SOZUN GELİŞİ muyacağını ozannediyorsunuz. zahmet, Ne oldu? İstanbul mevsim itiyatlarını büsbütün mü kaybetti? Bir za- manlar İstanbulda yaz sebzelerinin tazesi teşrinlevvel dediniz mi biterdi, Bu aylar konserve sebze yediğimiz mevsim değli midir? Halbuki kuru fasulye, nohot yerine taze çalı fasulyel Kânunlarda hava poyrarlaşı «kar geliyor» demekti ONegezer' her taraf günlük güneşlik oluveriyor. Sanki yaz günlerinde imişsiniz gibi, havanın öğleden sonra çok sıcak ya- pacağını zannediyorsunuz. Kadınlar bu mevsimde hırkalar, paltolar giyer, kürklere bürünürler; boyunlara yön atlılar sarılır, eller kalın eldivenler. Kuşlarla tayyareler İnsan zakâ ve sanatinin easri tayyareleris tabigtin bedil bulunan kuşlar arasında son samanlarda şkidtli bir rekabet başlamıştır. Her Iki taraf süratte biribirini geçmeğe ça- Bşıyorlar. Kuşlar tayyareden geri kalma- mak İçin hayvanat fminin besbit ettiği uçuş süratlerini birkaç misli arttırmaktadırlar. Dünyanın en seri uçan kuşlarından kırlan- &iç rürgür da arkasından gelmesi şertile #hatte 300 kilometre süratle uçarken sani- yede 833 metre katediyor demektir. Firkateyn kuşu denilen büyük mahifs sa- niyede 44 ve (Altın yağmuru ıslık çalan) kuş 416 ve (Diken kuyruklu yelken açan) kuş 40 ve (Bağırtlak) ördeği 13 ve sirik ör- deği 20 ve mektup taşıyan güvercin 23 ve ew kırlangıcı 21,8 ve sığırcık 21.5 ve kormoran Yarabatağı 195 metre mesafe kateder, Bü kuşların mutad azami süratleri bu suretle tesbit, edilmiş olduğu halde bunlardan ber- hangisi bir tayyare tarafından takip odildi- Ki zaman bu süratini yarı misli arttırmakta dır. Meselâ Kormoran karabatağının muay- yen süraği saniyede 19,5 metre yani saatte 70 kilometre olduğu halde tayyare tarafın- dan takip edildiği zaman süniyede 20,2 met- re yani saatte 105 kilometre süratle uçar, Tayyare ile kuş arasında manevra kabi- Byeti cihetinden büyük bir fark vardır. Tay- yare havada taklak attığı gibi geriye de uçabilir. Kuş bunun ikisini de Bilktevakkuf uzun mesafelerde uçuş iti- barlle 46 tayyareler ile kuşlar arasında bü- yük bir rekabet vardır. Altın yağmuru wsük çalan kuş Alâakanın şimalinde kutbu sima» ül civarında bulunan Aleut, adalarından Bü- yük Okyanusun ortasındaki Havay adala- Fina göç etmektedirler. İki arada başka ada- bulun; 3300 Kilometre Takvimdeki mevsimler İH ii yarari Sokaklar et a fay salıyor sehre avdet ediyoruz? Sokaklarda tane çalı fasulyesi satılıyor, patlıcan domütesten geçilmiyor, Caddelerde arabalarin kavun tarılıyor. Kar beklerken yazdan kalma günler geçiriyoruz. Sanki nisan yağ murları yağıyor ve arkasından kirazlat çikâcak! İki üç gün şiddetli soğuk yapıyor; böyle giderse sobanızın odanı it Ertesi gün etrafı saran ılık hava sobayı bu sme erken kurduğunuz o zahabını uyandırıyor. Kadınlar ince ipek kumaştan elbiselerle göğüs bağır açık, tiril tiril de- taşıyorlar. Erkeklere paltolar ağır geliyor, gençlere şapka giymek bir arasındaki rekabet sebzecilerde dolaş mesnfeyi bip yerde mola vermeksizin kate- demektir. Bu kuşlar bu uzun mesafe. yi senede iki defa katederler. gimali Ame- rikanın şarkındaki Lobrador yarım adamu- da yaşıyanlar ise yumurtiadıkları ve yay- ru yetiştirdikleri Breziiyaya her sene gidip gelirken her defasında 5500 kilometrelik mesafeyi katederler. Gene bu ye Avus- teajya ile Yeni Zelind adaları arasındaki 1200 kilometrelik maxafeyi yolda istirahata imkân bulmaksızın katederler. Fakat diğer göçücü kuşlardan çoğu yok da tevakkuf ederler, istasyon yaparlar. Me- selâ leylekler günde 200 kilometre mesafe katattikten sonra yere iner ve İstirahağ eder. Küçük mete uçarlar, mesafelerin yekünları muazzam rakamlar şimadn- çarlar, Deniz sahili kırlangıçlar gi- | al kutbumdan ecnup kutbuna kadar uçar larken bir seferde 30000 kilometre yani kü- rel arz muhitinin dörtte üçünü katederler demektir. Bu kadar uzun sefer yapan am yareler henüz yapılmamıştır. Fakat irtifa uçuşlarında tayyareler kupa tefavvuk etmiştir. Alelâde yolcu tayyare- | leri 8009 irki kadar çıkarlar. 14409 | yana tayyareler dahi vardır. Mo- törüz tayyareler yani plâmörler bile şimdi 7000 metreye çıkıyor. Halbuki en yüksek uçan kuş kartallar ancak 7000 metreye ka- dar çıkıyorlar. Çukur kargaları 6400 met- reye kadar çıkarlar. Kuşların dimdik ug- makta, tayyarelere tefavvuku vardır. Çöm- kü ancak Otojiro sistemindeki tayyareler bu Afrodit romanı davası Beş kişiden mürekkep bir ehli vukuf romanı yeniden tedkik edecek Malatya mebusu B. Nasuhi Baydar tara findan franssı Msammuza tercüme edilen ve kitapçı B. Semih Lâtfi tarafın- dan Kenan basımevinde bastırılıp satışa gıkarilan Piyer Luls'in Afrodit isimli ro- manvun müstehcen olduğu iddiasile müd- delumumilik tarafından açılan davaya dün Mâliye yedinci ceza mahkemesinde başlan- mıştır. Eseri basmak ve satmaktan maz- Dun B, Semih Lütfi ile Kenan bastmevi müdürü B. Konan mahkemeye gelmişlerdi. Her ikisinin de büviyetleri tesbit odildik- ten sonra müddelumumliğin iddlanama- si okundu. İddinamede, Afrodit isimli ki- tabın, müstehcen bir eser olduğu ve bu- nun de, ehli vukuf silatile eseri tedkik eden İbrahim Hakkı Konyalının verdiği Ta- porla sabit bulunduğu kaydedilerek B. Semih Lütfi ye B. Kenanın, Matbuat ka- nununun $i inci maddesi delâletile Türk ceza kanununun 420 ve 4277 nel maddeleri- ne göre ceyalandırılmaları isteniliyordu. Sorguya çekilen B. Semih Lütfi, cihan edebiyatının güzel bir eseri olan Afroditi bir gün Türkiye adliyesinde müdafaa ete meğe kalkışacağını hatırından geçirmedi- Bini söyliyerek: » — Müddelumumitiğin tanıdığı Konyalı İbrahim Hakkı bu eset hakkında bir ra- por vermiştir. İbrahim Hakkı vaktile be- nim çıkardığım Perşembe gazetesine yam yazmak İstemiş ve benim tarafımdan red- dedilmiştir. Aramızda geçen diğer bir mes #laden dolayı da bana karşı muğberdir. Bastırıp satışa çıkardığım Afrodit isimli eser müstehcen değüdir. Ehli vukuf sıfa- tile rapor veren İbrahim Hakkı Konyali adındaki adamın edebiysis katiyen vu- yata hakikaten vakıf Dirçok Zevab vara dır. Bunlardan mütapekkli bir ehli vukuf beyetine eserin yeniden tedkik etlirimesi- si isterim. Dedi, Diğer mazmun b. Keraa Dinçman: — Eseri ben malüzamda bastım. Basma» dan evvel tedkik ettim. Ba kitap 1912, 1914 senelerinde Cemiyet kütüphanesi ta- rafından satılmıştır. O zaman bir takibata maruz kalmadığı gibi, hâlen de Istanbul piyasasında rumen ve erme. sise nüshaları satılmaktadır. Gena by eser Ankarada Ulus gazetesinde de tefrika ağir ansiklopedisi Afroditi ilmi ve edebi bir eser olarak gösteriyor. Türk Matbuat ka- nunu da İlmi ve edebi eserleri müstehcen saymamaktadır. Eser hakkında verilen ehli vukuf rapö- runa gelince, Babıölide her hangi bir kim. seye Konyali İbrahim Hakkı kimdir? diye sorulan bir tek kişi bile tanımaz. Bu zatın edebiyatla hiçbir alâkası yoktur. Edebiyat müntesiplerinden müteşekkil Obir ehli vukuf heyeti teşkil edilerek eserin yeniden tedkik ettirilmesini istiyorum. Dedi. Bundan sonra eserin müstehcen ol- duğu hakkında Konyalı İbrahim Hakkı tarafından verilen rapor okundu. Bunu müteakip iddin makamı iddiasını söyliye- rek Afrodit hakkında kanuni takibat baş- Jadıktan sonra bu mesele etrafında muh- telli güzetelerde yaz yazan muharrirler bu hususta mütaldalarını beyan suretile ihsas rey etmiş olduklarından, maznun- lar tarafından ehli vukuf seçilmesi isteni- len bu zevstın ehli vukuf tayinine kanu- nen imkân olmadığı cihetle, Üniversite Edebiyat fakültesinden bu hususta salâ- hiyetli bir zatın ismi tesbit edilerek ken- disina eserin bedkik ettirilmesini istedi. Mahkeme, bu hususta zalâhiyetie rapor verecek profesör veya döçentlerden boş ki- ginin Üniversite rektörlüğünden İsimleri tesbit edilerek bu gevatdan müteşekkil bir ehli vukuf beyetine eserin yeniden tedkik siğirülmesine karar verdi ve muhakeme ikinel kânunun onuncu çarşamba günü ga- at 16 ya bırakıldı. Türk talebesi Nevyorkta Nevyork 19 (A.A.) — Nen Hellaş vapurile hareket etmiş olan Türk ta- lebeleri buraya varmışlardır. korkunç hatıralarını muhafaza eden genç adam diyordu ki: — Bizim mevziimiz dar basit ve muttasıl bir hendekten ibaretti Ö. Dünde tanka karşı mani olmadığı gibi otomatik lâğımlar da yoktu. Va. kıa alayınızda piyade topu ve piya. de havanı yardı, fakt seri ateşli tank dafi topu bulunmuyordu. Bu vaziyet. te yerleştiğimiz mevzilere karşı tank hücumunu da varid (görüyorduk. Fakat bunları fırka topçusu, yanı- mızdaki topçu, el bombaları yardimi. le defedebiliriz zannediyorduk, Se- nin anlayacağın aklımızda hep 1914 - 18 harbinin münferit tank hücumla- rı vardı, İşi ona kıyaslıyorduk. Alman taarruzunun başladığının İkinci günü sabahı düşman tarafın. dan gelen müthiş motör gürültüleri üzerine ve alaca karanlıkta silâh ba- şi ettik... Aydınlık başlayıp ortalığı seçince gördüğümüz inanılmaz man- zara şu İdi: Vakıa bu, hususi bir vaziyettir, Ne her memleketin arazisi Polonya ka- dar düz, açık, tankların kütle halin- de hücumuna müsaittir, nede her memleket Polonyalılar kadar gafil avlanabilir. Fakat tankı ve tanka karşı müdafaayı mühimsemiyenlerin maruz kalacağı müşküler hakkında karakteristik bir misaldir. Diğer harpler, ezcümle garp cep- hesi ve Finlândiya harpleri de bu mi- âali teyid etti, Nerede arazi, tahki- mat ve ordunun silâhları tankların hareketini gayri mümkün kıldı ise orada taarruz durduruldu ve nerede bunun aksi vaki olduysa, orada taar. | Tuz ilerledi Bunun böyle olmasıda | tabiidir. Çünkü çoğalan seri ateşli | silâhlar ve bilhassa artık her piyade | M. Şevki Yazman mangasina kadar verilen makineli tüfekler canlı hedeflerin, hatta piya- de ve süvarinin tek başlarına taar- Tuzları imkânını ortadan kaldırmak. tadır. Bunu 1914 - 18 harbinin sonu- na doğru da görmüştük. Buna karşılık süratleri çok artan, adetleri fazlalaşan tankları durdura- cak vasıtalar İle bir müdafaa hazır- lanmamışsa piyade elindeki silâhla bun- ların hakkından gelemiyor. O halde bugünkü kara muharebesinde de İş dönüp dolaşıp tanklara ve bunların | müdafaa vasıtalarma intikal ediyor. Bu sebeple yeni harplere bakarak | tank müdafaa vasıtaları hakkında | açık fikirler edinmemiz çok lüzumlu bale gelmiştir. Bizim kanaatımızca şu noktayı şimdiden ve katiyetle tes- bit edebiliriz: İktisap etmiş bulun- dukları fazla sürat dolayısile bugü- nün tankları önlerine sed çekilmemiş yerlerde ne kadar kahraman kesili, yorlarsa, arazi ve tahkimat netice. sinde önlerine bu maniler konulunca o derece beceriksiz, pısınk bir hal alıyorlar, Polonya hududunda bir haftada memleket deviren tanklar, garp cep- hesinde parmaklarını okıpırdatamı- yorlar, Hatta Madrid önünde bile baş eğmeğe mahküm oluyorlar, Pinlândi. yada Mannerhelm hattı önünde sa- pır sapır dökülüyorlar. O halde orduların birinci teçhizatı tanka karşı müdafaa vasıtalarıdır. | Almanlar garp cephesinde yaptıkları İ istihkâmlara sarfetlikeri paranın yarınını herhalde kilometreleree uza- yan belon kazıklı tarık manilerine vermişlerdir. Pransızlarınki de bun- Yöni irin ana ie Bugünkü kara harbinin esas silâhını' tanklar ve esas müdafaasını da bunlara karşı koyan vasıtalar teşkil ediyor dan aşağı değildir. Bu müniler ve dafi silâhlar nelem den ibarettir? vi Hulâsa edelim: Aktif silâh olarak tank dafi topla- n. Bunlar iki tekerlekli, gayet hafif ve dakikada 2530 mermiye kadar atan silâhlardır. Ufak ve alçak yer pil olduğu için ön hatlarda hazırla. nır ve gözle nişan alarak ateş eder. Çok miktarda kullanılırlarsa kütle halindeki tank taarruzlarını da defe- debilirler, Bu şeraiti haiz olmayan ve hele geriden, indirket ateş eden topların tesirleri opek mahduttur. Keza yavaş ateşli topların tesiri de pek azdır. Pasif müdafaaya gelince bunların başında hendekler ve ray veya beton- dan yapılmış tank manileri su ma- nileri ve otomalik lâğımlar gelir. Hendekler tankı da durdurmak hu» susuda en müessir olmakla beraber fazla iş istediklerinden müstahkem mevkiler önünde veya mahdut yer- lerde yapılabilirler. Ray maniler de böyledir. Sulama ve bataklamada çok müessir iseler de ancak müsajt arazide tatbik olunabilirler. Buna mukabil otomatik lâğımlar hem ufak, masrafı az ve her yerde tatbik oluna- bilirler. Garp cephesinde her iki or. duca ve şimalde Finlândiya ordusun- ca bol miktarda kullanılmakta ve çok milessir netice alınmış bulun- maktadır. Bunlar birkaç Kilo ağırlı ğında infilik maddeleridir. Üzerlerin- de tazyikle patlayan tıpalar var. dır. Bol miktarda ya büyük cephe. lere veya kıtalara dağıtılabilmektedim. Tankın geldiği yollara gelişi güzel atılmaktadır. Geniş hendekler ve ağır manilerle kapatılamayan yer. leri bu otomatik lAğımlarla geçilmeş hale koymak en pratik ve ucuz şeki olarak görünüyor. Iktisadi meseleler Piyasadaki yeni spekülâsyonlar Piyasada ibtikâr devam ediyor, Vakıa harbin ilk başladığı günlerde de, piyasada hernevi eşyaya karşı büyük bir taleb olmuştu. Hattâ bam kimseler evlerine bir kaç aylık ma- kama, un almak gibi gülünç hare ketlerde bulunmuşlardı, Fakat bu sağnak halindeki telâş ve heyecan çok uzun sürmemiş, yine norma) şe- ralt avdet etmişti. Son günlerde de bir çok kimseler ihtiyaçları olmadığı halde lüzumsuz yere fazla mal alıyorlar, fakat bu se- ferki mal alışıta telâş ve heyecandan ziyade kâr etmek ve spekülâsyon yap- mak kasdı göze çarpmaktadır. Elin de parası olan bir adam, «Pilân mal pahalıtaşıyor, yarın daha ziyade pa halılaşacaki» diye piyasadan mal alıyor. Meselâ şimdiye kadar hiç ticaretle meşgul olmamış birisi, durup durur- ken, yüzlerce top kumaş alıyor. Bu- nun sebebi nedir? Meselâ: Biri, şu kadar makara al- mış, bir diğeri kâğıd almış, öteki yün- lü kumaş almış... Bütün bunları al- maktan maksad