çi wki trende, tokantalı vagonda bir pencerenin kenarına oturmuş dalgın dalgın sigara içiyordu. Dışarıda müthiş bir geçe vardı. Sabahtanberi yağan kâr, her tarafı bembeyaz yapmışlı. Bu karlı gecede Ahmed Şevkinin birdenbire seyahate çık- masının mühim bir sebebi yardı. İstanbul- dan çok uzakta, tenha bir Köyde oturan ih- tiyar halasından birdenbire bir telgraf ai- mişti. Bu telgrafta: «Çok hastayım. Dünya gözü e seni bir kere daha görmek İstiyorum derhal gel.» de- niliyordu. Halasını yıllardanberi görmemişti. Pakat © onu çok severdi. Halası da Ahmed Şevkiye çok düşkündü. Bir sürü seyahatler, mem- leketten uzakta yaşamak mecburiyetleri bu hala ile yeğeni uzun zaman biribirinden ayn düşürmüştü. Ahmed Şevki düşünüyor- du. Acaba hakikaten halası çok mu hasta idi? Yoksa ihtiyar kadın biraz ruhatsısla- nınca bunu kendisini görmek için bir vesile mi yapmıştı? Ahmed Şevkinin gözleri arasıra biraz ile- rideki masada oturan genç, güzel bir kadı- na takılıyordu. Onun ne derin, ne mânalı siyah gözleri vardı. Yalnız seyahat ettiği anlaşılıyordu, Ahmed Şevki kendi kendine; «Bü korkunç gecede yalnız soyahat eden diye marıldandı. Sonra yolevluğu geldi. Tren maalesef halasının köyüne kadar gitmiyor- du. Trenden indikten sonra bu karlı gecede iki buçuk üç saat kadar sürecek bir araba yolculuğu da vardı, İşte asıl Ahmed Şevkiyi düşündüren bu ldi. Çünkü ineceği şimandi- fer istasyonunda araba bulup bulamıyaca- $ı biraz şüpheli )di. Vakıa gideceği yere telgraf çekmiş, araba bulundurulmasını bildirmişti amma bu karlı göcede birkaç il- ra almak için bu kadar fedakârlığa katla- nacak arabacı bulunabilmesi ona İmkân- sz gibi geliyordu, Bir aralık karşısındaki masada oturan genç kadın ayağa kalktı. Lokanta vağon- dan çıkarken Ahmed Şevkiye uzun uzun baktı Tuhaf şey!.. Şevki bu genç ve güzel ka- dını tanıyor gibi idi. Fakat nereden?.., Ahmed Şe Genç kadınım arkasından Ahmed Şevki de lokantahı vağondan çıktı, Vagonların ko- ridorlarında dolaşırken biraz evvelki genç kadını gördü. O, bir pencerenin önünde durmuş, dışarıdaki karanlık geceyi endişeli gözlerle seyrediyordu. Ahmed Şevki onun yanından geçerken trenin sarsıntısından hafifçe genç kadına çarptı. Bu sırada kadının koltuğunun al- tındaki gazeteler, mecmualar yere düştü. Ahmed Şevki pek tmuhcup olmuştu. Hemen eğilip gazeteleri, mecmuaları aldı; Affınızı rica ederim!.. dedi, sarsmtı- dan size çarptım!... Genç kadın Ahmed Şevkinin vzattığı gazetelerie mecmuaları alirken; — Bstağlurullah... dedi, kabahat betim... Koridoru işgal ettim. Şimdi Ahmed Şevki onunla böyle yâkın- dan konuşurken genç kadını büsbütün tani- yacak oluyordu. Bu ses ona" hiç de yabancı değildi. Genç kad med Şevki yor gibi idi. Genç kadın da ona dikkatle bakıyordu. Ahmed mak için birkaç söz g kardı. edi... Paketini çi- mus? diye gönç kadına ezaketle teşakkür eti tesinden dışarıya baka» m pendi dedi. bir türlü genç kadını ne- tanıdığını sormağa cesaret edemi- yordu. «Ben sizi bir yerden Laniyorum. Fa- kat nereden?» #ibi sözleri