1/6/940 da dönüş seyahari yej men, Manisa, Balık»sie istasyonlarila Devlet Denizyollarının ları sarafıadar müşterek tren ve vapur biletleri satılacaktır. Fazla tafslihi almak istiyenlerin alâkadar istasyon ve acentaları müracaat etmeleri Tica olunur. (4897) Galatasaray lisesi alım satım komisyonu başkanlığından : Muhammen tutarı Beher aylığı Ay Teminat Lira Lira Ur itibaren İstanbul ve İzmir'den Kara ve deniz yolile gidip veya eldlş - ak yolculara Devlet Demir yollarının İzmir, Soma, Aklılsar, Mene- İstanbul ve İsmir acenta- 360 * : 54 Yemek ve ekmek artıkları Galatamray lisesi merkez ve şubesinde 1 Haziran 1940 dan nihayetine ve 1 Teşrini- evvel 1940 dan 31 Mayıs 1Mİ sonuna kadar dokuz ay Zarfında toplanacak olan ekmek ye yemek artıklarınm 28 Mayıs 1040 salı günü saat 15 de Beyoğlu İstiklâl caddesi 349 numarada okul satım komisyonunda arttırması yapılacaktır. Bu İşe gireceklerin şarina- meyi görmek için okü idaresine ve teminat makbuzlarile belli gün ve santte komisyona gelmeleri, «4125» İstanbul. Mıntaka liman Reisliğinden : DENİZCİLERE İLÂN Haliçteki mezbaha önünde bulunan arzuhâi taşının dinamit atılmak suretile paf- Yalama ameliyesine başlanmış olduğundan merakibin bu sahanın iş'arı ahare kadar uzak geçmeleri lüzumu ilân olunur. 44223» Yapı ve imar işleri ilânı NAFİA VEKALETİNDEN: 1 «- Eksilimeye konulan iş Ankafa bukuk fakültesi kalorifer, mutfak, çamaşırlana, #lektrik ve sıhhi tesisatıdır. Kaşif bedeli 219000 iradır. 3 — Kksiitme 6/6/1940 perşembe günü saat 15 de Nafia Vekâleti yapı ve imar İşleri geisliği eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usulile yapılacaktır. 3 — Eksiltine şartnamesi ve buna müteferri evrük 10 lira 50 kuruş bedel mukabilin- de >. ve imar İşleri reisliğinden alınabilir. — Eksiikmeye girebilmek için isteklilerin 11750 liralık muvakkat teminat vermeleri ve Nat a Vekâletinden bu işe girebileceklerine daig alınmış ehliyet vesikası ibraz tmeleri lâzımdır. Bu vemka eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel isteklilerin bir istida ile Nafia Vekâletino müracaatları ve dilekçelerine en az bir kalemde 50000 liralık bu işe benzer bir iş yaptıklarına dair işi yaptıran idarelerden alınmış vesika raptetme- leri mukiezidir. Bu müddet zarfında vesika talebinde bulunmuıyanlar eksilimeğe gire- miyeceklerdir. — İstekliler teklif mektuplarını, ihale günü olan 6/6/1940 perşembe günü saat on dörde kadar eksilme komisyonu retsliğine makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. Postada olacak gecikmeler kabul edilemez. (2389) (o (4185) Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum idaresi ilânları Muhammes bedellerile miktar ve vasıfları aşağıda yazılı (2) grup malzeme her grup ayrı ayrı ihale edilmek üzere 14/6/940 cuma günü hizalarında gösterilen saatlerde Haydarpaşa Gar binası dahilindeki komlayon tarafından kapalı zarf uşulile satın alınacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin her grup hizasında yazılı muvakkat teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte eksiltme saatlerinden birer saat evveline kadar tekliflerini muhtevi kapalı zarfiarın! komisyon relsliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe ald şartnameler york parasız olarak dağıtılmaktadır. Malın ismi Muhammen Muvakknt 1 — Duruk kâğıt 500060 ta tabaka) bedel teminat Gazete kâğıdı 00900 tabaka) 9300 Lira 2 — Beyaz mukâyva 4000 adet 625 Lira (4073) Eksiltme saat 15 de 15309 dn 69150 Lira 4583 Lira * Hububat ve un nakliyatına tenzilât Hububat un ve diğer zahirelere mahsus 9 No.lu tarife üzerinden hububat ve un nakliyatma ayrica tenzlât yapılmıştır. Tarifenin bazı münasebetlere aid ücretleri değiştirilmiştir. Bu husustaki tarife 16/6/940 tarihinden itibaren tatbik edilecektir. Faxla tafsilât için istasyonlara müracaat edilmelidir. 02334» «4098. * Muhammen bedeli (1400) lira olan (2000) adet kalopili kavanozu (10/6/1940) pa- zarlssi günü sxa', (15) on beşte Haydarpaşada Gar binası dahilindeki komisyon tarafın. dan kapalı zarf usulle satın almacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin (105) liralık muvakkat teminat kanununun tayin ettiği vesiiralarla tekliflermi muhbevi zarflarmı ayni gün saat (14) on dörde kadar komisyon relaliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe ait şartnameler komlayondan parasız olarak dağıtılmaktadır. Üniversite Rektörlüğünden Ceza hukuku, İktisat, İspençiyari kimya, Umumi Fizik, Romanoloji, Türk ödebiyat tarihi, Umumi Türkiye tarihi, Hayati ve Tıbbi kimya, Mikrobiyoloji, genel Fizyoloji, sinir bastalıkları doçentilkeri açıktır. Namzetlerin yabanci dil imtihanları 3 Birinci teğrin 1940) perşembe günü yapılsenktır. İsteklilerin sıhhat raporu 5 fotograf, nüfus tezkeresi örneği ve İlmi hüviyetini gösteren fişlerile (Fişler todris işleri kaleminden İsienecektir). 18 Eylül 1940 tarihine kadar Rektörlüğe müracaatları (4088) Tuzak içinde Tuzak Nakleden : (Vâ& - NâJ (4239) 'Tefrika No. 163 Hem delikanlınm bu zahiri hiffeti ! — Yalnız başına mı? altında bir hiddet ve asabiyetin git- — Hayır... Sevdiğim tek kadınla tikçe tekâsüf ettiğini duyuyordu. Bu- | birlikte... Hayalla yegâne kıymet ver- nun patlak vermesinden çekiniyordu. | diğim ve hayata beni yegine bağlr Kız, düşünceli düşünceli: yan kadınla... — Dolaştığın yerlere ne türlü fe Şermin, muhatabını susturdu: lâket tohumları ektin...- dedi. — Felâketlere ben de uğramadım mı? — İnkâr etmiyeceğim... Fikirlerimi -—— Belkıs ne oldu? biliyorsun: Mücadele, daima müca- — İhtimal seni seviyordu. Peki, bana ettiğin vaadler... Bu- — İhtimal rada, bu odada söylediklerin?... — Niçin «ihtimal, olsun?... Mu- Delikanlı, iskemlesini çekerek kızın hakkak seviyordur... Aksi takdirde | yanına sokulmak istedi. Fakat Şer- evlenmeğe niçin razı olabilirdi. min geriledi. — Düşüncende haklısın diyelim... Erkek, dudaklarını ısırdı. — Ne kadar dn soğukkanlı düşü- Başını eğdi. nüyorsun O kız, senin kardeşin, Fakat yeni bir hamleyle; yahu... Kardeşin olduğunu bilmedi- Sen, çocuksun... Dünyanın ğin vakitler kendisine karşı bir aşk | Hanyasının, Konyasının farkında de- falan duymadın mı? ğ Ni iğ Zine güsin... Bir İnsan pençesine geçirdiği — Öyleyse niçin bu işi yaptın? İ hiç çiğneyip geçer mi?... Çıldırmış Bahanın plânlarını tahakkuk et-| gibi teklifler yaptın... Beş parasız tirip servete konmak için. İzdivaçtan | yabancı memleketlere gitmek... Ora- sonra külliyetli bir para koparıp or- | larda çalışarak hayatını kezanmak... bir cürümdü. — Demek Belkısla izdivacın yeni | “yet işlemiş... talıktan kaybolacaktım. Kabil miydi bu?... Burada başına gö- “ ANKARA RADYOSU 22 Mayıs çarşamba 1230 program, 12435 ajans haberleri, 1250 Muhtelif şarkılar (PL), 14 küçük orkestra, 18 program, 18,05 alafranga plâk, 1830 Türk müziği, 19 Diş politika (Konuşma), 19,20 Türk müziği, 1945 haberler, 20 ami heyeti, 2035 Temsil, 2145 Riyaselieimhur bandosu, 2235 Alans ve born haberleri, 2250 Cazband (PJâk) İstanbul Kambiyo müdürlüğünden: İhracat tacirlerinin, yaptıkları ihracat için gümrükte verdikleri ihracat beyan hâmelerine kambiyo'daki dosya numa- ralarnın mutlak surette ve doğru olarak yazılması rica olunur. Fatih askerlik şubesinden: İhtiyat yoklamasına davet 1 — Her sene mutat olan ihtiyat yok- Tamasına davet edilmektedi: 2 — Yoklamalar yine doğum, doğum yapılacak ve her mükellef bizzat yokla- masını kendisi yaptıracaktır. 3 — Yoklama cumartesi hariç olmak üzere haftanın her gün saat 9 dan 12 ye kadar devam edecektir 4 — Öğleden sonra şube kendi işle rile meşgul olacağından hiç bir surette müracaat kabul edilemez. 5 — Şubede izdihama meydan ver- memek ve mükellefleri uzun müddet işlerinden alıkoymamak için vuku bula- cak müracaatlar gazetelerdeki ilâna 25- re yapılacağından her mükellef doğum ilâneni not etmelidir. & — İlân olunan doğumlulardan baş aatı kabul edilemiyecektir, yıl askerlik çağına giren 336 doğumlulardan ilk yoklaması Haziran 940 sonuna kadar devam edecektir. Bu doğumlular yoklamaları için yalnız hak tanın (cuma günleri öğleden sonra şu- beye mürac ederek yoklamalarını yaptıracaktır. 31 Mayıs 940 cuma, 3 Haziran 940 pazartesi, 4 Haziran 940 salı günleri 325 doğumlular. 5 Haziran 940 çarşamba, 6 Haziran 940 perşembe, 7 Haziran 940 cuma günleri 326 doğumlular. 10 Haziran 940 pazartesi, 11 Haziran 940 salı, 12 Haziran 940 çarşamba, 13 kasının mü 7 — Bu Haziran 940 perşembe günleri 327 do- | Kumlular, 14 Haziran 940 cuma. 17 Haziran pazartesi, 18 Haziran 940 salı günü 328 doğumlular» 19 Haziran 940 çarşamba, 20 Haziran 940 perşembe, 21 Haziran 940 cuma günleri 329 doğumlular. 24 Haziran 940 pazartesi, 25 Haziran 940 sanl, 26 Haziran 940 çarşamba gün- leri 330 doğumlular. 27 Haziran 940 perşembe, 28 Hazi- ran 940 cuma günleri 331 doğumlular. | Temmuz 940 pazartesi, 2 Temmuz 940 salı günleri 332 doğumlular, 3 Temmuz 940 çarşamba, 4 Temmuz 940 perşembe günleri 333 doğumlular. $ Temmuz 940 cuma, 8 Temmuz 940 pazartesi günleri 334 doğumlular. 