Aybey,Çin P renseslerinin TürkSaray- larında Çevirdikleri işleri Anlatıyordu Anadolu'nun Tarihi Tefrikası #AaATuUN HakaN Tefrika No. 18 M. AYHAN Bu sözler, Aybeyin yüreğini | acıtır, kanatir gibi oldu. Elini | kızın omuzuna dayadı. Yüzüne üuzun uzun baktı : — Sen, yalaız değileln artık Yakar, senin de bir oban, senin de bir çadırın, senin de bir atın, bir kılıcın olacak.. — Anlamadım.. — Öyle ya, Göktanrı, senin yolana bizl çıkardı. Sen de biz- den olursun. Göreceksin bizim yurdumuz, kahramanvların, arı- lanların yurdadur. Altın dağ etekleri bizimdir. Sen de benim kabilemin çen, dilber kızları arasına girecekeln, Yakar, bir hayale dalar gibi oldu : — Gözleri buğulanmıştı. İçin. de tatlı bir ürperme vardı.. — Olmaz m? Yakar biraz tereddüt etil : — Plar, fakat ne derler? — Ne mi derler, hi? Bilâ kis seni el üstünde tutarlar.. Aslımı, neslini anutmıyan merd yürekli bir kıza başka ne ya- prlabilir? Aybeyin duyduğu deminki hisler, sanki vücudandan sızıp geçmişti, Şimdi içinde, coşan bir Tosan şefkati dayuyordu : — Anan da olacak, kardeşin, dostun da, eşin de, bayrağın da, herşeyin de.. Ağlama Yakar, ağlama| Ağlamasan a canım, daha iyi günlere gideceğiz.. — Ağlamıyorum Aybey, İçim- de şimdiye kadar tatmadığım bir ferah var ki, gözlerimi ya- “ gartıyor.. Bea şimdiye kadar sarayda yaşamış bir kızım : Saray, zengin, mükellef, em- “eali az bulunan bir baplahane- dir. Orada bizim bedenlerimiz, semizletilen bir kuzu gibi, ya bir prensin, ya bir hakanın pis dişleri için hazırlanır. Sarayın içinde herkes bir hayalet gibi dolaşır.. İpekler arasında, ipek halılar üstünde ayak sesi bile duyulmaz. Orada yözlerce, bin: lerce — kızlar vardır. - Bunların çoğu, biribirine benzemezler. Dilleri hep Tarameeaamz Bonlardan bir kısmı, oraya çarçabuk alışırlar. Süs, eğlence, şarap, oyun, rakı ve saz İçinde Yalnız kal- dıkları vakit, sarayın bahçele. rinde kırlangıç gürültüsü İle çığtışırlar. Fakat bir kısmumız; ceki gün- lerimizi, doğup büyüdüğümüz yerleri, hürriyetimizi — ararız. Rüzgürlar bize, yurdumuzun ko- kularını getirir. Bir duman gör. sek, obamızda tüten dumanı hatırlı Dahası var : Çin sarayının kızları, pren sesleri, hep entirika İçin yetiş tirilir, ona göre terbiye edilir. — Bilirim, — bilirim! Bizlma Türk hüakanlarının da en bü: yük hatas değil mi Yakar? Her başa geçen, Çin'den prenses is ter. Burnunda elmas, gözünde tilam var bü pislerin? Berbad bir âdet olup almış, yürümüş.. Çin prensesleri bize gelince, der- bal bakanlarımızı, telelerimizi, Tekinlerimizi, — Yabgularımızı, kendilerine çevirmek Isterler, Bizl ellerinde oyuncak yapmağa, dinlerini bize aşılamağa çalı- şırlar.. Türk kakanlarının sarayların. da, Çio prensesleri uz İnsan ze- hirlememişlerdir. Zehlr onların birinci marifetleridir. Tabtlara kendi piçlerini geçirmek - İçin çevirmedik entirika bırakmaz lar. Zaten bütün bunlar yüzün- den bu hale gelmedik mi? Aybey bunları söylerken git- tikçe beyecanlanıyordu : — Ba kadıncılık yok mn Yakar, onun fenalığını biz az çekmedik.. Biz Türk elinin uğ- radığı bugünkü fena vaziyete, yüzde altmış, yetmiş, hep bu ihtiras sebep oldu, herşeyi unuturlar. Yakar susmuştu, dinliyordu. Fakat nedense, Aybey de fazla devam etti : — Neyse -dedi- bunu sonra konuşuruz.. Kolumun sarılması da bitti değil mi? — Bitti Aybeyi. — Dirzlerimde bir iki