EŞRLEE büyük bir rossam olmaktı. Portre #cs- amı olmak istiyordum, Kafamın içine 'de tarihte meşhur kadınların hayal- ileri yaşıyordu. Onların hepsine Ken- 'dima göre birer çehre ve) bu çehreleri başımın içinde bütün çiz- gileri, bütün renkleri, bütün mimikleri $ie o kadar derinden derine canlandır. mıştım ki, bunların sahiplerini sanki hakiki hayatta olduğu gibi tamıyot- "dum. Meselâ benim başımın içinde yar gayan Kleopatra biraz tombulea, elâ gözlü, küçük ağızlı, bakışları geçirdiği zevk geceleri ile mahmurlaşmış bir ka» "dındı, Saçları dalma dağırıklı. Ka- famdaki Lükres Borjla 189 bunun ta-İonun yüzüne istediğim gölgeleri vere- mamile aksi idi. Çok uzun boylu bit, miyordu. Onu yüzünde hakiki bir ge- kadındı, esmerdi. Kara uzun gösleri-| serin gölgeleri olduğu halde görmek ve nit son derece esrarengiz Dakışları| çalışmak istiyordum. Bunu da kendi- vardı. Burun kanadları dalma hars-| sina söyledim. Gene gülümziyerek: kotli tat, İntirasla dolu idi, Daha bun-| — Peki. dedi, o halde geceleri geli- lar gibi Pompadurlar, Mar! Antuanat-İ niz... lar, Katerinalar âdeta şekillenmiş birl Bundan sonra haftanın muayyen holde başımın içindeki gençliğe mah-İgünlerinde ona gitmeğe başladım. suz hayalden sarayda ağır, pahalı tu-| Mevsim kıştı. Çok soğuk geceler başla- tier, parmaklarında, bileklerinde | mıştı, Fakat bunları duyan kim? snlirinla dünyanın en meşhur, enİ Geceleri çalıştığımız ılık salonda yalnız üç dört mum yâkıyorduk. Lükres Borjla'nın mum ışığında yü- zünün hatlarını, gölgelerin! tesbit ete meğe çalışıyordum. Dışarıda kar fırtınası kıyametler ko- parırken ben içeride onun sicak ve ba- yıltıcı kokusu içinde hayatımın en fevkalâde anlarını geçiriyordum. Bu suretle resim ferliyordu. Lâkin bir akşam hiç umulmadık bir hâdale oldu. Ben gittiğim zaman onun bir erkek misafiri olduğuru gördüm. Gelişimden üdeta irisi de sıkılmış gibi idiler. Bir aralık ben çalıştığımız sa- Jona gittim, İçimde dehşetli bir üzün- tü vardı. Sacidede bu gece çalışmak istemiyor gibi bir hal görmüştüm. Bir aralık onların öteki salonda ga- yet yavaş bir tarzda konuşmaları ku- lağıma kadar geldi. Erkek ona soru- — O halde perdeleri Kapefakır... Yalancı biz gece dekoru içinde çalışa- Um... dağ, Dediği gibi yaptık, O benim gicam üzerine mor kadifeden bir elbise giy- mişti, Çünkü hayalimdeki Lükres Bor- Jia hep böyle giyinirdi. Perdeleri güneşe kayşı sıkı sıkı ka- pah pal MTA lap kegel a ederim ki, onun esranını hâlâ çözemediğim götlerins bakarken şaşırıyordum. Lâkin olmuyordu. Bu yalancı gece pahalı, en nadide elmasları, pırlanta- Jarı olduğu halde dolaşıp duruyorlar- dı. Lâkin bu sarayda yalnız tarihin güzelilkleri ve fettanlıkları le tanılar lerin şöhretini silemediği sokak fa- Bişeteri de yardı. Işte bu kadınlarla dolu kafamın kavasında, biç bir bal- taya sap olmağı düşünmeden gezip tozuyordum. Bir gün boğazın uzak bir iskelesinden vapura binerken uzun boyiu bir kadınla gözgöze geldik. Bu Sanki başımın içindeki hayalden ya- pilmiş saraydan çikarak karşıma di- kilen bir kadındı. Senelerdenberi dü- gündüğüm Lükrea Borjla'ya ne kadar benziyordu! Ayni uzun, çok uzun bir bay... Çizgileri, hareketleri insanı hay- Keta düşürecek kadar güzel bir vücud... Jokondun gülüşü gibi belki kıya- meta kadar bakışlarının esrarı anlaşt.| yordu: Jamıyacak uzun, siyah gözler... Müte-| — Bu da nesi? harrik burun delikleri... O cevap verdi: — Budalanın Dirt... İlle resmimi ya- pacakmış.. Gece poz vermem Jâzım- muş... Aptal. Yaptığı resim de birşeye Yüzünde ağzma kadar uzanan göz- Yerini büsbütün güzelleştiren, bakışla” Fındaki esrarı büsbütün koyulaşlıran bir tül vardı. Bütün çehresini sıkı bir) benzese bari. Buretta kapladığı için kirpikleri güş-| Bu sözlerin o toy çocuğa, bana nasl Mükle hareket ediyor, daha uzun daha) tesir edeceğini tabil anlarsınız. O kıvırık görünüyordu. ceden sonra, ne bir daha onun er Düşündüğüm Lükers Borjla'ya bu|uğradım nede resim yapmak için derece bnzeyen bir kadınla hayatta| elime fırça aldım. karşılaşacağımı hiç aklıma getirmez- onun benim kulağıma dim. Onu vapurdan çıkarken, tünele, tünelden sonra da tramvaya binerken üç defa daha gördüm. Sonra uzun müddet gözden kaybettim. Kendisini düşünmemek için yaptığım bütün ira- de zorlamalarım boşuna gidiyordu. Bende fikri sabit haline gelmişti, Onun Lükres Borjla kıyafetinde bir Besmini yapacaktım. Nihayet talih ba- na yardım etti. Bir dostun evinde onunla karşılaştık. Bütün toyluğuma rağmen, tekmi cesaretimi toplayarak ona düşündük- lerimi açtım. Kendisini Lükres Borjia'ya na dere- ce benzettiğimi söylediğim zaman kahkahalarla güldü. Şimdi düşünüyo- rum « Bu konuşmalarımız herhal- de pek enteresan bir sahne olacak. Hayata alaycı gözlerle bakan güzel bir kadınla, to7 bir çocuğun konuşuşu... Ona Lükres Borjla kıyafetinde resmi-| yo ni yapmak istediğim! söyleyince red- detmedi: — Peki... dedi, ne zaman çalışmağa başlıyacaksınız? Heyecanla cevap verdim: — Hemen yarın... Şayed kabilse.. — Pekâlâ... dedi, evime gelirsiniz döğül mi? O günü ondan en derin heyecanlar- Ja ayrıldım. Bu yapacağım resim fev- ka'âde olacaktı, belki beni şöhretin en yüksek kademesine Çikaracıktı Bu) eskisinin hükmü yok'ur. #bontm şahestrim olaosktı, Semih Türker Yüksek Mühendis Mektebi Müdürlüğünden: 1940 - 441 ders senesi talsbe kayı? muamelesi cumartesi ve çarşamba» lardan maada hör gün #8a* 10 - 12 ve 1330 - 15,30 arasında yapılmak Üzere Eylülün birinden birine! teşrinin beşinci gününe kadar devam edecektir, İsllât almak isteyenler mektep idaresine müracaat edebilirler, «Tö2l» hakkımda Çünkü bu sörlerden sonra kârlı bir ticaret hayatına attım. Bu- gün meşhur bir ressam değlim am- ma çok zenginim ve hayatımdan da mera kocaman bir yaprak sigarası yaktı. Hikmet Feridun Es ANKARA RADYOSU 1 teşrinievrel salı öğle ve akşam 12,30 Program, 12,43 Muhtelif şarkı- lar (PL) 1250 Haberler, 1305 Muh- teli? şarinlar (PL), 13,20 Karışık prog- ram (Pİ), 1303 Hafif sololar (PL), 10,30 Çifçinin saati, 19 Müzik, 1930 Habrelor, 19,45 Faml heyeti, 20,15 Rad- Sazetesi, 20,45 Fasıl heyeti, 2130 mer 21445 Salon orkestrası, 22,30 Ajans ve borsa haberleri, 22,45 Salon orkestrası, 23 Cazband (PL) 2 Tesrinievvel çarşamba sabahı 730 Program, 13$ Hafif mürik (PL), 8 Haberler, 8,10 Ev kadını, 8,20 Hafif müztk (PL) — ZAYİ — 1939 yılında Yenikapı orta- okulundan aldığım (tasdiknameyi kaybetiim, yenisini çıkaracağımdan İ Esrarlı Yüzük 'Tetrika No, 115 PR “VA « NO) s ie küstahlıktır, biliyo- ci Beni affediniz... Fakat pe miyim ei Ülerinize gayet büyük hizmetlerde İtahkir edilmeği. unabilirim... Çok ciddi sebep-| Sustu İler, doğrudan doğruya müracami| Bir heyecan, Fazla konuşmasina "etmekliğime mani oluyor... olmuştu. Cümleler biribirini takip ettikçe şi yalvarır gibi yum Bedriye büsbütün o mahçaplaşıyor- "du. Masumenin kendisini pek hara “mi ederim, Masume Ba İYetli karşılamıyacağını tahmin et-İnimefendi... Beni tahkire kalkma. müştü, karşanda buz gibi duruyordu. So-İler zuh: ğuk muamelenin bu kadarini da 'aklından geçirmi Bu sefer de Bedriye başını aza Mmetla kaldırdı. yandı, — Küçük hanımefendi, .. — der Hu — Söze Sak elma — a mİ ürkiye Demir ve Çelik Fahikelari Gg mm Demir ve Çelik Fabrikalari Müessesesi Müdürlüğünden : “Mobilya imalatı ilânı, Türkiye a KE A On konmuştur. — İşbu imalâtın muhammen (keşif bedeli 18,505. — lHradır, 8 ni Eksiltme evrakı 3.— iira mukabilinde Ankarada Sümer Bank mua“ melât şubesinden İstanbulda SümerBank şubesinden ve Karabükte Türki. ye demir va çelik fabrikaları müessesesinden alınabilir. 4 — Eksiltme 14/10/1940 pazartesi günü saat 15 te Karabükte Türkiye demir ve çelik fabrikaları müesscsesinde yapılacaktır, 8 — İstekliler tekli? evrakı meyanına şimdiye kıdar yapmış olduklari bu kabil işlere, bunların bedellerine, hangi bankalarla muamelede bulun- duklarına, ticaret odasında kayıtlı olduklarına daig vesikalarını od lardır, 5 — Muvakkat tem'nat mikdanı 1385.33 liradır, 7 — Teklif mektuplarını hari zarflar kapalı olarak ihale günü saat 146 kadar Karabükte Türkiye demir ve çelik fabrikaları müessesesi muamelâ$ şubesine makbuz mukabilinde teslim edilecektir. Posta ile gönde rilen tekliflerin nihayet ihale saatinden bir saat evveline kadar gelmiş ve zarfların kanuni şekilde kapatılmış olması lâzımdır. Postada vaki olabile- cek geçikmelerden dolayı müessese mesuliyet kabul edemez. B — Bu İmalâtı müosseö6 taliplerden dilediğine vermek ve yahut müna- kasayı hükümsür saymakta temamen serbesttir. (9209) Leyli Tıp talebe Yurdu Müdürlüğünden 838 - 939 ders yılı ikmâl imtihanlarında muvaffak lek bir sene müddetle muvakkaten yurtla alâkaları kesilmiş bulunup 680 - $40 yıl imsi-! hanlarnda muvaffak olarık yurda gelmeleri icabeden yurt talebelerinin nihayet 25/10/p40 günü akşamına kadar yurda müracaatla kayıtlarını yap- tırmaları meskür tarihten soncu müracaat edenlerin yurda kabul olunma- yasakları ilân olunur, (9302) İstanbul Telefon Müdürlüğünden : İstanbul ve Ankara telefon müdürlüğü santral ve atalyolerinde yetiş- #irildiktem sonra diğer merkezlere tayin vo İzam edilmek üzere müsabaka ile (31) aded makinist. (3) adet elektrikçi ve (10) adet montör alınacaktır. Müsabaka (o İmtihanı İstanbul ve Ankara telefon müdürlüklerinde 25/10/9040 taribine müsadif cuma günü saat 10 da yapılacak ve muvaffak olanlara staj müddetince ellişer ve tayininden sonra âitmişar lira Ücret verilecektir. Taliplerin kanuni evsafı haiz Banat mektepleri elektrik şubesi mezunlarından olması ve müsabakaya girebilmek için 21/10/940 pazartesi tarihine kadar İktimd Ve- kâleti teftiş heyeti relsliğine istida e müracaat edeceklerdir. günü sat 17 ya kadar mezkür telefon müdürlüklerine evrakı müsblte ile müraras* edilmes! şartlar, (9338) Üsküdar ikinci suh hu kuk mahkemesinden: 940/164 Boğaziçinde Vaplköyünda Van!köy çaddesinde eski 16 No. lu arsanın ta- maminım mutasarfı ikon mukaddema yöfat eden Mehmet oğlu Hüznünün alacak ve borçlarının bir ay, veraset Iddlasında bulunanların da üçay İçinde vesalk ve #enedatı kanuniyelerile birlikte Üsküdar Ikinel sulh hukuk hâkimliğine müracaat eylemeleri ve aksi takdirde kanunu medeninin 534 üncü maddesi mucibince terekenin ait olduğu makama teslim edileceği Nân olunur, «9880» iktisat Vekâleti Müfettiş Müavinliği İmtihanı 35 lira maaşlı İktisad Vekâleti müfettiş muavinliMi için 17 teşrinlevvel 1940 perşembe günü müsabaka imtihanı açılacaktır. Ararılan şartlar şunlardır: (A) memurin kanununun 4 üncü maddesi- nin A, B. C, V ve Z fıkralarında yazılı evsafı halz olmak, (B) Askerlik hiz. yeetihi ifa etmiş olmak, (O) Siyasal bilgiler okulu, Hukuk ve İktizad Fakül- teleri veyahud Yüksek İktisad ve o Ticaret Mektebi mezunu veyahud da bunlara mümasil ve aynı derecedeki ecnebi mekteplerinin birinden mezun şu evrakın bağlanması lâzımdır: (a) Nüfus hüriyet cüzdanı, (b) HAL tercümesi hülüsası, (ç) Askerlik vesikası, (ç) Mezuniyet şahadet- name vaya tasdiknamesi, (d) Sağlam bünyeli ve yolculuğa dayanıklı oldu- Zuna dair resmi tabip raporu. Aranılan evsafı haiz görülenler evvelâ tahriri ve müteakiben şifahi imtihana tâbi tutulacaklardır. İmtihanlar talipiere bildirilecek olan günlerde teftiş heyeti releliğinde yapılacaktır. Tahriri imtihanda muvaffak olamıyanlar şifahi imtihana gi- Temiyeceklerdir. İmtihan programi: (İ) İktisad Gstihsel), tedardi nakit ve itibar, inki- sam ve istihlâk) (2) Maliya (vergi nasariyeleri ve vasıtalı vasıtasız vergi» lerle bütçe hakkında umumi malümat) (3) Ticaret usul defteri (defatir ti- cariye, bilönçolar ve bunlar hakkında tatbiki malümat) (4) Ticari hesap (basit ve mürekkep e Mkonto faizli hesabı çariler) (9) Hendese (satah ve hacim mesahaları) (6) Türkiyenin tabil ve iktisadi coğrafiyesi ve Ikti- sadi tarihi hakkında melâmat) (7) İdare hukuku, memurin muhakemat kanunu, ceza muhakemeleri usulü kanununun tahkikat usullerine müteal- 4k bükümlerile ceza kanununun memur suçlarına ald kısmı, medeni ka- , medeni haklardan İstifade ve istimal imtihanını muvaffa- (6215) (920) Seyhan pamuk üretme çiftliği Müdürlüğünden “Elektrik kaynak makinesi alınacaktır,, Müsssesemiz Adana pamuk ürelme çiftliği için hem elektrik ve hem motörle çalışan 180 - 200 amperlik bir adet elektrik kaynak makinesi, art- tırma, ekzlltme ve (hale Kanununun 48 ncı maddesi mucibince pazarlıkla ye acele olarak satın alınacaktır. 'Taliplerin ellerinde mevcut makinelerin evsatilş teklif mektuplarını müdüriyetimiza göndermeleri Hn olunur. (9298) nizi siz de tasdik ediyorsunuz, öy-/ Yürüdü. leyse babam hakkında «beyefendiz | Öyle hiddetlenmişti ki... Hissi diye konuşmanız daha muvafık de- yatına hâkim olamıyordu. Ba kızla ğil midir? İdaha farla karşı karşıya kalan, bir Bedriyenin dudaklarında bir te-/kötü harekette bulunmaktan kor- dar bir bakış da gözlerinde ışıldadı. |Sırlar... Hem de beş para etmiyen Masume, büyülenmiş gibi belbu karda...» Şayet bu muhavere devam et seydi, babasına verdiği sözlü tutamır yacak, bu küstah kızı tahkir ede Fakat pederinize dair sizinle konu | cekti. yarken £— No küstahlık...» diyordu. Bedriye, ona bakıyordu... ince gölgenin (uzaklaşışım seyredk yordu. Fakat o da sakin değildi Hissiyatı ve fikirleri asabiyet için deydi... Damarlarinda kan bara retle dönüyordu. Kendinde bir bü- — Elverir... — dedi. — Hayme |iyanıp kabardığım hissediyordu. tumuza ÂŞIK GARİP Tetrika No, 91 ak ven sahibi bu dumani görünce; Eyvah, dedi, Yuvanın bârullar ateş m Ve şehre doğru kaçmak istedi, Do- ve gan bey, meyhaneciyi yakaladı: — Yuvan gibi bit haydudun barut larını meyhanende neden saklıyor- dun? Barut kaçakçılığının yasak oldü- gunu bilmiyor muydun? — Korkuyordum, pasam! Ondan kof. kuyordum. Beni her zaman Ölümle tehdid ediyordu. Onun yakalandığını duyunca sevinmiştim. Kendi kendime; — Artık bu canavarın elinden herkes gibi ben de kurtuldum, diyordum. Ya-| yer nk oldu bana, pasam! Bütün serve- tim, malım, herşeyim yanıyor. Mahv- oldum... Bit#lm, Yuyam kül oluyor. Sokakta kalıcağım Bana yardım edia! Hamza reis, Piyon batakhanesin- den birdenbire kara bulut halinde korkunç bir dumanın yükseldiğini gö- rünee, Yuvanın yanına koğtu; — Nedir bu duman? Yuvan bir tek kelime İle cevap ver- — Barut... — Elimindi bu barutlar? — Sizin... — Bizim mi?! Tilosta, bizim, kale içinden başka bir yerde barutumuz yoktur. — Üç yıl önce Rodosa gönderdiğiniz barut gemisini hatırlıyor musunuz? — Evet. Korsanlar böyle bir gemi- mizi batırmışlardı. — O geminizi Artonyo çevirmiş ve tayfalarını kdıçlan geçirmişti. Barut gemisi ondan sonra benim elime geğ- t. — Nami çıkardın o barutları bura» ya? Doğan bey görmedi mi? — Un çuval diye çıkarmıştım. Hep. sin! Piyon'a yerleştirmiştim. Hamaa rels bu hikâyeyi haşretle dinliyordu. Demek ki, battı zannetlik- leri Darut gemisini — ellerinden ka- çan — Antonyo çevirmiş, onun elin- dan de Yuvan almıştı. İkist de suçluj- du... İkisi de Hamza reisin eline düş- müşken, şimdi esir olarak Türklerin elinde yalnız Yuvan bulunuyordu. Hamza reis: — Artık elimizden kurtulamıyacak- sin, Yuvan! dedi - seni kaptan paşaya teslim edeceğim. İstanyulda ölüm ce- zası göreceksin! Hamza reis, yanan barullara çok acımıştı, Kendi kendine: — Keşke Yuranı, meybaneyi ateş- letmeden sorguya çekseydim, orada #ak- batakhaneyi Aadalılara ve sahibine bağışlardım. Gökyüzünü kara bulutla? kaplamış» tı. Yuvanın Türklerden çalıp sakla- dığı barutlar hâlâ yanıyordu. Sahilde bulunan 'Türk danizetleri yangının bü. yümesine ve şehre doğru çağ kadar beklediler. Ertesi sabah doğarken, ateş dinmiş ve Hamza rels, Yuvanın başına birkaç baltalı nöbetçi koyup yatmıştı. Hamza reis Rodos'ta. Hamza reis, Âşık Garibi kırmadı. Yuvanın yakalanmasına yardım eden gelmişlerd. Hamza rels Rodosta beş on gün ka- ,İlip bazı gemilerin kalafatını yaptır- e. Tost yrilir ayrılmaz, Ya aralık, Tilostan 9; u- vanı birkaç yelkenli We İstanbula göndermeyi düşündüyse de, Sarı Mah- muğ: — Bu herifi göz önünden ayırmıya- kım, Ne olur, re olmaz. bir daha ka- çırırsa, Antonya gibi, bekrarele ge- çiremeyiz. Demiş, Hamza rela de bn fikrinden vazgeçmişti Hamza re — Yuranı diri olarak İstanbula gö-| irlince, kaptan paşanm bu hadise- müddejumumiye yollayan adamın izini keşfetmişlerdi. Tehlike vardı. Bu adainı Esad adliyeye teslim et- mek üzereydi. Raif beyin bunları öğrenmesi! menfaati iktizasıydı. Bedriye, bunu | Birkaç gündür, ne yapacağını bil-/onda isyan uyandırmıştı. #neksizin, Bedriye bu meselelerle zihnini yoruyordu. Raif beyin kur- tulmasını istiyordu. Şayet Raif ma- sumsa ona karşı şükran vazifeleri vardı. Fakat şayet o kabahatli ol- aa bile kan rabıtalarile bu adams Bu | bağlı bulunduğunu hissediyordu. Fitraten o namuskördu o Cemile, Raif beyi bir daha görmiyeceğine dair yemin etmişti. Bu yeminine zıd bir şey yapmak istemiyordu. O er- keği görürse başına bir takım maddi ve manevi işler açılacağını düşünü- yordu. Raif beyle yeniden münsse- karışmak hakkını size vermi | Gözlerini kırpmaksızın Sarıvasıf-|bet tesis ederse, bu hareketin, başladı. . Hatti bahsettiğiniz. gibiİların kızma bakıyordu pek ehemmiyet verdiği bu zavallı 1 Teşrinlevvel 1940 Demiş ve uslasının hayretle kendie sine baktığını görünce, fikrini şu söze lerie izah etmişti: — Türk donanmasının Rodosta bü lunuşu, Akdeniz korsanlarının fitien etikleri deliklerde uzun zaman kapa” nıp kalmasına sebep olur. Belki bü müddet içinde Antonyonun da izi bus Yunur.. Onu takibo gideriz. Burada kalmak isteyişimin sebebi budur, us tacığımı Berdangeçti Recep bir an evvel İs tanbula dönmek, karısına ve çocuklar rına kavuşmak istiyordu. Âşık Garibim bu süzleri demirci ustasının hiç de hoşuna gitmemişti: — Sen, Hamza reisin işlerine karış mal Bize düşen vazife, büyüklerin yaptığı işleri hoş görmek ve onlara datma boyun eğmektir. Hele başımız | da Hamza reis gibi, uzağı görür, tes miz yürekli ve namuslu bir rois egri nura... Onun her yapmak, bis sim için de, memleke için faydali olur. Amma, Antonyoyu ele geçitmör. den dönmek pek şerefli bif iş olmasa gerek. Kaptan paşa, böyle bir şeriri ele geçirmişken, nasıl kaçır dığımızı soracak olursa, ne cevap ve“ receğiz? — Onu kaçırdıksa, ondan daha azı bir baydudu yakalayıp getirdik, deriz — Bana soranlara, ben hiç de b$8 cevabi vermen. i — Ya ns dersin? Hakikat, böyle de- gü mi? Hayır. Antonyoyu abdallığımız- dan kaçırdık, derim. Parmaksiz Yu- vana gelince, onuda biz bulmadık. Bir kadın, Yuvanı ele verdi demek, hakikati olduğu gibi söylemek des | mektir, Berdengeçtinin günleri döndü; — Bunları söylemek sana düşmeğ Resul! Bunu yaparsan, bem kendini yanında küçük düşür sabaha | müş, hem de Hamza reisi gücerdirmiğ olursun! — Demek Ki, Hamza relş söyliyenlere gücenir, öyle mi?) * Yelkenci Çallı Mehmed, paşa, gömis sinde Âşık Garihi gere, Bi Ka ve e — Resul adlı demirci çırağı sik sık baş ambara giderek, Tilostan aldığı" miz kadınla konuşuyor. Hamza rels, Âşık Garib'den emin ol- duğu için, Çallırın bu sözleri a lıkla söylediğine zahip olmuştu. Pas kat, Çalı Mehmed biraz daha feri giderek: — Dün gece onları konuşurken din © Iedim, dedi, Garih biraz rumca öğren” miş, biraz da öteki türkçe biliyordik Bu yarım yamalak konuşmalardan, Onların birlikte Kaşacaklarını ..— dım. Hele Rum kadınının Resule öy bir yalvazışı, öyle bir dil döküşü vardi ki, bu işi aralarında kararlaştırdık” larına da hükmettim. Size habar ve" riyorum. Hamza relş b: heye düştü. (Arkamı var) Bedriye onunla bir daka konuf” © mak fırsatın ele geçiremiyeceği düşündü. Kalbinde bir takım hisler çarp iyordu. Bu hisler, sade eski yelini" meti Raif beye kara bağlılık de ğildi. Bu mütekebbir kızım hareketi 4— Şayet isleseydim.. .» diye mi” rıldandı... Aşık renk gözlerinde bir işik Y*” np sönüyordu. 4— ... Şayet isteseydim...» Cemilin ona söyledikleri | aklın* di: «— Makbule nine, Raif beyi” kendi oğla olduğunu — biliyor.” Onun vücudundaki #şaretlere malâmatı var...» Ve ayni şeyi tekrarladı: 4— Şöyet istesem... Birdenbire, hızlı hızlı yürüme? Âdeta koştu. Azametli azametli, aheste w tarzda yürüyen Masumeye yakla — Sarıvasıf Paşaların kızı me hanıml... « diye haykırdı.