bayağı sokak | âşıklarının âdi lâflarından sddediyordu. Tren Ahmed Şevkinin ineceği istasyona yaklaşmağ başlamıştı, genç adem: Ben burada İneceğim, Müsaade buyu- rur musunuz?.. Deyince genç kadın: — Ben de bürada ineceğim. dedi. Trvnden indikleri zaman kar büsbütün şiddetlermişti. Genç kadın Eyvahlar olsu diyordu, acaba köye Tefrika No. 107 SEVİLEN KADIN Nakleden Artist Fransızca konuşuyordu. Öyle zevkli anlatıyordu ki, ağzına baktırıyordu. Cemil, ona: — Şunları ârasanız izlerini bulabi- Ur misiniz acaba? - diye sordu. — Tabii... Fakat param olmak şar- tile, — Parayı ben temin etsem? Klarnetçi: — Aman beyim... - dedi, - Benim | yardımıma ne ihtiyacınız var? Ken- diniz bulabilirsiniz... Doğrudan doğ- Tuya arayınız — Ne suretle? — Pek kolay, Klarnetçi sordu: — Atinaya gideceksiniz, değil mi? — Tabii,.. Icap ederse gideriz. — Alinada, cambazların bir cemi- yeti vardır. Oraya uğrayınız. Hele meşhur artistlerin nereye gittiklerini, hattâ şu esnada nerede bulundukla- rını möslekdaşlar, larında gayet iyi bilirler, Aradığınız malümalı bu yoldan elde edebilirsiniz. Cemil, musikişinasa elini uzattı: 2 m ii kadar araba bulabilecek miyim? Şevki sordu: — Hangi köye gideceksiniz?. Genç kadın gideceği köyün ismini söyle- yince Şevki şaşırdı. Ayni köye gidiyorlardı. Ahmed Şevki tekrar sordu: — Köyde kime gidiyorsunuz? — Pek çok sevdiğim ihtiyar bir kadın vardır. Ona... Mebrüre hanıma.,, Şevki hayretten hayrete düşüyordu. Genç kadın da halasına gidiyordu Birdenbire karşısındaki güzel kadinin kim olduğunu hatırladı. Bu onun çocukluk arkadaşı Saba- hattı, Şaşkın şaşkın sordu: — Yoksa siz Sahat mısınız?... Genç kadın: — Siz de Şevki değil misiniz?.. On yaşındanberi biribirlerini görmemiş- lerdi. Bu karşılaşmayı Adeta bir saadet gi- bi telâkki ediyorlardı. Şevki İstasyonun önünde duran arabayı farkedince memnun bağırdı: - Araba bulduk!.. Biraz sonra soğuk arabanın içinde bü- #ülmüşler, biribirlerine sokulmuşlar, eski günlerden, çocukluklarından bahsediyorlar. âı. Sabahat da tıpkı Şevki gibi Mabrurs ha- ladan bir telgraf almıştı. Onu çok merak ediyordu. Lâkin araba son derece sarsılıyordu. Hattâ bir aralık durdular. Arabacı yerin- den atladı — Nafi, dedi, artık gidemiyeceğiz. Yol iyiden iyiye kapandı. Şevki: — Aman yapma yahu!... Bu karda kıya- mette yollarda donup kalacak miyız?.. Arabacı: — Şu tarafta bir köy, birdehan var. Oraya kadar belki gidebiliriz, Geceyi han- da geçirirsiniz... dedi. Yarım saat sonra hanın önüne gelmiş- lerdi. Han sahibini uyandırdılar. Hancı elindeki petrol lâmbasile onlara odalarını gösterdi. Karınları acıkmıştı, İki yolcuya | yumurta. pişirdi, Dışarıda fırtına kıyametleri koparirkon onlar han odalarında müte: Te halayı düşünüyorlardı. İki gün yollar kapalı olduğu için handa kaldılar, Mebrure halanın düşüncesi olma- sa kendilerini büyük bir saadet içinde hiş- sedeceklerdi. Şevki hayatının hiç bir devrasinde gün- lerinin bu kadar iyi geçtiğini halırlıyamı- yordu. Sabahat onun için şimdiye kadar hiç raslamadığı candan