| Pa 80 Mayıa UNN Meşrutiyetten Evvel ve Sonra.. Başımızdan Geçenler.. Yazanı Mi Doğün Bata JEÇiN Dersler.. ü Apostol, Boşyere Gebermişti. Çünkü Kızıl Sultan, Diğer Komitacıları Salıvermişti. , Uğraşa Oğraşa, nihayet demir a töktü — ve — kopardı. © dakikada büyük bir ' düydü. Sanki ülkeler Bağı, ! bir kumandan beye- Ükpa, “bukları öptü, gözlerini a gâ!llneli vadeden papazı k oldu. (Muk Türk'lere esrarı — ver- ı . Elli metre yüksek- külenin şimdi açtığı ttİnden kendisini arağı PN Ölecek, kurtulacık ve Bidecektl. , ”Glol hiç tereddüd etmedi. Pencereden çıkardı. El Yücüudünü ileri verdi. in fazlası dışarıda ol- ı:ıı beyin aşağı atıldı. l eci, ukçşam — karanlığı Pencereden - sıyrılıbda tepe takla giderken — İnynldu Aşasın Bolgar İstiklâli!. L,ı. kendini nafileye atmış de yeze geberib gll ." Çönkü aradan bir iki hııedn Kazıl Sultan Ab. in mahud iradelerin y&—ıdıhı yıldırım. sür'atile q."'lhınııeııı kapıları açıl ' kadar Bulgar varsa hepsi d , serbest birakıldı. ü:;h :ı;ın mübitinde A yukarıda yazdığımız ll'ıkıl.ırı. Makedonya İ kanlı günleri ve büyük İbttlari haber veriyordu. "t Tuııııuı ihtilâli,, nâ y &lan ba İsyan, Bulgar e. — #kavetinin cevelân enbası kınlo Perlipe, Uhri, Selânik, Siroz, Ko '. İştip gibi, Makedonya Yerllen — mıntaka da aydi GNN& vermişti. Selânik'te bankası — dinemlt ile B Tçurülürken, — münaka- K—hmııı iğim demiryol: tüneller, köprüler de unu ı memleketleri biribi. K* lamakla — medeniyete N €tmekten başka bir ka- J_. 0!..,.. bu dilsiz, can- k taş ve demir parça: ÖL bombalarla ayal daki ı Yökedilmek İstenmişti. N devletlerin İşe ka: 'Iı temin — makendile N llu işlenirken, — vilâ kazaları ve makedon- #cunla olan — alakasını ç ııtıılıgı tedbiş — slyase- mak için de telgraf k muhabere — vasıtaları lar Rüşdü ÖKTEM Beşriyat ve yazı işleri Kımıl Talüt KARACA G Rür İkikci Beyler sokağı ııllk. Pımıı B:Yn— içinde “İzmir « ANADOLU 2716 - Postü kutusu 405 ÂBONE ŞERAİTİ: 00, Altı 700, Ü AY 500 ı:’rlı'ı:u z abona "nlekctler için senelik ücreti 27 liradır. '#ını. 5 Kuruştur. MATBAASINDA ılılıılu 25 kuruştur. l smam ea altüst edilmiş, makinesi başında çalışan her telgrafçı, bozuk İşa reti ibr.lerin — şiddetli sallantıları İle karşılaşmışlardı. Gene ayni gün mühabere ve münakale ve İrtl battan kısşmen mabrum edilen bu İğtişaş mıntakasında İmhası lecab eden Türk köyleri basıl mış, ele geçenler öldürülmüştü. Yılların — verdiği tecrübeler ve öğüdler, Bulgar komite teş- kilâtımı Köy: lerden şehirlere kadar bütün mekteblerin — muallimleri, pa- pazları, kocabaşıları, proneger leri (İhtiyar heyetl ve muh tarlar) işe karıştırılmıştı. Mekteblerde çocuklara öğre: tilen milli şarkılar hep Türk düşmanlığını telkin ediyordu. Sabah ve akşom sancak me: raslmi gibi milli havalar söy. lenmeden derslere başlanma diği gibi, akşamları da Türk- lere lânet eden türküler söy lenmeden paydos edilemezdi. Mektebler hükümet tarafından kontrol edilmek Ş$öyle dursun, bir memürt tarafından habersiz olarak kapısının - tokmağına el uzatılamazdı. Mektebler teşki lât merkezleriydi. Yirml yaşına başan her Bul gar, filen eilâhlı komitacı, ya ni Bulgar Ihtilâl ordusunun bir neferi idi. Askerlik nsalü çok muntazam olarak tatbik Yedili yorda, bunan hiç İstlsnası yok: tu. Mekteblerde küçük yaştan başlıyan Türk düşmanlığı, bü yük Bulgaristan sevdası, yirmi yaşında filiyata İntikal ediyor, sazlar, sözler &ilâh kuyvetine terkediliyordu. Ayal zamanda daskallar (Mu allimler) çocuklara askeri ta- Hmler