HER AKŞAM BİR HİKÂYE yahatteydi. € din, ön ktini edecek Pek uslu akıllı, üstelik « bir kadıncağızdı. Bütün odaları b: ğı yeniden tertipledi. Perde ütüledi; — astari değiştirdi ör, Divanın dekolte lerini dike palmiş bir gibi 0 vo wimli bir hal | olmak da, her akşam y kocusnın karşısına çıka — Bir kadını ki gibi sevgili bir ko cası olunca, ince elişlerile uğraşması değer ş rdeşim, krep saten yoksa krep dö şin mi, yoksa muslin dö # mi yapayım diye tereddüd geçiriyorum zamanlarda çok anlı yaparsınız... Fevkalâ de olur — Lâkin ha az buruşur. — Evet... O da güzeldir, öbürü de... Han- disini g çekerse... Pekl renk husu- #unda ne düşünüyorsunuz? — Kocam penbeden epeyce hoşlanır. ih eder. Diyor p #sten de hoştur. Hem da- mahal kal seçersin fanliyete girişti Mgi biran evvel düze çekti, Elind tizaç ett n bu gece- tirmek geceyi gün- Kumuştarı in, iplikler iğne, rmeğe uğra hep Adnana hoş gul y in geri dönm evvel, her işini bitirdi ve beklemeğe baştadı. Ad- nan kim bilir ne kadar beği edecek Ütülendikten öowra, entari, bir Paris çamaşırcısının yitrinine konup teşhir edil- Bieğ> Jâyık bir hal aldı. İdeal git, rüya “gibi bir şey. Solgun bir mavi. Teması tıpkı bahar havası, piâj denizi gibi, lâtif, ilik. Böyle bir çamaşır, kadının değerini ne kadar arttırır... Ve beyefendi tağrif buyurdular Yarife uğrunda katlanılan bu seyahat- ler pek yorucu, yıpratıcı olur... Yalnız çek- tiği meşakkatieri anlatıyor, uğradığı güç- Müklere “küfürler savuruyor... Tablatile bir sey gördüğü yok... Onun için, genç kadının âdeta, Adnanı etinden tutarak her şeyi birer birer göstermesi icab etti: Yeni par- deleri, divanin örtüsünü... — Nasıl buldun bunu, cieim?... Beyefendi, her geyi iyi buluyor: — Mükemmel, mükemmel. Bravo ka- “Lükin bu, sadece nezaket icabı söylenen »#Özdü. Yoksa Adnanın zihni hep se- fle meşgul, Z Arida sırada: 4 ”— Oh... İnsan evinde, karısının yanında Be büğük saadet himediyor! — diyordu ler, genç kadının kalbine ferah LR Çünkü kocasını cidden seviyordu. ihayet, yatmak zamanı geldi. k soyunup yatağa giren Nermin oldu. Bir aylık çalışmasının mahsulü şaheser © entarisini giymişti. Adnan, kim bilir, bu- nun karşısında nasıl mestolacak!.. Kar- #ini nasıl takdir edecek... Nermin aynada du kendini görüyor. işlemeler, pliler onu nasi açıyor... «— Pek yakıştı, pok.. diye seviniyor... . Bolgun mavi üzerine la giyip vaz oday: Erkek odaya £ Mem ni de, entarisi; a niçin takdirlerini Odanı nde döndü, gir. medi, şekilde yattı im entarisi buruşuyo Hayret! Kör müydü bu adam? Esnedi A Elektriği de Nerm'neik — Ben diktim.. ldan Fakat erkek bunun ne demek olduğunu anlamadı bile... Anlamasına da imkân ol- madı. Mutad bir gece başladı. de nihayete erdi, Ve sabahleyin, uyandıkları zaman, valk gecelik, bumbu: k bir halde, kar- yolanın ayak ucun Muyordu. Nakleden öndürdü, Elimle diktim. - diye Başladığı gibi (Hatice Süreyya) Bisiklet müsabakalarının programı İstanbul Bölgesi bisiklet ajanlığından: 1 — 1940 senesi bisiklet teşvik müsa- bakaları aşağıda yazılı tarihlerde Yapıla caktır. A — Birinci yarış: 25 Şubat 940 (40 kilometre Mecidiyekö; dere yolu üzerinde, B — İkinci ya; 4 Mart 940 (50 kilometre) Topkapı - ece yolu üzerinde, C — Üçüncü 10 Mart 940 (60 kilometre) Me- Büyükdere yolu üzerinde 17 Mart 940 (75 cidiyeköyü - D — Dördüncü yarış: kilometre) Topkapı - Çekmece yolu üzerinde. E — Beşinci yarış: 24 Mart 940 (100 kilometre) Topkapı - Silivri yolu üzerinde yapılacaktır 2 — 100 kilometre olan beşinci yan» şa Kocaeli bisikletçileri de iştirâk ede- ceklerdir — Bu koşular seri halinde yaş yıp her koşu neticesinde dereceler Ayrı ayn tesbit edilecektir. 