2 Mayıs ÇNNN f*r ğ köyünde oturan Ah l8 Yasaf ile Pınarbaşılı oğlu kasab Hüseyin çıkan kavgada birbirini ı ve Memleket has yatırılan Yusuf'un al- yüzünden öldüğümü * Adliyece yapılan tah- göre cinayetin sebebi ( A nemile anılan kasab he di & H : “ ge * “ | *' & İle maktul Yusuf ara- bi e " Jlı çef Dd yet W ” * 5 £Ft £ İ iç Seki bir mes'ele vardı. karısı Bayan Ürnmehan Yin'in evvelce alâkadar ,0 bakkında bazı şayfalar etmiştir. Hattâ bu yüz- Usuf'la Hüseyin arasında kavgası olmuş ve bu #onra Hüseyin; Yu- vinin bulunduğu sokak- T Beçmez olmuştur. A gecesi, kasab Höseyin bir mikder koyusvu Ni katmış olduğa — halde Pinarbaşı - köyüne ,E'diyormuş. Yol darmış. l4 karısı Ünmeban ve lödan — birkaç kadın olduğu halde bir İçinde bağdan köyüne h Yol dar olduğu vanların — geçebilmesi #rabanın — durdürülması kenara — çekilmesile ka Akıl takdirde hay Bir kısımı araba al tzllecekmiş- Kasab Hü- bunu görerek: kensra — çekte geçsin! Diye bağır- p ğ—u Yusuf önce urala- x'hı mes'eleden zaten Bulunduğu için Hüse- teklifine red cevabı beraber: FE Pf FF F '4 F z F İ H ı [ri türbe (T. Kö.) merkez (T. Kö.) ürür — yürürlük ” atıç koy, liman — apıt — berk aşama (Dak: saadet) — araklık, (fr.) die. SEFE sp! haf Ti TIf Ç £ — ölçöm ötmek — ölçmek İş, çalışma — gözevek, delçe — kapalı İmasl (imselmekten) ELEE F V x nitekim, örneği, p *oram, İş, mesele — sevinç — büyülenmiş .—'ı şebib — müşa Küt İ haue, Ikamet- ğı Olur, konut, (ılt.) bi Clle, demeure !:ıq. — üyuntulak K — ae geç f?f/j Vı.*—ı ğ H ı;::.l.." Mesmu — olacağı #özü —dinleneceği Şıklar Köyündeki * Hnayet Nasıl Olmuş? — rininToplandığı Sarayda P'li Ie Barsa-l.g-larmı Fırlatacak kilde Yusufun Karnını Yarmış Sen kimeo söz söylüyorsun? Diye bağırmış ve arabanın kol demirini çektiği gibi arabadan yere atlıyarak kasab Hüzeyin'in başına, kollarına ve omuzlarına mütcaddid defalar indirmişlir. Bu hücam karşısında Hüseyiv; yanında bulundarduğu bir pa- layı çekerek unli bir hareketle Yusuf'un karnına saplamış ve hizla göğsüme kadar karmını yırtımıştır. Bu darbe yüzünden Yuasof'un barsakları dışarı fir. lamış ve Hüseyin bıçağı bir defa da Yusuf'un kalbine ya kın bir yerine sapladıktan son- ra kaçmıştır. Yusuf; yere dö külen — barsaklarını — toplıyarak karnına sokmuş, sürüne sürüne ayni sokaktaki evine kalar gidebilmiştir. Arabada bulatan Yuşul'un karısı ile komşuları daha evel kavga mrasında — evlerine kıç- mışlardır. Yaralı vak'adab son- ra memleket hastanesine görü rülmüşse de orada ölmüştür. Kasap Hüseyin tutulmuş - ve vak'ayı olduğu gibi anlatdıktan sonra kendisinin koebabatı ol. madığını, bücam karşısında nef- sini müdafaa — mecburiyetinde kaldığını söylemlştir. Hattâ yere düştükden sonra da eline geçirdiği bir taşla da Hüseyni başından yaralamıştır. Kendisi hastanenin malıkâm ve mevkuflura mahsüs — kısımna yatırılmış, tedavi altına ahn- mıştır. Hüdise tahkikatına müd. del umumi — muavini — bay Âli tarafından devam edilmektedir. smanlıcadan Türk bellidir. Mesned, destek — dayanak Mestur — örtülü Mes'al — sorük, — soravlı, yükümlü, (fr.) responsable Mes'uliyet — sorav Mes'üliyetli (iş) — soravlı Mesut matlu, bahtiyar bahtı yar), (fr.) heureux Meşale — ışınak Meşcer, meşcere — ağaçlık Meşgale — İş, İş güç Meoşgül etmek — oyalamak Meşgul olmak, Iştigal etmek -- uğraşmak Meşber — sergi - (fr.) expo sition Meşhan — dolu Meşbur — ünlü, tanınmış, belgin, angın (fr.) celebre Meşime — dölyatağı Meşreb — gidiş Meşrabat — içecek Meşrut — şartlı Moş'am, menhus — uğarsuz, şom Meşveret — damışım Meşy — yürüme Meta — Mal Metadet — pekinlik, berki, direnim, sağlamlık (fr.) soltdite, reslstance Metin — berk, pekin (fr.) golide, resistant Metbetmek — öğmek Metot, usul — Yöntem, usul (fEz.) Metbode Meva — barınak Meveddet — dastluk Mevaşi — davar Abdülhamid'in Cariyele- 20 Yıl Sonra Kadın Kongresi Top- lanıyor. Ve Değişiklik? ——— —— Geçenlerde İstanbu'da büyük feominlst kongres - toplanmıştı. Paris'te çıkan L'ere Nauvelle, kongre hakkındaki bir yazısında, Türkiye'nin kaydettiği tekâmfilleri kadınlarımızın hak bukımın- dan bugünkü — ileri vaziyetlerini yazdıktan ve Büyük Şefi- mizin idaresinde mükemmel bir demokrasi yulunda yürüdüğü- müzü, modera bir memleket kurduğumuzu yazdıktan sonra: — Kongre, Yıldız köşkönde, kızıl saltan Abdülhamld'in deb debeli sarazında toplandı. Diyor ve makalesini göyle bitiriyor: — Sultan Abdülhamid'in dörtyüz cariyesinin toplanmış bu lunduğu yerde, bugün uradan yirmi ulaslararanı kadın kongresl - toplanıyor, ne değişiklik? n yıl geçtikten sonra, bir Roma Konferansında Al- manya-İtalya Çarpışacak Fransa, Küçük İtilâf He Italya'ya Yardım Edeceklermiş.. Larepubligoe, Franaız gaze tesinin yazdığına göre Streza konferansı, garb tesanüdünü bir daha ortaya çıkarmıştır. Ayni zamanda Almanya'ya el uzatmış, Fransız - Ras - yeni anlaşmalarına — yol — açmıştır. Avusturya İstiklâlinin muhafa. zası İşi İle de meşgül olmustur. Şimdi de 20 mayısta Roma'da Avasturya ve komuşlarını top- lıyarak bir konferace İn'ikad edecektir. Almanya eilâhlandı. Mussolini Avasturya, Macarlstan ve Bul garistan'ı himays ediyor, bak sızlığa uğradıklarım — söyliyor. Küçük kilâf, Avasturya ve Ma curistan'ın, cakl İmparato.luğu diriltmelerinden korkuyor. Bay Benee, bunu görmedense Avus- türyanın Almanaya'ya iltihakını tercih ediyor. Bulgarlstan da komşularınca mürakabe ediliyor. Küçük İti lâf ve Balkan andlaşmasının Mevç, meyvce — dalga Mevcud — olan, var Meveudiyet — varlık Ademimevcudiyet — yokluk (fr.) Non exlstence Mevdoat, tevdlat — konan Mevhibe — vergi Mev'idi mülükat — bulcay Mev'ıza — öğüt Mevki — yer, orun Merkil iktldar — erke (fr.) pouvolr Mevkif — durak, uğrak Mevkuf — tatak Mevkut — devrel, çağlık Mevlid — doğam yeri Mevsuk — doğru, belgin Mevt — ölüm Mevta — ölü Mevzu — konu, (fr.) snjet, oöbjet Mevzün — tartılı, ölçülü Moyelân, temayül, meyl — eğilim Meyletmek — eğilmek, akım: mak Moymenet, yümün — yüm, oğur Meyus, oaümlt, nevmit — amutsuz. Meyyal — eğgin Mozak — damak Mezar, kabr, medfen — ka- bır, sin Mezbaha, talhane — kosme- Hk, kanara Mezbuh — boğazlanmış Mezbuhbane — — boğazlanır- Mezbele — çeplük, süprün- endişelerİni yatıştırmalıdır. Ma- amafib, Avusturya, kendini koruyacak bale — getirmelidir. Musolini Streza'da, Avusturya, Macaristan — ve sekeri çal tedi. Laval, alâkadarların mü- talealarının iştiraki zaruri ol- duğunu söyleyince, bu yenl Roma konferansı çıktı. Konfe ransta 3 devletin — silâhlanma işi belki halledilir. Fakat Avus turya İstiklâlinin dehilden veya hsriçten tehlikeye düşmesi mes elei konferansı baklı zorluk çıka- racaktır. Bu zorluk, Almnauya, İtalya arasında çıkacaktır. Bu takdirde küçük ltilâf ve Franea, halya tarafında bulunacaklardır. Vali Döndü. 'Torbalı'da bulunan ve köy lerl teftiş eden Vali General Kâzım Dirik dün şebrimize dönmüştür. , tölük Mezcetmek — katmak, ka tıştırmak Mezemmet (bak: zem) Mezkür — adı geçen, ayı tılan Mezmum — çirkin, kötü Mezran — ekelge Mezruat — ekin, ekinler Mezun — | İzloli, 2 çıkımış örnekler; 1 — Üç gün me- zunsonuz, üç gün izinlisiniz. 2 — Gulatasaraydan mesun bir gen, Gulatasraydan — çıkmış blr. genç. Mıntaka — kurşak, çevrek, manay, bölge Miğfer — başlık, tulga, bölge Miad — vakit Miğfer — başlık, tolga Mihman — konuk Mihnet — çile Mihr — güneş Mikyaa — ölçet, kıyaslık Milâdi — doğum, doğumyılı Millet — ulus Miogayri kasdin, bigayri kas- din — İstemiyerek, irderizce Minkar — gaga Minnet — minnot (T. kö.). Minval — gidiş. İze — ire (T. kö). İcel — fralğ. Miralay — Albay, ( İr. ) Co: lonel. Mir'at — Ayna. Mirfak — Dirsek. Miri — Beylik. Mirsad — Bakıt. Misafir — Konuk. Sakife — & Borsada Arpa Satışı Biraz Havaretlendi. Pamuk Yükseliyor. üzüm Satışın- da da Iyilik Görülmüştür. Son bafta içinde borsada | satılmıştır. Hafta — ortasında müamele gören mahsüllerimiz | Üzüm satışı hararetli olmuştur. hakkında borsa İdaresince bir Tapor hazırlanmıştır. Bu rapora göre son hafta içinde borsada 3,5 3,6 kuruştan 1280 çuval Uşak malı arpa satılmıştır. Bir ihracatçının — harice — yapacağı, arpa satışı yüzünden piyasa biraz bararetlenmiş ve satış totarı geçen baftadan daha fazla olmuştu. Pamuk — satışıda bü bafta içinde bararetli geçmiştir. Geçen bafta 3940 ku- ruşa Fatılan pamuklar bu haf ta 42 kuruşa kudar — çıkmıştır. Umumt satış 103 balyedir. Bir tüccar piyasıdan mühim mik- dar da pamuk aldığı gibi şebri. mizdeki mensucat fabrikala » da piyasadan mübayaat — yapmış lardır. Son bafta içinde Borsada 2424 kental palamut satışı ol müştur. Fiatler 180 450 kuruş arasındadır. Zeytinyağı satışı da 75 bin kiloya bulmuştur. Fiat 23,75-25,50 kuroş arasındadır. İtalyanlar piyasadan zeytinyağı almışlardır. Bununla beraber töccar teklifleri kıymet ltibarile yüksektir. Piyasa isteklidir. Uyuşturucu maddeler Inhizarı son hafta içinde tüccardan 300 kilo afyon satın alınıştır. Bon ların morlin derecesi - yüzde 11,ö dır. Flst .43 kuraştur. İncir üzerine biç muamele olma mıştir. 4408 çuval üzüm — Satışı ol müştuür. Flstler 9 . 