nedir? Yukarıda da yazdığımız gibi kâr etmek... Yurd. daşların maişet ve hayat şartlarını tasmif ederek kâr etmek ahlâksızca bir harekettir, içtimal bir cürümdür. Bu cürmün mahiyeti üzerinde daha ziyade hukukçuların Gurması lâzım» dir. Acaba ticaretle maşgul olmıyan bir adammn yüzlerce top kumaş alması kâr temin eder mi? Farzedelim Xi, bir adam yüzlerce top kumaş alarak kâr etti, fakat diğer bir adam da yüzlerce GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Radyosundan türkçe dinleyeceğimiz Avustralya Avustralyalılar bizimle alâkadar olarak radyoda türkçe neşriyal yapacaklar. Dün- yanın bise nisbetle en uzak olan bu kıta- sındaki insanlarla biz de alâkadar olalım. Avustralya yerlileri sahillerde karışık bir ark mahiyeti aresderler. Lâkin dahillerde yoknasak bir manzaradadırlar. Boy uzun- Juğu muntaka iınlaka ayrılır, Şimalişarki- de yerliler, pek ufak tefektirler. Cenupta orta boylurdurlar. Tam zaerkezde 1,80 uzun luğa varanlar vardır. Asyanın cenubuşarkisinde Ye çenup mi- sıfküresinde başlı başına Kıta olar 7703.00 kilometrelik ve 6,800,000 nüfuslu bu adanın başlıca faaliyeti ziraattadır. Yün, hububat, at, yağ, deri oradaki beyazları zengin et- miştir, Maden olarak da kurşun, kömür, altın, bakır çıkar. Avustralya bir yaylâ halindedir. Şarkın- da Avustralya aipları denen 1800-2000 met- re irtifanda dağlar vardır. Murray nehri de buradan iner. Avustralya, 1900 senesinde, İngilterenin eski müstemlekeleri olan «Cenubi Avustenj- yas, eGarbi , ecenuptaki «Yeni Gal, ve bunlardan maada «Viktorya» ve şimali A yon halinde teşekkül etmiştir. Gairns, Brisbane, Perth, Newcastle, Hobarl, Baltarat, .. Arusteaiyayı ön allıncı asırda Porteklalim Jer keşletti. 106.da Hollandalılar seferler talip tip ederek dahillere gittiler. Bu kıtanın es- ki isminin «Yeni Hollanda» olması bu 29- bepledir. 1770 de İngilizler müstemlekeci- Yiğe başladılar. Cenupla «Yeni Gale denem kısma yerleştiler. 1851 de altın madenleri keştedilince Avustralya inkişaf etmiş, nüfüm su üç mişline çıkmıştır. Sonra da, koyun» tuluk sayesinde terakki otsi. amaa a Sama e teneke yağı piyasadan kaldırıp spekü- lâsyon yapmak suretile kâr etmiyecek mi? Bu sefer kumaştan kâr eden pahalı yağ almıyacak mıdır? Eğer, her elinde bir kaç kuruşu olan, piya- saya hücum ederek önüne gelen eş- yayı bir depoya hapsediyorsa, hayat pahalılığının seviyesi yükselmiyecek mi? Demek oluyor ki, kumaştan kâr eden, diğer maddeleri pahalı almak suretile yine ziyan edecek... Fakat bunun haricinde hiç bir mal almıyan vatandaşlar daha ziyade müşkülâta maruz kalacaklar. Piyasadaki bu yeni spekülâsyonun önüne geçmek için hatıra hir çok ça, reler gelebilir, fakat bir tanesi en müessir olabilir, Toptancı tacir olmı. yan kimseye fazla satiş yapmamak... menedebiliriz. Bunu Hüseyin. Avni Vakıflar idaresi Adanada bir hamam yaptıracak Adana (Akşam) — Adana vakıf. lar idaresi şehrin büyük bir ihtiyack na cevap verecek şekilde modern bir hamam inşasını kararlaştarmıştır. Bu asri hamam Oruzdibak meydanı ar kasında kurulacaktır. Seyhan barajının demir kapakları Adana (Hususi) — Beynelmilei vaziyet dolayıslle Seyhan barajının büyük demir kapaklarınm teminin. de güçlük çekilir düşüncesile plânda tadilât yapılması ve bu suretle ka pakların memleketimizde imali dü- şünülmüştü. Fakat haber alındığına göre bara» Ji yapan Alman firması bu kapakia ri getirmeyi taahhüt etmiştir.