30 Mayıs 1935 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3

30 Mayıs 1935 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eg Müyıs 935'pozartesi günü, hyp kevi, İzmir'lilere bir halk müusikısi) 2i- “ Verdi.. Sıvas'ın Şarkışla sin I(Kıııunın) Sivri. M&ı Âşık Veysel ile ı,_t m'i dinletti. balk şlir ve müsiksel. kudretli ve özgün olduğunu, — Balkevi İoldıırııılıı bir kez 'uı Veyul. kırkbir - yaşla- " G“""- yedi — yaşında whtıud.ı kör olmuş. nin (Çamçıkı) — oba: İ'l Ali'den — destanlar öğrtenmeğe — başlamış. düşüb kelkmış. So l de destanlar, koş 1 "'ım.ı dözmüş. Ban: "—dl.ı l çalıyor, H— e doğumundan ba- geçirdiği şeyler K "INİm karabahtım, dünyaya ken de belli imiş. ni, dağdan davardan * Yolda dünyaya — getir: Yedi yaşında kör ol. #Onra bir daha hiç şu aa S b ti görememiş. Hal. deniz kıyısında — otu & Âtik, deniz nasıl - acaba? BN İ çö*a ono çok usla, düp açi füyoram, deniz .:ı '—_İny;ulıı olan bua yle ezinç halt — ger: .!l'.k acı,, Veysel diyor ki; 0r, ” birşeye çok merak " Atatürk — vatanı ve N Ürterdi. Herkes onun * ** heykelini görüyor, iyorum. Ona — çok — N..ı.. uuuuılıık bayramın- & destan, Türk dev. büyük işlerini, sırs İle Ükğ üktedır. — Koşmnları — da h "İıı Bonları İzmir Hal. l— '©da - bastıracaktır. bunlardan bir tanesini | Yezıyorum. Bunu — Âşık İ İstanbul'dan köyüne ğüri irişince bülbüller öter .N.. toprağı burnuma tüter M_l""wı yareler biter ııılıııbuıı biter ef B K —"uıhıın varıp di Ça ÇZ “Mekgap fendi hakkı severse ıynııı salsın efendim “ıq___ yi nıl odi lar uu —.“. çıkmaz ince sızılar halimi bilsin efendim Bu,fikri kabnl Doğru... Ötelden karakola beş dakikada varır- tderse ötel sabibi te- kola melümat verir. kzel hem bunları dü ,, Hem de dakikadan bir hâdiseye İntizar Sast bir olmuştu. Abuk goçiyordu. Polle n bir. düşünceye Uzaktaki saat, mütema- —'::!Crdıı ve İşte bir Saat iki... Alman Piyasasında ürünümüzün Satışları.. Dü ü lüysel Günün Şar d k 1 ar Yeea üniversiteden 40 Genç İzmir'e Gelece 935 Rekoltesi üzerinden Yapîlan Rektör, Ilbaylığa Gençlerin Köy- lere Koşacaklarını Bildirdi.. Satışlar Nasıl Gidiyor?. Türkofle Berlin şubesinden son hafta — satışları bakkında şarımıız tecim ve endöstri oda- sına aşağıdaki rapor gelmiştir: Bu hafta içinde Türk ürün lerl 935 yılı rekoltesi üzerin- den satışlara başlanmıştır. Hamn burg kuruüzüm piyasası bir hafta önceye göre biraz dur- günca geçmiştir. Bunun sebebi; bu hafta içinde Hamburg'a oldukça büyük partilerin var. ması ve bunn karşılık çok istek olmamasıdır. Halboki bazı Id halât evleri yeni mallarını pa raya çevirebilmek için hemen satış bevesine düşmüş ve bu yüzden (fiatleri hafifçe indir mişlerdir.. Bu indirme söze değer derecede değildir. Ancak 100 kilo başına orta hesabla yarım Türk lirası kadardır. Bu arada bazır malların sürümü tabli bir halde İlerlemiştir. Fa- kat işler büyük değildir ve çok defa yakın ihtiyaçların kapa tılmasına bağlı kalmıştır. Hamburg — piyasasındaki - bua dürümün izleri altında — İzmir Ihracatçıları da fistlerde küçük fadirmeler yapmışlardır. İzmir'ce yapılan indirmeler. de gene orta hesap 100 kilo başına cif Hamburg yarım Türk kadardır. 