa- Tafora merbutiyetini bozama- gdılar. Bu Sforça olmasa, im- Paratorun Milâno'lılara yardı- g 'nı ehemmiyetsiz geçecek. Bu- hun için İsviçre'lileri itma lâ- zamdır. Para olmayınca, bir çre'liyi de hizmet başında görmek mümkün olamaz!, Başvekil elemle: — Madam, Madam! Dedi Para., Para.. Fakat parayı ne- reden bulalım?. — Bu size aid bir iştir. Evet; müteveffa kralın Dijonda vadettiği veçhile kendilerine 400,000 Eküyü vermek mut- laka lâzımdır. — Dörtyüz bin Ekü, dörtyüz bin Ekü Madam... Müthiş bir rakkam| Genç kral, dairede bir aşağı, bir yukarı dolaşıyor ve: — Yirmibin ücretli Alman askeri.. Altıbin kişi siyah çe- teden... Birkaç bin Gaskon silâhşörü... Ve benim maiyet askerlerim.. Milâno'yu almak için yeter ve artar bile... Diye söyleniyordu. Validei krali, büyük bir en- dişe içinde, benzi sap-sarı ol- duğu halde, oğlunun İtalya'ya asker başında gitmesine mu- halefete çalıştı; fakat Fransova: — Ben gencim, gücüm ve kuvvetim var, İtalya harbı gibi ehemmiyetsiz. bir harba ben gitmez ve yerime başka biri- sini tayin edersem, çok ayıp etmiş olurum! Dedi. Fransova, saltanata büyük ve şahsi bir zaferle başlamak istiyordu.... Düprat yeisş ve * ** An dö Bolyu masum hal ve tavırlarile genç kralın çok ho- şuna gidiyor ve Türnel şato- sunun sessiz tenha köşelerinde kral bu güzel nedime ile ara- sıra oynaşıyor. şakalaşıyordu. — Sonu var — $. Behmen Bugün İzmir'e Geliyor.. —eti e gükel d —Başı T inci sahifede— bulunmuşlardır. Şevki Behmen eksprese bağ- lanan hususi bir. vagon ile saat 19 da İzmir'e hareket etmiş, istasyonda, dış işleri bakanı, Ankara valisi, dış ba- kanlığı - protokol şefi ile ka- lem müdürü, Yugoslavya se- firi ve sefaret erkânı, dış ba- kanlığı erkâhı tarafından uğur- lanmıştır. Ankara, 7 (A.A) — Şehri- mizde bulunmakta olan Yugos- lavya devlet nazırlarından Şev- ki Behmen ve refikasıe bugün öğleden evvel sureti hususiye- de orman çiftliğini gezmişler- lerdir. Saat 13,30 da Yugos- lavya sefiri, nazır ve refikası şereline Anadolu kulübünde bir öğle yemeği verilmiştir. Ziyafette Başbakan İsmen İn- önü, Dış- işleri bakanı *Tevlik Rüştü Aras ve Nafıa bakanı Ali Çelinkaya, Yunan, Ro- manya ve Çekoslovakya elçi- leri, dış işleri bakanlığı erkânı hazır bulunmuşlardır. Yugoslava devlet nazırı Şev- ki Behmen ve refikası öğle- den sonra atyarışlarında bu- lunmuşlar ve onu mütecakip Halkevini gezmişlerdir. Burada misaf irlere Halkevleri hakkın- da izahat verilmiş ve kendile- rine Halkevleri neşriyatından birer koleksiyon verilmiştir. » İ |l İnebolu facıasından maznun ve mes'ul olanların muhake- melerine dün öğleden evvel şehrimiz ağırceza mahkeme- sinde devam edilmiştir. Mah- keme salonu, bu davayı din- lemeğe gelenlerle dolu idi Batan İnebolu vapurunun birinci kaptanı mevkuf Meh- med Ali ile gayri mevkul üçüncü kaptanı Rami, birinci ve ikinci makinist Salim ve Halid maznun mevkiinde otu- ruyorlardı. Beşinci maznun de- nizyolları idaresinin - işletme şefi Zekeriya gelmemişti. Maznunlarla Deniz yolları idaresini — vekilleri — İstanbul barosundan Sinan, Raşid ve Hüsameddin ile İzmir baro- sundan Baha Nasuh, Nuri Fettah Esen ve Halid: Tev- fik'de yerlerinde idiler. Davacı mevkii, geçen celse tamamen boş olduğu halde bu celsede facia esnasında 6 yaşındaki | oğlu Ali'yi ebediyen kaybeden İstanbul emniyet müdürlüğü dördüncü şube üçüncü kısım "polis memurlarından 1682 nu- marlı Necmeddin - tarafından işgal edilmişti. Mahkeme heyeti, Reis Sü- reyya, âza Sabit ve İsmail Hakkı ve Müddelumumi mu- avini Şevki Suner'den müte- şekkildi. Evvelâ istinabe suretile ifa- delerinin alınması için yazılan talimatlara — gelen — cevaplar okundu, bunlardan bir - kıs- mında şahitlerin başka yerlere gittikleri — bildirilmekte — idi. Maznun Mehmed Ali'nin ve Denizyolları idaresinin vekili Baha Nasuh, söz alarak, uzun zamandanberi mevkuf bulunan Mehmed Ali kaptanın hürri- yetine kavuşturulmasını, çünkü muhakeme neticesinde suçsuz olduğu * anlaşılacağını, buna kendisinin kani - bulunduğunu söylemiş, tahliyesine karar ve- rilmesini istemiştir. Reis tarafından davacı mev- künde bulunan polis Necmid- din'e söz verilmiş ve Nec- meddin: — Tazminat istiyorum, isti- dam vardır, okunsun. Okunan dava dosyasındaki istidada kaybolan yavrusu Ali için 6000 lira, eşyası için S00, üzerinde bulunub kaybolan pa- rası için 300 lira olmak üzere 6800 lira isteniyordu. Polis Necmiddin; arasıra heyecana düşüyor, çok mütees- sir oluyor, kendisine bakanları da müteessir ediyordu, hattâ bir aralık ağlamıştır. — Tazminatı, mes'ulü bil- mal sıfatile Denizyolları ida- resinden istiyorum. — Facianın müsebbibi sılatile'de maznun- lardan davacıyım. Demiştir. Necmittin, Mer- sin'den — İstanbul'a — becayiş edilmiş, İnebolu ile İstanbul'a giderken başına bu felâket gelmişti. Maznunlrın ve Denizyolla- rının vekili Sinan söz alarak: Bir itirazname vardır. Bu itiraznamemiz hem kanun, hem de fen cihetindendir. Evvelce burada — ehli vukuf tetkikata giriştiği zaman hissi hareket etmiştir, çünkü ehli- vukuf bilinmesi — lâzımgelen x NADOLU ——— biçok şeyleri bilmiyordu, tes- bit edememiştir. Binaenaleyh efkârı umumiye müvacehesinde adli bir hâdise olmaktan başka, ayrıca mü- him bir hâdise telâkki edilen bir hâdise olması itibarile Türkiye'de — Deniz işlerinde ihtisası olan zevat, bir raporla mütalealarını tesbit etmişler- dir. Bu raporu ve vapurun vaziyeti üygun olduğuna dair musaddak bir de planı tak- dim ediyoruz. İtiraznamemiz tetkik edilsin ve bir karar ve- rilsin. Reisin emrile, maznunlardan çarkçı Halid'in önce müstan- tiklikte alınmış olan ifadesi okundu. Bu ifadede vapura çok yük alındığı, Antalya'dan ha- reketten sonra geminin baş tarafındaki 89 tonluk tankın boşaltılmasının — ikinci kaptan tarafından emredildiğini, sonra birinci kaptanla — aralarında münakaşa çıktığını, neticede kıç taraftaki 71 tonluk tankın suyu boşaltındığını, bu em- Tin süvari tarafından verildiğini, Antalya limanında mavuna- dan yük alınırken Halid'in süvariye fazla yük alındığını söyliyerek alınmamasını rica etliği, biraz sonra vapurun 15 derecelik bir mil yaptığı yar- dımcı adam gönderüp yükle- rin aktarma edildiği, yolda (son sür'at) emri verildiği ve emre itaat ettiği, yukarıdaki kamarasının su için- de kaldığı yazılı idi, Bir aralık Halid, Mehmed Ali