“İngiliz Başvekilinin zafere itimadı kuvvetli B. Ghambarlain, Almanyanın bu son hareketile çok yanlış bir hesaba kapıldığını söylüyor Londra 16 (A.A.) — Başvekil Charm berlain bir toplamtıda kısa bir nutuk Söylemiş ve ezcümle demiştir ki; «Bundan az zaman evvel nihâl 29. fer hususunda harbe başladığımız amana nisbetle on kere fazla itimad beslediğimi söylemiştim. Bu itimadı tamamen muhafaza ettiğimi şimdi #ekrar ediyorum, Alman vahşetinin bütün sıkletini hisseden insanlar, Ak manyayı mahküm edenler kütlesine milyonlarla iltihak etmişlerdir. Çün- | teriyor ki, hiç bir millet, ne kadâr mühperver, ne derece mütevazi ve ne kadar kendi halinde olursa olsun bu kuduz köpek gebertilmedikçe kendini emniyette bulmıyacaktır. Almanya, şimdiye kadar bir çok yanlış hesaplara kapılmıştır. Fakat, bunların hiç birisi bu son hesabi ka dar yanlış çıkmamıştır. Bu harp, me- nevi kuvvetler ve onları koruyan 06 sur müdeağilerin maddi kudretleri sa- kü Almanların her yeni hareketi gös- | yesinde kazanılacaktır» ——————< Danzig'deki âli komiserin raporu neşredildi Hitler ve Goering verdikleri teminata rağmen Polonyaya karşı harekete geçtiler Cenevre 16 — B. Kârl Burckhardt'ın # ikkünunda. Desrig Adi komlameiğinden çe- Kileceğine dair olan istifanamesi De te Milletler Cemiyetine göndermiş olduğu rapor, neşredilmiştir. B. Burekhardt, bu raporunda 18 gubağ 1897 tarihinden 71 Ukkânun 1439 tarihine tedir, Mumaileyh, son dakikâya kadar Ak manlarla Polonyalılar örumada bir muka» renet tesisine ne suretle çalışmış olduğuna tasvir etmektedir. Bu münasebetle neşredilmiş olan. vesika» ar arasıda B. tarafından 1937 har ulranında ve bizzat Hitler tarafından aynj senenin eylülünde verilmiş olan teminaiı gösteren vesikalar vardır. B. Goerlng, kati big iade ile Dansigde beynelmilel mümesstllerin bulunmasına peh büyük bir kıymet atfetmekte olduğunu be- yan ediyor ve günün birinde Almanya ile Polonya arasında dostçasına bir itilâf iş hal ve fasledilmesi lâzım gelsa bugünkü karışık vaziyette Dansigin statüsünde vü» owde getirilecek hen türlü tadilâtın tehlike- H olacağını söylüyordu. B. Burekhardt, ilâve ediyor: «Eylül ayn- da B. Hitler, Polonya ile iyi münasebetler Mame etmek istediğini, Denzigde sükün a meselesini kur- calamak istemediğini beyan etmişti, Bn mühim vesiks, B. Burekhardt'ın 1 kıymeti e bile gelmeyen kuvvetlerle onların yükleneceğim.» Ben, böyle bir hareketin, umumi bir ni- 2 tevlid edeceğini söyledim. Bunun üzeri- ne Hitler, harbi yarına bırakmaktan ist bur güvenebileceğini ve Rusların hiçbir taarrum kuvvetine malik olmadıklarını beyan ot miştir Hitler, har adım ina İyi muamele edildiği takdirde Danzig işlerine müdahaleden vas geçrceği- Bi söylemiştir. Harp Balkanlara da gelecek mi? (Baş tarafı i nci sahifede) okur, Bu bakımdan Norveçin işgalini, müttefik donanmaları meşgul ederek, yıpratarak daha esâslı hareketleri kolaylaştırmaya mahsus bir oyun Almanyanın Balkanlara taarrus etmek istememesi iki sebepten ileri geliyordu: Biri, istediği iptidai mad- deleri kolaylıkla satın aldığı bir sa- hayı harple yıkarak bu depodan mah» rum kalmak endişesi.” Diğeri de, Siegiried hatlı arkasında rahat otur rurken yeni bir harp cephesi açarak, hem Bâlkan ordularını, hem müttefik kuvvetleri karşısında bulmak korku- sudur, Balkanlar, bilhassa Yugoslavya ve Rümanya, erzak ve petrol anbarı Vüzifesini görncüikleri gün, Alman ya, istediğini gidip zorla almak çare- #ine başvurabilir. Esasen o Almanya, bu memleketlerden — aldığı mallara mukabil ne para veriyor, nedeihti- yaçlarını karşılıyacak eşya göndere biliyor. Sırf bundan - dolayı bu mem- leketlerin Almanya ile normal ticaret münasebetleri devam edemiyecek Bâlç gelmiştir. Diğer taraftan Lon- drada sefirlerin toplantısından sonra İngilterenin Balkanlardi da “Almân- aya karşı abloka » tedbirleri düşün- düğü muhakkaktır. .