SOZUN GELİŞİ Bir yüksek tefekkür mecmuası tin geçmiyor ki isimleri tâhınmamış yarıcıları bir araya topliyan G yeni bir mecmua intişar etmesin. Bir mecmdanın #k sayısı tütüncü dükkünlarınm camlarına İliştelirken, davariara, başka bi? mecmus- pm çıkmaya hazırlandığını haber veren İlânlar yapıştırılıyor ve her mecmua bizi asgari yirmi yeni İmza ile katşı karşıya bırakiyor. Bir mecmuayı doğrusu ben de merakla bekliyordüm. Çünkü çıkmadan evvel gözüme çafpan iliilar görek ismi, görtk möşgul olacağı bâhlsler itiba rile bu meciuâYın «âlimlerden mütökkep bir heyete taratından hazırlandı- Kına şüphe bırakmıyordu. Bu, artık bir «edebiyat ve sanat smecmuası değil, «felsefe, ahlâk ve Bedliyât» mecmuası fiği, Evvelki gim onu çılanış görünce derhal bir tane satın aldım. İhtiva ettiği ağır mevfulara yeükâbil 5 Kkurüş gibi hafif bir para mukabilinde edinilmesi beni âlimlere müteşekkir bıraktı. Evdesabah (kahvaltısından sonra tedkike başladım. Mecmüanın ilk sözü mühimdi, Burada çok geniş bir vükufla «orta çağıa lânet okunuyor, eki Yunan mütefekkirlerine hayranlık hislerile bağlı olan «yeni devire e afetin denmiyor, zamatinız mütefekkirleri de medeniyet aleyhinde söylemekle ve makineye Küftetmekle itham ediliyorlardı. İlk sözün ilk sahifede bulunan kisminda «orta gağ» ismile bahsedilen deyir, ikinci sahi- fede «kurunuyustar terkibie inkılâp etmekle beraber bunu âlimlere mahsus dalğınlığa atfettim ve yazının muharritine karşı duymağa başladığım hürmet büsbütün arttı. Âlimane odaya halel getirmeden tefekkür dünyası hakkında verilen cesurane hükümler göğsümü kağarttı, yeni devrin nasıl doğacağını belirten kati sözler iftiharaı mucib oldu ğ Sahifeleri çevirmeye başladım. İlk sözü yine felsefe ve yüksek tefekkür yıtvzulu yazılar takib ediyor, daha Sonra tanınmış bir profesörümüzün iep- hür bir eseri tedkik ediliyordu. Bu son yaziyi okurken o smetmuanın başlıca gayesi hataların düzeltilmesi» olduğunu gördüm. Yazı fihâkika filosofumu- sun noksanlarını tamamlıyor ve bundan &onta takib edeceği çalışma yolun- da dikkat etmesi lâzım gelen cihetleri üstada hatırlatıyordu. d Son okuduğum yazı «Zamanımızda Plâtons bâşlıklı Binkale oldu. Beş sü- tun yazı içinde hakim Eflâtun tahlil edilerek büyüklüğü, insanı hayran bira- kan bir âlimane vukufla tebarüz ettiriliyor ve muharrir makalesini onun gibi olmak iştiyâkını bildirerek heticelendiriyordu. Bu yeni âlimleri tanımayışımu şaştım. Akşam üzeri rasgeldiğim bir lise muallimi dostuma, gururla, yani bende böyle yülksek mevzülarla alAkadat oluriuşum demek İster gibi, mecmuayı gösterdim: OÖkudun mu? diyerek sZamarımızda Plâtons yazısını önüne koydum. İmzaya baktı (OKah- kahalaria gülmeğe başladı ve kendisini zaptetmeğe muvaffak olduğü bir m rada «Yahu dedi, o bizim mektepte yedinei sınıfta talebedir, ötekiler de atka- daşları olacak.» İtiraf edeyim ki Tena halda borüldum ve içinden badema İlmi heşriyatın karii olmamaya karar verdim. Çünkü bir gün elime geçen bir yeni mecmua, üzerinde «Ruhiyat ve metafizik