yaptırıyorlatdı. Evinde, imektebinde — İstiklâl fikri ve Türk düşmanlığı ile büyüyen, terbiye gören ble Bulgar, da malarının kanının köpürdüğü yirmi yaş gibi en gürbüz bir çağda eline geçen silâbla, neler yapmazdı?. Her köyde ihtiyar heyetleri müuhtarın başkanlığı altında aa- keri İşlerle uğraşıyorlardı. Bun. larda muntazam nüfus def ter- leri bulunurdu, her köyün ki- Hise veya mektebi silâh deposu idi, Bunlar hududden - İçeri gil- rer girmez taksim merkezlerine götürülürdü, oradan da en ufak köylere kadar ve çıkaracakları komltacı adedine — göre, dağı- tılırdı. Yani, Onlar da (Alay, tabur, bölük, takım) şeklinde bir nevi teşkilât ve taksimeta malik Idi. ler. İhtilâlciler arasında sıhhiye teşkilâtı da muntazamdı. Çete: nin vazife ve kuvvetine göre #ıhhiye çantasından doktorlara kudur bütün sıhhiye tesisat ve elemanları vardı. Her hareket, muntazam bir plâna boeğlı idi. Ve bunlar Sof- ya'daki kurum merkezi tarafın- dan idere edilirdi. O tarihlerde İştib askeri bir merkezdi. Fa kat kuyvetler köylere kadar dağıtılmış olduğu için barada, birçok zamanlır, kuyvetli bir çeteyi imha edecek kadar aa ker bolmak güçtü. Bu vaziyeti, Balzar ceteclleri de biliyorlardı., veren ve santte, canlandırmıştı. sademe yapmazdı. O, tesir gösterecek, aklsler yapacak İşler görmeyi kendi emellerinin tahakkuka noktasından — daha uygun bulmuştu. Oaun hüneri, bir (ki gecelik müsademeden sonra kaçmak ve hâdisenin ar kasından siyasi entrikalara ka p: açmaktı. Maksadları; Mazlüm, esir millet, ra hat yüzü görmüyor. Osmanlı hükümetinden çok kahir. çe kiyor! Dedirtmekti. İştib'i vurmak demek, İştib elvarında kuvvetli bir müsa- deme kabnl etmek — demekti. En aşağı yüz kişilik bir çete lâzımdı. Komlitelerdeki — üsale evvelâ, baskın verilecek mu- hitteki kuram başkanlığına bir mektub — uçurulurdu. — Ön beş, yirmi günlük bir mühlet veril mek âdetti. Mektub (Filâa ayın, filân günü kaptan Yuvan ve doktor Pavlof, rehber Aposto lun refakatinde size gelecekler dir. Emirlerine yüz kabraman vereceksliniz. Maksad ve gaye kendilerine anlatılmıştır. Feda kâr kardeşlerin muvuffakiyet. lerini dileriz ) Şekllada kısu ve kat'i yazılırdı. Bu mektab o muhitte komiteciler için kısmi bir seferberlik emri idi. — Devam Edecek — 150 Bin Kişilik Ordu.. — Baştarafı 1 incl yüzde — general Gömböş demiştir ki: Genel İstek Avrapada haksız bir düurnmuü sürdürmek - değil fakat yopılmış yanlışlıkları dü zeltmek İster. Macaristan Av: rupa konferanslarına ve Tuna konferansına iştirake hazırdır. Gömbbyş'e göre Avrupada iki kombinezon belirmiye başlamış tır. Biri doğudan batıya glder ve Fransa ile Rusya'yı toplar, öteki şimalden cenuba gider vr Polonya'yı Macaristan'ı Avas türya'yı, İtalya'yı belki de Al manya'yı toplıyan bir. koruma çizgisl kurar. Bu kombinezonda bir çatlak vardı: kl o da Mus: solinl İle Bitler"i karşı karşıya koyan Avusturya sorumudur, Fakst bu sorum doğu ve batı Avrupası ülkeleri arasında an- laşmazlık — çıkaran — mos'eleler kadar önemli değlldir. Zenginler Için Birkaç Söz Daha. — Başı 3 üncü yüzde — Yirmi İira onların bayanla: rının bir çift iskarpin tatarıdır. Ve yirmi lira, onlar Için bir biçtir!. Bugün gene onlatın vtcdan- İarımın ve ulüsal — ödevlerinin karşısına geçib bağırıyorum: — Keselerinizi, kasalarınızı açınız, Bayanlarınızın tuvalet parasından, şampanyadan, tatlı- dan, gezintilerinizden, lüksü- nüzden kısın da öyle verlal.. Görüyorsunuz ki, altın, kâğıd sermayenizin kılı bile kımılda: mıyacaktır. Kuldı ki Türkiye'de yurd uğrunde maddi ve manevi berçeyl vermek, bir esastır.. elyasete Kılavuz —. . 00 — 15 — Maballi tabaffuz — Koru nak Melce Barınak Mevâ sığıdak Orada hiçbir. korunak bula. mıyan düşman, karşı doğra kaçtı. Evslz ve ruyunuz. Kimsesizlerin sığınağı — dev lettir. Hadet — 1 - sınır (Front. ere) 2 - buç (Limlite) Mahdot — | - sınırlı, çev- rilmiş, 2 - buçlu, buçlanmış, 3 - sayılı, 4 - dar Tehdit etmek — Sınırlamak, 2 . buçlamak Kaçakçılık, en fuzla, sınırlarımızda oluyor. Sıkıntıya — katlkamanın da bir bucu vardır, Onun kadar zengla olanlar, her yerde sayılıdır. Bağınazlık, bilgisizlikten ve dar kafalıktan gelir. Bu misallerde geçen yonl kelimeler: Güney — cenub Bağınaslık — taassub Bağınaz. — mutaassıb Kuzey — şçimal Batı — garb Doğu — şark Güney Amerika'sında kar- göşa bitmez — Amerikayl ce- nubide suarşi bitemez. Derviş Vahdeti kaytak ve boğınaz softanın biriydi. Kuytak — mürteci Kaktaylık — irtica . sırtlara barınaksızları - ko- güney Mubküm nı:ı:ık — kasamak Mahkâüm — 1 kasamık, 2 kölemen Makbümlyet — 1 . 2 - kölemeclik Geçen ay Büyükdere kıyas ni İşliyen üç suçlo, on beş — yıla kasanmıştır. Böyle adamlar hiçbir zaman genlik yüzü görmemeğe kasa- nıktırlar. Biz hiçble zaman kölemen bir ulus olmadık. Saltanat bu halkı kölemen- liğe gölüren bir yönetge Idi, Sizla suçunuz, ağır bir ka sanıklığı gerektirebilir. Misallerde geçen yenl keli meler: Kıya — claayet Genlik — refah Mahrum olmak— yoksunmak Mahram etmek — yoksun- durmak Mahrtam — yoksun Küç ay var kl sizi görmek. ten yoksunuz. Sizden yoksunlak, bize ağır gelir. Dulları ve öksüzleri hiçbir zaman yardımınızdan — yoksun- duormayınız. Zavallı adam, sekiz yıldan: beri yoksunluk çekiyor. . kasınlık, .. Mahrem — özdeş, içli dışlı, gizli Mahremi esrar — gizdeş Mabremiyet — özdeşlik, Içi dışlilik, gizlilih Hayır, bu adam hiçbir za man özdeşim olmuş değildir. Onunla yedi yıl içli — dışlı yuşadık, Ne ahlâkta adam — ol- duğunu herkestea iyi ben — bi. lirim, Şifrelerin gizliliğine dikkat aa —l Mektebliler dn Blyık Hikâye Bır Çocuğun İstidadı | Yazan: Öğretmen Sabite A. Ülü — Anacığım, babacığım! Di- ye çağırdı, gelin, çabuk gelin, buna getirilen beykeli görün. Karısının urkusından — giden demirci ustamı; — Bir heykel mi? Sana böy le birşeyi kim verebilir? Diye söyleniyorda. Her iklal de kız larının odasına — vardıkları - za- man kendilerini bekliyen gö rünürle (Manzara) karşılaşınca Murad ustadan da artık (Fazla) şaştılar, donakladılar, Saf, to- miz kalbli insanlar birşey söy: Hiyemeden koskoca — heykelin etrafında dönerken ona büsbü tön yaklaşmışlar, etek kısmına rid olan bir uçta -Turgud Bal kan tarafından traş edilmiştir. sözünü de okuyunca ağızları uçık, afallamış, şaşmışlardı. O kadar hiç ummadıkları birşeyle karşılaşmışlardı. Gördüğüne İoanumıyan baba, gözlerlel — oğuştura, — oğuştara tekrar tekrar baktığı - halde hâla aldandığını sanıyordu. Bir aralık: - Okudoğam oğul? Dedi. — Evet edımdır. — Yalan söyllyemediğini bil mesem, buoda başkasının İşini benimsemiye çalışarak — böbür lendiğine inanacaktım. Fakat sözünün sağlamlığına koşkum Şüphem) yoktar. Yalnız böyle bir İşl buşarabilmek — için ustanın çok yardım ettiğini görüyorum. — Hayır babacığım, bina kimse yardım etmedi. Sevlaçli kutlu bir scs tavan dev düşer gibl ortaya atıldı; — Hayır, huyır! Dedi, ona kimse yardım etmedi, İçeri giren -Yetişmesinde bir önücü oldua. sevineini — gizli yemiyen doğramacı — ustası idi. Torgud'un ilk heykelinin do