1935 ürünü üzerinden alış verişlere bu hafta İçinde baş Tanmıştır. - Buü alanda İlk İşler Türk üzümlerine karşı daha canlı bir ilinti ( Alâka ) ayan: dırmıştır. Yeni rekolte özerin. den muamelenin gitdikce çoğa lacagı kuşkusuzdur. İzmir Ihra- catcıları haf ta içinde yeni ürün üzedinden — aşağıdaki — flatleri teklif etmişlerdir: 100 kilo hesabile Türk lirası olarak: 7T mümara ekelirima Kara burun 14,56, S numara 15,5 Türk İlrası, 9 namara 16,5 lrs, 10 numara 19 lira, 11 numara 22 liradır. İncir: stoklar hayli küçül. müştür. Hemburg piyasasındaki ——-—-—— Âşık Veyssl, H iki saatten - ziyadı ile türkü- ler, koşmalar, destanlar okudu. Her parçası, alkış tufam İle dinlendi. İzmir özgün (Orijinal) bir gün yaşadı. Âşık Veysel'de İzmir.den çök sevinçli ayrıldı. İzmir Için yaz mağa — bDaşladığı - destanını, kö yünde bitirip Halkevine gön derecek, n SN Türkce'yeğçerirca IZ CVI Baron” kzel yateğında uza- nirken: uııkıııı bir otomobil sosi İşltel. Otele doğru gellyor: du. Buü, belki de bir. kam: yondu. Paris'i bilenler bilir. Bu gü- zel ve oynak gehirde gece ha- yatı çok canlıdır. İnsana öyle gelir ki, Paris'liler hiç uyumaz- lar, gürültü, patırdı ve hareket, ta sabaha kadar devam eder. Uzaktan işitilen otomobil sesi, Baron İkzel'in kafasında bir Istif hara (uyandır $ — Acaba ne var? mallardan satış - bir hafta ön- ceye göre-biraz daha İyi f1 atlerle devam etmiştir.. Ham burg'da artık hazır mal kalma diğini bazı teclmenler kestiri yorlar, Hal ta içinde 1935 rekoltesi ürünleri üzerinden de görüşme ler olmuş ve İlk yapıl mıştır, locir alış verişlerinin yakın da — canlanacağı — bekleniyor. Çünkü birçok alıcılar piyasanın Hlk açılışı sırasında benüz iİş yapmağa pek yanaşmamakta, fiatlerin alacağı gidişi daha iyl kavrıyabilmek bzere şimdi. lk beklemeyi daha yorinde bulmaktadır. Pamuk: Kontrol dalrel Türk pamuk — flatlerini biraz daha yükselimiştir. Fakat bunu karşı Türkiye piyasalarında de fiat lerin bir. derece çıktığı haber veriliyor. Ufak parti satışlar olmuştur. Pamuk kontrol dal resince — ödenmeslse — müsaade edilen fiatler pamuğun kalite- işler sine göre 100 kilo başına sif Hamburg veya bremen 95 75 mark iken Türkiye'den 80. 100 mark ve dabha fazla İsle bildiği anlaşılmaktadır. K Malakakman Hergün Beş Kelime. Onbirinci — Liste 1 — Müzakere — Görüşme, gö- rüşü Örnekler: 1 — Bükreş gö Töşmelerinden sonra... 2 — Bu İşiçin daha hiçbir görüşüde bulunmadık. Münakaşa — Aytışma Örnek: Bu iki adam arasın: da her aylışma, kavgaya varır. Münakaşa etmek — 3 — Taatiyi efkür etimek — Oy- lTaşmak Teatiyi efkâr — Oylaşma Örnek: Uzun-uzadıya — oylaş- madan sonra, istediğiniz gibi karar verebildik. Aytşmak (Kamuğ 0y'dan) Örnek: Almanya'nın silâh- lanma — davasında — İngiltere kamoyu ikiye ayrılmıştır. $ — Basirtet — Öngürü Örnek: İnsan hiçbir işte ön- görüsünü kaybetmemeli. NOT: Gazetemize gönderilecek yazılarda bu kelimelerin Osman: hoaları — kullanılmamasını — rica ederiz. Dexken, otomobil birez daha yaklaşmıştı. Amerika'lı polla ba- fiyesi, safi kulak kestlerek sesl dlıl!yordu Bir ser... Tatlı bir kadın gBesi.. Bir kadın gülüyor ve kahksahası, Sen nebrinin iki ta: raflı sabillede akisler uyandı- zıyordu. — Ötomobil çok — bizlı gittiği İçin, yakından işitilen, kadın sesi, birdenbire ta uzak- Tardan duyulmıya başlamıştı. Baron İkzel, ne olub bittiğini daha iyi işidebilmek — için, hiç hareket etmiyordu. Hayret... O ne? Evet, bu ne? Ötelin kiremliliğinde bir gü- röültü var... Bu vaklite otelin üstünde kim gezer? Amerika'lı polis — bafiyesi, uzanmakta oldoğu yataktan ya- vaşça doğruldu, başını pencere- Efkârı umumiye — Kamoy | Üniversite gençlerinin birkaç yıl içinde İzmir'e yaptıkları araştırma — gezintileri önemli sonuçlar vermiştir. Yarını