mecmuası» kaydına rağinen İlkmektep tale- beleri tarafından çıkarılmış olabilecektir. üi “Za va ŞE ÖĞİNEN Bir zırhlının parası 41 taâyyareye verllen paraya müsavi imiş Ptühsins Ribheley gibi son sütem 3800) tonluk mederh bir aaffıharp gemi- Şerket Rado A, 1/800000,000 frungu mal oluştur. Bü | Batle teniiht yapılamaz. Tayyare e t- pine göre 2 - 4 milyon franga mal olur. Vasati tati 3 milyon frarıktır. Röchelicu Için sarfedilen 1400000000 İrâhçı, modasi geçmemiş addediidiği 18 Be- | meye taksim edersek her söhenin kiymeti | 133 milyon frahk tüttuğul'u görürüz. Şimdi imunhedelere göte indığı tarihte bir smffihaep gerisinin nüddeti 26 sene olarak tesbit edil- | Yinamafif bir zırılı, 26 sene İş gö- Tebilmeklş böfaber, modası geçmiş adde- dilmediği müddet, ahöak 19 santden Iba- bu 133 milyon frank bir tayyarenin vasati Mali vlan 3 milyon franga taksim odilireş Dir sırtının bedeli İle 18 sena müddetle ber sana sön sistem 41 tayyare alınabilece- 21 anlaşılır. ve ötekiler Diğer devletler de muhtelif samanlarda Muhtelif fehklerde kitaplar çıkardılar. Bel. diknön «Ori kitapı, İngiiterede eMavi ki- tap», İtalyada «Yaşli kitap», Rusyada «Tu- Tüncu kitapı, Almanyada «Beya» Kitap» çıkmıştır. Müstakli olduğu zaman Avus- turya da bir ekormen kitap neşretmişti. Bir tayyarenin ömrü iki senedir, Birinci sönsdr ilk sattıhatpteki mevklini aruhafa- ta eder. Fukat ikinci seönsde Kendisinden m yonllere yerini bırakıp ve intiyata tab, Sarı kitap Kafkasyanın umumi manzarası mında 909 den fazla cumudiye movcuddur. tultihdedir. Kaf. # öyülnuş ve pek yüksekliklerde bulunan dar göçldler pek vahşi ve heybetli bir mahsa- Ta arrsder. Bunlar ekseriya karla tıkanır Bn mühimleri "Tiflis şehrini şimale bağtı- yan ve 3479 metre rükımdan geçen Da- rialdır. Umumiyetle Kafkasyada Alplarda- ki tendvvü ve güzellik yoktur. Maralâra, bu dağlar Lİ Efsanel a otlar daki bir vadide Kapanıp kalmığı afkaslar Şu tariftedir: Azak ai #ahlilerine Kadar eire tu © ufânan bü ği Avrüpayla Asyayı biribirinden ne Kafkasyada biha kayın, ıhlamur, Kafkas silsilesinin genişliği 10 seve gürgen, dışbudak, çitlenbik, akçe metredir. Gargte, Cünüb cephesi | de'damlaç amı vardır. Daha yüksekler Kötadehize pek yaklaşir. En fhüsald geçid başlar. dir. Ti edir. Tren de bufadan geçer, ül kb ü esas bünyesi granit, gnelaa, yalardır. Bunlar, dik tepelemş | A0 bayt menba Amerikada büyük bir balon yapılacak Vaşington 18 (A-A.) — Deniz izomi- tesi, üç milyon kadem mikâbenda; biz kabilisevk balon ingasını tavsiye sis miştir, Kileilağir. Bu #m- i Köban suyudur. kadar uzünur, Kafkasyanın en yüksek tepeleri şunlar- dir Elbruz (5648 mate) Kahta (5188 » ) Dikdağı (545 » ) Kazbek (5943 » ) ” Bazi yerlerde amudi yalçınlar 1600-1 metre yekmekiikiadiz.. kai kei: md YEdLURCN Ayaksız tayyareci Bu harbe de gönüllü olarak giren, Paristen bildiriliyor: Frahsada kış ve soğuklar bütün şiddetle devâm ediyor. Bu yüzden cephede askeri ha- reket hemen hemen tamemen dur. | muştür, Birkaç gündenberi resmi teb: | liğler kayde şayan