yara var, ben onları kendim yıkarım, Aybey çizmelerini çıkardı. Nİş, Uzun paçalı, pantalonu SARİ ü ATEŞARASINDA Tefrika numarası: 18 iaiyoruz.. Röüzgür bir dalgası halinde esiyor., Hava, ateş, toprak rüzgâr ateş, bütün mubit mteş ve biz. bu ateş içinde İlerliyo- ruz.. Etrafta —ârızalar var.. Bunlar i sıcağı iki — kol arasında tesbit etmiş gibidirler. - Bu yanan, tütüşan arazi üze- i,dıü biz sersemleşmiş, pişmiş — mahlüklara benziyoruz.. Ter; Ogirim şirim,. - Kemal'e sordu yalın ateş, ise 5 | ı İ Yazan: Orhun Rahmi Gökçe Gözlerini verdi: — Buna, cehenneme yolcu: lak, derler. Burası galiba, ce. hennemin — kabal — salonudur. Şimdi oradan geçiyoruz. Fakat kstikbale gelenler yok.. Tren hiç durmadan İlerliyor. Artık Bahrilüt'a — yaklaşıyoruz. Demek ki, Lüt kavm! buralarda helâk olmuş.. Şimdi Nevin'in bol işıklı bakışlarını içimde buluyorum. açmadan — cevab nua dizlerine kadar sıyırdı. Bu yacalar, ehemmiyetsiz birkaç bereden ibaretti.. Yakar ayağa kalkıış, eşya nin arasından gümüş bir şam- dan çıkarmıştı. -Ateşe yaklaştı rarak şamdanı yaktı. Muağara nn İçindekl aışçık daha arttı. Dışarıda rüzgâr çıkmış! Aybey, başını kaldırarak, fır- tınayı' dinledi : — Huy Salakcığım hay, be: nim için başına bir felâket ge- lir, diye korkuyarum.. — Ben de onu düşündüm Aybey, — Onun tablatini bilmezsin. Herif gelmek istemezse derhal İşinl becerir. Hem de yola çı kınca, geceleri bir yerde sığın mak, dinlenmek bilmez. Kaç defa bünün için kendisine çı kıştım amma, huy bu! Bede- ninden çıkıp gitmiyor. Sanki canına bağlanmış ta onu bira kamıyor. Şimdi eminim ki, yol. lardadır. Halbaki, dışarıda İn- sanın gözüne parmak değil, odun kaçsa görülmiyecek. Ka ranlık o kadar fazla. Sonra, bu raları bize birez yad yabandır.. Düşman vardır, uğra vardır. Yakar, bir postekinin üştüne olturmuş ve ateşin karşınmnda bağdaş kurmu tu ; — Bu Salak çoktanberi ya- nınızda mı Aybey? — Evet! — Nereliymiş, kimlerdenmiş, nereden geldi, söyledi mi size? — Hayır, söylemedi.. O, tu. haf bir adamdır Yakar, onu anlamak kolay değildir. Dışarnıda rözgür arttıkça artı- yordu.. Bu arada, keskin, feryad duyuldu : — Kurdlar.. Açlıktan bağı: rıyorlar gibi.. — Arkası var — acı bir OPERATÖR D" Kâmil Ahmed Merkez askeri hastanesi operatörü İkinci Beyler sokağı Beyler hamamı karşısı No, di. Her gün Üüçten sönra hastalarını kabul eder. Telefon 3686 İananların ©en İlerisidir. Bir ana bile sevdiği için bu kadar yüksek bir tahammül göstermez. Nevin, bir yığın şüphelerden tonra İstanbul'a kaçınca, bana bir mektab yazmıştı. Özür dileyor, Trahutsızlığını bahane ediyordu. Fakat en küçük bir Şikâyet — göstermiyordu. Ayni meoktabda hem Haşmet Hanıma selâmının — tebliğini bildiriyor, hem de bana: — Sıbıhatini düşün -diyorda: seni bir parça sarsılmış gör- düm.. Nevin, üdeta büyük bir abla şefkati İlo konuşmağa — başla- mıştı. Anlamıştım ki; Novin — artık benden ümldini kesmiştir ve kendisini başka bir hisen ver: mek ye avatmak İstiyor, Bet- Aydın Halkevinde ae Si Brrizee Sıtmaya Dair Bir Konferans Ve Bir Konser Aydın (Hususi) — Dün ak- şam Halkevindö, Aydın sıtma mücadele mıntakası — başkanı Dr. bay Rüştü tarafından (Sıt ma) hakkında bir konferans ve arkasından okutan bay Şe- fik ve bay Hüseyin tarafından keman ve piyano ile bir kon- ser verildi. Gençler bu konser- lerinde H. VV. Ernet'in (Eleği) #ini; Göossek'in (Gavotta| Ş Oh Dö Berlot'un (Adagiyo) su- ou ve Franc d'Ardla'dın (Sere nad)ını çaldılar ve çok muvaf- fak oldular. Aydın (Hususi) — Halkevi okuma odasına mart 935 ayın- da (2103) yurddaş gelmiş, bun lardan (1140)» muhtelif kitab ve (963) ü de mus okumuşlardır. Gelenlerin (548) 1 okatan, (640) 1 talebe (492) &4 memur (523) 0 mühtelif mesleklerdendir. Halkevi kürslar — şubesi, Ay: din haplshanesinde okuyup.yaz ma bilmiyen — hapisler için bir kürs açınıştır. Kura okutanlığım Okutan Saip Üzerine almıştır. İçtimat yardım şubesi de ha pislerin huylarını — dözeltecek vo bilgilerini arttıracak kitablar temin ederek hapishanede bir kütüpbhane kurmak için İşe gi rİşmiştir. Aydın Şehir Meelisi Toplandı Aydın, (Hususi) — Belediye meclisimiz, nisan toplantılarına başladı. İlk topluntıda — encü- menin verdiği büdce okundu ve çoğaltılarak Öyelere dağıtıl. ması onaylandı, Büdeemiz bu yıl 129 bin llradır. Geçen yıl 106 bin Ura idi. Bu yıl büdcesinde elektirik faşaatı için emlâk bankasından ödünç alınscak 30 bit Hra bu. landuğandan bu çıkarılırsa büd. ce geçen yıldan 7 bin lira ek sik olarak yapilmıştır. gazete ve mec: ve Germencik'te Kırmızıay Kongresi Toplandı Germencik, (Hususi) — Na- hiyemiz Kırmızıay kuramu ve: nelik kongresi dün - toplandı. Eski heyetin raporu ve hesap ları onaylandıktan sonra 935 yılı bütçesl konuşuldu ve onay- landı. Yeni heyet seçiminde: — Baş- kanlığa okutan bay Ferit, vez- mnedarlığa bay Ahmet Sanerler, kâtipliğe — terzi Hilmi ve bucalıyanlar, — ekseriya böyle yaparlar. Ba bir, ruahi balet mest'elesidir. Oyalanmak ve ke- derlerini unutmak — için yeni meşgaleler ararlar.. Bazılarının meşgalesi ise işte böyle roman- tik ve yüksek olur.. O gün öğle sonu, Nüveyro Haşmet'e gitmişti. Bana: - Sen -demişti- gitmiyecek mizin? — Hayır Nüveyre.. Çünkü biraz hastayım. İstirahate ihti- yacım var, Cevabımı vermiştim. Nüveyro biraralık: — Şey -dedi- ağabey, far- kında mışın? Bu kadın haki: katen çok gözel ve — fevkalâde bir Up.. Hani, böyle genç bir kız olduğum balde onu hayran hayran seyrediyorum. Torbalı Haberleri.. —- .— Torbalı Tepeköy, (Hususi) Torbalı kaza merkezinde yeni den bir belediye binası vücuda getirilmiştir. Bay Hefik Coşkun binamn nanın bitimi için geceli gün düzlü çalışmıştır. Kazada ayrıca bir fidanlık, şehltler korusu tesla edilmiş ve birçok ağaçlar diklimiştir. Çocuk oyun ve spor meydanı yakında çocuklara - uçılacaktır. Bu husüsta başkan Refik Coş kun'un gayreti görülmektedir. Torbalı köyünün belediya sınırıma alınması İçin gösteriler İsteğe dayanılarak köylünün reyi alınmış ve balk ' reyini kullan- mıştir. Bu köy Tepeköy kazâ mer kezine 15-20 dakika meeafede dir. İkl merkez aratında şimen- difer yolunun İkl tarafına ya- pılacak evlerle kaza merkezi genişliyecek ve büyüyecektir. Nazilli'de Yapılacak Fabrika Için Halk Hazırlık Yapıyor.. Nazilli, (Hususi) — Kazada mekteb yapma — depreşmeleri | hızla yürüyor, Kuyucak hahi- yesi merkezinde yapılacak mo- dern mekteb yapısının taş ve diğer yapı aygıtları bazırlanarak temel atı resml yapılmıştır. Aşağı — Nazllli'da — yapılacak mektep yapısının dü temel at ma zesminin mensucat — fabri- kasile birlikte 165 nisanda ya- pilmasn düşünülüyor. - 15 nlsanda, fabrikanın temel atma merasimine büyüklerimi- zin de gelecekleri — Nazllli'leri çok sevindirmiştir. — Nazllli'nin her yerlade şimdiden — büyük hazırlıklar görülmektedir. ölçüler Müfettişliği Ege mıntakası ölçüler ve ayar müfettişlerinden Bay İhaan Ke ne ölçüler ve ayar müdürlüğü lâboratuvar elektirik mühendis. liğine tayin edilmiş ve Anka- ra'ya gitmiştir. Yerine Marmara mıntakası müfettişlerinden elek. tirik mühendisi Bay Bahir Ko. cabay tayin edilmiştir. üyeliklere de buyan Kadriye ve aşçı bay Hidayet - getirildiler, Şimdiye kadar, bu karuman başında çalışan ve çok İyi işler gören Cemil Tezer, belediye ve fırkadaki — İşlerinin çoklu- gundan bu yıl kurumun başın. dan ayrılmıştır. Yeni heyetin daha çok çalışacağını ve kara gün dostu kurumun yükselme: #ine muvaffak olacağını diler için başım — iğmiştim. Sadece gu cevabı. yerdim: — Evet, ideal tipl.. Nüveoyre, iki saat sonra dön. müş ve anlatmağa başlamıştı: — Hastalığınızdan mütecasir oldu. Belki de öğleden sonru gelebilir. glyudu. Acaba bu teessürün mahiyet ve derecesi — neydi?.. Şimdi, onu düşünü. yordum. Nüveyre'nin bütün neş'esi üzerinde idi. Karşımdak! kol- toğa oturmuştu. Elimde bir bukuku düvel kitabı — vardı. — Ööööf dedi- hâlâ m bu kitablar, hâlâ mı acanım?. Bırak şanu da biraz konuşalım.. Kitabı bıraktım: bir. kadın yalnız — Söyle bakalım Nüveyre ablu dedim. seni — din Belediye başkanı | Görüşler Sezişler Yazan : Eczaci K. K AHD eh . Sandoviç.. Bizim ekmek - peynirle #” franga adından bahsediy Tereyağlı ekmek pe,ııf.ıol' etli ekmek peynir.. Bu san' ne kelimedir? Diye merak eti nibayeti - (Ovlç) H olduğu Ü Sırb'ca galiba diyordum. fmdadıma yetişti: — Sandoviç bir adamıli * dır. Dedi. Bu zat çok kumar ayllg kumar maşasından — hiç mazmış. Günlerca uyumabı mek yimek gibi ihtiyaçld! uzaklaşır, elinde Takambil gıdları oyuna dalar, sabab © akçam olar. Ö; oyunda J bu zatın adı Bay Sandoviç Bir gün fena acıkmış, pl"' çağırmış. — Bir elinde ııl-J oyununa devam ederken! — İki dilim ekmek ortf” | biraz tereyağı, azıcıkta pt Demiş ve yemeği ba ol Hem bünü isiriyor. hetf oyuna devam ediyormuş- şısındakiler İmrenmişler? Bay Sandoviç'in - yediğii bize de! Demişlar ve böylelikle o” meğin adı Sandoviç kalaitt Doğru ise güzel bir 8d! Ben bezan karnım acık Bay Sendoviç'i yadediy0' Fakat tok karnına — aklâ gelmiyor. Aferin Bay 5* viç'e, bizlm ekmek pt toptan bir ad bulmuş... Alman ve İn- giltere Hava Kll." vetleri Vaziyet"” ——— .—— — Başı 1 inci yüzde edeceğini ve manmafib bt * sosta biçbir valtte -balo0f” cağını söylemekle iktifa miİştir. Sir Con Saymon'an İM ondan evvelki resmi — be ' arasındaki mübayeneti m0' » bahsederken bay Corçil ** ,, kânun 934 te bay Baldtif | vaki olan beyanatına lıı:'/ miştir. Bay Baldvin o İ — Almanya daha uzu0 " 4g det İngiltere İle — müsavl » vaziyete gelemer ve İngilif v kümetl hiçbir vakle AlmA” nıa Togiltero üzerine bAYt veffakunu kabal etmiyet” Demişti. Saçlarını — topladı. temiz, sevimli yüzünü, yi ellerile sıvazladı: yi — Bil bakayım -dedi ' neyime mağrurum Nâzıff bey?.. Sanl çok garibdi: — Ne bileyim Nüveyf* “dedim meselâ - gönçliğlü” a zelliğine, bugünkü — vazift — bayatına... — Yok yok -diyorek ’ değli, bilemedin.. v | — E, öyle ise, kafstdt V/ gıdığın sövgilinin güzellik” ç Dedim. Nüveyre, — ÖYÜ kahkaha fırlattı ki, öni billâr saksı bile çınlad? 'f — Amab aman, Ht # “dedi- tamamen yanlış: — gf — Ya neyine © ” — Sonu