Minimini bir dram Bindiğim otobüs bir durakta - müş teri toplamak için - epey bekledi. Bu sırada minimini bir drama şahid ok dum. Kılığı kıyafeti pek pejmürde bir ço- cuk, havanm soğukluğuma rağmen, yakn ayak, başı kabak dolaşıyordu. Ayni yaşta fakat pek iyi giyinmiş bir yayru, elli - elli beş yaşlarında bir ka- dun — öyle tahmin ettim ki mü- rehbiyesinin, yahut akrabadan fakir. ce bir teyzenin — elinden tutarak yü- rüyordu. Zengin oğlan fakire acıdı ki zahir, kıyafetinden yerli hristiyan olduğu anlaşılan madama bir şey söyledi. Bu haşin yüzlü kadın çantasını aç- tı. Bir bozuk para çıkardı. Köpeğe ekmek atar gibi, çeyreği - yahut eski kuruşu » sefil oğlana fırlattı. Sokak çocuğu kaşlarını çattı. Elle rini pantalonunun delik ceplerine s0- kup, omuzlarını kaldırıp sırtını çe virdi. Başını hafifçe döndürerek ma- dama istihfafla yaman bir bakış bak- tı. Belki acdi; muhakkak ki çok muh- taçtı; sanırım başka türlü verilse bu bozukluğu memnuniyetle alacaktı, Fakat yüzünde öyle yüksek ve necib bir izzeti nefis ifadesi belirmişti ki... Yürüdü gitti... Ayni anda, zengin ço- cuğunun mahçup perişanlığını, tey- zesinin (yahut mürebbiyesinin) şa- şalamasını gördüm, Bir şeyler söyle- nerek, - her münadaki hasis bir hare- ketle - attığı parayı yerden kaldıra- rak çantasına koydu. Yollarına devam ettiler, Bizim de otobiis kalktı. Pencere kapalı olduğu için bu dramı sözsüz filim gibi pandomima halinde seyre- debildim, Yalın ayak, başı kabak yavrunun o halini asla unutamıyacağım. Zihnim bugünlerde hep onunla meşgul olduğu için, sokaklarda, ayni çıplaklıkta diğer bir takım çocuklara gözüm fazla takılıyor. Tabintile çoğu onun yüksek haysiyetini muhafaza edemiyorlar; avuç açıyorlar. Bilhassa geceleri Sirkeci taraflarında böylele- rine sık sık raslıyorum, İçlerinde bir rüzgârı İle tiril tiril titriyor, Başında- ki büyük adam kasketi, yazlık ve de- lik deşik olan bütün melbusatı arasın- da yegâne wıtıcı şey olduğu için on- dan meded umuyor; kalın kasketi kulaklarına doğru çekiyor, çekiyor... Bayramlarda yakamıza Çocuk ce miyetlerinin çiçeği takılıyor. Belki bu rozetler yılda değil, ayda bir iliştirilsin (meselâ yalnız kış ayların. da); belki başka yollarla paralar te- min edilsin; her ne yapılırsa yapılsın, İstanbul sokaklarının buz gibi teşrini- sani çamurlarına bulanmış küçücük ayakları görmiyelim. rular bulunduğunu ve bunların bir zatürrieye kurban o gidiverdiklerini düşünmek tüylerimizi diken diken ayağa kaldırıyor: O sırada boynumuz- da yün atkı olsa da; paltomuzun kürklü yakasını kaldırmış bulun- sak da. öğ... TAN Nafia Vekili İstanbulda Nafia Vekili general All Fuad Cebesoy, dün sabahki ekspres İle Ankaradan şehrimize gelmiştir. Nafla Vekilinin bu akşam An- karaya gitmesi muhtemeldir. — Avrupaya gideceğim diye bir haftadır pasaport peşindeyim bay Ames... ... Hepsi oldu. Tam, dün gece, har , — ... Hüviyet cüzdanım yokiu. Gep- | i Terkos yukarı katlara çıkamıyor Su buhranına taksimde sabahtan akşama kadar boş yere akan sular mı sebeb oluyor ? İstanbulun bir türlü halledilemiyen bir #u derdi var. Vakit vakit sular kesilir, ev- velcede habar verilmediği için herkes bü- yük sıkıntıya maruz kalır. Yahut birden- bire suyun tazyiki azalır, su yukarı katlara çıkmamağa başlar. Bir müddettenberi Taksim civarında pa- zar günleri bu yukarı katlara su çıkmamak hadisesi başgöstermektedir. Pazar tatil günüdür. Bundan istifade ederek banyo yapmak istiyenler Üst