garacağı tesiri görmek İstiyordu. Onu, arkasın dönüb de gören demirci: — Natıl — sevgill — komşum, dedi, demek bu usta çırağı bu kadarcık bir zamanda yetiştir. diniz? Doğramacı güldü: — Ne! D.di, küçüğe bu var lığı ben mi- verdim? Onun özünü (Cevherini) yapan kuv- aet Tanrı vergisidir. Küçüğü nüz songusu (İstidadı), — san'atı ile beraber doğdu. Serbest, ser best — içinin ateşini iİşleyince İşte az zamanda bu gördüğü müz küçük çırak uste; ustasın dan baskın çıktı, — ustasını bile solda bıraktı. Baban Balkan; sevinen ana yüreğlle söze karıştı: — Zavallı küçüğüm, zavallı çocuğum, dedi, eğer bütün di rimloi hak yeri (Mahkeme) ka- rarlarıdı, ilâm gibi daha bir sürü şeyleri kopye ettirmiye mecbur etseydik ne kadar baht. sz olacaktı. gerçek mi babacığım — benim Yıııiıınıııdı. : Atatürk devri dediğimiz bu kurumun bütün ödevlerindendir. Bir dost, iyi blr gizdaş — ol- malıdır. Böyle —adamlarla — gizdeşlik etmenin sonü budur. Bu misallerdeki yeni - kell: meler: İşyar — memur Üdev — vazife büyük — şdirleri, — yazmanı (Edibleri), ressamları, — beykel traşları ve daha ba gibi sanv'ı ve bilim adamları bilgileris, İlhüm sunacak kayoakları dah çok Aokara'da ararlar. Genc Turgud Balkan İsmlr" İstanbul'a wk sık yaptığı beyi hatler sayesinde birçok - varlık| lar kazandığı halde asıl — varlı ğına erişebilmek için Ankara" Ankars'ya gitmek için çı rmıyordu. Ba iİsteğini birçok defi sosapna, babasına da - açu Hattâ birgün: — Bizim özümüzü ku olan bütün kiymet izerlerin encek orada — rastlıyabileceğli dedi. Burada, hele daha - çol bötün dirimimi geçirdiğim bı kısa hayatımda bana, beni cak yolları gösterebilecek n özlü bir sun'atkâüra ne de san'at İzerine (Eserine) rastlı: biliyorum. İzmlr'i, İstanbol'a gel gee di olsa çok gördüm, buraları hay tanıdım, fakat, bir de Avkara") görürsem!. Öyle sanıyorum ki bana asıl benim olan varlığım Türk'ân kalbi diye —andığımı Acakara verecektir. Bugün bütün ânlü adamı rTımızın hemen hepsini kucağını çeken bu kendde, onların yal nız birkaçını görmek — bahtıni erebilecekmiyim? Eğer bir tesadüf yardım el meseydi çok gerekelz değildir ki Turgud'un bayali bayal olma tan kurtulamıyacak, san'at ki biliyetlerini — kendi — kendin uyandırmayı beceren genc he)i keltraş araştırma ve — çalışın, yöllerimi ve yazık — pratik bi sahaya dökemiyecekti. Birgün Torgud bazı arkada ları Wle beraber büyük cadd boyunca uzaben yolun Üstünd bir dolaş yapıyordu. — İçinde acı acı bir ses gelen sürücüsü bir arabanın, başıboş — alabild ğine koşuşan bayvanları tarafır dan bir uçurum — fstikametler dört nala — gittiklerini görd! Kendilerine doğra — yaklaşını arabanın içinden gelen sesi dal Iyi anlıyorlardı. Bir. yolcu vi kuvvetile bağırıyor, Imdad ç gırıyordu. Bu gidişe göre bu hayvanl rın sürücülerini devirdiği döp düz görünüyordu. Turgod yanındaki arkadaşları bayva ların önüne doğru gitmiye, o ları durduracak bir çareye bi vormıya çalışıyorlardı. Gertc — beykeltraş — Balka hepsinin önüne geçerek sıçrı sıçrıya koşuşan — hayvanlardı birlain dizginle:İnden yakalaı Arabayı durdurmuş, fakat ke disl de sol bacağından adan kıllı yaralanımış, yere — yavi lanmıştı. — Arkası var — Göring Sofya- dan Ayrıldı.. Sofya, 28 (A-A) — Göring İle beraberinde | nanlar saat 11,30 da Rııli uçmuşlardır. General Göring uçak da hükümet adına sü general Canenle - demiryoll bakanı bay Kojakaraf ve k tür bakanı general Radef ta fından selâmlanmıştır. Gene havalanmadan biraz önce k Borle uçak alanına gelerek