Sahife— 6 nin mürakabesine mukabil be- | lediye kanunu gibi Cümburi: yete dayanarak — bir kanun İle başkandan heszab sormak mü sağde ve hakkının - bizlere ve tilmiş olmasıdır. Bu bizim içia çok böyük bir mazhariyettir. ve cümhburiyetin eserldir. Başkanın izahatına — gelince bu İzahat akalınla bu mes'ele den çıkacağına en büyük bir delildir. Çok — söylenmiş ve dinlenmiştir. Mözakerenin kifa: yetioln reye konmasını teklif ediyorum. bay Behcet — bay Azlz'in bir takriri var. Köprü semti İçin yapılan masrafın tetkiki le meşgül olmak üzere — biz heyet teşkil edilmesini iatiyor. bay Falk — Usul hakkında sÖZ söyliyeceğim. Müzakerenin kifayetli reye konulacaktır. Bu teklif yapılınca mes'ele kalmuz, Başkan reye koydu, müzake renin kifayetl onaylandı. Bay Hamdi — Akyürek te kifayeti onaylıyanlarla el kaldırmış, yal- nit bay Aziz el kaldırmamıştı. Bay Aziz — Benim bir tak. ririm vyar, Madem ki usul bak- Spor Hareketleri Bu Cuma Yapılacak Maçlar. Alsancak'ta bu cuma yapıla tak maçların bakemleri ve sa atleri şöyle tesbit edilmiştir: Sant 10 da Altır ordu — Türk- epor' (Hakem Ferid Göztepe), saat 12 de Şarkspor — İzmirapor (Bakem: Mustafa Altınorda), ssat 14 de Altay — Bucu (Ha- kem: Esad K. S. K.), eat 16 da K. 8. — Göztepe (Hakem: İsmail Hakkı Altay) B. Takımları: Halk sahasında saat 9 da İz mirspor — Türkapor — (Hakem: Reşad), saat 11 de Altay — K. 8. K. (Hakem: K. Mostafa Altınorda). Irak'ta Toz Fırtınası İstanbul, 7 (Hususi) — Irak: ta, müdhiş bir toz — fırtınası ekinleri harap etmiştir. —— —— birlikte kaurar verilmiş — sayıla: kında denince *öz söyletiliyor. Ben de usul hakkında söyliye- eeğim, Takririm peşin miştir, beay Ahmet Şükrü'nün sözü sonradır. benim mukad.- demdir. Bay Sadi — bay Ahmed Şükrü söz söylerken bu takrir verilmiştir. (Evet, evet sesleri) bundan soura belediye baş- kanının izahatının kâli görül mediği reye kondu, İzahatının kâfi görüldüğü — onaylandı ve lstizaha lüzüum görülmedi. Buy Azlz2'in takriri de okun- da, bay Falk; fer'in asla tâbi bulanduğunu söyledi ve bu tak- tir hakkında da istizah takririle veril. cağını bildirdi. Banunla bera. ber takririn müzakeresi reye kondu, reddedildi. Çarşamba günü saat onaltıda tekrar toplanılacaktır. Toplantı bittikten — sonra C. H. P. vilâyet başkanı Yozgad saylavı bay AvoDi Doğan: — Arkadaşlarımdan bir ri. cada bulunacağım. Lütfen da- gılmasınlar, Diyerek başkın kürsüsüne çıkmış va yapılan — firka top Tantısının açık - olduğunu söy- Hyerek şehir meclisi üyelerin den birinel sahifede kısmı mah- sosumuzda yazılı dilekte bu- Tanmuşlardır. Izmir Liman İşleri Umum Mü- dürlüğünden: Pasaport yölen salonü — bitişiğindeki beton Barakanın yıllığı açık arttırma ile kiraya verileceği 1935 salı günü Ested — aslan Etef — esef Müecsslif — esefli örnek: onun bu mücasif ha Hine yalnız ben değll, berkes acıdı — onun bu esefli haline yalnız ben değil, herkos - acıdı Teessüf etmek — esef etmek eseflenmek örnek; size teessüf ederim — size esef ederim. —Uğradığınız felâkete pek çok teessüf ettim — Uğradığınız felâkete pek çok eseflendim. Eser — İzer, (fr.) ocuvre örnek; hayatında çok — eter vermek İstiyenler, çok ve özlü çalışmalıdır. — bayatında çok İzer 'vermek İstiyenler, çok ve özlü çalışmalıdır. Eskiş — taslak, (fr.) esguisse örnek; müzeci hamdi beyin bir eskislei bin liraya satın aldılar — müzeci bay hamdi nlo bir taslağını bin — liraya satın aldılar. - Edâf — geçmişler, önceller örnek: nesll bazır, ahlâfa yalmız eslâfın eserlerini — değil, kendi — yarattıklarını da — ulaş- tırır — bugünkü üren, gele- ceklere — yalmız — geçimlşlerin eserlerini değil, kendi yarattık. larını da ulaştırır. Biz, celâf ve ahlâfa nümune olmalıyız, biz, önceler ve ar- dıllara örnek olmalıyız Esman, omsadı bâliğa (bak: bedel), tutar örnek: esmâni - baligası bin Uradır, tatarı bin İlradır. on beşte idaremize başvurmaları gerekti ünden İstekli olanların 16 nisan birden üstüne atıldı, bu sırada dört kişi birden üstüne atıldı. Esnasında — sırasında örnek: cebri yürüyüş esna- tında fazla mola vermezler, zorlama yürüyüş sırasında çok mola vermezler Esar — 1 sır (T. kö.), (fr.) Mytetere 2 — giz, (fr.) secret Esrarengiz — sırlı Ester — katır Eşhas — kişiler Örnek: — eşbası mühimme, önemli kişiler Eşla (şua) şuvağ Taşla etmek — şavmak Eşlrrâ (şerir) azılılar Örnek: eşirranın melcel, azı- hların sığınağı Eşk — gözyaşı Eşkâl — şekiller Eşkıya (şaki) — haydatlar Örnek: Bu değlar, bir za manlar eşkıya yatağı olmuştu, bu dağlar bir vakitler baydutlar yatağı olmuştu, Eşna (şeni) — yırtlaz Şenast — yırtlazlık Eşraf (ve âyan) — ileri ge lenler Örnek: Kastamonl eşrafından Kastamonl ileri gelenlerinden Eşya — eşya (T. Kö.) Evbaş — ayak takımı Eve — uç, yüce Evlâd — çocuklar, oğullar Evvel, önce örnek: Bundan evvel, bundan önce. Evyelâ, llkin Bir Tavzih : Bayan Sabahat'ın Inti- har Haberi Doğru Değil Gazetenizin geçen nüshala- rının birinde kızım Sabahat'ın güya Tentürdiyot İçerek İnti- bara yeltenmiş olduğuna dair görülen bir yazı bizi sevenleri merak ve endişeye — döşürmüş tör, Yanlış zebaba yol açan bu büdisenin Izahına lüzum görül. müştür. Neşrini dilerim. Kızım Sabahat bir müddet | denberi hastadır, tedavi edil mektedir. Ara - sıra kendine bir çarpıntı ve baygınlık gelmek. tedir. Bundan dolayı mektebine de devam edememektedir. Vak'a günü çocuk; dudağındaki bir sivilceye tentürdiyot sürerken çarpınlı ve bayılma gelir, ken- dinl kaybeder, O mrada odasına giren annesl çocuğu bu halde bular, oğasında tentürdiyod le- keleri de görünce (Acaba İlâc zannile buna pek benziyen ten.” türdiyotta mı içti?) Diye telâşa düşer, hemen komşuya koşar, bunların — yardımı ile çocuğu #ezaneye götürürler, Sokakta ve etrafta bu telâşı görenler, du- yanlar Sebahat'ın - tentürdiyod içtilğine, İntihara yeltendiğine zahib olurlar, Ben de o mrada mektenten eve, yemeğe gelirken — ecczene önünde bir kalabalık gördüm. Bildiklerden bici bizlm Saba- hat'ın baygın getirildiğini haber verince İçeri girdim. Çocuğa bir ilâç içiriliyordu. O vakıt hakikatin ne olduğunu biz de bilmediğimiz halde bir tehlike karşısında bulunduğumuza göre veziyet aldım, birşey — içilmiş faraziyesine göre her ne İcab ettiyse onu yaptık, hemen dok. tora gösterildi, Memleket han tecesinde doktorların ( Cevad, Sami bayla, bayan doktor) tet- kik ve muayeneleri netlcesinde çocuğan böyle birşey içtiğine dalr bir emare ve tahriş görül- mediği bildirildi. O vakıt biz de rahat ettik ve anladık ki Saba- hat birşey içmemiştir, tehlike yoktur. Zaten Sabahat bu dedi. Evvelü âhır, eninde sonunda örnek: evvelâ âhır bu borcu ödiyecektir, eninde sonunda bu borcu ödiyecektir. Eyyamı bahur, kızılısı Ezu (bak. cefâ), eza (T. kö.) üzgü, üzü örnek: Çok eza çekti, çok üzgü çekti, Ezel, üzel, öncesizlik Ezeli, öncesiz örnek: ölüm, İnsanlar için ezeli bir endişedir, ölüm insan- lar için öncesiz bir kaygıdır. Eziyet, eziyet örnek: çektiği eziyetleri ben bilirim, çektiği eziyetleri Iu! bilirim. F Faal — İşçen, İşçimen Örnek: Faal bir adam, İşçen bir adam, o, pek faaldir, o, pek İşçimendir. Faaliyet — İşçenlik, — işçi: menlik Örnek: Bu hususta gösterl- len faaliyet, iyi neticeler ver- miştir, bu işde gösterilen İşçen- lik, Iyi sonuçlar vermiştir. Onun — faaliyetine — diyecek