kallarda oturuyor- arsa bir türlü musluktan su akmadığını Gar ve pek haklı olarak sinirleni- yorlar, Bular idaresi pazar gürüleri yukarı katla Bular idaresinin bu İzahı üzerine akla 4u suni geliyor: Acaba fazla su sarfiyatı Taksimde boğyere akıtılan çok mikdarda sudan ileri gelmesin?.. Bir zamanlar'Tak- #imde yalnız Cümhuriyet bayramında ve geceleyin su oyunları yapılırdı. Halbuki birkaç aydanberi her pazar günü bu oyun- lar, başka bir şekilde, tekrar ediliyor. Şe- hirde esasan su sıkıntısı varken sabahtan akşama kada boşyere birçok su heba olu- yor, Su buhranına sebep bu ise lüzumsuz ye- Iki defa ve birkaç saat müddet yapılır. Suyun yukarı katlara çıkmamasına baş- ka bir sebep varsa bunun önüne geçmek ve halkın pek haklı şikâyetlerine meydan vermemek lâsmdır. Dağcılık klübü Taksimdeki bina Sürp Agop arsasına nakledilecek Taksim bahçesinin bir köşesinde bulu- nan Dağcılık klübü binası ile tenis sahas- ir buradan kaldırılmasını karar veri. Taksim bahçesinde yeni bir gazino bi- nası yapılmıştır. Gazinonun tramvay desine Dağcılık klübü ka- pattığı gibi klüp binasile tenis sahası da Taksim bahçesini küçültmektedir. Belediye, hem yeni gazino binasını mey- dana çıkarmak, hem da bahçeyi büyütmek maksadile klüp binasile tenis kordunu bu- radan kaldıracaktır. Ancak Dağcılık klübü de bir ihtiyacı karşıladığına göre ahşap olan bu binanın YE melda ŞE lecektir, B. Prost'un plânına göre Sürp Agop ar- sası yeşil bir saha olarak edi- leceğinden Dağcılık klübü uzun müddet burada kalamıyacaktır. Taksim kışlası arsasında yapılacak Şehir oteli, gazinosu, klübü gibi binaların ya- nında - şayet plân müsaid olursa - ileride bir de Dağcılık klübü binasi inşa edilecek ve Sürp Agop mezarlığı sahasındaki bina büsbütün yıktırılacaktır. Ekmek fiati Belediye on paralık zammı kâfi görüyor Un fiatlerindeki 25, 30 kuruş yükselme- den dolayı ekmek fintlerine 10 para zam yapılacağını yazmıştık. Fırıncılar, ekmek #latlerine zam yapılması sebeplerini ileri- ye sürerken un fiatinde çuval başına 25, 30 kuruş bir yükselmeden başka çuval te- darik edemediklerini, az ihracından dola» yı, kepeklerin elde kaldığından kepek fi- Atlerinin düştüğünü de ilâve ve on para zammın bu müşkülâtı bertaraf etmeğe kâfi gelmiyeceğini iddia ediyorlardı, Fırıncıların bir çuval buhranından bah- setmelerine ve çuval için - evvelkina nis- beis - fazla para verdiklerinden şikâyet eylemelerine mahal görülmemektedir. Gerçi fırıncılar, piyasada a* çuval ol- duğu için değirmencilerden çuval için - es- kisine nisbetle - daha fazla para vermekte #seler deboş çuvalları daha yüksek fiatle satınaktadırlar; Kepeğe gelince: Eskisine nazaran kepek ihracı azalmakla beraber büsbülün dur- rindeki yükseklikten dolayı ekmeğe ancak 10 para bir zam yapılmakla vaziyetin kur tulacağı Belediyenin allkadar makamla- rınca temin edilmektedir. # Dün sulh ceza mahkemelerinden bi- rinde garib bir hakaret davası görülmüş- tür, Davacı Ahmed adında biridir. Karısı Hanenin kendisine hakaret ettiğinden reket edeceğim, bir de ne göreyim... Karilerimizin mektupları Kadıköylüleri vazife- lerine yetiştirmeyen vapur Kadıköylü karilerimizden on yedi imza İle aşağlıki mektubu aldık: Subakları Kadıköyünden 820 da ha- reket, eden vapurun tarife mucibince Köprüye yarışı 8,90 oluraz gösterilmiş lodoslu havalarda her za- man $ ili 7 dakika techhürle vardı- Hından hususi ve resmi müessesatta çalışan bizler saati mesainin 9 da ol- masından işlerimize (o yetişemiyoruz. Kadıköy vapur iskelesine olan mesa- felerine göre vazlfelerimize 8 A 10 dakika geç başlamaktayız. Denizyol- ları İdaresinin tarifede yapacağı ufak bir tadilât ile vapurun, 5 dakika evvel hareket ettirilmesini Ankara radyosu İyice dinlenemediğinden şikâyetler çoğalıyor Ankara radyosunun iyi dinlenemediğin- den dolsyı sık sık şikâyet mektupları alı- yoruz. Dün aldığımız bir mektupta denlii- yor ki: 4Cumartasi akşamı Ankara radyosunda bugünkü siyasi vakayte sid bir konferans vardı, dinlemek irtedim. Ne mümkün.. Radlo Parisde opera parçaları söyliyen bir tenörün sesi buna İmkân bırakmıyordu. Bir müddet sonra Türk ımusikld başladı Bu sefer de Radio Parlede verilen haberler musikiyi kapatıyordu. Ne Könforanatan, ne musikiden bir şey anlıyamadım. Geceleri radyoyu rahatça dinleyebilmekliğimiz. te» min edilemez mi?s Karlimiz şikâyetinde tamamen haklıdır. Ankara ve Radio Paris ayn! dalga ürunlu- Eunda çalıştıkça Ankarayı iyice dinlemeğe İmkân yoktur. Radlo Paris bir müddetten- beri son derece kuvvetlendirilmiştir.. Bu- nun için dalga uzunluğunu ayırmaktan başka çare yoktur. Sirkeci vapur iskelesi yeni- den yaptırılacak Vapurların yanaşmasında güçlük görül- düğü için Sirkeci rıhtımının önündeki ge- mi mezarlığının temizleilmesine Münaka- Jât Vekâletince karar verildiğini yazmıştık. Münakalât Vekâleti, Halicin de temizle tilmesine teşebbüs edeceği gibi Sirkeci gar binasının önünün tanzim edilmesi müna- sebetile Sirkecideki çirkin da düzeltmeği münasip görmüştür. Sirkeci yapar iskelesi de yenibışlan ve betondan inşa edilecektir. leri ara, çantaları ara, bavulları ara, yok, yok!... Gene yağmur Termometre 4 dereceye kadar indi Dün hava yeniden bozmuş, sert bir Şi- Bir evin çatısı çöktü Yağan yağmurlar yüzünden dün Kara- gümrükte Beğceğiz mahallesinde 1 numa- küntü altında kalmıştır. Kazazede, Cer- rahpaşa kaldırılmıştır, Cihangir- Tophane Arada büyük bir cadde açılacak B. Prots, Beyoğlunun nâzını plânı ha- sırlarken Cihangirin imar ve tanzimine bilhassa, ehetamiyet vermişti. Cihangir yangın yerinde vaktile Belediye tarafından açılan cadde ve sokaklar vaziyetlerini mu- hafaza etmekle böraber, küçük bazı tadi- ler yapılacaktır. Mütahassıs, bilhassa Cihangir ile Topha- ne Arasındaki omünakalâtı bağlamak çizere büyük bir yol açmıştır. İmar müdürlüğü, mütehassısın hazırla- dığı tafsilât plânmı hazırlarken bu yolun tesriyel münhanilerini tesbit etmekle meş- guldur. Bu yol, Cihangir camisinin yanın- dan Tophaneye indirilecektir. Cihangir gok yüksek açılacak yolun, mümkün mertebe az meyilli olmasına ça- Uşılacaktır. KÜÇÜK HABERLER: A Evvelki gece, sabıkalı hırsızlardan Balâhaddin Özer, Lâlellde açık bulduğu bir apartıman kapısından içeri girerek antro- İ deki elektrik fanoslarını çalmış, kaçarken bekçi Durmuş tarafından — yakalanmıştır, Dün, sekizinci asliye cezada bakılan mu- hakemesinde sabıkalı hırsız suçunu itiraf ettiğinden bir buçuk sene hapsine karar verilmiştir. X Dün saat 11,30 da, Üsküdarda Sultan- tepesinde Sörvi caddesinde Zaferin sahib olduğu evin penceresinden atılan bir siga- ra, kaplamalar arasına girerek yangın çıkarmış, iki metre murabbaı yer yandık» tan sonra söndürülmüştür, Evin sigortalı olduğu anlaşılmıştır. # Karadenizli gençler birliği, dün öğle den evvel, Eminönü, Halkevi salonlarında Yılık Loplantısını yapmıştır. Toplantıda yeni idare heyeti seçilmiştir. Birlik, önü- müzdeki pazar günü, Halkevi salonlarında bir tanışma çayı verecektir. * Dün saat 1220 de, Mahmudpaşada 20 numaralı Manol'a aid sütçü dükkânın- da yanan mangaldan etrafa kıvılcımlar sıçramış, dükkânda vo bitişiğinde Kara- belki Türkiyeli olduğumu isbat et- mek lâzımgelir, İşte bu sebepten ya- rımki trene kaldımi.., Telefona dair Şişli telefon santralı açıldı. Y arbi- ye, Nişantaşı, Şişli cihetinde oturan- ların telefon numaraları birdenbire ihtiyarladı. Maşallah hepsi dörder yaş birden aldı. Eskiden dörtle başlıyan numaralar bu sefer sekizle başlıyor. Şimdi yeni santralı ve yeni numâ- ralarını tecrübe etmek istiyenler, hiç yoktan telefonlarını ellerini alıyorlar, numaraları çeviriyorlar: — «Allo» lar- dan sonra şu cümle tekrarlanıyor: — Şey... Yeni numarayı tecrübe et- mek istiyorum da... Sonra İstanbulun yeni santralında mühim bir yenilikte var. İsmine «Matmazel sant» denilen bir âlet... Zahir saatlerin insanlar gibi matma- zeli, madamı, mösyösü varmış. Mat- mazel şant Âleti, telefonda «35» nu- marayı çevirince size saniyesine kadar saati söylüyor. Birçokları da bunun merakında... Saatten matmazelin sesini işitmek için hemen 35 numarayı çeviriyorlar ve dinlemeğe başlıyorlar. Telefon ida- resi saatin kaç olduğunu bir kadın s& sile bize dinletmekte pek isabet et- miş... Santralda «Matmazel saat» ol mayıp ta «Mösyö sants olsaydı, 35 n- marayı çevirir çevirmez nezle görme- miş kalın bir erkek sesi bize saati söy- leseydi her halde bu kadar hoşumuza gitmezdi. Ne de olsa bir kadın sesile saati dinlemek daha hoştur. Şimdi bu gibi yenilkleri merak ede i rek, telefona el atanları gören çek kimseler, İstanbulda ilk telefon tesi- satının açıldığı günü hatırlarlar, O gün Telefon idaresi tecrübe maka- mında olarak bütün bir gün halktan hiç telefon parası almamağa karar vermişti. Bir gün bedava telefon... Maksad bu işi tecrübe etmek ve alışmak değil mi?... Artık telefon sa- hiplerinde bir düşünce... Acaba kime telefon etsek? Telefonla kimi ara- sak?.. Nihayet aile efradından biri — Buldum!.. diyor, filâncalara te- lefon edelim... Onların da telefonu var... Bütün ailenin başında toplandığı telefon makinesi açılıyor... Uzun uzuni «Allo» lar... Telefon başındakiler he- yecan içinde... Şaka değil, ses geliyor.. Telefonun içinden ses geliyor!.. Az şey mi bu?... Lâkin sallos laradan sonra söyle. necek söz bulunamıyor. Adam sen de ne çıkar? Maksad tecrübe... Simdi telefondaki yenilikleri | tec rübe edenlerin hali o günü hatırlatı- yor, Onlarda da ayni tecessüs... LAf değil, Matmazel saatin sesi dinlene cek... Telefon idaresi bütün küçük san. tralları da otomatik bir hale sokacak» mış. Şüphesiz ki bu güzel bir şeydir. Lâkin birçok şair ruhlu adamlar ote- matik olmıyan telefonu açtıkları za. man tatlı bir kadın sesile karşılaştık- ları zamanı hatırlıyorlar. Unutmamalı ki bir vakitler telefon numaranızi bu- gün bizde pek meşhur olan kadın sa- natkârlarımızdan birinin verdiği za- manlar oluyordu... Hikmet Feridun Es marn A Mevsimin kışlamasına rağmen idareli hususiye bütçesile yapilan vilâyet yolları- nın tamamlanmasına çalışılmaktadır. Bey- köz ile Üsküdar arasındaki yolun Beyler- beyinden Çubukluya kadar asfalt kapla masına deyam edilmektedir. Bundan buşka Beykoz - Şile, Bostancı ve birkaç ay evvel ihalesi yapılan Yakacık - Kartal şosesinin ikmaline çalışılmaktadır. B. A. — İcap edince tereyağları, roçel- leri, nefis Şiyecekleri gösterizdin, herkeş senin Türkiyeli olduğunu anlardı! rr m ap A AŞ