Hasan Yedikule naz çikmadi, <— Belki polisler duruyor; kendilerin. e resimleri vardır; taşhis ederleri» diye, 4 ların delik bir yerini aradi Oradan fırladı Şimdi tercihen heriğekler içinden gidi- yor, kimseye görün. istiyordu. Vücudü genç, Y mışta. Gözleri kedi gözü gibi fosfortuydu ve pırildıyordu. Kırlaşmış 3 kapısından ne olur ne oli fenaydı, Yepâne ser- Biran durdu; kı- i ve sivriliğini veti yeni aldığı bı çıkardı. Keski tırnağırda muayene etti. Fakat ürperdi. Bir ayak sesi duymuştu. Gizlendi Telâş beyhudeymiş, Gelenin değneğine dayanan romatizmalı bir ihtiyar köylü ol- duğunu görerek dışarı çıktı, Tren hattın doğru, yoluna devam etti Güneş batmıştı. Hava kararıyordu. Hasan, bapis» aşkınıydı, Bir intikam almak uğruna başını belâya uğratmıştı Bimdi de ayni kini kalbinde bütün ihtira- #ile yaşatıyordu. Bundan yedi sene evrel, sevdiği bir ka- dın vardı ki, kendisinden kai Alişan isimli bir tornacı ustasile ortadan kaybol- Muştu. Hasan, bunu şerefine yedirememiş; herifi bularak vurmuş, yaralamıştı. Metresi Semiha da onu ci mişti. Başka marifetleri de ortaya çıktığı Için on sene hüküm giydiyse de kolayını bularak sıviş- muşta. Şimdi & tadığı ha ile e, mamlamak İs geçtiği halde, uklarımı Ö nün altına vardığı vakit, bir neden geldiğini Dük, Kazlıçeşme Bunla — Hasta del — Ne ani Bağa yatam onun pı Tükun kendi dı göşer rek olduğu için kta adamakıllı ki «— Beni nu Halbuki kırk beşini geçkin göst ol yor.» Yürüyüşü ağırlaşmı; cakları bile paytaklaşmı Erkek; «— Bi dine şaştı. Dükkânlar arası Kek içeri daldı. Kalbinde ansizın bir soğuma hissediyor- du. Senelerdenberi peşinde koştuğu fikrin boşluğunu anladı. Dha beş dakika evvele kadar kin duyduğu kadınla ik senele- rinin Semihasi İle demin gördüğü bitmiş mahlükun münasebeti var mıydı?.. Bütün fikirleri, raydan çıkmış bir trtne dönmüştü. Kendi bı ni da umumiyetle hayatı da anlay: rdü, İntikam almak, şu Semihayı vurmak is- temiğti. Fakat intikamı zaten alımımış değil miy- di? Zaman, bu işi görmüştü. Hem de ken- Ginin yapabileceğinden daha zalim bir şö- kilde o ceylân i ba ti, n için miydi?..» diye kendi ken- da bir meyhane göc Eski Semiha orta gelmişti! Meyhanenin sahibi sandığı birile kanuş- tu. dan kulkmış, yerine bu Burada Alişan diye biri var... Karım da Semiha... Değil mi?.. — Evet, Evleri şuradadır.. İkisini de tanırım... Daha doğrusu, kocasile pek ah- « Müthiş ayyaşın, beş para etmezin nda kafayı çeker, çeker, evde tmeğe gider... Gürültülerden anlıyo- ruz ki, Semlhayı da müthiş pataklıyor,.. Üç çocukları var... Bo; hasta... Gıdasızlık- tan olacak cebi delik, Hasan, Jâkayıdıkla: , kız! - dedi Ki etini aldı. Meyhanecinin elini sıktı, Allaha ısmarladık!.. - dedi Ve artık, intikam fikrinden vaz geçmiş olarak, hayatımı başka şeklide kurmak üzere yola düzüldü * Gece uıktı, Hafif ve Jâti£ bir rüzgür ösi- yordu. Adam, bunca yildir şinde koştuğunu düşün başladı 4 Şimdi bir iş bulmalı.. Çalışmalı.» diye başka şeyler de düşünüyordu. Ağır ağır yürüyordu boş emeller pe- rok islik çalmağa Nakleden Hatice Süreyya BULMACAMIZ Soldan sağa: Memlekete giren mallar - Sonu u ktir. len - Dahil olen - Bir gelirse bir mevsim olur. 19 — Dikiv Yukarıdan aş — Tersi köpektir - Yıkıntı. 8 — Tersi nakleder demektir. 9 — Nekaplı - Bir çif 19 — Ona hiç birşey kalmaz Geçen bulmacamızın halli Soldan sağa: 1 — ismet İnönü, 2 — Muavenet, 3 — Alsasloren, 4 — Ham, Ekebi, 5 — Buji, Mi 8 — Ak, Rielere, 7 — Kuş, Maa, 8 — İra », İmha, 9 — Raket, Nüma, 10 — Enam, Sai Yukarulan aşağı: i — İma, Bakire, 2 — Sulhukuran, 3 — Masaj, Şaka, 4 — Evamir, Dem, z İlet, 6 — İnleme, 7 — Neokalmina re, Eamüi 9 — Eİ, Rahmi, An Tuzak içinde Tuzak 'Tefrika: No, 14 Nasıl olmuştu da, bu kısa mesafe- den hedefe isabet ettirememişti? Bir saniye, şaşırdı. Korsanoğlu, bir sihirbazın marifet yapması tarzında ortadan kaybolu- vermiştir. Çeteci yerinden kımıldamâdı. Mey- dan okurcasına dimdik duruyordu. Düşmanını karşısında görememek- le beraber, cesedini de yerde farkede- miyordu. Nereye gitmişti bu adam? Elinde tabanca, sağa sola bakınır- ken, bu sefer de yan tarafta, on adım ötesinde hasmını farketti, Bir canâ- varın şikârını gözetlemesi kabilinden &ley saçan gözlerle kendisine . baki yordu bu manzara karşısında dö yaktı. Bas, olduğu oldu. Fak bu hal de Odanın &laca karanlığı, Celâlin maneviyatını kıriyordu. ağın başucunda, sürünerek yü- rüyen bir vanın hışırtısını andı. ran bir ses duydu. Kalın perdeleri yanında birşey oluyordu. Kumaşlar Arkasında ir insan şeklinin kendisi» Nakleden : (Vâ - Nâ), | ne yaklaştığını gördü. Bir el daha attı, Sıçrayarak, kaptan, çetecinin üze- | rine atılmıştı. Az daha patlıyan bir kurşunla mahvolacaktı. Celâl, bâşın- dan kan sizan rakibinin pek korkunç bir manzara arzettiğini gördü. Gözle- rinde ne müthiş bir kin ateşi yanı- yordu. Her nasılsa âsabına hâkim Olami- yarak, ev sahibinin kendisine vermek ciyanmerdliğini gösterdiği silâhı yere düşürdü. Tabanca kayarak, cilâlı tahtanın üzerinde kaydı. Burhan silâhı, daha öteye iterek, rüvelverle hasmı arasına lanır gibi bir sesle; Allahın adaletinden şüphe edi. yordum! - dedi, - Halbuki âdil oldu- ğunu gösteriyor. Dört kere endahtı- nıza maruz kaldım, beyefendi! Bu, m ve vledanım için kâfi bir teo- a sizin gibi bir çeteci ise, eline geçirdiği silâhı mu- | hafaza etmesin! bilir. Sizden nefret et-| tiğimi ve sizi öldürmek istediğimi söylemeğe hacet yokl — İstediğinizi yapınızlı üzyon Postalari Dalga uzunluğu Türkiye Radyosu 1648 m. Ankara Radyosu T.A.P.3L1 m. 0485 Ke TÜRKİYE SAATİLE CUMA 22/12/39 1230 Program ve memleket saat ayarı, 1235 Ajansı ve meteoroloji haberleri, 12,50 Türk müziği (PL), 1830-14 Müzik: Hafif müzik (PL) 18 Program, 10,05 Biemleket saat ji meteoroloji haberleri, heyeti, 19,10 Konuşma (Mini Türk müziği Ça- lanlar: Ruşen Kam, Hasan Gür, Şerif İçli Cerdet Çağla, İzzetlin Ökte, 1— Okuyan: Muslafa Çağlar, 1- Uşşak peşreri, 2- Rakı- mun - Uşşak şarkı: (Silemem bir gün), 3- Faiz Kapanci - Uşşak şarkı: (Hayali çık- miyor bir gün gönülden), #- Sadettin Kay- nak - Muhayeyr şarki: (Batan gün kana benziyor), 5- Muhayyer kürdi şarkı: (Efen simdi eller sözüne kandı), 6- Muhayyer yan: Radife Erten, 1- Şevki bey - Hicaz türkü: (İrafa fincan koydum), 2 Oku- şarkı: (Her sahmı ciğer uza), 2- Udi Cs- mil - Hicaz şarkı: (Ne küsdün bi sebeb böy- le), 3- Refik Fersan - Hicaz şarkı: (C: da biricik sevdiğim sensin), 4- Sel, Pınar - Hicaz şarkı: (Sızlayan kalbimi sev), 20,10 Temsil; Aşar, Yazan: Refet Aksoy, 2110 Müzik: Radyo orkestrası! Şef: Hasan Fe- rit Al Birinci Arlösienne sulti, 3- G. Cha: 22 Memi sirmat, ©: borsa (fi 0 Müzik jör kuartet (P 2240 Müsik (MZ 20 Yarınki pro 182 Ke /8. 