19 Temmuz 1940. AKŞAMDAN AKŞAMA “Basit,, den “sade su,, ya kiden böyle kabili inden şeyler üzerinde sütun Elektrik idaresi Umum müdür vekili sıhhi sebepler yüzünden istifa etti Elektrik, Tramvay ve Tünel idaresi umum müdürlüğü vekâletini bir müddettenberi ifa eden umum müdür muavini B. Tayfur Nazım, ahh! ahvalinden dol umur müdür vekâletile müdür muavirliğinden istifa etmiştir. Umum müdürlüğe Belediye Fen müşa- siri ve Mühendis mektebi profesörlerinden B. Mustafa Hulkinin esaleten tayin edile- ceği söylenmektedir. B. Mustafa Hulki, bundan evvel de bu vazifeyi bir müddet vekâleten Ma etanişti. Florya plâjı Bu pazar da Belediye tarafından idare edilecek Fiorya pılâjı ve gazinosu bu pazar günü de gene fana tarafından idare edile- eektir. Bundan evvelki ihalede plij ve ga- #inoyu kirelyan müteahhld teahhüdlerini Ifa etmediğinden mukavelesi feshedilmişti Pasartesi günü yeniden arttırma suretile plâj ve gazino ihale edilecektir. Belediyenin işlettiği pazar günleri 700 ile 750, cumartesi güniri 500, diğer günler- de de 350 lira kadar varidat temin edilmiş- tir. Atina büyük elçimiz geldi Atin büyük elçimiz B. Enis Akaygen dün sabah mezunen ailesile birlikte İstan- bula gelmiştir. Buradan Ankaraya gidecek- tir. Alman sefiri yazlık sefarethaneye geldi Alman sefiri B, Papen, her sene olduğu gibi, yazı geçirmek üzere dün sabah An- karadan Tarabyadaki yazlık sefarethane- ye gelmiştir. Kendisine sefaret erkân: refa- kat etmektedir. Bir genç denizde boğulmak üzere iken kurtarıldı Üsküdrda oturan Fahreddin isminde bir genç, dün Şemsipaşa sahillerinde yıkan- mak üzere denize girmiş, yüzmek bilme- diği halde bir hayli açılmıştır. Bir müddet sonra kendini sularâ kaptıran Fahreddin, geri dönmek imkânını bulamamış, boğu- lacak bir hale gelmiştir. Pahreddinin bu halini gören Faik ismin- de bir kayıkçı derhal imdadına yetişmiş, Fahreddini kurtararak sandala almış- tr. Fahreddin, kendinden geçmiş bir halde İ bulunduğundan, zabıta tarafından Nümu- ne hastanesine yatırılmıştır. Adliye yaz tatiline başlıyor İstanbul adliyesi, yarından itibaren ya tatilinin tatbikine başlıyacaktır. Bu tatil 20 tnmuzdan, 5 eylüle kadardır. Bu sene nöbetçi olan mahkemeler bugün beli ola- caktır, 3 memur ihtilâs suçile miliğe verildi Belediyş mürakiplerinin yaptığı tedkik- ler neticesinde Bakırköy Belediye tahsil şubesinde evrakı müsbiteye İstinad etmek- gizin red tezkerelerile 1210 lira 1 kuruş ihtllâs edildiği görülmüştür. Evvelce Ba- kırköy muhasbecisi !ken Silivri muhasebe memurluğuna nakledilen B. Baib, Bakırköy muhasebe kâtibi B. Şükrü, Bakırköy mu- temedi B. Baha hakkındaki tahkikat ev- raki 1609 numaralı kanuna tevfikan Müd- lumumiliğe verlimiştir. dan başka Beyazıt tahsil şubesi tah- sildarlarından B, Osman Gidicinin zimme- tine 549 lira 66 kuruş para geçirdiği görül- müş ve evrakı, ayni kanuna göre, Müddel- umumiliğe verilmiştir. Belediyede vergi tahsile. i Geçen haziran içinde Belediye tal > belerinde 899,923 lira tahsilit yapılmıştır. Bü tahsilât, daha ziyade