bir arkadaştı, Bu- lundukları köyün âdeta dünya ile rabrtası eş gibi idi. Kar her tarafı kapatnış- adiyen Mebru- “o; gün sonra nişanlanmağa karar ver- mişlerdi. Yollar da açılmıştı. Arabaya at- ladılar. Mobrure halanın köyüna geldiler, Hala onları kapıdan Karşıladı. Hastalı- Bının ehemmiyetsiz bir mide ağrısı oldü- Bunu öğrenmişlerdi. Şevki güldü — Halacığım, dedi, ben bir mide haxtalı- Eının Iki kişiye bu kadar derin bir saadet getireceğini hiç ummazdım, Sabahatle ni. şanlandık!. Hikmet Feridun Es Bugünkü spor hareketleri Taksim stadı: Beyoğluspor - Anadoluhisar Saat Topkapı - İ. # Fonerbahçe - Süleymaniye b Şeref stadı: Davudpaşa - Onlata gençler , Beşiktaş - Altıntuğ Gulatasaray »- Beykoz Fener stadı: (Vâ - Nü) — Aşkolsun... Siz harikulâde 76 | ki, becerikli bir insinsıniz! Öğle yemeğinden sonra Cemil, na» hiye müdürünü ziyaret etti. Ona me seleyi açarak, beraberce nüfus defte- rini karıştırdılar. Süzinin ismi bura- da yazılıydı. Fakat babası ve annesi «hemşiresinin» ki gibi gösterilmiyor. du. Bunlar gelişigüzel başka şahıs- lar olarak yazılıyermişti. o Öyleyse, Yani Manoğlu'nun okarısı Süzi'nin annesi değildi, Zavallı babanın dimağında artık bir emniyet hasıl oldu: Bu Süzi, onun kızıydı! Fakât ne yapmalı, nerelere başvur- malı da bulmalı? Meyhaneye döndü. Yaplığı maş- rafları cömerdee ödedi. Topal adama vadettiği bir İngiliz lirasından daha fazla para verdi. O sırada klarnetçi gözüne ilişmişti. Bir çardağa sırtını dayamış, hazin hazin duruyordu. Cemil, ona: — İşin var mı? - diye sordu. — Ne işim olacak? Altı aydanberi işsizlikten canım sıkılıyor. Artisttim, Galatasaray, Beykozla; Süleymaniye, Fenerle karşılaşıyor Bugün gene dört stadda birden İlg maç- Isrma devam edilecektir. Yapılacak karşi- lamalar arasında birinci dereosde Mü him mümbakalar olmamakla beraber lig- lerde başta giden klüplerimiz, sürprizli neticeler alan klüplerle karşılaşacaklardır. Bunların arasında Galatasaray - Beykor kurşılaşmasını günün en enteresan maçı olarak gösterebiliriz. Senelerdenberi fizlerde sıkı oyunlarile Iştihar eden Beykozlular bu sene yapfık- ları maçların birisinde omağlüp, İkisinde galip gelerek her zamanki kuvvetlerini mu- hafaza ettiklerini isbat ettiler, Buna mukabil Galatasaraylılar geçen hafta İstanbulspor karşında hiç beklen- medik bir mağlübiyete uğradılar. Bu ba- kımdanı bügünkü karşılaşmanın enteresan olacağı tahmin edilmektedir. Geçen haf- 4a İstanbulspor mâçma rakibini İstihkar ederek çıktığı cihetle mağlübiyete uğrayan sari kırmızılıların düştükleri bu Batayı tekrar etmiyecekleri ve mânasır bir gurura kapılmıyarak dikkatli oymyacakları eihet- Ie oyunu kazanacakları ümid edilebilirse de müsabakanın sıkı ve çetin olacağı ta- bildir. Günün ikinci derecedeki maçı Taksim stadında Fenerbahçe ile Süleymaniye ara- #inda yapılacaktır. Süleymaniye takımı bu Söne liglere iyi bir şansla başlıyamamış ve yaptığı maçların birisinde berabere kal- mış, İkisinde mağlüp olmuştur. Takimla- rında henüz istikrar temin edilemediği cis hetle