SD e LA A Nn 1L Maddi ve Muevî Ihtiyaçlarımız.. Bir ömür sürüyoruz ki, müte- Madi bir mücadele, bir ruh ve sinir Çarpışması, yıpranması halindedir. Hayatı, soğuk kanlılıkla sevilebilen birgoy gibi karşılgmak, elbette gü- teldir, fakat buna her yaman ve herkes için imkân bulabilmek o kadar zor ve mubaldir ki! Başımı avuçlarımın - içine al dim. Döşücüyorum : Bir insan olarak, ruhumla, ka. famla, bislerimle, vicdanım, zev. kim, temayüllerimle, iptilâlarımla, hulüsa, iç âlemimi doldaran bir y Bn varlıklarım ve ihtiyaçlarımla neler istiyorum? Yalnız ben değil, herkes ve hepimizl, Çüokü sen, aradaki bazı iç farklarına esas bünyede, — insanlık Boktasında müşterekiz,. Bütün mü- tadelelerimizin ve isteklerimizin en tamimi, ca özlü ifadesi «İhtiyaç: tır, O ihtiyaç ki, hem maddi, hem Tmanevidir. Mideyi, hayat Tovozumum, eç Jayı, konforu izaba hacet yoktur. Çoğumuzun karmı toktur. Bir yata: tak yeri vardır. (Zavallı açlar ve teliller müstesna.) Yer, içer, yatar, x. Her hayvân, her * geviyeye göre, Bazan ondan evvel veya onunla be- ber » manevt ihtiyaçlar — kendini gönerir. Yani, insanlık cibazları ha- Tekete gelir. Ufkumuru değiştiren, hayatın Buzlu camısı piril, paril hale sokan bir tefekkür ve tefelsüf sahibi ol: Mak işteriz. Manzaraları, çekil ve Mmadde görünüşünü tamamile başka tekilde izah eden bir manevi kürsü Kurmağa çalışırız.. Okumak, oku: Bak ve okumak isteriz. Sonra - bir gözellik ararız. Bir küdret halinde, mükemmel bir lablo halinde iyilik ve karakter Yüksekliği ararız. Olgunlaşınış, çiçek açınış, bahar Ve gür kokan bir tabiatı hasretle Anarız. Bir güzel konuşmayı, damla damla akan bir su çırıltısı gibi can kulağımızla takip ederiz. Bir tatlı Tüzgür- esişinde saçlarımız uçuşur ken, gözlerimizi kapamak ve içimiz. , tahteşşuurumuzdaki hodudsuz ünata doğru dalıp gilmek ihtiya- Hidı sezeriz.. Bir merdlik, bir ruh esaleti kargısında ellerimizi bağlar, kendi. Bizden geçeriz.. Kuvvetli bir şilr aradığımız da toktur. Onda varlığımızın işlenme: Müş, atıl kalmış veya aslında dü: Tura uğramış bir ftakım hislerinin yıı.. yavaş, kabuk döktüğünü ve * hislerin mesamatından bir fosfor | Priltasmın çıkarak benliğimizi sar. duyarız.. Ve bazan müzik ihtiyacı başlar. Hele bu, hele bul. Dün bir dostumun evinde idim. çekildim. Olduğum yerde Tirilenmiş gibiydim. Evvelâ birkaç #üç çaldılar. Sonra bir gramofonu Kular. Dinlediğim *bütün şeyler, Yüksek bir musiki zevkinin, olgun tekviğin bütüa varlığını canlan- iyorlardı. Bu parçaların çoğuna aştam, bilmiyordum. Fakat İtim, tahteşşuuram onlara o kadar "Hina İdi ki.. Sanki varlığımda Teçhul bazı teller mükemmelen Yord edilmişti ve görünmez bamı onlara dokunuyorlardı. İçim- sesler geliyordu. İçim tegavni *iyordu. İçimde, ağaçlar çiçek “kyor, içimde dereler akıyor, içim: Büneşler batıyor, mehtaplar do- ve enginler; enginleri koğa: '%ıvıu Zaten, inasudaki en böyük, kudretli, ea ifadeli ve esrarlı "'—. bu içi değil müdb? Geoe '—n. için değil midir ki, bazan İiyu, — bise söz'veya yevlm birgey Hbi geliyor. O ihtiyaçları tatmin müddetçe biliyoruz ki, bir insan olma, in- bakkı, boşa akan .,a. bir çay gibi gelip h Bılııı #it _n“nıa elçimiz “ahat vermeğe geldi. İsanbul, 10 (Özel) — Roma miz Hüseyin Ragıp, -hükü Izahat vermek üzere bu '." gelmiş ve Ankara'ya git (ak h Genç yazar arka daşlara bir soru., Niçin Yazıyor ve Neşrediyorsunuz? . .—— Soran: S, N. 0. Soerur — Yazı yazmak ve Deştetmekten gayeniz — nedilr?. (Niçto yazıyor ve neşrediyor sunuz? Yâni; Yazı yazmak ve neşretmek süretile ulaşmak İe- tediğiniz maktad veya ülkünüz Muvaffer Ali: — Bu,ı. bir sünile - karşılaşacağırmı — tahınin etmiyordaum. Tosan, bayal ve — bislerinin verdiği ümid ve İnançla yaza bllir.. Lâkin, ben, ba ümidlerin eilindiği gün kendimi pek boş ve yalbız. bissettlm; — cski ve yakın arkadaşım — tekrar elle rlmmde dolaşmeğa baçşladı.. Fikle (ddlası yürüterek yaz miyorum; yalnız, hakikatın giz- lenen nokt anlamağa ça hışıyorum. Fakikat, güzelliğin kaynağı dır. Bu sonsuz - kaynağın ver diği İoaoçlar yazıyor ve meş- rediyorum Besim Hikmet — İçimdeki duygu ve fikirleri, dışarı ak- settirmek İçla yazarım. Neşretmekteki maksadım da: Onlerı başkalarına duydarmak Bir Ağız Perçin Yedi. Bay Orban Rahmi'ye Yazan: A. Turgut Gökkurd Bu bir gerip hikâye ki, her tey gibi hayret içinde başlıyor:; AL. O, ağlamak istiyordu. Kendisi Için, bütün bir genç ik için. Kendi için dedim, çüvkü; — dudaklarına — vurulan perçla: onu - bir müddet için merhametsiz bir sükütün tutsa ğıda attı. Bütün bir gençlik *İçin de dim; Çünkü: O, bütün bir gençliği, bütün bir gençlik te onu İfade ediyordu. Ve nihayet ©, mel'un telâkkilerin vakitsiz kurbanı oldu, Ve lik ufak dar beyi yedi. Ufak, dedi, hakikatte geniş bir anlam anlatan ba — darbe onun için hafif geldi. Çöünkü İdenller'ti. O bilirdi ki: Zaman gelince idenllet kimselerin önün de hayat kanunları bile susar. Ve inasıyordu ki: Çelik Iradesi onu ne zaeman — olürsa — olsün, amacına ulaştıracaktır. Çönkü mlilyonlar onun düşündüğünü düşünüyor. O de, o, milyon- ların; milyonda biri idi. Ne zarar değilmiy ki milyoolur »u mına &öz söylüyorda. Ve mlil- yönler onunla, o, milyonlarla hareket edecek. Neye esef etsin. — O balde bu kişi neye ağlıyor?. Demeyin, Bu kişi oğlıyor, çünkü; onun yüzü gülesiyo ka- dar nice haykırmak — İstiyenler, bir perçinin tezyikinde ezilecek, delikelz bir. sükütun öldürücü havasında boğulacak. Ve güneş ten kopmuş bir işık — parçası gibi, mütebakkim bir karanlığın kara düşünüşleri arasında kay- bolscak. . Ne yazık,.. .R.