bekaya ve yol ver- gilerine mütealliktir, Geçen sene haziran ayı içinde tahsilâta nasaran bu seneki tahsilât 158 bin Jira fazladır. Çay fiati mürakabe komisyonu dün de top- İdame perakende manifalura flatleri üzrinde meşgul olmuştur. Komisyon dün ayrica asidler ile çay fiatlerini tesbit et- miştir. Toptan çay satışları için yüzde 12 kâr kabul edilmiştir. Perakmde çay #atış- ları için bir meşru kâr nisbeti kabul edil- memiştir. Taksim gazinosu 31 Temmuzda mi ü yan . tı müteahhid, bütün hazırlıklarını tamam- , gazinonun 31 temmuzda açıl ladığından, ma merasimi yapılacaktır. m Son senelerin harp silâhlar... Haklı şikâyetler Hasköyde et fiatleri Bığır eti İstanbulun hemen her ta- rafında 35-40 kuruş arasında satıl- maktadır. Buna rağmen, mezbahaya gayet yakın bir mevkide bulunan Has- köy semtinde elli kuruştan aşağı sığır bulmanın imkânı yoktur. Mezbahanin burnunun dibinde denecek bir yerde bu derece farkla et satılmasına bir türlü akıl erdiremedik. Keyfiyeti belediyenin ve diğer alâkadarların dikkat nazarına koyarak neticesini bekleriz. Hasköy iskelebaşı Nevzad KÜÇÜK HABERLER: X Belediye, her sene olduğu gibi bu sene de binaların kontrat muayenesine başlı- yacaktır. Kontrat ibraz etmiyenler hak- kında cera zaptı tanzim dilecektir. # Topkapı dışarısında bir bahçede bir tabla dut çalan Reşad isminde biri, dün Adliyeye verilmiş ve sulh hâkimi tarafın- dan sorgusunu müteskip tevkif edilmiştir. 4 Yedikulede bir deri fabrikasında çalı- şan Haçik ile Osman, İş yüzünden kavga etmişler, Osman, elinde bulunan deri yüz- meğe mahsus biçakla Haçiği omuzundan ehemmiyetli surette yaralamıştır. Carih yakalanmıştır. 4 Beşiktaşta oturan dokuz yaşlarında Engin isminde bir çocuk, mutfakta kediyi kovalarken yaralanmış, berayı tedavi Şişi Çocuk hastanesine kaldırılmıştır. İ Gene Beşiktaşta oturan on iki yaşların- da Niyazi isminde bir çocuk, bir duvar üze- rinden yere atlamak isterken, demir par- maklığın sivi uçlarına vücudu saplanmış, Iki yerinden yaralanmıştır. 4k Adliyede münhal bulunan zabıt kâtip- ükleri için iki yüze yakın müracaat vaki olmuştur. Adliye encümeni, bunların ev- Yakı müsbiteleri üzerinde tedkikat yapmak: tadır. İçlerinden kırk beş kadarı vazifeye alınacaklardır. 4 Yuğüslavya ve Macaristan hükümet- leri 1940 enternasyonal İzmir fuarına işti- rak edeceklerini bildirmişlerdir. k Midilli çivarında karaya oturduktan #onra İzmire götürülen Bakır şilebinin cak İstanbulda tamir edilebileceği anlaşı- miştir. Türk ve Rumen tacirleri dün de görüştüler Dün, Tiftik ve Yapağı ihracat birliğinde Türk ve Rümen tacirleri tapirnarak gö- | rüşmüşlerdir. Bu toplantıda Mıntaka Ti- caret müdürü de hazir bulunmuştur. Ru- menlcrin satın aldıkları 1800 tonluk tiftik ve yapağının yükleme işi bitmek üzeredir. Buna mukabil Romanyadan (nlacağımız petrolür yüklenmesine Rumen ilmanların- da . Bu mallar karşılıklı ola- rak ayni tarihte tarafeyne teslim edile- cektir. Vali ve Belediye Reisi bugün Yalovadan geliyor Bir müddettenberi Yalovada bulunan Val ve Belediye Relsi Dr, Lütfi Kırdar, bü- gün İstanbula dönecektir. B. Lâtf) Kırdar, bir kaza neticesinde incinen koluna Yalo- vada masaj yaptırmış ve çok fayda gör- müştür. Termometre 29 dereceye indi Dün rüzgür lodostan poyraza çevirmiş, evvelki günkü boğucu sıcaklık hafiflemiş- tir. Dün termometre en fazla 29 derece İdi. Gelen haberlere göre, evvelki gün İ?- miri de müthiş bir sicak kavurmuştur. İz- mir gazeteleri bunu ön bir senedenberi misli görülmemiş bir meak olarak kayde- diyorlar. Termometre gölgede 41 dereceyi göstermiştir. Ankarada atletizm bayramı Ankarada 71 temmuz pazar günü bir atletizm bayramı yapılacakır. Ankara- dan, İstanbuldan, Kocaelinden, İzmir den tanmmış atletler iştirak edecektir. Filistin cirid, disk şampiyonu Leoatter- manın da bayrama iştirak edeceği öğre- ileniştir. Seylâpzedelere yardım Evvelce Denizli seylâpzedelerine ya- pılan 500 lira yardıma ilâveten Kızılay umumü merkezi yeniden 1000 lira daha yardımda bulunmustur. Bundan başka Kızılay umumi merkezi Ürgüp seylâpzedelerine de aynca 5000 Tira göndermiştir. ÂŞIK GARİP Tefrika No. 21 — Bana, yolda gelirken, seni sağlık ver- diler. Halepten gelir gelmez — başka yere gitmedim — doğruca senin dükkânına gel dim. Ben İstanbuluri yabancısıyım. senin yanından ayrırlp nereye gidebilirim? Cevabını vererek, kahve sahibini tatmi- ne çalışıyordu. Zeynel bir akşam kahvede Âşık Garibe bir güzdağı vermek istedi; kahveye gelen belâlı güruhundan birine beş an para ve- rerek, bir başkasına saldırttı. Zeynelin maksadı, Garibin gözünü korkutmaktı. Zeynel, belâliya — Garibin yanında — şunları fısıldadı: — Haydi, göreyim seni... Şu karşıda otu- ran iri göbekli herifi iyice tepeliyesin. Zira, dükkünıma gelip gidenlere beni çekiştiri- yor. Gece yarısına doğru, saz bitip de müşte- riler dağılmağa başlayınca, külhanbeyi bi- çağını çekerek, kahvenin bahçesinden Çi- kan iri göbekli adamın üzerine yürüdü... Ve bir vuruşta işkembesini dışarıya döktü. Aşık Garib bunu uzaktan seyrediyor, kor- kudan titriyordu. Bu ne azılı, ne belâlı bir canavardı, Kahvecinin küçük bir lâflle — Koskoca bir adamın — karnı nasl de- gilirdi? Eğer bu sırada, müşterilerden biri, yavaş« ça Garibin kulağına eğilip: — Bütün bunları, seni korkutmak için ya- pıyorlar. Sakın aldanma... Hepsi kuru teh- ditten ibarettir. Dememiş olsaydı, Âşık Garib burada uzun müddet kalarak bedava çalışmağa mecbur olacaktı, Gerçi bu nevi kahvehanelere, €5- rar çekmek için az belâlı gelmezdi. Hattâ bu yüzden İstanbulun bütün saz kahvelerile kenar meyhanclerinde birçok vaknlar çikar, hemen her gece sekiz kişi vurulurdu. Bunu önlemek ve halkın sükütenini ihlâl edenleri yakalayıp cezalandırmak için, bu gibi semt- lerde gece yarısına kadar devriyeler dola- Şirdı, Pakat, nasılsa, o gece Zeynelin dük- , kânı önünden hiç bir devriye geçmemişti, Şişman adam, karnı deşildikten sonra, ce- sedi sokağın başına kadar sürüklenip atal- mış ve bu hâdise Âşık Garibe unutulmaz bir ders olmuştu. Garib, Halebte böyle şey- ler görmemişti. Zira, oradaki belâlılar vezi- rin çok ağır cezalarından yılmışlardı. İs- tanbul, büyük bir şehirdi. Karanlıkta geçen bir adamı bıçaklayıp savuşmak İşten bile değildi. Garib bunu anlayınca, Zeynel usta ile iyi geşinmeğe ve kendisini rencide etme- meğe karar vermişti, Zavallı Garibin, biç bir yerde küçük bir tutamağı yoktu; herkes onu soymak, parasını almak ve sırtından geçinmek istiyordu. Bu vaziyet uzun saman elbette böyle de- yam edemezdi. Sular durulunca ve Garib, İstanbulu gezip anlamağa başlayınca, şüp- he yok ki, Halebte olduğu gibi, kendini ta- nıtaçak ve büyükler meclisine girmeğe de muvaffak olacaktı, Ona bir gün, Ayasafyada: Barbaros sazı, süzü çok sever. Sefe- Ye çıkmadan, hele bir ona görünüveri Demişlerdi. Âşık Garib, Kaptan paşanın yanına girebilmek için vesileler aramağa başlamıştı. ... Halep paşası İstanbula mı geliyor? O zamanki Ayasofya meydam iki sra dükkânlarla çevrilmişti. Kahveci Zeyneolin dükkânı da bu sıra dükkânlar arasında idi, kapısı Ayasofya cami avlusuna bakıyordu, fakat dükkânın iç: oldukça derindi ve dük- Yazan: İSKENDER FAHREDDİN kânın arka bahçesi yüzleres müşteri alacak kadar genişli. Namaz yamanlarında kahve- de saz çalınmaz, camiden cemaat çıkıncaya Kadar beklenirdi. Ekserya geceleri yatsı nâ- mazından sonra saza başlarıır, gede yarısi- na kadar maniler, koşmalar, kasideler göy- denirdi, Bazen halk şairleri arasında müsa- bakalar, imtihanlar yapılırdı; şairler coşun« <a iş uzar, şefak sökünceye Kadar 382 ve Söz yarışı devam ederdi, Aşık Garib İstanbula gelelidenberi kah- veçi Zeynelin dükkânı dolup boşalmağa başlamıştı. Fakat, burasi Haleb gibi küçük bir şehir olmadığından ötürü olsa gerek ki, konaklardan, saraylardan hiç kimse SAZ dinlemeğe gelmiyordu. Maamarfih, buralar- memnundu. Paşaların kâlıyaları bir kere kahvelere dadanırsm, gözlerine kestirdikleri saz şairlerini sik sik yakalayıp efendilerine götürürler, bu yüzden kahveler zarar görür, fakat şairler bu suretle konak hayatına da gitmiş olurlardı. Zeyhel bunu istemiyor ve Garibe her zaman: — Sakın, seni konaklara götürmek İster- lerse, gitme! Oradaki cariyelerin elinden yakunı kurtaramazsın! diyordu. Âşık Garib bu bakımdan Zeyneli haklı buluyor, konaklara gitmek istemiyorsa da, bir kerecik olsun Barbarosun yalısıma gite mek arzusunu her zaman ve her yerde iz- bar ederek: - Ah, diyordu, Hayreddin paşa beni big defa dinlese... Zeynei birkaç kere bunun da önüne geç» miş ve Garibi paşa Yalısına götürmek İste- yenleri kahveden koymuştu. Bir gün, kahvede kalâbalık yoktu. Or- ta yaşlı bir adam gerideki peykelere uzan- miş, uzaktan gelip geçenleri seyrediyordu. Bu adam saray hazinesinde çalışan bir ma- rangozdu. O gün İşinden erken dönmüş, Zey» nelin kahvesine uğramıştı. Âşık Garib de kahvenin bir köşesine uzanmıştı; megesiz- di. Saray marangozu, kahveci Zeynel ile hız- hı bazlı konuşuyordu: — Burün sarayda çok yoruldum, Sabah karanlığında işe başladım, ancak şimdi ya- kamı kurtarabildim, — Senin işten şikâyet ettiğini bugün Uk defa duyuyorum, Al ustâ! Neden