omuz- larına alacak ba gençlerin köye doğru daha hızla İnmeleri fay dalı olacaktır. Örnek - köyleri- miz bu gençleri yaz - tatilinde birbuçuk aylık bir zaman İçia aralarında görecektir. Köyeü- lâük kavramile köy — kalkınma- larını yakından görmek — fırsa- tını vermek üzere ilbaylık 40 üniversite gencini konuk etmi- ye karat vermİş ve İzmir'e ça garmıştır.! Egze terihinin bütün entük- lerlaf ve canlı belgelerini, köy- cülük — kalkınmı n hizim her yönden görebilmek için bu'gençler örnek köylerinde kalacaklardır. İlbaylık gençleri özel bir programla vaklı vakit bir araya topliyarak — kültür uzmanlarile — (Mütahsasmalarile) oolara köy gezintileri yaptıra- cak; köylü kulkınmasını — gös- termeğe ve devrim — çoculları- ninı coşkun tinlerinden (Ruh larından) köylümüz — için yeni bir İstavletik bulmağa çalışa- caktır. Köycülük Hareketleri : Ünlversite rektörlüğü; İlbay- bğın kobuklama çağrışını onuy- lamış ve dün yu cevabı. gön- dermiştir: “Herbeangi bir İşi iyi çevire. bilmek için onu bütün İnce likleri içinde öğrenimiş olmak gerektir. Memleketin iİşi öğrenilmesi herşeyden önce Türk köyünün ve köylüsünün yakından bilin mesiue, onun derd ve ihtiyaç larının — İyice kavranılmasına bağlıdır. Memleketimizla ana destegi köylüdür. Türkiye her işte onlara dayanır, şu halde memleketin — çevrimini yarın ele alacak — olan — üniverslte gençliği ile Türk köyünü ve köylüsünü şimdiden kaynaştır. mak onları karşı karşıya, İç içe bulundurmak ön yapıda yapılması gerekli üdevlerimiz. den birldir. Üniversite gençll- glni köy içine, köylülerimiz arasına çağırışınızı bu yolda atılmış çok yerinde, çok güzel bir edım buluyorom, Ünlver- &ite gençliği sevinçli çauğırışını za koşacaktır. Ünlversite rektörü Cemll Iİzmir Halkevi Köycüleri Seferihisar'da. Bay Rahmi Balaban Konferans Ver- di. Doktor Da Hastalara Baktı. — BSeferihisar, (Özel) — İzmir Helkevinin köycüler kolu, ge- çen cuma (Seferihisar) da çalış mıştır. Seferihisar, İzmir'den kırkaltı kilametre uzakta güzel bir kasabadır. Geniş mer'aları, verimli tarlaları, bağları, zeytin ve palsmot ağaçlarile zengla bir ovadadır. Koyun peynirleri pek neflatir. Hele yerli maya ile yaptıkları tolam - peynirle- rinin ylimesine doyum yok. Se pet peynüirleri de öyle, Kasabanın yanı buşıada olan (Belev) suyanun mikyası : ikl buçuktur. Halkevi heyetlnvi, C. B. P. başkamı — ve üyeleri İle şarbay den dışarı uzattı. ve - dinledi. Hiçbir şey görünmüyor. Baran İkzel, tubancosı elinde oldoğu halde düşünüyor: Acaba ne var? Geldiler mi? Bakalım plânda muvaflak olabilecek miyim? K Gürültü devam ediyor. — Blr aralık durdu. Baron İkzel'in kafası, urtık hep bu İş özerinde fşliyor. at, tuhaf değil mi, biraz önce saatlar gelib geçerken, şimdi dakikalar yerinde sayı yordu, Bir dakika, Baron İk zel'e bir asır kadar uzun gel miye başlamıştı. O, ne olacakan biran evel olsun, diyordu. Pencerenin önünde bir gölge belirdi. Yılan — gibl — sallanan birşey,.. Polis hafiyesi, başını ozattı ve bu sallanan — nesneyi gördü: mk yurddaşlar, C H, P. önünde karşıladılar. Köycüler kolu (C. H. P.) de biraz dinlenip görüştükten son- ra kolun doktürü Bay Cemal dispansere hastalar İle çalışma - ğa giti. Köycüler kolunun içtimalyat mualilmi bay Rabml Balaban, saat oadört buçukta, halka: (Bügünün büyük İşle. rindenbiri) Adhı konferansını verdi, Se ferihisar gençlerinin güzel bir bandosu var, böyle günlerde, kasaba bir bayıam gününü an diriyor, Bando çalmağa