bu karşılaşmayı Fenerlilerin kazan- ması tabiidir. Ayni stadda yapılarak Topkapı - İstan- bulspor maçının geçen hafta Galatasaray karşısında muvaffakıyetli bir oyu: ni ileri sürebiliriz. Şeref stadında Beşiktaş - Altıntuğ ara- sındaki müsabakayı Beşiktaşın, Fener sta- dında Vefa - HAL arasındaki müsabakayı Vefanın. kazanması normal neticelerdir. Mektepler arasındaki spor faaliyetleri Şehrimiz kız ve erkek iseleri arasinda yapılacak spor hareketleri programını tan- zim için dün Maarif müdürlüğünde beden terbiyesi muallimlerinin İştirakile bir top- lantı yapılmış ve mekteplerin kura Duma- raları belli olmuştur. Futbol maçları için mektepler şu nüma- râları almışlardır: 1 — Muallim möktebi, 2 — Galatamray, $ — Kabataş, £ — Pertavnişal, 5 — Vefa, 6 — Taksim, 7 — İstanbul, 8 — Haydarpa- şa, 9 — Darüşşafaka Terakki, 12 — Boğaziçi, 13 Sanat, 15 — Yüce Ülkü, 18 — İrtiklây 17 -— Hayriye. Kız mektepleri arasındaki voleybol maç- ları için şu müm ur verilmiştir; 1 Kız mual 2 — İstanbul, 3. Kandilli, 4 — $ — Çamlıca, 6 — Cümhuriyet, 7 — Şişli Terakki, 8 —- Bo- gaziçi, 9 — İstiklâl, 1) — İnönü Müsabakaların başlama tarihleri henüz belli olmadığından fizstür yapılamamış ve talimat almak için spor komi- iti bay Vahyi Ankaraya git- Şehrimizde bir atış poligonu yapılacak Sivil halkı atışlara alıştırmak — gayesile şehrimizde âdri bir stış polizonu yapılma» Sina katar verilmiştir. Bu işi için Beden Terbiyesi direktörlüğü atasılık federasyonu başkanı Ankaradan şehrimize geliniştir. Halkımızın bu spora rağbetini fazlalaş- tarmak için yeni yapılacak binanin merke» zi vaziyette olması düşünülmüş ve en mü- sald yer olarak Taksim bahçesi intihap edilmiştir. dilenci oldum... — Öyleyse benimle beraber gel, — Seninle beraber mi? Nereye? — Süzi'yi bulmağa. — Acaba o kızcağızları görmek iki- | mize de nasip olaca kımı? — Umarım. — Öyleyse geliyorum. Cemili Atinadan burayâ getiren otomobil gayet muhteşem bir arabay- dı. Artist bir kendi kılığına, bir de bu adamın otomobiline baktı. Kendi. ni yakıştıramıyordu. Cemil onu omuzundan âdeta ite- rek: — Bin! - emrini verdi. — Bu kıyafetle mi? — Zarar yok... Ben seni Atinada tepeden tırnağa kadar giydiririm. “ “ ği Cemil, İstanbuldaki evine vardığı vakit, gece epey ilerlemişti. Efendisi. nin «— Geldi! Geldil» diye kendi ken- dine söylenip sevinerek yerinden fır- ladı. - Kapıyı açtı. Fakat elendisinin garip bir yolcuyu da beraber getirmesi biraz hayretini mucip oldu. — Bekir! Kimse geldi mi? çıka | ran Sarısiyahlıların lehine netlesleneceği- | “ena havalar Gar askeri faaliyete mani (Baştarafı 1 inci sahifede) İngilterede tehlike işareti Londra 21 (A.A) — Şimali şârki sahilleri mıntakasında bugün öğle- den Sonra hava tehlikesi işareti veril. miştir, 24 dakika sonra «tehlike zail oldu, işareti verilmiştir. Alman tebliği Berlin 21 (A.A.) — Resmi tebliğ: Cephenin muhtelif kısımlarında, Moselle ile Sarrebruk arasındaki hu- dud bölgesinde topçu ve devriye fa- aliyeti olmuştur, Düşman dün de Sarrebrukun bâ- tısında, hududun