9 Temmuz 940 salı, 10 Temmuz 940 çarşamba günleri 335 doğumlular. Adanada yaz başladı Adana (Akşam) — Adanada havalar ar- tık İyice ısındı. Gündüzleri Hararet 34 e Kadar yükseliyor. Bunun için bağ ve yaylâ- lara da göç başladı. Diğer laraftan Kara- taş pilinin açılma hazırlıkları da başla- mıştır len bütün fenalıklar, oralardada Aynile tekerrür ederdi... Düşün ki, güzelsin, gençsin... Hulâsa mantık- sızdı, olamazdı... Para lâzımdı... — Öyle olsaydı... Kabul edecektim. | !... - diye büsbütün - Mademki her şeyi söylemem icap ediyor, dinle öyleyse... Seni uzaklara, çok uzaklara gölüre- cektim... Kimsenin el uzatamıyaca- ğı, hattâ tasavvur bile edemiyeceği yerlere... Hattâ annenin feryadları bile bulunduğun yere ulaşamıyacak- tı... İşte o zaman mesud olacaktık... Her şeye katlanırdım, fakat senin $- falet çekmene, asla... Fıkaralığın ne demek olduğunu MAJA öğrenmedin mi?... Ondan nefret etmiyor musun, korkmuyor musun? Ben seni düşün- i düm; seni müzayakada görmektense ölümü tercih ediyorum... Adam, ca- nım... Zaten cinayete bulaşmamış kim var?... Meselâ o kaptan... Allesi korsanmış işte... İsminden de belli... Servetleri nereden geliyor... Bizzat kendi de seni annenden ne şeraitte serveti ve servet ihtimallerini acaba | çatır çatır ayırdı... Sonra benim ba- bam, alçaklık yüzünden az mı cina- İşte bana yaptıkları... Dürüst şey mi sanki?... Hem efen- dim, bu düşünceler bile saçma... İn- san mukadderatın önüne geçebilir | yoktur. Zaman du: | LUVULAAIU PA | Tefrika No. 70 Yazan; İSKENDER FAHREDDİN Şair Rıza ile genç kadın ot minderler üzerine uzanmış konuşuyorlardı: «Bence güzellik yüzde değil ruhdadır.» — Buhara kafilesi Semerkanddan ne za man kalkacak. — Üç gün sonra... — Demek ki, bir günümüz yolda geçecek. İki gün de kazak köyünde bekliyeceğiz. — Kvet, Hrşey yolunda, Artık bizim pa- raları vermenin sırası geldi, — Üçte ikisini peşin vermiştim, Son tak- sit akşam üstü vedalaşirken teslim edece- #im. Gıyaseddin böyle emir verdi. Beni ma- zur gör! — Ne ihtiyatlı prens. Gizlice satın aldı- ği bir cariyenin bedelini bile hesapla ödü- yor. Semerkand'dan Buhara'ya kaçırılan kadın kimdi? Ertesi gün, akşama doğru ilk konak ye- rine varmışlardı. Bu İki yolcuyu kazak kö- yünde iri boylu bir adam karşılamıştı. İh- İlyar Kâşgarlı esirciuin uşağı, yolcuları buraya kadar getirdikten ve iri boylu ada- ma teslim ettikte: ra ayrıldı, İri boylu adam, bir kazak çobanıydı. Mi- köyün kayalıkları arasında- Ki kulübesine götürdü. Şalr Rim ömründe ik defa böyle tehli- keli bir yolculuk yapıyordu. Yanımda şeh zade Gıyaseddine götürülmek üzere can- lı bir emanet vardı. Riza: Şu kadını Buharaya selâmet, röbilirsem, ne mutlu bana! Diye söyleniyor ve meşhur evliyalara kur- banlar adıyordu. Köyde, çobanın peşine düştüler. Kaya- bklar arasındaki kulübeye vardar, Don kazakları, doğruluğu, merdliğile tanınmış kimselerdi. Fakat, şair Rizanın kimseye gü- veni ii Tadını, elinden alacak- herkesten şüpheleniyor, her- kesten çekiniyordu. Oysa Kİ, kazak çoban, Kâşgarlı esirsiye uzun zamandanberi pâ- yataklık yapmağa tı. Şair Ri- anın çekinkenliğini gördükçe gülüyordu. Çoban o gere kulübenin dış kapısı önün- de yatmıştı Genç kadınla şair Riza da karşı karşıya kurulmuş ottan birer yatak üstüne uzan- muşlardı. Riza, ömründe ilk defa bir ka- dınla, bir oda işinde yalnız kalıyordu. Hem de ne kadar güzel ve şirin bir kadındı bu. Birkaç gün sonra ne bahtiyar canlara nâ- #ip olacak, ne meşud bir şehzadenin koy- nuna girecekti, Riza bir aralık, Gıyasedinin müztakbel gözdesine sordu tiyacın var mi? le götü- - Süyle de uyumadan yapayım. Uykum. çok ağırdır, güç uyanırın — Yataktan kalkmanıza lüzum yok. Ben sadece konuşmak Istiyorum. Uyku girmiyor gözüme, — Kapımızda yatan kazaktan mi kot- kuyors — Hayır. Orun merd bir adam olduğu- | nu gözlerinden anladım. Talihimden kor- kuyorum. Ben, talih nım. İçimde böyle İnsan, talihini nasl yener, olsa, bu işi ben de yapacağım. Bir çartil var: Cesur olmak, lâkayıd olmak. Genç kadın düşünmeğe başladı. Şair fik- rini açıkça anlatti — Hhdisalın peşlni kovalamağa lüzum madan yürüyor. #âdi- meğe madem, ki, imkün er ge bumumuzu sokup çoktan yenmiş bi bir korku yoktur Mümkün mi? Alnımızın yazısı böyleymiş... Dinle: beri... Yüzümden maskeyi alı. yorum müthiş... «Cehenneme atıl!» dese, ar- kasından yürüyeceğim Bahanin iha» netine uğradım... Onu ki, babam gibi seviyordum... kurtuluş çarem kaldı: Dostluğumu; Biliyorum ki yardımıma gelmen için âdeta kahramanca bir harekette bu- Iunman icap edecektir... Beni itham ediyorsun; bundan dolayı senden nef- ret etmiyorum... Yalanlarımla, do- lanlarımla buna ben sebebiyof ver- dim... Şu anda ne düşünüyorsun?... Kadınların dimağından kendiliğin- den doğuveren fikirleri kim anlayabi- | lir?... Ben de anlayamıyorum... Ben şayanı nefret bir insan olabilirim, Şermin, fakat seni seviyorum; sen- den başka, istikbalimizden başka hiç bir şey düşünmüş değilim. İşte bura- ya sonuncu defa olarak geldim. Bir | şey soracağım: Bir tek şeyl... Şayet aşkından eser kalmadıysa açık söy- Je... Mukadderatımı cesaretle tayin edeceğim... Genç kız, endişeyle bakıp: — Bu takdirde ne yapacaksın? - ye sordu. — Babamın istediğini, — Gidecek misin? — Asla dönmemek üzere, — Nereye? di- j meşgul, Ferhadı Felekten yediğim silleler ne | Şimdi arık bir tek | görüp anladıkça bir takım ihtirasları Kör pılir, İşte, kendini bu ihtiraslara kaptı” mamak ve birçok mânasız fikir ve düşün” celere esir olmamak suretile talihi yeni mümkündür. Ben, ne doğduğumu düşü nörüm, ne öleceğimi... Ne güneşi görünce lerim, ne zülmetle karşılaşınca Benim için gece is gündüzün, beyaz karanın, tatlı ile tuzlunun farkı yoktur. — Ya güzel ile çirkinin?.. — Bunun da farkı olmadığını söylersen bana güleceksin, değil mi? Bana inan Ek bu da bir görüş meselesidir, Küşgarda b“ nim nefretle baktığım bir kadına bütüğ memleket erkekleri tapıyordu. Nişaburd# vaktile bir çingene kızı görmüş ve bakışla” rına bayılmıştır. Halbuki, bu çingene Xi nı — asil değildir diye — memlekete bile sokmuyurlardı. Gördün mü oradaki görüş 1 düşünüş farklarını?... Şimdi sen benim yö” rimde bir erkek olsan, o Kâşgarlı kadını severdin; yoksa Nişaburdaki şu çingemö kızını mi? — Gönül kimi severse, güzel odur der” ler, Madem ki sen Nişaburdaki çingene Ki sından boşlanmışsın! Eibette gerin nazi” nında güzel, o dur. Pukat, bütün bir mem* ieket halkmın ittifakla güzel diye tapiığf bir kadına da çirsin demek ve ondan nef* ret etmek hnksizlık olmaz mi? — Senin düşünüşüne göre belki hak” lık olur. Fakat, gen o kadını benim gözüm” le görseydin, sadece nefret deği, istikrali ederdin! Bence güzellik yüzde değil, ruh” tadır. O. çingene kızının çok yüksek ri hu vardı, kendisine şarap ikram etmedede İçmek İstemezdi. Halbuki, Kâşgardaki ka” dın, şarap ve müselles ikram etsinler diy erkeklerin peşinden koşar ve herkase sev” gisinden bahsederdi. — Çingene kizi sana sevgisinden bahseğ” medi mi? — Hayır, Beni delice sevdiğini hisedi” yordum. Fukat, aşkını, bir ateg ki bi içinde tutuyor, bu ateşle kendin: ği halde bana birşey sezdirmiyordu. Zate8 sevginin böylesi makbul değil midir? — Sen çok garip düşünen bir adammış” san! Böer bu düşüncelerini şehzade Gıya” #eddine de bahsrttinse, sanırım ki, bendefi boşlanmıyacaktır. Çünkü, ben, sevdiğim ef keğe, derhal aşkımı itiraf etmek isteri — O halde sır tutmuyorsun demektir!, Bilâkiz, çok ketum bir insanım. İKİ yıldır peşimden koşan «Öztan. gibi bi€ kahramanı kimseye şikâyet etmedim. — Ne dedin, Özcan senin pişinden mi koşuyor? — Evet. Beni çılgınca seviyordu. Fakat ben ondan boşlanmıyordum. — Örcün Bemerkandda göremedim. Acs” ba harbe mi gitti? — Hayır. Aylardanberi beni Şirini dağlı gibi, Gerçek, Özcan da Ferha £ı daplarda arıyor beni, O âşıkda #ini yıllarca bu dağlarda aramış. Bir müddet sustular. Genç kadım, şimdi yo kadar şair Riza İle uzun boylu konuğ” mak fırsatını bulamamıştı, Kendi kendi” ne: aramaki a Meğer, Riza ns tatlı bir adammış. Diye muruldandı. Güzlerini kapadı Mehmed, Türkü tun, vezir Nâsır.. Bunların üçü de keli insanlar” Allah $e en korusufü bizim gibi zavallıları, (Arkası var) Uzağa... Açık cevap ver: Arkamı dan gelecek misin? — Vaidlerini tutmadın. — Doğru... Fakat seni aldatmış de” gilim... İhanet etmedim... Yani seni sevdim... Şayet başkasını sevs dim, o zaman ihanet etmiş olurdu. Erkeğin yavaş yavaş cesareti kırı yordu. Zira, kızın verdiği ceraplöf gösteriyordu ki, artık mukadderatiM rını birleştirmek kabil olamıyacak Şermin ona İnanamıyordu Buna rağmen, hakiki bir şefkatiğ dedi ki: — Süha... Uzaklara gittiğin vakif mesud olabilecek misin?... Hayatın tekrar kurabilecek misin? i — Şayet seninle ise, evet... Düny” nın en mesudu bile olabileceğim, o — Bensiz? — Sensiz? . Ne olacağımı bilemi" yorum... Gerçi arzu'ettiğim gibi y”” şayabilecek kadar da zenginim... N istersem yapabilirim... Daha da bW” l&bilirim,.. Senin baban, benim Pp” bam, ne derece arzu edersem temi edecekler... Elverir ki uzaklaşayım»"* Senden uzaklaşıp, seni unutmak teğ rübelerinde bulunabilirim... Oris” da: Amerikalarda, Afrikalarda, HUM distanlarda... Şermin!... Beni dinle Şayet istersen Kudret Süha İs de alır, öyle yaşarım... Ne diyorsun? Beni sevmiyor musun? (Arkası v#”