ı yazık ki, o, kendi tahtında haykıramıyan- ların iştirabi içinde kıvrabıyor. Fikirlerinden yaptığı — meş'ale İt Hı — İle, totuşmuş meş'aleli orduya bikâyeydi. Wıımm. Üümlb ILNH Wüp Büyük önderin Yolunda Gidenlere ——— Türk oğlu durma sen yürü ileri Yaraşırmı Türke, hiç kalmak geri Altı oklu bayrak, rehberin olsun; Yürü heybetinle yurda şan dolsun Türk oğla etemiz bize örnektir Yürt için çalışmak bize gerektir Yarda göz koyana besle büyuk kln, Çok mukaddes olaun, senin yurt sevgin Eğer bir gün olur, başlarım savaş, Kanlar bebir gibi, ukarsa da aç, Karanlıkları sen, ülküne yaklaş Bağrında mermiler yansa arkadaş Büyük tarihladen, ilham alıp coş Savaş yollarında uykularla koş Koş, tafanlar gibl söylensin namın Hep savaşlar olsun stenin bayramın Atının üstünde! cephelere taş Yıldırım hizi ile, #ınırları aş Vuraş dönme sakın, yipiilik budur. Bizlere şan veren, savaş yoludur. Hadi Can Balkan Mehmed'den Ayrı — Nineye — Ağlama Mehmedim bıraktı diye Ba toprak yolunda seni yalnız Kalpleri saran derin bir sovgiye No olur karışan daha bir yıldız O, kırık kağalle yola çıkarkem Yüzü neş'elidi gönlü kedersiz Elbetto şen olur Önünde verken Bir vatan kalbino uzanan bir İz.. Beyaz saçlarına çiçek takıda Her giden ardından ağlanılmaz bil Bir müjde ulaşır yarda yakında Sil, ey nineciğim, göz yaşları ell! Nihad Kürşad Heyecan — Atatürk'ün fotoğrafı karşısında — Benim kalbimde öyle bir heyecan vardır ki, Ben ölmeden o aslâ azalmaz ve yok olmaz. Bende öyle çağlıyan sevği, İnan vardır ki, Sel gibi akar dorur karşısında duralmaz. Heyecanım yükselse onu feza az gelir. Ordan bile kalplere canlı Ihtizez gelir Etrafı kış sararken o görünse yaz gelir Sel gibi akar durur karşısında durulmuz Şehid Er Uyu sonsuz uykunda, seni kıvançla sarsın, Kanınla yeşillenen yerln göğsü kabarsın.. Ölüsün, fakat bize dafma can verlrele, Bu dünyada cesaret Umsali ancak sensin.. L Şeyda Şevin Türk'üa heybetle atan kalbi senden hız bulür, Gürleyen gökte bilo senin sesin duyulur.. Ne mutlu one!. Senl büyük ana, Varolsun ki oğlunu ioda etmiş vatanal!. TexikDoğrsat Onlar ve ıışıkıaılırı 3 A, T. Onlar, İasanlığa — saplanmış birer zebirli ok gibidirler. Em peryelizme taparlar; parazitten farkları yoktür! — Protestanlığı yayıcaktan başka birgey — olan: ysn maksatlarını, aşılamak İçln diyar diyar dolaşırlar. Din mas kesl altında, ulusel doygüların hırsızlığını yaparlar.. katılamıyor. Susmak ne fena şeymiş. O, dün gece bunun acısını tattı... Zavallı baykıramadı.. Öylemi zapnediyorlar, o, haykıramıya- cek amntl.. Her garih çey '.IM bir hay: retle başlamıştı; - bir Sstifhemla bitü. Ve ba böyle garip bir l Oolar, bâtün varlığını İstik- Tâline bağlıyan ulusları avaç ları içine alımak