kaptana: Bu kadar yük almamızın se- bebini anlamadım. Diye söy- ledim, kaptan: — Almazsam mes'ul — olu- rTum cevabım. verdi, diyordu Facia esnasında geminin demir attığını, vapur mil indiğinden kazanın bir kısmı susuz kalır da patlar korkusu ile stimi saldığını, yeni emir isteyince kaptan köşkünden cevap gel- mediğini görünce yukarı çık- tığını, halkın feryadı ve çuval- ların denize atılması ameliye- sile — karşılaştığını, tahlisiye sallarını indirttiğini, yanaşan istikbal vapurunun — kurtarma ameliyesine giriştiğini — söyle- yordu. Reis — Bu ifadeni kabul ediyor musun? — Evet, Eakat gemide yük fazla görünüyordu. Hacmen belki öyle idi amma hamule- nin hesabile bendeniz alâka- dar değilim. Bundan mes'ul olan ikinci kaptandır. İfadenin mütebaki kısmında İnebolu'dan daha büyük olan Çanakkale ve Anafarta vapur- larında bile bu kadar çok yük alındığını görmediğini, mer- hum ikinci kaptan Besim, bu kadar çok yük almaktan me- sul olacağını söyleyince, Be- sim'in : — Biz; Mehmed Ali kap- tanla istişare ettik, tehlijke takdirinde en yakın Timana iltica edeceğiz dediğini, Kös- ten adasından geçince vapu- rün tekrar meylettiğini, belki dinamoya su çıkar diye kar- pit Tâmbalarını — yaktırdığını, Lombar ve frengi deliklerin- den su girmeğe başladığını, kendisinin sulara karşı tertibat bir aralık | w aldırdığını söyliyordu. Meh- | med Ali kaptan, eşya için is- tişare falan olmadığını, Antalya| Timanında fazla yük almak mes'elesinden Halit'le arasında bir söz geçmediğini söyledi. Antalya liman reisliğinden gelen bir mektup okundu, bunda İnebolunun Antalya li- manına geldiği vakit 509 ton yükü bulunduğu, mesaha to- nu - itibarile daha 300 ton yük alması İlâzım iken lazla aldığı, baş ambarın kaba ha- müle — ile - doldurulduğu, 60 ton pirincin ayrıca alındığı, bir kiısımı kamaralara, bir kıs- mı da güvertelere - yerleştiril- diği, yükleyiş tarzında kusur olabileceği bildiriliyordu. Mehmed Ali Kaptan, liman reisinin gemiye bile gelmemiş olduğunu söyledi. Şahitler ne diyar ? İnebolu —mülâzim — kaptanı Bedri, şahit sıfatile dinlendi. Faciayı anlattı, güverteye alı- nan fazla yükün müvazeneye tesir eltiğini, gemi batarken yük atılmasından tumba oldu- ğunu söyledi ve: — Gemiyi kurtarmak - için | en iyi vaıiyfl rüzgâra — karşı di gemiyi — kurtarmaktı. dedi. Şıhıt. yolcuları kurtar- mak için tahlisiyeler - dağıtıl- tldığını söyledi, fakat davacı yerinde bulunan polis Nec- mettin, — Hayır. Panik esnasında tayfalar kendilerini kurtarma- ğa bakıyorlardı. Yolcuları dü- şünen yoktu. Dedi. Maznun Rami kaptan, mü- lâzim kaptanın stajyer oldu- ğunu söyliyerek bukadar fenni izahat veremiyeceğini söyledi, Mehmed Ali kaptan da geminin Antalya'da hangi tarafa yattı- ğından bile malümatı bulun- madığını söyledi. Avukatlar, kendisine bazı sualler sordular, © da cevab verdi. Bunlar İstik- bal vapurunun halat atmasına ve İnebolu'ya çarpıp çarpma- dığına dairdi. Şahid, çarpma- Aığını " söyledi ve güverteye hamule konmaması için emir verilmiş olduğu halde hata edilerek güverteye yük alın- dığını bildirdi. Şahit ambarcı Ahmed de bütün ambarlara yük alındık- tan sonra güvertenin de dol- duğunu söyleyerek dedi ki: — Ben bu kadar senelik gemiciyim. Bir vapura bu ka- dar fazla yük alındığını gör- medim. Bundan ikinci kaptan mes'uldür. Fakat suvari de bunu görmüştür. Üç gün, üç gece Antalya'dan sonra hep ayakta uğraştık, durduk, yük- leri aktardık, kaptan köşkünde ikinci suvarı, baştankara ede- lim teklifinde bulundu, Meh- med Afj kaptan ona bağırdı: — Sen başa git, demir ata- cağız, Bu Mmünakaşayı — duydum. Demir atıldı. Sonra ikinci kap- tan, telsiz memuru Ziya'yı ya- nına çağırdı, Ziya, vapur yana yatmış olduğu için gelmedi, Besim kaptan istimdat etme- sini bağırarak bildirdi ve sonra kendisi bir fillka ile denize atıldı, boğulmuş. Yükler atılınca gemi iske- leden sancağa meyil etli ve yirmi dakikada battı. Eğer b Sellaa SA Sıyîı 5 — İnebolu vapuru faclası davası. /Gemi süvarisi, vapuru karaya oturtabilirdi. Filikaları indirme emri- M’M"'&J'nı de verebilirdi, deniliyor. Bir baba, boğulan yavrusu için dava açtı İtalya, macerapereıtler ve gençler için Tuzla veya Urla mıkımetıne götürülseydi vapur karaya otu- rur ve herkes kurtulurdu. Beş dakikada vapuru karaya oturt. $ mak mümkündü, çünkü 20 dakikada battı. Bence filikalar endirilse idi yolcular tamamen kurtanlabilirdi. Mehmet Ali kaptan; Bee sim'le aralarında münakaşa geçmediğini, filikaları indir- mek için mürettebat kalmamış olduğunu söyledi. Müddeiumumi, Mehmet Ali kaptanın tahliyesi aleyhinde bulunmuş, mahkemece - icabı konuşu'arak — itiraz ve tahliye hakkında gelecek celsede ka- rar verilmek ve şahitler din- lenmek üzere muhakeme 13 iteatala birakıldaştır? Askere Davet Askerlik şubesi riyasetinden:| Şimdiye kadar askere sev- kedilmemiş olan 316-327 da- hil doğumlu yerli ve yabancı gayri islâm erat mürettep ol- dukları yere sevkedileceğin- den ayrıca bildirilecek olan günde gelmek üzere şimdi- den hazırlıklarını yapmaları ve ilişikleri olanların hemen şubeye —müracaat etmeleri 4 ilân olunur. ö aa 4 | Borsada | Leaaşnenaeeinea.” Üzüm satışları: 4 Çi Alıcı K. Si KSSS 108 Jiro ve şüre. 8 25 850 — 20 S. Gömel 825 825 128 Bugünkü satış d 514899 Dünk yekün . ü 515027 Umum yekün 4 Zahire satışları: “ Ç. Cinsi KS K S 81 Buğday 5 153 5175 N 378 B. pamuk 42 45 S0 Ş 426 kön. pala. 650 670 ğ 62 25 65 25 54 B. yapağı $2 £ 62 25 65 25 lNâbetçı' eczaneler ". vi Bu akşam Kemeraltında Şi- fa, Karantinada Eşref, Ke- merde Kamer, — Alsancakta Ahmet Lütfi, Eşrefpaşada Eş- — refpaşa eczaneleri açıktır. Kordon sular — Altında Evvelki gün şiddetli lodos- tan Birincikordon, sular içinde — — kalmıştır. Öğleye doğru lodos, — şiddetini artırdığı için Birin- cikordon'un Pasaport mevki. inden Güzelyer'deki - dalgakı- rana kadar olan kısmını deniz dalgaları tamamen örtmüş ve otobüs ve otomobiller, suları yararak geçmek mecburiyetin- — de - kalmışlardır. - Zabıladan yaptığımız tahkikate göre de- nizde mühim bir kaza olma- mıştır. Hitler köprüsü —— Berlin, 8 (Radyo) — Ren üzerinde v kurulan iki Hitler —— köprüsü, bugün fevkalâde me- — rasimle açılmıştır. Bu mera- — simde»mülki ve askeri - rüesa İ meti HM. bhazır bulunmuştur. — * ; Bu köprüler 500 metre uzun- — — luğundadır ve sevkülceyş kıy: