8 NİSAN Şehir Meclisinde Münakaşalar Oldu daki, çünkü bu yol; — sırf ev İçin yapılmıştır. Bende hüsnü Biyet görmlyorlarınış. Eğer sul Diyet sahibi olsa Idim karktan, Yüradan — buradan — kaldırılan Manolya ağaçlarını da söylerdim. Fakat hüsnü niyet sahibi oldu *Güm için bunları söylemedim Ve tahkik etmedim. —Avrupa Seyahatine gelince lâfla izahat Verdiler. Kalemle — izahat Litanla meclise tesir etmeği döşünmüştür. — Belki — meclise tesir etmişlerdir. Kuron bugün fıkmıştır. Borçta bu yüzden 9000 lralık bir far vardır. Bay Behcet Uz — Efendim kuron düşüyor, çıkmıyor. Hattâ İleride şirket lehine daha 100 Hralık farkta olabilecektir. Bay Hamdi — Meclisten izin almak — mecbariyetinde İdiniz. İçeri İşler Bakanlığının 9.12. 934 tarihli bir tamimi vardır. Bay Hamdi bu tamimi okudu) TMeclisi hiçe saydı. Behçet Uz — Bu sözlerinizi hangi bir manevra gibi kar- Hlamak tâzımdır. - Meclisi hiçe fiymadım. — Hiçbir vakit bunu lim. Tenezzül ediyorsu- Tüz, ba sözünüzü reddederim. "ıiu.:. Hamdi — Hayır, emsa söyliyeyim. Meclis ilk *tildığı vakit (Ben yarın An- Ta'ya gidiyorum) demiştiniz, Maaai alrsenla adlirll ediniz. Tam bir İstibdad 9N Me hareket ettiniz. Bu Meclisi hiçe saymaktır, başka hıı:.y değildir. (Bar, gır sesleri) byadan — sonra - telefon şirketi aPaatılarında meclistea direk Almadan söz söylenmemesini SA ederim. Bundan sonra mühendis Bay “İz kalktı ve dedi ki: m’— Takrirde üç madde vardır. h'l #rza etmezdim ki şahıslar kında burada söz söylensin. ler, İcaat bunu — yap versinler, 4 Osmanlıcadan Türkçeye K Öz Türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (Alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile azmanlarımızın (MIMI) BE ea mıştır. Bay Aziz; bulvar mes'elesinin tetkikinde bizzat bulunduğuno, müvazaa tarikile mahkemeye gidildiğini, 40 bin lira alacağa mükabil şirketin arsalarile ta- kas yapılması muvafık görüldü. günü, araaları gördüklerini, de gerlerinin 40 bin lira tutma dığını görünce Bulvar şirketine müracaat edildiğini, oraı lağım ve kaldırım gibi bir takım mes'elelerle karşılaştıklarımı, bu na dair belediyede aradığı dos yayı bulamadığını, çirketle noter arasında akdedilmiş olan muka: velenin bir suretini gene şirket ten aldıklarını, bu mukavele deki 12 1nci maddedeki yazılı işler yapıldığı takdirde şirket besabına — belediyenin — herşey yaptırabilecek halde bulundu gunu, fakat bu maddeyi beledi. yenin tatbik etmiyerek olmıya cak bir davaya baş varamış olduğunu töyledi ve dedi kl: — Bay başkan sözlerinde diyorlar ki radikal karar göste- rin tatbik edeyim. Bo karar onikinci maddedir muhterem başkan,. Bay Aziz; köprü mes'elesin- den bahsederken bir berberin tahtı tasarrufunda bulunan bir arsanın gasbedilmiş olduğunu, bu arsanın orada — yaptırılan evin metbali mi, ne olduğunu bilmediğini, bir seylâb vakuun- da Karafatma dağından gelecek suların borada tamamen — vol. kanik arazi üzerinde 50 santim toprak üzerinde yapılan parkın ve altındaki bütün pisliklerin tramvay yoluna dolacağını, bu- rada evelce bir şose varken &ö külerek parke yapıldığını, bal buki bunun parasile Tepecik yolünna pekâlâ — yapılabilece: gini, başkanın evi önünde ve elvarında gayet güzel trotuar: lar yaptırılmış - olduğunu, kim yapmış, nasıl yapmış — bilmedi- ğini söyliyerek: y.hhrıııı gazetelere vereceğiz. ? — Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, Fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 u::. şekil gibi. M tlüyet — taşıma, Çfr.) ,,’?“'l: bizde nakliyatı bah- bizge ..ioı terakki etmektedir, Mİzsel taşıma, gittikçe "";“'“hedıı. SSt Dakliye — taşıma Örü, (ir.) moyens de transport Yönler ek: vesalti nakliyenin en Tayyaredir, taşıma araç & a yenisi uçkudur. Ör, © (bak: akibeti) — son "::= encamı kâr kaleyi Kale, tealim etti, işin sonu Ji düşmana verdi. q:;:.: — komisyon, (fr.) %mıı tekomleyon, — sous, arman ŞAİ Hay (Er.) academle Meclis — blce, gll — kurul, (£r) Bmumiye — gonku- TUl, (- (Er.) Ssemblce generale Tet vekile — bakanlar He latres ' () comsell des l l"'!; — kurultay, « u İkr' — dımıııııı, (fr.) ı..,_:"h Müşavirlerinin fiklr- congres İş yapmadı, düşüncelerivi 8 yapmadı S Şüra — danışıt, (fr.) conseil Örnek: Maerif şürası, kültür danışıtı. Şürayı devlet — (Ez ) consell d'etat Endabt — atış Endam — tay, boybos Örnek: endamlı bir genç, boyboslu bir genç, giydiği el. bise endamına uygun düşme: miş, giydiği uruba, tayına vy- gan düşmemliş Endamı mevzun, mütenasi- bülendam, kametl mevzun sa- hibi— taylan Endaz — atan, atıcı, atmış Örnek: Tir endaz, ok atan lenger endez, demir atmış Eudar — azrak Örnek; Ender olarak bize gelir, azrak olarak bize gelir, Endişe — kaygı Örnek: Hayatının son gün- lerini büyük endişeler İçinde geçirmişti, hayatının son gün- lerini büyük kaygı İçinde ge- çirmişti. Enin — inilti Örnek: Enini yürekleri par- çalıyordu, — İniltisi — yürekleri parçalıyorda. Enkaz — yıkıntı Örnek: Enkaz altında kalan: ların adedi bini tecavüz etmişti, yıkıntı altında kalanların sayısı dt danıştay, — Buradaki çocuklar acına cak vaziyette Idi diyorlar. İn- Baf ediniz. Burası İzmir'in en havadar yeridir. Burada — park işi şehirde yapılacak bütün İş- lerden sonra olmalı İdi. Telefon İşi için bugüne ka dar gelenler fena İşler yapmış diyoclar. Kendileri gelmiş, Iyi yapmışlar. Vazifenizi — yapmış- sınız. Çalışmanız - normal — bir şekildedir. Seyahat için müsa üde almak mes'elesine gelince | gülünç vaziyete düşerdim di yorlar, dedi. Başkan — Heyetl amuniyeyi fevkalâde — İçtimaa çağı k gülünç mevkiemi sok mealı İdim, dedim. Bay Aziz — Peki öyle ize, Telefon mes'elesinde duyduğum ve söylenen mühim birşey var dır. Şirkete olarak satıl n şeyler yözde 60 mun- zam — fatura — ile — satılmıştır. Indirdiğiniz faiz yüzde üç olmuş, Kaç para eder. Bundan tonra doktor Bay Mi bakkında söz aldı ve Hayır. malzeme tat usul dedi ki : — Burada rela ve eza ara sındaki — vazife — mes'elesinden bahsedeceğim. Rele; bizden kuv- vet alarak iş görüyor. Burada söz söylerken şehrin mümesslli olan bir arkadaşın bayelyetine, şerefine dokunmamak lâzımdı Hiçbir. kimse İstediği gibi söz söylemek hürriyetine mânl de- ülldir, bazı kayıdlar altında söz söyliyebilir. Bay Aziz — Dersinize te. şekkür ederim. Bay Mitat (Devamla) — Se lâbiyetlmiz istizah ve muraku bedir. Bu sırada hiçolmazsa bassaslyetimizi muhafaza otmiş bulanmalıyız. Hususlle — itham etmek İstediğimiz sarada daha hassas olmalıyız. Bir arkada: gımızı devirmek mi İstiyoruz. Daba dokumente ol y bini aşmıştı. Enmüzeç — kip (fr.) type Örnek : O, bir. enmuzeci edebdi. O, bir edeb kipi idi. Ensal — nmesiller (T. Kö.) ürenler. Örnek : ensali atiyeye enmu: zeç olacak bareketler. Gelecek ürenlere kip olacak hareketler Nesl — nesli, ören; döl Örnek : Nesli âti. Atı üren. Kimin neslindendir?. Kimin dölündendir? Eracif — uydurmalar, düz meler. Örnek : bu eracife ehemml- yet vermedik, Bu uydurmalara (düzmelere) önem vermedik. Ürcüle — uydurma, düzme, yalan dolan Erâmil — Doullar Örmek : İtam ve eramil ma- aşları. Öksüz ve dul aylıkları. Erazil — sıyrıklar, yüzsüzler Örnek : erazlli nasdan. — Bu- dunun yüzsüzlerinden. Erazil takımından. Sıyrıklar takımından Erbab (ehl anlamına) — er, erdikli Örnek: bay M.... işinin eridir (erbabıdır), bay M.... yapı Işin- de erdiklidir. (orbabdır), Erbabı mesâlih — işl olanlar — Erbalp — karakış kullağa deyapamaz, dır. Düşerken de — hiçolmazsa lâyık olduğu şekilde düşmeli dir. bay Behcet İlk sözünde geceyi gündüze katarak çalışa- cağını söylemiştir. Hattâ buhran zamanlarında bile bu arkadaşımızın sözünü Ha etiği kanaatindeyim, Bay Mitat; hnıd_ııı sonra bulvar girketindeki alacak mes'elesine geçti, İzahat — verdi, değerleri düşen arsaları belediyenin al- mamak İsteyince bulvar şirke tinin de birşey vermiyeceği ce vabında bulunduğunu, davanın doğru bir yol olduğunu anlattı, köprüdeki park ve yol mes'ele- sinden bahsederken de: — Plânda gördük. Şehrin ihtiyacı olan yerlerine daha çok yapılmış ve Bir miktar da köprü de yapılmış, bir yerde halkın yerleşmesi ve doşaat yapması, bir şehrin ge- için belediye evvelâ yapar, sonra su getirir, yollarını yapar ve halka: — Bayuran, burada ev yap tırın, şehir bu İstikametle ge- nişlesin, der. Eğer orada dere doldu, park ve yol yapıldı ise ve halk o dereden kurtulduyas, orsda bina yapılmak — vesatti Ibzar - edilmişse ve bu orada belediye relsinin bulunduğundan ise relsl semt semt dolaştırmak verilmiştir. nişlemesi kanalizasyon ve şehrin her semtinde otur- masını İstemek lâzım demektir. Arkadaşlar; bunlar İçin sar. fedilen para 390 liradır. Aca ba burada yapılmak — istenen göyler şehrin hayati bir mes'ele- sine mi taalluk ediyor. Bu sözlerin altında başka söylene cek ve söylenmek İstenen şey varsa söylenmelidir. Bu kada: 23 Nisan Size-çocuğu düşündürecek haftanın başlangıcıdır. Tını töyledikten sonra hepsini töylemelidir, susmamalıdır. Moeclisten — relsin — müasade almadan — Stokholm'a — gitmesi mes'elesine - gelince bir müânl yoktar. Dalma — murakaba — et mek — vaziyetinde — olduğumuz arkadaşımızın üzülmesine mey- dan vermemeli, onun şevkini, geyretini kıracak sözler süyle. memelidir. Bay Mitattan sonra söz alan bay Falik takrirden — bahisle dedi ki: — Takrirde — büyüklerimi zin adları — karıştırılıyor. - Bay Hamdi arkadaşımızım çok çalış kan diye taesif ewniği Bay Beh cet Uz hakkındaki aöüzleri bir birini - tatımıyor. Büyüklerimizden bahsedilmek suretile onların ismini bir taz yik manevi gibi kullanmak doğru birşey değildir. Manolya eğaçl.rından, bir berberin arsa sından bahsodiyorlar ve: — Bilmiyorum amma, tabı kik etmedik diyorlar. Bir. meclise bu sözler, bir şebrin — mümesslli tarafından söylenmiştir. (Bağırarak) bura da tabkik etmeden — mes'ele #öylenmez. Ortada bir arkada şın meneviyatına tevcih edilmiş sözler var. Bay Faik, Erikson tirketlne olan borç hukkında da izahat verdi, kuron yüzünden borcun yaktile 670 bin İira teabit edilmişken kambiyo temevvücatın dan 370 bin liraya düştöğünü kambiyonun Ooynanan birşey olduğunu, İsveç kuronu: nun İagiliz Hrasının bir peyli bulanduğunu söyledi ve: — Eğer İstokholm seyahatin- de borç Türk parası üzerinden tesbit edilşeydi burada kendisi- ni ilk muahaze edecek ben dim dedi. Giderken de borcun kuron üözerinden tesbitini biz ı dalma || Sehito —- & © rica etmiştik. Bunda belediye. nİn zararı yoktur, kârı vardır ve olacaktır. Dedi. Ve kendi evi önündeki kaldırımla lâğımı belediyenin paraslle değil, ken. di parasile yaptırdığını söyledi Avukat Bay Ahmed Şükrü; kısa söyliyeceğini bildirerek bul- var şirketi İle vaktile yapılan müukavelede çok sakat noktalar bulunduğu, belediyenin bu mes. elede baklı olduğunu ve hakkını alacağını, henüz açılmamış olan bulvardaki — yerlerin — letimlâki bügünün mes'elesi olumıyaca- Bini, müvazanlı dava karşısında bulunmadıklarını, telefon şirke- tinin kendi menfaatini tayin noktasından müstakılülrey bu- londuğanu, kabarık borç fsizl- nin yüzde sekizden üçe fadiril- mesinin sayılır mühim muvaffa kıyetlerden olduğunua söyledi ve: — Bunu böyle kabal etme- mek cidden İosafszlık — olar. Borç bu yıl ödevmek lâzımdi. On yıla uzatılmıştır. Falz de yüzde sekizden üçe Indirilmlie- tir, Seyahat içla müsande mes'a- lesine gelince biz hukukçular fazla metne dayanırız. Belediye kanunlarında seyahat müsaadesi bakkında birşey yoktur. Fakat başkan herhalde en büyük mül- kiye memuruna İçeri İşler bu. kanlığının emri dalresinde ha ber vermiştir. Köprüde yol yapmak mes'e- lesine de temas edeyim. Bir belediyo relsi taştan taşa seke- rek evlne gitmek mecburiyetinde kalsaydı onu müahaze edecek: lerin başıada ben — bulunacak. tim, Ba o demektir ki: — Sen kendi evlne gitmek. ten acizsia, nerede'kaldı mem- leket işinl başarasın. Yalnız arkadaşlar; burada kendi memnunbiyetimi arzede- ceğim bir tablo var. O'da eski idarelerdeki hükümet memuri- — Lütfen çeviriniz — arşılıklar Kılavuzu No.l1 Örnek: erbaia — kırk - gün #ürer, karakış kırk gün sürer, Erkân (rüesa anlamıns) — başman Örnek: erkâmı devlet, devlet başmanları Erkânı askeriye — raller Erkânı harbiye — (Er.) etat major Erkânı harbiyel umumiye — genel kurmay (İr.) etat major general Erkânı barb zabiti — kur- mMay subay (fr.) of(lcler d'etat major Erz, pirinç Erzak, azık Örnek: Burada çalışan emele, erzakını köylerinden getiriyor- lar, burada çulışan İşçiler, azık- larını köylerinden - getiriyorlar. Erzan, yakışır, yaraşır Esalet, asallık, asalet, aeillik, aksoyluk, tözünlük Asli, 1 — Asallı, asil, aksoy, tözün 2 — (Vekil karşıtı) esi Örnek: Bu İşte esaleton bu- İmnuyorum, bu İşte esi olarak bulunuyorum. Esaret, kullak, (fr.) servitude Örnek; Türk milleti esarete tahammül edemez, Türk ulusu gene kurmay Esaret (Ülke ve ulusların ya- bancılara mahkümiyeti anlı ns), kölemenlik, (fr.) eselavage örnek: — Hind'liler asırlarca etaret huyatı geçirdiler, Hind liler asırlarca kölemenlik hayatı geçirdiler. Esaret (harb — eslrliği mida) — tatsaklık Örnek; düşman — ordusunun başkumandanı da esarete düş müştü — düşman ordusanun başkomutanı da toutsaklığa düş- müÜştü. Esie — yutsak, tutkun Örnek; son muharebede düş- mandan on bialerce esir aldık — bon savaşta, düşmandan on binlerce tutsak aldık. Hüsnünün esiri olmuşta — gözelliğinin tutkucu — olmuştu. Esirane — Kolca, kölece Örnek: onun yanında esirane çalışmıştım — OÖnün yanında kulca, kölece çalışmıştım. Esast — ana, (fr.) fondamen. tal Örnek: ana kurallar — esas kaldeler Esas — anıl, (fr.) fond Örnek: asılsız — bilgiler — esussaz - havadisler Esas — dip, (fr.) fond anla- : dipsiz sözler, csasuz — Kökü Türkçe olan Kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügüm olan hüküm, Türkçe “Çek,, kökünden Esas — temel, (fr.) fonde- ment, base örnek: temel koyma, esas Esasen — temelinden, aslın- dan, ((&.) aa fond örnek: esasen ben bu İin böyle olacağını daba evel sez. miştim, aslından ben bu İşin böyle olacağını daha Ödce sez- miştim. Fsasi — anasal, köksel, (fr.) conetitatfonnel örmek, köksel töreler, hu- koku esasiye, drolta — conetita- tionnels, Anasal kanun — kanunu esasi, Lol constitutlonnelle Esasi — enbaşlı, başlıca, ba- go, (fr.) fonda mental, — cen- Hel, principal örbek: büdce devletin en başlı Çbaşlıca, başın) — İşlerin- dendir. Esâtir — mlt (T, kö) örnek: oğuz destanında Türk esâtirine ald pek mühim İşler vardır, oğuz epopesinde Türk mitine ilişkin pek Öönemli İz- ler vardır. Esbab — sebebler Örnek:. esbabını — hazırlama- dan hiçbir işe teşebbüs etme- meli — sebeblerini hazırlama- İçe girişmemeli. ——