hemen yakınındaki iki tepe müstesna olmak üzere, Warndt ormanlık bölgesinden çekil. miştir, Bazı yerlerde hafif topçu faaliyeti müstesna olmak üzere cephenin he- yeli umumiyesinde sükünet vardır. Havanın bozukluğundan cephede tayyare faaliyeti yok Londra 2! (A.A) — Fransadaki has wa kuvvetlerine refakat eden Reuter Ajansının hususi muhabiri yazıyor: Havanın yağmurlu ve bulutlu ol- ması yüzünden garp cephesinde müt- tefik hava kuvvetleri hemen hiç faa- lyette bulunamamaktadırlar. Bu hafta Alman toprakları üzerin- de keşif uçuşları İngiltereden hare- ket eden filolar tarafindan yapılmış- tır. Bu bekleme devresinde ve bilhassa haftalarca uçuşlara mani olân kışın yaklaştığı şu sırada Fransada bulu- nân İngiliz tayyarecilerinin sinirle- rinde hiçbir sani eseri görülmentek- tedir. Ingiliz pilotlarının maneviyatı mü- kemmeldir. Neşeli bir hava içinde yaşı- yan pilotlar taarruza olduğu kadar müdafaaya da hazırdırlar. Hitler, İngiliz donanmasını mahvetmek istiyor Berlin 21 (A.A.) — Daily Herald gazçtesinin diplomatik muhabiri bil- giriyor: Eğer doğru tahmin ediyorsam, Hit- ler Fransız ordusunu değil, İngiliz donanmasını mahvetmekle harbi ka- zanacağına kanidil, Öyle zannedi- yorum ki Hitler Fransaya karşı te- maşai bir jest yapınak, hiçbir müstev- linin Alman topraklarında bulunma- dığına, Almanya taarruza uğrama- dikça Fransız hududuna hücum et- miyeçeğine ve Fransa arzu ederse bir mütareke aktedileceğine dair bir nevi beyanatta bulunmak istiyor. Hitler bu suretle tayyareleri ve tahtelba- hirleri vasıtasile İngiliz donanması- na kuvvetli bir darbe indirmek istiyor, Alman tayyarelerinin bir hücumu Londra 21 (A.A.) — İstihbarat Ne- zareti bildiriyor: — Biri geldi elendim... Sizin mek- tubunuzu gösterdi... Kendisini aldık... — Nerede? — Uyuyor, — Hangi odada? — Koridorun sonundaki sarı oda- da. — Peklâ... Gidip bakayım. Cemil, birlikte getirdiği adamı Ber- beri uşağına göslerörek: — Bu zala yatacak bir yer göster. Hiç bir şeyinin eksik olmamasına da dikkat et. Birkaç dakika sonra, serseri musi- kişinas, ömründe yatmadığı güzel bir odaya yerleşmiş bulunuyordu. Ha- yatından pek memnundu. Ne talihdi kendisine gülen! Kendi kendine şöyle söyleniyordu: «— Vay anasını be... Bu bizim Sü- Zi, demek ki zengin bir adamın kızı imiş... Halbuki zavallıcık hayatta ne sefaletler çektil» O böyle düşündüğü sırada, Cemil, başka bir odanın Kapısını vurmak- taydı. Burada, avukat, vazifesini yaptığından dolayı memnun bir adam halile uyuyordu. Sıçrayarak uyandı. Bir saniye uyku sersemliğinden son- ra kendine geldi. — Giriniz! - dedi. Kapı eşiğinde Cemill görünce dedi ki: — Ay... Döndünüz mü? iz a ——- Gi e sre rpte Şimal denizi üzerinde seyahat et mekte olan bir vapur kafilesi bü sar bah düşman tayyareleri görmüş ve verilen işaret üzerine İngiliz Sür rebe tayyareleri gönderilmiştir. Düş man kaçmıştır. Öğleden sonra kafile üzerine düş- i man tayyareleri taarruz etmiş, kaf leye refakat etmekte olan gemiler ateş açmıştır. Muharebe tayyareleri. miz düşmana