başla yınca herkes toplanıyor. Kon — Sonu 6 ıncı yüzde — Kalın bir urgandı bu... Baron İkzel, başını salladı ve güldü: — Geldiler, dedi, fakat gö recekalnlz ... OÖtelin çatısında bir yeni gü rültü daha oldu. Polis hafliyesi artık anlamıştı: Bu, bir. ayak sesidir. Biraz sonra, ikl uzun bacağın gölgesi, pencereye doğru yaklaşıyordu. Bu adam, bu meç hul gece ziyaretçisi, yakardan aşağıya sallanan ipe sarılmış, pençereye doğru Iniyordu. Ayak. lasının ucü pençereye dayan- mıştı. İkzel, biraz geri çekildi. Ne- ticeyi bokliyordu. İpe sarılan adam, kendini salıverdi ve pen- cerenin içinde dineldi. Bir elile bâlâ urganı - tütüyordu, Seğ elinde de, gecenin karanlığında LA VA NN Düşündüklerim... Zenginler Için k..Birkaç Söz Daha! Fikrimi yanlış anlamış olacak- lar. Dünkü yazımda (Zenginler, kesenizi açınız!) Dediğlm için, bazı taaıdıklarım bana - kırıl- * mışlar: — Biz -Diyorlar- zengin de- Elliz, kimimiz orta halliyiz, kimimiz yoksul!. Fakat yılda bir defa yirmi lira verebiliriz., Bu sözler baua çok özlü ve tatlı duygular verdi Onlar de- mek İstiyorlar ki, bizim ulusal onarumuz, bizim yurd sevgimiz biçbir zaman, hiçbir. kimseden ekelk değildir. Ona ne kaşku?. Evet, yanlış anlamışlar!. Ben onların hamiyetine hitab etmeği bile gerekli bulmadım. Onların viedanı, her ulum davasında, zenginla kart, tembel yüreğin: den dalma ileride yürümüştür. Onların — vledanı, biçblr. gün kulak Üstü yatmamıştır.. Ben şöyle düşünmüştüm , Her yerde zenginlerin çoğu *Tabli lstişnaları da vardır- taş yüreklidirler, kolay (kolay kı- mıldamazlar. Ulusal, soysal yar- dımlarda, vicdanlarının kapısını yamruklamıdıkça aralık — ver- mezler. Onlar sosyete içinde kazan: dıkları para, mevki - ve refabı bir kere hatırlamazlar. Yurdda, bacaklarımı uzatıb yaşamağı pek severler. Onlardan yardıra İsten- dikçe, suratlarını buruştorurlar. Bazılsrı rozet dağıtan çocukları kovalar, bazıları parmaklarının ucunda gizliyerek katuya bir on paralık atarlar, Şimdi onlar kalkar da, bizlm gibi 20 liraya bir üyelik kapar: larsa nasil yüreğimiz yanmaz? Diğer yurddaşlar, yok varlıkla- rından 20 İlrayı seve seve ve- rirken, onlar da kalkar, aynl para İle ayal şerefe el uzatırlar diye korkayorum... Ayda 40 lira, 50 lira kaza- nan bir yoksul vatandaş; bir memur, bir san'atküâr, bir İşçi, bir çiftçi 20 Hira verirse ayda 1000, 5000, 10000, 20-30 bla kezanan, bilmem kaç bin lira sermayesi, bilmem kaç bin İira- lık toprak ve mülkü bulanan bir zengin, nasıl olur da yirmi llra verebilir?. Bunu düşünerek (Keselerinizi açınız!) Dedim. Yoksa 20 Ura için zevgin kese açmaz. Onun kasasının etrafında bile böyle birkaç yüz liralık para serpll: — miş olarak her zaman bulunur. Yirmi ira onlar için bir şampanya puratıdır. — Sonu 5 İncl yözde — parlıyan kocaman — bir. biçak —— yardı. Derken, ipl bıraktı ve — peocerenin kanadını yakaladı. — Arlık nerede İse, oludan İçeri : atlıyacaktı bu herif... İşto giriyor, bir hamlede ken- dini yatağın içine attı. Baron İkzel'ia biraz evel uzandığı ya- tağın İçine... Polts hafiyesi hiç scs Çıkarınadı. Bu gece çisinin yatağa atılışını d y takib ediyor, hele parıl panıl — parlıyan biçağı gözünden hç 'f uyırmıyordu. İkzel, odanın j bir yerine çekilmişii ki, onu, o sırada kimso koalaylıkla göre- | mezdi. Artık ne olucaksa olmalı idi. Daha fuzla beklenemezdi. Ba meçhül baydad, bir adım daha ; atarsa, polle hafiyesi Ile karşı — Devam Edecek — örürknelili

Bu sayıdan diğer sayfalar: