sin... Çünkü bu bizim konağın adı bir kere etekin değil!» diye çıkınış.. Hal- buki bu işin içyüzünü bilsen kahka- hikâyelere filân inanmam amma an» lat bakalım... Vasfı: — Yok canım... Zaten evin tekin ol- maması filân masal.. Orlada böyle birşey yok... Fakat bir kere zavallı evin 4smi çıkmış... Bunun da böyle olması- na ben sebebiyet verdim. Bak dinl On iki on üç yaşında idim. O zaman. lar bu konakta oluruyorduk. Henüz evin tekin olup olmadığı hakkında hiç bir dedikodu çıkmış değildi. İşte bu #ralarda idi Annem «Naciye» adında bir erlâtlık almıştı. Bu Naciye biraz evhamlı, epeyce de kaçık bir kızdı. Geceleri konağın sayısız odaların- dan, sofalarından, koridorlarından g€- gerken bir korku içinde olduğu gözle- rinden anlaşılırdı. Aksi gibi konağın içi de pek esrarengizdi. Hani elnayet #omanlarında tarif edilen garib evler vardır ya. Bizim konskda aynen bunlara benzer. Zaten son zamanlarda eşyamız azal- muş, gilemiz tenhalaşmış olduğu için kondğın yalnız bir katında oturuyor- duk. Bir gece hiç unutmam sofrada bir takım esrarengiz cinayetlerden, ölü- lerden filân bahis açılmıştı. Bize hiz- met eden Naciye korkudan kocaman- taşmış gözlerle anlatılan şeyleri dinli- yordu. Yemekten sonra Maciye aşağıdaki olamadı. Ev halkı en küçük big çıtırdı- dan mânalar çıkarıyordu. Hez tarafa müthiş bir korku ginmişti. Dört ay sonra evden çıkmağa mec- bur olduk. İşte aradan yıllar geçtiği halde kü- çükken yaptığım bu muzipliğin ceza- sını çekiyorum. Düşün bir Kere, evlendim. Çolufum çocuğum olda, Pakağ bizim evin uğur- suz şöhreti o kadar müthiş bir hale geldi ki artık tek bir kiracı çıkmı,uğ. Kimse evi tutmuyor. Geçenlerde bi- zim bayana: — Yahu gidip de şu konakta otura- lam... dedim. Az daha beni boğacaktı: — Ben öyle yerde oturamam.. diye küplere bindi... Bundan bir hafta evvel gene köşkün önünden geçiyordum. Bir dene göre- yim? İçeride bir ışıkt... Fena halde meraka düştüm. Bereket anahtar yanımda İdi. Lig maçları yarın başlıyor Klâplerimizin bir kısmı, müsabakalara) — öye te tn denizi değtini| adamlar, yeni kadrolarla iştirâk edecekler e o Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray kaptanları soldan itibaren Fikret, Hakkı, Salâhaddin Üç ay devam eden bir istirahat dev- resinden sonra futbol meraklılarını heyecandan heytcana sürükleyen İs- tanbul lig maçları yarından itibaren 'Türk fütbolunun kalkınmasında mühim rolü olan Taksim stadının yı- kılması yüzünden bu seneki maçlar yalnız Fenerbahçe ve Şeref stad'srma inhisar etmektedir. Geçen seneler üç stada taksim edilen maçların bu 88- ne eldeki mevcud Iki stadla idamesine çalışılacağını ve bunların da ancak| birinci küme klüplerinin oyunlarına kifayet edeceğini düşünürsek Ikinci küme ve genç takımlar müsabakala. Finn bu sene ajanlığın programında | yer alamıyacağı neticesine varmak icap eder. ! İstanbul fütbolunu temsil hakkı yalnız