4 — Nisan ayı içerisinde Roma yapılacak olan müsabakalara seçilecek takım için 7 Nisan 1940 tarihinde Am- karada yapılacak olan seçme müsabaka- larına, bu müsabakalara iştirâk etmiş olan bisikletçiler girebileceklerdir. 5 — Müsabakalara saat dokuzda bap lanacağından koşucuların tam vaktinde koşu yerlerinde hazır bulunmaları tebliğ olunur. # Eminönü Halkevinden: Evimizin Ca- Baloğlundaki salonunda; 1 - 15/2/9040 pet #embe (bugün) saat (1730) da İstiklâl gnzetesi muharrirlerinden Celâl Salih Gü- ney tarafından (İnkilâp ve köylümüz) mev- rulu bir konferans — verilecektir. 2 - 15/2/940 cuma günü saat (18) Hava Kurumunun: Kuruluşu yıldönümü münasebetile İstanbul şubesi müdürü Yu- sut Ziya Oran, (Kutumun çalışmaları ve gayeleri) hakkında bir konferans vere- cektir. 3 — Türkiye Sanat mektepleri me- zunları cemiyetinin geri konferanalarından üçüncüsü, 16/2/940 cuma günü saat (18,15) de muallim Kemal Denker tara- fından verilecektir. (Makinelerin ranslar için da- vetiye yoktur. Tuzak içinde Tuzak Tefrika No: 66 Fakat kız, bir müddet etrafına bâ- kındı. Basit otel odaları .iken süslü salonlar haline getirilen bu müstakil kat garibine gidiyordu. Birdenbire: . — İsminiz nedir sizin kuzum? -di- de sordu. - Sühli Elstanbuli mi? Kartınızda böyle yazılı, — Evet — Halbuki isminiz eskiden başka türlüydü. — Acaip. — Süha değil miydi? —ı — Hafızam beni yanıltmaz.. tâ, dahasını da biliyorum Süha değil Kudret Süha... söylemiyor muyum? Erkek, kendini safdil Hat- Sadece Doğru gösterir bir m de haşatımda bir ar gelince size bazı şeyler anlatacağım söylememiş miydim? Sw Her şeyinizi bana hikâye ede- c ? - diye, genç kızın şıldad “— Namusum Ki, her izerine söz veriyorum Nakleden : (Vâ « Nü) Kızın kulağına iğildi İsmin ne ehemmiyeti var?... Ha Sühi olmuşum, ha Süha, Asıl lâzım Olan ben... Kendim... Ben ki sizin çocukluk arkadaşınızım, dostu- nuzum... Maceranızı anlatın... Alâ- kayla dinliyorum... Başınızdan büyük belâlar geçti... Bunu hissediyorum... Artık bundan sonra saadete doğru, elele verip gideceğiz. — Bir kaç kelimeyle hülâsâ ede- yim: Paramızı sâklamak için anne min yaptığı usule müracaat ettim: Bir sandığın tahtaları arasına sak- ladım, Artık hayat tecrübelerim artı- yor. Fakat tecrübem arttıkça para- olunca, Zonguldaktaki mühendislerin ve müteahhitlerin kız- larile temas ediyordum. Onların mü- eri beni pek sevimli bulmuş- lar, beni msemişlerdi. Zaten öğrendi- ğim ingilizce ve fransızcayı büsbütün ilerletmiştim. Hele bir aile bizimle pek alâkadar oluyordu. Bu sırada Baha biraz doğruldı Kıza baktı: Güzel, tahsilli, cesur olan bu. İns, a de Türk | Balkan güreşleri! | Müsabakaların devamınca | başka spor hareketleri İ yapılmıyacak wsile iki ser Balka, derasyonumuzun Bazı sebepler dol beri ıpiyonasının — f üre uğrayan güreş te- | tarihlerinde Bu | sebbüsü üzerine 2, 3, 4 £ seh izde ar yapılacağı