arttı işle- riniz böyle birdenbire?.. Ali usta pala bıyıklarını parmaklarına dolayarak ilâve etti: — Neden mi arttı? Bunu anlayamadın mi be? İbrahim paşa Halebten geliyor... Orun için hazırlıklar var. Malümya, paşa- mız midesine fazla düşkündür. Darüssaade ağası bunu düşünerek, kilezde tadilât yap- turdı: Reçel rafları... Şurup rafları... Turşu rafları, Macım hokkaları.. Ve daha akla gelmeyen birçok dolablar. Aşık Garib bunu duyunca, bir anda yıldi- rımla beyninden vüruldnuş gibi sersemledi, sarsıldı... Kendi kendine: — Eyvah, desi, İbrahim paşa İstanbula Erliyormuş... Zübeyde de mutlaka onunla gelecek. Bak hele şu benim alnımın kara yazısına. Burada da yüzüm gülmiyecek... Garib yerinden fırladı. Marangoz ustasi nin yanına sokuldu: im paşa ne zaman geliyor, ağam? Birkaç güne kadar buradadır. — İstanbulda çok kalacak mı? Yoksa he- men dönüp gidecek mi? (Arkası var) Günün Ansiklopedisi Topkapı sarayı Dün Topkapı sarayında biri Türk el iş- lerine, diğeri 'Türk resim tarihine git iki yeni salon açıldı. Sarayburnu üzerinde bu- lunan Topkapı sarayı İstanbulun Türkler tarafından alınmasından birkaç sene son- ra Fatih sultan Mehmed tarafından yaptı nlmış, Tanzimat deyrine kadar Osman, i €vlik etmiş, sonra müze ha- line konmuştur. Fatih sultan Mehmed İstanbulu aldığı zaman, şimdi Üniversitenin bulunduğu yerde bir saray yaptırmıştı. Galatadaki Ce- neviziiler padişahın hıristiyanlardan kor- karak şehrin tam ortasına çekildiğini söy- lemeğe başladılar. Bunun üzerine şimdiki Topkapı sarayının yapılmasına başlandı. at on sene kadar sürdü Et rafı duvarla çevrildi, Adına «Yeni sa- raye dendi, Beyazıttaki saraya da «Eski saray» İsmi verildi. Eski saray, ölen padi- gahların haremlerine ve eski kalfalara tah- nin Sarayburnunda bulunan kapılarından Bay Amcaya göre ... | şu Meslek ve mezhep isimleri gibim vw Türlü içme suyu çıktı, alci lemek kabil değili... siri dr halk tarafından bu isimle anılmıştır. Barayı çeviren duvarın deniz tarafındaki uzunluğu o zaman iki buçuk kilometre Kas dardı. 19 uncu asırda bu kısımdaki duva rın çoğu yıktırılmıştır. Bugün kısmen mev- cuddur. Selâmlık ve harem dairelerinden ibaret olan Topkspi sarayının yedi büyük kapısı vardır. En mühim kapısı Ayasofya önün- deki kapıdır ki adı «Babı hümayun» dur. Bu kapı saltanat kapısıdır. Alaylarda ve teşrifat merasiminde bu kapıdan girilmek ve çıkılmak zaruri İdi. Babı hilmayunun üstünde Patihin adını ve sarayın onun em- rile yapıldığını gösteren bir kitabe vardır. Babı hümayundan sonra orta kapı gelir ki şimdi müze olan binanın kapısıdır. Sad- razamlar ancak orfa kapıya kadar atla ge- Ur, ondan sonra yaya yürürlerdi. Mütea- kip kapının adı Babüssande'dir. Buraya Ak ağalar kapısı da denir. Vaktile muhafa- zası beyaz hadımlara verildiği için bun İs- mi almıştır. Buradân itibaren daireler baş- lar. Topkapı sarayıfiğda her biri Türk sana- tinin şaheser! olan müteaddid köşkler mev- biri Topkapı adını taşıdığı için Yeni saray «.B. A, — Merak etme, hepsinin soy» adı bir: Cep delenl.... i