Aslı olan sinemetoğraf kelimesi seki Rumcada hareket manasına (kinemas, alos) ve yazmak manasi na olan (Graphein) den geliyormuş; yani hareketleri yazan demek, Vaziyetten vaziyete, değişip duran şekillerin tesbitini ilk düşünenlerden biri, Yanssen ismindeki Fransız f- xik ve heyet âlimi, 1874 de Zühal seyyaresinin birçok fotoğrafların: çe- kerek etüdlerde bulunmuş. San Fransiskolu “fizikçi Polerita, yanyana duran ve adeseleri elektrik- le ve sıra ile açılıp kapanan 40 10- toğraf makinesile bir atın muhtelif resimlerini alarak tetkike girişmiş. Bu yolda daha başka tecrübelere baş vuranlar da çıkmış amma daki. kuda yirmi beş, otuz klişeden fazla- sını elde edememişler. Neticeler ya- nm yamalak; oumduklarındanda uzak. Elektrik Jâmbasının ve fotoğrafın mucidi meşhur Edison, 1894 de en mühim adımı atıyor. Keşfettiği kine- toskop, ayni nazariyeye dayanmakla beraber muvaffak bir âlet olup çıkı- yor. Ardarda alınmış resimleri bir âde- seden çabuk çabuk geçirerek, maz- zarayı hareketli gibi göstermek esa- sına müstenit, Yüksek ve büyük bir sandıktan #baretti. Üstündeki deliğinden bakı- hr, aşağıdaki lâmbanın o aydınlığile bir buzlu cama akseden hayaller canlı gibi görünür, ancak bir dakika devam eder etmezdi. Meselâ örs de demir döver ve kıvıl- cmlar saçan demirci; çiftesini bo- galip kuşu vuran ve köpeğini salan avcı; boks yapan fki boksör... Kinetoskop 311 yılında İstanbula getirilmiş, ilk önce Beyoğlunda, son- ra Direklerarasında ikiliğe, kuruşa halka seyrettirilmişti ki ben de ha- yal meyal hatırlayanlardanım. Biraz sonra bu koca sandığın çek- mece kadar küçükleri, manivelâs elle çevrilenleri de çıkmışlı ki Mo- toskop denirdi Şunu da unutmayalım: O vakitler Beyoğlundaki o(Bonmarşe) (Pazar Alman) ın oyuncak dairelerinde, üs- tüvane biçiminde, yanları delikli de İikli mukavva kutularda satılırdı. İçlerine çepeçevre, iki parmak eninde, resimli kâğıtlar konur, kutu mihve- ri etrafında döndürülüp deliklerin. den bakılırdı: İp atlayan çocuk; yerinde yatan canbaz; taklak kılan palyaço ilh... Keyfini kıvamına getirip, bugün dünyanın dört bucağına yayılmış, en lüzumlu maddeler kadar ihtiyaç halini almış olan kılığa sokanlara, ona sinematograf adını takanlara gelelim: Fransalı Auguste ve Louis Lumi- &re kardeşler... Ötedenberi fotoğraf. çılık bahsinde ihtisasları var; cam, kâğıt fabrikalarının sahipleri; Ka rün kesilmişlerdi. Harekette olan cisimlerin saniyede lhakal 16 resmini çekiş, bunu upuzun bir pelikol kurdeleye geçiriş ve bir ek- Tana aksetiiriş yolunu bulan onlar. Marifetlerini ortaya koyacakları gün, Parisin fen ehlilerinden bir «lay saçlı sakallı toplanıyor. Maki. neyi ve teferruatını inceden inceye geçiriyorlar; elliyorlar, üyorlar. Hepsi de bıyık altından gülmede ve alayda: — züt, barutu icad ettiler gali- ba! (1) — Ombre chinolse mi seyrtdece- ği © Vakta ki makine işlemeğe koyul. muş... Bre, bre, bre... Askert bir kıta manevralar mı yap- miyor?... Ateş saçağını sarmış bir ewe İtfaiye neferleri mi koşuşmuyor?. Lyon şehrindeki en büyük cadde ka- rınca yuvası gibi mi kaynamıyor? En çok beğenilen ve pes denilen, anası tarafından yemek yedirilen bir miniminicik kızın masumane ta- vırları olmuş. Profesörlerin sayhaları eyukta: I, Hâdisey nafi ihtiralar meyanına dahil ediverip Fen akade- miyasının kütüklerine o kaydediver- mişler, men, canlı fotoğraf adile İstanbula döndü. Bütün nevicad nesneler gibi ilk olarak Beyoğluna Günün birinde, rahmetli babam; (Haydi, canlı fotoğrafa gidiyoruz) dedi, Baba, oğul, o zamanlar Halep çarşısı denilen, içinden at canbazla- ni hiç eksik olmayan binanın (3) kapısına geldik Girebilirsen gir, ıskarça. Güçbelâ dalabildik... Her taraf tıka basa do- Tu. Beyoğlunun bütün kibarları, tat b su frenkleri, vezirzadeler, damad beyler ...Localardaki madamlar tu. valetler, elmaslar içinde; mösyöler de monokilar, smoknigler, ganlar; beylerde sırma kordonlar, altin ma- dalyalar... Aşağı kapıların önü kördövüşü. (Komple!) diye bir harazadır gidi. yor; polisler, kanunlar birbirine gi- riyor, Çıngır çıngır zil öttü; orkestra bir havaya girişti. Zıpır iki rumyoz hâva gan lâmbalarını kıstılar. Zira büs bütün söndürülürse meşaleli sırıklar. la yakmak müşkül, Nihayet beyaz perde aydınlandı; gürültü, patırdı, ağız kalabalığı ke- sildi ve canlı fotoğraf başladı. Paradinin ara yerine kurulmuş tahta bölmeden öyle bir patırdı çu- turdu ki tipki Eyüp oyuncaklarının kocakarı sırıltısı. Hayatımda #k defa olarak gördü- güm o #limleri dünyada unutamam: Siftah, Amerikada Niyagara şelâ- Tesi... Minare boyu yükseklikten ha- nl hani sular akıyor, köpükler saçı- yor... Oh, yürek ferahlatıcı, âlâ; gel gelelim zırt zırt beyaz beyaz lekeler; bardakdan boşanırcasına yağmuru andıran şakuli şakuli çizgiler. Derken efendim çatırdı stoper, Perde bembeyaz; Niyagara da kayıp. larda... Meğerse kordele koparmış, Arkasından bir manzara daha: Alp dağlarının yamaçlarında kısak kayan kayana, Yine gökte kuyruklu yıldızlar oçarpışıyormuş gibi, koca koca parıltılar, pırıltlar; ceviz gibi yağan dolular... — Maynalar bu kere de öevamde... Daha arkasindan bir komik nu- mara; Amerikanın göbekli göbekli polisleri, tavuk çalan bir hırsızı ta- kibe seğirtiyorlar, Herif - tavuklar kucağında, dere tepe, iniş yokuş, bucak bucak kaçıyor. Şişkolar parmaklıklar, duvarlar, damlar aşarak, yuvarlana yuvarlana peşinde. Paydos Olunca kulaklarımızda uğultu, kafalarımız kazan, gözleri miz şiş şiş, Caddelkebir boyunu zor bulmuştuk. müddet sonra İstanbul yakasına geçti. İlk ayak bastığı yer Direkleş- Eski günlerde SI Biraz tarih Istanbula duşüşü... | lede deri simak mümkün değildir. Deri meselesi Büyük Milet Meclisinde Yalvaç deri fab- | Fihesi ile deri fabrikalarının umumi yazi- yeti görüşülmüştü. Bu mevzuun meclise in- | tikal edişi, deri fabrikatörleri arasında bü- | yük memnuniyetle karşılanmıştır. Bugünk' deri Tabrikaja: , yalniz deri ta- eirlerini ve mal zümrey! alikadar ir. Ayakkabı pahalı- lığı bakımından herkesi alâkadar eden bir mesele olduğu İçin bu bâhse temas ediyoruz. izden kösele yapılmaz, m çoğ , keçi ve sığır derileri- dir Halbuki kösele vidala yapmak için, dışarıdan kalır, ham der! alıyorduk, Nor. mâl ticaret münasebetlerini cari olduğu samanlarda, deri fabrtğttörleri, oenubi Amerikadan deri alırlardı. Faka£ bu mem leketlero ihracat yapamadığımız için muka- bilinde deri alamıyoruz. Tabti serbes döviz- Cenubi Amerikadan deri tedarik edemi yenler, Habeşistan piyasasile alâkadar muşlardı. İtalyan - Habeş muharebeleri yü- zünden bu piyasa da kapandı, daha son KÜÇÜK HABERLER: arası nihayetind, pan yolun köşesini athanesindedir (4) # Kumkapıda Artin ve Azop isimlerinde iki kişi işler, Agop Artini, bışak- la inuhtelif yerlerinden yaralamıştır. İş eikoyan polla, yaralıyı Cerrahpaşa hasta- nesine kaldırmış; süçlü yakalanarak hak- kında kanuni takibata girişilmiştir * Yedi yaşlarında Nihad isminde bir çocuk dün Fatihte tramvaya atlamak İs- rüvazenesini kaybederek düşmüş, yerlerinden yaralanmıştır. Yavaş yavaş taammüm etti, Ko- Şevkinin (5) Kel Ha k İsmallin tulüat tiyat. | rolarında, yeni yeni kantoların âka- binde gösterilirdi. Neden sonra sıra salaşlarını boyla- dı. O vakitler elektrik, melektrik ne | gezer; ışık, kallavi kallavi oksijen, asetilen depolarından bin zahmetle ediniliyor. Patlama, cana okuma teh- Mkesi de cabası. Biçare Şevki, merhum cilvesine | uğrayıp canını zor kurtardı yal., | O mralarda bu vadide en gözü açık çıkan, aksatalarını tıkırına koyan Sroçkin o biraderlerdir. Kadıköyün- deki Mısırlıoğlu bahçesinde seneler- ce para çektiler, banker keşlidiler, Sermed Muhtar Alus Gelecek yazıda: Sinemanın eski | meşhur filimleri, yıldızları, (1) Malâm & hal bir şeyi başa, z (2) Çinden Avrupaya ei karagön- | vari perde kurup, şema yakup suretler oy- natılan, kârıkadim bir hevi hayal oyunu (5) Şimdiki Şehir Tiyatrosunun komedi kısmı oynanan mahal, (4) Sebilin karşısındaki şimdiki tahta havaleli, boş arsadaydı. (5) İstanbulda sinemacılığın en eski er- bablarından bulunan ve şöhreişiar kan- tocu Şamram hanımın Kocası olan B, Aleksan elyevm Şişlide, so İrumvay İs tasyonundaki hanesinde mukimdir. Bütün kalbleri titretecek bir filim... nın meşhur SÜMER m ve arkadaşı diğer Hasan dün rhoş bir halde dolaşırlarken polis tarafından yakalanıp mahkemeye lir, «BÜYÜK CAZ» filmini beğendiniz Dinleyiniz: Bilür sesi Bakınız; Bu Çarşamba ILK UYANI Bütün hayat... ve alkışladınız... orkestraları ve bin bir zevkini ... AŞKIN ZAFERİ Fransızca sözlü ikinci büyük CAZ filminde bulacaksınız. Önümüzdeki Perşembe akşamından itibaren SARAY SİNEMASINDA İREİNB DUNNE, size ne ateşli serenadisr söylüyor, Neş'e köynağı DUGLAS FAİRBANK8 JUNYOR nasıl bütün gönüllere zevk aşılıyor, YAŞAMAK ZEVKTIR Senenin en büyük neş'e bayramıdır. Kutlamağa hazırlanınız. İSTANBUL HALKI HAZIROL! ÇENBERLİTAŞ ve FERAH sinemalarında Senenin en muhleşem en mükemmel a a ve gençlik olan bir filim... JEANNE HENRİ BORDEAUX. (BÜYÜK BABA) romanından sinemaya alınan ve başta PİERRE LAROUEY ve JOSSELİNE GAEL ve Sair büyük ve tanınmış Fransız yıldızları tarafından yaratılan YARININ KADINLARI Emsalsiz filim önümüzdeki çarşamba akşamından itibaren sinemasında Gin derilerini satın alıyorduk, halbuki bu- na da Çin - Japon muharebel ni ol- du. Son zamanlarda, Mısırdan, Fran a Filistinder K üzere bütün deri mamulâtınm artacaktır Buna karşı çare nedir? Serbes döv nubi Amerikadan deri alabilmek... Bir çars dahâ var ki, kösele vidala sanayiine elve- rişii, kalın deri) hayvanlar yı Merinos koyun ümüne çifliğinde kalın derili mandalar yetiştirmelidir. Bunu yapamadı- Gımız takdirde, ya serbes dövizle ham deri Alacağız. Yahnd, eldeki stok ham derileri idare ölmek yollârmı arıyacağız buda v9 derereye kadar kabil olabilir? Hüseyin Avni Bölge kupası Teşkilât kalar sinda tertib edilen kupa maçla, Bakırköy sahasında başlanmış ve Akın; me 5-3, Hahcı Juspora 3-2 galib Rumelihisar, Lİ m in edir. ŞEHİR TİYATEKOSU İstiklâl cad, Komedi kızı MI HMUNLMMANI semi TİYATROSU Gece saat 2030 da . Kan kardeşler Ayni lüksü... Ayni 1939 da Amerikada çevrilen matinelerinden itibaren Ş DEANNA DURBİN CHARLES BOYER SIGRID GURRIE HEDY LAMAR CEZAIR SEVDALARI Ateş gibi yakan bir âşk - Öldüren bir yem Sıcak memleketlerin ihtiras dolu sevdaları - Hatırasını ebediyen unutamıyacağımız bir şaheser Çarşamba akşamı: MELEK'te 3 AHBAB ÇAVUŞLAR artistleri tarafından 'R. K. O, filim şirkkeli hesabına 930 senesinde en son çevirdikleri ve senenin en büyük KAHKAHALI filmi PASTIRMACIYAN ve Şürekâsı TÜRKÇE SÖZLÜ ymm TAKSİM sinemasındı