21 Aralık 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

21 Aralık 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AEŞAM 21 Kânunwevvel 1840 “ Biri kadın, ikisi erkek üş ahbap yi a eee tür beni... Götür.. Beyoğlunda. yürüyerlerdı. Faika aap-| yacağım.. Beni al. Evine götür. Gö- e — Bu gece nereye gidelim?... Ne yar Kucuğundak! ve hareket aptı- yordu. Faika, isin! hafifçe sola doğru Merletti... «— Bu gece, —— dönüm nok- — Bakın, şu filmi Ona geliriz... - diyerek, sArkadaş karı. #is ilânının önünde durdu. Reklâm tarımda yapıştırılmış f0- baktılar: riz. — Haydi öyleyse lokantaya... Gördü- nüz mü işte. Tahminim gibi çıktı... Evvelâ: «Bu gece nereye - 'gidelim?...» Sinemanın mevzuu inkişaf” ediyot” dü: Puul, Henrette'e: — İtirafı müşkül... Fakat seni seri yorum işte. - dedi. — Bunca zaman- danberi kalbimde giziediğim bu sırrı nihayet meydana vurmağa karar ver- dim... Hehriötte' — Ah bunu niçin bana söyledin?... O güzel arkadaşlığımız ancak... Zaten sihnimin bir köşesile Np sani düşünürdüni; fakat i 'n Kendime bile itiraf kanli > diye ka beni seviyormuş... Tıpkı filimdeki gibi... Halbuki ben kendisin! fevkalâde bulmama rağmen bu geceye kadat böyle bir imkâm aklımdan bile geçir- memiştim.. Fakat artık, ok yaydan fırlamış bulunuyor... Cidden Rüsteme karşı feci vaziyet amma, kabahat ben- de değil. Mukadderat böyle “tedi. Hem kârata geçen sene üç bin liramı batırdı... Pulkayı da kaç kere aldatma- dı mı?... Dur bakalım, şu meseleyi na- dünü yerine getirmek üzere Ankaraya gider. Bir de İstanbulda serbes kalı- rız.. Olur şey deği bu Falkacık... Ner- min ellerile dizimi bir okşuyor Ki. Ve bu aermin eli tatmak İstedi. H: flfçe sağa doğru baktı... Rüstem Silim. le meşgul . Paikanın profili de kınık dadı' Azıcık ve yan gözle baktı. Perde- den akseden ziya sayesinde, Ali Riza, bu bakıştan “bir aşk ifadesi sezer gibi oldu. Eline gene kadının kürkü geldi.. Yu- muşak tüyleri biran sıvazladı, okşadı... Birdenbire: Hart. Miyav Ve elektriklerin yanışı ile berabir, cevap verdi; ve Pan: «Ah Henriette'e| iki taraftan birden ederken genç kadın heyecanla; —Peki amma, kocama karşı vaziyetimiz?.. Senin vaziyetin?... Yarab- bi! Yarabbi!... Keşke ebediyen bu sirri yöreğinde saklasaydın.. Şimdi bütün hayatımız alt üst oldu. Üçümüzünkü det. Beniyik!?.. Biribirlerinin yözüne derin ve ma-| nidar bir nazarla baktılar: — Seni seviyorum, Henrlaitel — Ya ben?.. Ya ben Paml!, Ve uzun bir buseyle öpüştüler. “Galeriden bir külhanbey, sesli filmi bir dudak gürüttüsile galeyana koskoca bir ködi kucağımıza çıkmış... Yarısı benim üs- tümde, yarısı Ali Riza beyde. Pet... İğrenç kedi. Ne de sakll.. Pst.. Haydi defal.. Hiç de iğrenç, sakil olmayan hi vanciğı yere attılar. Sırtına da, hinç- la birer tekme indirdiler... Hayalleri bir mıyavlama İle, dağı. dı, gitti, Kadın: «— Olacak şey miydi zâten?.. Ben getir-| de amma aptalım..» diye düşündü. “— Pütppppphhhh Gülüşenler, «tas!» diyenler oldu... Arka sırada bir bay; — Aman, ne terbiyesiz ;ysanlsr Bir bayan: — Hem de filmin en zötkli yerinde böyle şeyler yapıyorlar... Buse hâjü devam ediyordu Kİ, Faika, 8ol bacağınm dürtüldüğünü duydu... Harifce dönüp baktı. Karanlıkta Ali Rizanır. profu:... San- ki oralı değilmiş gibi, pürdikkat filmi seyrediyor... Tuhaf şey.. Erkek. şimdi artık bir kolunu İyice onun Kücağına koymuş okşuyor. Falka şaşırdı; mahcubiyetiz önüne baktı. Gayri tebii bir şekilde filmi seyre devara etti... Amma artik birşey snlamıyordu. Zira kendinin şu esaada kahraman olduğu macera, besuz per- dedeki mevzudas çok daha enterasan. dı. Kocasının arkadaşı, kendi on sene- Uk ahbabı, evlerinin haftada üç beş gün muntazam müdavimi Ali Riza!.. Bürle birdenbire?.. Ve bu şekilde. Aaaba filmin verdiği heyecandan muydı?... Onların da hayatı bu Heo-İedip yarışın Paul'ünkine benzemiyor çala takım Atatürk Okupasını kieste'le - mu?,. Doğrusu All Rizayı m onun kendisine karşı böyle bir his beslediğini düşünmemişti. Erkeğir: elin! itmek?.. Cesaret ede- madi... Pevkalâde hürmet ve takdir! buna mâniydi.. #— Hem nişin?.. - diye düşündü. - Zaten Rüstem son günlerde pek de kabalaştı. Şunun cezasını vermek de fena olmayacak...» Ve romanin müteakıb kısmını zih- Binden şimşek süratile geçirdi: Al: Rin zengin, yakışıklı. Hele Rüsteme kıyasla... Şayed o muhabbeti pri 2 ötekine varır- ile... Beyaz perdeden Hönrtette hıçkırı- yor: Erkek: «— İmkânı mı vardı?... İnsanın zih- ninden neler de geçebilişor!...» diyerek içini çekti, Rüstem, yanından geçen gazozcuyu durdurtmuştu? — Soğuk birşey içer misiniz?... Hele sen.mutlaka bunun üstüne bir bardak s1 içmelisin, Falka... Korkmuşu ben ziyorsun!... Betin benzin uçmuş... Müellifi: (YANG) Atatürk koşusunun programı İstanbul atletizm aj I — Atatürk esen 21 2/ 940 cuma günü saat 17 de Taksim- deki âbide önünden başlanacaktır. 2 — Atletelr, soyunmak üzere 16,30 da Taksimdeki bölye bina- sında bulunacaklardır. 3— Koşu yolu şöyledir: Abide, komutanlığı, Muhabere aka üçükçillik, okulu, Taşlık, Gazhane, Dağcılık klübü, Abide. 4 — En çok koşucu ile iştirak hitamına kadar birinci alacaktır. 5 — Yanş ilk atletin varışından on dakika sonra nihayet bulacaktır. Bundan sonra gelecek olanlar hiç bir tasnife dahil olamıyacaklardır . 6 — Ferdi ,tasnifte birinciden üçüncüye kadar madalya ve takım tasnifinde 4 kişilik takıma bayrak verilecektir. 7 — Ankarada yapılacak Ata- türk koşusuna iştirak etmek üzere bölgemizden seçilen Hüseyin Al bayraktar, Rıza Habip, Ar- tan Semerciyan, Mafidisin atletizm ajanlığına müracaatları tebliğ olur nur, reslerini bana verecek. — Hazır kabeden bü- tin malümatı alın... İh mama 7 uag e ie aşağı ineyim... Sizi direyim... sırada genç bir Romalı, — kont Sant Anna maçları Devamlı yağmurların (sahaları hire uğrayan lig maçlarına havalar tekrar bozmadığı takdirde yarm Şeref ve Fenerbahçe (o stadlarında devam edilecek ve bu suretle birin- ci devresi nihayet bulan izlerin ikinci devresi başlamış olacaktır. Müsabakaların bidayetinde tan- zim edilen fikstüre tuhaf bir tesar düf neticesi olarık O şampiyonlukta rol öynayabilecek ayardaki klüpler başlanşıçta karşı karşıya geldikleri ihetle birinei devrede odluğu gibi ikinci devrede de ilk üç hafta izin en mühim maçların yapılacak v tini yarı yarıya kaybedecektir. Maamafih geçen haftaki karş-|0 laşmaların tehiri Beşiktaş - Fener- bahçe gibi şampiyonluğu tayin ede- sek bir müsabakayı