hiçbir şey olmadi- ğını bildirmekle iktifa ediyor. Cöphe- de faaliyet esasen (keşif müfrezeleri arasihdâ çarpışmalardan ibaretti, İki | taraf da malâmat toplamak ve esir almak üzere böşer, onür kişilik keşif müfrezeleri çıkarıyordu. Bu yüzden | müsademeler öluyordu. Kış ve kar İ buna da imkân Birakmamaıştır. Çünkü keşli müfrezeleri ses çıkarmadan ve kendini göstermeden hareket et İ mek mecburiyetindedir. Halbuki ka. ın ayakkabıların donmuş kar taba kas üzerinde çıkardığı ses pek uzak- tan duyulmakta ve ne keşit hareketi. ne, ne de esir almak için bâskın şek- linde taarruzâ imkân bırakmamakta, dır. Karın ikinci bir mahzuru da kara torpillerini örtmesi ve bunlara basâ- rük işti! tehlikesinin artmasıdır. Bu kabil bir iki vaka olduğurdan, her iki | taraf da çok ihtiyatlı hareket etmeğe | lüzum görmektedir. Maamaâfih artık büâhar yaklaşmış tır, Yakında havalar düzelecek ve ta- bit cephede faaliyet artacaktır, Acar | ba büyük mikyasta bir taarruz yapi- | lacak mıdır? Müttefikler şimdilik bu- na mütemayil görünmüyorlar. AL mânlâara gelince, bunların zemini yoklıyarak bir taarruza kalkışacakla- rihi ümid edenler vardır. Fâkat bir- çok askeri muharrirler, Almanların da büyük mikyasta taarruz hareketi. ne Külkışacaklarını tehmin o ömiyor Jar, Son günler zarfında Alm dan Fransiz güzetelerine dikkate şayan bir haber gelmiştir. Bu habere göre Al manlar Wureburg civarında küçük mikyasta bir Maginot ve &Slegiried | cüde getirmişler ve taarruz | mışlardır. Manevra. nâşı kabil olma- | iş. Hattâ bu yüz den Almanlar Siegtried hattında bah- çeler vücude getirmeği kararlaştır. muşlar ve 100 bin gül fidanı sipariş ef- mişler, Şimdi Almanyada tayyare harbini şiddetlendirmek taraftarları artiyormuş. Bu haberlerin ne derece doğru ok duğu malim değildir. Franaz gazele leri her ihtimale karşı uyanık bulun- mak Mizımgeldiğinden bahsediyorlar. Gazeteler, hiç ümid edilmiyen zaman- da bir baskın yapılmasının ve İyi bir netice elde edilirse, bunu büyük bir taarruzun takip etmesinin her zaman | için mümkün olduğunu söylüyorlar, Ayaksız tayyareci Son zamanlarda Fransız tâyyâreci- leri büyük faaliyet gösteriyor, Alman- ların uçmağa cesaret edemedikleri fen4 havalarda bile keşif uçuşları yapıyor- İ lar. Bunların arasında, iki ayağı da olmıyan Welsman isminde bir tayya retiye Lögioh d'horneur nişarının bü- | yük ofisye rütbesi verilmiştir. | Welsman geçen harbe piyade âsks- | ri olarak girmişti. 916 da Verdun har binde büyük yafarlıklar göstermiş, fa. İ kat bü harpte patlıyan bir güle iki | ayağını da alıp götürmüştü. Welsman birkaç ay hastanede kaldıktan sonra | takıma iki ayakla çıkmıştı. Bu ayak- | lata âdetâ müntazari bir şekilde yü- | rüyebiliyordu, Askerden ihraç edilen Welsman gönülü olarak tayyare sini | na yazılmış ve bir müddet sonra mükemmel bir tayyafesi olmuştur. Harbin sonuna kadar tayyare sınıfın- l ! | ! #iyafet da verlimiş, ziyatette birçok ta- nınmış zevat, eski nazırlar Dülün muştur. Artistlere bedava lokanta Son günler zarfında Pariste