zayiat verdirmiştir. Tayyarelerden 3 ü düşürüldü Londra 21 (A.A.) — İstihbarat Ne. zareti bildiriyor: âdedinin 12 olduğu tesbit edilmiştir. Bunlardan en az üçü avcı tayyare i lerimiz barafından düşürülmüş ve bi- İ ri de denize inmeye mecbur kalmış- tır, i Tayyarelerimize hiç bir şey olma- mış, ne Kafileyi teşkil eden vapurlardan, ne de kafileye refakat eden gemiler den hiç biri hasara uğramamıştır, Müttefik tayyarelerin işaretleri Paris 21 (A.A.) — Harbiye Nezare- ti halkın Alman tayyarelerini müt- tefik tayyarelerden tefrik edebilmesi için bu tayyarelerin işaretlerini tarif eden bir tebliğ neşretmiştir. Alman harb projesi Londra 21 (A.A) — News Chron'ele gü- zetesinin Roterdam mubabirt bildiriyor Berlinin umumiyetle iyi haber alan ımalı- fillerinde söylendiğine göre, Hitler, Al- mayanın, şimdilik yeni bir taarruz ya- pacak vaziyette bulunmadığı mütaleasın- dadır. Muhabir, kâfi mikdarda harb mal- zemesi ve efrmd Ledarik edilir edilmez askeri harekâtın daha geniş mikyasta ya- pılmasına matuf olan projelerin tasdik edildiğini ve diplomatik vaziyetin şayanı memnuniyet göründüğünü ilâve etmekte- dir, Bu projenin başlıca noktaları şunlardır: 1 — Maginot batdında şumullü bir taar- rus, Yarım milyon yaralıyı istiab edebile- cek büyüklükte olmak Üzere, Alman hat- lari gerisinde hağtancler tesisi. Ateş hat- tandaki askerler, muhtelif noktalarda ta- arrüza geçeceklerdir. Şimdilik bitaraf ara- ziye dokunulmıyncaktır, Hitler, bu taarruzdan sonra, İngiltere De"Pransanın gulhü kabul edecek dertce- de sarmlacakları ümidindedir. 2 — Britanya bahriyesine karşı kesif bir hava ve denizaltı taarrazu, diğer mer- koz üsterile Jimanların bombardıman edil- mesi. Şimal denizinin cenubundaki İngiliz karakol gemilerine ve İngiltereden Fran- saya askpr ve harb malzemesi götüren nak- liye gemilerine, deniz üstü örfipeleri vas- Laşile taarruzda bulunulmasına dair olan amiral Reader'in projesi reddedilmiştir. İTİZAR Münderecatımızın çokluğu do- layısile (Leylâ ile Mecnun) tef. rikamız bugün © dercedilemedi. Okuyucularımızdan özür dileriz. — Hayret mi ettiniz? — Evet, — Nişin? — Zira biraz dnha geç kalmanızı istiyordum. Şayet yarın sabah dön- seydiniz size iyi haberler verecektim. Cemilin kalbi çarpyıordu. Bir iskemle alarak, avukatın yata- gı yanına çekti: — Anlatınız bakayım, Misafir, gözlerini uğuşturarak ha tıralarını Loplamağa uğraştı. — Anlatayım, azizim... Mektubu- nuzu alınca derhal bütün işlerimi bi- rakarak Bursaya gittim. Yazdığın kö- yü buldum. Ancak otuz hanelik kü- çücük bir yer. Doğruca muhtarı bul- dum. Onunla görüştüm. Köye hariç- ten getirilmiş kızcağızı sordum. Ken- disini büyüten aile ile birlikte İstan bula nakletmiş. — Kimmşi bu aile? — Bir testici ailesi... — Adı ne adamın? — Bedri. 1 — Bursalı Bedri,.. Çömlekçi... Kız- larile beraber İstanbula gelmşi... - di- ye Cemil, kendi kendine söylendi. Sonra, birdenbire, zihninde bir şimşek çaktı. — Kızın isimi ne imiş? — Suzan, — Allah Allah... Garip şey... Ga- rip şey. (Arkası var) enem