en sona bırak- tığı cihetle bu devrenin müsabaka- İarı, bu iki takımdan birisi takılma- dan yürüdüğü takdirde yetine kadar heyecanını muhafaza edecek gibi görünmektedir. Yarmki karşılışmaların en mühi- mi hiç şüphesiz Fenerbahçe - Ga- latasaray maçıdır. Ayrıca Şeref sta- dında Beşiktaş - Kasımpaşa, Vefa © yopiani Fener stadında Beykoz « İstanbulspor, Süleymaniye - Beyoğ- İuspor maçları yapılacaktır. Senelerdenberi - yaptıkları karşılaşma ile spor mubhitini günler- se alâkadar eden Fenerbahçe - Ga- latasıray klüpleri senenin ikinci res- mi maçını yarın Şeref stadında ya- pacaklardır. Türk sporunun © doğ- bümüz yı ları misel ar hakkında evvelden yürütülen tah- minleri altüst edecek dereceler el- de ettiklerine müteaddit defalar şa- hit olduğumuz cihetle yarınki kar- meyi doğru bulmamaktayız. Yalnız jher iki tarafın bugünkü Kadrosunu gözden geçirmek faydalıdır. Son günlerde güzide iki oyuncusunu kaybetti nik oyunculardan Galatasaraylı Bo- diyen aramızdan ayrıldı. Atletizmde Türkiyenin göz bebeği olan ve fut- bolda takımım galebeden gelebeye ulaştıran Fenerbahçeli Melih ceza heyeti tarafından 9 ay müddetle boykot edildi. Yerleri" pek kölây, kolay doldurulamıyacak bu iki kiy- metli oyuncu için her iki takımda tadilât yapılması tabildir. Haber aldığımıza göre Fenerbah- çe, kadrosuna ceza alan bir atlet futboleusuhun yerine diğer bir at- leti ikame edecekmiş. Bu atlet fut- bolcu 939 senesi 100 ve 200 met- re Balkan şampiyonu Muzafferdir. Galatasaray ise çoktanberi ta kunda oynamıyan Cemili sağiçe ala- rak Salâhaddini soliçe geçirecek ve bu suretle Bodurinin boşluğunu dol duracakmış. Her iki klübüs de can olmıyacağını simdiden O kestirmek kehanet olacağına göre ancak ma- çı görmekle bu merakımız zail ola- caktır, ve geri dönüp genç kadını teklifsiz. ce «*— Hayır, ecnebi olacak... — dedi. — Fakat amma da güzel! ki Tercüme eden: (Vâ - Nâ) Bu intiban aldıktan sonra, kaldı. Takibe başladı. 1 otelinden an- | Amerikalı kadın, kendi memleke- tinde olduğundan ziyade Avrupada kadınlığını belli eder. Hele Pariste sokakta gezerken beğenilmek onun zevkini okşar. Memleketinde mev- cud olmuyan bu zevki haricte arar. Takip edilen bir Fransız kadını hayatlarda müessir olacak-| şaşırır. Namuslu ise buna kızar bile. Dk Ke Sn en RM reis len aenimie dali ol-| gölgesinde tenha yerlerden geçiyor- 'desine saptı, Havanın güzelliği ona (sa, bundan dolayı memnun kalır.|lardı. da yürümek arzusunu verdi. Sizara-| Hattâ adımlarını yavaşlatmak, bir sn tüttürüp (ilerlerken, bayan Ronalda takıldı ve artık on- Fikir geldiği dan ayrılamadı, ae inelim vel beğ. Bar bare alk ke mal ere tam. tee lamak bele bir arzu yani Misafirdir!... — dostuile birlikelgiymişü. Ceketi kısa, etekliği dar Valim lokantasında yemeğini bitir. |olduğu"işm vücudünün bütün şekli) wişti; bir gün evvel bir randevulortaya çıkmutı. Şapkasının arktısın- anlatır; saretlendirmek ona hitap etmeğe kalkarsa, kadın nağa kadar süzer, başından savar. Bu macerayı evinde kahkahalarla pohpohlandığı verdiğini ansızın hatırlayıverdi. dan lüle İüle san saçları insana böy- | işin memnuniyet duyar. dü. Ziyar Adımlarmı sıklaştırdı. İleri geçti|sebbibi kendi olduğuna dair