15,5 kna rüştur. Mahsul — mevelmi — ibti dasından — şimdiye kadar - bor- sada 5 - 25 kuruştan 310,478 çuval ve 1160 torba - üzün çeye Karşılıklar Kılavuzu No. 32 Misak — Pakt (T. kö). Misal — örnek. Mis'ara — Sıkmak. Misak — İtır, Miskab — Burgu. Miskin — Uyuntu. Misl — Eş, kat. Misma — İştilik. Mismar — çivl Mistara — çizgiç Misyar (bak: minval) Miyan — ara Miyar — ayıraç Mizaç — huy, doğa Mizah — Mizah (T. Kö) gülencek Mizan — ölçek Mizmar — düdük Muabbir — yoracı Moacciz, müz'iç — sırnaşık, sıkıcı (fr.) Importun v Maadat — düşmanlık — (fr.) Mmimitle Muadde! — modifle örnek: Kekân — kanununun muaddel meddesi, yurdlaştırma kanununun değişlek maddesi Muaddid (hesab — makinesi, kontör) — sayaç Maaddil — değişliyen — (fr.) modificateur Muadil — Dendeş, (fr.) Egu- İvalent. örnek: Bu sözünüz bence itaba muadildir — bu sözünüz bence darılmaya dendeştir. Moaf — Bağışık, (fr.) Exempt. örnek — gümrökten muaf, gümrükten bağışık. değişlek — (fr.) İnhisar idaresi son hafta içinde piyasedan Gzüm satin alma: mıştır. : Film Talebeye Gösterilecek Maari müdürlüğünün teşeb. büsile Sılhat ve İçtimat Mus- venet Bakanlığından getirtilmiş olan sağlık — filimlerinden (Fi- repgi) ye ad olanı 4 mayıs cumartesi gününden - İtibaren talebeye gösterilmeğa başlana- caktır. Bu film maarif müdür- lüğünce tetkik ettirilmiş - ve orta okulalar talebesinin bu fillmi görmelerinin faydalı ola- cuğı anlaşılmıştır. Film perşem- be günleri sunt 9 ve 10,30 da cumadan başka günlerde de 9 10,30 ve 138 te olmak üzere husuti seanslarda talebeye beş kuruşa — gösterilecektir. Ayrmıca yözde 10 oisbetinde fakir ta- lebe parasız kabnl edilecektir. Halk Sigaraları Küflü Çıkıyor.. Bir okurumuz, dün, matba- amıza İkl paket halk - slgarası getirdi ve küafla — olduklarım söyledi. — Sigaraları — biz. de gördük, hakikaten küflüdür. Halk sigaraları İzmir'de yapıl- dığı bülde küf lerinin görülme- mesine — çeşdik, — Anlaşılcığıne göre İşin içinde bir dikkatsizlik vardır. İabisarlar — başdirek ör- löğünün dikkat gözünü çekeriz. Dairelerde Maaş Rosmi daireler memurlarısıa dün mayu peşin moaşları def terdarlıkca dağıtılımıştır. Mualiyet — brö şıklık. Müahaze — çıkışma, —( &. ) Reprocbe. Musheze etrek — çıkışmak. Muahede — Andlaşma. Muabbar — Sonra, (fr.) Pos terleur. Maalece — ilâç. Muallâk — bırakılmış, asıda, (ft | En suspens. Muallâkta bırakmak — asıde bırakmak, Muallim, relmen, Moallim mektebl — öğrelmen okulası. Orta — muallim — mektebi — orta öğretmen okulum. Yüksek muallim mektebi — yüksek öğretmen okulası. Muamele — 1 — Eylem, 2 — davranma, bareket, 3 — İş, alveri. örmek: 1 — gümrük mus- amelâtını — sâdeleştirmeliyiz — gümrük eylemlerini sâdeleştir: meliyiz. 2 — Bana karşı iyi musmele etmedi — bana karşı İyi dar- ranmadı (iyi bareket etmedi.) B — Borsa muamolât — bor- sa aiverlsi. Musmma — Bilmece, ( fr. ) Enigme, devinette, Muanaka — sarmaşma (fr ) sccolade Muanoid (anud) — Inadcı (.) tetu Müaraza — çekişme - (ir) müderrle — Üğ