artisi- ler için bir lokanta açılmıştır. Burada yemek pek ucuzdur. Fakat bunu öde- yecek parası da olmıyan artistler be- dava karınlarını doyurabilecekler, yalnız bir deftere yedikleri yemeğin parasını yazacaklardır. Artistler ile ride, paraları olduğu #aman bunu ödeyeceklerdir. Hârpten artistler çok zarar gör müşlerdir. Esasen bunlardan bir kıs- mi sefalet içinde idi; harp bu sefaleti Artlırmıştır. İşte bunu göz önüne alan Sanat muhipleri lokantayı âçmışlar. dır. Burada birçok ressam, heykeltraş, İşsiz sinema ve tiyatro artistleri ka- rınlarını doyuruyorlar. Harpten harbe operet beste- liyen İngiliz bestekârı! Geçen hârple Frederic Norton is münde bir İngiliş bestekâr bir operet | Fransıza nişan verildi Siegfried hattında gül bahçeleri - Pariste artistlere bedava lokanta - Harpten harbe operet besteliyen Ingiliz bestekârı bestelemişti. Şü Şin Şov (Chu Ohin Chow) adındaki bu operet büyük rağ- bet görmüş, 021 senesine kadâr bire birini müteakip 2238 deta oynanmış ti. Bu yüzden bestekâr Xa sanmıştı. Frederic Norton sonra kendi zevki için çalii ka rar vererek bir şato satın almış, bur rada yerleşmişti, 991 denberi kendi sinden hiç bahsedilmiyordu. Şü Şin Şov çok neşeli bir operetti, oynak havaları yardı. İngiliz askerleri boş vakitlerinde hep bu hâvaları tekrar ederek neşeleniyorlardı. Bu defa baz askerler bu opereti hatırlamışlar ve eski havaları yeniden söylemeğe baş” Jamışlardır. Şü Şin Şov bu suretle ye niden moda olmuştur. Bunu gören Londradaki Coliseum tiyatrosu direktörü sir Oswald Stoll, bestekârın şatosuna giderek kendisk nl büyük bir operet bestelemek için kardırmağa muvaffak olmuştur. An- cak bürpten harbe çalışan sanatkâ- rın yeni eseri yalnız İngilterede de g0, Fransada da sabırsızlıkla bekleni- yor, Çünkü Maginot hattındaki ingi- Miz askerleri hâlA Şü Şin Şov'u söylü- yorlari Avustralyalılar dünyanın en demokrat insanlarıdır Prens dö Galin diskalifiye edilmesi, zifaf gecesini sarayda geçiren albay Birkaç gün evvel kisa bir tebliğ A | vustralya ve Yeni Zelândalı kıtaatın Ya kın Şarka muvasalat ettiğini bildiriyor. du. Bu haber her tarafta büyük biz al ka uyandırmıştır. Getek Avüstral lar, görek Yeni Zelândalılar. çok mü- kemmel asketdirler. Geçen harpte bu- lundukları ber cephede büyük kahra- manlıklar göstermişlerdir. Anzak ismi verilen o Âvüstralyalılar ni zamanda dünyânın en demokrat, iyeti &n çok seven | insanlarıdırlar. Gelenler, askerlik mecburiyeti olmadığı halde, sırf demokrasiyi müdafaa için ya gönüllülerdir. Bunları diğer fır- kaların takip edeceği şüphesizdir. Bir Frânz gazetesi Avustralyalıların ne kadar side ve demekret insanlar ol- duklatım göstörmek üzere geçen harbe sit iki vakayı kaydediyor, Bunlardan biri şudur; Ürmümi harp Avüstralyalı | kit olan bögünkü Dük edöcekt. Bünün snmsında Fransadaki o Zaman veliaht 5 Vindeir teftiş işin bir saat tayin edilmişti. Kıtaat Muayyen saatte M- ralanmış, (o fakat (vakit geldiği hal- de veliaht görülmemiştir. Askerler sa- bırsızlanmağa başlamışlar ve tamamı 40 dâkika beklemişlerdir. V kika sonra gelince aaker bir boka maçında olduğu gibi saşmağa başlamıştır — Bir, iki, üç, dört, Böp, allı, yedi, ie | kiz, dokuz. out (yani dışarı) Veliaht bü süretle diskalifiye oadili- yordu. Prehâ d& Gal bu vüziyet karşi sında tebessümü bırakmanuş ve izahat vermeğe lüzum görmüştür, Veliaht oto- mobilde bir arıza vukua geldiğini, bun- dan dalayı geciktiğini söylemiş ve Hizar böyan etmiştir. Avuitralyalılar izahat O dinledikten sonra birbirine bakışarak gözle anlaş” muşlar Ve tekrar, fakat bu defa dokuz dan aşağıya doğru | Romanya - Bulgaristan ticari! müzakeresi Sotya 18 (A.A) — Romanya il | Bülgaristan arasinda bir kliriig an- Yâşması akdi için iki tarafm murahhas beyetleri arasında normal bir şekilde cereyan öden müzakereler yakında muvaftakıyetle neticelönecektir. Sovyetlerden Almanyaya sevkiyat Bıuiystok 18 (A.A.) — Alman - Sov- yet menfaât mıntakası hududuna her gün Almanyaya sevkedilmek üzere lârdir: — Dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üş, iki, bir, içerit... İkinci vaka bundan az garip değildir: Yine umumi harp esnasında Avustralya- lı bir albay vazife ile Londraya gönde- tilir. Kral beşinci Core bunu r alın ca zabiti ikindi vakti saraya çaya davet eder, Çay işilirken zabite sualler sorar, Albay istenilen izahatı verir ve cepheye ait birçok maceralar nakleder, Kral işit- tiği şeylere Fazla alâkadar olur ve zabi- ” ti geç Vâkte kadar alıköyar. Arık ye mek zamanının geldiğini görünce: — Bu akşam birlikte yemek lim... der, Bu, tabit reddedilmiyecek bir şerefi. Yemekten sonr Yine bârp hikliydleri anlatılmış ve yatmak zalım gelmiştir. Kral geceyi sarayda geçirmesini albay- dan rica etmiştir. Sarayda yatınak pek az kimseye nasip olan bir şerelti Za- bit teklifi reddedeomâmiş ve müsaade is- tal ederek salondan | çıkmıştır. Bir yaver kendisini odasına götürürken al- bayın bir parça canı sıkılnış ve düşün- celi olduğunu görmüş, sebebini sormuş- tar. O zaman zabit şu izahat; vermiştir — Bu sabah İzondraya gelince Har- biye Neziretine giderek vazifemi yap- tim. Öğleden sonra serbesttim, nişanhdn- la evlendim. Bu geceyi birlikte geçire- cektik. Karım, sarayda çok kalmayaca- ğüm tahmin ederek bir taksi içinde sa- rajın önünde beni bekliyor. Beş dâkikü sönra kral kahkahalarla gülerek albayın odusna gelmiş: um, bana bunu ne diye haber vermediniz? ... Genç zevceniz kim bilir hâkkimdâ neler düşünmüştür. Belki de hükümdarlık aleyhtan olmuştur. Ne ise, beh iyi halledeceğim... dam Filhakika bu sırada Buckingham sa“ rayına genç bir kadın girmiş ve koca- undan zifaf gecesini sarayda yeçirecek- İs i Amiral Horty'nin intihabımın yirminci yılı Budapeşte 18 (AA) Başvekil Teleki naip Horty ile hali hazırdaki Meseleler hakkında görüşmüştür. HÜ- Kümet amiral Horty'nin Intihabının yirminci ylğönümünü tesid etmek Üzere bir merasim programı hazırla. mıştar. yiye Finlândiya körfezi kalın buz tuttu Tallin 18 (A.A.) — Pinlândiya Kör fezini bir metre kalınlığında bir ven - yüzlerce yağan Sovyet malı gelmek.