onu; Sant" Anna, seyrettiği saçların |merdivenleri inmeğe başladı. Fa-| ve memnun oldu. sallatlarına i şehir!» derdi. Takip edilmenin mü- ri ei Mi bozması yüzünden geçen hafta te-| bundan sonraki maçlar ehemmiye-| beri masına âmil olan bu iki güzide klü-| Vefa Tehine görmekteyiz. Fakat ılaşma hakkında da tahmin yürüt! her iki takım eni Memleketimizin yetiştirdiği en tek- | duri ümid edilmedik bir anda ebe-| alacak mevkilere yeni iki oyuncu! LI i İ getirmesinin takımları lehine olup geri|oldu. Önöne geçip küstahça yüzüne başlıyor Fenerbahçe - Galatasaray yarın| «m: Şeref stadında karşılaşıyor Her iki takımda bundan başks esaslı bir değişiklik yoktur. Yalnız Faruğun tekrar Galatasaray müde- Fansında yer almasının bu karşılaş” mada mülüm rol oynıyacağını da ilâve etmek lâzımdır. Maçın diğer bir hususiyeti de Fe- her « Galatasaray taraftarlarından fazla ligin başında giden Beşiktaş- ların da bu müsabakanın neticesi” ni heyecanla bekledikleridir. Puan vaziyetinde ikinci gelen Fenerlilerin Gnlatasaraya takılması Beşiktaşlılar nı kati surette şarnpiyon yapacak- tar. Her iki takımın şimdiye kadar tıkları o maçları nazan (itibarı alırsak avantajı daha fezla Fener- bahçe lehine görmek icap: etmekte- dir. Çünkü sarı lâcivertlilerin kolay- hıkla kazandıkları bazı takımlar kar- şında Galatasaraylılar çok güçlük gekmişlerdir. Maamafih bu hiçbir zaman Fener - Galatasaray maçın- dan evvel kari bir hüküm yürüt mek. için bir miyar değildir. Ta- ikımda yer alacak oyuncularn o günkü haleti ruhiyeleri maçın neti- cesini tayin edecek ve âsabına hâ-| kim olan taraf maçı kazanacaktır. Günün diğer o karşılaşmalarında Beşiktaşın o Kasımpaşaya ( çalebesi normal ise de bu galibiyet diğer ta- kımlara kasşı kazanılan Oo gelebeler kadar kolay olamıyacaktır. Siyah beyazhların fazla enerji sarfetmele- ri lâzımdır. Vefa « Topkapı maçını, Vefalılı- rin Beykoza karşı düştükleri ihmali tekrarlamıyacaklarını ümid ederek i Topkapılıların çok enerjik oyuncu- ilara malik olduğunu da unatmamak gerektir, Fener stadındaki o Beyoğluspor - “Süleymaniye maçını geçen hafta Galatasarayla beribere kala- rak kuvvetini isbat eden Beyoğ #porlülerir kazanması tabiidir. İeymariyelilerin müdafaaya ehenr miyet vererek çalışamaları lehlerine olacaktır. Ayni etaddaki Beykoz - İstanbul- spor maçı kuvvetlerin müsavi ol- “mas yüzünden enteresan geçecek- tir. Her iki takım için bugünden galebeyi kestirmek imkân dahilinde! İdeğildir. Ancak fırsatlardan istifa- de öfmesini bilen ekip gelebeyi ken- Sü- | Tetra Ko 157 “I AŞIK GARİP Demişlerdi. Garib, gemide bu yolcu- vi. — Tebrine #idip ne yapacaksın? — Orası benim memjeketimdir. Ben doğdum. — İstanbula nasi geldin?.. — Karadan. — Çok üzün yol —'Tam altı ay sürdü, Gözüm yıldığı için, bu sefer de denizden gideyim de- dim. — Tübrizde ne İş görürsün? Denizci 0)- dum. Bir yıl kadar donanınada kal- dım. Kumaş taciri gülmeğe başladı: — Donanmada çalışan bir adamı deniz tutar mı? — O zaman tam. Ondan gon- ra beş buçuk yıl İstanbulda oturdum. Hamlaşınışım... — Hakkın var. İnsan stk sık denize çıkmazan gemi sallırımağa başladığı zaman başını koyacak yer arıyor. —'Tıpıı bert de öyleyim. Şimdi sal- tantı