malümdur kaların gerek teknik işleri ile meşgul olmak Terbiyesi genel direktörlüğüne n organizasyon komitesi m ların yapılması için Çemberlitaş sın Giüreşlere 2 mart i gü 14,30 du vali ve belediye reisi dokt Lütfi Kırdann açılış nutku ile başlana- cak ve pazar p 14 den itibaren de- vam edilecektir. Müsabakaların 4 mütr pazartesi günü saat 20 de yapıla- rak nihayet bulacaktır. Müsabakaları ip belediye tarafından Balkan ları şerefine 100 kişilik bir ziyafet Güreşlerin devam ett gün zarfında şehrimizde hiç bi hususi ve resmi spor hareketlerine saade edilmemesi genel direktörlük jan İstanbul bölgesine bildirilr Müsabakalara iştirak etmek üzere ından tesbit edilen 15 gü | ve mal zere E angaje etmiştir. cumar nü mütenk #poi verilecek iç suretla mü e rafın fe- derasyon tara resçi Fatihte eski Haliç Yeni Güreş klü- bü salonunda püreşçiler nra- yapılacak ve ibarile meydana | devam etmekted sında yakında i güreş takımı esas Çohen Mehmedin milli & temsil ec eder ekleri tahmin edilmektedir Fenerbahçe - Beşiktaş maçı tehir edildi 3 Martta Şeref stadında yapılması ienp eden Fenerbahçe - Beşiktaş ka laşması ayni tarihlerde yapılması tekar- rür eden Balkan güreş şampiyonası mü- nasebetile 24 mart pazar & tehir edilmiştir. üne | Futbolcuların teknik bilgileri arttırılacak İstanbul hakem komitesi; futbol rimızın bazı maçlarda hakemlere karşı gösterdikleri itaatsizlikleri futbol kaids- lerini iyi bilmediklerine hamlederek bu husustaki bilgilerini arttırmak gayesile teknik konferanılar verm ğe karar ver- | üştür Bu konferanslar haftanın muayyen ak- şamlarında ayrı, ayrı klüplerde haken komitesi âznları tarafından verilecek ve idarecilerle futbolculara teknik kavaid- ler öğretilecektir. Bir futbolcu tecziye edildi İstanbal Bölge Başkanlığından: Ans» dolu Külü üyelerinden 2129 Bölge si- İ cil sayılı Mahmud Hilmi Ogoş iştirak et- tiği - bir müsabakadaki suihareketinden dolayı Genel direktörlükten tecziye müd- 'deti tayin edilinceye kadar müsabakala- ra iştirakten menediln Tebliğ olunar, l Kır koşusu birinciliği İstanbul atletizm ajanlığından: İstan- tanbul 1939 - 1940 faaliyet yılı kır ko- şusu birinciliği 18 şubat pazar sabahi saat 11,15 de Heybeliada 4500 ve 7500 metre üzerinde yapılacaktır. Alâkadar hakem, atlet ve izcilerin Köprüden kalkan 8,50 vapurunu alma- ları irca olunur. tam manasile bir hazineydi. Ne ta- Hhli İmiş şu oğlan! Kendine böyle bir metres bulmuştu. Bataklık orta- &ındâ açan harikulâde bir çiçekti bu... | Tekrar kâğıdlarının üzerine bâşını iğdi. Söylenen sözleri not etti Kız devamin: — Hayatımın en elemli safhasına giriyorum. Zonguldağa yerleştiğimi- zin altıncı senesiydi. Artık zengin ev- Jerindeki ahbablarımın çoğu gitmiş bulünüyördu. Bunlardan bir doktor vardı ki, şayed İstanbula gelirsem an- nemi bir emrazı akliye hastanesine yerleştirebileceğini söyledi. Kardeşi mi de bir mektebe koymak, kendim gibi hüdal nabit yetiştirmemek he- vesine düşmüştüm. Zavallı henüz iş görebilecek oçüağda bulunmuyordu. i Ben de bir işe girmek istiyordüm. Bu | emelle İstanbula geldim Fakat dü. | şüncelerimin hiç birini tatbik edeme- dim. İşte o menhus mahallenin kötü bir evinde kapandık, kaldık, Çaldığım her kapı, önümde duvar oluyordu. yahud da açılıyordu. Bazi İnsafsız adamlar beni, boğaz tokluğuna met- İ res etmek istiyorlardı. Daima roman- İ larda okuduğunuz, sinemalarda s€y- rettiğiniz faclalar... Hepsi birer birer başıma geldi... Ve ben, bunlara mu- kavemet gösterdim. Fakat gün geç- İikçe paramız eriyordu. Nihayet, dün İSLÂM TARİHİNDE Türk kahramanları 'Tefrika No; 53 Yazan: İskender Fahreddin Habibe düğün hazırlığı yaparken Tahir, Maryana ile beraber, kaçmayı di urtuluşur yerde kadındı. Ma ri ve W de olsa 1 bir yanaya raklığı; bir erke kadınlardan etmişti bir Maryana, halife Velidi bile fazla ba teshi erek Benim işlerim var, nl affettiğini ve ken azırlığı yaptığımızı söylersin! h ve düğün musrufımızı halife ve: cek. Ve nikâhımızı bizzat halife kı; Bunlar, m için, övünmeğe değ bu haberleri alınca büsbütün es- hsiz bir kadın sanıyordum, ndolsun ki, talih kuşu- na da kondurdu. Artık can- ek, ben de herkes gibi gülebili- Kendimi ti dedi, Allaha ına bindi Tahir, Halifeyi aldatıyordu. beden a geldi vamtasile haberi dönünce sar Maryanay ap bekliyorüm. 7 müş değilim. EL ndandan çıkmakla Hacere çok E arla beraber kaçacaktı Hacer cesur, temiz yürekli ve feda dı. Bütün emeli Maryana ile birlikt, ka kaçmak, oradaki ailesine kav Hacer Iraklıydı. — Beni mutlaka beraber götüreceksiniz, deği mi sitti? Diyor ve Mary: narak yalvarıyordu: — Size orada da hizmet ederim. Irak be- nim memleketimdir. Oraya giderseniz, Şa- mi arımasaınız. Bakın beni unutmayınız! Halifenin gözdesi, Hacere söz vermişti. Saraydan uzaklaşırken, onu da beraber gö- türecekti, Zaten onun böyle bir kadına çok ihtiyacı vardı. Maryana hırçın, bir ka- dindi. Onun kahrını Hacerden başka kim çekebilirdi? Artık Tahirle birlikte Iraka kaçmağa ka» rar vermişlerdi. Maryana, o gün, akşam Üs- tü Tahire şu kısa cevabı gönderdi: «Ben de hazırım. Son kararımı verdim. Hacer, &#n ve ben.. Üçümüz için birer at bazırin! Hemen kaçalım. Beklemek, ikimiz işin de tehlikelidir.» Hacer bu mektubu Tahire götürdü. Tahirin içinde hâlâ silinmiyen bir şüphe vardı: Acaba, Maryana beni aldatıyor mu? Diyordu, Oysa ki, Maryana son kararını vermiğ, kaçmaktan başka kurtuluş yolu olmadığı- ni anlamıştı. h Saldin ölmediğine nm ayaklarına kapa- dalr halk ağzın- ağa ba olursa, Maryana çok müşkül vaziyete düşe- cekti. O zaman halife, onun yaptıklarına imannıyacak ve Tahirle anlaşarak kendi- Idattıklarına zahip olarak, ikisini idam ettirecekti Maryana bu ke yordu. Çok düşür kunç akibeti görile görü gece meteliksiz | garsonluk eden bazı k Bunların hemşirelerinden, zevcelerin- den, yeni bir bar açıldığını öğrendim. Fakat bizim g rın oralarda ça- lışmadığını zannediyordum. Bar hak- kında da fikir edinmiştim. Orada, ka- dınlar kendilerini erkeklere satarlar- muş. Ben de kendimi satacaktım. Baş- ka çare yoktu! — Ah, neler anlatıyorsunuz, — Bütün hakikati olduğu gibi söy- lüyorum.,. Fakat yemin ederim ki, bu, ilk defa olarak bir bara gidişimdi! Bir ihtiyar adama rastladım. Bana acı. dı. Zannederim tamamile saf bir his- le bana para verdi. — Saf bir hisle mi? — Evet, benden mukabilinde bir Şey istemeden... İnsani bir yardım — Kimmiş o? Genç Kız, acaba niçin Molla beyin ismini söylemek istememişti? — Adım bilmiyorum... - dedi, - Fa- kat bu adam günün birinde benden bir şey İsteyecek olursa kendisi için hayatımı feda etmeğe hazırım... Zira o da benim hayatımı, namusumu kur- tardı. Para uğrunda her şeyimi sata- caktım, Kimbilir ne olacaktım... O, benim bu derece mühtaç olduğum pa» rayı bana karşılıksız verdi. Şer- düşünüyordu uykusuz ge- kaçırmak armı tedarik ederek, DU da bildirmişti. O da el altından ha or ve Tahirle konuşma» larına devam ediyordu. si gece, ikisi de Şamdan uzaklaşacak- lar ve bir daha suraya dönmiyeceklerdi fikrini Maryana; Tahir firar hazırlığıle uğraşırken, yayallı üğün hazırlığı Yı yor ve önü- ının halife tarafından kı- » haberi yoktu. Yal- zenç kadının bir ufak şüphesi vardı: Tahir o gündenberi görünmemişti. Onu zin- daridan kurt kendisiydi. Tahir madem zihnini kurcalıyan bu şüphe, ikçe onu üzüyor, ve « ürü- O, birkaç gün daha bekliyecek, on- sonra -saraya- onu aramağa gidecek» * da yer leşmeğe başlamıştı ordu. Sarı dön haberi yoktu. & an şüpheler Habi- entri- dece o p du- ruyordu. Bir yandan da düğü Ha- kestirebilirdi? Hülifenin Tuma kapısındaki yeğeninin sayfiyesine gideceği gece hülül etmişti, Tar yana, o gece ortalık uyuduktan ira binip kaçacakin Herşey hazırlanmıştı. abibe evinde düğün hazırlığı yaparken, ir de Trak yolculuğunu çıkmak Üzere idi. Tahirin gözü dumanlıydı, Maryanadan başkasını görmüyor, ve ondan başka birşey düşünmüyordu. O gün sarayda telâşlı konuşmalar başla- muşta «— Böyle bir diyorlar?» - Yeğenine söz vermiş. gitmezse güce- «— Gelen haberler onu ürkütmedi ga- Mba?!» «— Halife böyle haberlere kulak vermez.» — Şen, şeyh Saldin kemikleri toprak ai- tindt çürümüştür diyorsun amma, onu bugünlerde gözlerile görenler var! «— Bu adamları deli diye bağlayıp zin- dana atmalı. Şeyh Sald çoktan ölmüştür» Halife Velid sokağa çıkıyordu. Tahir sarayda kalmıştı. Maryans, halifeyi pencereden öeyredi- yordu. Velld o gece yeğeninde misafir kalacak, belki de sabaha kadar dönmiyecekti, Karı- sına: — Gece yarısına doğru gelirim, de- mişti. Fakat o, yeğenine gittiği zaman, gü- neş doğmadan dönmezdi. Halifenin yeğeni çok neğeli bir adamdı. Eğlenceyi çok sever- di, Velid yılda birkaç kere onu ziyarete gi- derdi, günde efendimiz nereye gi- Bir gece baskını.. Bütün ömrünü iyilik şapmakla, ülkeler fethet e 0 akşam yeğeni- nin evinde nane fikir ve mi aksadlarla Şam Üzerine yürümek iste- yen bir takım haini âmiyetini nurunu Düğün dünyaya yay böyle bir haltfeyi metmişlerdi. (Arkası var) mütehassi Susuyordu. Delikanlı, genç kızı demek ki Zon- guldakta bıraktığı safiyette buluyor- du, Onun ne deröce samimi konuştu» ğunu alıyordu. Bu kıza şimdiye ka- dar kimse sahip olamamıştı. Bundan sonra ne yapmak fikrindı. siniz? « olduğu belliydi. Erkeğin sesi büsbütün tatllaştı — Şayed isterseniz hayatta çekliği- niz ızdıraplar artık nihayete erebilir. — Nasıl? Süha himayekâr bir tebessümle gü- Tümsiyerek: — Femina barında aradığınızı bu» Jacaksınız... — Ne arıyordum? © — Aşk arâmıyor muydunuz? — Hâyır, para arıyordum Rica ederim, Femina barından da, orada bulunacak aşktan da bana sahsetme- yiniz... Hem bu parayı kendim için j | değil, hasta olan analığım ve çocuk olan kardeşim için arıyordum... Birdenbire coştu: Kı İ rakan analar, - de» | di. - Bakınız ne felâketlere uğradım Keşke beni öldür tan ne çıktı... (Arkası var)