Şimalde demir Sbiokasının şiddetienmesi Norveç ve Danimarka harbine vesile oldu. Bal- kanlarda alınacak tedbirler de başka hücum vesileleri hazırlayabilir. Cephenin genişlemesi endişesine kalması, uzun samân mu kavemet imkânı elde oldukça Alman yanın işine gelir, Abloka şiddetlene- rek zaruri ihtiyaçlarını temin ede meyen Almanya için harbin mahdut bir sahada ölü kalmasında hiç bir menfaat yoktur. Bilâkiş o zaman, gârp cephesinde neticesiz kalacak bü- yük fedakârlıklara katlanmadan ©w vel Almanyaya nefes aldırmak için nisbeten kolay addettiği askeri zafer ler arayacak, harbi genişleterek elin. de yeni kozlar bulundurmak İsteye- cektir. Bü ihtimaller, İtalyanın son za manlarda takındığı tavırda dakuw vet buluyor. İlalyan matbuatı, Nor veç harbinde açıktan açığa Alman yâya hak veriyor, alman hezimetleri- ni hâlâ gizlemeye, küçültmeye çal şiyor. Çoktandır arkası kesilmiş olan yüksek iddialar, bu sefer sokaklarda halk ağzında değil, ciddi gazetelerde resmi kalemlerde tekrar yer bulmaya başladı, İtalya efkârı, harbin yaklaş- tiğına inandırılıyor, Baikân devletlerinin bütün bu hâ- diselerle alâkadar olarak vaziyeti yar kından takibettikleri muhakkaktır. Balkanlar İskandinavya değildir. Bi taraflığın mânasını ve kıymetini Ab manya herkese pekâlâ öğrettiği için Balkanlara tasallut cesaretinde br Tunacak her kuvvet orada yekpâre ve muazzam bir kitleye çarpacağını, ber nlı devlete gelecek taarruzu di- nin kendine gelmiş bir tehlike addettiğini hesaba katacaktır. Necmeddin Sadak Feridiyede bir evin üst kısmi çöktü Taksimde Feridiyede büyük duvari sokağındaki 39 numaralı kârgir evin ün kınmı dün gece 10,30 da çökmüştür. Bu bina belediye fen heyeti tarafından m eski bir memu- , mağık bir emek tar idi. Bu min mücesesede mühim hizmetler ifa etmiş, mâ bir dost, iyi bin iile babası, garaz- sız ıvazsız bir vatan- , perverdi. Hasanın temizlik, vazifesindeki titizitir kendisini Yakından vo uzaktan tanıyanlar ca malümdur. Ben vatanperverliği hakkın- dx biraz izahst vermek isterim Hasan Kadısı -meklepteki adı böyle idi- 1509 da Rüştiyeden Kuleli idadisine geç- mişti. Hemen tanıştık ve beraber yağama- ağa başladık. Sessiz sedasız, sane sönrâ faaliyete başlay Terakki cemiyeti v İttihad. ve arınca kade- in şubelerini açı na zg kaydetmeğe oplamağa başl Hi ağa, ve gi Salmize devam ettik. Ertesi senenin baha- rında arkadaşlardan birinin beceriksizliği yüzünden tevkif edildik. Hasan da mevkuf- lar arasında İdi. İptida mektepte kurulau, Ismail ve Riza paşalardan mürek- isticvap oldunduk, za götürüldük. İkinci fırka mer- Kabasakal Mehmed bar aşkışlaya, sevkolunduk; heğ birimiz ayrı ayrı, kovuşların tozlu toprak- u debboylarına tkıldık. Ne pisti o er yarabbi! Sabaha karşı hiç kapanma- Yarı gözlerime bir takıwi kabarcıklar ilişti. Bunlar inip çıkıyordu. Meğer kesif bir tom babnkası içinde yaşıyan pireler sıçrayarak bu kubarcıkları teşkil ediyorlardı Hiç birimiz aldırış etmedik. Kışlaya diğer mekteplerden de talebelör getirilmeğe baş- lanmıştı. Çünkü orada meşhur Reşid paşa divanıharbi kurulmuştu. Sorgu sual yolun- da idi; bunlar «Emel yolunda. nam eserde tafsilâtla yazılmıştır. Zaman Yunan har- DI zamanı idi. Muhakememiz üç aydan ziyade devam elti. Son muhakememde diya- nı harp Peisi bana: #Ucüz kurtuldun, padi- şahına dua et» dedi. Ben bu södden Deraet ettiğimi sanne- derek Mektebi Harbiyeye lade olunacağımı ve derslerime başlıyacağımı zannetmiştim. Meğer idamdan kurtulmuşum. Yetmiş sek- sen kişilik listede galiba on alti idamlı var- di. Ben Fizanda müebbeden kalebendilğe mahküm olarak listede on yedinci geliyor- dum. Hasan da daha hafif cezaya mahküm» du; fakat bunlar hiç birimiz essİr et- memiş, gençlik şataretina halel getirmemişti. 21 ağuslas 1313 te Şeref isimli idarenin bir yapuruna irkâp olunduk. Bu vapur da- ha evvel Yunanistana hayvan nakletmiş- ti. Pek yolsuz bir şeydi, Fakat hava pek gü- zeldi. Çanakkaleden çıkıncaya kadar am- barde alıkonulduk. Sonra güverteye çık- mağa başladık. Ne hoştu bu seyahat âlemi? Bir ulay genç evlerinden, mekieplerinden koparılmış, bir çürük tekne ile Trablusgar- be gönderiliyordu. Bu korkunç hal kimse- nin umurunda değildi. Vapura yükletilinca, gene Kabasakal Mehmed paşa, karşımzız, diktimiş, bize birşeyler söylemek istemişti, bep bir ağızdan yuhal.. diye bağırdık, «Ademiyet, din ve millet düşmanı Abdülha- mid» nekaratlı vatan şarkısını okumağa başladık. Paşa duramadı, hemen vapurdan indi ve gözden kayboldu. Gerek bu seyahak ve gerek Trablusgarp mahpösi ömrümüzün en tatlı anlardır, pek hoş geçmüştir. Gençlik, neşe, samimi, gıllü- gışsız memleket ağkı başka hislere yer bırakmıyordu ki. Yaptığımız işin iyiliğine pek kani idik. Mektebimizden, tahsilimizden mahrum olmamız biraz bizi düşündürüyor- du, amma, hapishanede buna çabuk çare bulduk. Kitaplar, gazeteler getiritik. Ders- lere, münakaşalara koyulduk. Halth gaze- te bile çıkarıyorduk. Ne ömürdü o hayati. Hasancık du diğ miz gibi büyü hüya ktup aldığı günler neşesine pa» yan yoktu. Alle muhabbeti kendisinde va» tan muhabbeti derecesinde idi Hapishaneden çıkarılmea, her birimsa bir şey İle iştigale başladık Ben ikmali tah- sli için, amcamın teşvikile, Avrupaya firar hazırlıklarile uğraşırken Hasan Safi Zira» at bankasına intisap etti, Senesi, tırlıyamıyorum 315 vaya bugün bankanın hadimi, çalışkan, namualu bir memuru idi. Birkaç sene evvel muamolâta umumiye müdürlüğünden tekaüdlüğünü i#- tedi, İskat birazsonra tekrar bankaya dön- dü. Kendisini ölmeden üç dört gün evvel yoklamıştım. Haremi bankaya kadar giti- Bin! söyledi. Gelince biraz muahaze edeyim dedim: «İyi oldu, birsz açıldım» dedi. Ha- mn işte böyle bir vazife âşıkı idi. Cenaze- sinde hep bankalardaki arkadaşları göze çarpıyorlardı. Bunlar doğrusu yerinde big kadirşinaslik gösterdiler. Eski Ankara mebusu Mahir Saldı Tekirdağında kültürel çalışmalar : Tekirdağ (Akşam) — Tekirdağınin ilköğretim mülettişlerile gezici başöğret- menleri maarif müdürü B. Emin Atacın reisliğinde toplanmışlar; köy okulları in- şant işlerinin önceden yapılmış olan plân üzerinden hızlandırılması ve (125) eğit- menin yetiştirilmesi için bir tekâmül kur sunun açılmasına, köyde eğitmenin 808- z llhamlarla boş | 117 Nisan 1040 MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALİ | Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur, Tefrika No. 176 Sulkasd failleri Beyoğlunda nasıl ele geçirildiler ? — Bana bir şey yapamazlar, Boni tevkif etmek gibi bir küstahlıkta bu- lunsalar yirmi dört saat içinde serbes | bırakmağa ve bana terziye vermeğe mecbur olurlar! Olsa, olsa benden bar 4 İzahat arayacaklar, belki tekrar İs- tanbuldan uzaklaşmamı istiyecekler» dir. Muhafız beyin davetine icabet et- Tezse, aleyhinde haklı şüpheler uyan dıracağını düşünen Salih paşa, sul- teanma veda ile sivil memuru sraba- sına alarak yola çıktı. Arabacı kendisine paşa tarafından bir şey söylenmediği halde arabayı farethanesine doğru sevk iyordu. Salih paşa arabacının mak- sadını anlıyarak İstanbula çekmesi enirini verdi. Araba İstanbula varınca sivili me- murun paşaya karşı göstermekte de- vam ettiği hürmetkârane tavırda biraz değişiklik görüldü. Memur ara- bacıya polis müdüriyetine çekmesini söyledi. Paşa bunun sebebini sorunca memurdan — Bunu polis müdüriyetinde öğ- renirsiniz! Cevabını aldı. Salih paşa o zaman Aldatıldığının farkına vararak evvel ce Avrupaya savuşmamakta, şimdi de Fransız sefaretine iltica etmemekte hata ettiğini anladı. Fakat artık ya- pacak şey kalmamıştı. Poliş müdüri- yetinde tevkif olundu. Suikasd faillerinden Abdürralh- man bey arkadaşlarını Beyoğlunun muhtelif poktalarında bıraktıktan sonra otomobilini Osmanbeydeki ga- raja teslim ederek ortadan kaybol- Muştu. İptida Değirmendereye savuşmuş, sonra orada uzün müddet barınamı- yacağını düşünerek Bandırmayı boy» lamış, buradan da *Ayvalığa geçmiş, bir yelkenli sahibiyle anlaşarak Mi. diliye kapağı atmıştı. Parası tüken. diği için mahalli polise hüviyetini anlatarak Pireyo geçmeğe muvaffak olmuş, oradan Mesajeri Maritim acen- tesinden alabildiği meccani bir bi- letle Marsilyaya gitmişti; Marsiiyada Kürd Şerif paşaya bir mektup yaza- rak himayesin! talep etmiş, Şerif pa- şa da kendisini Parise celbederek hi“ mayesi altına almıştı. (1) Abdürrahman beyin arkadaşları eski merkezlerinde, Beyoğlunda Pi- remehmed sokağındaki ecnebi evin- de tahassun eylemişlerdi. Burası İn- giliz tebaasından bir kadının gizli işlettiği bir kumarhane idi Karasu efendiyi öldürmeğe memuş Hakkı efendi kendisinin aranmadı. ğına, tanılamıyâcağına güvenerek, İlk akşam bu evdeki arkâdaşlarına yiyecek, içecek götürmüştü. Halbuki vakanın ertesi günü Gala- tasaraydan geçerken polisçe tanın- mış, yakayı ele vermişti. Hakkı kur- nazlık yolunda bir ihtiyatsızlıkta daha bulundu. Kendisinin yakalan- dığını ve başlarının çaresini düşün- meleri lüzumunu arkadaşlarına an- latmak niyetile ayakkabılarının ber bad halde olduğunu, beraberce gide- rek yemenilerini almasına müsaade edilmesini polisten rica etti, Hakkr dan daha kumaz olan polis emuru Hakkının oturduğu yahut devam et tiği bir yeri öğrenebilmek için bu fırsattan istifade etti. Hakkı ile bir. likte Piremehmed sokağındaki ms- hud eve gitti Hakkı kapıyı çalarak yemenilerini istedi ve alıp polis me- muru ile birlikte Galatasaraya dön- dü. Alınan buiz polisin işine çok yaradı. Vakadan kırk sekiz saat geçtiği halde muhafıslık ve polis müdüriyeti süikasdçilerden en mühimlerinin Sk Zındıkları yerler hakkında hiç bir malümat elde edememişti, Bu evde bir araştırma yapılmağa lüzum görü- lüyordu. Cuma günü öğle üstü ev inzıbef memurları, polis, jandarma kuvvef- leri tarafından sarıldı. Askeri inzr- bat memurlarının başında mahafı hir vavari Tilmi damdinmnin vw | hafızlarından yüzbaşı Mehmed Af beyler, polis âmiri olarak da meri memurlarından Samuel efendi bulu” nuyordu. Muhasara edilen evin kapısını ağ” mağa sabibesi razı olmadı. Kapın kırılması icap etti. Fakat kapı kım lıçken içeriden bir kurşun yağmurü yağnağa başladı. Yaver Hilmi be cansız yere serildi; merkez memufli Samuel efendi topal kalmasını inteğ edecek surette bacağından yaralandı. Jandarma yüzbaşı Mehmed Alİ beyin emrile evin pencereleri şiddetli tuldu. Hükümet k ete mukabele katilleri burada bulu nd ığunun kati delili idi Faket eve girmek kabil olamıyordu, Müsademe epey zaman imtidad etti Piremehmed sokağı bir muharebö meydanı halini aldı. Bu halin dabö ziyâde devâmı pek hzurlu idi. S0“ kak muharebesi Beyoğlunda heye can husule getirmiş, dükkânlar, ma“ gazalar bermutad kapanmağa başlar muştı. Katiller teslim olmağa mocbur ka# Luncsya kadar daha kaç cana kıyam caklardı? Muhafız Cemal bey yüzbuşı Çer kes Kâzım efendinin bu evde bulun duğuna emindi. İzmitli olan Kâzım efendinin olsa, olsa ancak Çerkeşle" re, bir hemşerisine teslim olabilece ğine İhtimal verdiği için İttihad ve Terakkinin böyle belâlı işlerde ileri &tılmaktan çekinmiyen fedailerin den Çerkes İsmitli Mümtaz bayle Çerkes (o Kuşcubüşızade (Eşref o ve kardeşi Sami beyleri yanına çağırdı ve Kâzım efendi İle arkadaşlarının teslim olmaları için bir teşebbüsie bulunmalarını rica etti; topçu İhsan ve Yakup Cemli beylerin de kendile rine refakat edeceklerini bildirdi. Eş ref bey bu adamların kolaylıkla tes- Mim olmaları için evi saranlardan biğ kimsenin işe karışmaması şartile tek Mfi kabul edebileceklerini söyledi; Cemal bey muvafakat etti, Canileri teslim alacak heyet Pire mehmed sokağına gitti. İhsan, Ya kup Cemil, Sami beyler kapı önünde kaldılar; Mümtaz ve Eşref beyler birkaç Jandarma ile birlikte bitişik evden muhasara edilen evin damına atladılar, Jandarmaların yanlarındâ& getirdikleri kazmalarla damın birkaç yerine vuruldu. İçerdekiler buna dâ kurşunlarla cevap verdiler. Fakat ni- hâyet damın bir yeri delindi Eşref ve Mümtaz beyler bu delikten içeriy9 girdiler. Mümtaz bey Üst katta dolaşan Kâr zım efendinin sesini duydu, Derhak — Kâzım! Ben Mümtazım. Eşref ve Sami beyler de buradadırlar, Na sl olsa ele geçeceksiniz. Bize teslimi olunuz. Diye seslendi. Kâzım oldu. Kendisi, evin içinde bulunai arkadaşları Şevki ve Mehmed Alİ efendiler Mümtaz, Eşref beyler v# jandarmalarla birlikte aşağıya indi” ler. Kapı açıldı. Caniler teslim alınd& Hilmi beyin ölümünden, âmirleri” nin yaralanmasırdan müteessir ok muş bulunan bazı polis memurla Kâzım efendi ile iki arkadaşına hi karet ve tecavüz etmeğe başladılar, Mümtaz bey kızdı. Vaka mahajik ne gelmiş bulunan polis müdif umumisi Azmi beye herkes önünde: — Bu adamlar bize teslim olmuğ” lardır. -Artık kanunun (pençesinde dirler. Bu yâziyelte kim kendilerin? tecavüz ve hakaret ederse biz de $f YAhlarımızı onlara tevcih edi tehdidinde bulundu. Bu tehdid t* Katiller eileri bağlanmadan bö otomobile bindirildi; muhafızlığa türüldü. Yaverinin itlâfından büyük Pİ teessüre kapılmış olan Cemal sulkadçilerin elebaşısı Kâzım e! yi yanına celbederek son derece deli bir tavırla; efendi ras (Arkası var)