yoktur, onun İşçimenliğine di- yecek yoktuar. Facın — acın Örnek: Bu âlile bu yıl üst üste facınlar geçirdi, bu arda bu yıl üztüste acınlar geçirdi. Fect — acıklı, acınlı Fecsat — acıklılık, acınlılık Örnek: Giriştiğiniz İşin feca- atini İhata edebiliyor musunuz? Giriştiğiniz — işin — acıklılığım facı vriyabiliyor mu. kodu üzerine ifudesine mürı sokaklarda )/ yapılmış) telâş ve eden polise de birşey İçmediğini | çarpınmadan doğmuştur. Geze- söylemişti ve annesi de rahatsız- hığını, çocuğun — bayılmakta ol- duğunu, tedavi eden doktoran adını vermek — süretile — bildir- mişti. İntibar — varid — değildir. Bu hâdise sırf anu çefkatile sunuz? Fahiş — aşırı Örnek: Bu pek fahiş bir teklif, bu pek aşırı bir önerge. Fuhuş — utsuzluk Örnek: Gençleri sürükliyen- lerl kanun tecziye eder, genç- leri utsozluğa — sürükliyenleri kanun cezalandırır. fahr, iftihar — kıvanç örnek : Memleketimizin her tarafındakl terakki nümuneleri, yüreklere iftihar veriyor. ÜL kemizin her yanındaki ilerleme örnekleri yöüreklere kıvanç ve: riyor. fahri — onursal örnek : O, bu vazifeyi fahri olarak derühte etti. O, bu İşi onursal olarak üstüne aldı. fahretmek, iftibar etmek — kıvanmak örnek : Garp matbuatının Türkiye bakkındaki makalele rile insan iftihar ediyor, Batı basınlarının Türkiye hbakkında- ki yazılarile insan kıvanıyor. falde — fayda (T.Kö) İstifade etmek — fayda gör- mek, faydalanmak (fr) proflter Örnek : Bu yıl adanın hava sından çok falde gördüm (Çisti- fade gördüm, İstifade — ettim.) Cette annee j'al beaacoup pro: fite de la cure gue j'al falte aax İles, * İstifade etmek — asığlanmak (fr.) profiter, Örnek: bu fırsattan asığlana- rak (İstifade ederek) size şunu da söylemek isterim ki, profi. tant de cette occaslon je vond. N tenizdeki — neşredilen — havadis asılıaz değildir. fakat yanlıştır. Tavzihini rica ederim. İzmir: Kız lisesi riyaziye okutanı E. Ocaklı Müfid — faydeli Müstefid — faydalanmış Menfest — 1. asığ, 2 çıkar, (fr.) İnteret profit örnek: 1 — Bu işten ben hiçbir asığ (menfeat) beklemi yorum, je n'attenda wucun İnte: ret (proflt) de cette affalre 2 — Yalmız kendi çıkarını (menfeatini) düşünür, il ne pense gu'a son İnteret (profit) Falk, mütefevvik — üstün örüek: o0 her İşte akranına faik olmıya çalışır, o, her İşte taydaşlarına Üstün olmıya ça. hışır. Falkiyet, tefevvuk — üstün. lâk örnek: müsademede düşman.- ların adedce falkiyeti bile ileri yürüyüşümüzü — durduramadı, çarpışmada düşmanların sayıca üstünlüğü bile ileri yürüyüşü. müzü durduramadı. Tefevvuk etmek — Özgelmek Gstolmak örnek: İnsan dalma emsaline tefevyvuk etmek arzüsile hare- ket eder, insap, her zaman benzerlerine üstolmak (üstgel. mek) arzüsile hareket eder. fall — işliyen, (fr.) antear Örnek: bu suçu İşliyen, bu cürmün faili önergeler Kılavuz sözleri üzerine, her listenin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay İçinde, istiyenler yeni bir önerge ileri sürebilir. Bunlar T. D. T. C. genel — kütibliğine şu şekil al. Lkkd! X ZARI <BANKASI . BiRiK T iREN RAHAT-EDER Telefon: 2776 « Posta ABONE ŞERAİTİ: Y 1200, Altı ıl!ııı.’b. 500 k.ı’r?i" Yabancı memleketler içi9 abone ücreti 27 Hiradif ANADOLU cıoğlu Hasan, liğince sorguya ra tevkif edilmiştir. B* diyor ki: — Salih, benim üYf w, kardeşia Hüddi. DA oldum. — Fakat ıat’ lanmasını — İstemedim: gün — krzıtll! açıldı. Bir götürecektim. Salib ve ları mânl oldular. bant Ü 1f etiller. — Nefsimi müdett” bıçakla Salih'i vurdum. Osmanlıca . .. ** limesine kılavuzda * * , karşılığımı uygun ter) görmüyorum. &ÖL Sebebi : (kısaca) * * * () Burada bir terilmiyen yazılar tey yapılamıyacaklıf