120 Kr DE... Şehrin muhtelif semtlerinde spor sahaları yapılacak Şehirde yapılan rin muhtelif semtlerinde #p da, spor yiye sahası te; da da bi köyünde k bu sah undan tir, Ankara Borsası 21 Birincikânun 939 ESHAM ve TAHYİLÂT Tahvilât Üzerine muamele olmamıştar, PARA ve ÇEKLER Kapan edilecektir. saha tesbit edi En yukarı 1 Sterlin 100 Dolar 100 Yrank 100 Liret 100 İsviçre Pr 100 Florin 100 Raygmark 100 Belge 100 Drahmi 100 Lova 104 Çokoslovak Ker 100 Pezeta 100 Zlot 100 Pengo 109 Ley 100 Dinar EEESNENEENNNNNN| 8 & 8 3 ki bulunan askeri t tim. Yenlaini ali mü yoktur. mdan eskisinin hüke «321 tevellitlü Rizeli , Öyle mi? Yalnız, — Hattâ karıma bile. — Evet... Onada yok... yleyii Beni affetsin. — Kızınız hakkında şunu haber | verebilirim: Bütün ömrünce fakir ve seti bir hâlde bulunacaktır. Elimden gelen fenalığı kendisinden esirgemi- yoğim. — Bu harketin bir cinayet olduğu- nu unutmayınız... Cezasını çekersi. niz. — Orası benim bileceğim bir iş, — Allahın âdil olduğunu söyledi- nizdi. Her kabahatin bir cezası var- dır... Ben kendiminkini çektim. Siz de sizinkini çekersiniz. — Bu taraflarda bulunduğunuzu bilen var mı? — Yok, — Öyleyse ne olduğunuzu da kim- se duymiyacaktır. Son defa olarak şu denize bakınız... Mezarınız orası ola- cak... Balıklar ve böcekler cesedinizi yiyecek Çeteci kollarını göğsünde çapraslı- yarak — Söyliyeceğiniz bundan ibaret mi » diye sordu. — Evet. — Haydi... Uzatmayın öyleyse.. , Korsanoğlu, silâhnı kaldırdı, İSLÂM TARİHİNDE Türk kahramanları Tefrika: No.” . ,» Tarık ile Necip Yazan: İskender Fahreddin harbin ne kadar müddet süreceği etrafında münakaşa ediyorlardı — Hemen bugün yola çıkmalıyız. Cellhd İarın elinde inliyen dindaşlarımız tahammül edilmiyecek müthiş işkenceler içinde kıy- rTanmaktadırlar. Onların imdawa biran ev- leri mücahidler Üze- apmış, herkesi harekete ge- tı liye kalesi uzaktan görü- nüyordu, Fakat, üç, dört saat kadar süre- lan gölün etrafını devrederek yürü- u geçtikten sonra ka- konakhıyau r ve ka- yi sıkıştırmağı başlıyacaklardı. Tarık bu kuleyi kolaylıkin ele geçirebile- ceğini tahmin etmiyordu. Fakat, hiç olmaz: sa, rihip Fornando ile kalenin irtibatını kesmeğe muvaffak olucaktı. onun bütün düşüncesi bu değil Madem X şatonun içinde ve civarında büyük bir ordu mücahidlerin kale ön hiç da tehlikeli a düşmesind abii de onun zihni rnando gok kür İspa, bil midir? ıda bulunan a Pal manın Sözü durdurmak da kabil ol- sir dindaş Diye bağrışıyor izı kurtaralım. e kararını v diği karardan h 'Tarıkın ordusu larını kirişlerin! gerdi. mağrur seslerle türküler söy- 1 a hazırlandılar, İşin garip tarafı şu ii ki, koskoca bir müslüman or- dusu kaleyi ön cephesinden iyice bir tek ok bile atılmıyor: düşman, bize hasırlamkala meşguldür. dedi, kaleye bun- dan fazla sokulmuyalı Ordu siperler hazırlıyarak iyice tutun- duktarı sonra, ok yağınuruna başlamıştı. Artık papus Permandanun şatosu da. arka- Celâl, si mahud kapıya sonuncu bir rak bak Bir ateş sesi işitildi. kalbi kurşunla delinmiş olarak yuvarlandı Bir kaç dakika süren bu dram, dünya yüzünde bir ferdin haber ak madığı, alamıyacağı bir yerde cere- yan etmişti” Korsankalenin muhafız. ları, tâ ötede, bahçenin bir bucağın- daydılar. Mesafe, kalın duvarlar, rüz- gâr, denizin gürültüsü tabanca ses- lerinin onlara kadar ulaşmasına mâ- ni olmuştu. Hizmetçi Leman da kasabadaki dolaşmasından henüz geri dönmemiş bulunuyordu. Saat onu çaldı. Kaptan yerde son Ihtilâçlarile çır- pınan, ruhunu teslim eden vücüda bir kere daha baktı. Sonra eğildi. elini Celi kalbi üzerine koydu. Yürek artık iu Karısının yata rengi ipek sedi örtt zeyi balkona çıkardı. Kendi kendine, ölüye hilâben: ekle ve uyu irazdan akarım...