on klüpten teşkil edilen birinci küme takımlarına verilmiyeceğ'ine gö- re maçlar yapılmadığı takdirde klüplerin yaşayamıyacağını bir idareci olan futbol alanının dü. şüneceğini ve bütün O müşküllere rağmen Ykinol sınıf klüplerimize de maç yapacak bir saha temin edeceği sürprizler doğurması her zaman bö- yük bir ihtimal dahilindedir. Galatasaray — Ford Xibarile en kuvvetli oyunculamı malik olan sarı kırmızı takım maalesef bu oyuncula- rın şöhretlerine lâyık bir dereceye ge- çen sene ulaşamadı. Bu sene geçen seneki kaybını telâfiye çalışacağı ta- bildir. Kuvvetli kadrosundan müdafi Adnanın İzmire gittiği haber alınmış Me de bu oyuncunun eksikliği Yuna- nistandan gelen Bodurinin iltihakı ile takımdaki sarsıntıyı telAfI edecek ma» hiyettedir. Çünkü muhacim hattında oynalıları Salim müdafaada Adnanın erini doldurâcak ayarda bir oyuncu- dur. Takımda Başka bir değişiklik yok- tur, Yukarda isimlerini saydığımız üç klüp ber sene olduğu gibi bu sene de Ng şampiyonluğunu aralarında pay» laşacaklardır. Bu kanaati sarsacak herhangi bir dördüncü ekip henüz yoktur, Üç klüpten sonra birinci plânda ge- len Vofalılar milli kümenin son oyun- larında birçok oyuncularının askere gitmesi dolayıslle zayıflayan takımla» rını yeni oyuncularla takriye etmeğe 21 Eylül 1940 ÂŞIK GARİP Yazan: İSKENDER FAHREDDİN kahramanlık o destanlarını 1 | dinlemekten zevk duyarlar, Beni din” , değti mi? Hah şöyle... Saki Tefrika No, 33 — Ne dedin... Ben big hortlâk mı-İnim ağzımdan duyamazsın! Bu fırs” yım? ti kaçırma... Olur bakayım şuraya. — Öyle ya, Üç yıl Tilosta, bir mey-| Hasanlki şaşkın ve dalgın bir halda hane zindanında Ölü gibi yaşayan! Antonyoyu bukıyordu. Yavaşça bir ke- adamın tekrar hayata kavuşması, m6-| nara oturmuştu. an şikan bir horlağın DAYAND-İ Antonyo sözüne dövam etti; Hasanâki elindeki yelken bezlerini) — Bir gün, Portekirlilerin hâkim a bir kenara atfı, Ve hortlak Kelimesi. | duğu küçük, fakat ahali kalabal ne fena halde kızarak yefinden kalk-| bir adanın önünde yatıyordum, Kö” ti; Antonyonun yanına sokuldu: labralıi Sen bu adayı benden iyi bis ” — Sana, Akdenizde henüz kolu ka- | 1rsin. Barbaros dn orasını bizden iyi adı kırılmamış bir kartal gibi nası) tanır. Bu adanın yüksek stlarındâ dolaşabileceğimi, neler yapabileceğimi | binlerce delik ve oyuk vardır. Herkef ei rine, lardı gilerdi.. Benlm alanları 0 ve a ii ula Anionyonun Karla bir Çekin) adak oyoklardkn: birinde gizliydi — Haydi, söyle bana: Yuvanla ne-| Bir #kşam sahll boyundaki meyhans- türdlnit 0. çer serilerde yek, e a ii diniz? kazanılmamış paraları düşünmen Antonyo yattığı yerden doğruldut | $en aram Da e öğesini benler ağzımdan kolay-| pa evic babian mı? Eeninim ki batenazi a a maps ÇE MAM ye Siki vak SE dar İnce zevk ve duygu sahibi bir ine ME vaz, BAN amperini gele Ve GRİni m eiiie etmemiştir. Her neyse, eğei Jağıma daya, . Beni öldür. Çünkü ben-| san zehuz etmemiir. Her nayso, eğe den birşey öğrenemiyeceksin! yaptığım gibi, en TüdELİİm rin ni pal beya reddetmez ve dünyanın biricik zengini yo ağzımı bir karış açarak ba- olardıi. Birdi; - dü Papâ söyletemi —Lâfı uzatma, Antonşol Benim Bihin gm biz Kalabeulı mühtedi ba, | masal Ginlemeğe vaktim yok. Haydi na muvaffak “olabilirse, bön, yalnız) ŞabUK bitir şu hikâyeyi... Sonu ne ole : GİNE 2 du? O gece bol hal pam sarfederek, Dara e m piskop: “İ sabaha kadar eplenebildin mi? EM ersin .İ (— Hağır. Meyhande dünyanın es ma özleme bie, ai eb“ İ güzel ve gakrak kızları vardı. Şarabın te va Pier çil nefaset ve lezreline hiç diyecek yok” Akttns ns öyümküüniri, Yola Ee $u. Sendeliyerek kalktım... Meyhans — Hayır. Aklımı aynatmıyorum. HA-| den çıktım... Yamaçlara tırmandı. kikati söylüyorum: Bir gün, ben Ro-| Kendi oyuğuma gidip altın alacaktım mada dolaşırken «Papa seni gağır-| Yanlışııkla bir başkasının oyuğunâ yorla dediler, Gittiğim zaman, onun! girdiğimin farkında değildim. Zates şark plskoposuna şu cümlelerle başla-| bu oyuklar biribirine o kadar benzen yan bir mektup yazmakta olduğunu| er ki. Yerde bulduğum yağlı bir mes görülü; Taşının ünvanın DÜYAK-İ galeyl yaktım, içeriye girdim. KINA #öpbesizdir. çalışmaktadırlar, Ve bu &#ne liglere Açtım. Eve girdim. Bir gürültü... Bir de na göreyim? Genç bir erkekle, ganç bir kadın... Başbaşa kalmak için bizim erden mutfağa, bulaşık yıkamağa inmişti Mutfak evin en kuytu köşesinde İdL Orada insanı boğazlasalar yukarıdan Aşitilmezdi, O geve bize amcamın oğlu Şakir gel- Mmişti. O da benim yaşımda bir çocuk- tu. Bir arakk aklımıza dir şeytanlık geldi: — Haydi uşağı inip Naetyey! korku- talım!... dedim. O bunu pek mükem- mel bir eğlence» buldu. Hemen karyo- Jalardan beyaz bir yatak çarşafı çek- tik, Ben buna sıkı sıkı sarıldım. Bu halimle hakikaten korkunç olmuştum. Üstelik yüzümü de sarıya boyamış, ba- ş#ıma kocaman, uzün bir külüh geçir. Mmiştim. Elimde kalınca bir perde 80- pası olduğu halde mutfağa doğru gi- den taşlıkta, ilerliyordum, Mutfak ka» pısına geldiğim zaman durdum. Ni başka münasip bir yer Hikmet Feridun Es 21 eylül cumartesi öğle ve akşamı 1335 Muhtelif şarkılar, 1350 Ajans haberleri, 14,05 Muhtelif şarkılar, 1420 Bando, 13 Operet parçaları, 18,05 Caz- band, 13,30 Çigan havaları, 18,40 Caz, 10,18 Türk müziği, 19,45 Aana haber- leri 20 Fasıl heyeti, 2030 Günün me- sejeleri, 20,50 'Türk müziği, 21,16 Oltar #ololar, 2130 Radyo gazetesi, 2145 Radyo salon orkestrası, 2235 Ajans haberleri, 22.50 Radyo salon orkestra- Manmafih bu işte ajanlığı muaheze etmeğe hiç bir ktüpcünün hakkı yok- tur. Çünkü klüp adedi her sene fazla- laşan şehrimizde maalesef stad adedi bu yüzden nil eksik bir kadro ile girmektedirler. Vefayı yazın çök faal olan Beykozlular takip etmektedir. Futbol tatiline rağmen bütün yaz 5a- balarının elverişli olması yüzünden İiğünü unutma, aziz kardeşim! Sen, sabır Ve tahammülünün müküfetıni gördün... Sükütun bile semaları tit retti, Hazreti Mesih seni dinledi, sa-| na yardım etti, Çünkü o, gerçkten s-| arıyordum. Anahtarımı henüz cebim? den çıkarmamıştım. Birdenbire n€ Görsem beğenirsin Kalabralı? Benim oyuğuma Üç adam girmiş, paralai arama ee paylaşıp duruyorlardı. Beni görünce gittikçe azalmaktadır. Af var meydan yok, meydan var at yok fehvasınca| Mütemadiyen maç yapmak imkânın bulan sarı siyahlılar bu sene dördün- cülük için uğraşacaklardır. Beykozlu. lara en kuvvetli rakip İstanbulsporlu. lar gözükmektedir. Meztebi yeni bi$i- ren anlarla takviys edilen sarı siyahların bu sene liglerde mühim sürprizler yapacağı tahmin edilmek- tadir. İkinci kümeden birinciye terfi eden Beyoğluspordan bu sene İlglerde mü- him bir varlık beklenemez. Oyuncula| rinin müsabaka kabiliyetini arttırma sı bir kazançtır. Kasımpaşa, Topkapı ve Süleymaniye takımlarının sonuneu- İluğa düşmemek işin çalışacakları ve Sasi tamamlansa dahi Klüp adedi 304 bulan şehrimizin stad ihtiyacı kar- glanacak vaziyette değildir, Bir stadda | günde lâakala üç maç yapılabileceği" ne göre elde mevcud stadlarla birlikte beş stada Ihtiyaç vardır. Halbuki bu- gün bunun ancak ikisine mallkiz, Stad işlerinin biran evvel balledi- mesini temenni ederken yarın 940-941 sezonunu açacak olan birinci küme klüplerinin bu maçlara nasl birer kadro ile girdiklerini tedkik edelim. Devlet Denizyolları Işletme umum müdürlüğü ilânları Mersin — İskenderon yolu Şilep Postası 'UMLUPINAR) vapuru 23 Eylül 940 pazartesi günü saat 18 de Siykeclden gilep postası olarak Mersin - İskenderon yoluna kalkacaktır. Gidiş ve dö- nüşde yükü olan iskelelere uğrayacaktır. Galatasaray lisesi satın alma komisyonundan 2990 A5 lira keşif bedeli Galatasaray Tse binasi elekirik tesisatının /EŞlâVM0 cuma günü ssat 15 de Useler muhasebesi binası içinde toplanan komisyonda açık eksiltmesi yapılacaktır. İlk teminat 225 Jlradır. İstekliler en ax bir teahhütte 2000 liralık bu işe benzer iy yaptığına dair idareletinden almış olduğu vesikalara İs fanbul vilâyetine müracaatla eksiltme tarihinden 8 gün evvel alınmış ehliyet ve 940 yılına ald ticaret odası vesfkalarile gelmeleri, Keşif evrakı ve şartnameyi görmek İsteyenlerin Galatasaray Hsesine mü- tacaatları, ölün Fenerbahçe — Lig maçlarında bozuk giden şansını müli küme şampiyon-| luğunu elde ederek telâf! eden sarı 1â-| civerdiller bu seneki müsabakalara hazırlıklı bir şekilde iştirak otmekta- dirler. Diğer klüplerimizden bir ay vel anlrenmanlara başlıyan Fener- bahçenin eski kadrosundan 1k! kişinin yerin! değiştirdiği ve takıma iki yeni oyuncu aldığı söylenmektedir. Bunlar. dan birlal müdafi Şevket, diğeri mu- bacim eski Güneşli Niyazi, Beşiktaş — Geçen senenin İstanbul şampiyonu olan siyah beyazlılar mili kümede bozuk derece almalarının s6- bebini oyuncularının ihtiyarladı; hamlettiklerinden bu sene takımları- nın birçok mevkiine genç oyuncular ikame edecekleri haber alınmakta ve bu meyanda birkaç şöhretli futbolsa- aun sahadan ayrılacağı söylenmekte- dir. Bu havadis tahakkuk ettiği tak- dirde Beşiktaşlılar lig maçlarının ca korkulu bir takımı halinde gözükecek. lerdir, Çünkü oyunu hakkında rakip Klüplere bir fırsat vermeyen takliği evreden malöm olmayan bir takımın Esrarlı Yüzük Tefrika No. 105 Nakleden: (Vâ - Nü) — Sus... Allahını seversen sus... | alâkadar olduğu bir gemledi Kiz - diye haykırdı. - Ne insafsızsın...| vardı... Onun nerede Ben sana ne yumuşaklık gösterdim... | biliyor musun acaba?” Annemin mezan üzerinde benimle) — Kimden birlikte dun etmene müsaade et-| — Bedriye Yelkenli tim... Sense... Masuma, hayretle Ferihan âsi ruhu yeni bir heye-| — Bedriye Yelkenli... — diye tanla sarsıldı, tekrarladı. — Nerede mi oturu — Affet... Senin hiç bir fenalı:İyor? Allah Allah... Nerede ola- ğını İstemiyorum... Bundan sonra|cak?... İzmir civarında... Büyük iztırab çeksen de artık sebebi ben | annesinin yanındadır... olmıyacağım Masume... Emin ola-| —. Cidden böyle sanarak mi Bu bi cevabı veriyorsun? — Tabit değil mi7... — Öyleyse, babandan malömat al... O senden daha fazla bir şeyler biliyordur... Zira Bedriye, babanın İ otomobili altına kendini attı... Te- İkerlekleri altında ezilmek, ölmek istedi... — Yok canım... Ne zaman?... Nerede? — Geçen sene... İstanbulda... — Naml?,.. Bedriye İstanbula mi gelmiş? Şimdi Biraz geri döndü, Kurana el ba- Sar gibi elimi mezar tışı üzerine koyarak: — Yemin ediyorum... — de- di. — Bu kabir önünde yemin edi- yorum... Cevap o vermeksizin o Masume,| aheste adımlarla uzaklaştı, Kalbi fizüntü içindeydi. Feriha arkasından seslendi: — Bir söz daha söyliyeceğim... Sonra senden yarılacağım... Ailenin | — Kim getirmiş) — Cure Veli ber, Bir süküt hüküm sürdü. İki kız biribirlerine baktı... Dadaklarının söylemediğini bu bakışlarla anlat- bu yüzden şampiyonada rol oynıyasak klüplerin vaziyetlerini bozmaları her) zaman İçin beklenebilir. Bütün klüp lere lig maçlarında muvaffakiyet di- ler temiz oyun çıkarmalarını temenni ederiz. $AZİ Tercan Fenerbahçe takımı dün Ankaraya gitti Türkiye futbol birinelliği için mili küme şampiyonu Fenerbahçe ile grup- lar birincisi Eskişehir Demirspor klü- bü arasında 21 ve 22 eylülde Ankafa- da yapılacak iki maça iştirak edecek hçe takımı dün Ankaraya ha. miştir. Fenerliler lig maçları sile Ankaraya B takımını gön- işlerdir. Giden oyuncular arasında kaleci Nuri, bek Orhan, Muzaffer, haf Ha- , küçük Fikret, Stleyman Rebii vardır. Büyük Fikret, Başlktaş maçın- da bulunmak üzere pazar günü İstan- bula döne: — Peki amma, Feriha, — de- di. — Bu Bedriyenin adresini niçin istiyorsun?... Kendisile mücadele ederek alçalacak musın? — Böyle bir şeyi aklından geçi rir misin? mış oluyorlardı. Nihayet Masume sordu — Demek 0? — Evet, —ıL. Masumer — Peki amma, bu takdirde ba- bam hâlâ o sefil kızı niçin himaye ediyor? Ferihat . — Sorma... — dedi — Raif Beyle canının düşmanı Cemil bey arasında ne gibi bir rol oynadığın soru Esasen ben de anlıyamı- yorum... Gözlerimin önünde müt- hiş bir esrar uçurumu açılıyor... Za- vallı Masumeciğim... İhtimal senin saadetin de ba uçuruma yuvarlar cak... Fakat tekrar ediyorum! Ka- Marume her ne kadar iradesi! kuvvetli bir insansa da bu sözler üzerine vücudünün müthiş şekilde titrediğini duydu. Fakat derhal ken- dini topladış — Yoksa kendisinden bizim aley- himize kullanılacak bazı esrar mi elde etmek istiyorsun? — Masumel Hiçbir hırsım, pro- jem, kinim yok... Mücadele silühla- mi terketmiş bulunuyorum. Öyleyse? Feriha, sesi titriyerek, sapsarıt — Çocuğu görmek istiyorum... Onun çocuğunu... Anlıyor musun? Raif beyin kızı, hiddetle; — Hayır... - cevabın verdi, - Anlamıyorum... Bununla beraber, adresli bulursam sana bildiririm. — Mersi... Bu seler ebediyen Allaha ısmarladık. Masume cevap bile vermedi. Zi- kuzini aceleyle yanından ayrıl. dı. Belki de Feriha, böylelikle uzallığı elin reddedilmesinin önüne geçmek istiyordu. Her ne sebep- leyas, mezar taşlarının arasına ka- nt, giti, Raif beyin kırı, annesinin kabri-|uzak ahbaplardan — Bu geçmiş hikâyeyi! bana neden anlatıyorsun ? — O zaman "ben papaya gülmüş ve bunların bir masal olduğunu söyle- niştim. Papa bana: «Günün sen da imana geleceksini. demişti, Şimdi sn bara hakatet yaparken, düşünüyorum: Ben şimdiye kadar bu derece takılmış, bu derece murtarip olmuş değilim. Kaç gündür süküt edi- yorum. Acaba bu sükütümu, bu sabir ve tahammülümü gökler görüyor mu? Eğer göklerden manevi bir yardim gö- Türsem, papanın büyüklüğüne ben de herkes gibi inanacağım. Kalabralı mühtadi göbeğini hapla tarak güldü: — O şimdi hazinesini doldurmakla meşguldür, Papanın gayesi dünyanın | £ en zengin adamı olmaktır. Onun bu ihtirasla yaşadığını yeryüzünde sen. den başka bilmeyen kimse yoktur, — Bunu ben de bildiğim içindir ki, onun sözlerine hiş bir gün kulak ver medim, — O halde neden şimdi onu hatır. Jadın? — Ne de ölen Romanın ve Birişti- yanlık âleminin en büyük adamıdır Sezar: «Ölürken, büyük adamları haa tırlayınz. Onların hayatta çekliği ız- tırap ve İşkenceleri düşünerek, Tahar- ça öleceğiniz için sevininiz!s demiş Ben, Sezarın bü sözünü ömrümde beş on kere hatırladım. — Beş on kere ölüm tehlikasi din demek, öyle mi? — Evet. Hele bir tanesi pek müthiş. #, Kalabrah! Sen cesur bir adamsın; min ederim, Kahramanlar ve casiki ne bir kere daha baktıktan sonra, mezarlık kapısına doğru yavaş ya- vaş yürüdü. Kalbinde bir ağırlık vardı. Sanki bütün bu taşlar; Uğinin üzerine çökmüştü. Ferika ile konuşması çok fena olmuştu. İlk defa olarak, babasın- dan şüphelenmeğe başlamıştı. Bun- ca mağlâbiyetlerden sonra, demek düşmanları hâlâ onun aleyhine ça:| hşıyorlarmış... Masumenin kalbin- de Hayri aleyhinede bir şüphe uyanmıştı: Demek o da, Raif beyi milerira bildiği için Türkiyeden ka- Sıp gitmişti. Bu mezarlıktan çıkarken, Masu- me bir cehennem hayatı yaşıyordu. Otomobiline bind. Gam, kasavet içinde evine vardı, İlk rasladığı hizmetçiye: | — Babam burda mı? - diye sordu, — Hayır efendim. Odasına çıktı. Soyundu. Bir er elbisesi giydi. Tuvaleti bitince küçük salona geçti. Masasının Üzerinde bir” sürü mecmüunlar, gazeteler, terzi ilânları ve mektuplar bırakılmış olduğunu gördü. Mektuplardan © birçokları baplardan zelmiş tâziyet- birinde ğ — Hırsız!,. diyerek üzerime saldır” dılar. Halbuki, ben onlara hırsız gör sile bakıyordum. Çünkü, yanlışlıkl8 girdiğim bu oyuğu kendi yerim sa“ mıyordum. Haztnemin — böytece göl de paylaşıldığını görünce, derhal m. Kan beynime sıçramışlı dakikada nâ yaptığımı bilmiyordum Böyle müthiş bir vaziyete ömrümde YK defa düşmüştüm. Çünkü, hasımlarım benden kuvvetliydi, Onlar içmemiğe gözleri dumansız üç kişiydiler, Ben gok içmiş, gözleri dumanlı bir kişiye dim. Gerçi çabuk ayılmıştım amca dizlerimde derman yoktu; kollarım dörüşecek kadar kuvvetli değildi, İş“ te göne o dakikada da papa LeonuM. sözlerini hatırlamıştım. Bu adam, Dİf seytan gibi nerden de benimi zihnime im, Gerçi kollarım bağlı des #idi, hançarlme sarılmıştım. Fakat onlar da yaman adamlardı, Kalatrgisli Onlar da kolayca bir defineze kavuşe” manın verdiği neşe ve cesaretle derhal üzerime saldırmağa hazırlarmışlardı. Kalabral bu hikâyeyi öyle dik'zat10 İ dinliyordu Xi... Bu sırada Antanyonur kolları çözük olarak birdenbire kendi İzerine atılışı karşısında bile yarin* den kimuldıyamadı. Acaba hâlâ bu korkunç masali; vam edeceğini mt sanıyordu? Ar bu hikâyeyi uydururkeni; koli leri çözmeğe muvaffak ol Hasanâki birdenbire yerinden fırlar mak İstediyaş de Antoryo heri onda daha genç, hem de on Hiydi, Hasar: b birkaç şiddetli yumruk amelerdi. İzmirden gelen basit bif | mektup dikkatini celbeti Evvelâ onu açtı, Acemi bir hatla yazılı olan bu mektubun imzasını görünce titredi: Makbule Yelkenli, Bedriyenin büyük annesi ondas ne istiyordu? Masume onu hatır yordu. Çocukken Makbule niney# raslardı. Onun donuk gözlerile kar” | slaştığı zaman vücudunu bir raş9 kapladığını hissederdi. e Kaybettiği oğlunun matemile yanıp ( tutuşne gözlerini deniz ufuklarından oasls ayırmıyan bu kadın cidden başk& İ köylü kadınlarına benzemezdi. Ars da sırada beraber oynadıkları kik şük Bedriye ise, ona: 4— Ninem fena kadın değildir | Çok eziyet çekiyor, çok üzülüyof da orun için böyle olmuş... - de di. « Babam boğulduktan, annesi de çlıdırdıktan sonra hali büsbütü fenalaştı.» Şimdi, mektup elinde, Masume' «— Zavalı Makbule ninef" Acaba ne istiyor?» diye düşündü mektuptaki satırları Küçük hanımefendi, (Arkası var)