durdu. Neredeyiz? — Samsuna geldik Büruda çok kalacak uy? — Çabuk gitmek mi istiyorsun? — Evet — Acele bir işin mi var? — Eyet Tebrizden Tiflise gideceğim. Ve orada evineceğim. — Öyleyse hakkın Yar! Yarın sabah hareket edeceğimizi umuyorum. — Ya rüzgâr çıkmazsa)... — O zaman rüzgârı bekliyeceğiz. — Rüzgürm çıkması çok uzar mı? — Sonbahar mevsiminde bir iki günden fazin fasıla vermez. Yarın de- gilse öbürgün hareket ederiz. Âşık Garib biraz kendine geldikten sonra güverleye çıktı. Samsuna üsak- tan bakla: — Şahsanem! Sana yaklaşıyorum. Allah her adirimde bir kolaylık gös- teriyor, Şimdi de karşıma birkaç Teb- rizli yolgu çıktı. Beni yollarda yalnız bırakmıyacaklar, Onlarla birlikte ge- ieceğin. Tanrı beni koruyor. Senne Alemdesin acaba? diye söylendi. Aşık Garib memieketine yaklaştık ça, Şahsancma olan sevgisi artıyor ve içindeki ateşin gittikçe alevlendiğini dayuyordu. Gari güverteden başımı enginlere azaltir — Ey coşkun dalgalar: arasında bi- 22 ecel teri döktüren Karadeniz! Sen de biliyorsun Kİ, şu teknenin v yedi yıl çile daldurduktan sonra sev- yolundan alikoyar ve sevgilisine ka- yuşturmaşsan, Tanrı senden razı ol- maz! Allah: «Bet, abes ve lüzumsuz hile birşey yaratmadım.» diyor. mii pes de boş yere yeratılmadın! hasibini bizim teknemizden almak is- #iyorsan, senin miden v kadar büyük, ve DİZ o derece küçük mahlüklazız ki, hepimizi yutsan bile doymazsin! Ba- na merhamet edin, coşkun dalgalar! Bana acıyın! TTifiiste babası ölen sev- gm beni Bekliyor... Beni ona ulağtı- pe İdi tmrafına çevirebilecektir. Vefalı- lara kartı kazandıkları müsabaka Beykozluları daha avantajlı. günter-; mektedir. | SAZİ Tezcan Cumratesi günü Beşiktaş Şeret sla- dında yapılacak maçlar: İstanbul Erkek mektepleri futbol Hg heyeti başkanlığından: İ Darüşşafaka lzesi - İstanbul Er. M- sesi sani. 1330, hakem: Hüsnü, üsesl - Galatasaray lisesi; saat: 1445, hakem: Hüsmü e e Yarddaş' Eline geçen her seyin kıyme- timi bil, Ulusal ekonomi ve arttirma kurumu ikna etmek güçtü. Filhakika, kıya- feti, sokakta yürümek için fazla şık, fazla sazipli. O gün Hâlâne, pek yakışıklı bir erkeğin dikkatini celbettiğine kal bakan yabancı erkek onu takip edi- yordu. Derhal bunun farkına vardı. Doğrusu için için pek memnun ol du. Bilhassa ki adamın pek güzel ve mk olduğunu farketmişti. O an- da, genç ve zarif olduğu için kalben büyük. bir haz duydu. (Yürüyüşü daha atikleşti. Sokakları sapıyorlardı. Ağaçlar İtalyan, bu kadını takip ederken nazarlan| vitrin önünde durarak takipçiyi ce-| gittikçe' ziyadeleşen bir zevk duyur | iti yolunu tutar, Erkek, | yordu. Bütün teferrüatıni tek tek gözden geçirdi. Şimdi, ona karşı, mağa başlamıştı. Adımları sıklaştı. Aradaki mesafe azaldı. * Banki denizin kulağı varmış da Ga- ribin bu sözlerini duymuş ve ona aci- aş gibi, ertesi sabah yelkenleri şişi- ren bir rüzgâr çıkmış ve gemi işini bi- tirerok, derhal Samsun imanından ayrılmişti. Dalgalar coşkun değildi. Fırtına yoktu. Tatlı bir meltemle yola dürül- i müşlerdi. Âşık Garib köşesinde oturmuş. neşe ve sevinç içinde hazin türküler söyle- meğe başlamıştı. O dakikaya kadar ohün «Âşık Gâribe| | olduğumu kimse bilmiyordu. Garib! e #ürküler söviemeğe baylayın-! — Bu