> deği, Bütün vücudunu korkunç bir neş'e kaplamıştı. İntikamı alınmıştı, Kin hissi tatmin edilmişti. Gözleri parıl yere lük -beheri ellişer Kişilik- akıncı vererek gatoyu muhasaraya gönderdi. Tarık, bütün İspanyayı kundaklıyan bu kara cübbeli şeytanın diri olarak yakalan» masına çok ehemmiyet veriyordu. Belman yola çıkarken kendisine eden tali ta vermişti. Tarık, ordu kararyihında öyle bir mer- kide siper almıştı ki, hem İşbiliye kalesini, hem de uzaktan papasın çatosunu iyice görebiliyordu. Fatma orduda kalmıştı, Tanık, Pornandonun şatosunda muhafış âskori bulunduğunu tahmin ederek, Fat- maya — Rahibin adamlarile kanlı bir döğüş ya» pılması muhtemeldir. Sen bu kavgaya 80- kulma! Demğiti. Tarık, Futmayı, orduda bir kam- çı gibi kullanmak istiyordu. Fatmanın atıldığı yere - ateş de olsa « mücahidler durmadan, düşünmeden atıh- yorlardı. Fatma, Selmanla birl mütsessirdi O, düşmanla dörüşm gördüğü eellâdlaria bı »âk, onlardan öc almak istiyordu. Dindaş- ın muztarip sesleri hâlâ kulağır hyordu. Fatma, İşbiliye kalesinde: ce (K ikte gidemediğine işim ordus Onlar da bi dekler ka zarak, 1 na, arı çehreli atlyara de etti, e şunları Burada, bu vaziyette düşmana ok atmadan kalsak, düşman açl rin kapıları i üş ay n ölür. Harbi bir zaman d ediyorsun? Bi den kuvvetildiz. Endülüsü baştan başa geçirmek ve burada yeni bir müslüman dev- leti kurmak için bir yıl değil, iki yıl değil belki on yıl, belki on beş yıl uğraşacağız Unutmıyalım ki, bura ek yok tur. Tarık bu zabitle konuştuktan sonra, or- du mensuplarının maneviyatını sarsılmış zannederek, hergün askere hutbeler irad etireğe, nasihatiar vermeğe başlamıştı. Oysa ki, ordunun maneviyatı biç bir 74- man sarsılmış ve bozulmuş değildi. Akın- cılar biribirlerine killd gibi bağlıydılar. Tarıkın ardı sira devam eden nutukların- er, bir'gün ku- (Arkası var) dayordu. « -— Daha yapacak işim var... Hep- si bitmedi... İşimi henüz yarı yarıya bitirdim!» diye söylendi Kansının bulunduğu odanın kapi sına geldi. Açtı. İçeri girdi. Zavnilı kadın, baygın bir şekilde yerde yati- yordu. Erkek birdenbire titredi: — Sakın ölmüş olmasın? Hidayeti derhal kucağına “aldı. Yatağa götürdü. Kadin, güç hissedilir bir şekilde nö- fes aliyordu. Bahriyeli olmak sifatile bir insanı baygınlıktan ayıltacak usulleri biliyordu. Bunlar tatbik edince Hidayet gözlerini açtı. Korku ifade eder mânada ellerile yüzünü kapadı. Bir feryad kopardı: — Yaralanmışsınız. Hakikaten de, başından çıkan kan, bütün yüzünü kaplamıştı, Celâlin at- tığı kurşunlardan biri, saçlarının ara- sından alnını siyir tı. Şayed mer- ki de bir kaç mili seydi, şimdi bal kondaki cesed ayakta, Korsanoğlu Hidâyet kocasına, dehşet içinde ba- kıyordu. Neler olduğunu anlamağa, hatıralarını toplamağa çalışıyordu. Erkek, acı bir istihza ile: (Arkası var)