istiyen emper- yallstlerin, ÜÖcretle — çalıştırdığı sefll mahlüklardır. — Aldıkları parayla bulandukları olus İçin güya mektepler (!) açarlar; fay- dalı (!) kitaplar çıkarırlar. Aç Ukları kollejlerde talebeye tam bir Amerikan terbiyesi vermeğe çalışırlar, Birçok masraf larle çıkanlıp bedava dağıtılan kiteplarda gü dülen gayede: A — Gençliğe hirletiyanlık telâkkilerini aşılamak; B — Bu suretle çalışıldığını görtererek aldığı parayı bak etmek; C — Vo bütün — bunların netleesi olarak gelecek — yılın tahslsatına zemin hazırlamaktır! . Evrelco ve belki de balâ w——ı yu: Buyla ö Ü Namık Kemâl Için Büyükler Ne Demişler? Son zamanlarda Namık Ke mal üzerinde epeyce dedi-kodua- lar döndü.. Bu oeşsla. adamı inkâra kalkanlar oldu. Ve bu kişilere karşılıklar verildi. ve,. Fakat ba çekişmeler Namık Kemal'in varlığına ayacak ka- dar yükselmedi.. Halbuki önem- siz bir. mes'elenin üzerinde aylarca duraluyor, bağrılıyor, çağrılıyordu. Döşündüm: Büu ün İnkâra bile kalkanlar ba “Ülkü kah ramanı,, iİçle, acaba — büyükler meler düşünüyorlar?. Birkaç kitabı karıştırdım; ve, »Namık Kemal'in ülkücü yönü özerinde büyüklerin dediklerini -bulabildiğim kadar. topladım. Ruolardan geçtiklerimi aşağıya yazıyorum: Abdülhalk Hâmid: Kemal'in bize yadigârı kalan en dahiyane ve en payidar olucak eseri va tan muhabbetidir. Vatan mu hebbeti, bizlm Içimizde vaktılle vbhrevi bir. mohabbet idi. Ke- meal'in zuhuriyle dünyevi olda. * Namık Kemal - iptidel değil, ezelidir.. (Hem susl hem cevab) ma kalesi (Edebiyat-Ali Canib-1930) 8. 161 Sülleyman Nazif: Kemal, zâtl asarından — ve asarı zatından büyük bir harike, musuzam bir şahikadır. Zuhura bizde âdeta Hir büdisel içilmalye şeklinde oldu. Diyorlar kt (1334) - Rüşen Eşref- S: 116 Nigâr Bint Osman: Kema Ha, zavnederim, söylemeğe bile hacet yok, en ziyade sevdiği geyi, ıwyıtııııı' yatanperver- Hiği getirmesidir. Onun içla, onu yegâne bulur ve oniki yaşından beri bu basletini e- verdim. Diyorlar ki (L334) Roşen Eşref S: 27 Sami paşa zade Serai: Av- rupa edebiyetimnin - tanıdığı V yatrolar, şilrler, romanlar, vatan fikirleri, toprak aşkları, filân.. birdenbire edebiyatımıza — bep bu — muheyyerülukül zekâaın göyretlerile girdi; Kemal'in biz meti âzimdir. **** Bence, Komul'la debası da Türktür, nakıseleri de Türk. tür; onda bir cibaogirlik vardı, kendisine cedadindan — İntikal eden bir. cihangirlik vardı.. ** Komal, bir volkan gibi tadila etmiştir. Diyorlar Ki (1334) Ruşen Eşret S: 37 38 Hüseyin Cahid: Namk Ke mal, bence bir san'atkârdan ziyade bir vataoperverdir. Diyorlar ki — (1334) Rüşen — valarına sarfedilen para, Ame- rika'da, nasıl toplanırdı, bilir mldiniz? Türk'lerin katlettiği (!) yüzbinlerce Ermeni'nin bırak. tığı çocuklar himaye edilecek diye.. Türk