adam Âşık Garibe beniyör... Diyenler çoğalmış. Aşık Garib de yolculara kendini tanıtmağa o meebur olmuştu. | “Yoleylardar biri, arkadaşına: — İşte, kemeri altın dolu bir adam.. Diyerek, Âşık Garibin yedi yıl niçin o de- rengile, vücudün çizginile rece alâkadar olmuştu ki, Oara- ba almak için ziyaret edeceği dük- kânm önünden geçerken içeri gir- gi Fi £ İ ; p : ir Bayan Kervim iz misafir odaları, pyordu. betlisinie koşan bir âşık var. Eğer onu Yüzan: İSKENDER PAHREDDİN Bu Iki yölcü“ dolaştığını anlatmıştı. nun, adamın yanma onlar da sokuldülar, Bunlardan birisi Garibe selâm el di: 4 — Ben, Şahsanemin bubasınn öne larındanım, dedi, Tifilsten İstehi gelirken: «Aman, bizim damad olasa! delikanlıyı bie soruşturun. Süğ mi, öl“ dü mü? Bara gelirken haber getirinie” demişti. İstanbulda seni aradık, bula”. madık, İyi Ri, şimdi rasindık. Yoksa,” dönünce «ölmüş» diyecektik. — Ölen biri var, dostlar! Fakat, ben j değilim. Şahsanemin babası ölmüştür. — Ya?.. Demek ki, biz Tiflisten çık-* tıktan sonra ölmüş olacak. — Evet. Herimide öyle-alsa , gerek. | Göçen yıl ölmüş İki arkadaş abbaplığı ilezleteiler. Bü adamların maksadı Tiflise gilmek de- , gli, Âşık Garibi Trabzonda soymakti, Bel.nde kemer! dolu sanıyorlardı. Hale buki Aşır Garibin koynunda; Defter” dar Halii'efendi İle birkaç dostun vere” . yol parasından başka birşey yok” rik versin ki. Tebrize gidecek lan kumaş tacirleri çok temiz kajb- Mi ve anlayış insanlardı. Bu İki ada” mın soygunculua çıktığını dahmin ederek, onları Garibin yanından uzak- taştırmağa çalışıyorlardı. Hattâ bir âralık Garibin kulağına: — Bü adamlar kötü maksatla senin yanına gidip geliyorlar Onlara yöS verme... Sonra pişman olursun” Demeğe mecbur katınışlardı Nihayet bir sabah güverteden Dİ ses yükseldi: — İşte, Trabzon göründü. Âşık Garib sevinçle göğsünü tuta” rak kalktı” — Bizi yutmadan, gtmimizi buraya kadar selâmetie sürükleyen şu dalga- * Jara varıp teşekkür edeyim. Şimdi bir daha inandım ki, ben Şahsaneme kar Altıncı kısım “Aşık Garip Tiflis yolunda Trabzondan sonra, Erzurum yolü çok sıkmtıtı geçmişti! Âşık Garib Kaf» kasa giden yolcuları ayrlmıyorda.« Sev beraber Tiflis yolunu tutmuğ” “Sik sabah ata giderken, yolcularda hizi — İşte Tiflis göründü... Diye marıldandı. Çukurovadan geçte yorlardı, Gerçek Tiflis kapılarına yak- saşmmışkardı. Garib, bir ağacın üstünde ölen bif ei bülsü gördü , — Şu kuşcağır bans birşeyler söy” lüyor... Durun yuleular, ona cevap ve“ reyim, A Diyerek, başını kaldırdı: Er bülbülüm sakın Ötme garib garib, gönül yen değil Belki esin seni arar yuvada, Ötme garib yarib, gönül şen değik ÂşıZ Garib atını sürdü ve yolculara? © — Haydi, öiz de atınim sürünüz-. Geri kalmayınız! Diye bağırdı, Ve (Tokmaktepe de- nilen mevkte gelince, sevindi: * İşte geldim himmet ile, Şükür gördüm seni Tiflis? Geldiğim sen söyle ona. Şükür gördüm seni Tiflis! Cürkası var) | | Orduları durduran kadın Edirne sarayında, Bizansın fet- hinden. 38 yel önce çeçen ve bir âşk macerasile biten yeni tefrika- mıza vakımda baştıyacağır. kat “kalbinde küçük bir heyecen bissederek. C-nç kadın, erkeğin hâlâ bekler i ji li li i tie ii İli LL TH ir Hi si

Bu sayıdan diğer sayfalar: