POLİTİKA Siyasi faaliyetler Yeni senenin daha ilk haftasında büyük faaliyetlere şahid olduk. Ame- Hika parlâmentosu üçüncü devresinin başlaması münasebetile, Cümhurreisi söylediği mutukta, Avrupa harbine karşı Amerikanın nasıl hareket edeceğini İzah etti Amerika, askeri kuvvetile katiyen bu harbe girmiyecek, lâkin iktisa- & cihetten harbin dairesine bütün Amerika kıtası girmiş olduğundan, bu bü- yük yeni harple yakından alâkadar olacaktır. Suliüin iadesinde ve yeni niza- iu âlemin kuruluşunda Amerikn, dünyanın bütün donanmalarına faik bir de- ekte bulunduğu bahri kuvveti ve cihanşümul iktisadi kudreti ve receye menabi ile ağır basacaktır. Amerika artık kendisini gösterirken, İngiltere de, kabinede mühim bir yaparak askeri ve siyasi yeni bir İstikamet tayin etmektedir. Baş- vekil, İngiliz büyük ordusu teşkilâtının temelini kurmuş olan Hoare Belisha- yı harp kabinesinden çıkarıp, Ticaret Nazırlığı gibi şu zamanda ehemmiyeti pek az olan bir İşe memur etmek istemiştir. Kabinenin Başvekilden sonra en ağır basan bu Âzası bunu kabul etmiyerek büsbütün kabineden ayrılmıştır. Harbiye Nezaretine, ötedenberi ticaret işlerile uğraşan Ticaret Nazırı Stanley gelmiştir. Bundan, orduyu ve askeri siyaseti doğrudan doğruya Baş- vekilin idare edeceği anlaşılıyor. Diğer taraftan İngilterenin ordu, donanma ve hava kuvvetleri kadar ve ibtimal daha büyük harp vasıtası bulunan Propaganda Nezaretinin şefi de değiştirilmiştir. Bu hal, Başvekilin bu rUâhu da büsbütün başka bir yolda ve şekilde kullanacağını göstermektedir. Avrupa harbi başladığındanberi Akdeniz, Balkan ve Orta Avrupa mese lelerinde çekingen bir tavır alan İtalya da eski faaliyetine tekrar başlamıştır. | Macaristan Hariciye Nazırı Venediğe giderek bizim tarihimizde de ismi çok amiral Diandolo'nun sarayında İtalya Hariciye Nazırı ile görüşmüştür. Nümayişkârane bir şekilde tertip edilen bu konferansta, İtalyanın Macaris. tan ile Romanyanın Transilvanya meselesinden çarpışarak, Besarabyaya ve Balkanlara Rusyanın müdahalesine kapı açılmaması çarelerinin düşünüldü- güne şüphe yoktur. Her tarafta büyük faaliyet almış, yürümüş demektir. Rus - Bulgar münasebetleri Temps'in Sofya muha- birinin bir Muhabir diyor ki ristanın siyasi İsi teressüm etmesinden F.K. mektubu «Günden güne artan Rus tazyiki Bulga- klâli ve içtimai sulhü için her Bulgarın korktuğu bir takım meseleler ortaya atmaktadır Pariste çıkan Temps gazetesinin Sofya muhabiri bildiriyor: «Kurtulu- şunu <Halâskâr Çar» ordulanna borç- lu olan Bulgaristanda Rus dostluğu, Umumi harple gölgelenmiş ananevi bir duygudur. Bulgar halk tabakala- | rının İçtimal bünyesi ve temayülâtı da komünist propagandasına müsa- iddir. Fakat 1933 senesinden 1934 56. nesnle kadar Bulgaristan ile Rusya arasnda her nevi münasebetlerin filen kesilmiş olduğu da bir haki- kattir. Bulgar komünist partisi çifçi rejimi esasında ve Stambulinski'nin iskatı ferdasına kadar memleketin hayatın- da mühim bir rol oynamış ve dahilde kıyamlara sebebiyet vermiş ise de 1923 senesindenberi kanun harici ilân edil- miş,gizlice faaliyetle ve terörizm ha- reketle: le bulunmakla iktifa etme- | ğe mecbur kalmıştır. Bu terörizm ha- reketlerinin en şiddetlisi, 1925 sene- sinde Sofya kilisesinde yapılan suikast olmustur. o Bulgar mültecilerinden Kolarov, Stomonlakov ve Dimitrov, | Sovyet Rusyada mühim mevkiler iş- gal etmekle beraber, tabii asıl mem- İeketlerile alâkadar olmaktan vazgeç» memişlerdir. Fakat ne Rus, ne de Bul- ger hükümetleri, yekdiğerile temas etmek teşebbüsünde bulunmağa mü- temayil görünmüyorlardı 19 mayis 1934 tarihinde vuku bu Jan hükümet darbesi neticesinde Ki- men Corciyev kabinesinin, ordu saye- sinde dahilde sıkı bir zaptü rapt tesis etmesi ve bilhassa Makedonya komi- ini. ortadan kaldırması üzerine, yet Rusya ile siyasi münasebetleri etmeği programına koymuştur. Zamanır vray a tenkid ve muahazeye bu karar, komünizme ha- si vermeksizin, Rusya ile münasebe'te bulunulabileceği ka- maatinden zmülhem olmuştur. Kemal Atatürk Cümhuriyeti, buna bir delil teşkil etmiyor idi? Bu ka- icab ettiren sebepler arasında iyük bir Karadeniz memleketile ti- asebetleri tesis etmek ve bu elerdenbri Bulgar iktisadi. üzerine hâkim olan Alman kan. tulmak düşüncesi de pek uzakta bülun- a ki arı ve bü hususta alâka göster. -i ehetle, Rusya, Alman nü- | | tahil yerini Maami Bulgar ricalinin bu ümidleri tahakkuk etmemiştir. Sofya- ya ilk Sovyet mümessilinin gelmesi, Bulgartarda Rus kültürüne ve hava- sına karşı snanevi temayülü canlan- dırmağa hizmet eti Sovyet sanat ve kitap sergileri hakiki bir muvatfa- kıyet kazanmış ise de, Bulgaristanla büyük Slav kardeşi arasındaki siyasi münasebetlerin iadesinde, iktisadi hiç- bir faaliyet kaydedilmemiştir. Sovyetlerin gösterdikleri ilk şayanı kayd alâka, siyasi mahiyette olmuş- tur, Ortalıkta bir Karadeniz bloku teşkili havası estiği bir sırada Sovyet Hariciye Komiser muavini B. Potem- kin Sofyadan geçmiştir. Potemkinin bu geçişi, Bulgar ricalinde olmasa bi- le, Bulgar efkârı umumiyesinin büyük bir kısmında, Cenubi Dobruca üzerin- de Bulgar müddeiyatı nazarı itibara ahnacağı sırada Rusyanın Bulgaris- tan için kuvvetli bir istinadgâh ola. bileceği intibamı doğurmuş, bunu harp patlamazdan evvel Bulgar me buslarından mürekkep büyük bir he- yetin Moskovayı ziyareti takip etmiş- tir. B. Molotof; İdanof ve Potemkin tarafından kabul edilen bu mebuslar, Bulgaristanın her nevi tecavüze karşı koymağa kadir Karadeniz blokunda bulacağını mükerreren beyan etmişlerdir. Bu mebuslar, Sof- “yaya döner dönmez, Alman - Sovyet paktının imzalandığını öğrenmişler. âir, Hiç şüphe yoktur ki, bidayette gös- terilen bir nebze kararsıslıktan son- ra Sovyet Rusyanın yeni hatlı hare- keti, Sofyada ne fevkalâde bir hay- ret, ne de ademi tasvib uyandırmış- tır. Bidayette bu paktın harbin önü- ne geçecek mahiyette olduğu zanne- dilmişti. Sonradan harp patlayınca, Rusyanın muahedeleri ve mevcud va- ziyeti tekrar gözden geçirmek isteme. sine kızılmamıştır. Bu müddet zarfın. da komünizme meyyal olanlar gün- den güne daha vazıh ve sarih bir su- rette ancak Stalin Rusyasmın yardı- mu, sulhperver yollariz Bulgarların milli emellerini tahakkuk ettireceğini ortaya yaymağa başladılar. Binaenaleyh Sovyet Rusyanın Mil- Jetler Cemiyetinden ihracı için verilen kararda Bulgaristânın müstenkif kal ması, bu şartlar altında hayreti mu- cip olamaz. İ derhal ölmüştür İ suretile hatırlanmakta ve doktora rahmet İ on kaleme yakın yiyecek dağıtılacak ve Topkapı camiinde mevlâd okunacaktır. | teşebbüsleri bu haleti ruhiyeye uyar Modern harpte kuşlar, balıklar da mühim rol oynuyorlar Kafes içindeki küçük kuşlar zehirli gazı haber verirler. Yılan balığı, bir tahtelbahirin yaklaştığını bildirir! fek, mitralyöz, tank gibi öldürücü sallâhlar ve diğer teknik icadlar değil, hayvanlar, kuşlar ve ba- hklar da mühim bir rol oynamağa | başlamışlardır. Geçenlerde yazdığımız | bir yazıda, harp esnasında güvercin. ler ile kurt ve çoban köpeklerinin müu- | habere işlerinde pek büyük hizmet ler gördüklerini ve Fransız, Alman | ordularının bu maksadla yüz binlerce güvercin ve köpeği seferber ettiklerini anlatmıştık. Bugün de serçe, saka gibi minimini kuşların, sıçanların ve yılan balığının muharebelerde oynadıkları rollerden bahsedeceğiz. Muharebelerde zehirli gaz kullan- mak birçok beynelmilel muahedelerle yasak edilmiştir. Fakat bu yasağa | rağmen, arasıra zehirli gazlar istimal | edildiği iddialarını işitip duruyoruz. Serçe, saka, iskete gibi minimini kuş- lar, zehirli gaza karşı çok hassastır- Jar, Bunlar zehirli gazı teneffüs eder Modern muharebelerde, yalnız top, | vasıta ve | etmez, derhal boğulup ölüyorlar. İşte bu noktayı nazarı itibare alan | muharip ordular, gârp cephesin- deki siper muharebelerinde, zehirli tehlikesini vaktinde sezip, askerlerini bundan korumak için, bu minimini kuşlardan binlercesini canlı yakalıya- rak kafesler içinde ilk siper hatları- Kızın feryadına dayanamamış | Kemalpaşada 14 yaşında bir | çocuk kız kaçıran bir adamı vurdu İzmir 8 (Telefonla) — Kemalpa- şada Sinekli köyünde muhtarın oğlu Mustafa, Hatice adında bir kız tar- lalar arasından zorla kaçırırken, O civarda avlanmakta olan 14 yaşında | Kemal kızın feryadına dayanamamış ve elindeki çifte tüfeği ile Mustafaya ateş etmiştir. Mustafa aldığı yaranın tesirile Kemal, Haticeyi babasma teslim etmiştir, Küçük ka til yakalanmıştır. Dr. Galip Hakkının ölü ölümünün yaldönümü Topkapı Fıkaraperver Hayır müessesesini kuran Sinop Sayları rahmetli dekler Ga- lip Hakkı Üstünün cumartesi günü vefatı- Dın üçüncü yıldönümüdür. Bu acı yıldönü- mü her sene Galip Hakkının müessesesine kayıtı fakirlerden her birine yekünu on kiloyu geçen muhtelif cins erzak vermek okunmaktadır. Bu sene de 250 fakir aileye aynı gün (cumartesi günü) ikindi nama- sından sonra merhumun tasisi ruhu için Hükümetin - nümayiş mahiyetinde olup olmadığı ve zengin neticeler ve- rip vermediği bilinmesi müşkül - bazı göründü.» Temps gağetesi muhabiri, Bulgaris- tan İle Sovyet Rusya arasında hava seferleri tesisi için bir muahede akde- dildiğinden ve bir ticaret muahedesi akdi için Maliye Nazırının riyasetinde bir Bulgar heyetinin Moskovaya git- tiğinden bahsettikten sonr diyor ki: «Bu ticari müzakerelere, siyasi mü- zakerler de karışacak ro? Bulgarista- nın bu sahada vaziyeti ihtiyatlı gö- rünüyor. Rus dostluğu gnanesi ne kadar kuv- vetli ve Rus yardımı ne kadar tah- | hirli gaz kullandığım anlıyarak der- | Bu suretle bu masum kuşlar, kendi İ mek için keşfedilen âleller mallâp | vurulmaktadır. İ vaya karşı çok hassastır. Demir ka. .bozulmağa yüz tutunca, sinirli bir va- rikâmiz olursa olsun, Sovyet Rusya- nın Karadenize ve Boğazlara doğru günden güne artan tazyiki, Bulgaris- tanın siyasi istiklâli ve içtimai sulhü için her Bulgarn teressüm etmesin. nım ilerisinde girdikleri tel örgülerine | asmakta ve bunlara bakmak için hu- susİ neferleri memur eylemektedirler. Kfesler içinde bulundurulan kuşlara bakan neferler, şayet bunları kafesler içinde ölü bulurlarsa, düşmanın Zz€- | hal âmirlerine haber vermektedir. hayatları pahasına zehirli gaza karşı haberci vazifesini görüyorlar. Tahtelbahirler içinde vazife gören mürettebatın en büyük düşmanı, yal nız düşmanın dip bombaları değil, de- niz altında iken teneffüs edile edile bozuları ve zehirlenen havadır. Bu müthiş tehlikeyi vaktinde haber ver- neliceyi verememektedir. Bundan do. layıdır ki, tahtelbahirlerde havanın bozulup bozulmadığını anlamak için iptidal, fakat müessir bir çareye baş Sıçanlar, bozulmağa yüz tutan ha- feslere konulan sıçanlar, tahtelbahir- lerin muhtelif yerlerine yerleştiril. emktedir. Kafeslerde bulundurulan bu sıçanlar, tahtelbahir içinde hava ziyet almakta, ve dışarıya çıkabilmek için kafesin tellerine mütemadiyen saldırmaktadır. Sıçanların bu sinirliliğini gören mürettebat, havanın bozulmağa yüz tuttuğunu anlamakta ve bu sayede muhakkak birölüm tehikesinden kurtulmaktadır. 'Tahtelbahirlerin yaklaştığını vak- tinde haber vermek için birçok âlet- ler icad edilmiştir. Fakat bu âletler, son derece nazik şeyler olduğundan, bazan bozulmakta ve düşman tahtel- bahirinin yaklaşmakta bulunduğunu vaktinde haber verememektedir. De- nizeiler, bu tehlikeye karşı yılan ba- lığından istifade eir düşünmüş- lerdir. Yılan balığının işitme kuvveti çok keskindir ve insanlarınkinden on beş misli fazladır. Canlı yakal, yılan balıkları, küçük akuaryum içinde vapurlara yerleştirilmektedir. Yılan balığı, bu fevkalâde keskin işitme hassası sayesinde, tahtel- bahir, yaklaşınağa başladığı zaman derhal harekete geçmekte ve dışarıya çıkabilmek için akuaryumun ken larına durmaksızın osaldırmakta: Akuaryum başında bekliyen nöbetçi, efrad, yılan balıklarının bu si ni görünce, düşman tah nin yaklaştığını anlıyarak der kumandanlarına haber veriyorlar Şimdiye kadar yapılan tecrübeler çok müsbet neticeler vermişti: Felâketzedeler Amasyada iskâna salih hale getirilen 12 eve 324 nüfus yerleştirildi niden 40 baraka yapılmak üzere Kr Ankara 8 (A A.) — Erzincanda ye- zılay tarafından 70,000 liralık bir tah- sisitin Nafia Vekâleti emrine veril- mesi için lâzım gelen talimat veril. miştir. Erzincan 8 (A.A.) — Bugüne kadar Erzincandan 1328 kişi Hataya, 567 nüfus Adanaya, 540 nüfus Mersine, 297 nüfus Kayseriye, 64 kişi Maraşa ve 281 kişi de Antebe iskân için sev- kedilmiştir. Giresun 8 (A.A.) — Şehrimizle Şi- binkarahisar arasında irtibat ve mu- vasala tamamen tesis olunmuştur. Sıhhi ekip ile malzeme postaları ka- za merkezine girmişlerdir. İzmâr 8 (Telefonla) — Bu gece Af- yon trenile Erzincan felâketzedele- rinden 55 kişi gelmiştir. Bunlardan İli yarahdır ve memleket hastane- sine yatırılmıştır. Diğerleri de muh- telif otellere oyerleştirilmiştir. Altı nüfuslu bir subay ailesi de Bornova- da ailesi nezdine gitmiştir. Ankara 8 — Çarşamba merkez ve köylerine her gün trenle Samsundan yiyecek ve giyecek gönderiliyor. Us- talar ve inşa malsemesi de günderil miştir. Erbaa felâketzedelerine de Sam- sundan yardımda bulunulmaktadır. Amasya merkez hükümet doktoru dört sıhhiye memuru ile felâket mın- takasında çalışıyor. Felâketzedeleri kar ve soğuktan korumak için 28- minlikler yapılmaktadır. Şibinkarahisarda Egribel dağınn kapalı bulunması erzak vesaire nak Uyatını güçleştirmektedir. £ Yalmz Asarcıktan 7 hayvan yükü yiyecek gönderilmiştir Bursa 8 (Akşam) — Zelzele minla- kasından buraya kırk iki aile gelmiş- tir. Kımlay tarafından karşılanan fe- lâketzedeler için binalar hazırlanmış, sobalar kurulmuş ve sıcak yemek pi- girilmiştir. Felâketzedeler, gördükleri ucak ve şefkatli muameleden çok mütehassis olmuşlardır. Amasya 8 (A.A) — Felâketzedele- rin kar ve soğuktan korunma işleri- ne bugün de devam edilmiş, Hemşire köyünde evvelce kısmen harap olan evlerden on ikisi iskâna kabil bir ha- le getirilerek üç yüz yirmi dört nüfu- su bu evlere ve mütebakisi de halkın yardımile yaptırılan zeminliklere yer- leştirilmiştir. Imuk köyünde on 2e- minlik yaplanımış ve halk buralara yerleştirilmiştir. Bu köylerde açıkta kalan bir vatandaş bırakılmamıştır. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ DICLE Diclenin, alu metre yükseldikten sonra tekrar inmeğe başladığı haber veriliyor. Irakın can damarı mesabesinde olan bu sehrin pınarı şarki Toroslardadır. 1950 kilometre kaletiikten sonru Busru körlesi- ne dökülür. Şarki Toroslar üzerinde Gölcük gölüne bir kanalla birleştirilmiş olan Ergani suyu Ekil oivarında şarka döner; Sebene suyu ile birleştikten sonra Dicle adını alır. Nehir, Diyarbakır civarında hayli geniş- ler. Bu şehrin iki kilometre öenübundaki Taşköprü 180 metre uzunluğunda, 30 met- re yüksekliğindedir. Dicle, bu muntaksda bir takım adacıklar da husule getirir; üç kilometre kadar yeraltından cereyan eder. Nehir kısmen kalker, kismen bazalt tu- bakaları üzerinden geçer. Diyarbakırdan sonra suyun üzerinde keleklerle dolaşılır. Cezre civarında bir kaç Arızalı yer vardır. Bu mevkiden sorra, nehir, etrafı kaya- lıklı geniş vadilerden akar. Musuldan ge- çer. Soldan büyük ve küçük Zap ırmakla- rını alır. Sahrin dağları civarında esfut madenlerinin bulunduğu Kifetha mevkiin de dar bir boğaz aşızak Irak ovasma İner, Buradaki yatağı 300 - 350 metre genişli- gindedir. Artık seyrüsefere pek müsald hal almştar. Dicle, Bağdaddan sonra tamam'le düs- Hükte akar. Nihayet Karemette Firetia birleşerek Şattdlarab ismini ahr, Dicle, Bağdadda nisanda saniyede 3000 metre mikâbi ile akan büyük bir nehir.