gencl, Kendini, zaten teker teker iskambil kâğıdı gibi devrilmek te olan: bu kozmopolit misyo- mer yuvalarile, çıkardıkları ki- taplanın zehirinden korul. Çün- ki emporyallet deyletlerin pro testanlığı yayacak olan bu mü esseseleri kurmaktaki maksadı Türk ncslinden, Türk çocuk- larından biç olmazsa bir kaçını ayartmak ve çalmaktır.. - Eçref 8: 98 Ziya Gökalp: Yalvız, Numık Kemsl'le Tovfik Fikrot, rah lardaki büyük vecdi eserlerin: de yaşattıkları için, gençlik üzerinde deria tesirler lora ettiler. Bu vecd daha siyada ablâki ve İçtimei bir veciddir. Diyorlar ki (1334) Roşen Eştel S: 213 214 İbrahim — Alâeddin: — Vatan aşkını, bürtiyet zevkisi, bak- sızlığa karşı durmak duygusunu aslan vesine benziyen makale: lerile ve çilrlerile millete İik açılayan Namık Kemul, yaloız büyük bir edib, kudretli bir şle değli, zihinleri başka türlü döşündürmüş, — kalbleri — yeni heyecanlarla çarpmağa alıştırmış bir inkılab ve idesl ademidir. * * Süöleyman Nazil'in de:- diğl gibi, Kemal Peygember değildi, fakat Namık Kemal kavmine yeni bir imau getirdi. Halide Edib: Merd, cesur, fedakâc bir gaye üşıkı, kubra: man ruhlabir. millet adamı!. Diyorlar ki (1334) Ruşen Eştef S: 180 Hamdullah Suphi: Kemal bey ölüler ve diriler arasında, — : bir şülrümiz müstesna olmak üzere, en büyük milli deha- mızdır. Diyorlar ki (1334) Ruşea Eşref S: 194 Ali Canip: O büyük adam bu törlü yazılariyle memleke- imizde o zamana kadar mec: bul olan medebi (fikirleri, seri kanaatleri Türk'lere öğretmiş, bugünkü yeni Türkiye'nin ba- bası olmuştur. Edebiyat (1928 - Ali Canip) S. 393 İsmail Habib: Koca âşık, koca âşık.. Biz de sana dçşıkız. Sen ki vatanı ve hürriyeti, bal- kı ve milletini bu kudar derin bir aşk İle sevdio; biz de seni en derin hürmetlerle — seviyo: roz. Senl seveceğiz ki — senin sevdiklerini seven bir İnsan olalım, Edebi yeniliğimiz ( —) eild 1 S. 170. Ömer Seyfeddin: Kemâl beyi çok sevdim; “Rurak 1 Perişan,, dan sabifeler ezberledim. Bana “hayatiyet,, veren, beni iyiyo, doğruya, —güzele samimiyetle slâkadar eden Kemal'dir v gıyorum. Diyorlar ki (1388) Ruşen Eş- ret S. 242. M. Turhan Tan: ... Ve lo: kılâbedır, tereddüdsüz - söyle- nebilir ki Kemâl beyi devrinde meşbur. eden ve — ölümünden sonra sevdiren, andıren, oku- tan bu son vaslıdır. Hayst Aasiklopedisi Cild 6, S: 2638. (Ba kadarını yeter gördük. ten sonra İsmall Habib Se- vük'ün şu sözlerini de ekle- meden geçemiyeceğim;| İsmail Habib: *O zaman- danberi milleti için fedakâr, yatanı İçin Aşık, rubunda mür- bete, hayra, müşeri feragate karşı heyocan olan ne kadar gevce rast gelinse, biliniz ki o Namık Kemâl'in bir - mahsu- lâdür. Bu akşam Basdurakta Sıh: het, Karantina'da Eşref, Ko: merde Kamer, Eşrefpaşada Et- refpaşa cezaneleri açıkı